- 509 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BAYRAM ŞEKERİ
BAYRAM ŞEKERİ
Ölümsüz gövdede boş bir yürek, asıl ölüm değil mi sence ? Gılgamış
Her bayram öncesi televizyonlarda ve yayın organlarında çeşitli şeker, lokum, çikolata, tatlı reklâmları alır başını gider. Bayram ziyaretlerinin olmazsa olmazlarındandır şeker. Neden illâ şeker türü bir şey götürülür? Bizim âdetlerimiz böyledir demek işin kolayına kaçmak değil midir? Gelin bu âdet hakkında biraz fikir jimnastiği yapalım.
Bayram ziyaretlerinde şeker götürmek, özellikle Ramazan Bayramında, ziyaret edilen kişilere verilen değerin bir işareti olarak kabul ediliyor sanırım. Bu da şekerin geçmişte değerli bir madde olduğunun delilidir. Yıllar önce, fazla değil elli yıl öncesi bir anımı paylaşmak isterim. O zaman küçük bir çocukken babaanneme ziyaret gitmeyi çok severdim; anneanneme ise hiç gitmek istemezdim; çünkü babaannem çayımıza istediğimiz kadar şeker koymamıza izin verirdi. Anneannem ise şekersiz çay verirdi bize; çünkü maddi olanakları çok sınırlıydı. Yani, şeker önemli bir madde idi. Yıllar geçti bu sefer işin rengi tekrar değişti. Artık şeker boldu ; ama çikolata az ve pahalıydı. Bu sefer çikolata almak, çocuklara çikolata vermek, evlere çikolata paketi hediye getirmek karşımızdaki kişiye verdiğimiz değerin bir göstergesi haline geldi. Akide şekeri, kâğıtlı şeker, lokum ve çikolata bir değerler şilsilesi oluşturuyordu toplumumuzda. Çok utanarak söylemek zorundayım ki; evlerde ziyaret edilecek kişilere götürülmek üzere ayrı ayrı paketlenmiş kâğıtlı şeker, lokum, çikolata paketleri yaptırılırdı. Ziyaret edilen kişinin sosyal/ekonomik mevkiine göre bu paketler seçilirdi. İnanması çok güç ama, çocuk olmama rağmen, bu kulaklar çevremdekilerden şu sözleri duydu : “Gene kâğıtlı şeker getirmiş, bir sefer de lokum veya çikolata getirse bari.” , “Gene eli boş, sallana sallana geldiler.” Osmanlı’da askeri törenler, düğün ve kutlamalarının simgesi olan akide şekeri ise, günümüzde unutulmaya yüz tutmuştur ne yazık ki! Akide şekeri paketini hediye olarak götürmek, aklımızın ucundan bile geçmez artık. Medya yayınlarında çikolata satışlarında patlama yaşandığı haberleri de bu gözlemimizi doğruluyor sanırım.
Demek istediğim şu ki: Bayramlar insanların kaynaşması için birer vesiledir. Bir şey götürülmesi gerekmemektedir. Şimdi bu yazıyı okuyanların bazılarının, buna itiraz edeceğin-den şüphem yok. Ben çocukluk dönemlerimde yaşadıklarımı naklediyorum sadece. Bugün dahi ziyarete giderken, eli boş gitmeyelim ayıp olur, demiyor muyuz? Ne olur eli boş gitsek! Amaç hatırlanmak değil mi? Dillendirmesek te biliyoruz ki; arkamızdan, sallana sallana eli boş geldi denmesinden korkuyoruz. Ziyaret ettiğimiz kişilere gereken saygıyı göstermediğimiz kanısının doğmasından çekiniyoruz. Neden gönlümüzden geçen şekilde davranış sergileye-miyoruz? İllâ maddi bir şey mi sevgimizin, değer verdiğimizin kanıtı olmalıdır.
Lokum bize has, bize ait geleneksel bir şekerleme türüdür. Günümüzde lokum unutuldu; onun yerini çikolata ve çiçek aldı. Şöyle bir etrafınıza bakın lütfen. Kaç kişi dostlarına bu bay-ram lokum götürdü? Belki parmakla sayılacak kadar az. Yukarıda belirttiğim üzere; bunda lokum götürmenin, en hafif deyimiyle, ayıp olacağı kanaatinin içimizde yer etmiş olması değil midir ? Bize has olan bu ürünü, bize has bayramlarda neden dışladık? Halbuki lokum sağlık açısından çikolatadan daha hafifitir daha yararlıdır (Gerçi özellikle “Bitter Çikolata”nın kolestrol üzerinde olumlu etkisi olduğu söylenmektedir). Çeşitli renkte ve tattaki lokumlarımızı ( sade, güllü, fındıklı, fıstıklı, çifte kavrulmuş, naneli, çeşitli meyveli... ) tekrar eski değerine kavuşturmaya da vesile olmuş oluruz.
İşin bir de ekonomik yanını gözden kaçırmamak gerekli. Tüm ziyaretlere eli boş gitme-menin bir maliyeti de sözkonusu. Bu anlayışın, insanların ziyaret edecekleri kişi sayısını azaltmalarına neden olması kaçınılmazdır.
Bayramlarda geleni, gideni çok olmak ne kadar güzel. Hep aynı dostlarımızı değil, unuttuklarımızı, gözardı ettiklerimizi, komşularımızı ziyaret edelim. İllâ bir şey götürmek zorunda değiliz. Gönlümüzü götürelim. Ondan değerli ne olabilir ki? Amma, illâ bir şey götürmek istiyorsanız, bu geleneksel bayram günümüzde, bize has olan geleneksel lokumu-muzu götürelim. Hatta rengârenk, görünüşü, tadı, kokusu muhteşem olan akide şekerlerimizden alalım ve götürelim. Devrim gibi bir teklifim olacak ama, uygulama alanı bulacağını sanmıyorum : Şeker yerine bir kitap götürelim diyeceğim ; ama okuma özürlü bir toplum olduğumuzdan şimdilik bu önerimi donduruyorum. Ancak bayramlarda çocuklara hikâye kitabı hediye etmenin çok yararlı olacağı kanısındayım. Dini bayramlarda çocuklara her türde kitap hediye etmek suretiyle, çocuklarımıza okuma alışkanlığı sağlayarak: Kutsal Kitabın ”oku” diye başlayan emrini yerine getirmiş olmaz mıyız? Ne dersiniz, uygulamaya değmez mi?
Gılgamış destanında da belirtildiği gibi, dostlarımıza giderken ellerimiz boş; ama yüreğimiz dopdolu gitmeye ne dersiniz?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.