- 343 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Muhanet
MUHANET
Yozgat’ın namlı terzisi Hüseyin Usta işinin erbabı. Şöyle bir baksın elbise dikeceği şahsa yeter...Ölçüsünü alır. Şerit metreymiş, meziroymuş gerekmez. Bu gereçlere pek ihtiyaç duymaz. Öylesine mahir. El terazi göz mizan. Bakması kâfi. Alır müşterinin ölçüsünü.Diktiği elbise de kalıp gibi oturur.
Şen şakrak bir adam. Dobra. Lafını çekmez. Eğip bükmez. İçi dışı bir. Hani bir atasözü var. Demiş ki aklı derinlere erenler: “İnsanın alası içinde, hayvanın alası dışında.” Doğru değil mi? Bir mecliste bakıyorsunuz, adam yüzünüze gülüyor. Can ciğer kuzu sarması... Ayrıldığınızda oradan ardınızdan atıp tutuyor. Sanki yüzünüze gülüp şakıyon o şahıs değil. Bakın çevrenize bu tıynette nicesini göreceksiniz. Bunlara adam mı denir?
Terzi Hüseyin’in özü sözü bir. Bir yiğit adam. Ozan diyor ya “Yiğit gölgesinde yiğit saklanır”. Hah tam da bu vasıfta bir karakter. Paraya pula pek takmaz. Elinden geldiğince yardım eder fukaraya,düşküne... Sözü sohbeti bal kaymak...Dili tatlı mı tatlı. Mukallit, şakacı...Birazcık da delidolu.
Delidolu oluşu ve dobralığı ona Deli lakabını kazandırmış. Yeri geldi, yine bir atasözüyle devam edelim. Ne demiş atalar? “Atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli, derler.” Bir bildiği var ataların. Demek ki yiğidin iyisine “deli” diyorlar. Bu açıdan bakarsak Terzi Hüseyin bu lakabı hak ediyor mu, etmiyor mu? Elinizi vicdanınıza koyun da cevap verin.
Dükkanı her zaman kalabalıktır ustamızın. Her kesimden müşterisi var. Yediden yetmişe... Yozgat’ta tanımayan yok. Terzi Hüseyin deyince herkes bilir. Hele Terzi Deli Hüseyin deyince akan sular durur.
Hüseyin Usta’nın bir deliliğini anlatırlar. Bir gün dükkanda yarenlik var yine. Gerçi yarenlik her zaman var da bu biraz farklı. İşte terziliğin incelikleri, kesim biçim, dikim ve ütüleme üstüne konuşuluyor. Hüseyin Usta coştu ki coştu:
“Arkadaş ütüleme özen isder. Herkes ütü yapar yapmasına da işin inceliğini bilemez. Ben elbiseyi adamın sırtında ütülerim.”
Haydaa!.. Adamın üstündeki elbiseyi ütüleyecek bizim Hüseyin Usta’mız. Ağzından çıktı laf... Geri çekilmez ki çekesin. Dükkandaki takım elbiseli bir müşteri bu açmazını yakaladı ustacağızın:
“Hüseyin Usta! Şu benim elbiseyi sırtımda ütüle sana inanalım.”
Olurdu olmazdı. Hüseyin Usta adamın sırtında takım elbiseyi bir ütüledi ki jilet gibi. Görenler “maşallah” çaldı ustamıza.
Dükkana sıkça uğrayanlardan biri de imam. Hüseyin Usta’ya:
“Usta! Camiye gel. Bir vakit namazını birlikte kılalım.” dedi. Hüseyin Usta da bir gün niyetlendi. Öğle ezanı okunuyor. Hemen abdest aldı, tuttu caminin yolunu. Vardı camiye. Cemaat namaza durmuş. Kimi ayakta (kıyam), kimi rükuda, kimi secdede. Namaza niyetlenen birine sordu:
“Gardaşım! Bu gıldığınız farz mı, sünnet mi?”
Adam ters ters baktı Hüseyin Usta’ya. Kafasını bir o yana, bir bu yana salladı. Tekbir alıp namaza durdu. Hüseyin Usta:
“Muhanetin gozü kor (kör) ossun. Söylesen n’olur sanki? Niye muhanetlik idiyon? Hangisini gılarsanız gılın. Aha ben gidiyom...”dedi. Sonra söylene sokrana çıktı camiden.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.