- 533 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANKARA GÜNLÜKLERİ ( 23.06.2013)
Süpermarketin girişinde bekleyen kısa boylu, şişman ve yüzü sivilceli bayan güvenlik, belki de mesai başından bu yana elinde tuttuğu koli bandıyla elimdeki poşetin ağzını bantlayıverdi. Bu durumu biraz yadırgasam da içimden bir kötülük düşünmeden hınca hınç dolu olan süpermarketin içinde sipariş listemde neler vardı diye hafızamdaki döşeme tahtasını gözden geçirdim. Önce et reyonuna gittim. Reyonda duran keçi sakallı adam öyle bir esniyordu ki, nerdeyse oracıkta uyuyakalacaktı. Neme lazım parmaklarını keser diye, sipariş ettiğim biraz büyükçe doğranmış eti dahi küçültmesini istemedim bu uyku sersemi adamdan. Sonra manav reyonuna doğru ilerledim.Küçük market arabalarıyla nizami bir şekilde sıraya geçmiş sekizinci kişiydim. Önümdeki teyzenin hanelerinde kaç kişi olduklarını merak ettim doğrusu. Reyondaki görevliden altı kilo patlıcan beş kilo kabak istedi. Üstelik benim altı adet patlıcan beş adet kabak dememe dönüp ters ters baktı. Sonra tekrar önüne dönüp devam etti: Sekiz kilo domates, beş kilo salatalık... Hemen o teyzenin önündeki koyu takım elbiseli, rugan ayakkabılı, kumral saçlı adam reyondaki görevliye ’Aman misafire ayıp olmasın armutların iyilerinden ver, aman elmalar sulu olsun, aman aman çilekler sakın uluk pörsük olmasın’ ikazına yalvararak devam ederken ben diğer ihtiyaçlar için o reyondan ayrıldım. Kasiyer kızın onca eşyayı okutmasına rağmen daha bir poşet ağzı açamamıştım. Nihayet kasiyer kız para üstünü vermeden yüzüme sinirli sinirli bakmasın diye çaktırmadan sağ elimin işaret parmağını dudaklarımda ıslatarak bir poşet ağzı açabildim...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.