5
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1078
Okunma
Bir zamanlar böyleydi inanılması güç ama sözlerle kazanılırdı her şey fiyatı olmayan değerlere sahipti insanlar. İlişkiler sözler üzerinden kurulurdu.
Ve daha güvenliydi yaşam.
Oysa şimdi, para sadece hayatımızın içine girmekle kalmamış, hayatımız olup çıkmış adeta...
Para araçtır, amaç değildir.
Söz demek insan demektir, söz her şeydi.
Paranın icadından önce insanların sözlerinin paha biçilemez sayıldığı dönemler vardı.
Bir kağıt parçasının insandan daha değerli sayılması, maddenin iradesine hükmedebilen ve sonsuza dek yaşayacak olan bir ruhtan daha çok söz hakkına sahip olması çok acı, buna para diyorlar..!
Bu sebeple “Ne kadar”larla ölçülüyor insan değeri…
Çocuklarımızı da bu bilinçle yetiştiriyoruz, maalesef.
Böyle olunca da arkadaşlarını, eşlerini, işlerini, standartları bunun üzerinden belirmeye başlıyorlar. Eğitimi okulun pahalı oluşuyla eşleştiriyoruz, yüksek eğitim al ama çok para kazandıranından olsun, aldığın öğretimin ne olduğunun önemi yok, sen o işe uygun musun, mutlu musun, senin fıtratınla uyuşuyor mu, bunlara bakılmıyor…
Para insan hayatının önüne geçince, mühendislik harikaları da depremlerde konuşturuveriyor kendini. Parayla insanlığa giriliyor, insanlıktan çıkarılıyor…
İnsanları kategorilere ayırıyor para.
Varlıklarıyla anılıyor insanlar, yaşadığı semti, arabası, kıyafeti, ayakkabısı, tişörtü, kazağı vs.si ne kadara aldın’lar üzerinden hesaplanınca, kurulan bağlar da üç-beş görüşmede son buluyor.
Çünkü ölçü sen değilsin, senin gücün.
Seni sen olarak görmeyen bir zihniyet için, satın alınabilecek eğreti gücün ve miktarın kadar değerlisin…
Para dışında değerlere sahip olan fakat sırf parası yok diye harcanan insanlar var.
Oysa trilyonluk serveti avucuna koysan satın alamazsın onları, bazıları satılık değildir, bu pek inandırıcı gelmese de. Servet ile itibar satın alınınca da ancak iflas edene kadar tadını çıkarabiliyorsun. Parayla var kabul edilen, gücü kalmayınca da yok oluyor tabi...
Oysa para değil insan kazanmak lazım, sonrasında ama diye mazeretleri sıralamamak için.
Hayatların önemi para üzerinden konuşuluyorsa savaşlar- barışlar, para ve güç üzerinden fiyatlandırılıyorsa, mesela misket bombası bile kullanabilirsin o zaman.
Paran yoksa sana da sadece bir taş verebiliyoruz,”üzgünüz”ü, duyarsınız.
Ben parayı harcamak için kazanıyorum deyip de, paranın harcadığı çok hayatlar var yeryüzünde.
Çünkü paranın amacı bu, harcanılmaktır, kontrolü ona verirsen de harcamaktır.
Kendinden başka güç tanımaz para alır ve satar.
İşini yaptığı için kimsenin ona kızmaya hakkı yoktur, onu efendi yapanda, emrine girmeyi kabul edende yine insandır.
Hatırlarsak paranın işi buydu, uyanık olunmalı, sınırları çizilmeli ki, güç insana sahip olmasın, insan güce sahip olabilsin.
Gücün kuralı budur, ya efendi olacaksın ya da köle.
Satın alınabilen her şey satılabilirdi de, bu böyle biline.
Değerlere kalite biçerken miktar üzerinden fiyat belirlenince, güvende rafa kalkıyor tabi. Paranın gücü erdem sayılmayıncaya dek, bu kural değişmeyecek.
Belki bazı şeyler liste başı olduğunda değerlidir ama para liste sonuna inmeden hatta listede yer bulamadığında, işte o zaman hayata ve insana dair değerlerden bahsedebiliriz.
Değerlerin liste başı olacağı bir dünya için, miktar köleliğine hayır…!
ZEHRA ASUMAN
15-Haziran-2012