- 438 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Pekmezin Tadı
Pekmezin Tadı
Eskiden ayakkabı tamircilerinin kösele yumuşattıkları bir çanakları bulunurdu, "Çiriş çanağı" tamirciye saf biri gelir ayakkabısını tamir ettirirken sorar; "Bu çanakta ne var" ayakkabıcı da der; "Pekmez var" sonra daldırır bir tas ikram eder. Enayi bunu içer ama ses çıkarmaz. Tamir işi bitince, çıkarken; "Anlamadı sanma, pekmezin tadı bozuktu" der!
Bu hikayeden çok sonuçlar çıkarılır! Ayakkabı tamircisi dükkanında orta yerde pis çiriş çanağındaki sıvıyı pekmez sanan enayinin hele bir de ikram edilen sıvıyı içmesi sonrasında da hala içtiği sıvıyı tadı bozuk pekmez sanması uyanık enayilere bir örnek aslında. Çirişi içen enayi, aslında kendi kendini aldattı! Süreç şöyle başlıyor; ayakkabıcıya sorduğu sıvının, pekmez olduğunu ayakkabıcı söylediğinde; önce pekmezi bilemediğini sanıp kendince bir vesveseye kapılıyor, sanki cahilliği ortaya çıkacak endişesiyle sıvının pekmez olduğunu kabullenmiş görünüyor! Böylece durumu tam kurtaracak iken ayakkabıcının bu sıvıdan bir tas ikramı ile durum tam bir kaosa dönüyor! Sıvıyı içmeyi reddetmeyi bile cehaletinin açığa çıkacağına yorumluyor ve oyunu devam ettiriyor! “Böyle pis bir kapta pekmezin işi ne?” diye akıl etmemesi devamını getiriyor! Bu sıvıdan ona bir tas sunulduğunda ise geri dönemiyor ve sıvıyı belki de pekmez olmama ihtimalini göz ardı edip içmek durumunda bırakıyor onu zihni. Yani ilk yanlışı yaptıktan sonra dönmeyi güya kendine yediremiyor! Devamında ise içtiği sıvının pekmez olmadığını söyleyemiyor çünkü en başta sıvıyı “Pekmez” sanmasının verdiği bir utanç var! Hepsi bir bütün olarak kişiyi komik ve zavallı bir duruma düşürüyor! Tarihsel süreçte buna benzer sunumlara muhatap olan çoklarının da durumu buna benzetilebilir! Ayakkabıcının yaptığını yani çiriş çanağındaki pis suyu pekmez diye enayiye içirmesi de tarihsel süreçte sık rastlanan bir durum! Yani ortada bir enayi var ise ona çiriş içirecek bir uyanık da bulunacaktır! Aklını kullanmayanlar oldukça, pekmez diye çiriş sunanlar olacaktır!
Sürekli tekrar edilen bilgiler hafızaya yerleşir! İlgi, bilgiyi çeker; ilgili olunan alandaki bilgiler, tekrar edilmese bile ilginin tesiriyle kolayca alınır. Bu bir yazıyı sönük yazıp tekrar ederek belleğe almaya benzer diğeri büyük ve koyu yazılır tekrarsız hafızaya alınır! Bir de bilgi ne yönde kullanılır ise o yönde etki etmesi için adeta sihir yüklenir! Hatta yanlış bilgi, abartılı ve o bilgiyle aslen alakası olmayan "Doğru" bilgilerle desteklendiğinde, dikkatsiz olanlarda etki eder. Yani neyi ne için kabul ettiğini bilmeyen kalabalıklar oluşabilir!
Bilgi bombardımanı, abartılar ve yandan alakasız "Doğru" olanlar ile desteklenince itirazlar da o bilgi içine konan bu "Doğru" olanlara yapılıyor gibi algılanınca ortaya narkoz etkisi çıkar! Sık kullanılan bir hali örnek vermek isterim; birileri kendi kutsal önderlerini evrensel doğruları içeren bir bilgi zarfında sunuyor ve kabulünü istiyor! Bilgi içeriğinde bulunan doğru bilgileri kast ederek tamamına onay istiyor! Kısmen reddedenlere içerikteki "Doğru" bilgilerle karşılık veriliyor ve içeriğe saklanan "Yanlış" bu şekilde yediriliyor! Hatta bu sık tekrar ve abartılar ile büyük kitlelerde narkoz etkisi yapabiliyor!
Eleman şeyhini övüyor, ben dedim; "Olabilir ama ben senin şeyhini kendime şeyh olarak kabul etmiyorum." Dedi; "Allah’a inanmıyor musun?" Dedim; "Allah’a inanıyorum, şeyhine inanmıyorum!" Allah inancı içine kendi şeyhine itaat ve bazı köhne öğretileri kabulü saklamaya çalışmak bu tür bir aldatmaktır! Yukarıdaki çirişi pekmez diye içenin durumuna sokmaya çalışıyor aslında şeyhini öven! Burada uyanık enayiyi oynamak da şöyle; şeyhi kabul edip “Şeyhin o kadar da derin değilmiş!” söylemi bekleniyor! Bu söylem zaten şeyhi kabul etmektir! Yani bir kabul saklı bu söylemde de!
Son tahlilde; neyi kabul, neyi reddettiğimizi cesur bir şekilde kendi zihnimizde tartmalıyız! Kabul veya reddimizden utanmamalıyız; tercihimize ve tespitimize önce kendimiz saygı duymalıyız! Herkesin kabulünü onaylamak adına bize sunulan çirişi pekmez diye içmemeliyiz!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.