Zaman büyük bir öğretmendir. ne yazik ki tüm öğrencilerini öldürür.-- curt
Eylül  Nisa
Eylül Nisa

O, Bu Dünyadan Vazgeçti

Yorum

O, Bu Dünyadan Vazgeçti

3

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

904

Okunma

Okuduğunuz yazı 7.5.2015 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
O, Bu Dünyadan Vazgeçti

O, Bu Dünyadan Vazgeçti

Ölümün karşısında her şeyin birden bire sıfırlandığını pek çok kez gördüm. Tüm kavgaların, savaşların, kıskançlık ve kırılmışlıkların, öfke ve nefretin, kederlerin son bulduğu yer ölüm. Kronometrenin başa sardığı yer.

Mahcubiyetle çok kez yaşadım bu silinişi. Öyle sarsıcı bir gidiştir ki bu. Baharda dağlardan gelen bir sel suyu gibi ne var ne yoksa önüne katıp götürür. Her mânâda arınmadır ölüm. Gidenin giderken kazandığı o masumiyet, utançla doldurur kalbinizi. Hem gideni aklar paklar, hem kalanların kalbindeki kiri. Kötü ne varsa alıp götürür peşi sıra, iyi olan ne varsa üzerini açar. Gömülü olduğu, saklı durduğu yerden çıkarır iyilikleri. Ölümün silemediği tek şey sevgiye dair olandır. Aşktır, sevdadır.

Hangi ölüm -gideni bilmem ama- kalanları sorguya çekmez? Hatta ölen hesaba çekilmeden çok evvel kalanların vicdanında başlar muhasebe.
Neleri esirgedik birbirimizden? Neleri çok gördük? Sakındık yahut vermekten, dolu dolu vermekten korktuk? Zaman? Emek? Para? Neydi bizi vermekten alıkoyan? Üç günlük beraberliklerimizde bizi birbirimizden uzak düşüren neydi? Ne tür bir savaşın kurbanı olmuştuk ki? Savaş ganimetlerine sarıldık sıkı sıkıya. Birbirimizden esirgeyerek neyi kurtardık? Para? Onur? Kalp?

Ne çok sona şahit oluyor insan yaşadıkça. Bitişin türlü türlüsünü görüyor. Ama hiçbir son, yakınımıza düşen ölüm
kadar iri bir nokta koymuyor söze. Giden kadar kalanların da cümlesine düşen o nokta, başka evlerin kapısını çalan Azrail’den başka türlü bir feryatla basıyor bizim zilimize. Elinde kalbi kavuracak bir haberle çıkageliyor. Sorgu melekleri önce bizimle konuşmaya başlıyor. "Nerdeydin bunca zaman" diyor, mesela. "Neden şimdiye kadar hiç fark etmedin yahut düşünemedin?" diyor. Binbir türlü uğuldaşma ve gürültü yırtıyor kulaklarımızı. Sonsuz bir alışverişin pazarlığına oturuluyor. Unutmanın gömleğine bürünene kadar utancının duvarı önünde çırılçıplak ağlamaya mahkum insan, hafızasınca can çekişecek bu vakitten sonra.

Bir ölüm haberi üzerine kalbim kavrulurken yeniden düşündüm bunları.
Zaten her sabah ben uyanmadan güne gözlerini açan bir şey var, içimde; bir kara sızı.
Bu sabah hepsinden önce davrandı sevgili dostum.

"Ben bu gün hastaneye gidemeyeceğim." dedi. Çünkü O... Dün öğleden sonra... Ves’im bu dünyadan vazgeçti."

Sular seller gibi aktı içimden o veda. Dola taşa aktı,Ves bu dünyadan vazgeçti diye...
Bir hastane odasında günlerdir , kirli duvarlara baka baka soluk alıp vermeye çalışırken düşündüm onu, yapayalnız... Vazgeçme nedenini kavradım.

Bu dünyadan vazgeçemeyen bizler, birbirimizden yıldızlar gibi bu denli uzakta nefes alırken... Ves, kayıp giden bir yıldız gibi "vazgeçti" diye...Ben bu sabah... Ağladım, ağladım.



Yazıyı güne layık gören şeçki kuruluna teşekkür ederim.
Okuyan ve yorumlarıyla değer katan, söz ile temas ettiğimiz yüreklere selam olsun.

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
O, bu dünyadan vazgeçti Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz O, bu dünyadan vazgeçti yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
O, Bu Dünyadan Vazgeçti yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Sevtap Kaya Nurgönül
Sevtap Kaya Nurgönül, @sevtap-kaya-nurgonul
8.5.2015 17:36:54
güzeldir benim arkadaşımın kalemi hep ve özeldir de...

naif duyguların insanıdır çünkü O...

ancak bu yazısı daha bir ayrı dokundu içerime nedense...

hani demem o ki;

yazı bittiğinde ağladım, ağladım, ağladım...

çünkü çok düşünürüm bu yazdıklarını,

ve çok gitmişliğim vardır bu sebeple düşmanımın kapısına bile;

üç günlük dünya derim hep, nedir ki bölüşemediğimiz?

ya uyanamazsam yarın sabaha derim hep!

ondandır öfkem şiddetli olsa da, kin tutamam kimselere...

herkes kendi vicdanında arınıyor nihayetinde,

yarın bir gün ölüp gidersem ben içim huzurlu giderim,

oysa yarınını, ölümü düşünmeyenler ne kadar huzurlu olurlar kendi yüreklerinde?...

işte meselenin özü bu,

ne güzel bir yazıydı, yürekten kopup gelen, düşündüren hep kaçtığımız gerçeği,

ve yüzümüze tokat gibi indiren!

başınız sağolsun arkadaşım, ışık içinde uyusun dostunuz...

daimi sevgim ve selamlarımla...


Ay
Aycll, @aycll
8.5.2015 09:52:14
Yazı anlatım ve konu olarak çok etkileyiciydi. Ölüm ne zaman olursa olsun hep erkendir ve insanı sormaya, sorgulamaya sevk eder.

Tebrikler...
hayal-i zıll
hayal-i zıll, @hayal-izill
7.5.2015 14:31:53
evet o son çizgiye konaçlanan hesaplar..
arada bir çimenleri ezerken uğrasa mabeynimize
kimbilir
daha usul basardık yere..

tebrik ve sevgiler..
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
7.5.2015 14:25:37
Beğeni:
1
İzlenme:
904
Yorum:
3
BEĞENENLER
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.