- 3111 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
BEHÇET NECATİGİL, HİKMET SAMİ TÜRK VE BAFRA...
Bugün Cumhuriyet Gazetesi’nde benim için çok önemli bulduğum çok güzel bir edebî yazı okudum.Yazıyı, sn.Hikmet Altınkaynak kaleme almış.yazısında diyor ki: " Edebiyatımızın zamansız yitirdiği Behçet Necatigil için eski Adalet Bakanı Prof.Dr.Hikmet Sami Türk’ün yazdığı" Şair ve Öğretmen Kimliğiyle Behçet Necatigil " adlı kitabı okudunuz mu? Benim 2007’de okuduğum ilk kitap oldu da...Edebiyatımıza olumlu katkılar sağlayacağına inandığım bu kitaba değinirken hukukçu yazarına teşekkür etmek, geçen ay ölüm yıldönümü olan Necatigil’i de anmak istiyorum.."
Evet, yazarımız bu şekilde devam ediyor güzel ve faydalı yazısına :
Benim asıl üzerinde durmak istediğim konu,sn. eski Adalet Bakanımız Prof.Dr.Hikmet Sami Türk’ün, Kabataş Lisesi’nde, Behçet Necatigil’in öğrencisi olduğunu gururla öğrenmem oldu.
Bu zamana kadar, bunu bilmeyişimden dolayı çok mahçup oldum.Zira, sn.Bakanımızın değerli babası, merhum Süleyman Türk’ de, Bafra’da yaşayıp, Bafra’da vefat etmiştir.
Sn.Süleyman Türk, Bafra’da sosyal ve kültürel alanlarda ciddî çalışmalar yapmış, kendini kanıtlamış, seçkin bir simâydı. Öyle ki, onun Bafra İlçe Halk Kütüphanesi’ne yaptığı, yüzlerce ciltlik ve bir o kadar da değerli kitaplarını, arşivlerini yâni özel kütüphanesini bağışlayarak, bugün bu kütüphanede " Süleyman Türk Kitaplığı Kütüphanesi " adıyla bir bölüm tahsis edilmiştir.Bu küçümsenecek bir olay değildir ve tüm aydınlarımızın da bu duyarlı davranıştan pay çıkarmaları, il, ilçe, köy, bucak kütüphane ve özellikle de okul kütüphane ve kitaplıklarına olumlu katkıda bulunmalarını bekliyoruz.
Bolu-Düzce depreminde hayatlarını kaybeden yüzlerce insandan biri de değerli dostum, gazeteci, sn.Sadettin ÇELİK olup, eşini bu depremde yitirmişti.Şimdi kızlarıyla yaşamına kaldığı yerden devam ediyor.Evlenmesine rağmen ve 2’ de kızı olmasına karşı bu değerli insan, arsasını bile satışa çıkartarak, Türkiye’nin bir çok okuluna, kendi imkânlarıyla kitap bağışında bulunmuştur.Fakat bunu hiç bir zaman bir reklam aracı olarak kullanmamıştır.Ve TRT FM Radyosu’nda birlikte çoğu zaman istek ve canlı yayın programlarına bağlandık..Şarkılar armağan ettik birbirimize.Radyo dostları Klübü kurduk.Burada bu işe ilk öncü olan,Zonguldak Ereğli, Gökçebey’den,sn.Foto Zeki Başoğlu’nu da anmadan geçemeyeceğim.Kendisine çok teşekkür ediyorum.
Evet, şimdi gelelim yine Behçet Necatigil konusuna: Değerli şairimizi anlatmaya sözcükler kifâyet etmez. O bir deryaydı edebiyat dünyasında.Verdiği eserler belli. Aldığı ödülleriyle, düzeyli kişiliğiyle ve eserleriyle hâlâ dimdik ayakta.
Değerli şairimiz Behçet Necatigil’in uzun yıllar Kabataş Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptığını, Hikmet Sami Türk’ün de 1950-1954 arasında aynı okulda öğrencisi olduğunu, 4 Edebiyat-B şubesinde ünlü gazetecilerimizden sn.Hasan Pulur ve yazar Hilm Yavuz ile birlikte okudukların da yine yazarımızın yazısından memnuniyetle öğreniyoruz.
Yeni nesillere bu bilgileri aktarmak zorundayız.Kaldı ki ben bile bunları bir tesadüf sonucu öğrenebildim.Bu da gösteriyor ki çok okumak bazen çok yazmaktan daha iyi ve güzeldir.Araştıralım, öğrenelim.Bilginin hudutları sonsuzdur.Bu sonsuzluğa giden yolda kendimizi daima yeniliyelim ve kendimizi aşmaya çalışalım.
Bu güzel yazısı için sn.yazarımız Hikmet Altınkaynak’ı da ayrıca kutlar ve kendisine çok teşekkür ederim.Saygılarımla.
YORUMLAR
"Araştıralım, öğrenelim.Bilginin hudutları sonsuzdur.Bu sonsuzluğa giden yolda kendimizi daima yeniliyelim ve kendimizi aşmaya çalışalım."
Gününüz aydın olsun efendim.
Değerli yorumunuza katılıyor, sizi kutluyorum.
Kendimizi yetiştirmeli,aşmalı bizden sonra gelen nesilleri de yetişirmeliyiz.Zira; Kendini yetiştiren insan aydın,bildiklerini atran insan ise bilgedir.Ne mutlu bizlereki yazılı ve sözlü Edebiyat tarihi zengin olan bir milletiz.Hep birlikte bu güzelliği yaşayalım ve yaşatalım dileğimle ...Mersin'den sevgiler saygılar..
Eski ustaları rahmetle andığınız ve anımsattığınız için şükranlarımı sunuyorum. ve bir şiirimle selamlıyorum sizi. Saygılarımla...
NECATİGİLİN KASTAMONU ANISINA
Minicik ayakların taşıdığı
Kundura sesleri duyuyorum,
Küçücük bir çocuk,
Öksüz.
Kendi içinde kayboluyor sesi
Kunduraların;
Maymun çeşme sokak burası,
İbnineccar mahallesi
Kastamonu’nun.
Unutulmuş anıları yazıyorum,
Öksüz bir çocuk yürüyor sokakta,
Adı Behçet.
Çalıyor komşu kapısını,
Akraba, hani!
Vurduğu kapı tokmağından ürküyorcasına
Sessiz,
Sessizce sesleniyor
‘Hala’.
Kapının ardındaki kadını
Kucaklarcasına,
Dolanır boynuna ‘hala’;
Öpüşürler
Kim bilir belki,
Aranan anne hasreti.
‘Gök gözlü kızı aldı o kadın’
‘Kırık leblebi yiyorlar,’
‘Attı beni öte odaya sana kaçtım hala’.
Bir öksüz yavru görmüş
Hani şu Maymun çeşme sokak,
Necatigil oldu sonra,
Ahmet İDRİSOĞLU
son cumlelerinize yurekten katiliyorum. necatigilin adini gorunce hemen yazinizi okudum bir solukta. ve eklemek istiyorum sevdigim siirlerin en basinda gelen dizeleri.'''Uzayacağa benzer tutuştuğumuz lades.İşi gücü bırakıp mezarlığa nazır bir eve taşındım.Ölüm, sen beni aldatamazsın, Aklımda!''' BEHÇET NECATİGİL.
sevgilerimle...
Prof. Dr. Hikmet Sami Türk çok şanslı bir insanmış ki, böyle değerli edebiyat adamından ders alabilmiş. Ve aynı zamanda görüyoruz ki, bu dersler sadece edebiyatla sınırlı kalmamış... Adının önündeki bu ünvanları almadan önce insan olabilmeyi başarabilmiş bu sayede.
Sn. Behçet Necatigil üzerine düşen görevi yerine getirmiş, eserlerinin dışında iyi insanlar yetiştirmeye vesile olmuştur. Darısı şimdikilerin başına.