- 2454 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
ATABETÜ'L HAKAYIK
Mustafa CEYLAN
********************
Kutadgu Bilig ve Atabetü’l Hakayık, Türk Edebiyatının en önemli iki eseridir.
Atabetü’l Hakayık, Edib Ahmed B. Mahmud Yükneki tarafından yazılmış bir eser olup, bugünkü Türkçe ile eserin adı "Hakikatlerin Eşiği"demektir.
Kaşgar Türkçesi ve aruz vezniyle kaleme alınmış olan bu eserde nazım birimi beyitler ve dörtüklerdir.
Eserin Uygur harfleriyle yazılmış ilk yazması İstanbul Ayasofya Kütüphanesi’nde bulunmaktadır.
12.Yüzyılın "din ve ahlâk" konularında nadide bir eseridir.
"Edip Ahmed’in şahsiyeti, hâl tercümesi ve hattâ yaşadığı devir ile muhiti hakkında, maalesef, sarîh mâlûmata sahip bulunmuyoruz"(1)
Eserin sonuna eklenen ve yazarı bilinmeyen dörtlükte aynen şunlar yazılmıştır :
"485 Edibin, anadan doğma, gözü görmezdi
486 sözü bu on dört bâb içinde tamamlandı;
487 üzerinde altın yüklü bir fil olsa
488 bu söz, en az, ona benzetilebilir."
Ayrıca Emir Seyfeddin’e ait dörtlükte :
489 Edipler edibi, fâzıllar başı
490 akıl ile gevherden söz söylemiş, bu sözlerin başıdır;
491 Tanrı bu saatte ona rahmet etsin,
492 yarın kalktığı zaman yârânlar eşi olsun"
Ve
Büyük Emir Arslan Hoca Tarhan’a ait dizeler de şöyledir :
493 Edibin yerinin adı Yüknek’tir
494 gönülleri açan, safâlı bir hoş yerdir.
495 Babasının adı Mahmud Yüknekî’dir,
496 Edip Mahmud’un oğludur ve (bunda)hiç şüphe yoktur.
497 Kitabının adı Atabetü’l-hakayık’tır
498 ve bu ibâre arap usûlüne göredir.
499 (Eserin)bütünü Kaşgar dili iledir,
500 edip (bunu)gönül rikkati ile söylemiştir.
501 Kaşgar dilini bilen herkes
502 edibin ne söylediğini anlar.
503 İnsan dili bilirse, mânasını da bilir
504 kendi bilmediğine, bilirim demesi ayıptır.
505 Bir çok kimseleri görüyoruz ki, edibin sözünü
506 anlayamadıları için, kendilerini üzerler
507 (Bir çokları da), yanlış mâna vermek suretiyle
508 halk arasında utanılacak vaziyete düşerler.
509 Bundan dolayı kitabı yazdık
510 ister kabul et, ister hoş görme
511 Edibin sözünü kim bilip tutarsa,
512 halk arasında kendi itibârını yükseltir."
Bu eklemelere göre, Edip Ahmed anadan doğma görme engellidir ve baba adı Mahmud Yükneki’dir, doğum yeri de
Yüknek’tir.
Nevayî, Ahmed Yüknekî’yi Türkistan’daki
Türk şahsiyetler arasında "Nesayimü’l-Mahabbe..." kitabında kaydeder ve duyduğu rivayetlerden birini nakleder: "Ahmed Yüknekî’nin
meskeni Bağdat ’tan bir kaç ağaçlık, bazılarına göre dört ağaç yol imiş. Her gün îmâm-ı Azam ’in dersinde hazır
olurmuş ve birşeyler öğrenirmiş; bu yolu yayan gidermiş der. Ancak, bu sözler sadece bir rivayetten ibarettir.
Yüknek adıyla bir yer, Semerkand civarında da,
Fergana vadisinde de, bugünkü Türkistan şehrinin
yakınında da bulunmaktadır. Şairin hangi Yüknek’ten olduğu bugüne kadar anlaşılmamıştır.
Eser, Edip Ahmet Yükneki’nin Karahanlı beylerinden Muhammed Dâd Sipehsalar’a hediye ettiği, hadis ve Arapça beyitlere dayanarak yazdığı şiirlerle, ahlâklı insan olmanın yollarını, ahlâk ilkelerini açıklamış, çeşitli öğütlerde bulunmuş,yol gösterici olmuştur.
Şimdi de Eserin bölümlerine bir göz atalım:
A-Bismillâhirrahmanirrahim
I : Tanrı’nın Medhi Hakkında
II: Peygamber’in Medhi Hakkında
III: Dört Sahâbenin Medhi Hakkında
IV: Büyük Emir Muhammed Dâd İspehsâlar Bey’in Medhi Hakkında
V: Kitabın Yazılması Hakkında
69 dad İspehsalar beg üçün bu kitip
70 çıkardım ajunda atı kalsı tip
71 kitabımnı körgen eşitgen kişi
72 şahımnı dua birle yad kılsu tip
73 anıng vuddı birle köngüller tolup
74 anıng yadı birle ajun tolsu tip
75 kidinki keligli kişiler ara
76 anıng zikri tangsuk ediz bolsu tip
77 bezedim kitabnı nevadir sözün
78 bakığlı okığlı asığ alsu tip
79 bölek ıddım anı şahımka men ök
80 havadarlıkımnı tükel bilsü tip
VI: Bilginin faydası ve Bilgisizliğin Zararı Hakkında
VII: Dilin muhafazası Hakkında
VIII: Dünyanın Dönekliği Hakkında
IX: Cömerdliğin medhi ve Hasisliğin Zemmi Hakkında
X: Tevazu ve Kibir Hakkında
XI: Harislik Hakkında
XII: Kerem, hilm ve Diğer İyilikler Hakkında
XIII: Zamânenin Bozukluu Hakkında
XVI : Kitap sahibiniin Özrü Hakkında
465 bitidim kitabnı mevaiz mesel
466 okısa tatır til yimiş teg asel
467 kim erse bu sözke adınlar sözin
468 teng ese tenggedi dürüstka bedel
-Kitabı mevizalar şekline yazdım
-Dil okursa, bal yemiş gibi tatlı olur
-kim bu sözü başkalarının sözü ile mukayese ederse
-hakikîyi sahte ile mukayese etmiş olur
469 edip Ahmed atım edeb pend sözüm
470 sözüm munda kalur barur bu özüm
471 kelür küz keçer yaz barur bu umür
472 tüketür umürni bu yazım küzüm
-Adım Edip Ahmed, sözüm edep ve nasihatdir;
-Vücudum gider, sözüm burada kalır
-bahar geçer, güz gelir; ömür gider
-bu bahar ve güzüm ömrü tüketir.
473 anın uş çıkardım bu türki kitib
474 kerek kıl tap ey dost kerek kıl itib
475 bitidim bu tangsuk turaf sözlerin
476 kalı barsa özüm sözüm kalsu tip
-Onun için işte bu Türkçe kitabı çıkardım
-ister bunu kâfi bil, ey dost, ister ilâve et
-Eğer kendim gidersem, sözüm kalsın diye
-bu (kitabı)nâdide ve zarif sözler ile yazdım.
477 anın uz erür bu kitab bir süzük
478 talulap ketürdüm kemiştim çözük
479 nevadir süzük az bolur hezl öküş
480 çuz atlas bolur kız uçuzı böz ök
-Onun için bu güzel ve süzülmüş bir kitapdır;
(sözleri)seçerek getirdim ve çözülmşleri attım;
helz çok, fakat nadir ve süzülmüş (söz)az olur;
sırmalı atlas nadir olur, değersiz(olan şey)bezdir.
481 aya minde kidin keligli munı
482 okısang duada unıtma mini
483 sanga hedye kıldım bu tangsuk sözüm
484 manga hedye kılsu dua tip sini
-Ey benden sonra gelen
-bunu okursan, beni duada unutma
-sen de bana dua heiye edersin diye
-bu nadide sözlerimi sana hediye ettim.(2)
Evet, işte eserin içeriği bu...
Dünyayı, Allah’ı, insanı bilmenin sadece bilim yoluyla olabileceği anlatılan bu eserde bilginin önemine dikkat çekilmekte
ve bilgisizliğin zararı anlatılmaktadır.
(Saadet yolu ancak bilgi ile bulunabilir, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu diye de sorulmaktadır.)
Bir kemikte ilik ne ise, insan için de ilim odur. İliksiz kemiğe kimse el uzatmaz.
Bilgili bir kişi, bilgisiz bin kişiye bedeldir.
Bilgi Çin’de de olsa arayınız.
Bu ve bunun gibi bir sürü nasihatı içeren bir öğütnamedir.
Ve dil...
"Çok gevezelik eden dil, karşı konulmaz bir düşmandır, dilini sıkı tut, başı-boş bırakma denilen eserde,
Ok yarası kapanır ama dil yarası kapanmaz diye söylendikten sonra çok konuşan çok pişman olur, doğru söz bal; yalan söz ise soğan gibidir denilmektedir. Sır saklamanın önemi vurgulandıktan sonra, en yakınına bile sırrını söylememen gerekir diye
ilave edilmektedir."
Dünyanın dönekliği bölümünde ise burası bir konuk yeri, mala bu kadar bağlanma, dünya zevkleri çabuk geçer,
genç ihtiyarlar, kuvvetli de çöker, dünya malı bugün var, yarın yoktur" denilmektedir.
Hakeza diğer bölümlerde de "kâmil insan" motifi esas alınarak, insanığa yol gösterilmeye çalışılmaktadır.
Tıpkı Hacı Bayram Veli öğretisi, menziller ve makamlar misali dokunmuş bir eser.
Hadisler, âyetler ve genel kabul görmüş doğrularla kâmil insana uzanan bir çizgi çizer eser...
Tevazu ve kibir mukayesesini yapar ve insanoğlunun kötü huylardan kurtulmasını öğütler...
Nitekim;
"edib Ahmed atım edep pend sözüm
sözüm munda kalur barur bu özüm"
söylemiyle;
"Adım Edib Ahmed, sözüm edep ve nasihattir;
Vücudum gider, sözüm burada kalır"
diye eserinin ana fikrini özetlemektedir.
Beyit ve dörtlüklerden oluşan bu eser,Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’i gibi aruz vezniyle yazılmıştır.
"feûlün/feûlün/feûlün/feûl aruz kalıbıyla yazılmıştır
İçerikte, gazel ve kaside denilebilecek tarzda şiirler vardır
Telmih (hatırlatma) sanatı kullanılmıştır.
Eser 14 bölümden oluşmaktadır.
Baştaki 5 bölüm giriş, şairin "nevi" adını verdiği 8 bölüm asıl konu, sondaki 1 bölüm de bitiriş bölümüdür.
Giriş bölümleri kaside biçimiyle (aa ba ca da...), asıl konu ile ilgili bölümler ve bitiriş bölümü dörtlüklerle (aaba) yazılmıştır.
Giriş bölümünde 46 beyit, asıl konu ve bitiriş bölümlerinde 101 dörtlük vardır.
Eserin tamamı 484 mısradan oluşur.
*
Atebetü’l-Hakâyık’ın baş kısmındaki övgü ve sebeb-i telif kısımları beyitlerle ve
kaside tarzındaki asıl eser ise, aaba/ccdc/eefe biçiminde uyaklanmış dörtlüklerle yazılmıştır.
Ayrıca İslamiyet öncesi Türk şiirinde görülen mısra başı uyak da sıkça kullanılmıştır.
Tam ve yarım uyakların yanı sıra bazen redife de yer verilir.
Çok sayıda imale ve zihaf bulunan eserde aruz kusurları da dikkat çekmektedir.
Aruzla şiir yazma geleneğinin yeni başlamış olmasından dolayı bu kusurlar olağandır diyeiliriz.
Eser üzerine ayrıntılı tek çalışma Reşit Rahmeti Arat tarafından yapılmıştır.
Karşılaştırmalı metin, çeviri, notlar ve indeksi içeren bu çalışma 1951’de yayımlanmıştır.
Baştaki münacaat, methiye ve kitabın yazılışının açıklandığı kısımlar "kaside" şeklinde,
dokuz bölüm tutan asıl metin ise millî nazım şeklimiz olan dörtlüklerle yazılmıştır.
Bu dörtlükler ise aaba şeklinde kafiyelenen mani tarzındadır."
*
YÜKNEKİ’DE GÜL AÇANDA
Kaşgar dili şakımasında
Bir gül açar bir gül
Yükneki ışımasında
Sehere besmeleyle...
Sabah serçelerini yıkar
Çiğ damlasıyla kokusu
Çeşmelerin nabzına varır
Mutlu insan dokunuşu...
Yeşil gözlü çimen zaman
Mihrabın gizeminde tül tül
Bir hoş sadadır aminlerde
İç sesine kilitli bülbül
Işığın elenişi var siyahtan maviye
Kubblerde, şerefelerde
Alınlarda iz bırakır hoşça bir gül
Secdelerde...
Ön safta Kaşgarlı Mahmud
Ardında Edip Ahmed
Ve sonra ben
Yudumlarız çağın aydınlığını
Şiirin güzelliğinden,
Düşeriz yollara
Engelleri düşünmeden,
Makamlardan, menzillerden
Gökten, buluttan, yerden
Dualardan, aminlerden çıkarız bir anda
Karası çatlamış ak’ını çeker gün
Ağır ağır kalabalıklaşır kentler
Kaşgar bahçelerinde sabah kuşları
Dilleşmeye hazır şakrakça
Biz üç yolcuyuz, üç vakitte
Ben hariç ikisi
İlkten de ilk...
Şimdinin ezgilerinde dün
Pırıl pırıl aynalanmış yaprak gibi,
Kitap gölgesinde doğa
ve ben
Ömür döngüsü yollardayım halâ
Kutadgu Bilig’ten, Atabetül Hakayık’a...
Mustafa CEYLAN
-----------------------
(1)(2):Atabetü’l Hakayık, Hazırlayan Reşid Rahmeti Arat, TDK Yayını,Yayın No: 142, Yıl: 2006
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.