Dünya Tekerimde Hikayeler 3
Bisikletle Strazburg dan Paris e 28 Mart 2015
Yola çikma hikayesi...
Hayatiniz nasil başladi ve nasil bir hayatin içinde büyümek zorunda birakildiniz bilmiyorum ama hayatinizi inşa etmek sizin elinizde. Inanin sizin elinizde, en güzel uçurtmayi uçurmak göğün maviliğinde, duvarlara aykiri sloganlar yazip kaçmak, en asi türküleri söylemek yürürken tehlikeli patikalarda, kurtarmak örümcek ağlarina takilan bir sineği ve ona yaşamasi icin bir şans daha verebilmek, baskilara direnmek ve gerektiğinde sokakta slogan atmak sizin elinizde. Sizin elinizde Anitkabire oturup seyretmek memleketin kangren olmuş yanini ve bu memleketi kurtarmak sizin elinizde. Tek Yol Devrim diye haykirabilmek... Sahi neden kangren oldu bu memleket ve insanlari menenjite yakalanip neden gör oldular. Birbirimizi girtlaklamamiz an meselesi ve an meselesi iç savaşin patlak vermesi. Bizi biz yapan bütün değerlere yapilan saldirilar ve yeni bir ülke yaratma telaşi. Kim yönetiyor bizi ve kime uşaklik ediyor oy verip bizi temsil etme yetkisi verdiğimiz vekiller. Neden aydinlanma çaği yerine kapkaranlik çağlara dönme isteği. Neden bu kadar cahil kalip şeriat sesleri arasinda demokrasiden hürriyetten uzaklaşiyoruz. Neyezn Tevfik asagidaki siirle güzel bir cevap vermis bu aymazlara....
Ne ararsin Tanri ile aramda
Sen kimsin ki orucumu sorarsin?
Hakikaten gözün yoksa haramda
Basi açiga neden türban sorarsin?
Raki, sarap içiyorsam sana ne
Yoksa sana bir zarari, içerim
Ikimiz de gelsek kildan köprüye
Ben dürüstsem sarhosken de geçerim
Esir iken mümkün müdür ibadet
Yatip kalkip Atatürk'e dua et...
Senin gibi dürzülerin yüzünden
Dininden de soguyacak bu millet.
Isgaldeki hali sakin unutma
Atatürke dil uzatma sebepsiz
Sen anandan yine çikardin amma
Baban kimdi bilemezdin serefsiz.
Neyzen Tevfik
Kurtuluş savaşimizdaki başarimizi çekemeyen emperyalist ve kapitalist devletler içimizdeki hainleri besleyerek memleketi şu anki karmaşikliğa, içinden çikilmasi zor duruma sürüklediler. Yapilan tüm haksizliklari sineye çekmeye zorlandik yapilan haksizliklara ses çikartmamaya aliştirildik. Tüm değerlerimiz yok edildi, neredeyse Türküm demek Atatürkçüyüm, Laik im demek teröristle eş değerde. Muhalefet olabilecek kisiler tutuklanip yalandan gerekçelerle silivri ceza evine gönderildi. Ceza evleri davalarina adam gibi sahip cikacak olan adamlarla dolduruldu. Dişarida kalanlar ise hirsiz, dolandirci, cahil kisaca vatan haini. Cözüm süreci yalaniyla pkk geniş haklar elde etti. Kapali kapilar arkasinda nelere imza atildi nelerde anlaşildi bilmiyoruz. Türkiye devletinin Mit elemanlari bir teör örgütüyle masaya oturuyor. Ihaneti görebiliyorsunuz degil mi? Geldiğimiz noktada artik Apo ve Pkk bayraklari taşimaya suç yok, Atatürk ve Türk bayraği taşimak ise tutuklanma gözaltina alinma sebebi. Ben Türküm diyemeyecegimiz bir ülke yaratiyorlar. 12 yildir memleketi rayindan çikartan emperyalist devletlerle işbirliğine soyunup ülkeyi bölünme noktasina getiren ve dinimizi kendi çikarlari için kullanan münafiklari protesto etmek icin bu tura çikiyoruz. Bisikletimize al yidizli bayrağimizi takip 600 kilmetrelik yolu katedip Parise gittik. Ve geçtiğimiz her şehirde Atatürklü Türk barağimizi açarak fotoğraflar çektirdik. Bizler kendi kurtuluş savaşimizi kendimiz başlattik. Ve bu memleket bizim. Ve bu memleketi bölme palanlari içinde olan emperyalist ve kapitalist devletlere ve onun yalakalarina firsat vermeyeceğiz. Hele cumhuriyet geldi diye ağlayanlarin torunlarina yani Abd kuklasi din tacirlerine ve yine Abd destekli bölücü terör örgütüne asla. Yaşasin Türkiye Cumhuriyeti ve yaşasin Mustafa Kemalin askerleri yaşasin ve kahrolsun dünya halklarini birbirine kirdirip kanlarini içen sözde demokrasi savunucularina ve kahrolsun dünyanin kanini içen ABD ye Israile...
Bayrak
Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver !
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.
Yurda ay yıldızın ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün.
Kızıllığında ısındık,
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün.
Gölgene sığındık.
Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan;
Barışın güvercini, savaşın kartalı...
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen !
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim !
Arif Nihat Asya.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.