- 628 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
MUTLULUĞUN GÖLGESİ BİLE YETER...
Günlerin eşlik ettiği envai çeşit güzellik ile donatılmış nadide bir çiçeğin var oluş amacındaki o gizem.
Kuralsız bir dünyanın korunaklı nice evresinde evrim geçiren bir ruhun son dansı kadar mubah yadırgansa da esefle.
Ziyan olmuş bir ömrün tutturduğu o minval farkındalığı farklılık getiren ana ve güne.
Ana rahmindeki kıvrımları bedenin ve doğmamış bir ruhun ilk çığlığı çıldırmazdan önce tüm o karşıt güçlere ayakta durmaya aday her ne kadar yapaylık ve zulüm ruhun makyajı olsa da karayı ak yapma telaşı içinde akı karalarken.
Çalan şarkı ahenkle yol vermiş düşlere katrelerce istiflenen onca acıyı yığarken ve zincirinden boşanmış bir güruh sürüklerken oluk oluk izafi düşüngeci fazlasıyla acımasız ve sorgulayıcı.
Yaratan ve yargılama hakkına haiz tek güç en azından mükellef tutulduğumuz ne varsa vicdana odaklı ve hesap verme zorunluluğumuzu elimizde bulundurduğumuz.
Anlatımı biçimlendiren ne çok kelime var imgelerle sarmalanmış ve ne çok duygu yaşarken bizlere eşlik eden yeri geldi mi güzelliğe güzellik katan ve yeri geldi mi çirkin ve yobaz bir yadsımazlıkla eşlik eden zulmün yandaşlarına…
Alışılmışlıkların, sıradanlıkların dışına çıkmayan kim varsa değişimi ve arayışı ilke edinmiş.
Aşkın doğasındaki o sıra dışı acı yeri geldi mi yerini mutluluğa bırakan belli ki bir türevi yaşanmışlığın ya da yaşama ihtimalini her daim göz önünde bulundurmamız gereken.
Düzenin, düzeneğin ve insanlığın imgesini kirleten cehennem yoldaşları.
Cennetten kovulası nice mahremiyet ve masumiyet kirlenmeye ve kirletmeye aday hatta çoktan evrim geçirmiş ki her daim kirletilmeye müsait iken insan nefsi. En azından kirletmeden beyazı yine de çamurun doğasında var çoğalmak ve yozlaştırmak.
İronik yanılsamalar gerçeği çarpıtırken ve yoldan çıkartırken doğruyu her ne kadar iki nokta arasındaki en kısa yol iken o doğru sayısız yanlışla hiçliğe sürdürürken yolculuğunu.
Hayat bir kafes değil oysaki. Olsa olsa bir süreç ve bir devinim gelişmeye meyletmiş ve arayışı sonsuz ve sınırsız. Hangi sığ düşüncenin ya da hangi karartının gücü yetebilir ki güneşi söndürmeye… Sadece bir bulut en kötü ihtimalle bir kasırga tahribat gücü yüksek ama her başlangıç mademki bir öncekine kıyasla daha da güç katıyorsa o izafi varlığa varsın eşlik etsin sadece süründüren ama öldürmeyen… Ne de olsa muhalefet ya da önyargılar düşünselliği öteleyen dümdüz bir kurgudan ibaret.
Utanılası bir edim hatta sıra dışı bir sanı belki de hiçe odaklı olanı yok etmeye programlı. Yine de tanık olmak ya da olmamak gibi tuhaf bir seçim şansımız bile yok.
Sancının frekansı bile tutarsız insan gibi.
Sevmekse aslolan sözde mi gizli bu ruhani edim yoksa yürekte mi sadece gönlümüzle vakıf olduğumuz ve her nasılsa çarpıtılsa da çarpık zihniyetlerin güdümünde.
Hele ki sığlığa düşmüşsen bir kere ve hele ki delinin biri kuyuya bir taş atmışsa… Bu noktada bile iyimser olmak adına ne çok ihtimal var: Nehre düşmüş bir taşmışçasına anlaşılamasa da etkisi en azından tasavvur etmek yankısını kulaklarımızla duyamasak da… Durgun suyu savuran o taş ve peyda olmuş iken bir halka ve derken kaplarken suyun yüzeyini.
Durgun bir göl nasıl alabora olduysa minvalimiz hep bu yönde değil mi? Öze vakıf olmak sığamaz iken kalıplara ve taşmak bir kez daha kabından, oluk oluk akmak, çoğalmak ve çoğaltmak kavuşulası o engin güç nail olmamızın an meselesi olduğu. Acılar peyda oldukça yerini alacak mutluluğun gölgesi bile yeter düşmüşsen bir kez üstümüze belki de aynadaki o eşsiz görüntü sadece bize dair ve sadece bizden ibaret. Ne gördüğümüz değil neyi görmek istediğimiz ya da nasıl göründüğümüz değil kim neyi görmek istiyorsa…
YORUMLAR
Durgun bir göl nasıl alabora olduysa minvalimiz hep bu yönde değil mi? Öze vakıf olmak sığamaz iken kalıplara ve taşmak bir kez daha kabından, oluk oluk akmak, çoğalmak ve çoğaltmak kavuşulası o engin güç nail olmamızın an meselesi olduğu. Acılar peyda oldukça yerini alacak mutluluğun gölgesi bile yeter düşmüşsen bir kez üstümüze belki de aynadaki o eşsiz görüntü sadece bize dair ve sadece bizden ibaret. Ne gördüğümüz değil neyi görmek istediğimiz ya da nasıl göründüğümüz değil kim neyi görmek istiyorsa…
GÜZEL DÜŞÜNEN GÜZEL GÖRÜR,GÜZEL GÖREN HAYATTAN LEZZET ALIR.ARTIK KÖTÜMSER VE KIRILGAN OLMAK YOLUMUZU TIKAMAMLI.ONU ELİMİZİNTERSİ İLE BİR TARAFA ATMALIYIZ.VE RABBİN BİZE VERDİĞİ BUNDA NİMET YAZMA VE DÜŞÜNME Kİ EN BÜYÜK NİMETLERİNDEN ONUN NİMETLERİNE ŞÜKÜR ADINA ŞAPKA ÇIKARMALIYIZ.KUTLADIM SİZİ.SEVGİLER.
Gülüm Çamlısoy
Bazı şeyler var ki telaffuzu mümkün değil.
Sonsuz sevgimle...
''kim neyi görmek istiyorsa sadece onu görür'' elbette....
yaşamın çalkantılı halleri nefsin yanılgıları, yazıya konu dilmiş.
anlatımı ağır olsada okumaya değer bir çalışma.
mutluluğun adı her ne ise o anı hisseden ve yaşayana sormak lazım.
bana göre yanlıştır,kimine göre hatadır, gerçeği sadece yaşayan bilir.Ki ona göre doğrudur. Başkalarının doğrularını tartışmak bana göre yanlıştır.
Kim nerede ve kiminle nasıl yaşamak istiyorsa yaşamalı, aksi halde huzurlu yaşamının ne anlamı kalır.
kaleminize sağlık
Gülüm Çamlısoy
Yanılgı ve yenilgi ama neye göre ya da kimin umurunda?
Belki de çok şey beklememeli hayattan ve güvence duygusu ile bağlandığımız kim varsa ya da inandığımız...
Doğrular vardır ki ezelden bu yana tüm iyi niyetiyle durur bir köşede ve her nasılsa görünmezden gelinirken iken bir şekilde ne varsa olmayan ya da yanlış mal edilmeye çalışılır oysa ki ne mahremiyet sorgulanabilir ne de iyi niyet.
Yine de kollamaktır payımıza düşen...Güzellikleri ve masumiyeti kruyup kollamak ve doğru bildiğimiz yoldan sapmamak gören olmasa da en azından Yaratan'ın nezdinde makbul olan ne varsa sahip çıkmak...
Çok çok teşekkür ederim hocam eşlik ettiğiniz için. Zira sizlerin varlığı aslolan. Ve yazdıklarıma anlam katan...
En derin saygılarımla ve sonsuz selamlarımla değerli hocam...