- 1590 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
Nisan yıkımı...
Hatırlıyor musun?
Yaşamımızın karardığı o nisan günüydü
O gün hastaneden yeni getirmiştik eve ve ben tekrar morfin bantlarını almaya gitmiştim hastaneye ama almak için heyetin toplanıp yeşil reçete yazması gerektiğini öğrenip geri dönmek zorunda kalmıştım ve ne kadar uğraşsam da reçetesiz alamamıştım morfin bantlarını ki; o gün çok sancısı vardı ve sürekli
Yarabbim!
Yeter
Yeter artık diyerek sessizce inliyordu sancısından
İşte ben o gün ilk kez
Canından çok sevdiğin biri acı çekerken hiç bir şey yapamamanın çaresizliği içindeki onursuzluğu
orada hissetmiştim
Sonra senin gözlerine bakmıştım belki de senden medet umuyordum benim yapamadığımı sen yaparsın diye… Belki sende aynı şeyi benden bekliyordun seninle göz göze gelmiştik bir an! Gözlerin nemliydi sessizce sürekli ağlıyordun ve ağlamaktan gözlerinin etrafında kırmızı halkalar oluşmuştu ve ben kendimi tutmak sana bakıp hıçkırıklara ağıtlara boğulmamak için gözlerimi kaçırmıştım hemen…
Ve
Ben o gün senin yanında hiç ağlamadım anne
Ama
Kaçak gözlerim hep üzerindeydi sana bakıyordum belki sen dindire bilirsin diye acılarını
Oysa
İkimizde biliyorduk bu acıların uzun sürmeyeceğini yolun sonu olduğunu bir şey diyemiyorduk birbirimize içten içe kendimizi hazırlamaya kabullenmeye çalışıyorduk
Ne zordu kabullenmek?
Kabullenemiyorduk ikimizde…
Uzunca bir süre odada onun iniltileri ve senin sesiz ağıdınla dişlerimi sıkarak bekledim ve sonra daha fazla dayanamayıp önce odayı sonra evi terk ettim
Uzun süre içten içe bağırarak sokaklarda yürüdüm koştum ne yapabilirim ne yapmalıyım düşüncesi beni yiyip bitirdi takatsiz kalıp yol kenarında bir ağaca yaslandım ağladım
Umudun tükenişi zalim bir kralın kılıcı gibi indi yüreğime
Ne kadar durdum o ağacın altında bilmiyorum zamanı kaybetmiştim…
Sonra umudu kırık bir halde geç vakit eve döndüğümde ablamın getirdiği doktor arkadaşının vurduğu ağrı kesici iğnelerin acısını azalttığını öğrendiğimde ise bir sevinç kapladı içimi artık doktorda başındaydı
Ama
Ablamla sen yine hıçkırarak ağlıyordunuz babamın ağrısı kalmamıştı neden ağladığınıza anlam veremiyordum ağlamayın bakın artık ağrısı azaldı dedikçe bir şey söylemeden daha çok ağlıyordunuz …
O an
Doktorun en fazla bir saat yaşar hiç olmazsa ağrısı azaldı dediğini bilmiyordum
Zaten
Kısa bir süre sonrada doktor beni odaya çağırdı
Girdim
Baban gidiyor yanında ol dedi
Bir kerede söyledi
Ne kolaydı ona bunu söylemek
Oysa
Benim boğazıma bir anda düğüm atılmıştı
Dizlerim titremeye başladı
Gözlerim karardı
Gök çöktü!
Yıkılmamak ayakta kalmak için direndim
Son bir gayretle toparlanıp sessizce başucuna geçtim yavaşça başını kaldırıp avuçlarımın arasında kucağıma aldım
Başı kucağımda
Öylece gitti babam…
İşte
Şimdi yine bir nisan günü ve üstünden ne kadar zaman geçmiş o günün
Ve yıllar sonra o gün ilk kez duyduğum çaresizliğin o onursuzluğunu yeniden yaşatıyorlar bana
Ama
Bu defa ağlamıyorum ben anne direniyorum
Bu defa vazgeçmeyeceğim sevdiklerimden İzin vermeyeceğim ellerimden kaymalarına bırakmayacağım onları
Direniyorum ve biliyorum ben yeneceğim bu hayatı…
Taylan KOÇ
YORUMLAR
Bilirim acısını, gerçek bir yıkım...
Huzur içinde uyusun babanız, babalarımız...
Taylan KOÇ
Geçen yaz yaşadıklarım geldi de aklıma, hepimizin eninde sonunda yakın çevresinden biriyle tecrübe edineceği duygu:((( en acısı sanırım hiç bir şey yapamamak ve sadece çaresiz biçimde etrafta bulunmak.
Ölüm olunca konu dönüşü yok işte, bırakılan boşluk doldurulamıyor, hissedilen acı da asla dinmiyor hattâ katlanarak artıyor.
Sevgili babanızın mekanı cennet olsun ve Allah benzeş acı vermesin dilerim.
Geçenlerde bir söz öğrendim onu da paylaşmak isterim "Allah acınızı unutturmasın " diye. Anlamı: daha büyük acıyla karşılaşmayınmış.
Dostlukla