- 1281 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ZEHİRLİ SEVGİ ...
Sevgi zehirlenmesi yaşıyoruz. Bu da nedir demeyin, sevmeyi bilmiyoruz ya fazla verip şımartıyor ukala ediyoruz ya da eksik verip olur olmaz insanların merhametine teslim ediyoruz.
Miktarsız, ölçü koyulamamış sevginin iki ucu da olumsuz sonuçlar doğuruyor.
Doz aşımı veya eksikliği çok önemlidir.
Azlığı da, fazlalığı da zehirliyor.
Oysa biz zehirli sevgilerden usandık, artık bizim iyileştirici sevgilere ihtiyacımız var...!
Hayatın yaratılışı sevgi üzerine bina edilmiş.
Problemler birer hastalıktır bunları yenebilmek ve üstesinden gelebilmek içinde de sevgi gibi bir panzehir sunulmuş bizlere. Sevgi, iyileştirmeli, tedavi etmeli, eğer etmiyorsa, orada sevgi de hastalanmış demektir.
Sevginin kendisi bizatihi ilaçken insanların bunu kendi algılarına göre değiştirmeleri ile içini boşaltmışlardır.
Hepimiz sevgimize bir checkup yaptırmalıyız. Sevgilerimize virüs bulaşmış, maddesel olmuş, görsel olmuş, menfaate dayalı olmuş artık ne olmuşsa olmuş ama iyi olmamış.
Zehirli seviyoruz sevdiklerimizi, hepimiz kendimizce bir sevgi yorumu yapıyor ve öyle seviyoruz, bencilce, hesaba dayalı bir sevgiyle, sarıyor ve boğuyoruz.
Birini sevecekseniz eğer kendi bildiğiniz sevgiyle değil onun istediği sevgiyle seveceksiniz ki insanların yaraları kapanabilsin.
Seviyorum ama üzerim. ! Seviyorum ama döverim ! O vakit nasılsa hepimiz seviyoruz birbirimizi, bahane ne muhteşem. Sev sevebildiğin kadar, müsaade sizin tabi. Seviyorum "ama"...
"Ama"dan önce dizilen tüm kelimeler hiçtir çünki..
Sevdim mi hakkını vereceksin, yormadan, kırmadan sevecek. sevildiğini hissedecek sevilen...
His!
Ağlatmadan, incitmeden sev, ihtiyacı varken sev, hastayken sev, güzelliği gittiğinde sev, yorgunken sev, üzgünken sev, her durumda sev, bekletmeden belkisiz sev yada....
Hiç yeltenme yani öyle boyundan büyük işlere...
Kör ölüp badem gözlü olduğunda değil, kel öldüğünde sırma saçlı olmadan sev ama iyileştirerek sev, zehirlemeden sev...
İskender Pala ‘Sevmenin; cinnet ile cennet arasında durduğunu kim bilebilir.?. demiş, doğru demiş, sevmek öyle söyleniverdiği gibi çok kolay bir iş değildir. İnsan en çokta sevdiklerinden çekiyor ne çekiyorsa. Kimisi sevgisiyle zehirliyor, kimisi de seviyorum zannederken kaybediyor sevdiğini.
Seviyor muyum yoksa altında beslediğim başka bir hesap mı var bunu tartmalı, sevgi samimiyet ister. Eğer kişinin Sevgisi dilde ise bırak istediği kadar söylesin aldırma bitecektir, eğer Dîl’de ise söylemese de olur korkma o hep seninledir!
Sevgi, bir evlilik andı gibi söylenip te orada kalmamalı, aile ilişkilerinde, eşler arasında, çocuklar ile anne baba arasında, insanlarla insanlar arasında ve tüm toplumlar arasında hakkıyla gerçekleşirse ne kıskançlık olur, ne sorun kalır ne de savaş kalır ortada. Sevgi kendisi gibi bilip öyle muamele etmektir herkese.
Hesapsız, çıkarsız olmalı ki yarıda bırakmamalı kimseyi. Davranışların özünde hakiki sevgi olup ta o işin kötü sonuçlanması mümkün değildir çünkü. Zehirli sevgi yüzünden güvenlerde zehirlendi. Sevgi güzeldi oysa nasıl bu olup ta bu kadar acıya dönüştürüldü anlamak zor. Bunu arapsaçına dönüştürebilmek özel bir maharet ister herhalde.
Algılaınızı değiştiripte,üzüntülerin kökü kuruyana kadar mümkünse beni biraz uzaktan sevin, lütfen...!
ZEHRA ASUMAN
13. 07. 2012
YORUMLAR
Sevgi zehirlenmesi yaşıyoruz. Bu da nedir demeyin, sevmeyi bilmiyoruz ya fazla verip şımartıyor ukala ediyoruz ya da eksik verip olur olmaz insanların merhametine teslim ediyoruz.
Miktarsız, ölçü koyulamamış sevginin iki ucu da olumsuz sonuçlar doğuruyor.
Doz aşımı veya eksikliği çok önemlidir.
Azlığı da, fazlalığı da zehirliyor.
asuman hanım harika yazınızı kutlarım...
yüreğiniz daim olsun saygıalr..
Ne yazık ki sevgiyi, günü kurtarmak için adını sevgi koyduğumuz sevgisizlikler ile öldürdük. Kaleminize yüreğinize sağlık.
Zehra Asuman
güven samimiyet saygı sadakat ve hoşgörü. varsa sevgide vardır biri eksik ise ara ki bulasın. saygılarımla.
Mehmet DEMİR tarafından 5/6/2015 2:31:14 AM zamanında düzenlenmiştir.
Mehmet DEMİR tarafından 5/6/2015 2:34:59 AM zamanında düzenlenmiştir.
Zehra Asuman
İnsana hükmeden güçler çeşitlendiler, büyüdüler, daha kıyıcı oldular, daha karmaşık hale geldiler; ekonomi, toplum(sallık), siyaset vb....
Hayatın daha pastoral, tekdüze olduğu zamanlarda, temel güdülerimizin insan olmamızdaki hayatiliklerini, güçlerini daha doğrudan hissedebiliyor, kendimizi onların doğal motivasyonlarına daha kolay bırakabiliyorduk...
O zamanlar 'Asrı saadet' mesabesindeydi...
Şimdi, kaygılanmadığımız, kızmadığımız, korkmadığımız, biraz umutlandığımız, mutlu olduğumuz gün geçerse, bunu hak etmediğimiz düşüncesiyle, kötü bir şeyler olacak kuşkusuyla yüz yüze geliyoruz...
[ Az önce tv'de Kurt Adam filmini izledim...Kurt Adam, finalde, sevgilisine saldırıyor ve kızcağız, yalvarmaya başlıyor: "Beni tanıyorsun...Beni tanıyorsun..." ]
Evet, artık yanıbaşımızdaki, bize hiçbir biçimde düşmanlık göstermemesi gerekenler bile, canavar kisvesi ile çıkıyorlar karşımıza...
Bunda en büyük paya sahip olan siyasetçilere buradan çuval çuval kınalar gönderiyorum!...
Gördünüz mü, sevmek deyince neler oluyor?...
Saygılarımla.