- 1041 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Hıdırellez Gecesi
Aslında üç aydır enerjim resmen yerlerde, sabahları enerjim yüksek olsa da,öğleden sonra resmen sıfır enerji ile ayakta kalıyorum.
Bazen bir gün içinde, şaşırtıcı ve üzücü bir çok olayın içinde buluyorum kendimi, daha içine girdiğim olayı anlamadan ikincisi,üçüncüsü ardı sıra geliyor…Beni yaşamaktan soğutan,bıktıran, enerjimi emen zannederim bu olay yumakları.
Aslında astrolojiye,fala inanmam ama; bu yaşadıklarımdan sonra artık inanmaya başlayacağım.
29 Ekim doğumluyum,cumhuriyet çocuğuyum diyerek her zaman gururlandım.İşte, kısaca..Türkiye Cumhuriyeti, ülkem neler yaşıyorsa,benim hayatım da aynen ülkem gibi…Her an rüzgarın hangi yönden eseceğini bilmiyorum…
Bu günde dünden, ya da önceki günden farklı değildi. Akşam uykuya yatarken bu gün için bir çok planlar yapmıştım.En azından evimin az ilerisindeki parka gidip karınca yuvalarından, evimin bereketi için toprak alabilirdim, oysa planlarımın içinde o da vardı ama; maalesef yapamadım.Diğer planladıklarımı yapamadığım gibi…
Her günkü görevlerimin içinde öğleden sonra anneme gitmek var. Uzun zamandır sosyal hayatımda kalmadı. Annemin evi ile kendi evim arasında yaşayıp gidiyorum. Yaşlı annem artık beni arkadaşı olarak görüyor. Benim için her gün annemle uzun saatler geçirmek sıkıcı olsa da; mecburum onunla zaman geçirmeye, yaşlı, sokağa çıkmıyor, arkadaşları yok, yalnız canı sıkılıyor afra tafra ve sonra ağlama krizleri,hayırsız evlat yaftası falan derken işte.. n’apcen artık…Mecbur gideceksin.
Bu gün akşam ezanı okunurken annemin evinden,evime geldim.Gerçekten de heyecanlı ve içim sevinç doluydu.Hiç bir bayram,hiçbir özel gün beni 6 mayıs hıdırellez günü kadar mutlu etmiyor.Hızır ve İlyas peygamberlerin 6 mayıs günü, yer yüzüne gelerek herkesin dileklerini yerine getireceğine,çocukluktan inanmışlığım var.Bende 6 mayıs günü balkonuma bolca kağıt para asardım.Ev falan yapmaya gerek duymazdım.Para olunca hepsi olurdu nasıl olsa.
Bu gece balkonuma bir demet sahte dolar koydum.Geçenlerde bir yerde gördüm sahte dolarları,demeti üç tL…hemen aldım bir deste ,astım onları…Bakalım bekleyip göreceğiz… Bu sene aniden bir bakmışım,dolar milyarderi olmuşum…))) Yuppiiiii…
Aslında son yıllarda eskisi gibi eğlenceli geçmiyor sokaktaki hıdırellez şenlikleri.
Küheylen gibi ateşler de yanmıyor artık.O ateşlerin üzerinden atlayan insanlar da azaldı. Bizim sokakta durum böyle …Başka yerler nasıldır onu bilemem ama; başka yerlerin başka sokakların da farklı olduğunu zannetmiyorum.
Özellikle bizim sokakta bulunan ve binlerce yıldır aktığı söylenen ve eskiden, eskiden dediysem de otuz sene önce dört tane borudan gürül gürül akan çeşmeye şehir halkı özellikle hıdırellez gecesi ve sabahı su almaya gelirdi.Artık su almaya gelenlerin sayısı parmakla sayılacak kadar azaldı.Suda zaten artık bir çeşmeden ve az akıyor…Gürül gürül akan sular yok oldu,nereye gitti bu su belli değil.Yer altı sularının ne kadar önemli olduğunu anladığımızda, eminim çok geç kalmış olacağız.
Arabamız ile şehrin içinde bir tur atıp,gezmek sokak aralarında yanan ateşleri görmek,eğlenen insanları seyretmek istesem de, canım gitmek istemedi.
Kendime bir kahve yapıp balkona çıktım. Eski ve küçük tabureye oturdum.Geçen yaz ramazan ayından sonra o balkonda oturmadığımı hayretler içinde hatırladım.Oturamazdım da o balkonda.En son ,balkonda eşimle oturduğumuzda utanç verici bir olay yaşamıştım.Aslında eşim oturmuyordu,o yerde halın üzerinde yatıyor yıldızlara bakıyor, oradan buradan bana bir şeyler anlatıyordu.Sahur için davulun geçmesin bekliyorduk.İşte ne olduysa davulun sesi uzaktan duyulmaya başlanması ile birlikte oldu.Yoldan geçen dört kişi vardı, eşim o arada horlamaya başladı.Horlamayla birlikte başka seslerde çıktı.Yoldan geçenlerin hepsi yukarıya baktı ve beni gördü… Anlayın işte bir utandım ki; O günden sonra bir daha o balkonda oturmadım.
Karşıdaki ağaçlık yolda çocuklar cılız bir ateş yakmayı başardılar sevinçle üzerinden atlarken, birisi yere düştü, neyse ki; kötü bir şey olmadı.Yan tarafdaki kız öğrenci yurdundaki kızların çoğu camdan aşağıya bakıyor.Zannederim,, onlara sokağa çıkmak için izin vermiyorlar.Yoldan geçenler ateşin etrafında bekleyip, ateşi seyrediyorlar, bazıları ise defalarca ateşin üzerinden atlayıp öyle gidiyorlar.Yan taraftaki bakkal ateşe koli atıyor ve ateş bazen iki metre kadar yükselip etrafındaki insanların yüzlerini aydınlatıyor. Yolda bazen araç trafiği hızlansa da pek uzun sürmeden yol açılıyor.
Zaten araçların içindekilerin amacının, sokakları gezmek olduğu yavaş gidişlerin belli oluyordu.
Aslında hıdırellez akşamı yanan ateşin başına önce polis aracı gelir,sonra da itfaiye gelerek ateşi söndürür.Bizim buralarda bu böyle, başka yerler nasıldır onu bilemem.
Bu sene ateş baya uzun süre yanmasına rağmen, itfaiye aracı ve polis görünmedi diye düşünürken,bir baktım itfaiye geldi.Bir itfaiye eri acele indi ateşe su sıktı.Acele bir şekilde araca binip uzaklaştı.Eminim daha söndürülecek bir çok hıdırellez ateşi vardı.
Araç gider gitmez ateş yeniden canlandı.İyi mi södürülmedi, yoksa eğlenen insanların eğlencesini bozmamak için, itfaiye eri insaflımı davrandı orasını ben bilemem…
Kız öğrenci yurdundan aşağıya atılan yüzlerce defter kağıdı ile ateş yine yükseldi.Ateşin etrafındaki çocukların ve onları seyreden yurt öğrencilerinin çok neşeli olduğunu görmek beni gerçekten de çok mutlu etti.Uzun zamandır öyle mutlu halk topluluklarını görmeye maalesef hasret kaldım.Kaldık….
Gecenin serinliği iyice üzerime yağmaya başladı.Oysa bir saat önce hava sıcaktı ve ince kıyafet ile balkona çıkmıştım.Bir saat içinde bu denli hava değişmesi gerçektende bana ilginç geldi.
Boş kahve bardağımı alıp,evime girdim.Sıcak bir hava yüzüme değdi.
Hıdırellez ateşini ve onları seyretmenin keyfini bolca yaşamıştım.Ateşten atlamadım ama; atlamış gibi oldum. Bu gece benim için çok güzeldi…Çirkin olması da mümkün değildi,çünkü Hıdırellez akşamıydı…
Bu gün için dilekleri olanların dilekleri , dilerim ki kabul olsun….