- 555 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bilenler Bilmeyenlere Anlatsın
Bilenler Bilmeyenlere Anlatsın
Eksiğiyle, benim görüş alanıma yansıyan şekliyle bir Nasrettin Hoca fıkrası ile konuya başlamak isterim. Cemaat, hocadan vaaz vermesini ısrarla ister ama hoca vaaz verdiğinde; çoklarının bunu yüzeysel dinleyeceğini bu nedenle anlamayacağını, içlerinde varsa derin dinleyecek olanların ise zaten anlayacağını bilir! Gereksiz kelam etmemek için kendince işi yokuşa sürer! İlk hafta, cemaate; “Ne anlatacağım, biliyor musunuz?” der. Cemaat; “Bilmiyoruz” dediğinde; “Bilmiyorsanız, anlatmayayım!” der! Cemaat, aralarında bir dahaki sefer “Biliyoruz!” diyelim şeklinde sözleşir! İkinci hafta hoca yine aynı şekilde sorar; “Ne anlatacağımı biliyor musunuz?” Bu sefer hep bir ağızdan; “Biliyoruz!” derler! Bu sefer hoca; “Biliyorsanız anlatmamın gereği yok!” der! Cemaat bu sefer yine; yarımız “Biliyoruz” yarımız “Bilmiyoruz” desin şeklinde sözleşir! Üçüncü hafta hoca yine aynı şekilde sorar; “Ne anlatacağım, biliyor musunuz?” Cemaatin yarısı; “Biliyoruz”, yarısı da “Bilmiyoruz” şeklinde cevap verince hoca; “Bilenler, bilmeyenlere anlatsın!” der ve işin içinden çıkar!
Bu fıkraya benim yorumum şu; hoca, cemaatin sığ ve yüzeysel olduğunu çok iyi biliyor ve onlara bir şeyler anlatınca da ya anlamayacaklarını ya da yanlış anlayıp büsbütün bilgilerini sarsacaklarını biliyor! Yani hoca, onlara derin anlatsa sorun çıkacak, yüzeyden anlatsa yine sorun olacak! Çünkü ilmin yüzeyseli olmaz! Bu nedenle onlara fazlaca bir şeyler anlatarak ne kendini yormak ne de onların kıt algısını zorlamak istemiyor! Bu nedenle onları oyalamak yolunu seçiyor! Sonuçta bu bir fıkra ama açılınca düşündürüyor!
İlimde en fazla yanılgı popülist söylemlerle oluyor! Üzerinde yeterince düşünülmeden kabul gören popülist söylemler, algıyı bloke edip öğrenmeyi ve gelişimi de engelliyor. Popüler alanı bir şekilde kontrol eden bu alanda egemenlik kuranlar, yalan yanlış bazı öğretileri ticari ya da çok farklı nedenlerle yayıyorlar! Bu bilgileri zahmet çekerek veya para ödeyerek alanlar ise toplumsal alanda verdiği emeğin veya parasının karşılığını bu bilgiyi kullanarak almak istiyor! İşte sorun da tam burada çıkıyor; yalan-yanlış aldığı bilgileri alakasız yerlerde arza sunuyor! Aynı ilkokul öğrencisinin öğrendiği kelimeyi, cümle içerisinde kullanmak istemesine benzer şekilde kullanmak istiyor! O kadar uğraşıp para verip öğrendiği şeylerle de bilgisini göstermek istiyor elbet bu onun en doğal hakkı! Bu bilgileri kendi aleminde yeterince içselleştirmediği için kullanırken de tam isabet ettiremiyor! “Olmadı, yakışmadı, alakasız, bu konuya dair değil bu bilgi, o bilgi bu konuyu açıklamaz!” gibi tepkiler geldiğinde de kısır döngüye giriyor ve zahmet çekip öğrendiği yanlışları savunmaya başlıyor!
Bu konu önemli çünkü çok fazla yanlış bilgi, ustaca anlatımlar ve çizimlerle, grafiklerle hatta bazı bilimsel bazı kutsal dayanaklarla desteklenerek ortalıkta dolaşıma sunulmuş durumda! Bu bilgileri, ticari veya başka nedenlerle yayanlar veya öğrenenler, “Yanlış” olduğunu düşünmediğinden tepkilere de karşı duruş sergilemeyi seçiyorlar! Bu yüzden doğrusunu öğrenme yollarını kendilerine zahmet çekerek, para ödeyerek edindikleri bilgiler engel oluyor! İlmin sınırsız alanında göreceli bir çoğunluk oluşturup kendi aralarında paslaşarak adeta teselli olmaya çalışıyorlar! Yani zahmet çekilerek üretilmiş bir “Yanlış” bilgi çoğunluğun popüler yapmasıyla “Doğru” kabul ediliyormuş havası veriliyor! İrdelenebilir ise irdelendiğinde, konunun üzerine gidilebilir ise üzerine gidildiğinde zaten konu aydınlanıyor ama bunun önü popülerlikle kapanmaz ise! Doğru olmadığı bilindiği halde “Doğru” gibi yayılmaya çalışılan bilgilere örnek vermek istemedim, alınganlık çıkmasın. Bazıları uğraşmış, para, vakit harcamış yalan-yanlış bazı bilgiler edinmiş; hevesi kırılırsa, kırıcı davranabilir!
Bildikleriyle bilmediklerini kapamak isteyen insanlar sağlamcıdır. Doğal olarak bilmedikleri, bildiklerinden fazla olunca; açığı, bildiği ya da yanlış bildiği malumatla kapamaya çalışır! Bazı "Ne alaka" derim. Doğal refleks; elde olan parça, yama yapılmak isteniyor. Oysa bilmediklerimize bildiklerimiz asla yetişemeyecek! Bunu bilsek yeterli de...
Bir ezberden diğerine geçmek, yenilenmek olmuyor! Bilgi içselleştirilmediği hatta yalanlanarak tartılmadığı için gelişemedi. Ve son gözlemim; çoğu bilgi ortalıkta içselleştirilmeden ve karşı tezi iddia edilmeden dolaşıyor. Bilginin doğrulanması için tartışma süreci olmalı, oysa pek çok eğreti bilgi, birileri tarafından adeta şırınga edildi ve diğerleri bunların tesirinden kurtulana dek çok zaman geçecek. Yani eski ezberlerden kurtuldum sanmak yeni ezbere düşmüş olmak gibi bir durum. “Yağmurdan kaçarken, doluya tutulmak.”
Son tahlilde; çok masraf edip bir mutfak gereci ya da bir ev eşyası veya sağlık cihazı satın alsanız! Bu cihaz ya da gereç de yapım hatası olmamakla birlikte tam istenilen maksada uygun olmasa ne yaparsınız? Para verdiğiniz için onu zoraki kullanmaya devam etmezsiniz değil mi? İşte ilmi konularda da bu vardır! Para ve zahmet verdiğiniz bir bilgiyi illa her yerde işe yaramıyorsa kullanmak durumunda değilsiniz! Kullanırsanız sıkıntı çıkar, yüksek fiyatının, çektiğiniz zahmetin ve temin edilmesindeki güçlüğün de bir faydası olmaz!
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.