- 1104 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
İSTANBUL KADAR YARALI AŞK...
Issız sıradanlığımın imgelerinde bir celse daha nihayetlendi. Düşlerimden tutuklu müebbete savrulan bir yılgının nöbete durduğu salonun tam ortasında verdim selamımı. Karşılık bulma gayreti gütmesem de savruk bir yadsımazlıkla öteledim düş sakinlerini.
Hiç bir rayice tekabül etmeyen o ayrışmasız ve belirsiz ses sürekli çınlamakta kulaklarımda.
Yazgının, yaşamın ve ölümün kesin çizgilerle belirlenmemiş ara duraklarında ne çok yolsuzluk yapışmış iken yakama o sülükleri tek tek ayıklamak adına anılarla dolu ruhumu ters yüz etme dürtüsü ve ikilemi süregelirken o kutsal arayışın güzergahı tek minvalim.
İronik dalgalanmalar radarın tekelinde, Tanrı uzaklardan sorgulama gayretiyle soğuk kanlı ve bozmazken istifini. Duyguların ayracında nice fani varoluşun çağrısında buluştu üstelik ortak bir paydada…
Kötülüğün şifresini kodladı şeytan melekler saf tutarken başında masumiyetin.
Bulanık bilincin kayıp loblarında nice bilinmez devir teslim töreninde savmak için sırasını…
Yeni donelere gebe zaman nice kayıp verirken günbegün.
Yalnızlık kaderin tuzağı.
Aşk fazlasıyla tutkulu, marazi bir yanılsama kamaştırırken gözleri.
Özlem son başyapıt.
Yarınlar tutuklu.
Uyumsuz bir insanın yazgısı.
Ruhsuz bir döngünün mimarı iken vurdum duymaz sanılar.
İstanbul kadar yaralı aşk.
Yazgının irdelenesi o zorluğu aslında bir zorunluluk insan tabiatında nice metafor ile yaşamaya ve yaşatmaya dair. Ölümün çağrısı iken kainatın anahtarı.
Yaşam ritmi soluksuz ve aralıksız nüksetmekte şairin dizelerinde:
Aşk gibi, nefret gibi…
Asılsız ve kimliksiz kahramanlar sevginin son damlasına kadar tutunmaya çalışırken hayata.
İnsan ilişkilerinin o efsunlu çağrışımı ne yeknesak ne de koşullara riayet edesi. Herkesin herkesi bir yerlere ya da bir dengeye çektiği bir ip üzerinde yürümek gibi belki de…
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
Çok teşekkür ederim sevgili arkadaşım.
Sevgilerimle...