DOĞUM GÜNÜ
Her çocuk gibi yeryüzü cennetinin bir parçası olan ülkemizin bir dağ köyünde yeşilin her tonunun hakim olduğu doğal bir yaşam içerisinde 1966 yılında doğdum.Çocukluğumu her çocuğun muhakkak yaşaması gereken bir doğal ortam içerisinde yaşadım.Ayağımda kara lastik ve kıyafetlerim kırık döküktü.Ama ö dönemi hep özlemle hatırlıyorum.Hayvanlarımızı otlattığım günleri,köyün çocukları ile oynadığımız oyunları,soğuk kış günlerinde kızağa bindiğimiz çukur göynüğün kaştan çaya kadar olan yolu kızaklar daha iyi kaysın diye çaydan helkeklerle su taşıdığımız ay ışığındaki o geceleri unutmak mümkün mü?

Akkaya yaylasının ortasında çıngırşağa bindiğim o ilkbaharın insan ruhunu canlandırdığı o günleri,çam ağacı kabuklarından yaptığımız o küçük yayıklarla sakız kokusunu ta ciğerlerimize çekerek derelerden içtiğim o suları bu günde hayalimde yaşayarak hatırlıyorum.

Topladığımız sarı çiğdemleri ipe dizerek yediğimiz günleri,kara pakla ve fesleğin olmasını sabırsızlıkla beklediğimiz günleri,çerçicinin gelip o küçüçük avuçlarımızın içine doldurduğu üzüm leblebi ve şekerleri geriye dönüp baktığımda hatıralar ormanın güzellikleri olarak hatırlıyorum.

Harman zamanı dövenin üzerinde dönmekten uyukladığım o günleri,değirmene babamla gittiğim ve değirmende gece babamın yaptığı o kor ekmeğinin lezzetini,köyün fırınında yapılan o biliklerin fırından çıkar çıkmaz içine koyduğumuz tereyağının nefis kokusu ve lezzetini,hollukta yumurtlamasını beklediğim tavukların altından alıp içtiğim yumurtanın mis gibi kokusunu,bir çömlekte kaynayan tarhana çorbasının bir kaba boşaltılıp üzerine gevrek ekmek doğranarak hep birlikte yendiği o günleri,kış gecelerinde köy odasındaki yaşlıların anlattığı bir maşala çıra ışığındaki hikayelerini,ve dede korkut gibi öğüt veren o nur yüzlü ihtiyarları tualdeki canlı bir resim gibi hatırlıyorum.

Ya bu gün yaşadığımız hayatın sitresi karmaşası.koşturmacası.çilesi;
"Dün belki yoksulduk ama mutluyduk huzurluyduk."Bugün her şey var etrafımız çile yumağı.Doğum ile yaşam arasındaki hayat çizgisinin bize hatırlattıkları ve yaşattıkları aslında dağarcığımıza koyabildiğimiz bizi mutlu eden hatıralardır.