Mütavazi olmalıyız. çünkü gelip geçiçiyiz ve unutulacağız. hayat başkalarına muvaffakiyetlerimizi anlatmak için geçirilmeyecek kadar kısadır. -- carnegie
galaoğlu
galaoğlu

evdenmi kaçıyorsun yoksa kerata

Yorum

evdenmi kaçıyorsun yoksa kerata

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

513

Okunma

evdenmi kaçıyorsun yoksa kerata

Birkaç dakika içinde Gübünü geçip Gürünü Sivasa bağlayan Bağırsak dereyi arabanın arkasından şöyle bir görüp geçerken derenin hemen yanında yer alan Gürün Ceza evi ve önünde nöbet tutan askerler nöbet yerlerinde bir o yana bir bu yana hareket ediyorlardı. Araba durağa gelip durduğunda vakit hayli geç olmuştu. Otelde yatamazdım çünkü paramı buralarda harcamak istemiyordum. Ayrıca bu yaştaki çocuğu otele de almazlar. Bayram amcamın oğlu Mehmedin bir fotoğraf stüdyosu vardı. Kapanmadan bir an önce oraya ulaşmam lazım diye düşünüyordum ki; Mehmet emmioğlu nereye böyle diye seslendi. Çok sevinmiştim. Hemen bende sana geliyorum dedim. Hayrola bir şey mi oldu geç kalmışsın dedi.
Bende yok be ne olabilir ki dedim. Birlikte dükkana girdik bir çay söyledi içtik hadi artk gidelim dedi.Ben durumu anlatıp Adanaya gitmek istediğimi ve sabah Adana ya gidecek arabayı bekleyeceğim dedim. Emmioğlu araç sabah 7.30 da geliyor,evde yatar erkenden gelirsin dedi. Bende eve dönemem bana izin vermezler dedim. Mümkünse senin dükkanda kalayım dedim. Yahu emmioğlu kalmasına kalda dükkanda sandalyeden başka bir şey yok ki burada nasıl yatarsın dedi. Olsun ben sandalyelerin üstünde yatarım dedim. Emmioğlu üşür hasta olursun üstüne örtecek battaniye bile yok diyerek beni vaz geçirmek istedi ise de ben orasını sen düşünme ben idare ederim dedim. Mehmedi çok severim oda beni sonunda dayanamadı tamam kal anahtarı ben alıyorum sen sabah kalkınca kilidi takar gidersin dedi.Teşekkür ettim kapıya çıktı bir kaç adım atmıştıki geri döndü yahu emmi oğlu sen Adanaya gidince nerde kalacaksın bilmediğin bir yer oralarda kaybolursun ben en iyisi sana ablamın ev adresini vereyim gider orda kalırsın iş bulunca da kendine ev ayarlarsın deyince dünyalar benim olmuştu. Teşekkür edip sarıldık ve ayrıldık. Dükkanın kapılarını kapattım lambaları söndürüp iki sandalyeyi yan yana koyup üstüne uzandım bir kaç saat böyle yattım.Gece ilerledikçe dükkan soğudu üşümeye başladım. Kalkıp karanlıkta dükkanın içinde bir oyana bir buyana gidip geldim .Zaman geçmek bilmiyordu. İçerisi gittikçe soğumuş nerde ise parmaklarım donacak hale gelmişti. Üstüme örte bileceğim bir şeyler aradım yok yok.Stüdyoda iki bölüm vardı bir önde müşterilerin karşılandığı diğeri de filimlerin tab edildiği karanlık oda bu iki bölümü kapı yerine bir perde ayırıyordu. Hemen onu tutan çivilerinden çıkarıp üzerime örtüm ve öylece uyuya kalmışım. Bir ara sesler duymaya başladım rüya görüyorum sandım. Ama rüya değildi gelen ses Gürünün pazarına sebze meyve satmaya gelen Telinlilerin eşeklerinin ayak sesi imiş. Ama benim aya kalkmak için donumun çözülmesi lazım. Çünkü sabaha karşı tohma suyunun buharı ile birlikte hava daha da soğumuş bende buz kalıbı gibi sandalyenin üstüne yapışıp kalmışım.Saat 6.00 gibi güneş ışınları dükkanın camında içeri vurunca içeri biraz ısındı .Zar zor sandalyeden kalktım. Karanlık odanın perdesini acele yerine asıp dışarı çıktım.Hemen yolcu otobüslerini durduğu Dutlupınar lokantasında sıcak bir sebze çorbası içtim. Lokantanın çalışanları onlara alabalık tutup sattığımız için beni tanıyordu hani balık yokmu dediler bende bu gün tutamadık dedim.. Bizde alabalık yemekten ziyade kırık çıkık için kullanılıyor ve birçok ilden bu balığı almak için geliyorlardı.(Balık küçük parçalar halinde kesiliyor ,kıyma haline getiriliyor)Kırılan ve yanlış kaynayan yerin üzerine siyah üzümle karıştırılarak bağlandığında kırılıp hatalı kaynayan kemiği çözdüğü söyleniyordu ve bunu da yanlış hatırlamıyorsam Gürün Çakşurda Sınıkçı Alirıza yapıyordu.)Çorbanın parasını ödemek için kasaya yöneldim istemez balık parasından düşeriz dediler. Bende israr edecek durum yoktu. Teşekkür edip hemen Adana otobüslerinin(Sanırım Zengibar Turizm)kalktığı yazıhaneye koştum bir bilet istedim. Kim gidecek diye sordular ben deyince bilet kesen yaşlı pala bıyıklı biri ulan kerata evden mi kaçıyorsun yoksa dedi .Bende yok orda ablam varda onun yanına gidiyorum dedim. Bana inanmamış olacak ki ablan kimmiş bakayım dedi. Bende mehmedin verdiği adresi gösterdim o zaman ikna oldu.Bileti aldım dışarı çıktım şöyle bir dolaşıp hemen içeri girdim. Köyden gelen olur beni görürler diye. Kısa bir süre sonra dışardan yazıhane sorumlusunun sesi duyuldu Adanaya gidecek yolcu kalmasın diye .Hemen koştum arabaya binecekken muavin hani baban nerde diye sordu bende ben yalnız gidiyorum ablamın yanına beni şu adreste indireceksiniz dedim. Adrese baktı biz garaja gidiyoruz seni orda indiririz sen oradan minübüslerle gidersin dedi .Otobüs çok eski Kamyondan bozma idi sanırım. En arka koltuğa oturdum.Benden sonra binen biri bie elindeki bilete bir numaraya baktı oğlum burası beni yerim senin biletin yok mu dedi ben hemen bileti cebimden çıkararak gösterdim, baktı senin yerin şurası dedi ve daha önde kapının yanındaki koltuğu göstererek senin okuma yazman yokmu diye sordu bende var olmaz mı beşinci sınıfı birdim dedim. Diğer yolcuları muavin birkaç kez anons ettikten sonra şoföre tamam kaptan diye seslendi. Yazı hane sahibi kapıyı aralayıp hayırlı yolculuklar diledi ve saat 08.00 e doğru Adana yolculuğum kamyondan bozma burunlu bir otobüsle başladı

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Evdenmi kaçıyorsun yoksa kerata Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Evdenmi kaçıyorsun yoksa kerata yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
evdenmi kaçıyorsun yoksa kerata yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.