- 401 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ZAMAN
İnsan, yaşama gözlerini açtığı, hatta anne karnına düştüğü andan itibaren dünyadan alırken bile aynı anda da zamandan tüketmeye başlamıştır çoktan. Ölenedek de zamanın ne demek olduğunun bilincinde olmaz genellikle.
Oysa elde ettiği tüm "var"ları zaman sayesinde kullanabildiği kadar anlamlıdır.
İnsanın tüketimleri arasında yer alan zaman hiçbir şeye benzemez.
Çünkü harcanan zamanın aslâ telafisi yoktur, geri gelmez, değiştirilemez ne ödünç alınabilir nede verilebilir...
Gitti gider ürkek bir kuş misali...
Zaman alternatifi olmayan değer üstü değerdir!
"Zaman su gibi akıp gitti" benzetmesinin bir cümle içinde kullanılması da ayrıca dikkate değer bir vurgudur. Çünkü ”Su ve zaman” alternatifi olmayan iki mucizedir insanoğlu için.
Bu zaman’daki iksirdir ki çözülebilecek türden bir sır değil...
Sahibi olmadığımız şeylere hakim de olamıyoruz tabi.
Zamanda bunlardan birisi, fikrimizi almaz, isteklerimizi sormaz, sizin için ne yapabilirim, nereden başlamalıyım ve nerede bitirmeliyim gibi bir derdi yoktur onun.
Genellikle doğru zamanda, doğru yerde olamamalardan oluşur insanın pişmanlıkları, ya geç kalmışsındır, ya da çok erken, olmuştur bir şeyler için.
İçinden geçirip yapamadığın bir sürü çaresizliğin adıdır zaman.
Zaman istifini bozmadan, sana uymadan akar gider.
Senden bekler kendisine yetişmeni. Kayıpların onu hiç mi hiç ilgilendirmez.
‘Şu kadar zamanın kaldı’yı duyanlarda anlam kazanandır.
"Ama"ların da sadece seni bağlar bu durumda, daha yapacaklarım vardı, ertelediklerime yetişemiyorum hep nafile kelâmdır.
Kimi zaman burada donsun hiç geçmesin, kimi zamanda hafızamdan bu acı silinene kadar hızla tükensin dediğin.
An’lar vardır uzarda uzar, anlar vardır göz açıp kapayana dek geçen.
Zamanı biz yakalamalıyız, arkasından bakan çaresiz bakışlarla kalmamak için.
O gider de gider.
Dinlemez hiçbir sesi, sağır kesilmiştir feryatlara, senden de çok şey alarak, hatta seni de alarak gider.
Farkında olmazsın da sona geldiğinin "ama" demeye devam edersin.
Zaman hazinesi varlığa dağıtılan "An"lardan oluşan ikramlardır.
Sadece o an vardır, dününü yitirmişsin, yarınına varabilme garantisi olmayan, bir yığın pişmanlıklar biriktirdiğin anların toplamıdır zaman.
Kimi anların bir saat gibi geldiği, kimi durumlarda da dakikanın saatler sürdüğü.
Zamanın ne demek olduğunu, çekilmez acıların ortasında, süre ile sınırlanmış anlarda fark edersin.
Yoksa zaman dediğimiz hayatın ta kendisi mi?
Zaman bir muammadır ki, "İdraki meali bu küçük akla gerekmez, zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez" demiş Ziya Paşa.
Zamandan bize kalan hüzünlü bir eyvah olmasın diye zarardan an kazanabilirsek kârdayız. “Bir okyanustur zaman, ama biter bir kıyıda ../.. Ve bir de bakarsın ki, sen yoksun buralarda.”/Alıntı.
Şu vakit ki “an” dediğimiz, bizde Cân bulan, biz varsak var, yok isek kaybol/an/dır, zaman...
ZEHRA ASUMAN
08-Haziran-2012
[email protected]
YORUMLAR
Kimi anların bir saat gibi geldiği, kimi durumlarda da dakikanın saatler sürdüğü.
Zamanın ne demek olduğunu, çekilmez acıların ortasında, süre ile sınırlanmış anlarda fark edersin.
Yoksa zaman dediğimiz hayatın ta kendisi mi?
zamanı hatırlatan güzel yazınızı kutlarım
kaleminiz ve yüreğiniz daim olsun
saygılar...