Ayaza kesmiş temmuz yangınıyım ben Son bir mevsim içeceğim şu derenin serininden Elleşmeyin saçlarımın fırtınasıyla Değmeyin mintanımın buz mavisi yakasına İçli bir türkü söyleyip son defa Ve yükleyip kalemimin boynuna onca suçu Onca mutluluğu Göç tutacağım ömrümün kalanını Bu zindan içinde saklı gün doğumlarına...
Kızıl kıyametler seçtim kendime, lirik bir nehirden akıp tırmanırken dağların didaktik doruklarına. Mavi baharlar bağladım kış ayazlarına şiir şiir...evvelim ahrazlıktı, ahirim ozanlık olsun istedim ve istedim ki yazmadıklarımdan okunsun yazdıklarım. Kıyısına geçtim ölümün yaşamı izledim önce öğrenmek için, ölmeden dirilmez hiç bir sözcüğüm bu yüzden ve bu yüzden ağlar her harfim için için, gülebilmek için...Yezid çocukların saçlarını okşadım, kuzgunlara serçe suyu içirdim bir kuş fırtınası arifesinde , rahibelerin ellerinden taze kına kokladım bir sinegogta. Gittim gittim de dönemedim kendime Ortadoğu’nun kan kokan sokaklarından maviliklere...Gerçekleri biledim yalandünyanın kellesine, sırtımda analarca vebal, boğazımda babalarca hıçkırık, omzumda çocuk yükü çocuk ağrılar, Tanrı’m tanrı’lar ağlıyor her köşe bucak, yazgıysa boz, kaderse yaz yeniden, içimde inancım ağlıyor!..
Yollara düşme vaktidir kimimiz için, diyar diyar rüzgârlanmak, yağmurlanmak, güneşlenmek vakti...kent züppeleriyle çarpışmak ve kasaba çocuklarıyla kaynaşmak vakti belki bir köşe başında.
İlmeği geçirir gibi suçlunun boynundan, çıkarır gibi mazlumun koynundan son aşk mektubunu, yatar gibi bir tren yolunda, gök yüzünden yıldızları toplayıp koymak kalp gözüne ve öylece dalmak sonsuzluk çizgisinde neden niçinlere? Yollar alır savurur bizi bize, baktığında yoldur hepsi; kimi fiyakalı, parke taştan, kimi boğulur , boğar tozdan. Yollar var gidemediğimiz, yollar var dönemediğimiz ; yollar ki yol yol içimizde hiç sebepsiz.
Yüreğimin çorağında esmer bir buğday tanesi büyütüyorum yıllar var ki, umutlarımın yağız bir delikanlı kadar direngen ve beyaz bir papatya gibi kırılgan olması bundandır şüphesiz.
Başımızı camdan dışarı çıkarmaya korkuyoruz artık, ya polis, ambulans, itfaiye sirenleri, ya nereden geldiği belli olmayan kör kurşunlara veya fanatiklerin mermilerine isabet edebilir çünkü artık taştan değersiz başımız. İşte belki de böylesi bir dünyada nefes alabilmek adınadır sorgusuz sualsiz aşka ve şiire aşkla bağlılığım. Hani filmlerde olur; adam der ki telefonla konuşurken kadına camdan dışarı bak, kadın baktığında dışarıya, gökten bir balondan kırmızıgüller, karanfiller yağıyordur ve balonda kocaman bir pankart "seni seviyorum"...belki bu sadece yüzümüzü gülümseten hoş bir hayal ama yine de ne zaman ne yapacağını bilmeden fütursuz ve korkusuz sevmek birini bir hayal değil elbette ki...gidişleri kadar gelişlerini de bilmediğin; varlığı kadar yokluğu da armağan olan bir insanı seviyorum diyebilmek mühim olan...çünkü gelmeseydi gidemezdi, var olmasaydı yok olamazdı ve böylesi bir duyguyu yaşatan insan zaten sunulmuş bir armağandır yaşantına.
Gözlerimde kuş sürüleri, geçerken yalnızlığın sokağından, annem çiçeklendi bir şiirin nefti darboğazından, saçları gümüşi, kalbi som altından...dedi; gül dudaklım, ay yüzlüm darlanma, sen daha ölmeyi bilmedin yüksek topuklarının üzerinde salınan çocukluğunda, sen daha gülmeyi bilmedin yetim gözyaşlarında, sen daha büyümedin geleceğinden geçmişine doğru kayıp bir zamanda...şimdi dedi; yolun uzun aklının engebelerinde ama hayatın dar, yetişemediğin bir uçurtmanın peşinde...o vakit parmak uçlarında doğrul ve tay durmaya çalıştığın günlerdeki gibi yeniden başla yürümeye ve ellerimi bırakma ta ki tek başına durabilene kadar ayakta, sonra ben dahil herkese dön sırtını yürü kendi yüzüne doğru... sadece yürü...yürü...yürü...
Derince bir soludum önce göğe karşı, sonra denizi ardımda bıraktım, dedim ben suyu suyla yıkayalı çok oldu, şimdi topraktan göğe doğru yeşerme vakti, hem değil mi ki? Maviyle yeşil kardeştir biraz, değil mi ki gidenin yerinde gelenler açar ve değil mi ki her bitiş bir başlangıçtır yeniden aşka! Şimdi yeniden kendini doğurma vakti, hadi topraktan göğe doğru büyüyelim filiz filiz ama bir tek kendi kökümüzden ve aşkla...
Anladım ki kimse durduk yere delirmiyor, kimse boş yere şair, yazar olmuyor, bir bardak dolmadan boşalmıyor misal...çok şey anladım ama anlamaya geç kaldım ne yazık...geç kaldığın yerlerden erken rezervasyon yapmıyor hayat, affetmiyor anlık hataları, yıllarca hesap soruyor, yine de doymuyor ve yine hep alacaklı...bazen bir yıldız kayıyor gökten ve biz bir dilek tutuyoruz o an hangi bedenin ruhlar alemine kaydığını bilmeden başka bir şehirde. Ne garip, birinin yüzüne bakıyoruz anlamak için ve daha derin anlamak için gözlerinin ta içine; oysa bir tek sözüyle silebiliyoruz o anlamak için derinliğine baktığımız yüzleri, gözleri... Keşke acılar da sevinçlerimiz kadar kolay silinebilseydi ve keşke ben şu an sırtımda çantam ne dünü ne yarını düşünmeden sadece bugüne ve sadece bana doğru bir yolculuğa çıkabilseydim... O zaman ne olurdu diye sormayın, değil mi ki insan hep bilinmeyene meraklı...
Mavi bir yol var önümde uzadıkça uzuyor, ne çıkar tüm kötüler bana baksa, tüm kötülükler içime aksa! Mavi bir yol diyorum, ol diyor bana hep ol ve her şeye rağmen...
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hayırlı uğurlu olsun; Yazınız için yorumum: Kaptanın Seyir Defteri gibi insanların hayatlarına bakan,onların çektikleri acıları ,sıkıntıları gözleyen aşklarını ,duygularını hisseden bir üst bakış açısı hissettiriyor;bazen olayların içinde bazan üstünde zevkle okuyor ve yaşıyoruz teşekkür eder ;başarılı çalışmalarınızın devamını deilerim
Sanırım biraz geriden takip ediyorum :) Ama ilk fırsatta çok sevdiğim şiirlerini dokunarak ve koklayarak okuyacağım..İşte o zaman her şey tamam olacak :) Hayırlı uğurlu olsun canım ve daim olsun..hep olsun.. Sevgimle..
Canım benim :-) ne mutlu bana ki sen kadar kıymetli okurlarım var...hem geç kalmış sayılmazsın çünkü kitabın piyasaya dağıtımı henüz gerçekleşmedi, çıkınca haber ederim buradan :-) çok teşekkürler ve sevgiler ♡
fesleğenler değmiş bence yüzünün bir kenarına uçarı bir marş gibi konuşman bundan şiirle ve o seste kurşunlar ölesiye dek bir güvercin gibi tebessümler bırakırsın bulutlara alacağım onları...
edebiyata gönül vermiş güzel insanların eserlerinin bir ömürden taştığı yerdir kitaplar koyarız onları göğsümüzün en mavi yerine, saklarız elbet binlerce kılcal olur kalbimize doğru akarlar kim nereye götürür denizi kim uykusuna dalar gökyüzünün bilinmez ama masmavi bir istila olur muhakkak, fenadır... pek iyi yolculuklardan geçmemiştir yaşamımız pek iyi yollara uğramamışızdır yaslanacak omuzlar dönmemiştir seferinden, olsun... bir kitap yeter... dünya daha güzel bir yer olur mutlak
nasıl güzel sözler bunlar, nasıl içten ve en önemlisi varlığın ne güzel kardeşim...bir kaç gündür yoğundum, geç kalan cevabım için kusuruma bakma, varlığın güç verdi, sevindirdi...diliyorum ve istiyorum ki, çok daha iyi ve güzelleri senin olsun Sevgili Irmak...daima sevgimle kardeşim...teşekkürler, selamlar...
Evet hiç kimse ama hiç kimse boşuna şair ya da yazar olmuyor.içsesleri yılların yorgunlukları ve pişmanlıkları,acıları yaşanmışlıklar ve hatıralarda kalanlar hepsi bütünü,tamamı sizi yazar ya da şair olmaya zorluyor ve siz ağlarken güler gibi yapıyorsunuz.gülerken bazen içinize kan damlıyor..Yaşamak bunun adı ve dünya bu altı üstü işte...Sevdim yazıyı .iyi ki yazmışsınız ve iyi ki günün yazısı seçilmiş.Seçenlere ve seçilen yazıyı yazana selam olsun yürek dolusu efendim. Sevgiler...
Çook sevindim Sevtap Hanım. Zamanı gelmiş de geçiyordu bence. Şiirlerinizi derli toplu hâle getirmekle ne iyi etmişsiniz. Yolları açık olsun kitabınızın, okuru bol olsun. Gönüllere dokunsun her mısranız, gönülden okunsun. Muhabbetle!
güzel insanlara güzel sözler yaraşır ve bilirim ki kalbi ağrıyıp da cehenneminden sewdayı avuçlayanların hayatları hep bir istiladan geçer
ve bazen mavi onurlu ve sadakatli yanmanın rengidir ve yine bilirim ki bu rengin en çok yakıştığı kişilerdensin ve bu sebep ile diyorum ki " Mavi İstila" seni pencerelerinden gülüşlerin taştığı bir diyara götürsün ve kalp ağrıların süredursun gökyüzünde kuş sesleriyle anlatılan hikayelerde
ne güzel bir yorum, ne güzel dilekler Rezber can, bazen sözler düğümlenir boğazımda, öyleyim şimdi işte, mazur gör, çok söz edemeyeceğim...sadece iyi ki varsın ve çok teşekkür ederim...daima sevgimle güzel insan...
çok ani oldu canım benim, hep düşünüyordum ama bana da sürpriz oldu desem yeridir :) çok teşekkür ederim, aşağıdaki linkten edinebiliyorsun, elbette ki özel olarak imzalayacağım yosun gözlü dostuma :) çokça sevgi ve selamımla :-* <3
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.