KONUK KİTAP
Kitap kokusu bir başkadır. Hele kütüphaneden misafir edilmiş kitabın kokusu. Ödünç alınmış demeye dilim varmıyor bir türlü. Benim yaşantımda kütüphanelerin önemi büyüktür. Hani “gitmesek de kalmasak da o köy bizim köyümüzdür” diye çocukluğumuzdan beri söylediğimiz bir şarkı var ya; onu kütüphaneye uyarlamıştır yüreğim. Gitmesem bile orada olması bana güven verir bir kütüphanenin. Bir ara evimden taşınmak istediğiyle arkadaşlarıma danıştım. Başka semtleri önerenlere ilk yanıtımın “ama benim çevremde iki tane kütüphane var” olduğunu fark ederek kütüphanelerin hayatımdaki yerinin önemine ben bile şaşırdım.
Raflarda dolaşmak, bir kitabın sayfasını çevirirken çıkan sesten bile çekinmek… O uhrevi havayı solumak… Sonra da göğsünüze bastırdığınız bir kitapla eve dönmek. Sevinçle hüzün arası bir duygudur bu. Evinize gelen misafire sevinmek… Gideceği için üzülmek… Misafirliği süresince hoş tutmak gerekir onu. Vakit kısıtlı. Kâh masada yemeğinize ortak olur, kâh yatağınıza. Uykuya dalarsınız birlikte. Gün aydın olunca ikinize; bakarsınız sarmaş dolaş olmuşsunuz. Defalarca çekersiniz içinize yanında getirdiği kütüphane kokusunu. Kokusu bir yana ne hayatlar getirmiştir beraberinde. Hayatınıza hayatlar katar. Romanlar, öyküler kahramanlarını evinize getirirken farkında mısınız kitapların ön kapaklarının ardına yapıştırılmış kütüphane çizelgesindeki tarihler aslında birer tarih değildir. O yukarıdan aşağıya kadar sıralanmış tarihler de birer hayattır. Teker teker hepsinin parmakları gezmiştir bu kitapların sayfalarında. Hatta belki de tüm aile bireylerinin parmakları, elleri… Onlar da yüklemişlerdir hayatlarını bu sayfalara. Ben de bu açıdan kütüphanelerden konuk olmuş kitaplarda bir kutsallık bulurum.
Peki, satın alınan kitapla bunları yaşayamaz mıyız? Tabii bir kısmını yaşarız. Yaşarız da o naiflik yaşanmıyor gibi geliyor bana. Çünkü konuk, geldiği durumda uğurlanmalıdır. Öyle para verip aldığınız kitap gibi çizemezsiniz satırlarını, not alamazsınız sayfalarının üstüne. Hassas olmalısınız. Kendinizi mecbur hissedersiniz zaten hassas olmaya. Çünkü daha kaç kişinin misafiri olacaktır elinizdeki kitap.
Sayılı gün çabuk geçer. Veda vakti gelir. Konuk umduğunu bulmuş mudur? Bu kez okuru nasıl çıkmıştır? Gereken önemi verip iyi ağırlamış mıdır onu? Yoksa üstünkörü davranışlarda bulunan bir ev sahibi mi çıkmıştır karşısına? Döner dönmez arkadaşlarına anlatacak ne çok şey birikmiştir sayfaları arasında. Sahi “evim evim güzel evim” sözü kütüphane kitapları için de geçerli midir? Hasret çekerler mi konuk oldukları evlerde?
Sevgi ÜNAL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.