- 377 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Deli Hüseyin
DELİ HÜSEYİN
Terzi Hüseyin Usta. Namı diğer Deli Hüseyin. Yozgat’ın namlı terzisi. İşinin ehli. Hem iyi bir terzi, hem de dobra bir zat-ı muhterem. Sevilen, sayılan bir insan. Dükkanı arı kovanı gibi işler. Kahkaha sesleri hiç eksik olmaz mekanından. Gülen bir yüz... Dikeni olsa da doğrunun doğrusu bir söz. Özü sözü bir ustamızın. İçi dışı aynı. İçi alalı değil. Ne düşünüyorsa patdadak söyleyen, lafı eğip bükmeyen bir mizacın adamı. Deliliği de dobralığından geliyor zaten.
“İşinin ehli” dedik. Mahir bir terzi. Hem müşteriye laf anlatmak, hem mekana gelen dostla, ahbapla söyleşmek... Bu arada kumaş kesip biçmek, iğneyle dikiş dikmek her ustanın harcı değil. Yüzü hiçbir zaman düşmez. Asık surat onun doğasında bulunmaz.
Bazıları iş yaparken yaptığı işe yoğunlaşır. İster ki gelen giden pek olmasın. Hele laf kıtlığında asma budayıcılar hiç çekilmez. Boş gezenin boş kalfaları...Kuru kalabalık.
Ben öyleyim mesela. Okurken,yazarken sesizlik olsun isterim. Rahatsız edilmekten hoşlanmam. Bazen eşim Peruz’la didişişiriz. Kızar bana. Söylenir. Sokranır. Haklı aslına bakarsanız. Ama huyum kurusun. Sessizlik olmazsa konuya yoğunlaşamıyorum. Ne yapayım? Ben böyleyim.
Hüseyin Ustamız erinmez yorulmaz. Dükkanına geleni çaylar,kahveler. Hal hatır sorar. Dedikodu, hoş beş...Dideler rûşen.
Bir gün bir müşteri girdi dükkana. Koltuğunda üç metre kumaş:
“Usta bu kumaştan bana, böyük (büyük) oğlana, guccuk (küçük)oğlana birer dakım (takım) elbise yap. Hatda (hatta) bi dakım da işlik isdiyom.”
Hüseyin Usta güldü:
“Senin canın sağ ossun. Olur yaparık gardaşım...”
Ne ölçü almak var ne de bir şey. Zaten müşteri huzurda ama büyük oğlan, küçük oğlan ortalıkta gözükmüyor. Hüseyin Usta müşteriyi göz ucuyla şöyle bir şavulladı:
“Tamam bir hafda soona gel...” dedi. Adamcağız güle oynaya gitti. Üç metre kumaştan üç takım elbise, bir de işlik... Oh ne âlâ, ne güzel. Suyundan da koy...
Bir hafta sonra geldi bizimki. Elbiseler hazır. Kendi elbisesini denedi. Kalıp gibi oturdu giysi müşteriye. Öteki takımları da koydu tezgahın üstüne Hüseyin Usta. İşliği de. Müşteri şaşırdı:
“Gardaşım bunnar ney?”
Hüseyin Usta güldü:
“Oğlanların takımları, işlik...”
“Yahu bunnar bizim oğlanlara olmaz...”
Hüseyin Usta çıkıştı:
“Ben bilmem. Sen geldin ölçüne gore elbiseni diktim. Oğlanlarını gormedim. Kalandan iki takım bir de işlik çıkardım. Daha ben nöorüyüm...”
Müşteri baktı ki olacak gibi değil Hüseyin Usta haklı. Ödedi Hüseyin Usta’nın parasını. Oğullarının takımlarıyla işliği koltuğunun altına alıp çıktı dükkandan...
YORUMLAR
maşallah......hüseyin ustaya...günümüzde böyle insanlar yok denecek kadar azaldı..güzel eserinizi tebrik ederim..gül diyarından selamlar
Mustafa Topaloğlu
Selam ve saygıyla...