- 510 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Süssüz Elveda
Kalbimin kapısını çok sağlam yaptığımı zannettiğim zamanlardan hemen sonra inzivaya çekilmiştim yeni gelecek olan son için. Fazla bekler miydim? bilmiyorum. Fazla da bekletmemişti oysa yine de en umarsız anlardan birine denk geldi gelişi. İçimde kımıldayan şeylerin adını daha anlayamadan kendimi bu oyununun içinde buldum. Gelen bir periydi. Kendiliğinden geldi ve içeri girmek istedi. Üşümüştü sanki elleri. Anlamıştım, anladığımı sanmıştım halbuki. Hemen oturttum baş köşeye. Elimde avucumda ne varsa koydum önüne. Bi de gönlümün kafesinin o sıcak odalarından birine yerleştirdim onu. Yeni konaklama yeri yeni adresi burası olacaktı. Belirli bir süre... O ne kadar kalacaksa o kadar geçecek bir süre . Öyle işte. Vakit atlı karınca gibi dönme dolap gibi hızla dönüp geçiyordu. Mutluluktan sevinç çığlıkları inletiyordu her gece sokakları. Mutluyduk önceleri. Aşırı mutlu fazla mutlu musmutlu! Rüya gibiydi ve ben en çokta uyanmaktan korkuyordum geceleri.
Hatasızca ilerliyorduk. Kusursuz bir aşkın temellerini atmış işçiler gibi emek ve sevgiyle harcı katıp hızla temeli bitiriyor gibiydik. Öyleydik, öyle işte. En sonra bir gün kilometrelerce uzaktayken bir mesajla irkildi gözlerim. midemde hiç hissetmediğim bir yanma ve başımda deprem habercisi fay hattı çırpınışları belirdi. Kalbimden vurulmuş gibiydim. Kalp sancısı çeker gibiydim. Üstelik hastaydım...
Bir devin ayak seslerini bir inletiyi duydu kulaklarım. Kapıma omuz darbeleri geldi kırıcı bir hırıltının omzundan ve borazan sesleri ayrılık notalarıyla donanmış bir silah gibiydi. O günlerin geceleri nasıl geçti bilmiyorum ama ben en az bir kalp kaybetmişçesine zayıfladım içinde...
Kırkbir kilitlidir benim kalbim. Öyle açmakta kolay değil hani. İçeri giren kolay kolay çıkamaz .Açmanın tek yolunu bulmuş, bunun farkına vardığını hiç bir zaman anlayamadım. Anlamakta istememiştim zaten...
Hissediyorum artık ayrılığın iliklerime kadar işleyen o soğuk rüzgârını ve kaskatı kesiliyor bileklerim beni hareket ettirmeyecek cinsten. Ben nerdeyim şimdi? Hangi yatak burası? Ben neden uyuyamıyorum içinde huzurlu bir şekilde? Kim söylemiş bilmiyorum ama insan uyanmak istemediği yerde ise uyumak istemezmiş. Galiba öyle bir durum benimkisi ve kendi içimden gelen seslerin esiri olmak üzereyim bu zamanlarda.
Nasılda bitiyor değil mi? elimizle koymuş gibi bulduğumuz elimizle itercesine gidiyor uzaklara,düşlere başka alemlere ve belki de sonraya başka bir nesile aktarılacak kadar sonralara.
Ayrılık kasvetli bir orman büyüsü, kötü perilerin yaptıkları sihirlerin bir nevi her gece uyuyan masum cocukları etkilemesi gibi. Kim istemez ki gerçekten hayalini kurduğu birinden bir masum cocuğu kollarının arasına almak. Ama yapamayacağım bunu çünkü çocuğumu da etkileyecek o kötü perilerin sihirleri. En azından şimdileri.
Bazenlere yeticek kadar kısa bir ömürle keşkelere bakacak kadar bir ömür arasındaki tek fark insanın kendisi. İnsan isterse her şeyi yapar. Başaramayacağım tek şey kendimi yenmek olmasına rağmen başarmaya yemin eden bir bilince sahip olan ben sence bir ayrılık savasında mağlubiyet rolünü kabullenir miydim?
Etmezdim,etmedim,etmeyeceğim. Farkına varman kaç zamanını alır bilmem ama farkını sana mutlaka vereceğim. Süslü elvedalara sığınmadan sana eyvallah ve bu da içimden çünkü en çok susmak yakışıyor şimdi bana.
Mehmet Ali Orhun
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.