- 747 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İYİNİN VE KÖTÜNÜN SAVAŞI...
Ölümsüzlük ölümden üstündü. (Pessoa)
Varlığın parsellenmiş unsurları: Beden, akıl ve ruh üçgeni…
Açıları açılıma müsait kâh yadırganası kâh tahayyül gücünün imgelenmesindeki o kılıfsız önyargılar. Sonsuza tekabül eden bir ruh diğer yanda yüz yıla bile eş değer teşkil etmeyen bedenin olası yaşam süreci Tanrı’nın ve kaderin hükmü ile ebediyen yok olmaya mahkûm ve ölümsüzlük tüm canlıların tahayyülünde ilk sırada iken.
Niye var olduğunu bilmek ya da kavramak.
Dogmatik bir doğrulama belki de tek gereken yine de onun olumsuzlaması değil de kavrayışına denk gelmeli belki de soyut ve uzlaştırıcı olumsuzlamayı bir şekilde ispata çalışma.
Ruhun tüm menfaati: Sonsuza yürüyen özgür ve özgün bir yanılsama belki de artı ve eksi arasında devinen bir çağrışım. Müptela olunası bu kavramın tek tesellisi değil mi sonlanmayan bir süreç parsellense de varlıklar cehennem ve cennet ayracında hüküm giymişken.
‘’Kişilik, kötülüğün mekânıdır; kalp, acının tapınağıdır. İnsanların ölümsüzlüğünü istediğimizde onların iyiliğini değil kötülüğünü istemiş oluruz. (Alıntı)
Kaynaklardan süzülen o bilgi dağarcığı hep vurgular Hıristiyanlığın hüzünlü bir katsayısı olduğunu ve etiğinin hüzünlü olduğunu akabinde hüzünlü bir hayat edinimi ile sarsılırız ağız dolusu sözcükler bir bir vurgularken. Özetle, Hıristiyanlık ahlaksızlığı onaylamaz bir o kadar tutkuları da zira tüm boyutları ile yaşanması gayri ahlakidir. Olasılıklar şüphesiz ki tüm dinlerde kıyas kabul etmez. Doğru ve iyi her zaman tercih edilendir ve takdir edilen.
Sonsuz bir acının ürpertici olasılığı bir bir ifşa olur. Pascal’ın bastırılamayan ürpertisi! Öyle ki en dogmatik kötümserlik bile bizi bu denli korkutmaya muktedirdir.
Özgür iradedir her daim kayıtlarda yer tutan…
Günahlar ve sevaplar…
İyinin ve kötünün savaşı…
Varılan nokta: Özgür iradenin yadsınamayacak kadar engin gücünün ihtiva ettiği doktrinler. Öyle ki ruhun kötüden iyiye ne kadar hızlı geçebildiğinin, nasıl değiştiğinin görülmesinden kaynaklanan temel unsurlar ki bir o kadar psikolojik çözümleme ile açılımı ve anlatımı da bir o kadar olası. Diğer bir deyişle: ‘’Maddenin tinselleştirilmesi.’’
Etki-tepki denen o kaos…
Basittir aslında tüm olan fazlasıyla karmaşık görünse de. Harekete geçiren sürece müdahil olan nice edim ve harekete geçiren o eğilim ve o bariz sonuç:’’Her duygunun kendi kontrol mekanizmasına sahip olması.’’
Ve aşırı zorlanmanın etkisiyle kontrolden çıkan duygular…
‘’Kontrolsüz ne vardır?’’, gibi bir soruyla sık sık kesişse de yolumuz. Ve varılacak nihai nokta:
‘’Basit bir kontrol mekanizması, daha fazlası değil.’’(Alıntı)
Özetle: Engellemenin evrimi.
İnsan faaliyetlerinin merkezileşmesi, birleşmeleri, birlik olmaları kısaca olumlu anlamıyla ‘’merkez’’ sözcüğünden hareketle kişiliğin bir merkezinin olmaması. Netice itibariyle, var olan bir merkezileşme.
Tüm geleneksel dogmaların, köken arayışları tarafından reddedilmesinin yanı sıra psikoloji biliminde de yeni bir yöntem sunulmaktadır. Beden ve ruha ait olan tek bir sorun değildir aslolan bilakis madde ve enerjinin sorunudur.
İnsan ve ruh ve özgür irade… Akabinde gelişen sorumluluk bilinci. Öyle ki sorumluluk özgür iraden de eski bir yanılsamadır. Zira sorumluluk bizler tarafınca yalnızca ‘’Neden’’ olarak bilinmektedir. Ve belirlenmiş olmamız hiçbir önem arz etmez.
Kendimiz… Sadece ‘’bir neden’’ olarak bilinen bizler öyle ki duygusal ve etik tüm değerlendirmelerden muaftır ve sorumluluk geneli itibariyle gelişen o varlık fazlasıyla duygusaldır. Yanlışın nedeni değil tam tersine yasasızlığın nedeni ve tüm edimler, tüm eylemler evrensel gücün bireysel karakterle ortaya çıkan çoğul yansımaları ve tezahürleridir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.