- 955 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Önce Ve Sonra
Bazen; özleyebilmek için ayrılığı da sevmek gerekir, bazen de sevgiyi koruyabilmek için, unutmak!
Yaşanmış tüm güzellikleri hatırlamak mutluluk verir, kötü anıları unutmak ise huzur.. Huzur ve sevgi ruhun gıdasıdır. Böyle olduğu halde kötü düşünmek, kötüyü hatırlamak, kötü hissetmek ve hissettirmek sadece ruhumuzu huzursuz eder ve inanılmaz bir açlık hissi verir. Ruhu aç olan insan, gergin, asabi, umutsuz ve mutsuzdur. Çevrenizde herkese ve her şeye saldıran insanlar mutlaka görmüşsünüzdür, işte bu kişiler, ruhu huzura ve sevgiye aç olan kişilerdir.
Birilerine huzur ve sevgi vermenin hiç bir maliyeti yoktur. Tam tersine size her anlamda katkı sağlayacaktır. Sevmek sizi; anlayışlı, vefalı, sadık, yardımsever, huzurlu, mutlu, güvenli ve olgun bir insan yapar. Sevdikçe çoğalırsınız, büyürsünüz..
İnsanın yüreğinde, ta derinlerde.. belki de kendinden bile gizlediği çok özel ve hassas bir yer var. Oraya dokunduğunuzda, tarumar ettiğinizde, gerçekten derin çatlaklar oluşuyor ve tamir edilmesi imkansız hasarlar veriyorsunuz.
"İnsanın nazı sevdiklerine geçer" derler ya, yanlış.. eğer sevdikleriniz sizi sevmiyorsa, hiç bir geçeriniz olmuyor. Nazınızı sadece sizi sevenlere geçirebiliyorsunuz, istisnasız hem de.
Can kafesimde ki bu kuş, neden şen değil? Güllük gülistanlık değil belki bahçelerim, kırlarım yaylalarım.. belki de pınarlarım nehirlerim kurudu, akmıyor derelerim. Güneşim doğdu lakin aydınlanmadı yüzüm, rüzgarlarım esti lakin savrulmadı hüznüm.. Can kuşum susmuş şen deği, bu keder hayra alamet değil.
Yele ver sırrını ele verme.
Yel savurur, el döner seni vurur!
Bazılarının aklıda kalbide, pazar tezgahı gibi, önde iyiler altı hep çürük (!) Bu çürükler ile ne kadar ciro yapabilirimin derdindeler. Sanıyorlar ki sevmek; sadece ’sahip’ olmak. Nefsine ve aldığı nefese bile sahip değilken, beşer. Sanıyoruz ki bir tek bizim derdimiz var, hayatta öyle dertler var ki, bilseydik dert bildiğimizden ar ederdik. Alış veriş manyağı olmuşuz, istediğimiz her şeyi satın alabileceğimizi sanıyoruz (!) "Al gülüm ver gülüm" de, ya senin bir karşılığın yoksa?
Kalkmalı bir çay demlemeli, hatta çayla birlikte demlenmeli, en tenhasına sokulmalı yalnızlığın ve efkarın dibini bulmalı. Türküyü dil söyler, şiiri gönül, kitap sığınaktır çaysa ödül. dil söylemez gönül yazmazsa, insan nasıl sever, nasıl geçer ömür?
İnsan bazen kendi kendine konuşmaktan ve yazmaktan yorulur, yorulur sesli düşünmelerden, Zamanı yakalamak öyle zor ki.. Ah gönlüm deli gönlüm! Ömrüm seni mutlu etmenin peşinde, kayboldu gitti.
Dışıma susup, içime konuşmayı, gülerken de ağlamayı sevebilirim sanırım.
Gönül ikliminde esen bir yeldim, tek bir yaprağın bile kımıldamadı, ben seni öyle sevdim, öyle sevdim ki, sen de sevsen ne vardı?
Dost dediğin; desteğe ihtiyaç duyduğunda çağırılmadan koşup gelendir. Kötü zamanlarımda yanımda olmayanın, mutluluğumda payı olamaz. Ne şekilde olduğu mühim değil, yeter ki yanımda ol, sen yanımda olduğun müddetçe dünyalık hiç bir şeyin, beni yıkmaya gücü yetmez. Varlığın bana güç veriyor, iyi ki varsın. Her şey için teşekkür ediyorum! Beni bana yalancı çıkartmadın, utandırmadın. Ve bir kez daha doğru yöne baktığımı hatırlattın. İçimde ki sesin ne kadar güçlü ve haklı olduğunu anladım. Ben belki bir çok şeyde aldandım ama sende yanılmadım! Seni kalbime ve aklıma hapsettim, kendime sakladım..
Gece; şehvetli bir düş, sihirli bir öpüş gibi, sabah olmasa bu büyü bozulmasa..
"Bir ihtimalken bile güzelsin." demiş Turgut Uyar Oysa artık ihtimalsizim, tüm güzellikler sizlerin olsun, ben onu, çirkinken de severim.
Öncesi sonrası yok tek ‘o’ var!
Dilruba Emine Genç 08 Mayıs 2015 Cuma / 18:30
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.