- 274038 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
YAZILARIM - SÖYLEŞİLERİM
AKLIMDASIN
Ziyaretçisi bulut olan gökyüzü gibisin bende,
Her mevsim sende yaşıyorum,
Sanki gözlerinde yağmurum da,
Yanaklarına damla damla yağıyorum,
Kayboluyorum başka şehirde gibi dudaklarında.
İçime doğduğun günden beri hayalimde büyüdün.
Şimdi aklımın içinde dolaşırsın.
Senin özlemindeki o güzel yolda,
Gezinirim bilmediğim sokaklarda.
Ahmet Bağçe
SANA SESSİZLİĞİM
Biliyormusun hani o gün,
Benden kaçırdığın gözlerinde,
Bana ait bir şeylerin olduğunu görmüştüm.
Gözlerimden kaçırdığın gözlerinde,
Bana karşı duygularının yorulduğunu anlamıştım.
Ve hatta okumuştum kirpiklerinin kapanışından,
Bundandır sana sessizliğim,
Çünkü mesafeni aralamıştın,
Gözlerin anlamıyordu gözlerimin dilinden.
Ahmet Bağçe
Sakladığı şeyi bulamayan çocuk gibi olmalı bazen insan.
İçime sakladığım sana olan duygularımın yerini hatırladıkça,
Paramparça oluyorum ben.
Ahmet Bağçe
Sevgisizliğim kimseyi sevemeyecek kadar duygusuz olduğumdan değil, yaralı bir duyguya sahip olan sevgisini içinde saklar.
Ahmet Bağçe
Aramıza mesafe koymuş olabilirsin, gönül mesafe dinlemiyor, çünkü mesafeler sadece dokunmaya engeldir, sevmeye değil.
Ahmet Bağçe
UNUTMAK İÇİNMİYDİ
Kalbime sen mi? dokundun,
Bir daha dokun, dokunuşun bile özletiyor seni.
Keşke bu kadar sevmeseydim,
Çok sevince kaybediliyormuş meğer.
Yoksa yoruldun mu? Benden,
Vazgeçiyorsun gibi oluyorsun bazen.
Şimdi ayrıyız ya! Hani. Çok acı bir şey,
Düşünceleri alt üst ederken,
Duyguları paramparça ediyor,
Oysaki her gün daha çok seviyorum diyordun,
Yoksa sevgin unutmak içinmiydi.
Ahmet Bağçe
BEKLEMESİNİ BİLMEK
İmkânsız birçok şeyi mümkün kılan beklemektir.
Beklemesini bilirsen aşk denen gözü körde gelir.
Aşkın oturacağı yeri,
Çam kenarından değil, can kenarından ayır.
Ahmet Bağçe
SANA UYANSAM
Karanlıkta görünmek için,
Yıldızlar gibi karanlığına sığındım.
Artık gör beni.
Dün gece aklıma gene sen geldin,
Önceki gecelerdeki gibi,
Cümle âlem uykudaydı,
Sadece yıldızlar ve ben uyanıktık.
Çünkü karanlık yalnızlıktır ya hani,
Yıldızlarla beraber bende yalnızdım.
Bazı geceler hasret doludur,
Yalnızlar içindir o geceler,
Ara sıra, bazen de sürekli gelir,
Geceden ayırır gönülleri,
Hayal kurdurur sevdiğiyle.
Şimdi diyorum ki hani,
Sen biraz bana gelsen, bende uyusan,
Bende sana uyansam.
Ahmet Bağçe
YORGUNLUK
Bugün ruhumda bir yorgunluk var.
Hani bazen kendinden yorulur ya insan,
Günün yorduğunu zanneder bazen,
Ama bendeki yorgunluk,
Yüreğinin bana yükünün yorgunluğu.
Yürek yorgun olunca,
Önünü göremez artık,
Gözler, terini döker,
Geçmişin pişmanlıkları akar,
Ahmet Bağçe
KURUMADI ISLAKLIĞI
Önceleri anı yaşamak nedir düşünmezdim,
Yeni bir günü yâda yarını beklemezdim,
Çünkü bir anlamı yoktu benim için.
Taki o dere kenarında seni görünceye kadar.
Hani o gün ellerini suyun üzerinde gezdirişin vardı ya!
Birde akışına bakışın, çok anlam verdi bana.
Şimdi sık sık dere kenarına gidiyorum.
O ağacın altında hayallere dalıyorum.
Sonra ellerimi suya sokup akışını seyrediyorum.
Suya benzetiyorum seni.
Sende su gibi geriye dönmeyen bir akışla aktın,
Yüreğime, birde gözlerime bıraktığın ıslaklık hala kurumadı.
Ahmet Bağçe
KİMSE DEĞİLİM
Umutlarımın yolunda,
Kalp atışlarımı dinlerken,
Ruhunun okyanusun da yüzmek,
Kıyında dolaşmak,
Ve kumsalında yanmak istiyorum.
Karşılaştığımızda beni kimse gibi görme,
Çünkü bende tahmin edemeyeceğin kadar özlemin,
Anlatamayacağım kadar duygu yüklüyüm,
Beni tamamlayan tüm eksik parçalar sende.
Ahmet Bağçe
SEN DERDİ VAR
Senin olmadığın her yer, karanlık ve soğuk.
İçimdeki sen estikçe yüreğimdeki karlar eriyor,
Sevginin seli akıyor ılık ılık.
Duygularım pamuk gibi kabarıyor,
Çocuklaşıyorum adeta.
Bazen bir kenarda kendimi yazıyorum,
Ne çok sen dertli olduğumu anlıyorum okuyunca.
Ahmet Bağçe
İŞTE ÖYLE
İşte sen beni düşünceler arasına koymazken,
Ben aklına girmek için çareler arıyorum.
Ve hatta denizin dalgaları gibi gel gitler yapıyorum sahilinde,
Sonra üşümeyesin diye sıcak esiyorum üzerine,
Yüreğim seni düşlerken; ruhum acı çekiyor,
Sayamıyorum acımsı soluklarımı, akan gözyaşlarımı.
Ahmet Bağçe
Umutlar kalpten düştümü, duygular da yerle bir olur, hayallerle beslenen umutların dalları çiçeklense de, kokusu hissedilmez.
Ahmet Bağçe
Duygularımda özlemde dolaşan şiirsin,
Soluduğum her nefesimde hayatsın.
Dışımı yokluğunun ayazı sızlatırken,
İçimi hasretin yakar.
Ahmet Bağçe
YALNIZLIK
Ümitlerimin yok olduğu bir anda,
Yalnızlıkta beni terk ederse,
Gecenin ıssız karanlığında,
Beni rahatlatacak, bana yoldaş olacak,
Tek kişilik yalnızlık istiyorum yalnızlığıma.
Ne denizin mavi derinliği,
Nede gökyüzünün bulutlarla dans edişi,
Etkilemiyor beni.
Gramofona koyduğum plaklarda,
Sıradaki şarkıları bekleyip dinledikçe,
Yalnızlıkla daha iyi anlaşayım diyorum bu şehirde
Ahmet Bağçe
UZAKSIN
Sen şimdi bana uzaksın ama,
Biliyorum oralarda bana uyanıksın.
Hissediyorum gözlerinin öptüğü havanın,
Dudaklarıma yapışmasından.
Tenime dokunan bu havanın her zerresinde,
Özlem kokusunu alıyorum,
Ve tedirgin olduğunu hissediyorum.
Ahmet Bağçe
SENSİZLİK
Ruhumun derinliklerindeki sensizliğin hüznü,
İçimde dolaşırken,
Gözlerimin perdeleri arasında gizlenmiş resmin,
Dudaklarımın acı tebessümünün üzerini örterken.
Yıldızların takip etiği gecelerde,
Gözyaşlarımın sessiz çığlıklarının arasında,
Duygularım, ruhunun duyamadığı şarkıları söyler.
Ahmet Bağçe.
UNUTACAKSIN
Beni sana hatırlatmaya gerek görmedim.
Çünkü aklın bende değildi,
Neden sonra tekrar unutacaktın.
Özür dilemene de gerek yok.
Biliyorum sende beni sevecek yüreğin olmadığını.
Ve yüreğime söyledim beklemenin fayda etmeyeceğini.
Senin yüreğin dolu ki,
Toz konduramadığım yüreğine sığmadım.
Ahmet Bağçe
Boş yere yaşıyorum derken, gözlerime takıldın bir şekilde. Heyecan ve üzüntü veren bir kıpırdanma oldu yüreğimde.
Ahmet Bağçe
OF BE ZAMAN
Belki zamanla diye zamanı bekledim,
Zaman yazar oldu benim için.
Çünkü her gün seni bekletirken bana seni unutturmadı.
Belki şimdi, belki de birazdan diye hafızamı güçlendirdi.
Önüme engel koymadı,
Bekletebildiği kadar bekletti,
Ve hatta anılarımda yer alan her şey içinde,
seni ve seninle olan her şeyi güçlendirdi..
Ahmet Bağçe
İnsan bunaldıkça değil, havalandıkça gözünün önüne bakmalı. Bulutsuz havada uzaklar daha net görünür.
Ahmet Bağçe
SANA BAYILDIM
Bugün gene rüyama geldin,
Sarıldın öptün anlımdan.
Islandım içimi ısıtan terinle,
O kadar güzel kokuyordun ki;
Kokladıkça sana bayıldım.
Öylesine sonsuz ki bendeki sevgin,
Ya hayalimdesin yâda rüyamda,
Kalbinde olduğumu düşünerek,
Teselli olsam da kederliyim biraz.
Ahmet Bağçe
AYRILIKDA KARANLIK GECEDİR
Oysaki bakışlarımız aşk doluyken, ruhumuz hüzünlüydü. Serde hiç görüşmemek üzer bir ayrılık vardı. Ona kızgın değildim. Kızgın olsaydım bir süre sonra geçerdi ama kırılmıştım. Oda biliyordu kırıldığımı. Bir süre sustum, suskunluğum sanki ikimiz içinde karanlık geceydi. Renklerin seçilemediği bir geceydi. Havamız karanlıktı. Çok sessizdik, sonuna kadar açık bir sessizlik içindeydik. Ayağa kalktık, sessizliği ilk o bozdu. Gözyaşı dökerek çile çekiyoruz değil mi dedi ve devam etti. Çile çeke çeke aşkı öğrendik sanırım, şimdi hadi git diyeceksin biliyorum, ama gidemiyorum. Seni çok ama çok seviyorum serseri dedi. Birbirimize sıkıcasına sarıldık, ağlaştık. Hadi birlikte gidelim, gözyaşlarımızı biraz unutalım yüreğimiz bayram etsin, gözlerimiz dinlensin dedim. Eee hadi o zaman, gidelim bak birlikte üzülmekle de mutlu olunuyormuş dedi.
Ahmet Bağçe
BELKİ HAYAT
Hayat belki birbirimiz için ne kadar değer taşıdığımızı ve sınırsız sevgimizin yıpranmamasını anlamamız için bizi bir birimize uzak baktırıyor. Bu yüzden dudaklarımızın söyleyemediği aklımızdan gecen ruhumuzun güzelliğini gözlerimiz ifade ediyor.
Ahmet Bağçe
HASTA OLDUM
Söyle bana!
Ölümün tedavisini mi? Buldun,
Kalbim sana ölmüşken,
Bir nefesin can verdi.
Şimdi hasta oldum sana,
Artık kalbim ateş içinde sana yanıyor,
Ve sana yandıkça yanan bu yürek,
Ateşten sızlanacağını mı? Sandın!
Ateş yanmaktan korkmaz.
Ahmet Bağçe
İMKANSIZLK
Bu kadar acıtırmıymış,
Birini imkânsızca aramak,
Keşke biraz mümkün olsaydı,
Aşk gölgesinde buluşmak,
Bağlanabilseydik biraz göz göze el ele.
Şimdi imkânsızlık acıtmazdı canımızı.
Ahmet Bağçe
YORULDUM
Sen ne bilirsin ki.
Seni tanıdığım zaman boyunca acı çektiğimi.
Yaktı mı hiç bendeki acının aynısı senin içini.
İmkân olsa yüreğimdeki acıyı söküp, yüreğine taşısam,
Ve acılarınla benim acımı karşılaştırsan,
Hangisinin daha acı olduğunu bir tatsan.
Yoruldum biliyormusun, hayal kırıklığına uğramaktan.
Bazen seni hatırladıkça kısa süren mutluluğu tarif etsem ağlarsın,
Lakin yiyecekler gibi çok çabuk çürüyor benim senli mutluluğum.
Buna rağmen çöpe atamıyorum çöpçülerin eline geçmemesi için.
Bu kocaman evrende,
Denizin gözleriyle sevdim seni,
Hep mavi baktım sana,
Sürekli sana buharlaştım,
Hep içimde yaşattım seni,
Sana dalgalandım,
Fakat denizin köpükleri gibi gene hep bana döndüm,
Dilimin sana tutuklanmasından,
Söyleyemedim seni çok sevdiğimi.
Ahmet Bağçe
PERDE KAPANINCA
Bana geç kalmadın, vaktinde geldin,
Lakin aşkıma geç kaldın.
Hayalime giren gözlerinin içine bakıp,
Aşkının büyüsüne kapılıyorum.
Ruhun, ruhumu ele geçiriyor,
Gecelerim de bile seninle uykuya dalıyorum,
Ve perde kapanınca mutluluk benim oluyor.
Ahmet Bağçe
GÖZYAŞI DÖKEN KUŞ
Seni hiç unutmamak isterim!
Sonra uykumda seni hatırlamak,
Birde karanlığımda kuşum olmanı,
Bende konaklamanı isterim.
Sakınırım gözyaşı dökmene.
Çünkü gözyaşı döken kuş ölür,
Bilinmeze uçar gün ışığını gören kuş,
Aydınlık benim zindanım olur sonra.
Ahmet Bağçe
Oyun, hayal gücünü besleyen bir öğretmen ise, kişide oyunun kurallarını değiştirme cesaretini göstermesi gerekir. İşte o zaman umut denen uçurtmanın ipine çok sıkı sarılmalı ki, ip elden kaçarsa umutlar uçar, hayaller parçalanır.
Ahmet Bağçe
SANA TAKILDIM
O kadar çok vazgeçtiklerim oldu ki;
Çok çatal ve kaşık bıraktım masamda,
Şimdi sana takıldım,
Seni kaşık kaşık yüreğime taşıdım.
Sen yüreğimde yaşamının öyküsünü yazarken,
Ben sol yanımda aşkınla dengede kalayım.
Ahmet Bağçe
Neyse senden bana gelmeyen hayallerimi özgür bıraktım, resimlerdeki görüntülerin bana yeter.
Ahmet Bağçe
SÖZ VERDİM
Kendime geldiğimde kapı kilitliydi, içeriden bir ses, geç kaldığımı söyledi. Geriye dönüp baktığımda, çok yol kat ettiğimi gördüm. Anladım ki, her şeyin vaktinde yer bulduğu yerde, sana geç kalmışım. Kabuğuma çekildim, kapattım bütün kapılarımı. Geç kalan yâda dışarıda kalıp içeriye giremiyor ben, söz verdim kendime, sana asla kilitli kalmayacağım.
Ahmet Bağçe
ŞİMDİ İZLE
İçimdeki duygular kanatlandı gül dalına konmak için,
Bir ses sahipliyim konma dedi ünledi.
İrkildi olduğu yere yığıldı yorgun bedenim.
Gözler dökülmeye başladı yarım kalan sevdasına.
Onun kısa sevgisi yetişemedi benim uzun sevdama,
Kısa olan sevgime, söz verdim uzun unutmaya.
Ve kısacık ayrılık sana düştü, çok uzun sevmek bana.
Sevildiğini bilemedin şimdi izle unutulduğunu.
Ahmet Bağçe
Muhabbet sohbetin niteliğiyle şekillenir ve kıvama girer. Yoğurt elde etmek için, süt salça ile değil yoğurt ile mayalanır.
Ahmet Bağçe
BENDEKİ SEN
Ve kirpiklerini kaldırdığında,
Gülümseyen gözlerinin, gözlerime bakışı,
Tüm dünyayı gezip görmek istediğim en güzel manzara.
İçinde beni büyüleyen gökyüzünün mavisi,
Ve gökyüzüne âşık deryanın derinliği gizli.
Ahmet Bağçe
HAYALİN
Her aklıma gelişin, romantik bir hayal,
Renkli bir zaman yaşatıyor bana.
Çünkü çok sevdiğini söylüyor içim.
Hayalde olsa bakışların bir sihir etkilerken,
Gülüşündeki oluşan gamzelerin,
Havasını değiştiriyor dünyamın.
Seni hayal etmek, düşünmek,
Kelebekler uçuruyor yüreğime.
Ahmet Bağçe
Yanlış olan düşüncenin yerine, doğru düşünce konulmadığı sürece yanlış dünce, doğru düşüncedir.
Ahmet Bağçe
Sen yağmurdan sonra açan güneş,
Ben bulutların arkasında gizli güneş,
Sana kamaşır bu yorgun gözler,
Aşkın hasret ve tükenmişlik içinde,
Sevdan ömrümü aldı gitti.
Ahmet Bağçe
SULU GÖZ
Henüz ilkokulun sondan bir evvelki basamağındaydım ve hayat soğuk yüzünü göstermeye başlamıştı. Duygularım algılamaya, kalbim sızlamaya başlamıştı.
Bir akşam vaktiydi. İçimi hüzün kaplamıştı. Kerpiç evimizin üzeri toprak damdı, yağmurla birlikte ağlayan dama eşlik ederdim, o deliklerin, bense nedenini bilmediğim birşeylere ağlardım.
Bir gün gözlerimden yüzde yüz saf su akan gözyaşlarımı silmeye çalışıyordum. Sebepsiz akan gözyaşlarım yakın zamanda olacakların habercisi gibiydi. Annem gene ne oldu sulu göz ağlıyorsun, eve bela getireceksin, seni doğurduğumda gözlerime baktın, ağlamadın, ne o ağlamayı sonraya mı? Bıraktın derdi. Doğru dermiş sonraya bırakmışım ki, halen dinmiyor gözyaşlarım.
Ahmet Bağçe
ÇIĞLIK ATIYOR
Gözlerinden akan bir damla yaşı,
Dudağında yakaladığında dudağım,
Gözlerini süzen gözlerime odaklandığında gözlerin,
Duygularımız aşk dili kullanılmaya başlayınca,
Çığlık atıyor kalbim, kalbinin etrafında.
Ahmet Bağçe
SEN YAĞIYORSUN
Yine fırtınalar çıktı duygularıma,
Sığına çekiyor medcezir içimdeki okyanusu,
Dalgalar köpük saçıyor kumsalıma,
Delicesine sen yağıyorsun ruhuma,
Ay ışığının çağırdığı gökkuşağında,
Duygusal şarkılar dinliyorum sen yağarken.
Ahmet Bağçe
Seninle kurduğum hayalin çatısını örmekte zorlanıyorum.
Yokluğundan mı?
Gözlerinin hayalinden, kalbine inemediğimden mi?
Yoksa ellerinin sıcaklığını hissedemediğimden mi?
Ahmet Bağçe
Beni, sana âşık olduğum zamana götür ki; bana, sana âşık olmanın bedelini bir bir anlatayım.
Ahmet Bağçe
SOFRAM
Bir yalnızlıktı önümdeki sofra,
Bir tabak acılı umut,
Bir tabak göz suyu özlem,
Bir tabak karışık duygular,
Ve yokluğunun beklenişi, tuzu, biberi.
Ahmet Bağçe
DURGUNLUĞUM
İçimdeki durgunluk,
Senin gidişine dökülen,
Gözlerimde ki ıslaklıktandır.
Dalgın bakışlarım,
İçimdeki istasyondan kalkan hatıraların,
Bendeki raylarına koyduğun,
Hüzün ve sevincin, en son görüntüsünü izleyişidir.
Ya! Duygularım,
O bekleme salonunda yerini almış,
Sana ulaşamayan ayaklarının feryadıyla,
Kapanmasını beklediği yaranın derinliğini hiçe sayıp.
Yüreğine döneceğin anı sayıklayan dudakların büzülmesindedir.
Ahmet Bağçe
TATİLDEKİ GECEM
Gönlümün rüzgârı estikçe,
İçimdeki anılarım canlanırken,
Yaşlanmış aşkıma biraz üzüntü,
Üzüntüyle birlikte biraz gözyaşı,
Ve yaşanmışlığın kayboluşunu yaşarken,
Uykuyu tatile gönderir gecelerim.
Ve yarınında sana hasret,
Sana yorgun kalkar gözlerim.
Ahmet Bağçe
Bulutların ağlaması durduktan sonra ağaçların ağlamaya başlamasıdır ormanın güzelliği.
Ahmet Bağçe
İçime gelen ilkbaharım,
Ben çok şeylerden vazgeçtim,
Sensin benim vazgeçemediğim.
Sendeki sonbaharı yaşayan yüreğin,
Yaprak gibi döktü beni.
Ahmet Bağçe
Gençlik yıllarımızın duyguları yüzünden ayrıldık biz birbirimizden.
Yaşlılık yıllarımız karşılaştırdı bizi yeniden,
Şimdi el ele, göz göze ve de yan yanayız,
Artık gençlik duygular bile ayıramaz ellerimizi birbirinden.
Ahmet Bağçe
TUT BENİ
Rüzgârın önünde ucan kâğıt parçasının,
Bir yerde uçamaz hale geldiği gibi,
Bende senin aşk rüzgârının önünde sana geldim,
Ve sen beni tuttun.
Elinde tut uçurma beni.
Ahmet Bağçe
O ZAMAN
Yüreğimi yalnız bırakın,
Kitaplarımla baş başa kalayım,
Sanmayın ki, yalnız kalırım.
Karınca gibi kelimeler,
Etkileyici sözler,
İçinde biraz sevgi,
Azıcık aşk,
Azda gözyaşı beni teskin eder.
Belki o zaman, neden sevilemediği mi?
Nefretin sebebini anlamama yeter.
Ahmet Bağçe
AŞKINA DÜŞTÜM
Kalbim senin için sızlarken,
Gözyaşlarımı görmezden geldin,
Gönlüm kırıldı,
Ve şimdi paramparça yüreğim,
Oysaki sen, bende sevildiğini gördün,
Unutulmanı mı? Beklersin.
Bekleme boşuna,
Ben senin aşkına düştüm,
Uçurumuna da sürükleme beni.
Ahmet Bağçe
Sen bende gül ol,
Ben sana toprak olurum.
Gece batan güneş gibi,
Rüzgâr gibi esip giden gibi değil,
Toprak gibi severim seni.
Ahmet Bağçe
HAYAT
Devamını getirirsen şiir olur kelimeler,
Getiremezsen manidar kalır cümleler.
Hayatta budur işte.
Ele alınan buz avuçta eriyip akar,
Ve sana hep yarım kalır hayat.
Ahmet Bağçe
TÜKENDİM
Dağları delmeye gücüm yoktu,
Hayalinle geçti zamanım,
Gizlendiğin yerde görmedin beni.
Tükenen ben oldum,
Olgunluğa erişemeden,
İçim eski bir mahalleye,
Yüreğim anılarıma mekân oldu.
Ahmet Bağçe
KUCAKLA
Kör bakma kucakla beni,
Daya anlını başıma,
Bize sinsin tenimizin kokusu,
Üzerimize parlasın,
Gökyüzündeki yıldızlar,
Saatler bize çalışsın,
Özlemi bıraksın kollarımız,
Sevgiye doysun,
Aşka gözü kalmasın aşkımızın.
Ahmet Bağçe
Ben seni dert etmedim derdimdin zaten...
Ahmet Bağçe
Demek ki zayıflık duygularımdaymış. Eğer seni benim kadar duygularımda istemiş olsaydı, gözlerim bu kadar ağlamazdı.
Ahmet Bağçe
BEYAZ BULTLAR
Masmavi gökyüzünün,
Ziyaretçileri beyaz bulutlar,
Neden bir araya toplanmışlar,
Bütün gözler beyaz ağlarken,
Beyaz ucan bulutlar neden gri ağlar.
Ya! Yerdeki sevinen toprak,
Bulutlar ağladıkça benim gibi hasret kokar.
Ben hep bulutları kıskanmışımdır,
Ne kadar savursa da rüzgâr,
Bir aradalar yalnız dolaşmazlar,
Yoldaşlarıyla gürler birlikte ağlar.
Ahmet Bağçe
Hafızasına güvenen insanlar çok yalan söylerler, keza yavru doğuran yalan, gelecek yavrulara yer bulmak için yalan söyleyen düşünmek zorundadır. Doğruyu söyleyenler ise sevgiden uzak kalmış güçlü insanlardır.
Ahmet Bağçe
Uzun bir aşkı,
Kahvemi yudumlarken,
Duygularıma kapılıp.
Seni bana getiren şarkıyla,
Uzun bir aşkı,
İçime kazıyorum,
İşte o zaman susuyorum
Ve yaşamadım sayıyorum hayatı.
Ahmet Bağçe
SEN AKIYOR
Öyle söyledi Aynalar,
Hüzün varmış gözlerimde,
Alnımın çizgilerine gizlenmiş anılarım.
Kırışmış çizgilerin hepsinde,
Resminin olduğunu söylüyor,
Duygularım kabardı,
Balkona çıktım,
Çok uzak baktım, ta ötelere ötelere.
Rüzgâr yüzüme hasretini, üfürüyordu,
Sahile götürdüğümüz sandalye ilişti gözlerime,
Halen bıraktığın güllerin arasında,
Boyaları soyulmuş,
Kırık bir ayağı,
Dönüp bakamıyorum,
İçim burkuluyor her bakışımda.
İki çeşme oluyor gözlerim.
Her damlası sen akıyor,
Yol arıyor sevdam sana.
Ahmet Bağçe
Ben sana olan duygularımı dilimle söyleyemesem de, gözlerime yansıttım bak bir zahmet, tabi gözlerime bakma cesaretin varsa.
Ahmet Bağçe
Öyle çok sarılmıştım ki, sevdiklerime, başımı dayadığımda döşlerine, Bir güven gelirdi yüreğime. Şimdi sevdiklerime, onların duygularına birde güzel bakan gözlerine hasret, kaybolan enerjim.
Ahmet Bağçe
BİR GÜN
Eskisi gibi değilsin,
Sessizsin ruhuma,
Duyguların, duyarsız duygularıma.
Bu nedenle her şeye kırgın hevesim,
Sessiz sedasız seni izliyorum yıllarca,
Yağmur bile kıskanıyor sana olan sevdamı,
Sicim gibi yağıyor etrafa.
Özlemin, yağmuruna dolu bulut gibi içimde,
Biliyorum bir gün gelecek umutla beklenen özlemin.
Ahmet Bağçe
Bir sabah sana uyandığımda,
Tespih ederim şarkıları ruhuna,
Açtığım tarot kartları seni gösterince,
Yüreğim kabarır, gönlüm akar,
Kelebekler uçar içimde.
Ahmet Bağçe
Beklenen bayramlar vardır, hediyesini yürek, acısını gözler bilir.
Ahmet Bağçe
Ağaçta anladı, önce rüzgâra baktı sonra az sallandı ve dedi anlat. Suskunca ağaca baktım ama gözyaşlarım anlattı.
Ahmet Bağçe
Her sözün, her kelimenin anlamı sazın telinden çıkan nağmeli ses gibidir aldanma. Olgunlaşmayan meyve ağız buruşturur.
Ahmet Bağçe
PENCEREM
Avuçlarımı yanaklarıma koydum pencereden dışarı bakıyorum.
Yağmur çiseliyor ama pencereyi ıslatmıyor.
İki adam geçiyor, biri boynundan kendisini çantasına asmış,
Diğeri var güncü bastonuna yükleniyor.
Bir kadın yürürken düşen oğluna kızıyor ve çocuk çığlık atarcasına ağlıyor.
Pencereme seslendim hiç sır tutmuyorsun,
Ne var ne yok reklam ediyorsun dedim.
Bu arada birkaç damla aktığını gördüm,
Sözlerime alındı da çamlar ağlıyor sandım,
Meğerse yağmur damlalarıymış rahatladım.
Ahmet Bağçe
VE SONRA
Sana gelmem lazım,
Seninle tanıştığım günden beri,
Kalbim seninle doldu,
Ve şimdi istediğim tek yer olduğunu anladım,
Bir tutku oldun içimde,
Tutkun, gökyüzündeki yıldızlar kadar çok,
Okyanuslar kadar derin,
Anılarınsa ıslak vücuda yapışmış kum taneleri gibi,
Kuruyup dökülmesinden korkarım.
Ahmet Bağçe
Bir şey oldu kabardı gene yüreğim,
Sabah sabah sen mi geldin aklıma.
Ezber ettiğim şarkılarla dolanıyor ortalıkta,
Ve sürükledi gene gönlümü havalara.
Ahmet Bağçe
Dolu değil boş yere taşıyorum derken, iki çift gözü gördün paramparça oldun be yüreğim.
Ahmet Bağçe
SEN BAKINCA
O gizemli bakışınla gözlerine tutuklanıyor gözlerim,
Ellerine uzanırken mıknatıs çekiyor gibi oluyor ellerim.
Ya! Tebessümün, gün batımında açan akşamsefası da,
Konuşurken aşk kokuları dağıtıyor etrafına.
Yokluğun çöreklendiğinde gök gürlüyor ve yağmur yağıyor içime,
İşte o zaman yaşadığım en kötü anlarım oluyor da,
Gülümsemeni ve o tatlı bakışlarını aklıma getiriyorum,
Bu defa papatyalar açıyor yanaklarımda.
Ahmet Bağçe
İçimdeki dışa vuran ışığın izleridir, sol yanımdaki yara izleri.
Ahmet Bağçe
Sırtımı sana dönmediğimden, aşkım, uzamış sakal arkasındaki ense saçlar gibi önden bakıldığında görülmüyor.
Ahmet Bağçe
HADİ DELİLİK YAPALIM
Hadi bugün bir delilikler yapalım,
Ne bileyim mesela,
Ben senin ellerinden tutayım,
Gözlerine çok farklı bakayım.
Sende bu farklılığı fark et,
Aynısını tekrarla.
Biraz koşalım,
Bir süre sonra sen yoruldum de bana,
Oturalım şöyle bir ağaç altına,
Ben sana o ağacın altında şarkısını söyleyeyim,
Sen dinlerken uyukla koy başını omzuma.
Ve ben dua edeyim,
Bu delilik zaman diliminin geçmemesine.
Ahmet Bağçe
İçtiğim çay kadehinde dudak izlerin yok ama çayı içerken dinlediğim şarkıların eşliğinde yudum yudum seni içiyorum.
Ahmet Bağçe
Yürek söz vermişse gönlün düştüğü yüreğe, takmaz bir daha geri vitese.
Ahmet Bağçe
HOŞUMA GİDİYOR
Hani dudağını büzen, yönünü bana döndüren, ilk tanıştığımızda üzerimde ne vardı sorun vardı ya! O gün üzerinde, kırmızı puanlı geniş ve sivri yakalı krem renginde, gömlek, yine krem rengi İspanyol paçalı pantolon, yüksek ökçeli krem rengi ayakkabın, boynunda mavi eşarp ile omzuna astığın kahverengi renkli çantan olduğunu unutmuş ve hatırlamıyor değilim, şimdiki gibi aklımda. Ama her defasında gene hatırlamayacak diye büzdüğün dudaklarının şekillere girişini görmek öyle hoşuma gidiyor ki, hatırlamamış gibi oluşum ondan.
Ahmet Bağçe
Gecemde yaşlandı yüreğim, gülün dikeni gibi batıyor göz kapaklarım. Hadi söndür gecemin karanlığını.
Ahmet Bağçe
BİRLİKTE AĞLADIK
Ağlıyordum, Garipliğim yanında terk edilmişliğim, birde üzerine yalnızlığım çok dokunmuştu. Gözyaşlarımı tutamıyordum. Aynaya baktım bana eşlik ediyordu, duygularımı anlatıyor ve birebir yaşatıyordu. Ona çok acımazsızsın ama gene de sana teşekkür ederim beni yalnız bırakmadığın ve benimle birlikte ağladığın için dedim. Birlikte hüngür, hüngür ağladık.
Ahmet Bağçe
Gözlerinin yanması ve yaşarmasına rağmen, lezzete lezzet katması için soğanın acısına katlanırsın ya! Hani dili yakan közlenmiş acı biberi iştahla yersin ya! İşte senin de her şeyine rağmen aşkımda öyle.
Ahmet Bağçe
İz, yolun nereye gittiğini, söz, insanın nereden geldiğini, göz, gerçekleri söyler.
Ahmet Bağçe
Yağmura karışırken gözyaşlarım,
Yaprak yaprak dökülüyor umutlarım.
Resmine her baktığımda yüreğim sızlarken,
Hayalinden ayrılamıyor duygularım.
Ahmet Bağçe
ÇIĞLIKLARIM
Aşkının büyüklüğünü gölgende gezinirken anladım
Ve dedim,
Çığlıklarım bulutları aştı,
Yağıyor mu üzerine,
Islatıyor mu seni.
Şimdi bıraktım esmeyi,
Bahar dalı nazik olur kırılmandan korkarım.
Ahmet Bağçe
HAYALLERİMDESİN
Aslında sen oradasın diye ben hep oradayım,
Çünkü bakışlarını kaçırmadığın,
Bana çok güzel baktığın yer hayallerim,
Sen beni hep oraya çekiyorsun,
Ve ben hep senin olduğun yere,
Hayallerime gitmeyi seviyorum.
Ahmet Bağçe
Yaşamak için sevmek, sevmek için yürümek, yürümek için gaye lazım. Gayesi olmayan akan sudaki çöp gibi akıntıyla gider.
Ahmet Bağçe
Mutluluk, cesaret sahibi olan korkusuz insanlarla, gizlenmeyi en iyi bilen insanların olduğu yerdir. Korkusuz insanların gölgesi dolu, gizlenmesi bilen insanların etrafı emniyetlidir.
Ahmet Bağçe
Eğo tatmini, eğo esiri olan insanın koltuk değneğine her daim ihtiyacı vardır. Çünkü yükseklere tırmanmak için bir yere dayanmak zorundadır. Kibir ve hırsının esiri altındadır. Bu gibiler çok şeyi elde eder ama elde ettiklerinin boyunduruğu altında ölürler.
Ahmet Bağçe
Yüreğinin havzası kapalı olunca, içimde mahpus kalan gönlüm, kaç zamandır yüreğine inişe geçmek için özgürlük ister.
Ahmet Bağçe
Seni unutmak kolayda, aşkını unutamadığımdan gene sen geliyorsun aklıma.
Ahmet Bağçe
İyi değilim her gece gibi bu gecede, sessiz gelen sevginin dumanı ayrılık ve hasret kokuyor sonra sarhoş ediyor beni.
Ahmet Bağçe
Kadını gülmeyen toplum özgürlükten bahsedemez.
Ahmet Bağçe
Ve ben sana ağlamıştım ya hani. Gözyaşlarımı sildiğim mendilim kaç sonbahar geçti kurumadı hala.
Ahmet Bağçe
SEN OLURDUM
Eğer su gibi akabilseydim toprağına,
Emilebilseydim köklerinle gövdene,
Senden gitmek istemezdim,
Terleyip havaya karışmaktan,
Kuruyup dalından kopmaktan,
Uğramazdım yaprağına,
Ne bileyim korkardım senden ayrılmaktan,
Kabuk bağlar sende kalır, sen olurdum.
Ahmet Bağçe
Gönül, gönle düşeni sever, esas sevgi, gönlündeki sevgi, keza buz erimeden suyun kiri belli olmaz.
Ahmet Bağçe
BAKIŞLARIN
Seni ilk gördüğümde çok tanıdık geldin bana.
Bakışların uzak olmasına rağmen,
O kadarda yakındın ki ruhuma.
Kaçamak bakışlarını okumaya çalışsam da,
Çoğu zaman zorlandım okumaya.
Bir bilmece gibiydin,
Çözmeye çalıştım da,
Önceliğim kendi problemimdi.
Ahmet Bağçe
En çok uğruna gözlerimden, kalbine döktüğüm gözyaşlarımın akışını izlerken mutlu oluyorum.
Ahmet Bağçe
Hangi bahardı bilmem sen içimde açarken ama her sonbahar canım yanar sen içime dökülürken.
Ahmet Bağçe
Ve bazen duygularda çizer ressamın çizdiklerini, ama hiçbir ressam duygulara doğan umutların güneşini çizemez.
Ahmet Bağçe
Hiç aşkını çekenin yanında olmadın,
Sevgisi kükredi sen hissetmedin.
Bir gün aşk yükü biner yüreğine,
Kalbin tutuşur ateşiyle haberin olmaz.
Ahmet Bağçe
ESKİYEN KIŞ
Dışarıda kar yağıyor,
Üşümüş eller, içeride soba nar gibi yanıyor,
Bak büyük anne sandviç yapmış,
Ayaküstü ne gider ya!
Hani sıcak süt anneane
Şekeri bulamıyorum süt soğudu nineeeee
Ahmet Bağçe
Sana söylemiştim, bu kadar tozu dumana katma, gözyaşlarımla tozunu alırım diye, dinlemedin beni yollar.
Ahmet Bağçe
OLURMU
Saklansam sahilde deniz kıyısında,
Ne bileyim kayalıklar arasına bir yere,
Görünmesem bir süre sana,
Seni izlesem gizlice.
Sonra sana sürpriz desem görünsem.
Ve sen, seninle her şeyler sürpriz zaten desen,
Bana, benim gözlerimle sana baktığım gibi baksan.
Şöyle kıskansak başka gözlerden biz, bizi,
Ve mutluktan kazınsa midemiz yesek birbirimizi.
Ahmet Bağçe
O kadar şiddetli esiyordu ki, bakışları, gönlüne düştüm, yüreğine yuvarlandım, aklım karıştı.
Ahmet Bağçe
Mum kendisini ışık zannededursun, bir kibrit gelir eritir mum eder.
Ahmet Bağçe
Kökten çürüyen ağacın baharı olmaz.
Ahmet Bağçe
Soğuk kış gününün sisidir soluduğun, kışı izleyen baharın temizlemediği hava yoktur.
Ahmet Bağçe
TUTUN HAYATA
Bazen şartları zorlarsın, alışmaya çalışırsın ama olmadı der dalarsın uzaklara. İşte o zaman aklına gelmez mi hiç kimse. Ara ve kurtul yalnızlıktan. Zorlama kendini yalnız yaşamaya. Hayat hiçbir zaman uyumaz, eğer hayat koşuyorsa sen yürü, ayakta duruyorsa sen otur, uygun adımda gidiyorsa uydur adımları.
Ahmet Bağçe
Dağılmış evin toparlandığı gibi duygularım dağıldığında toparlanmaya ihtiyaç duyarım ya bazen o zaman sen gelirsin aklıma.
Ahmet Bağçe
Bazen öyle güzel eser ki rüzgâr, eserken ağustos ayında karlı bal yer gibi olur hissedemezsin üşüdüğünü.
Ahmet Bağçe
ÖLEN DUYGULAR
Neden böyle oluyor,
Sessiz gelen sevginin dumanı ayrılık kokuyor,
Ve sonra hasreti sarhoş ediyor insanı.
Bazen onunla onsuzluğu yaşadığında,
Öyle konuşuyor ki bu yürek,
Ona terk edilmişliği ve yalnızlığı anlatıyor da,
O cevap veremediğinde anlıyorsun anladığını.
Cevap verdiğinde ise onunla ayrılığın doğru olduğunu,
İdrak ediyorsun acı gününde yanında olmayacağı.
O zaman elveda demek,
Böcek ilacı gibi öldürüyor duyguları.
Ahmet Bağçe
HADİ
Hadi hadi uyan uyan,
Kapat şu telefonu uff sabah sabah delimisin sen,
Sohbet diyorum, sohbet edelim.
Ne sohbeti ne diyorsun sen.
De bir şeyler hani şöyle bir şey seni seviyorum gibi falan,
Bende seni diyeyim.
Sonra bana sen delisin de.
Bende evet hem de demlisinden diyeyim.
Bana sen aşıkmısın de,
Evet, belli olmuyormu diyeyim.
Bana salak deki sol yanımda olduğunuda söyleyeyim.
Sonra birde çıldırmışsın diye kahkaha at,
Evet, çılgınca attığın kahkahayı dinliyorum diyeyim,
Sende sağırmısın diye cevap ver,
Bütün duygularımla seni dinlediğimi söyleyeyim.
Ahmet Bağçe
Çok sessiz, birde sensiz geçen bu yürek, duygularının çerçevesine resmini çizerken bulutları çözülüyor gözlerimin.
Ahmet Bağçe
Bugün seni özledim dün gibi. Özlemime yarında gel bugünkü gibi. Hep seni özleyeyim her günkü gibi.
Ahmet Bağçe
BİRİ VAR
Sonra en büyük tadı seni beklemekte buldum.
Gelmeyeceğini Biliyordum,
Ama hislerimle umudun çelişkisini,
Duygularıma dokundurunca,
Tat aldı duygularım.
Sende beklemeye bir dene,
Anlarsın beklemenin tadını.
Ahmet Bağçe
BAZEN
Bazen sohbet etmek ister insan.
Hani evde şeker bitmiştir de, çok hatırlı olan komşudan,
Bir bardak ödünç şeker istenir ya!
İşte o gibi sohbete ihtiyaç duyulduğunda bazen,
Bir bardak sohbet için arkadaş arar insan.
Ahmet Bağçe
NEDEN
Benden uzaklaşmana gerek yok,
Zaten kalbin, kalbime çarpıyor.
Gözlerinle bir yaklaş gözlerime,
Bu gözler sadece iki kişilik,
Biri sen diğeri kalbine esir ben,
Neden yabancı bakar birbirine.
Ahmet Bağçe
Ben bazen, sohbet anında tebessüm ederim kişinin hakkımda ne düşündüğünü anlamak için, karşındaki kişinin yüz ifadesi konuşurken konuşamadıklarını da anlatır.
Ahmet Bağçe
Benim hafızam, bayramların havasını hatırlamadığı için esenliğini bilmiyor, bu nedenle alışık değil el öpmeye.
Ahmet Bağçe
Toprak ayaklarının altındayken, ona bas ve tadını çıkar. O seni altına aldığında, tadını değil, suyunu çıkarır.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİME YAZDIM
Benzemez bir başkası sana,
Sen bende bir hasret bir sevdasın,
Sen sevildiğini bilmedin göz ardı ettin,
Hasretimi sana hediye edip,
Duygularım kendimde bıraktım.
Sen beni gönlünden sildin ama,
Bende göremediğin kalemle,
Sevgimi yüreğime yazdım.
Ahmet Bağçe
GEÇ DEĞİL
Bir heves değil,
Yan yana durup,
El ele tutuşup,
Ara ara göz göze gelmek bile yeter bana.
Biliyormusun!
Bizim oralarda,
Hiç bitmeyen aşk diyorlar buna.
Ahmet Bağçe
YARIN GEÇ OLABİLİR
Şimdi endişe var gözlerinde,
Acı sergiliyor bakışların,
Buruk bir tebessüm içinde dudakların,
Belli ki yorulmuşsun,
Düşlerinin ihtiyacı var uyumaya.
Koş peşinden, tut hayallerinin ucundan,
Sımsıkı sarıl yeşersin umutların yarına kalmadan.
Ahmet Bağçe
Dil, kalaysız bakır gibidir, olgunlukla kalaylanmazsa dinleyeni zehirler.
Ahmet Bağçe
Bir porsiyon bakışın, demlenmiş bir bardak gülüşün, bir kaşık şeker gibi sesin, ömür katar ömrüme.
Ahmet Bağçe
BEKLEMEK
Ve sana ihtiyacım olduğunda,
Yüreğimi açıp,
Gözlerimi kapatıyorum,
Senden gelmesini istediğim,
Esintinin yönüne dönüp,
Senin kokunun gelmesini bekliyorum.
Soruyorum bu kadar güzel beklenir mi?
Ahmet Bağçe
Görünmek için gözlerim gözlerindeydi,
Bir saniye bile ayırmadım bakışlarımı,
Ama o ya kördü, yâda inatçı,
Beni görmezden geldi,
Acımasız, beni hayallerimle yalnız bıraktı.
Ahmet Bağçe
Kale içten fethedilmeli, kaleyi içten fethetmek için aklı kullanıp, fikri devreye sokmalı ki. Kale içi fikirleşsin. O zaman endişeye mahal yok, kale dışındakileri içeride bil.
Ahmet Bağçe
ELİ BOŞ DÖNDÜ
Öyle bir yerdeyim ki,
Görüş alanımda özlemin,
Aklımla, duygularım çelişki içinde.
Ruhum hiç olan bir şehre yolcu,
Gönlüm yorgunum dese de,
Bedenim beynimin emrinde.
Duyguların ekili olduğu bahçe içinde,
Sen gelince hayalime,
Yüreğimse öyle hızlı çarpıyor ki,
Yüzümde garipçe bir tebessüm,
İlk defa karşılaşıyoruz da,
Tutuluyor ellerimiz birbirine.
Avuç içimde hissedilircesine bir alev,
Ve sen o an duygularımda açan bir çiçek.
Ey yokluğunla kavga ettiğim,
Sana bağlanan yollarımda,
Hep eli boş dönüyor kaderim.
Ahmet Bağçe
ESERİN
Bir sen konuşuyorsun, birde rüzgâr,
Arkamda geçmiş,
Önümde gelecek boş zaman.
Ve sevgisi tükenmiş kalbe dökülen yaşlar,
Birde buruk bir duygulu yüreğe bakan gözler,
İşte delicesine özleyen senden bana kalan bir eser.
Ahmet Bağçe
TEK KALP
Yüreğime dokunup,
Gönlümü okşamayan bir güzelin,
Aşkını taşıyan yorgunum ben.
Gözlerimde hasretini,
İçimde kırgınlığımı taşıyorum.
Çok kalbe değil,
Bir kalbe girebilseydim eğer,
Ona hatırımı bırakır,
Kalan ömrüme devam ederdim.
Ahmet Bağçe
Aynı okyanusta olsalar da, okyanustaki balığa bakan ile ufka bakan aynı görüşte değildir.
Ahmet Bağçe
Sıcaklığı hissedilse de bulutlar dağılmadan güneş yüzünü göstermez.
Ahmet Bağçe
ADI SABIR
Sabrın adına oruç derler,
Acının sabrına metanet,
Hoşgörü sabrın bir başkası,
Belki olur diye sabırla beklersin dileğinin gerçekleşmesini.
Gözyaşı dökersin duygularının sabrına,
Özlersin dua edersin sabırla hasretin bitmesini,
Sevgiye sabredersin aşk koyarsın adını.
Ahmet Bağçe
MUTLUUK
Her zaman tutkularınızın peşinden gidin. Asla kendinize gerçekçi olup olmadığını sormayın. Mutlu olmaya bakın. Her ne kadar mutluluk elle tutulmasa da, ruhen ve bakıldığında görülebilen rahatlığın ifadesidir. Çünkü mutluluk, düşündüklerinin, söylediklerinin ve yaptıklarının uyum içinde olmasıdır.
Ahmet Bağçe
Korkuyla savaşa giren askerin kazanacağı toprak mezarlıktır.
Ahmet Bağçe
Az çabayla yükseklere çıkanlar, düşmekten korktukları için tepede kalırlar ve tepelerin sahiplerine yem olmaktan kurtulamazlar.
Ahmet Bağçe
ÇOCUKLARIN AĞLAMASI
Ne güzel ağlar çocuklar, ağlamaları bile korkusuzdur, gözlerinin içine baka baka ve dudaklarını büzerek konuşa konuşa ağlarlar. Gözpınarından billur gibi gözyaşlarını akıtırken içine içine çeker ağlamaklı hıçkırıklarını. Ya büyükler ağlarken hiç gözlerinin içine baktınız mı? Gördünüz mü? Gözlerdeki kini, vede gözyaşlarının rengini. Ya alnının çatılmasını, şakaklarının morarmasını, yumruk olmuş ellerini gördünüz mü? Of çekerkenki gürleyerek çıkan sesine ne dersiniz. Yılların biriktirdiği dertlerin, sesi, gelecek korkusu, her türlü sıkıntıların sesi, yada özlem sesi, terk edilmişlik veya bir daha dönmemecesine gidenin ardından veda sesi. Yani çocukların ağlaması gibi tek perdelik değil, dram yüklü dizidir büyüklerin ağlaması.
Ahmet Bağçe
Ben sahilinde sessizce otururken, sen kalbimi çaldın sessizce. Şimdi gözyaşlarım özlemini taşırken, yüreğim sende misafir.
Ahmet Bağçe
SENİ ÖZLEDİKÇE
Neden mi hayalimdesin?
Sen bana aşksız,
Ben sana tutkun,
Bana kucak açmayınca sen,
Kendim, kedime kucak açtım,
Kendime sarıldım, kendimle kucaklaştım,
Kendime sarıldıkça, yavaş yavaş sevmeye,
Yavaş yavaş sevdikçe seni özlemeye,
Seni özledikçe hayallerimde kaldın.
Ahmet Bağçe
Başarılı olmak korkmamak demek değil, korkuya rağmen korkunun üzerine gitmektir. Buda cesurluğun göstergesidir.
Ahmet Bağçe
Ben sana zaman ayırdım da,
Sen zamanı kazanmadın harcadın.
Şimdi zaman geçmişteki aşkını silerken,
Olmasını istediğim hayallerimi yazıyor.
Ahmet Bağçe
Burun buruna geldiğim,
Ellerini ovuşturup tuttuğum,
Şarkılardaki nakarat gibisin,
Cemaline bakıp sende kaybolurken
Güzelliğinle sarhoş oluyorum ben..
Ahmet Bağçe
Kıvama gelmeyen evlilikler, ateş görüp yanmayan çiğ et gibidir, suyunu salmadan kıvama gelmez, kokuşur.
Ahmet Bağçe
Sen ki, küskün ve yorgun gönül, yüreğinden dökülen sözlerini uykulu da olsa sır tutmayan gözler söyler.
Ahmet Bağçe
Kendi rahatlığı için, başkalarını rahatsız eden ortamı yaratanlar, vasıfsız işçi gibidir. Ellerinden her türlü iş gelir.
Ahmet Bağçe
DENİZDEKİ HAYALİN
Ve sonra attım kendimi sahildeki kumlara,
Hoş geldin dedi dalgalar,
El salladı konaklamadan geri dönen köpükler,
Islatan dalgalara kızgın kumlar,
Battı benim tenime tenime.
Sonra çekildim kayaların gölgesine,
Aklımdan çıkmayan sen gene yanı başımdaydın.
Ben hayaline bakarken,
Denizin bizi seyri duygulandırdı ağlattı beni.
Ahmet Bağçe
YANAN YÜREĞİM
Gözyaşlarımın akmasından,
Yüreğimin yandığını anladım.
Yüreğim yanmasaydı akarmıydı gözyaşlarım.
Bir oyundu biliyorum,
Hayalinle saklambaç oynuyordum.
Ben körebe olduğum yerdeyim.
Nereye kayboldun bulmakta zorlanırım.
Ahmet Bağçe
Çok üzgünüm akşamüstü, gene hüzünlendirdin beni, hayalime gidiyorum yalnız bırakacağım seni.
Ahmet Bağçe
Ses çıkarmazsan karşı tarafa umut vermiş ezilen taraf olursun. Evet, yâda hayır dersen, kazanan, mutlu olan sen olursun.
Ahmet Bağçe
Çok tren geçti bu istasyondan.
Ne Kadar beklesem de,
Hayallerim, gönlümde,
Umutlar yüreğimde,
Sense içimde sızım olarak kaldın.
Ahmet Bağçe
BİR DEMET
Çok şeye geç kaldım da üzülmedim sana geç kaldığım kadar.
Hep hayalimde bakıyorum sana gözlerimi kırpmadan.
Anlam veremiyorum, ben hayaline mi, yoksa sana mı aşığım,
Hüsrana uğruyorum kaybolduğu zaman.
Hayalim de olsa görünen gözlerin,
O kadar masum bakıyor ki, gözlerime,
Ondan bir demet almak isterim..
Ahmet Bağçe
SANA VURULMUŞUM
Ve sonra yere yığıldım.
Bir kalbin tetiklediği aşk kurşunu,
Kalbime isabet etmiş,
Paramparça olan kalbimden aşkım akıyordu.
Gözlerim kapanmış,
Boğazımı tıkayan zakkum çiçekleri zehriyle,
Sana öleceğimi söylüyordu.
Telaşlandım bir an gözlerimi açtım,
Sen kalbinden aşk kurşunu yağdırıyordun.
Anladım ki ben sana vurulmuşum.
Ahmet Bağçe
HAYAT
Hayat bazen rüzgâr makamında çalar,
O estirdiğinde ona kapılırsan kafan iyidir.
Çok şeyleri hoşuna gider,
Tavsiyem vakti geldiğinde zoruna giderse üzülme.
Ahmet Bağçe
Çirkin sevgisi yakışıklı sevgisi gibi dağınık değildir. Derli topludur, sevdikçe virgül koyar, çirkin sever.
Ahmet Bağçe
Kibir bulut gibidir, ya alçalır yağar, yâda rüzgâra kapılır dağılır.
Ahmet Bağçe
Papatyalara âşık kelebek, kışın baharı,
Yazın sonbaharı, özlediği gibi özledim seni,
Gül kokulu miski amber,
İnsan bu kadar güzel özletir mi kendini.
Ahmet Bağçe
Ben baharı yaşarken gördüm seni,
Dudakların ıslık çalan sıcak rüzgâr,
Gözlerin karanlık geceyi aydınlatan far,
Salkım söğüt gibi dağılmış saçlar,
Ve ben bakışlarında eriyen mum gibiydim.
Ahmet Bağçe
Son şans yoktur, tutulabilen şans kişinin ilk şansıdır, iş veya her ne ise yakaladığı bu eylemi iyi kullanan başarıyı yakalamış demektir ve şans devamdan yanadır.
Ahmet Bağçe
Bilgelik kalemle değil, akılla olur. Çünkü kalem ne yazdığını okuyamaz.
Ahmet Bağçe
Hiç mis içenle, pis içen bir olur mu? İnsan ne içerse teri onu döker,
Ahmet Bağçe
NAZ EDERSİN
Ya sevgimi anlatamadım,
Yâda sen anlamadın gözlerimin dilini.
Gözlerim belleğine seni resimlerken,
Seni ekti yüreğim duygularıma.
Sen duygularımda çillendikçe,
Şarkılarda dans eder oldu hayallerim.
Ben seni yüreğime davet ettim,
Sen naz ediyorsun.
Ahmet Bağçe
Sana olan aşkımı, dere yataklarına yapılan ve duygu selleriyle yıkılabilen lüks binalar gibi mi? sanıyorsun.
Ahmet Bağçe
Yolunu bulan gözyaşının damlalarını tutabilecek bir yürek,
Aşka kucak açarda bazen,
Umutsuz âşık, sevdasına coşarak akmakta zorlanır bazen.
Ahmet Bağçe
SEN
Sen ki; üç günlük yalan dünyamda,
Kırk yıllık gerçek bir aşkla beklediğim.
Dudaklarını seni seviyorum rujuyla boya ki;
Dudaklarım o ruj rengiyle ıslansın.
Ahmet Bağçe
Zalimin sevdası menfaati bitene kadardır.
Ahmet Bağçe
Suçluluk duygusu olan insanların şekillendirdiği dünyanın dümeni, suçluluk duygusu olmayan insanların idaresindedir.
Ahmet Bağçe
Günahları sabun arındırmaz.
Ahmet Bağçe
Yıllar zaman alırken ders verir ama mezun vermez.
Ahmet Bağçe
Roman gibisin,
Heyecana kapılıyor duygular seni okurken.
Gözkapakların kapanarak engel olsa da,
Şiir yazıyor gözlerin.
Ya dudaklarının ıslık çalarken,
Çıkardığı nağmelerine ne demeli,
Ruhu okşuyor,
Derinden yaralıyor âşıkları.
Ahmet Bağçe
ŞİMDİ DARGIN
Kaybolduğum hayallerimde ben aşka doydum fakat,
Aşkına doymadım.
Hani bana bakmaya yürek ister demiştin,
Haklıydın,
Sana güzel bakan sendeki gözlerimdi.
Oysaki seni özleyen yüreğimdi.
Hiç bu kadar güzel özletilir mi? Diye,
Oda dargın şimdi sana.
Ahmet Bağçe
YALAN YAŞANTI
Üzüntüm, sadece gözlerinden kayboluşum değil,
İçinde gezindiğim şehirdeki yaşanmışlığıma,
Kulaç attığım yüreğinin okyanusuna hasret kalışıma,
Avuçlarından, avuçlarımın kaymasına,
Yanaklarını okşarken terinin kokusuna,
Islak dudaklarına dokunurken sarhoş oluşuma
Ve yaşanan her şeylerin yalan oluşunadır.
Ahmet Bağçe
Duygularım işsiz kalınca şu aralar yüreğimde hüznün kara kalem resmini çizmekle meşgul. Üzgünüm zaman ayıramadım.
Ahmet Bağçe
GÖZYAŞININ RENGİ
Gözyaşlarımın beyaz aktığına bakma.
Bu gözler, öyle renkli ağladı ki,
İçinde hasret var,
Duygu yükleri var,
Çaresizlik, dahası özlemin var,
Sen hiç özlemin rengini gördün mü?
Bu kadar güzel renk ancak,
Gözyaşının özlemle aktığında görülür.
O gözyaşlarını gördüğünde dersin ki;
Bu kadar güzel özlenir mi hiç..
Ahmet Bağçe
YORGUN GÖZYAŞI
Sonra uzun duygularımı özlemime yazdım.
Muhteşem sevdamı kelimelerle süsledim.
Hani şarkılarda söylenir ya!
Ayrılıkta sevdaya dâhildir diye.
İşte benim de.
Sevdam kalbine santim santim yaklaşırken,
Aşkım ağırlaştıkça ağırlaşıyor.
Çoğu zaman gözlerimden,
Yorgun gözyaşlarım özlem olarak,
Yüreğime de çile olarak akıyor.
Ahmet Bağçe
KAÇ ZAMANDIR
Kaç zamandır ağlamak istiyorum,
Öyle çok özledim ki;
Hiç tatmadığım,
Özlemle beklediğim ağlamayı arzu ediyorum.
Siz hiç mutluluktan ağladınız mı?
Ben hiç ağlamadım.
Ahmet Bağçe
ESİR OLDUM
Alışkanlığımdın tutkum oldun,
Ezber eder oldum şimdi seni.
Gelemiyorum artık senden kendime.
Duygularıma esir oldum.
Hangi şiirden, hangi şarkıdan girdin kalbime,
Sana özel cümleler dökülür oldu dilimden.
Karanlığın sonuna, gün doğar ya hani.
Sevginde öyle doğdu karanlık gecelerime.
Ahmet Bağçe
YARIM KALDIK
Belki aşk bir başka bakmıştır bize,
Tanımamıştır belki bizi.
Sana benim gibi bakmamıştır belki.
Tatmamıştır belki yenilgiyi,
Ne bilsin benim güzel gözlerine yenildiğimi,
Gene de Kapansın istemiyorum gözlerimi,
Çünkü kapandığı an özlüyorum seni.
Diyorum ki, bundandır biz bize yarım kaldık,
Yüreğimizle tamamlayalım biraz bizi,
Yarım kalmasın yüreklerimizde biz.
Ahmet Bağçe
Tam unutayım dediğim an aklıma geliyorsun ya! İşte o zaman aklım ile sen nasıl anlaşıyorsun anlamıyorum.
Ahmet Bağçe
Uyku hayatın içinden çalınan zamandır.
Ahmet Bağçe
SONRA
Sonra oturduk dertleştik.
Bir ara göz göze geldik.
Dudaklarımızın tebessümü,
Kenetledi ellerimizi.
Yanaklarımız pembeleşti,
Terlemeye başladı anlımız.
Yüreğimiz artık bizi yüklemeye başladı.
Ayaklarımıza yol gösteriyordu.
Kaderimize doğru yaprak yaprak,
Adımızı yazmaya başladık,
Aynı renk gözyaşlarımızla.
Ahmet Bağçe
Umutlarım gelecek vaat ederken hiç yüzü kızarmıyor tıpkı benden beni götüren zaman gibi.
Ahmet Bağçe
Bazı insanlar kaleye gelen topun yönünü kestiren kaleci gibidirler. Kaza uzanırken tavuktan vazgeçerler.
Ahmet Bağçe
ŞIK VE DAR AYAKKABI
Aslında hayatın kendisi bir felsefedir. İçinde yaşamak zorunda olanlar bu felsefe içinde yoğrulur ve yaşar. Bu nedenle insanlar nedense rahat yaşamak yerine hep rahatsız yaşamayı tercih ederler. Belki de daha cazip gördükleri içindir.
İnsanların duygularını ayakkabılar ele verir. Gülüşü yapmacık, bakışları sorunsuzmuş gibi olan insanlar, acı çekmesine rağmen, şık ve dar ayakkabılar içinde gününü geçirir. Bu gibiler, içine kapanık, kendine güveni olmayan, karmaşık düşüncelerde olan karamsar kişilerdir. Bunlar ayaklarına gelen rahatlığı şıklıklara kapılarak burunlarıyla itenlerdir.
Ahmet Bağçe
O kadar geniş yüreğinde gezinmeme izin vermedin ve ben senin gözlerinde kayboldum.
Ahmet Bağçe
Bazı insanlar futbol topundaki hava gibidir. Darbeyi kılıf olan meşin yer, içindeki hava havasına devam eder.
Ahmet Bağçe
Ortamı ne kadar nemli olursa olsun, çiçek pas tutmaz.
Ahmet Bağçe
O BENİM
Tek bir oda,
Birde duvarda boydan asılı ayna,
Ve aynaya yansıyan yorgun görünüş,
Alına dökülmüş yağmur hasarlı saçlar,
Çatılmış kaşlar,
Kelebek olmuş iki kaş arası,
Gözlerde hikâyesi yüreğe yazılı uzak bir bakış,
Belli ki var bir keder,
Terk edilmişlik mi?
Her şeye bedel bir bekleyiş mi?
Yolcu etmek mi?
Özlemek mi?
Yâda pişmanlık mı?
Ahmet Bağçe
Hayalin fotoğrafının kartpostalı olmaz.
Ahmet Bağçe
HAYALİN KARTPOSTALI
Küçükken çok geceler gözlerimi kapatıp geleceğin fotoğrafını çekerdim. Büyüdüğümü, bir kenarında akarsu bir tarafında iki katlı büyükçe bir ev içinde annemli, babamlı ve kardeşlerimli fotoğraftı hep çektiklerim. Büyüklüğümü görüntülerdim de öyle sakallı bıyıklı olmazdım. Annemli babamlı Pozlarda gene de hep ben çıkardım. Gözlerimi açtığımda kaybolurdu çektiğim resimler. Anladım ki, hayalin fotoğrafının kartpostalı da olmazmış.
Ahmet Bağçe
Çekirdek aileye pazar gününün hazinesidir mutluluk.
Ahmet Bağçe
Öyle zor geliyor ki, çalınan kapıya seni geldi sanmak. öyle bir kalp çarpması ki, seni geldi sanıp baştan başa sen olmak.
Ahmet Bağçe
Geçmişteki umutlar, geçmişin şimdisidir. Zihinde depolanmış olan o günkü düşünceler, bugüne sarkan tecrübedir.
Ahmet Bağçe
Sen karanlık gecelerimin aydınlığı, sabahımın umudu, suskunluğumun sessizliği, sensizliğimin yalnızlığısın.
Ahmet Bağçe
Ve ben hangi kıyının dalgasına kapıldım da uzaklaştım mavi suyumdan. Bıraktılar kayalığın karanlığına yorgun dalgalar.
Ahmet Bağçe
BEKLEMEK
Bir zamanlar ki gibi mektup gönderirsen,
Adresimi sormana gerek yok.
Ayrılırken el salladığın yerdeyim.
Sana yazmamı istersen,
Yokluğundan koyu demlendiğimden bahsetmeyeceğim.
Selam göndermeni beklemeyi,
Gözyaşı dökmeyi,
Kaybolmuş Umudun nasıl olduğunu,
Belki yarın arar düşüncesinin,
Ne demek olduğunu hissettirmeyeceğim.
Ahmet Bağçe
Hüzünlü bir gecenin, yalnızlık yorganının kaldırıldığı, ümitsiz kalbin karanlıktan çıktığı sabahı bugün.
Ahmet Bağçe
Öfkeyi kalbine gömdüğünde değil, başından savdığında rahatlar insan.
Ahmet Bağçe
ÖDÜNÇ GÖZYAŞI
Sen kalbime gelirken, fotoğrafını çektim.
İçine sevgimi de kattım.
Bendeki buzlar eridi de sendeki buzlar ne âlemde.
Rüzgârın halen aynı yönden mi esiyor.
Kaç kez ağlattın beni, kalmadı gözümde yaş.
Daha ağlatacaksan ver gözlerinden ödünç biraz yaş
Ahmet Bağçe
ANLAŞILAMADIM
Aslında anlamadılar,
Gülen gözlerimin derinliğindeki kederimi,
Üzülürken kanayan sevgimi,
Suskunluğumun sebebini.
İşte bundandır,
Gün batımında elveda diyen güneşe bakışım,
Gün batımı ile benim benzer yanımın olmayışı.
Güneş gene doğacak, gün gene batacak,
Ama benden ömür gitti,
Günüm gitti,
Gönlüm bir gün daha yaşlandı.
Dedim ya! Beni hiç anlamadılar.
Ahmet Bağçe
Bazen doğduğu için değil de, doğumuna sebep olduğu canlara sevgiyi tattıramadığına, yeterince hayatın güzelliklerini tanıtamadığına üzülür insan.
Ahmet Bağçe
Ve ben özlettiğin kadar özledim seni,
Bu yüzden fırtınalar kopsa da,
Gizlerim üzerinden dikenlerimi.
Biz çok şeyler aştık da bir aşkımızı aşamadık,
Daha kaç sınav var devam eden hikâyemizde.
Ahmet Bağçe
Hayata bakış açısını genişletebilen, mutluluğu yakalayan, hayat mücadelesini tebessüme bırakan, yorgunluğunu zihniyle giderebilendir.
Ahmet Bağçe
Düşüncelerin çizdiği resimler değişir de, kader, çizdiği resimlere dokundurmaz.
Ahmet Bağçe
Zamanı dört gözle beklersin ama o senin yüzüne bakmadan gelir geçer.
Ahmet Bağçe
Hani o yumuk bakışların vardı ya,
Şimdi bana, ekşi bakan yumuk bakışların,
Sonbaharın yaprak dökümünü,
Kışın kar soğuklarını hatırlatıyor.
Ahmet Bağçe
Bulutlu bir sabaha doğan, bulutlar arasındaki güneş gibisin. Gölge olmasınlar yeter.
Ahmet Bağçe
SANA AKTIM
Bulular üzerimden geçerken,
Yağmur yerine, seni yağdırdı,
Kar gibi oldu saçlarım,
Aşkını yağdırdı, ıslandım,
Özlemini bıraktı üşüdüm.
Tutkunu bıraktı dondum,
Ve ben denize akan dere gibi,
Sana aktım, beni sazan mı sandın.
Ahmet Bağçe
Bir düşünce içindeydim,
Benim gibi sevgin yok gibiydi bana,
Kaçırdığın gözlerini gördükçe,
Kanım çekiliyordu sanki,
Çünkü uzaklar giriyordu aramıza.
Ahmet Bağçe
Bizi siz olarak düşünen bizden biri, bize her zaman yabancıdır. Onda sır tutuklu kalmaz.
Ahmet Bağçe
Bir şeylerin hep yarım kaldığı yaşam biçimine, hayat denir.
Ahmet Bağçe
Döneceksin diye beklemiyorum,
Zaten gitmeye niyetliydin.
Aklımın ucunda takılısın.
Oltanın ucuna takılı balık gibi,
Gitmeden önce,
Sendeki kalbimi iade et.
Ahmet Bağçe
Aşkın dökülürken dudaklarından,
Özlemini fısıldıyor kulaklarıma.
Yüreğimdeki elektrik yüklü bulutlar,
Tutkularımı yağdırıyor,
Hasretini yağdırıyor gözlerimden.
Ahmet Bağçe
Sen benden tükenmişken ben hayaline bile doyamadım.
Ahmet Bağçe
Aşkı iki kişi yok eder, yâda yaşatır. Aşk tek kişideyse o aşk ömürlüdür.
Ahmet Bağçe
Suskunsam ben sana yorgunum, aşkını bıraktığın bardaktaki dudak izlerin özlemini yüreğime taşıttırıyor.
Ahmet Bağçe
Hüzünlenme be yüreğim, sen hüzünlendikçe yağıyor gözlerim. Yar görürse ıslak gözlerimi, anlar onun için ağladığımı.
Ahmet Bağçe
Aslında beni korkutan uçmak değil, elvermeyen koşulardan dolayı yüreğine iniş yapamamak.
Ahmet Bağçe
SON TATİL
O yıllarda sesini duyduğum an içimi öyle bir huzur kaplıyordu ki,
Çiçekler açıyordu yüreğimde.
Hep yanımda olup, bana nefes olmanı istiyordum.
Masaldakiler gibi.
Okulumuz son olarak tatile girince bizim hikâyemizde bitti,
Şimdilerde, okul avlusunu ve tebessümünü hayal ediyorum.
Masalımdaki dünyamda güneş doğuyor,
Tüm çiçekler açıyor,
Döşümde uyuduğunu canlandırırken,
Işıkları sönmüş şehirde gibi oluyorum,
Uyanışında güneşine kavuşmuş sabah vakti gibi oluyor ortamım.
Ağlamanı istemiyorum, öylesi an bir garip oluyor yüreğim.
O zaman içime yağmur yağıyor.
Üzülüşüme yağmur ıslanıyor, ben kuruyorum.
Ahmet Bağçe
KAPAT GÖZLERİNİ
Özür dilerim konuşmak istemiyorum!
Sessiz kalmak istiyorum.
Olur, konuşmayalım o zaman,
Bende sessiz kalırım.
Ama gözlerini kapat,
Gözlerin her saniye,
Bana âşık olduğunu söylüyor.
Ahmet Bağçe
Sana olan bu aşk benim gerçeğim,
Gözlerine her baktığımda
Bakışlarım sana uzattığım mutluluk çiçeğim.
Sen bu gerçeği yaşamak istemiyorsan
Sen bilirsin, buda senin tercihin..
Ahmet Bağçe
BEKLEME
Bekleme gir kalbime,
Aşkınla duvar örme yüreğime.
Deniz manzarası gibi ol penceremde,
Altın sarısı gibi parla,
Dinlerken hüzünlendiğim müzik gibi değil,
Baktıkça bakmak istediğim resim gibi ol gözlerime.
Ahmet Bağçe
Sevildiğini bilmeyene, hasretimi hediye ettim, duygularım bende kaldı.
Ahmet Bağçe
Yanında olduğum zamana, kilit vurmak istiyorum, başka zamanlara açılmasın.
Ahmet Bağçe
BEN ESTİKÇE
Limana demir atmış gemi gibi,
Daha kaç dalga vuracak yüreğime.
Ben esmekten yorulmuş rüzgâr gibiyim.
Sende rüzgâra karşı gelen bir uçurtma,
Uçurtmaya benzetirim bazen seni,
Ben estikçe sen uçuyorsun,
Ve ben eserken, özlüyorum uçarken seni,
Sonra ağlıyorum gözlerim dolunca.
Özleminle boğuşuyorum, dalgalarla boğuşur gibi
Şimdi sen yağıyorsun üzerime,
Ve ben limanında bekliyorum gecen zaman içinde.
Ahmet Bağçe
Güneşin doğuşunu görürsün ama hayalini kurduğun umutların doğuşunu asla. Çünkü umutlar, olmasını istediğin hayalden ibarettir.
Ahmet Bağçe
O GECE
Büyülü bir uykuya daldığım o gece,
Bana, hep seni düşünüyorum dediğin geceydi.
İşte o gece ayaklarımın yerden kesildiği,
Havalarda uçtuğum,
Bulutlara ulaştığım,
Ve yer çekimine meydan okuduğum geceydi.
Ahmet Bağçe
Hayallerine ortak olacak bir aşkı bulmak için aşk hayalleriyle yaşamak hayaldir. Aşk masallarda güzeldir.
Ahmet Bağçe
Büyük balık peşinde olanlar, suyu bulandıran küçük balıkların bulanıkta dolaşmalarına aldırış etmezler.
Ahmet Bağçe
Yüreğim can yakan bakışlarına dayanmayı, ağaçlar gibi ayazda durmayı, baharın sıcaklığını beklemeyi öğretti bana.
Ahmet Bağçe
Şimdi o günler aklıma geldi de. Yüreğime indirdiğin her darbede, geleceğimin mutluluğunu çaldığını anlamış oldum.
Ahmet Bağçe
Sevginin köpüğünden, süngere dönmüş aşkından, sana hastalığına tutuldum, aşk istirahatındayım.
Ahmet Bağçe
Oltayla tuttuğum ve Kovanın içine koyduğum balık çırpınıyordu acaba, bayat mı ki;
Ahmet Bağçe
HAVAM SOĞUK
Şu aralar biraz afat içindeyim,
İçimde soğuk bir esinti var.
Kar kapıda gibi sanki,
Duygularımdaki yağmur durmak bilmiyor.
Güneş tepemde soğuk dolaşıyor,
Yüreğimdeki elektrik yüklü bulutlar,
Soğutuyor, dökeceği yağmurunu,
Dolu yağdıracak, kar yağdıracak.
Mantığımın da direksiyonu fırlamış,
Freni patlamış, gaz ayarı bozulmuş.
Bir uçurum var duygularımda,
Çekiyor beni mıknatıs gibi.
Ahmet Bağçe
SENİ KAYBEDİNCE
Seni, görme alanımda kaybettikten sonra koşmaya başladım,
Gerisi yok artık. Hayat benim için anlamını yitirmişti.
Seninleyken zamanın gitmemesi için saniyeleri tutmak isterken,
Sensizliğin her dakikasında yaşlandım,
Şimdi ayaklarım ve ak saçlarım arasında saklanıyorum.
Ahmet Bağçe
Bakışlarınla değil sözlerinle yağ. Toprağa can veren, yeryüzünü güzelleştiren, bulutların bakışları değil yağmurdur.
Ahmet Bağçe
Şartlar elvermezse yabancı olursun doğduğun şehirde.
Ahmet Bağçe
Kendi denizinin suyunda yüzen balık ne bilsin başka denizlerinde olduğunu. Olsa da oksijensiz kalıp boğulacağından korkusundan ayrılamaz suyundan.
Ahmet Bağçe
HASRETİMİN MEKTUBU
Seni özledim,
Bir zamanlar yüreğine gittiğimde,
Kalp atışlarım arasında,
Unuttuğum pek çok sözlerimi hatırladım.
Şimdi o hatırladıklarımın etkileri kabuk bağlıyor içimde.
Bugün imkânım olsaydı,
Sana koşar hiç bırakmamak için ellerini tutardım
O zamanlar!
Hayal dünyamdaki inşa ettiğim mutluluk duvarlarını,
Zamansız yağan duygularımın yağmur selleriyle yıkılmasına mahkûm etmezdim.
Alınma kızdığım sen değilsin umutlarıma,
Umutlarım, gelecek vaat ederken hiç yüzü kızarmıyordu,
Tıpkı, benden beni götüren zaman gibi,
Sevildiğini bilmeyen sana bu yüzden, hasretimi hediye ettim,
Duygularım bende kaldı.
Ve şimdi seni özlüyorum.
Ahmet Bağçe
Hayalinin yanında ben siyah kalıyorum,
Her aklıma geldiğinde,
Duygularıma özlemin damlıyor,
Gözlerime perde iniyor.
Ahmet Bağçe
ÜZERİME YAĞSAN
Bir gün aşkın üzerime üzerime yağsa,
Sessiz sokaklarda çığlıklar atar,
Gökyüzü mavisinde seni ararım.
Islak dudaklarına hayallerimi çizerken,
Aşk lisanını yüreğine üflerim.
Ahmet Bağçe
Benim en acı günlerimdir suskun geçen günlerim. Çünkü duygularıma yenik düşüp seni kıracağımdan endişe ederim..
Ahmet Bağçe
BULUTLARA DOKUNDU
Yorgundum, ayaklarım gövdemi taşıyamıyordu sanki. Ruhumun yorgunluğu ayaklarıma inmiş, yüreğimin acısını da gözlerim dışa vuruyordu. Balkona çıktım, bahçedeki ağaçlarda üzgündü. Dalları yere doğru sarkmış, yaprakları sağa sola sallanır vaziyette, yerdeki otlarınsa boynu bükük sabit bir yere bakar gibi, gökyüzü bulanık maviliğinden eser yok. Yavaş yavaş yağmur yağmaya başlamıştı. Yağmura seslendim, sendemi üzgünsün benim gibi! Neden ağlıyorsun dedim. Yağmurun içi kükredi, birden hıçkırarak yağmaya başladı. İçi kabarmış gibi ağlıyordu sanki. Öylesine yağıyordu ki hışırtısı kulaklarımı çınlatıyordu. Bir süre sonra hafifçe dinmeye başlayınca bana ses verdi, sanırım senin üzüntün bulutlara dokundu, öyle bir dokunuştu ki, delindi ve içindeki beni durduramadı ağlayışım ondan.
Ahmet Bağçe
Yalnızlığım, düşündürüyorsun ama rüya gibi geçip gitmiyorsun.
Ahmet Bağçe
Rüzgârı yorgunlaştıran yağmurun ardından mutlaka güneş doğar, çünkü yağmurda yorulmuştur rüzgâr önünde sürüklenmekten.
Ahmet Bağçe
Endişe, endişelenen kişiye mahsustur ama üzüntü, kendine ortak bulur.
Ahmet Bağçe
Duygularım, neden düşüncelisin dedi, seni düşündüğümü ve çok duygusuz olduğunu söyleyince çok duygulandı.
Ahmet Bağçe
PARÇAMSIN
Nasıl ki; birbirini tamamlayan,
Yüksek dağlar karsız,
Gökyüzü bulutsuz,
Deniz kumsuz olmaz,
Bende sensiz olamam.
Sen, beni tamamlayan parçamsın.
Gökyüzü mavisine esir olmuş deniz gibi,
Yüreğine esiri olmuş yüreğim.
Ahmet Bağçe
Gönlünü benden çekerken ellerinin titremesi yaraladı yüreğimi. Biliyorum tasdik etmedi yüreğin dilinin söylediğini. Sevebilirmisin benim gibi sen bile kendini. Bu yüzden hoşça kalamadım.
Ahmet Bağçe
Ve ben özlettiğin kadar özledim seni, bu yüzden çiçekler arasında bir tek kokladığım sen oldun benim.
Ahmet Bağçe
BANA ESERKEN
Terlisin ve üzüntü içindesin.
Nedenini sormak isterim dedim.
Konuşmadı,
Gözleri buğulu ve ağlamaklıydı.
Tekrarladım, neden dedim.
Çok bekledim neden gelmedin dedi.
Yanlış yerde beklediğini bilseydim gelirdim,
Ben seni bizim ağacın altında bekledim,
Yanlış yerde bekleyen sensin deyince,
Boynuma sarıldı.
Bak yanaklarıma inci gibi dizildi gözyaşlarım,
Parmaklarımın arasından kaybolacağından korktum dedi,
Çok ama çok duygulandım,
Dedim sen bana eserken kaçırırmıyım bu rüzgârı.
Ahmet Bağçe
ONA ESİYORDUM
Sonra onu gördüm,
Yeşil gözleri adres şaşırmıştı da,
Beni görmüyor gibiydi.
Yalan söylemez dedikleri gözleri,
Yalan bakıy Allah eesirgesin.ordu sanki.
Kendime baktım,
Denizden karaya esen,
Sahil rüzgârı gibiydim.
Ona ılımlı esiyordum ve esintim içinde,
Sevgim, aşkım, özlemim vardı.
O an yüreğimin misafiriydi,
Fakat farkında değil gibiydi,
Duyguları o kadar belirsizdi ki okuyamadım.
Ahmet Bağçe
YENİK DÜŞTÜM
Karanlığa bürünmüş gecenin umudu şafak geldi de,
Yüreğimin beklediği gelir diye,
Gözyaşlarımın döküldüğü yere bakarken,
Ağardı saçlarım.
Henüz şafak uğramadan,
Gökyüzünden gelen ay ışığında aradım seni,
Hüzün kucakladı senin yerine beni,
Siyah görünen yeşil yapraklar arasında,
Dallar kara iplik gibi sardı belimi.
Yenik düştüm hasretine.
Ahmet Bağçe
Gözlerim, seni izliyor olsa da,
Gönlüm, gönlüne girmekle meşgul,
Yüreğimin dili çözülmüş,
Seni konuşuyor, özlemini konuşuyor,
O konuştukça damarlarımda, sen akıyorsun,
Ve ben akışına sessiz kalıyorum.
Ahmet Bağçe
İnsanın duyguları iklim gibidir, bir dönem havasını umuda doğru koşullarken, sonraki dönem geldiği yöne koşullar.
Ahmet Bağçe
MUCİZESİN
Gökyüzü mavisiyle,
Denizin mavisi arasına sıkışmış
Rüzgâr ile gelen hava gibi sana esen duygularım,
Bakışındaki yakan sıcaklık içimi ısıtırken,
Güneşin sıcaklığına ihtiyaç duymuyorum.
Mucizelere inanmazdım,
Büyüleyici bakışının alanında mahsur kalana kadar,
Şimdi sana kilitlenmiş kapı gibi açılmayı bekliyorum.
Ahmet Bağçe
ANLARMISIN
Seni her düşlediğimde,
Duvara toslar gibi çarpılıyorum,
Dağılan duygularımı toparlayamıyorum,
Şaşkınlıklar içine dalıp,
Senin çok olduğun yerde yalnızlık yaşıyorum,
Suskunluğumu bozup dile gelsem,
Seni çok sevdiğimi söylesem,
Beni anlar mısın?
Ahmet Bağçe
En acı terk edilmişlik, göz önündeyken kör bakan gözle, göz gözeyken yalnız kalmak.
Ahmet Bağçe
Hizmet etmek kolayda hizmeti, hizmet bekleyenin ayağına götürmek zordur.
Ahmet Bağçe
Karamsarlığı geride bırakan sevgi, gecenin karanlığını aydınlatan güneş gibidir.
Ahmet Bağçe
Bir hiç uğruna gönül kıran, çok görmesin sonbaharın yaprak döktüğünü.
Ahmet Bağçe
İÇİMDE SAKLISIN
Nefes alabildiğim ve yaşadığım her günümde,
Seni içimde saklıyorum,
Ve seninle yolculuk yapıyorum, dört mevsimimde.
Mavi gökyüzü bana göz kırparken,
Bulutlar arasında hayalin geçiyor rüzgâr eşliğinde.
Kutup yıldızı gibisin gecelerimde,
Kalbim sana bakarak buluyor aşk yolunu,
Şimdi sende öncesi ve senden sonrası dünya var bende,
Senden öncesi dünyamda uyuklatan yağmur,
Dibini sıyırdığım uykum varken,
Yeni doğan gün anlamsız gelirdi bana.
Senden sonraki dünyamda,
Sen bende oluşan bir şiir,
Yağmur sesinde dans eden partner,
Uykumun elvedasında sabah şekeri,
Kalbimin vazgeçilmez konuğusun bende.
Bazen bakışların karanlık ormanın gecesi gibi olsa da,
Karanlığımda, ışıksın bana,
Ve bilinmeyen bir güzelliğin saklanıyor içimde.
Ahmet Bağçe
Un hamur hale gelmesi için tercihi kaba değil, onu hamur hale getiren mayadan yanadır.
Ahmet Bağçe
Her söz bir çeşit manadır, sözleri manadan ayıran farklı anlama şeklidir.
Ahmet Bağçe
Işık karanlığa, sıcak soğuğa, zaman geleceğe akarken, su bulduğu yola akar.
Ahmet Bağçe
SEN NAKARAT OL
Yoksa bana aşıkmısın? Dedi,
Dedim belli olmuyor mu?
O zaman bir anlat, heyecan yaratsın,
Dedim dinle o zaman.
Toprağın kokusunu bilirmisin?
Yağmurla ilk buluşan toprağın koksunu,
İşte sen benim için o koku gibisin,
Hiç eline kar tanesi aldın mı?
Sıcaklığını hissettiği an elinde eriyen kar tanesini,
Önce temiz duyguları andıran beyazlık,
Sonra berrak ve saf su,
İşte sen bende öylesin.
Hani elini uzun bir süre tutmak istesem,
Bir an olur bırakabilirim belki,
Ama aşkını sonsuza kadar kalbimde tutabilirim.
Anahtarı sende olan bu kalbe,
Senden başkası giremez.
Yaşlan benimle, hayatı demleyelim birlikte,
Şiirler yazayım gözlerimle,
Nakaratı sen ol,
Ahmet Bağçe
İşte laf olsun diye konuştuk havadan sudan, zamandan olduk düşünmeden.
Ahmet Bağçe
Aklım belki unutur da, Gönlümde olduğunu unutma. Gönül asla unutmaz.
Ahmet Bağçe
Merhamet edersen, merhamet beklersin.
Ahmet Bağçe
BENDEKİ SEN VE AŞKIM
Şöyle diyor bendeki âşık yüreğim,
Rüzgârdan dalgalanan saçların,
Ve dalında sallanan yapraklar,
Dans ediyor yıldızların eşliğinde.
Deniz mavisi, griye bürünmüş,
Kumsala köpürerek gelen dalgalar,
Geceye melodik seslerini duyuruyor,
Ve ben içimde biriktirdiğim seni,
Çoğaltarak karanlığı izliyorum.
Sevdikçe sevesim, dokundukça dokunasım,
Sarıldıkça sarılasım geliyor hayalimdeki sana.
Her mevsimimde gül diyorum,
Sen güldükçe yanaklarının ortasında,
Gamzelerin çok yakışıyor oval yüzüne.
Dudaklarındaki tebessümünle,
Kamaşan gözlerim ve uyuşan beynim,
Mevsimlere boş ver diyor,
Hayal kurmaya sürüklüyor beni.
Bendeki senin verdiği mutluluk içinde
Ahmet Bağçe
Yürümeyi öğrenmeden sana koştum.
Tökezleyip yolda kalışım ondandır.
Yitirmediğim umuduma seni ektim.
Hayallerimle sulayıp, çapasını yaptım,
Bende çillenip, bende büyümen için,
Ahmet Bağçe
Düşüm, kalbime yenik düştü,
Uyandım düştüm hasretinin yoluna.
Pencerenin önündeydim bu sabah,
Kalbimin tek sahibi sensin diyecektim,
Çok güzel uyuyordun uyandıramadım,
Günaydın yazdım bıraktım pencerene.
Ahmet Bağçe
ACI TATLI
Sonra en acı tatlıyı tattırdı o gün. İşte Ogün bu gün, yağmurla ıslattım yufkamı. Bugün ayaklarım sızlıyor, başım tanımıyor sağını ve solunu. Irmak olmuş gözlerim, seçemiyor tanıdıklarını. Zaman iyi ki geçiyor. Ya! Geçmeseydi donsaydı yerinde, acının en derininde dönseydi olduğu yerde, bağlantısı kesilmiş ekranın donması gibi. İyi ki, yaşanmışlığın geri dönüşü yok. Sadece anılar hatırlanıyor zaman zaman. Anılar bile döküldü mü hafızadan önüne. O zaman bile uzaklara bakarak yaşanmışlığı düşünmek çok acı veren bir resim oluyor. O resimde nereye koşmuşum, nerelerde sendelemişim, nerelerde yoğun ter dökmüşüm, nerede kaderle boğuşup, keder kusmuşum, aşkı nerede ve kiminle tanımışım ve nasıl bir kokusunun olduğunu ve nasıl sarhoş ettiğini tatmışım onları görür ve tekrarını yaşamış gibi oluyorum. Bazen önceden beni yazmış roman gibi görüyorum hayatı. Sayfalarını çevirdikçe yarınları yazan her sayfayı merak ederken, sevinemiyorum. O zaman derelerin akışı geliyor gözümün önüne, geldiği yere akmayan derelerin akışını canlandırıyorum ve hayatta dere gibi diyorum, geriye doğru akmayacağına göre seviniyorum, rahatlıyorum.
Ahmet Bağçe
Şu yaz ortasında sen soğuk estikçe benim yüreğim üşüyor.
Ahmet Bağçe
GÜLDÜ VE GİTTİ
Sonra güldü, o kadar çok güldü ki. Merak ettim sordum. Sinirlerinin bozulduğunu söyledi. Ve kızgın olduğu kişi için,
onu gördükçe hırslanıyorum dedi. Yanlış yapıyorsun dedim. Sana öğüdüm gibi olmasın,
Hırsı yenecek kadar olgun olmak gerekir bazen, Hırslı olduğun an, kendinle sessiz konuş ki, seni düşerken değil, yerden ayağa kalkarken görsünler. İşte o zaman hayal kırıklığına uğrayan sen değil, seni izleyenler olur. Ha! Birde şu var. Gittiğin yer değil, kiminle nereye gittiğin çok önemlidir. Karga ile bülbül misali. Karga gibi olanlara dikkat et. Onun gibi olanlar çöplüğe götürürken bülbül gibi olanlar güle götürür. Demem o ki, başkalarını değil kendini dinle. Kendine gel, kendine misafir ol ve uzakları aklınla yokla, gözlerinle gez. O zaman Kendine terapi yapmış olursun dedim. Güldü ve gitti.
Ahmet Bağçe
ÇÜNKÜ ÂŞIKSIN
Seni sevmek benim sucum değil ki,
Senin güzelliğin,
Kalbinde olmakta benim sucum değil,
Yüreğime kapısını açan yüreğinin.
Ama benin için gözyaşı dökmen senin sucun,
Çünkü âşıksın, bense aşkınım
Ahmet Bağçe
Cahille şaka yapmak, taş ısırmak gibidir. Taş dişi, cahil kalbi kırar.
Ahmet Bağçe
Önce sen çayı demlersin, sonra çay muhabbeti. Böylece muhabbet zamanı buharlaştırırken dostluğu pekiştirir. Tıpkı ayakları yoran yürümenin vücuda sıhhat verdiği gibi.
Ahmet Bağçe
YEŞEREMEDİM
Keşke o tepeye koymasaydın.
Alçakları yüksekten görmek ürkütüyor beni anne.
O kadar çok alçak tepeler var ki;
Onları gördükçe imreniyorum,
Esintilerden yaşlandım, erken kocadım,
Çabuk karlandı başım.
Yeşeremedim anne.
Ahmet Bağçe
Kırmak istemediysem senin hatırını saydığımdan değil, kırılmanın renklerini bildiğimdendir.
Ahmet Bağçe
Buraya kadarını ana düşünce olarak özetleyecek olursak, seni yüreğimde taşımaktan asla yorulmadım diyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
Bana sunacağın aşk acısı da olsa sun çekinme. Sen karşıma her çıkışında, ilk gördüğüm şehir gibisin. Usul usul aç yüreğini, yüreğinde gezinsin yüreğim.
Ahmet Bağçe
Yürekten hatırını sormak istersen yüreğime, yüreğine yakın bir yerde oturuyor olacak gönül bahçende.
Ahmet Bağçe
EN ÇOK BEN ÜZÜLDÜM
En çok beni üzdü bu yolculuk. Bir hevesle çıktığım yolculuğumda hedefe ulaşmak için satranç oynar gibi hep hamle yapıyorum. Düşündüğüm gibi olmuyor hep mat, yani benim hayat beyaz değil düşlediğim gibi umutsuzluk kadarda siyah değil. Tıpkı dünya gibi, grisi var. Yeşili var mavisi var. Bulutlu bazen, bazı şeyler olur ya! Aşk gibi, eğlence gibi, gezmek gibi. Hevesleniyorum bende. İki yürek arası mesafeye gitmek istiyorum, özlemek istiyorum türkülerdeki gibi. Sevilen yolda yürümek istiyorum, öyle sevilmeyen yol gibi olmasın istiyorum gitmek istediğim yol. Çünkü sevilmeyen yol karanlık gibidir, ıssızdır. Birde aydınlık olsun gittiğim yol, düşecek olursam güzel bir kalbe takılsın ayaklarım, oraya düşeyim. Dedim ya olmuyor benim yolculuk, hep yenik, attığım her düşeş gele, bundandır hep üzdü beni yolculuğum.
Ahmet Bağçe
KAL DEDİ
Gördüm, başım göğsündeyken, yüreğinin yarasını.
Gözlerinin ormanına daldığımda,
Sıra sıra dizilen kirpiklerinin arasından geçerken,
Yeşile boyanmış gözlerinin işaret ettiği yoldan yüreğine ulaştım,
Yaralıydı yüreğin, bana hüzünle baktı ve kal dedi,
Gitme sar beni dedi, sana sımsıkı sarılışım ondandır.
Ahmet Bağçe
SEVME
Sevme beni, dokunma yüreğime,
Acıyor yaraları.
Yazık, çok yazık,
Ben seni su yerine rakı içer gibi içmiştim.
Ahmet Bağçe
Dertli olanın kaşları eğrilir. Eğer dert yardan geliyorsa gelen derdi gene yar iyileştirir iyileştirebilir.
Ahmet Bağçe
Zaman zaman, gizli gizli ağlar, kalbinin ıstırabını belirtmemek için gözlerindeki damla damla akan damlalarla insan.
Ahmet Bağçe
Ağlasalar da neşeli ve iyimser bir dünyası vardır çocukların.
Ahmet Bağçe
Başkaları konuşurken sessiz kalanın sessizliği, duygularının ve hayalindeki isteklerinin inşaatının çökmesindendir.
Ahmet Bağçe
Silahların en güçlüsü cesaret derler ya! Korkakların eline alamadığı silah, işte o silahın mermisi, zahmettir, çalışmaktır, hakkaniyettir, sadakattır, asla vazgeçmeyecek ideallerin hayalle bütünleşmesidir. İstikbalini elinde tutmak isteyenin hayali pozitif olmalıdır.
Ahmet Bağçe
YOKTA SEVDİM
Sen benim için bir kelebeksin.
Tutamadığım bir kelebek.
Hani kelebek sıkı tutulduğunda ölür,
Gevşek tutulduğunda kaçar ya!
İşte bu yüzden tutamadım seni yıllarca.
Onun için yokta sevdim hep seni.
Ahmet Bağçe
Korkuya kapılmış zihnin vücudu, tükenmişlik içindedir, yorgun yaşar.
Ahmet Bağçe
Aşk bir deryadır. Elini tutarsa yüzersin, elinden tutarsan boğulursun.
Ahmet Bağçe
Gülerken gamzelerin sana çok yakışıyor,
Sanki bir çiçekmiş gibi açıyor yüzünde,
Islak dudaklarından sessizliği bozan nağmeler çıkarken,
Saçlarının her bir teli birden fazla tutkuyu çağırıyor.
Ahmet Bağçe
İKİMİZ
Yeni bir şarkının, dilime dolanan nakaratı gibisin.
Ruhumu ve beni sana götüren şarkıda buluyorum seni.
Benim başıma gelen, en güzel şey diyorum senden için.
Doğduğum şehrin çiçek bahçelerini hatırlatıyorsun,
Yeşil yapraklar arasındaki güller gibi gözlerin,
Bana, gel ben senin bakışlarınla ben oluyorum,
Başka gözlerde değil, başka yüreklerde değil,
İkimizi biz yapıyor anlımızdaki çizgiler diyor.
Ahmet Bağçe
Gözlerin boş bakışının özlem olduğunu bilseydim, bana elveda demeden önce, duygularının yüklemesini yapar bu kadar acı çekmezdim.
Ahmet Bağçe
İstemediğin bir şeyi yapmak zorunda kaldığında, dünyaya güzellik katan bulutlara bak. Bulutlar ağladığı zaman dünya güzeldir.
Ahmet Bağçe
Soğuk mu esecekti yüreğinden esen rüzgâr.
Hep sokacakmıydı dilindeki arılar.
Her bakışın, her sözün yüreğimi yaralar.
Sende baharı beklerken, aşkın bana sonbahar.
Ahmet Bağçe
Aklımdan çıkmaz uyumak,
Uykumda gelmez kaçar köşe bucak.
Sabahtan akşama kadar yatarım,
hayalen çok yerler gezer tozarım.
İşte emeklinin dostu düşler.
Ahmet Bağçe
Umut saçmalıydı bakışların,
Gülüşüne baktıkça serpilmeliydi yüzümde gamzelerim.
Neşeyle döndürmeliydim demir çubukla çemberimi.
Neden aldın umut vadeden oyuncaklarımı elimden.
Ahmet Bağçe
Marjinal zamanımın azalarak artan umutlarını çekip atmana gerek yoktu. Çünkü benim cevizlerimin tazesi de çürüktü.
Ahmet Bağçe
TEK HASRETİM
Yıkamadım, içtiğin son çayın bardağını
Yıkamadım, fincanındaki kahve telvesini
Kırgınım, kokunu götüren rüzgâra
Kırgınım, dolaştığın yerlerde ayak izlerini silen yağmura.
Kırgınım, seni benden götüren zamanın erken gelişine.
Dahası,
Kırgınım, soluduğun havaya,
Soluğunu benden aldığı için.
Yıkamak istemedim,
Öyle kalsın çay bardağındaki dudak izlerin,
Fincandaki gözlerini süzen kahve telveleri,
Aşkın bende kalsın, sevgin bende kalsın,
Özlemin zaten bende, tek hasretim.
Ahmet Bağçe
Adını bulutlara yazmaktan vazgeçtim. Ağlayan bulutlar adını toprağa düşürünce dünyam başıma yıkılır diye yüreğime yazdım.
Ahmet Bağçe
UNUTMADIM
Evet, gittim ama unutmadım,
Sende çok iyi biliyorsun.
Bir içime tutuşturduğun ateşi,
Birde yüzünün soğukluğunu unutmadım.
Gözlerin, gözlerime gitmemi söylerken,
Bana başımı yere eğip gitmek düşerdi.
Ahmet Bağçe
Kış köprüsünün ardından, Yazın umudu bahardır.
Ahmet Bağçe
Epey bir süre sonra karşılaşmıştık.
Omu dercesine baktım.
Benim ben, on yıl kadar eskidim dedi.
Ve sonra sakın değiştirme olur mu?
Neyi dedim, o bakışları dedi.
Ahmet Bağçe
Gözlerinin gölgesine girdiğim bir an,
Soğuk ve karanlık gecede sevdim seni,
Ay tutulması gibi kalp tutulmasına uğradım,
Gözlerimden akıyor şimdi yorgun yabancı.
Ahmet Bağçe
Bugün oturalım mı, dere kenarında bir yere. Sen suyun akışına bak, bende bakışına.
Ahmet Bağçe
Sakın umutlarımı çürütmeye yeltenme,
Düşün, sonbaharda, yere düşen her yaprak,
Rüzgârın yer değiştirmesine rağmen,
Düştüğü dalın dibinde çürür.
Ahmet Bağçe
Sendeki yeşil göz hapsedince beni,
Kendi suyumda ıslandım,
Rüzgârını arıyorum,
Güneşini arıyorum,
Umutsuz aşkın delisi oldum şimdi ben.
Ahmet Bağçe
Sırtını yasladığını, karşında gördüğün an, kendine güvenmenin vakti geldiği andır.
Ahmet Bağçe
Aslında bir insanın içinde yaşadığı şehir,
Hayal gücündeki yaşattığı şehirdir.
Bu edenle benim şehrim,
İçinde yaşadığım yalnızlıktır.
Ahmet Bağçe
Her kim, toplum için sorumluluk almak istiyorsa, önce sinirlerini aldırmalı, keza dilin kırdığı motoru tamir edecek usta yoktur.
Ahmet Bağçe
ÖZLEYİP DE SARILAMAMAK
Sen benim tekrar tekrar dinlediğim şarkıyı merak ediyorsun ya! Hani acaba neden hep aynı şarkıyı dinliyor diyorsun. Söyleyeyim o zaman. Ben bazen, aslında çoğu zaman, seni özleyerek uyanıyorum. Sen benim sevgimin yanında hüznümsün her zaman. Ben sana bakarken senden yansıyan ışıklarla kayboluyorum ve çoğu kez günümü siyaha boyayarak bakıyorum yüzüne. İçimden yağan yağmurla ıslanmamak için kurutuyorum ıslaklıkları gözpınarından çıkmadan. Ara sıra yerime geçse diyorum, sevmenin ne olduğunu ve ne kadar zor olduğunu anlasa diyorum senin için. İşte ben bu yüzden sen istedin bu masal bitti şarkısını dinliyorum her zaman. Çok korkunç değil mi? Yüreğin her zaman yaşadığı bir sancı, göze görünememek, duyguları yansıtamamak, özleyip de sarılamamak.
Ahmet Bağçe
Sana söyleyecek sözüm kalmadı.
Oku gözyaşlarımdan duygularımı.
Seninle geçen zaman içinde yaşayamadığımı,
Gönlümün gökkuşağında oluşturamadım,
Kalbim kara ağlıyor şimdi.
Ahmet Bağçe
Bu akşam anladım ki, akşamların sessizliğinde dinlediğim şarkımmışsın. Şimdi anılarımda yıldız gibi kayıyorsun.
Ahmet Bağçe
Hırslı olduğun an kendinle sessizce konuşabiliyorsan hırsını yenecek kadar olgunsun. Çünkü hırs geldiğinde akıl gider.
Ahmet Bağçe
Sende kaybolduğuma üzülürken, seni kaybettiğime seviniyorum. Çünkü ben, bana lazımken, senden bana gelemiyordum.
Ahmet Bağçe
Hep özlem dolu oluyor içimiz. Hasret diyarında gezinir gönüllerimiz. Çayı, kahveyi bahane eder, eskileri yâd ederiz.
Ahmet Bağçe
ACI BAKIŞ
O gün karşılaştığımızda,
Çok acı bakmıştın bana.
Arkanı dönüm giderken,
Öyle soğukluk yaşadım ki;
Haber dolu postacı çantası gibi,
Eğildi başım önüme.
Şimdi yüreğimde resmin yerine,
Gitti yazılı kâğıt asılı çerçevede.
Ahmet Bağçe
SOL YANIM
Sol tarafımda sancın,
Sağ yanımda hasret kokulu hayalin,
İçinde kaybolduğum küçük dünyamda.
Dilim sustu, kalbim konuştu.
Ve kaçan uykularım arasında,
Yok, oldu sayfaları beyaz umutlarım,
Sensiz, ıssız ve karanlık rüya âlemindeyim.
Ahmet Bağçe
Karaya sürüklenmiş pamuk gibi dalganı bekliyorum. Rüzgâra kapılırsam zor görürsün beni.
Ahmet Bağçe
Doktor günde üç defa bir bardak suda seni içmemi ve er aş pozitif aşkından damarlarıma şırınga edilmesini söyledi.
Ahmet Bağçe
HOŞ GÖR
Sakın yıkma umutlarımı doğuran hayallerimi,
Hayat yolculuğunun yalnızlığından,
Aşk sahibi olamaya başladım ben.
Aşkın evcilleşmemiş gücünden,
Telaşımı hoş gör yağmurunla ıslanıyorum ben.
Yakma canımı koy elini yüreğime
Aşkımın büyümesine çiçek olan ismindeki her kelime,
Okyanusunda kaptanlık ediyor limanına giderken.
Ahmet Bağçe
Sen sessiz bağırınca da ben duyarım. Çünkü mecnuna batan dikenin dalındaki çiçeğin kokusu var sende.
Ahmet Bağçe
Hayalin aklıma gelince,
Uykumla aram açıldı.
Gecemi Eskittim,
Eskimiş gece sonunda,
Taze sabahla güneşin kızıl ışıkları eşliğinde,
Gönlüm sana kaydı,
Tutamadım aşkına takılan aklımı.
Ahmet Bağçe
Sana olan sessiz aşkım için açtığım beyaz sayfama, siyah yazdı kalemin.
Ahmet Bağçe
Yüreğimde sevgini yeşerttim ama,
Gözyaşlarımı dindiremedim.
Yüzümün güldüğüne bakma,
Bulanık akıyor içimde aşk yükü dere
Ahmet Bağçe
Biliyorum benim doğrumdun ama ben yanlıştım. Bu nedenle yanlış olan ben, doğru olan seni götürdüm.
Ahmet Bağçe
İŞTE ŞURADA
Öyle bir akşam istiyorum ki;
Hasretin düşlerimden silinsin.
Ve sen kollarımda, gözlerim gözlerinde,
Dans etsin istiyorum rüzgârın şarkılarında saçların,
Senli benli olsun aşkımız Şuralarda, buralarda.
Ahmet Bağçe
HAYAL KIRILIĞIM
Ben sana susadım, yağmura susamış toprak gibi,
Ve kollarına tutunmak istiyorum hayallerimdeki gibi.
Okumak istiyorum gözlerindeki gizli dünyanı.
Hasretin var bende, kar gibi soğuk, düşlerim allak bullak,
Karanlıkta mektup yazmak gibi hayalinle konuşmak,
Hani bahar geceleri özlenir ya kış gecelerinde,
Çok özledim gel diyor, kelebeklerini bekleyen bahar gibi.
Seninle yaşamak istiyorum hayalimdeki hayal kırıklığım.
Ahmet Bağçe
Ve sonra senden ayrılınca beyin kontrolü yaptırdım. Allah başımdan eksik etmesin iyiymiş de aklım sende kalmış.
Ahmet Bağçe
Halen şaşkınım, Gölgeme bastığın halde beni bulamıyorsun.
Ahmet Bağçe
SESSİZ GÖKYÜZÜ
Güneşin karanlığa bıraktığı gökyüzü ne kadar yalnız.
Adeta sessizliğe bürünmüş, hüzün yağıyor yeryüzüne.
Kasvet bürümüş huzur ve mutluluk arayan ruhumuzu.
Hayat vermiyor içimizdeki çiçeklere,
Yağmuru tükenmiş bulutların ağlaması.
Ahmet Bağçe
EZBERİMDESİN
Mektup yazmak istedim,
Biraz duraksadım.
Cesaretim yoktu.
Kendimi toparlamaya çalıştım,
Sana o kadar dağılmışım ki toplanamadım.
Bu defa sarıldım dilini kullanarak,
Hayaline sarıldığımı bulutlara yazdım,
Sen öyle ezberimdesin ki, şiir gibisin.
Ahmet Bağçe
ÖZLEDİKLERİM
En çok kaybettiğim yıllar içinde,
Kaybettiklerimi özlüyorum.
Sevdiklerimdi onlar benim.
Kazanacağım geleceğim içinde,
Farkına varamadıklarımdı.
Onlar kimiydi,
Onlar en yakınlarımdı,
Sağımdakilerdi, solumdakilerdi.
Dayandıklarımdı dayanaklarımdı.
Ahmet Bağçe
Hatırlıyormusun, o gün bahçe kapınızdan caddeye çıkmıştık, bana dağılan saçlarını düzelttirmiştin. Biraz gecikince çok mu dağınık demiştin. Dağınık değildi, rüzgârdan demiştim, çünkü rüzgâr kıskanıyordu saçlarını benden.
Ahmet Bağçe
SONBAHAR
Yaza elveda derken, kışa göz kırpan Sonbahar
Yüreği pek, yanlışı olmayan delikanlıya benzer.
Kışa hazırlık yaparken dahi, yazı yaşayan,
Gönlü, aşkında, gözü sevdasından başkasını görmeyen,
Âşıkları andırır, yumuşak sert havalı bir aydır sonbahar.
Ahmet Bağçe
Çok tren geçti,
Çok hazan mevsimi yaşadı bu gönül seni beklerken.
Artık vaktim doldu anladım gelmeyeceksin.
Kalbimi çınar ağacına koydum,
Yolun düşer de görürsen,
Onun kalbiydi dersin.
Ahmet Bağçe
EYLÜLDE GEL
Ve eylülde gel diyordu.
Aşkın romantik dansını
Eylül yağmuruyla birlikte yapalım,
Aşkı yakalamak için,
Hüznünü yaşamak için,
Acıyı, yalnızlığı, tatmak için,
Kurumuş yaprakarımızı dökmek,
Altın rengindeki sonbaharın büyüsüne kapılmak için.
İçimizdeki duyguları umutlarımıza boşaltmak,
Rüzgârın şarkılarıyla sarhoş olmak için,
Üşüyen dudaklarımızı ısıtalım,
Kalbimizdeki aşkı yaşayıp, yaza vedasını,
Ve dahi anılarımızı,
Hazan mevsiminde saklamak için,
Eylülde gel diyordu.
Ahmet Bağçe
AĞLATAN AŞKTIR
Duygular sessizce gelir,
Sonra uyuyan hayaller uyanır.
Hayal, duyguların özgürlüğünü ele geçirir.
Artık duygular kaybetmiştir kendini,
Hayalin esiridir.
Uyumakta olan aşk kıpırdamaya başlar.
Ve sonra olaylara müdahale eder.
Aşk geçicide olsa zafere ulaşmıştır.
Suyunu vermeye başlar,
Ağla ağlaya bildiğin kadar.
Ahmet Bağçe
Kaldır yüreğimden yüreğini, nefes alayım biraz. Nefessiz kalmaya dayanamaz bu ciğer.
Ahmet Bağçe
Ben aşkın şarabı olmak için, koruk gibi üzüm olmayı bekliyorum.
Ahmet Bağçe
BEKLEMEK
Belki bir gün dediğin bugün,
Bir gün aklına geldiğinde,
Keşke öyle demeseydim diye düşündüğünde,
Ben seni orada bekliyor olacağım.
Çünkü beklemenin güzelliğini biliyorum,
Koruk beklemeseydi üzüm olurmuydu.
Ahmet Bağçe
Ağlamayı unutunca gözler, yüreğin ateşi de hissedilemez olur. İşte o zaman anılara hapsolur insan.
Ahmet Bağçe
Olgunlaşmamış akıl, tecrübe sahibi olmamış akıldır. Zaman içinde olgunlaştıkça malzemesini yerinde kullanır.
Ahmet Bağçe
BU GECE
Bu gece gene hayalin benimle,
Yatağıma uzandım lambanın ışıklarında gözlerim,
Işıklar arasında gözlerini arıyorum ve seni düşlüyorum,
Sen zihnime ve ruhuma iyi geliyorsun.
Nasılda seni bu kadar sevdim diyorum,
Aşkımı motive ederken uyukluyorum seninle.
Ve sonra düş kırıklığına uğruyorum her zamanki gibi,
Sessiz terk ediyorsun beni ve gecelerimi.
Ahmet Bağçe
ARDINDAN KIZINA
GÖZLERİ YAŞLI BABANIN SESSİZ FERYADI
Baba evine veda sanma, git güle güle
Şimdiden hasretin düştü yüreğime,
Körükle gittiğin gelin evine,
Mutlu mutlu gelin evlatlarım evime.
Ahmet Bağçe
Çürük diye atılan meyvenin içinde meyve verecek sağlam çekirdeğin olduğu göz ardı edilmemeli.
Ahmet Bağçe
Mevsim geçişlerinde tüy döken kedi gibi, sokağınızdan her geçişte, evinizin etrafına duygularımı döküyorum.
Ahmet Bağçe
Madem ruhun okşamadı aşkımı, esintini buldum, aşkımı serinletiyorum özlemin ve duygularım eşliğinde.
Ahmet Bağçe
Ne zaman göz göze gelsek,
Yüreğim mevsim değiştirir,
Kalbimin misafiri olursun,
Samanyolu yıldızı gibi parlarsın içimde.
Sevgimi ikram ederim kadeh kadeh.
Ahmet Bağçe
Aşkının sürgününde geçti yıllar,
Gecemde ve gündüzümde,
Hayalin ve özlemin var,
Sen hep bende yaşadın,
Kendinden soğutmana gerek mi var;
Benim zaten soğuk yaşamım.
Ahmet Bağçe
Bazen çok akşam yaşarım,
Her gün bana gün batımı,
Çıplak gözle bakılamayan güneşe,
Hep karanlık bakarım.
Bu benim dünüm,
Karanlıktayım bugün,
Yarınımdan endişeliyim.
Ahmet Bağçe
İŞTE BÖYLE
Bakışları buz olmuştu,
Uzak bakıyordu gözleri,
Anlamıştım ve dedim buraya kadarmış.
Önce hıçkırarak ağladım
Ve sonra durakladı gözyaşlarım.
Daha sonra kurudu yanaklarımdaki ıslaklıklar.
Soğumaya başladı,
Buz gibi olmuştu, aşkım ve duygularım.
Ahmet Bağçe
SON DEFA
Kimse anlayamaz.
Bazı şeylerin son kez olduğunu,
Başkaları hissedemez içindeki depremi.
Son defa öpülür ıslak dudaklar,
Son defa duyulur gözlerdeki sessiz çığlıklar,
Son defa adımlanır karanlıkta ıssız yol.
Ve son defa dokunur kalpten vazgeçemez sandığın.
Ahmet Bağçe
Ben, gözlerine bakarken yüreğime girişini özledim.
Ahmet Bağçe
Gözlerim bazen sevdiklerine kırgın bakar,
Sorarım neden kırgın baktığını,
Gözlerim der,
Kalpten kalbe giden sesler benden geçer,
Onun kalbi baharken,
Senin kalbin sonbahar.
Ahmet Bağçe
Kör kendiliğinden gitmezde gitmeye zorlanırsa, ona yolu gösteren asasını bırakır.
Ahmet Bağçe
Çok fala üzülmedim,
Sadece durmuyor gözlerimden akan yaşlar,
Birde dinmiyor içimin yanması,
Zaten alışkınım ben,
Beni hiç seven olmamıştı,
Ben sevmeden önce terk edilmeyi öğrendim.
Ahmet Bağçe
Balonu balon yapan içine üflenen havadır. Balon da sönüktü içine hava üfletilmeden önce.
Ahmet Bağçe
ANLAMADIN
Ben incindim biliyormusun.
Beni hiç anlamadın.
Sende, bana dokunan kalp,
Bende de sana esen bir duygu,
Bir köşede oturan sevgin var.
Sen bunu hiçbir zaman anlamadın.
Şimdi çektiğimi aşkın rezilliğini sana nasıl anlatayım.
Aklımdan çıksan gönlümdesin,
Gönlümden çıksan, hayalimdesin,
Hayalimden çıksan, gördüklerim sana benziyor.
Demem o ki sen hep bendesin.
Ahmet Bağçe
Hem özlem,
Hem yalnızlık,
Hem de çaresizlik,
Duygularımın yazdığı,
Gözlerimin okuduğu,
Uzun bir aşkın öyküsüdür içimde.
Ahmet Bağçe
O ZAMANIN GENÇLERİ
Önce evini öğrenir, sonra cumartesiyi gün olarak seçerdi. İple çektiği cumartesileri sevdiğinin evinin önündeki sokağı arşınlardı zamane gençleri. İçtiği suyun haddi hesabı yoktu, mahalle çeşmesinin maşrapası bile dudak izlerinden tanırdı adeta. Bir zaman sonra düşleri, düşünceleri artardı, bir yerde karşılaştığında hızlanırdı kalp atışları. Yüzü kızarırdı, konuşmaya yeltenirdi konuşamazdı. Ya surat asarsa, yâda bir tanıdık görürse diye çekinirdi, bakardı uzaktan uzağa. Çok severdi, öyle çok severdi ki, sayfalar dolusu mektup yazardı kopardığı defter yaprağına. Önce okurdu evirip çevirerek. Sonra bir zarfa koyar günlerce koynunda taşırdı yazdığı mektubu. Gönderemezdi bir türlü. Sonra bir daha okur ve yakardı kibritle tutuşturarak. Mektup yanarken içi köz olurdu. Köz olurdu da köz olmuş mektubunun közlerini yok ederdi üzerine su dökerek. Çok severdi sevdiğini o zamanın zamane gençleri.
Ahmet Bağçe
Endişelenmeyin gökyüzünü kapsayan yıldızlar, karanlığı severler ama güneşin ortaya çıkmasıyla kaybolurlar.
Ahmet Bağçe
İnsan sessizken içindeki umutları çökmektedir. Duyguları meşgul eden umutlar çökerken kişi çökükle uğraşır.
Ahmet Bağçe
Yüzünü göstererek gelen gelecek için, hayatına gün katma, güne hayat kat sırtında stres taşıma, stres yükü ağır olur.
Ahmet Bağçe
SEN VARYA
Sen içimde gökyüzü gibi mavi,
Deniz gibi dalgalı,
Ay gibi parlak,
Sevgi gibi ılık,
Aşk gibi delilik hormonu,
Beynimde uçuşan kelebek
Ve güneş gibi yakıcısın.
Ahmet Bağçe
Dün seni gördüm balkonda,
Uzak bakıyordun ve dalgındın.
Rüzgâra seni sordum,
Rüzgâr seni anlattı, birde koku bıraktı.
Beni soluduğunu öğrenince gözlerim yaşardı,
Ahmet Bağçe
Bazen konuşmak istediğiniz zaman susmayı tercih edin. Konuşurken anlatamadığınız çok şeyi susma dilimizle anlatın.
Ahmet Bağçe
Sorun çözmeye çalıştıkça,
Enerjimi kaybettim,
Söndüreyim derken,
Yandı kendi yüreğim.
Ahmet Bağçe
Herkesin duygularına dokunan bir şarkısı vardır. Benimkisi ise senin gözlerin, bir bakışın gözlerimi deliyor.
Ahmet Bağçe
Yüreğime girmen için yüreğimin duvarında bir çatlak bulmana gerek yok. Gözlerin, gözlerime gülsün yeter.
Ahmet Bağçe
Bahar denilince aklıma ilk sen geliyorsun.,
Göz göze geldiğimiz o baharda,
Gözlerimin önüne yeşillikler serilmiş
Dünya silinmişti adeta,
Ahmet Bağçe
İnsan tutkularının esiri olduğu zaman, güneş tepesinde olsa da tüm hayatını karanlık yaşar.
Ahmet Bağçe
Şuramda oturan bir şey var. Konuşmuyor, kıpırdamıyor, ne uyuyor nede uyutuyor. Sol yanımda bir yeri acıtıyor bazen.
Ahmet Bağçe
Ben sende olmasaydım, sen bende hayal olmazdın. Hayalin bile bana can verirken sen ömrüme ömür katıyorsun.
Ahmet Bağçe
Bulutlara özlemimi anlatsam,
Ve sana geç kaldığımı yazsam.
Ve beni senin üzerine yağdırsa
Nar gibi kızarsa çoğalsa aşkımız.
Ahmet Bağçe
Birini hayalinde canlandırdıkça tanır, tanıdıkça hayal edersin. Çünkü sevgi, aşk ve nefret hayalin bir ürünüdür.
Ahmet Bağçe
Bırakma tuttuğun elerimi,
Dokundur aşkını yanaklarıma.
Sevgin sıcacık yaksın yüreğimi.
Gözlerini sür sızlayan yerlerime.
Ahmet Bağçe
Sakın üzülme arkandan ağladığıma, içim doldu boşaltıyorum yarım olan sevgini.
Ahmet Bağçe
Seni her gördüğümde mevsimim bahar,
Bende sana açan çiçek olurdum.
Artık gelmez oldu bahar,
Unuttum açılmayı çiçeğin olmayı.
Ahmet Bağçe
Kalbine giden yol o kadar dar ki, kalbim, gönlüm ve hayalim yan yana yürümekte zorlanıyor.
Ahmet Bağçe
Bakışların aklımın okyanusunda yüzen cümlelerimi kıyına çekerken, olumlu notunu, kapanan kirpiklerinden alıyorum.
Ahmet Bağçe
Bazen eritirken küstürür bir bakış.
Bazen de mutlu eder,
Ağlayan yüreğimi bir dokunuş.
Sen bir hikâye gibi görürken sevgimi,
Ben hayalinle yaşarım aşkını.
Ahmet Bağçe
Yıldızlar ve ay ışıklarıyla yamalı gecenin karanlığı, yıpranmamış sabahın aydınlığından daha da iyi deriz bazen. Bazı karanlıklar, aydınlık geleceğin habercisi olabilir.
Ahmet Bağçe
BİRAZ MUTLULUKTU İSTEDİĞİM
Öyle yorulmuştum ki, ruhen de bitkindim. Dere boyunda bir kulübe, kulübenin sol yanında da çınar ağacının altında birkaç sandalye birde masa vardı. Adım atmaktan imtina eder hale gelmiştim. Yere diz çöküp oturdum, sandalyeye kadar gitmeye takatim yoktu, birde bir zamanlar ağaç, dere ve hatırası bende biriyle oturduğumuz yarı kırık sandalyenin acı hatırası vardı. Biraz soluklanırken yanıma biri geldi ve dedi. Hoş geldin yorgunsun şöyle oturmazmısın! Dedim az sonra, az soluklanayım. Bu defa adam tamam ben şuradayım seslenirsin. Ha sana ne getireyim ne alırdın? Adamın yüzüne baktım, rızkının peşindeydi ve teklifi normaldi. Dedim biraz mutluluk alayım. Anlamadım ne dedin diye sordu. Dedim boş ver.
Ahmet Bağçe
Gönlüme söz geçiremedim, kalbine kadar geldim, kapısını açmadın. Öylece baktım. O bakışımı atma yabana sakla.
Ahmet Bağçe
İÇİMDEKİ ŞEHİR
Kar yağıyor içimdeki şehre,
Sönmüş sokak lambaları,
Sana giden yollar kapanmış,
Karanlığını izledim saatlerce.
Hey! Kalbimi sızlatan güzel,
Gene uykusuz kaldım bu gece,
Buzlandı gözümün perdeleri,
Kenetlendi bir birine kirpikler,
Sevgiye yabancı gözler gibi.
Ahmet Bağçe
Bir insanın iz düşümü ayak ölçüsü kadardır.
Ahmet Bağçe
Senin yüreğinde değilim ve bana uzaksın ama senin kokunu hissedecek kadar rüzgârının önündeyim.
Ahmet Bağçe
Aşkın dans ettiği gönülde gözyaşı ırmak olur.
Orada Hüzün vardır, karanlık vardır, nefessiz kalmak vardır.
Ağlayan gözde aşk gökkuşağı olmuştur renk renk.
Kör olmuştur, göremez gökkuşağından sevdiğini.
Ahmet Bağçe
SEN EKSİKSİN
Yabancı gibi baktım yüzüne,
İnci gibi dizildi kelimeler dilime,
Beyaz kâğıt yerine, gözlerini seçti.
Heceleri yazdı gözlerim gözlerine.
Karşıdan baktım beni görmeyen gözlerine,
Ve sonra, karşılıksız duygularımla birlikte,
Yüreğimde kaldı yüreğin,
Bir kokun, birde sen eksiksin içimde.
Ahmet Bağçe
Tüm dünyayı dolaşıp, yorulmak bilmeyen hayallerin, sırrına ve gücüne ulaşamaz insan.
Ahmet Bağçe
Duygu yüklü insanlar hep yalnızdırlar. Onlar, yaşadığı suyu kirletmeyen balık gibidirler. Bulunduğu ortamı hisleriyle kirletmezler.
Ahmet Bağçe
YOKSAN YÜREĞİMDE
O gün teknede yağmur ağlıyordu üzerimize.
Sen benim ıslanan saçlarımı kuruturken,
Ben gözlerine bakıyordum.
Öyle güzeldin ki: ve diyordum,
Bak nasılda yağıyor aşkımızı kıskanan yağmur.
Aşkın güzelliği yok aslında.
Aşk güzel ise seninle güzel,
Sen yoksan yüreğimde sade aşk neye yarar.
Ahmet Bağçe
DARGINIM
Dedi dargınım. Dedim neden!
Dedi, ruhen yorgunum ve küskünüm.
Dedim bana mı? Şu uzattığım elemi dargınlığın.
Dedi, yok zamana ve zaman içindeki talihime dargınım.
Çünkü zamanında sana görünemeyen yüreğim vurgundu yüreğine.
O zaman vaktinde tutamadığın eli tut,
Tut ki, geçsin yorgunluğun küskünlüğün.
Ahmet Bağçe
Sana anlatmam oldukça güç olsa da, duygularımı anlatıyor gözlerim. Seni içimde yaşatırken tıkanıyor nefesim.
Ahmet Bağçe
Sonra ona baktım. Acı çekiyordu. İçini kemiren bir şey vardı da ağlayamıyordu. Ağla için açılır dedim. Dökecek gözyaşım mı kaldı dedi. Onun yerine ben ağladım açıldım ve aşkımı rahatça açıkladım. Bir süre sarıldık ağlaştık.
Ahmet Bağçe
Cebi dolu insanın itibarı, aklı dolu olanın itibarı kadar baki değildir.
Ahmet Bağçe
Aralarında duygusal bağı oluşmuş gözlerin bakışları, altından geleceğe mutluluk akan köprü olmalı.
Ahmet Bağçe
Aşk diyetine girmiş bir yüreğe gizli sevdasından,
Yaşamadığım aşkı yaşamadan ölmekten korkarım.
Nicedir gözlerinden esen umutsuzluk rüzgârının,
Islak dudaklarından üflediği nefesini hissettikçe,
Balkonda mumyaya döndü yüreğim..
Ahmet Bağçe
Ellerinden tutamasam da,
Göz göze gelip,
Gözlerinin içinde kaybolamasam da,
Her gün hayalinin bana gelmesi,
Bayram sevinci veriyor bana.
Ahmet Bağçe
Yüreğime yüklediğim sevdanın kaldırma gücüyle yüreğim havalarda uçuyor. Fırtınalara kapılmasından korkarım.
Ahmet Bağçe
ASMA SURATINI OĞUL
Sonra yanıma çağırdım. Yüzü biraz asıktı. Belli ki; onun için bir şeyler yolunda gitmiyordu. Ben anlamıştım ve dedim. Ey oğul bunlar tanıdıklarımızın tanıdıkları, hem bize biraz gaz lazımdı bak, gaz verenleri de var. Hepsine bir yer bulduk yerleştirdik. Hadi bakayım asma suratını. Bize de bir yer lazım. Bizde bir yer bulup yerleşelim.
Ahmet Bağçe
Aslında aradığım sen değildin. Benim sende kaybolan aşkımdı. Onu bulmak için gözlerinde neler okumadım ki!
Ahmet Bağçe
Sen benim dalımda gülümsen, itibarım senin kokunda.
Ahmet Bağçe
Derviş, tepede gördüğü yılana sormuş. Yuvan nerede sen neredesin! Nasıl çıktın bu tepeye. Sürünerek çıktım. Derviş, ya düşersen demiş. Tepelere sürünerek çıkanın yere düşmesi, kanadı kırılan kuşun düşmesi gibi olmaz, bir yere tutunmasını bilir demiş.
Ahmet Bağçe
Onu hiçbir zaman suçlamadım, o suçsuzdu, bu yüzden hatalarını onun yüzüne değil kendi kafama vurdum. Bu yüzden yüzü hiçbir zaman kızarmadı.
Ahmet Bağçe
Seni öyle çok özledim ki, sana ulaşmak için yürüdüğüm yollar kısalırken, özlemim uzuyor.
Ahmet Bağçe
Eğer kendini zayıf olduğuna inandırmışsan, karıncanın ağırlığından ve ayak seslerinden rahatsız olma.
Ahmet Bağçe
Geleceği göremeyecek kadar kör olana tıp çaresizdir.
Ahmet Bağçe
Ben seni kalpten sevdim onun için durmasını hiç istemiyorum, eğer durursa kalbim, yarım kalır sevgim.
Ahmet Bağçe
Varsın güller senin yüzünde açsın, sana olan aşkımı kabartan dikenlerin acısı bende kalsın.
Ahmet Bağçe
Mutluluktur aşkın çirkin yüzünün makyajı.
Ahmet Bağçe
Aşkında bir tahammül sınırı vardır. Çölde güneşin sıcaklığını alan kumun, gecenin serinliğinde parçalandığı gibi, paramparça olur, aşkı yalnız yaşadığında.
Ahmet Bağçe
Okuduğum kitaplar, seni sayfa sayfa okurken ki kadar heyecan vermedi. Hiçbirinde ayrılık acısı hasret ve sürükleyici aşk yoktu.
Ahmet Bağçe
Bir babanın kaygısı, çocuklarının doğmasından önce başlar, torunları olunca biter.
Ahmet Bağçe
Yanan hiçbir şey kendiliğinden yanmaz, onu bir tutuşturan, birde yanmasını hızlandıran vardır.
Ahmet Bağçe
Her insanın içinde bir bahar rüzgârı vardır. O bahar rüzgârını yakalayamayanın içindeki rüzgâr soğuk eser.
Ahmet Bağçe
Benim hayallerimde birikmiş gözyaşları var. Kolay değil yılların biriktirdiği hayallerime ortak olmak.
Ahmet Bağçe
Bir lokma ekmeğini gözleri gülerek yiyenin mutluluğu, dağ gibidir.
Ahmet Bağçe
Normal hayattaki gibi değil,
Aşk kitaplarındaki gibi sev beni.
Ellerimiz ellerimizde,
Gözlerimiz gözlerimizde,
Dudak dudağa ve nefes nefese olalım birlikte.
Ahmet Bağçe
Soğutulmuş olan mutlu aşklar! Bazen pembe, bazen beyaz olsa da, içini kara gibi ağlatır âşıkları. Güzel şeylerin çizikleri olsa da, göstermelik mutluluk hâkimdir aşkı soğumuş olanların yüz hatlarında.
Ahmet Bağçe
Başımı omzuna dayasam, gözlerine bakarak ağlasam ve sonra uyusam kucağında masum çocuk gibi.
Ahmet Bağçe
Ne aşkımı anlatabildim, nede aşkını yaşayabildim, şimdi ateşinle yanan bir odunum ben.
Ahmet Bağçe
Ne yapacağını bilen rüzgâr önünde savrulan yaprak çaresizdir.
Ahmet Bağçe
Negatif akşam yoktur, pozitif olan akşamları negatif yaşayanlar vardır.
Ahmet Bağçe
Kıymet görmediğin yerde güneşi bekleme, ya bulut ağlar umutların erir, yâda rüzgâr eser hayallerini esinti alır.
Ahmet Bğçe
O GECE
Seni gördüğüm o gece,
Kıskandım gözlerini gören gözlerimi,
Ve tenine dokunan ellerimi.
Yanımdasın ya şimdi,
Seni kokluyorum hece hece.
Gizleme yüreğini,
Aşkımız dolaşsın damarlarında,
Kan yerine.
Ahmet Bağçe
Bir konu hakkında aklınıza bir fikir gelmiyorsa, zorlanma. Fikir matematik gibi tek yolu ve cevabı olan bir obje değil, bir önerme bir felsefedir. Cevabı bol, yolu düşüncelidir.
Ahmet Bağçe
O YERDEYİM
Sınava geç kalmışlığın heyecanı gibi,
Sana geç kalmışlığımın heyecanı.
Senin pür dikkat baktığın,
Denizle gökyüzünün kucaklaştığı yerdeyim.
İlgisizliğin ve görmezden gelişinden,
Dalgalara kapılmış sahil paçavraları gibiyim,
Dalgaların git gelinden al, yüreğinin çöplüğüne koy beni,
Çiçekler çöplükte de yetişir.
Ahmet Bağçe
Mutluluğun ağırlığı, mutsuzluk hafifledikçe artar. Ölçüsü ise duruş, mesafe, saygı ve sevgidir.
Ahmet Bağçe
İstemeden misafirin olduğum hayat, o kadar çok hikâyen varmış ki içinde, aslı gibidir diye tasdikleyip yaşattın bana.
Ahmet Bağçe
Şimdi gökyüzüne âşık okyanus gibiyim. İçimde yüzen bir sürü arzu, dışımda azgın dalgalar var.
Ahmet Bağçe
SANA GEÇ KALDIM
Bir zamanlar gözlerim arardı seni,
Ne güzel günlerdi o günler.
Gökyüzüyle bulut gibiydi duygularım.
Sen pencereden bakarken kuru ve gülüyordu gözlerim.
Geceleyin yıldızları izler gibi izlerdim seni,
Pencerenden güneşin yeryüzüne serilişini andırırdın,
Serilirdin yüreğime.
Bazen içime bir aşk acısı çöktüğünde sen gelirdin aklıma.
Uzak bakışını gördükçe gözlerim,
Yakın bakamazdım gözlerine.
Bende uzak dururdum sana.
Şimdi gözlerimin aradığı seni,
Gönlüm arar oldu,
Hasret bakıyor bu yorgun gözler,
Çöl kumu gibi büzüşüyor dudaklar.
Geç kaldığımı yazıyor anlımdaki kırışıklar.
Ahmet Bağçe
Aramızdaki dağların önemi yok, saatlerimizi aynı dakikaya ayarlayıp, benim Kalbimde buluşalım.
Ahmet Bağçe
Oysaki ne çok sevmiştim seni, hayallerimde mutluluk üflerdim duygularına. Gönül bağımda filizlenirken çiçekler kıskanırdı seni.
Ahmet Bağçe
HEY AŞKIM
Ben, yüreğinin yörüngesinde gezinen,
Dönmekten başka umudu olmayan,
Bir gezegen ve romantik bir hayalperestim.
Senin aşkının gücüne inanıp,
Bir gün beni bulacağına,
Dünyanın güzelliğini ve kalbini bana getireceğine inanıyorum.
Bu hayat yolculuğunda bul beni.
Ahmet Bağçe
Hayalime her gelişinde sana olan aşkımın büyüklüğü ile bana hediye ettiğin hüsranı aynı zarf içine bırakıyorum.
Ahmet Bağçe
Alışmışız dertleri kucaklamaya, mutluluk hayal etmek ne haddimize.
Ahmet Bağçe
Seviyorum desem kızgın bakar bana sendeki fincan gibi gözler, oysaki aşk ile bakar sana, bendeki gözler.
Ahmet Bağçe
Bir zamanlar cemalini gördükçe, seni soluyordum, aylar oldu görülmez oldun, şimdi ortam ıssız ben nefesiz kaldım.
Ahmet Bağçe
Sonra dedim ki, ateşimi söndürürsün, hızımı kesersin ama umutlarımı söndürmeye gücün yetmez.
Ahmet Bağçe
Yağmur, güneşin ısıttığı toprağın beslediği bulutun aşıdır. Keza beslenmeyen bulut aş vermez.
Ahmet Bağçe
Neden mi sıkıca tuttum ellerinden. O an gözlerin, gözlerimdeydi ve ruhun damarlarımda dolaşıyordu. Mutluydum, mutluluktan uçarımda senden olurum diye korkuyordum.
Ahmet Bağçe
Soğuktan değil, tekrar dönersin diye kalbimin kapısını açık bıraktığım için üşüyorum.
Ahmet Bağçe
Hayalimde, başını omzuma dayadığında, gözlerinin kapanışı öyle güzel görünüyor ki; Bu sahneyi bir daha görmek için hayalimin başına tekrar dönüyorum.
Ahmet Bağçe
Sana cesaret vermesin dönüp gidişim, bugün ben kaybettim, yarın kazanan ben olacağım.
Ahmet Bağçe
Duyguların içinde çözülmesi gereken öyle hisler vardır ki, onu matematikçiler bile çözemez.
Ahmet Bağçe
Alıştım hayalinin ellerinden tutmaya, kavuşup ellerinden tutmak hayal bana.
Ahmet Bağçe
Aşk akıyor gözlerinden,
Koklamak! İstiyorum,
Gülüşünde açan gülden.
Çok kişide gördüğüm değil,
Gözlerinde gördüğüme,
Aşk diyorum ben.
Ahmet Bağçe
UMUDUM YOK
Ayrılığın içime düştü düşeli,
Ezber eder oldu seni gecelerim.
Yüreğimi Teselli etmeye çalışsam da,
Yıldızlardan ayrılmıyor gözlerim.
Sahilde, kayalıkta, o ağacın altında,
İzlerini bıraktığın her yerde çiler gözlerim.
Ve seni taşır bu yorgun yüreğim.
Nicedir yüzüyorum umutsuz bir aşk içinde.
Ahmet Bağçe
O gün onu gördü gözlerim,
Hep yüreğimle gözlerim,
Denizlere, kırlara bakarımda,
Onun için dökülür sözlerim.
Ahmet Bağçe
Uyanık değil uykulu halden uyanamıyorsan, bedava soluduğun havadandır.
Ahmet Bağçe
İnsan kafasının içindekiyle meşgul olurken, dışından gelen olumlu yâda olumsuzluklardan habersizdir.
Ahmet Bağçe
Hayatı zindan edenin, kendisi zindanın kapısıdır.
Ahmet Bağçe
Yağmurun çilesi toprağı kokutana kadardır.
Ahmet Bağçe
Kalbe ulaşabilmek gönülden kavuşmak demektir, gönülden her buluşmada bayram sevinci yaşar bu yürek.
Ahmet Bağçe
ÖYLE GİBİ
Dalları eğen rüzgâr gibi,
Toprağa düşen yağmur gibi,
Yüreğime estin benim,
Keder yağdın içime,
Hüzün dolaşır damarlarımda
Yanaklarımdaki ıslaklıklar,
Kirpiklerimdeki damlalar,
Kapattı sana giden yollarımı
Ahmet Bağçe
ANLARDIN
Beni terk ettiğinde,
Bana tattırdığın acıyı,
Terk edilip tatsaydın,
Sos olurdu gözyaşların,
Yüreğine damladıkça.
Melodisini dinlettiğin şarkında,
Kalbim ağlıyor,
Gözlerim kımıldamıyor yerinden,
Şimdi anlıyorum ki, yalnızlık,
Yanlış kalpte olmaktan iyiymiş.
Ahmet Bağçe
Sevincimi yüreğimden aldın,
Duygularımı alev alev yaktın.
Yüreğinden düşürmek istediğin,
Benim kalbim olduğunu.
Daha önce neden söylemedin,
Ahmet Bağçe
Eğitimde, başarısız olduğu dersten değil, başarılı olduğu dersten ders aldırtanlar daha da akıllıca davranmış olurlar.
Ahmet Bağçe
Güneşin kovduğu gece gibisin, umutlarımı karartıp, yüreğimi karanlığa boğdun. Hayallerimle avunuyorum şimdi.
Ahmet Bağçe
Aşkında bir taşıyıcısı vardır ama o taşıyıcıya destek verebilecek yürek gerek.
Ahmet Bağçe
SENİNLE
Neden bilmiyorum,
Son zamanlarda, her sabah,
Sana açıkmış olarak uyanıyorum,
Şeker gibi bir tat bıraktın bende,
Çayıma seni karıştırıp,
Seni içiyorum Yudum yudum.
Sonra çekiliyorum odama,
Elime aldığım her kitap da,
Karşıma çıkıyorsun kelime kelime,
Seni okuyorum cümlelerde,
Ve seni yazıyor hece hece.
Kalbime girdiğin ilk günden beri,
Sana açmak istiyorum sayfalarımı,
Sana yazmak istiyorum yazılarımı.
Aşkımı okumak istiyorum şiirlerimde,
Birde seninle uyumak istiyorum gecelerimi.
Ahmet Bağçe
Öyle çok yalanlar yaşadık ki, güzel olan çocukluğu, sokaktaki oyunları, saygıyı, vefayı, faydalı insanları unuttuk.
Ahmet Bağçe
Bugün gene içimde esti rüzgâr, uykum kaçtı sabaha kadar. Gecem gündüze karıştı, hüzün yağdı gözlerim yar.
Ahmet Bağçe
Düşündüğünüz konu hakkında aklınıza bir fikir gelmiyorsa zorlanıp can sıkmayın. Zamanla tesadüfler devreye girer.
Ahmet Bağçe
Zeki ve âlim insanın attığı tokat yürüdüğün yolun tozunu alır.
Ahmet Bağçe
Kalabalık yalnızlıktır bazen, o kadar çok insan arasında insan yoksa ırmaktaki akan su içine yansıyan resim gibi akmaz kalırsın oracıkta.
Ahmet Bağçe
Bir bardak suda çıkardığın fırtınadan kurtulmak için çırpınmaktan, dudaklarının kıyısına ulaşamıyorum.
Ahmet Bağçe
Zamanı gövdesine hapsetmiş ağaç gibi seni yüreğime hapsettim ama aynı yerde yetişip birbirine dokunamayan gül gibi uzak bakıyoruz.
Ahmet Bağçe
SEN
Senin her bakışın,
Çiçekli bahçeler arasında,
Yüreğe giden bir yol gibidir.
O yolda yürüyemesem de,
Sana dokunamasam da,
Seni okuyamasam da,
Ve sana duygularımı ifade edemesem de,
Ardında bıraktığın kokun,
Benim sarhoş olmama yeter.
Ahmet Bağçe
Gözlerini, gözlerime çekmekte zorlanınca ilgini çekmek istedim. İlgisiz olduğunu görünce ya sabır çekiyorum.
Ahmet Bağçe
Gönlünüzden geçirdiğiniz, gönülden istediğinizdir. Gönülden istenmeyen gönlünüzden geçmez.
Ahmet Bağçe
Kendini yorma, aklını kullan. Rüzgâr üflemeyle durdurulamaz.
Ahmet Bağçe
Karadan denize doğru dalgaların oluştuğunu, yâda, yeryüzünden gökyüzüne doğru kar veya yağmurun yağdığını gördünüz mü?
Ahmet Bağçe
AŞKMIYDI
Bilirmisin, hani bazen,
Pencerede, yâda balkonda gördüğümde seni,
Aniden karşılaştığımızda bir yerlerde,
Canıma can gelirdi de,
Soluğum kesilir gibi olurdu birden.
Ahmet Bağçe
HAYAL KIRIKLIĞI
Aklımdan geceni dudaklarına yazarken,
Yüreğinde bayıldım.
Baygın halde öyle hayallere daldım ki,
Hayallerimin kırılmasından korktum.
Bugüne kadar,
Ne kadar senli hayal kurdumsa hepsi kırıldı.
Ahmet Bağçe
PAPATYA VE SEN
Sonra seni gördüm geçerken yoldan.
Kırda papatyalar arasında sen.
Enstrüman çalan müzisyen gibiydin.
Gözlerine baktım,
Nazikçe tuttuğun papatyayı koklarken.
Sen papatya kokusunu.
Ben nefesinin kokusunu hissettim,
Ahmet Bağçe
Gökyüzünü maviye boyasan, gölgesin dökülen suda ıslanmayan vücut gibi olur. Tıpkı duygusuzun duyguları gibi.
Ahmet Bağçe
Aslında biz vakit geçirmiyoruz, önümüzden dönen dünyayla birlikte vaktin kendi geçiyor, biz yaşlanıyoruz.
Ahmet Bağçe
Üzülme arkadaşım hikâyemin yanlış yazıldığına. Akdeniz alışıktır tuzlu suya.
Ahmet Bağçe
Nasıl bir şey, özlemek mi? seni sevmek,
Yoksa sevmek mi? seni özlemek.
Aklında değilimdir belki, ama,
Ben bir eksiğim sen aklımdayken.
Çünkü sen her daim bendesin,
Gönlüm nefes aldığın her yerde gülüm.
Ahmet Bağçe
Gözlerim sözlerine değil, gözümden, gözünü kaçırdığında ağlar. Keza bulutlar birbirine yaklaşmadıkça ne elektrik yüklü şimşek çakar, nede gökyüzünde gürültü kopar.
Ahmet Bağçe
ADIMI SORDUĞUNDA DÜŞÜNMEZDİM
Sol tarafımda, geceleyin yıldızların ıpıl ıpıl parlamasını andıran, üzerinde güneş ışılarını yansıtan denizin, sağ tarafımda yeşil elbisesini giyinmiş dağın manzarası olağan üstü. Sahildeyim oracıkta kökünden sökülmüş bir ağacın üzerine oturdum ve dalgaların getirdiği yosunlara ve rüzgârın denize sürüklediği atıklara bakıyorum. Kumsala kadar uzaklardan gelen dalgaları ve dalgaların getirdiği atıkları, kaset bandı gibi bir birine dolanmış yosunları kaç kez saydım bilmiyorum. Kumlar arasında mürekkep balığı ve midye kabuklarını toplayan meraklılarını görmüyorum bile, sadece bakıyorum. Ne kadar zamandır oradayım farkında bile değilim. Kendime geldiğim bir anda hemen yanı başımda 80 li yaşlarda bir adamın oturduğunu ve beni izlediğini fark ettim. Saçları dağınık, üzerindeki elbise yamalı ama temiz, aksakalı oldukça uzamış, çok eskide olsa boynunda kravat takılı beyefendi bir adam bana, ben Baki, buranın garibanı Baki, ya! Sen dedi elini uzattı. Tokalaştık. Şaşkın bir halde yüzüne baktım. Ooo sen adını bilmiyorsun, senin adın yok mu? Dedi. Kendime gelerek şey tabi var tabi, adım olmaz mı, dedim. Sonra esperili bir tavırla, adım Kaan, beni, Kaan olarak çağırırlar dedim. Adım bana ait olduğu halde ben pek kullanmam, onu, yani adımı başkaları kullanır onun için hatırlamakta zorlandım, biraz durakladım, hatırlayamadığım ondandır dedim. Gülümsedi ve matematikle aran nasıl dedi. Neden böyle bir şey sordun dedim. Ne zamandır yanında oturuyorum, dalgalara ve arasında gelen atıklara pür dikkat baktığını gördüm muhtemelen de saymışındır. Bazen bende bakarım ve çokça da sayarım. Matematiğin iyiyse ve hafızanda güçlüyse ne kadarı dalga ve atık olduğunu bilirsin dedi. Bu sefer ben bey amca dedim, o kadar güçlü hafızam olsaydı, adımı sorduğunda düşünmezdim.
Ahmet Bağçe
Su öyle kirli akıyordu ki; Başladım şampuanla çitilemeye, bu defa köpürmeye başladı. Su dahi yıkanmayı sevmiyor.
Ahmet Bağçe
BAZEN SEN VE BEN
Öyle gizemlisin ki,
Kalbimde olmana rağmen,
Hayallerinle yaşıyorum,
Kayboluyorsun benden bazen.
Her rüzgâr estiğinde,
Her yağmur yağdığında,
Kokun geliyor dalga dalga,
Ve sarılasım geliyor,
Kokunu getiren rüzgâra
Sırılsıklam eden yağmura,
Geceye tutuklu kalan,
Bulutlara esir olan,
Ay’a ve yıldızlara benzetiyorum seni bazen,
Kayboluyorsun zaman zaman,
Ama yüreğimde taşıyorum seni her an.
İşte o zaman ben,
Hislerimin içine dalıp kayboluyorum,
Kadehlerimde paylaşıyorum özlemini.
Ahmet Bağçe
GÖZYAŞLARIM
İşlediğim suç beni kahrediyordu. Bu sucumu biriyle paylaşmak ve rahatlamak istiyordum. Evde yalnızdım ve içerinin havası çok soğuk, dışarıda sisliydi. Ben yalnızlıkla ve kendime cebelleşiyordum. İşlediğim suç beni daha da yalnızlaşmaya itiyor ve korku içine sokuyordu. Bir karar verdim, sucumu birine anlatmalıydım. Bu nedenle önce yerimden kalktım, ilerideki kanepeye oturdum. Oda kapısı aralıklıydı ve yanımda bir gölge oluştu. Gölge sahibini görmedim ama bir oturanın gölgesiydi bundan emindim. Gölge ve ben epey bir süre oturduk. Sonra ben gölgeyle konuşmaya başladım. Öyle çok şeyler anlattım ki, anlattıklarım içinde işlediğim sucumu dahi söyledim. Gölge sessizliğini bozdu ve dedi ki, sen o sucu işlerken yani ona karşılıksız gözyaşı dökerken bir gören oldu mu? Evet dedim. Bir gören oldu. Hem de, bana her daim gözyaşlarımı hatırlatacak ve tekrar tekrar o anı yaşatacak biri gördü dedim. Dedi peki kimdi; Ben tanırmıyım? Dedim evet tanırsın. O kişi, biri ben, diğeri gözlerim, şimdide gölgem olan sen.
Ahmet Bağçe
En büyük cahillik, cahillerin içinde cahillik etmektir.
Ahmet Bağçe
Şanslılığın yâda şansızlığın anası kişide oluşan meraktan başka bir şey değildir. Merakı olmayanın şansıda olmaz.
Ahmet Bağçe
Gövdeyi taşımak zorunda kalan ayakların yüzü hep yere bakar.
Ahmet Bağçe
Senden, sevgime karşılık beklemek, güneş içinde su aramak gibidir. Benden sana aşk, senden bana ateş fışkırıyor.
Ahmet Bağçe
BEN BAZEN
Bazen sayfalarca yazarım,
Bazen kısaca anlatmak isterim duygularımı.
Özlediğinin trenden inmediğini izler gibi.
İnanırım bir gün dolacak derim boş yüreğime,
Ve sonra boş bakar dolu ağlarım hayallerime,
Bilirim bulutlar ağlamadıkça kuyuların dolmadığını.
Ahmet Bağçe
GÜN BATIMI
Bir başka güzeldir gün batımında güneşin denizle birleşmesi,
Aşk ve özlem sarar bir başka yakar kadehinde hasret içmiş sevgililer.
Akıl dağılmışken, yürekten gelen yanmalarla, gözler farklı ağlar,
Sonra gönül teselli edince, silinir göz yaşlar, hüzne çizgi çeker.
Ahmet Bağçe
Gökkuşağı ikimizin üzerinden geçsin isterim. Belki yağmurun güneşe olan hüzünlü aşkını birlikte izleriz.
Ahmet Bağçe
Beni sev, de. Ama bana âşık ol deme. Çünkü ben âşık olunca ölmüyorum, aşkımın kölesi oluyorum.
Ahmet Bağçe
ÖYLE GÜZELSİN Kİ
Seni düşünüyorum, karanlığımda yıldızları izlerken,
Kokunu hissediyorum rüzgârın esintisi içinde,
Ardından giderek çoğalan hayallerin,
Sonra dalga dalga özlemin geliyor ziyaretime,
Öyle güzelsin ki.
Hayalini kalbimde taşımaktan yorulmuyorum.
Ve ruhum seni izliyor,
Önce sessizliğimi bozan kapı gıcırdamasını,
Sonra sesini işitiyor gibi oluyorum,
Tıpkı hayalinle birlikte seyrettiğim aşk filmleri gibi.
Ahmet Bağçe
Hayat, kimilerine hayat verirken, kimilerine ders verir. Sınav soruları hep aynıdır cevaplar nedense keşkeler de kalır.
Ahmet Bağçe
Resimler çekildiği gün değil, yıllar sonra bakıldığında heyecan verir.
Ahmet Bağçe
Tecrübelerin yok olduğu, sevdiklerinin kaybolduğu ve tükenip, yalnızlığının doğduğu gündür insanın doğum günü.
Ahmet Bağçe
ARVADDAKİ ZEKAYA
Ağşam gayfeden eve gelen adam arvadına ne yiyeciğik gurtlar kimi acım diyi. Arvadı boon yimek yapmadım, dünkünle idare et diyi., herifde arvadına böön gaç gapı gezdinde yemek memek yapmadım gızz avrat sana gurtlar gibi acım diyom diyi. Arvadı sen gadar gezmedim diyi, herif, ben bii gayveye gittim ne gapısı ben senmiyim diyi. Avrat o vakıt hele şuna baak. Gayveye gelenler gaç gapıdan geliyi hadi dii bagayım diyi. Arvaddaki zekaya baak.
Ahmet Bağçe
ESİNTİ VE SEN
Önce pencereden gelen esintin,
Ardından giderek çoğalan hayalin,
Sonra içime dalga dalga sinen kokun,
Beni sarhoş ederken,
Özlemin buharlaşıyor,
O an yanımda hissediyorum seni.
Ve anılarımızı dinliyorum şarkılarda.
Ahmet Bağçe
Hayat doğumla başlattığı yaşama geleceği ikram ederken, bonkör davranıp, elindeki sıfırı gösteren bir süreçtir.
Ahmet Bağçe
Hasmını affedenle, öfkelenenin ailelerinin ödediği bedel aynı değildir. Affedenin bedeli zafer diğerinin ki kederdir.
Ahmet Bağçe
ANLADINMI
Sonra dedim ki, ateşimi söndürürsün,
Hızımı kesersin ama,
Umutlarımı söndürmeye gücün yetmez.
Gözlerim sözlerinle değil,
Gözünü gözümden kaçırdığında ağlar.
Keza bulutlar ağlamadıkça yeşillikler gülemez.
Ahmet Bağçe
İntikam hırsı, köz gibidir. Kıvılcımı sıçramaya görsün. Kendini de yakar çevresini de.
Ahmet Bağçe
Balta, düzeneğine takılan odunu, sap olarak taşımak zorundadır.
Ahmet Bağçe
Ev yapımı bir aşkla seviyorum seni, çünkü mayalanmış aşkın kabartıyor yüreğimi.
Ahmet Bağçe
İnsanların bakışları mutlulukla alakalı olmalı. Yaşanmışlarla vaktini harcayanlar, üzerine pislik birikmiş akıntısı altında durgun su gibidir.
Ahmet Bağçe
Yaşam içinde başa gelenleri düşündükçe, hayat sınavımız uykulu geçiyor ve yaşamın sorularına cevap veremiyoruz.
Ahmet Bağçe
KAPAĞIN ÖN YÜZÜ
Özlem kadar iç yakan bir his varmıdır?
Resimlerine aşk ile bakmak hayal istasyonunda.
İçinde canlandırdığın sevgili birazdan gelecekmiş de,
Kavuşacakmış gibi beklemek,
Ellerinden tutmak ve sarılmak isteğiyle heyecanlanmak,
Ne kadar dolu kapağın ön yüzü değil mi?
Ama kapağın öbür yüzü boş, oldukça sade bir çizik bile yok.
Dokunamamak var, sarılamamak var ve öpememek var.
Hayatın en zor dönemi yaşanır hüsranla o istasyonda.
Ahmet Bağçe
Bazen aşkın çarpıp geçer de, bende bir baygınlık olur, işte o an aşkının plakasını almak aklıma gelmez.
Ahmet Bağçe
Sevginin güzelleştirmediği insanların içi saman, dışı ot, başları dumanlıdır.
Ahmet Bağçe
Issız bir yolda kendini yalnız hissediyorsan, yalnız değilsin, sana eşlik eden bir gölden var.
Ahmet Bağçe
Aşk, zaman kaybıdır. Delemediğin kalp için, dağları delsen de yorulacak olan kendi kalbindir.
Ahmet Bağçe
Kin, öfkeyi tetikleyen bir eylemse, kibir her ikisinin mıknatısıdır.
Ahmet Bağçe
Arkamdan gelsen sen olduğunu bilemem, önümden gitsen göz göze gelemem, yanımda git ki, el ele tutuşup yürüyelim.
Ahmet Bağçe
Neden, bana âşık oldun dersen meraken, aşırı güzelliğinden derim cevaben.
Ahmet Bağçe
SİLME
Silme gönül defterimden sevgini,
Kolay olmadı seni içime yazmak,
Kâğıt yerine kalbimi,
Kalem yerine gözyaşlarımı kullandım.
Seni yazdım kalbime.
Kalp atışını sol yanıma koydum,
Aşk acını duygularıma,
Ve gizlendim dinlediğin şarkılarda.
Ahmet Bağçe
Tek kişiyle uğraşanın, çok kişiyle uğraşmasına, ne gücü yeter, nede zamanı.
Ahmet Bağçe
PENCEREMİN CAMLARI
Sen her sokağa çıkışında,
Camın renginden önce seni görürüm,
Penceremim camları, rengini belli etmeden,
Senin örgülü saçlarını, buğulu gözlerini,
Tombul yanaklarını gösterir,
Ve okur bana olan duygularını.
Ahmet Bağçe
Beyinde fırtınaların kopması tesadüf değildir. Her olay, beynin fırtına koparmasına zemin hazırlar.
Ahmet Bağçe
Yarın akla gelmez, yarın denir geçilir o zihinde yarındır ama yarın dün olunca içindeki anılarından ötürü unutulmaz.
Ahmet Bağçe
Madem çok güzel yaratmış seni yaradan, güzelliğine aşk sözleri dökülecek ağzımdan.
Ahmet Bağçe
Duygusuzluktan çıkıp duygularımın buyur ettiği bir misafirhanedeyim şu an, kalbini ikram etsen de hayır demem.
Ahmet Bağçe
Tepelerde çınarım deyu salınıp böbürlenme. Her nerede olursan ol, kökünde muhtaç, gövdende muhtaç toprağa.
Ahmet Bağçe
KÜL OLDUM
Nasıl yandıysa bu gönül aşkın ateşinde,
Közler arasında kül oldu bu yürek.
Ve en büyük korkum!
Arıtılmış su gibi temiz olan aşkımı,
Ruhuna üflemeden ölmek,
Ahmet Bağçe.
Gölgesini büyütene destek veren, başkalarını güneşten eder.
Ahmet Bağçe
DÜŞÜNEN İNSAN
Neden düşünürken kaşlar çatık, dalgın bakar insan. Çünkü düşünen insan olmasını istediği şeyin hayalinde veya kaybettiği bir değeri bulma peşindedir. Endişesi vardır, kim kaybettiği değeri gülümseyerek arar. Tabiî ki endişeyle arar. Onun için düşünen insan kavramını bulunca gülecektir.
Ahmet Bağçe
Felsefe düşünmeyi, düşünme hayatı, hayatta içindeki oyunları öğretir.
Ahmet Bağçe
Hayat bir oyundan ibarettir ama kader oyunu bozunca hayat kısmen oyundan çekilerek sahada olma fırsatını kadere bırakır.
Ahmet Bağçe
Mevsimler bir birini takip ederken, unutmuşlar özlemi. Oysaki, ben sana sarılamayacak kadar ayrı kalmaya tahammül edemem, özlerim seni. Benden bir nefes kadar dahi uzaklaşma. Gönül aşktan uzaklaşmaya rıza göstermez.
Ahmet Bağçe
Sen akan dereye tepeden bakarken,
Akıntıya kapılıp gitmeyen görüntünü gördün mü?
İşte o akıntıya rağmen,
Akıp gitmeyen görüntün kadar sadık sana olan sevgim.
Ahmet Bağçe
Dolaşırken gül bahçesinde,
Bir güle takıldı gözüm.
Bir kalp vurdu biçere gönlümü,
Paramparça oldum, dağıldım ben.
Ahmet Bağçe
BAZEN
Bazen umut doluyum, bazen kederli,
Konuşurum bazen içimdeki saklı aşkınla.
Her yağmur yağdığında bir aşk yaşarım,
Rüzgarın getirdiği mis gibi kokunla,
Şarkılar söylerim, sımsıkı sarılırım hayaline,
Dans ederim yorulurcasına.
Otururum, dalarım bazen,
Kuytu bir köşede gölgesine küs çocuk gibi,
Dakikalarımı veririm, uzun uzun bakarım,
Cebimde taşıdığım siyah beyaz resmine,
Ve birde, zihnimde taşıdığım hayaline.
Ahmet Bağçe
Yalnızlığımı yaslatacak bir omuz olmadığından, ıssız sokaklardaki benim kalabalıklığım.
Ahmet Bağçe
YENİDEN SEVİYORUM
Ve farkına varınca anladım ki,
Ben hep seni düşünürken ağlıyorum.
Çünkü aklıma her geldiğinde,
Seni yeniden seviyorum.
Birde, zihnimde senin özlemin olunca,
Gözlerim ayrılmıyor pencereden,
Avuçlarım birbirine kenetleniyor,
Terliyorum, sabrım taşıyor heyecanım artıyor.
Ahmet Bağçe
İlim seyahate çıkınca, zulüm misafir olur.
Ahmet Bağçe
RÜYAMADA GEL
Bir anda bahar görmeyen güz gülü gibi açtın,
Duygularıma vitamin, kalbime çarpıntı,
Soludukça, soluğuma nefes oldun.
Ve ben içimde açmana izin verdim gül çiçek.
Kafamı yastığıma koyduğumda aklımda sen,
Sabah gözlerimi açtığımda aklımda gene sen.
Kapat gözlerini, yokla zihnini varmıyım sende ben,
Aklıma takıldın, yarınlarım oldun, rüyama da gel.
Ahmet Bağçe
SENİ DÜŞLÜYORUM
Yine geldin hayalime sessiz gecelerimin eylülü,
Bulutların ardında dünyasına göz kırpan yıldızlar gibi,
Ve seni düşlüyorum, bana ruhunu getiren şarkılarda,
İçim titriyor saz ahengini, ney sesini dinlerken.
Hayalin, sensizliğin acısını, yalnızlığımı körüklüyor.
Duvardaki siyah beyaz resmine kayıyor gözlerim,
Resmin bana, ben resmine bakıyorum aynaya bakar gibi,
Dilim adını heceliyor, hasretini sayıklıyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
Kalem doğrudur, ama eğriyi çizende, virgülü yazanda kalemdir.
Ahmet Bağçe
Dinlemek istemiyorum şarkıları, gurbeti yaşatıyor bana. Gurbeti aradan çeksem ayrılığın giriyor sol yanıma.
Ahmet Bağçe
Sana giden yol, ne kadar uzun ve yorucu olsa da, sonunda, sen varsın ya! Ben o yolun tozunu alırım.
Ahmet Bağçe
SIR GİBİ
Nasıl gerçekleşir ki muradım,
Sır gibi sana olan aşkım.
Bir gün yeşerecekse bana sevgin,
Senin için toprak bile olurum.
Dudaklarındaki tebessüm,
Sana has kokun ruhumun derinliğine gelirken,
Bana da bir sarhoşluk gelir.
Hasretinin, özleminin, sarhoşu olurum.
Ahmet Bağçe
Eğilirsen özgürlükten, dik durursan baştan olursun.
Ahmet Bağçe
ŞİİRLER YAZSAM
Bir sızı var şu tarafımda,
Ama nedenini bir sana anlatamam.
Kalp atışını da hissettiremem ki,
Çünkü adı konmadı daha.
Şiirler yazsam sayfalarca,
Aklıma gelmez güzel cümleler,
Gönlüm de bende değil sende,
İşte bu yüzden hayatım gece ve sessiz.
Senin için esiyor yüreğimdeki ılık rüzgâr,
Senin için geliyor tekrarından bahar.
Okyanusun dalgaları gibi içimdeki dalgalar,
Senin için köpürüyor gönlümde ki, duygular.
Ahmet Bağçe
SES VER
Zaman seni bana saklamış,
Gelecek diye hüzünlü güler yüzüm,
Günü arayan gece gibi arar seni gözlerim.
Buruk sevincimden,
Birkaç kelime yazdı sana kalemim,
Dokundu mu yüreğine, hissettin mi?
Yoksun, aradığım hiçbir yerde,
Neredesin ses ver hicran dolu yüreğim.
Ahmet Bağçe
YENİ YIL VE SEN
Giden yıldan biraz farklı bu yıl,
Aklım, adını yazıyor zihnime.
Gönlüm hayalinin resmini çizerken,
Yıldızlar arasında seni arıyor gözlerim.
Ve seni ezber ediyor duygularım,
Her ne kadar sensiz girsem de yeni yıla,
Diğer yarım sende diyor içimdeki baharım.
Seni hissediyor boşlukta dolaşırken ellerim.
Bugün yarına kürek çekerken mavi sular da,
Diyorum ki; senin olsun bulutsuz gökyüzü gelen yılda.
Ahmet Bağçe
O ZAMAN ANLAYACAKSIN
Senden beklediğim aşk,
Benim gözlerimde ismini okuyunca,
Belki bu sabah doğacak,
Hiç yanmadığı kadar yanacak belki kalbin.
Yanan yüreğinin külleri savrulurken,
O zaman anlayacaksın,
Havalara savurduğun,
Sevgimin Küllerinin kıymetini.
Ahmet Bağçe
Sık sık gönlünü aydınlatan bir düşüncen veya duygularında bir mutluluk esintisi oluşuyor da içinden şarkılar söylüyorsan, bil ki; Hayat bir gün seni dansa kaldıracaktır.
Ahmet Bağçe
Zirvedeki hiçbir tepe akıl ile boy ölçüşemez. Büyüyen akıl karşısında yüksekler alçak kalır.
Ahmet Bağçe
KÜSÜYORUM ARADA
Sen gönlüme düştüğünden beri,
Okyanusuna akıyorum kıyıdan kıyıdan.
Bir kolum hasretini,
Diğer kolum özlemini yüklenmiş,
Hayalini taşıyorum omuzlarımda.
Ve bana hayalin yetmiyor,
Seni gerekiyor, nefesin gerekiyor.
Bana bakan gözlerin gerekiyor.
Uzanıp dokunamadığım,
Okuyup bitiremediğim romanım,
Göz kapaklarına gizlenemediğim,
Esirgeme benden gülüşünü,
Ben seni önce hayal ediyorum,
Sonra hayaline sarılıyorum,
Düşüncelerimi, duygularıma katıp ağlıyorum,
Ve sonra gece barışana kadar küsüyorum sana
Ahmet Bağçe
VEDA EDEN SEN DEĞİLSİN
Çınar ağacının arkasında bir gölge belirmişti,
Az sonra gölgenin ardından sen göründün.
Yanaştın bana doğru yavaş yavaş.
Çok üzgündün ve yağmak üzereydi gözlerin.
Saçlarını arkaya attın ve ellerini omuzlarıma uzattın,
Sarıldın sımsıkıca.
Kısık bir sesle,
O kimdi dedin,
Az önce sana bir paket veren kimdi diye tekrarladın.
Gözlerimi önüme eğerek eski bir arkadaştı,
Bir zamanlar buluştuğumuz bu yerde beni görmek istemiş dedim.
Neden dedin.
Benimle burada görüşmek istemesi şu mektuplar içinmiş,
Vaktiyle ona gönderdiğim mektuplar içinmiş dedim.
O zamandan beri sakladığı mektupları bana iade etti,
İade edilmesi gereken mektuplar için dedim.
Çünkü evleniyormuş,
Üzüldün mü? Dedi.
Tabii ki değil,
Veda eden mektuplarımdı neden üzüleyim dedim.
Eğer veda eden sen olsaydın o zaman şuracıkta yığılırdım,
Hele ki, veda eden de sen değilsin dedim.
Bir renk geldi yüzüne.
Bana sarıldın sıkıcasına.
Sonra göz göze geldik,
Bakışların o kadar samimiydi ki;
Samimiyetin ıslak dudaklarından okunuyordu.
Ahmet Bağçe
YAĞMURUM
Çölde baharmısın sen,
Yoksa buluta sıkışmış havamı?
Aralıksız yağan yağmur gibi
Ruhuma yağarsın,
Duygularımı ıslatan yağmurum.
Gözlerin gözlerimde,
Yüreğin yüreğimde,
Her zerreni saklarım içimde bir yerde.
Ahmet Bağçe
SENDE YAZ
Ne güzel bir duygu seni sevmek,
Güneşli ve deniz havalı yaz günü gibi.
Aşkımı güneşe yazdım,
Doyumsuz sevgimi yıldızlara ışınlasın,
Gökyüzüne yazdım bulutlar kıskansın,
Denize yazdım dalgaları kumlara anlatsın.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİME GİR
Baktım penceredesin,
El salladım, bulutlar selam verdi,
Sen kaçırdın gözlerini benden.
Gökyüzü şahit oldu,
Sonra bulutlar ağladı, ben ağladım.
Gözlerimde dolaşma, yüreğime gir.
Hem de öyle bir gir ki,
Ayrılamasın bir daha senden.
Mümkün olmasın Vazgeçmek.
Eğer senden vazgeçerse bu yürek,
Hikâyemi yaşamaktan olurum.
Ahmet Bağçe
AŞK YAZISI
Sana duygularımı açıklayamamıştım,
Bu yüzden hep gözlerindeydi gözlerim.
Çünkü gözlerinden okuyordum,
Bana karşı yüreğinin dolu olduğunu.
Bir an ellerimden tutarak sus ve dinle demiştin,
Kekeleyerek ve soluk soluğa,
Bende sana boş değilim.
İşte o zaman fırlayacak gibi olmuştu yüreğim,
Bulutlar bir araya toplanmıştı gökyüzünde,
Ortak olmuşlardı sevincimize,
Onlarda başlamıştı ağlamaya,
Gözyaşlarımız karışmıştı bulutların gözyaşlarıyla,
Nasılda ıslanmıştık değil mi?
Aşk yağmurları altında.
Ve o zaman anladım gözlerdeki aşk yazısının,
Bu kadar güzel bir duygu olduğunu.
Ahmet Bağçe
DAĞILDIM
Ne çok ağladım ardından,
Duygularım, sana aktı gözyaşlarımla.
Yine kar düştü gönül bağıma,
Kapandı kalbine giden yollarım.
Kayboldum hasret çığının altında,
Sızım sızım sızlattı özlemin yüreğimi,
Ve sonra dağıldım dinlediğim şarkılarda,
Sitemimi yazdım aşk duvarının üzerine,
Eski bir yanılmışlığım, eski bir öfkem,
Hiç mi? aklına gelmedim diye.
Ahmet Bağçe
Her zaman özne olmaz insan, fiilde olur bazen. Hayat içine çektiği gibi, içini de çeker insan bazen.
Ahmet Bağçe
SON YAĞMUR
Gözlerini güneşe benzetirim,
Hele gülüşünü gördükçe gözlerim,
Tek noktaya bakar, güneşe âşık çiçek gibi,
Ve her kayboluşunda kararır yüreğim.
İşte o zaman içim daralır,
Sabahı bekleyen gece gibi.
Sonra hüzün dolar antika bardağım,
Seni içerim yudum yudum.
Hayal ederken seni,
Islanırım, içim geçer,
Buruk bir tebessüm ederim,
Çünkü her zerren yüreğimde son yağmurum.
Ahmet Bağçe
O kadar çok düşmanı olan insan, kendisiyle barışık olmayan cahil insandır. O gibiler ruhen yalnızdır ve yalnız ölür.
Ahmet Bağçe
Tabağın dibi sıyrıldıkça kalan yemeğin tatlandığı gibi ilerleyen yaşta dünyanın tatlanışı.
Ahmet Bağçe
DERSİMİZ BİYOLOJİ KONU BURUN
Biyoloji öğretmenimiz, insan vücudunu anlatıyordu. Başımızda bulunan kulak, burun, göz, ağız gibi organlarımızın ne işe yaradığını anlattı ve konuyu anlayıp anlamadığımızı bilmek içinde bana işaret ederek söyle bakalım, başımızdaki burun ne işe yarıyor dedi. Dedim hocam başkalarının burnunu bilmem ama benim burnum nezle olmaya yarıyor.
Ahmet Bağçe
Dört duvarı yıkık kapıyı adamdan sayarsan, daha çok kar yağar üstüne.
Ahmet Bağçe
Zaman beni sana getirdi de, sen zamanı değerlendiremedin. Bu yüzden yıllarca bulutların gölgesindeki yalnızlığım.
Ahmet Bağçe
Soğumuş havayı, buzlanmış sabaha bırakan kış geceleri gibidir hayat.
Ahmet Bağçe
Sen, istediğin kadar havalara gir. Aşkımı havada bırakmayacağım, yüreğinde eriteceğim yağ gibi.
Ahmet Bağçe
SEVDANI UYUTACAĞIM
Esme bulutlarımın üzerine bu gece.
Hasretin yağacak çorak aşkımın üzerine.
Gözlerim dilediğince ağlayacak gönlüme,
Yüreğimde sevdanı uyutacağım bu gece.
Bakışlarında huzur aksın gözlerimin demliğine,
Aşkını demleyeceğim, demliğimde bu gece,
Sevdanı içeceğim gözlerim gözlerindeyken,
Hayallerinle sohbete dalacağım bu gece.
Ahmet Bağçe
BU GECE
Benim yerime de okşa ellerini,
Benim yerime de dokun tenine,
Sil ıslak dudaklarını benim yerime,
Aynaya bak benden gizlediğin gözlerine,
Gönülden istediğim,
Gönlümden geçirdiğim,
Benim yerime de sev kendini,
Özlemin doruk noktada bu gece.
Ahmet Bağçe
DARILDINMI
Nasıl oldu da kırıldın,
Sadece göğsüme bastırmıştım seni.
Gözlerine bakmak, tenine dokunmak,
Islak dudaklarını kurutmak,
Kokunu hissetmekti arzum.
Gökyüzü gibi bakan gözlerine,
Şiirler yazmaktı amacım.
Ahmet Bağçe
BİTMİŞ HİKAYE
Güneşin batışında duyulan hüzünden,
Doğuşunu, istememek gibi oldu ayrılığımız.
Tükendim silgi gibi, seni yüreğime yazıp silmekten!
Eğrilerimi doğrultmaya çalıştıkça;
Doğrularımdan da oldum sayende.
Başlangıçta pembe olan haritamız,
Nedendir bilmem, anlamsızca siyaha büründü birden,
Şimdi bitmiş hikayenin özeti gibiyiz.
Ahmet Bağçe
SENDE ERİYORUM
Kar tanesi gibi yere iniş yaparken,
Bir anda kendimi yüreğinde buldum.
Ve şimdi eriyorum.
Göz göze gelmekten,
Erimiş halimi görmenden korkuyorum.
Diyorum ki, tekrar yüreğine düşeceğimi bilsem,
Kar tanesi olmak için buharlaşmayı göze alabilirim.
Dahası güneşin önüne geçip,
Gözlerine gökkuşağı da olur,
Adını gök kuşağının renklerine yazarım.
Ahmet Bağçe
Senin bana neler verebileceğin değil,
Sensizlikten vazgeçebileceğim önemliydi.
Ve şimdi hayallerimden de oldum.
Endişe etme istenmediğim yürek de,
Kan olup dolaşmam.
Ahmet Bağçe
HATIRLARMISIN
Hatırlarmısın istasyondaki palamut ağacını,
Hani altında, sarı kurnalı çeşmeyi hatırlarmısın.
Ne zaman uğrasak, avuç dolusu su içerdin.
Biz akıyor derdin, aşkımız akıyor, sen akıyorsun derdin.
Sen çeşmemiz dediğin kurnadan kana kana bizi içerken,
Ben yanaklarındaydım, gül açıyordu gamzelerin,
Baş başaydık, göz gözeydik sonsuz hayallerimizle,
Koşardık elele oradan oraya ağacın etrafında,
Aşk diye bir şey vardı aramızda, senin gözlerindeydi gözlerim.
Bugün yolum düştü uğradım yıllardan sonra o ağacın altına,
Baktım gölgesine gizlenmiş ikimizden kalan hatıralara,
Yaprakları kurumuş belli ki çok susamış.
Suladım kana kana ağacımızı gözyaşlarımla.
Ahmet Bağçe
YANLIŞIM
Hiç beklemediğim anda,
Yıllardır içinde yaşadığın yüreğimden,
Anılarımla, beni yalnızlığıma bıraktın.
Umutlarımı, umutsuzluğa döndürüp,
Hüzün dolu hikâyenin içinde mahkûm ettin.
Yutkunuyorum, sesim kısık konuşamıyorum,
Gözyaşlarım sende, ağlayamıyorum.
Ve sen çığlıklarımı duymuyorsun bile,
Çünkü tıkalı kulakların.
Karşımda değilsin,
Gözlerimdeki serüveni görecek gözlerin bulutların ötesinde,
Anladım ki sen benim yanlışımmışsın,
Ahmet Bağçe
Ne zaman eridi dağ gibi yıllar,
Hani nerede baharlar, kışlar yazlar.
Bitmez gibiydi o fırtınalı günler,
Sessizce gitti bize kaldı anılar.
Ahmet Bağçe
ÖYLE SANDIM
Sessizlik ağlar içimde,
Bazen de sessiz çığlık atar,
Vakitsiz sevdim diye,
Hayat seninle yaşanır sandım,
Aldatmışsım meğer kendimi.
O kadar yüz görmedim ki;,
Kaşımı kaldırsam gökyüzünü,
İndirsem yeryüzünden başka..
Ahmet Bağçe
.
Ona gül dedim
Dedi hani dikenim,
Peki, batan neydi,
Neden dağlandı yüreğim.
O sana sunduğum kederimdi.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİNE SORDUM
Seni gözlerine sordum,
Ok gibi kirpiklerin kapandı.
Kurumuş dudakların büküldü,
Sarmak isteyen kollarım boşta kaldı,
Birde gözlerinin içinde aradım,
Orada buldum, sımsıkı sarıldım,
Ve seni gözümün içinde sakladım,
Mühürledim titreyen dudaklarını.
Bana gülümsedi,
Gözkapakların ve dudakların.
Şimdi göz gözeyiz,
Islanıyor büzülmüş, kurumuş dudakların.
Ahmet Bağçe
RAHAT OL
Nicelerini önüne katıp götüren sel,
Seni yüreğimde bıraktı.
Güvendesin rahat ol.
Güzelliğinden boğulsam da,
Seni sele bırakmam.
Ahmet Bağçe
BEN ONSUZ
Üzülme be yüreğim,
Bak ben üzülüyormuyum.
Onun kalbi seninleydi,
Bende ona âşıktım.
Biliyorum, birlikte atıyordunuz,
Kan fışkırtıyordunuz beynimize,
Ve biz oralı olmuyorduk,
Aşk oyunu oynuyorduk birlikte.
Ya şimdi,
Ben onsuz, o bensiz,
Canım çekiliyor gibi,
Yavaş yavaş ölüyorum sanki.
Ahmet Bağçe
Bakışlarımızın esareti altında, aşkımızın özgürlüğü var.
Ne zaman göz göze gelsek aşkım bayram sevinci yaşar.
Ahmet Bağçe
Seni bulduğumda kendimi çölde sandım,
Sana kana kana baktım.
Çünkü bir damlacık suyun kıymetini çöl bilir.
Ahmet Bağçe
Hasret içindeki yüreğime,
Komşu olan yalnızlığım.
Gözyaşı ikram ederken,
Kaybolan tüm umutlarımın,
Karamsarlığını çiziyor.
Ahmet Bağçe
Gülerken yüreği ağlayanların mendili kurumaz.
Ahmet Bağçe
İŞTE ÖYLE
Çok seversin, ama değer verdiğin sevgili,
Tablodaki resme yorumsuz kalan biri gibi bakar ya!
Sende bana öylesin.
İşte bende sana karşı duygularım körelmesin diye,
Aşkımı gizledim, söyleyemedim.
Ahmet Bağçe
KALEMİM AĞLATTI
Kalemim ağlatmasaydı,
Bulutlara kaşlarının,
Gülen gözlerinin,
Tebessüm eden dudaklarının
Ve pembe yanaklarının resmini de çizecektim.
Ancak yüreğime çizdiğim,
Hasretinin resmiyle,
Avunur bu gönül.
Ahmet Bağçe
Güneşin doğuşunda değil, batışında nice umutlarımın karanlığa gizlenmesine hüzünlenir bu gönül.
Ahmet Bağçe
BAKIŞIN YETER
Yok, istemiyorum başka bir şey,
Senin gözlerin, sıcak bakışın yeter.
Göz göze gelelim, Mırıldanalım kulaklarımıza yavru kedi gibi.
Sen, beni sevdiğini söyle, bende âşık olduğumu söyleyeyim sana.
Uzak bakmayalım birbirimize,
Uzaklar, Mumu söndüren,
Ateşi harlayan rüzgâr gibidir,
Hayalleri artırır, yok eder sevgileri, söndürür aşkları.
Ahmet Bağçe
ÖZLEMİN VAR
Sen maviler içindeyken,
Gökyüzünü bulut sanırım.
Aklımdan çıkarırım masmavi denizi,
Gitmez gözüm başka bir göze.
Sapmam yüreğime giden ezberimdeki yoldan,
Çünkü sevginden çok özlemin var içimde.
Kaybetmekten korkarım seni,
Hayalini daha çok severim diye,
Ahmet Bağçe
ZORMU
Sevmek bu kadar mı zor?
Aklım seninle, kalbim seninle,
Bense kendimde değilim.
Dalından kopan yaprak gibi,
Düşeceğim yerin krizi içindeyim,
Kalbinde değilsem neredeyim ben.
Aklımın bir ucu sende,
Bir ucu bende,
Laf taşır gidip geldikçe.
Olamadık bir türlü,
Hani kıskandığım şu sarmaşık gibi.
Ahmet Bağçe
Zamanla paslanan beynin kalayı akıldır.
Ahmet Bağçe
DÜNYAMSIN
Elini her tuttuğumda,
Yerinden fırlar diye,
Kalbimi de tutuyorum,
Nefesimi aldığım sen,
Vazgeçilmez dünyamsın benim.
Ahmet Bağçe.
KİTAP GİBİSİN
Hani o gün hoşça kal demiştin ya! Bana,
Hoşça kal dediğin sözün,
Yüreğime öküz oturmuş gibi olmuştu.
Gidişin, sanki gelmeyecek gibiydi.
Sen, birçok problemi içinde barındıran,
Kitap gibisin.
Aşkını çözdükçe,
Bir sonrakini çözmekten haz alıyorum
Ahmet Bağçe.
Mavilerde buldum seni,
Yüreğime koydum seni.
Baktım çimen gözlerine,
Ovdum pamuk ellerini.
Ahmet Bağçe
Diyeceklerim olur bazen susarım,
Bilemezsin neden suskun olduğumu.
Sakın şaşırma sana öyle baktığıma,
Beni hissiz ve duygusuz sanma,
Kaçırdığın gözlerini yakalamakla meşgulüm.
Ahmet Bağçe
GÖZ GÖZE GELİRSEM
Seni çok net görebilmem için,
Çek gözlerindeki perdeleri,
Aşkın aşk olabilmesi için,
Göz göze gelirsem eğer,
Küllediğim duygularımın,
Küllerini üfleyip,
Aşkımı yeniden harlayacağım.
Ahmet Bağçe
Duygularda misafir olan mutluluk uzun süreli değildir. Kısa süreli olan mutluluğun kalıcı olabilmesi için hayatınızdaki yaşamınızı mutluymuş gibi yaşayın ki; Üzülmeyin.
Ahmet Bağçe
Varılacak yolun sonu, dönülecek yerin başlangıcıdır.
Ahmet Bağçe
Kurumadan yananın dumanı boğar. Yanmak için önce kurumak gerek.
Ahmet Bağçe
Uyuyana, neden uyuyorsun, uyanana nede uyandın demem. Uyuyanı uyutan, uyananı uyandıran bir sebebi vardır.
Ahmet Bağçe
KEŞKE
Keşke bana bu kadar içten bakarken,
Gözlerimin mutluluğunu gösteren,
Bir fotoğrafım olsaydı.
Çünkü gözlerim, gözlerindeyken,
Duygularımın esareti altında,
Aşkımızın özgürlüğü var.
Ve sana bakarken gözlerimin içi mum gibi erirken.
Aşkım bayram sevinci yaşıyor.
Ahmet Bağçe
ÇARESİZİM
Sana vurgunum demekten korkuyorum,
Çünkü vurgunum desem,
Yüzüme kapanacak yüzü görünce canım yanacak.
Olurda anlamadım dersen,
Kendimi sana anlatamadığım için üzülüp yanacağım.
Bu defa karanlık bir aşk yolunda,
Duygularımı sürüklediğim için,
Kırılan kalbimi ve umutlarımı teselliye çalışacağım.
Ahmet Bağçe
Evlat zamanla babaya kırıldığını unuturda, baba unutmaz evladının neden kırıldığını.
Ahmet Bağçe
Duvarı deler, sıvasını bozar duvara çakılan bir çivi ama o çiviye asılan resmin yâda tablonun anısı mutluluk çakar.
Ahmet Bağçe.
SEN ŞİMDİ
Bilmezdim aşkın bu kadar acı olduğunu,
Sen gönlüme doğduktan sonra anladım.
Gözlerine baktıkça gözlerim,
Aşkın pompalanıyor yüreğime.
Ve artık sensizliğe demir attığım,
Yüreğimin çarptığı, alev alev yandığı,
Gözlerimin uzak uzak daldığı,
Yağmuru kıskandıran gözyaşım oldun benim.
Ahmet Bağçe
UZAK BAKMA
Şimdi sana, seni seviyorum desem,
Bakışın değişecek uzak bakacaksın bana.
Uzak sevsem, kanatlanmış olan kalbim,
Kalbine uçacak destan yazmaya.
Beni yalnız sanma, bir ben birde umutsuz aşkım var,
Seni seviyorum dediğimde beni sensiz bırakma,
Sana atan bu kalbimi yerinde tutamam,
Yağmur ol yağ, gül ol kok, öpeyim kokunu.
Ahmet Bağçe
UNUTAMADIM
Senden ayrılmakla,
Seni unutacağımı sanıyordum,
Ama acısını yaşıyor yüreğim
Ve şimdi görüyorum da,
Ayrılık sahneye çıktığı an,
Kurumaktan vazgeçti mendilim.
Ahmet Bağçe
Aslanın davetine giden kurtta olsa parçalanıp, yem olmaktan kurtulamaz.
Ahmet Bağçe
TUTKUM SANA
Sana doymak bilmeyen bir tutku var içimde,
Ve ben bu tutku içinde kayboluyorum.
Biliyorum duygularım sana doğru yol alıyor,
Ve ben yoruluyorum, yoruldukça da,
Yumruk kadar kalbime, dağ gibi acılar sığdırıyorum.
Ama okyanusunu öpen balık gibide seviyorum seni,
Bazen diyorum ki; Sen gökyüzü ol,
Ben içinde, uçan kuş olayım, bulut olayım yağmur olayım,
Ahmet Bağçe
Taş atmana gerek yoktu, bir fısıltın yeterdi,
Anlardım sessiz sessiz konuşmandan,
Kaç zamandır konuşuyordu gözlerimiz,
Meğer sevdaymış içimizdeki dalga kıran,
Yıllardır harap olduk açık denizde.
Ahmet Bağçe
Al sende kalsın gözlerim,
İyi koru kimse çomak sokmasın,
Birde salıver bana yüreğini,
Ömür boyu bende kalsın.
Özlemle öperken seni kalbim sızlasın.
Ahmet Bağçe
SENİ OKUYORUM
Söylermisin bana sen romanmısın?
Her satırını ezberim ama seni hala okuyorum.
Öyle dokunaklı ve sürükleyici yazmış ki, seni yazan,
Her satırı yüreğime şarkılar söylüyor, duygularıma dans ettiriyor.
Mavi giyinmiş deniz gibi hissediyorum gözlerini,
Aşk köpürüyor gibi ruhuma dalgalanan saçların.
Kalbine yol bulmak istiyor gözlerini düşünen gözlerim,
Ve sırılsıklam ediyor, hayallerime dokunan ıslak dudakların.
Ahmet Bağçe
Beni görmemek için gözlerini kapatabilirsin ama aşkımı görmezden gelemezsin...
Ahmet Bağçe
SANA GÖRE
Sana göre aşkım bir kum tanesi kadar Ama,
Çölün kahrını çekende bir kum tanesidir.
Üzülmem ki, aşkının batmasına, doğmasını beklerim.
Çünkü güneş batmalıdır ki dünyasını özlesin.
Sen aklım ile kalbim arasında eylülümsün,
Ertelerim umudumu gelecek baharın eylülüne,
Seninle aşk dolu nice hayallere dalacağımdan
Sonsuza kadar yolculuk yaptığımı hissederim.
Ahmet Bağçe
Hızlı sevme, soluk soluğa kalır tıkanırsın, sonra takınan tavrına yetişemezsin.
Ahmet Bağçe
SALAKSIN
Onu aklımdan bir türlü çıkartamıyorum.
Duruşu, tebessümü, gözlerimin içine bakışı,
Yürürken dans edercesine sallanan omuzları,
Ve beni okul bahçesine girerken gözleriyle aranışı,
Bir türlü gözümün önünden gitmiyor.
İz yapmıştı, yapmasına ama o fark etmediğimi sanıyordu.
Ta ki; okul bitimine yakın resim odasında farkına vardı.
Çizdiğim resim onun resmiydi ve resmiyle göz gözeydi.
Bu dedi, benmiyim?
Evet, gönlümün yenik düştüğü,
Yüreğimin takdir ettiği,
Bir türlü gönlüne giremediğim sensin.
Dedi çok gecikmiş olacak ama,
Sen kalbimi fetheden bir salaksın.
Ahmet Bağçe
Geleceğini karartmak isteyenlerin gelecekleri için, günü nü karartma.
Ahmet Bağçe
SARILDIM DOKUNMADAN
Belki sen hissetmemişsindir,
Sana hiç dokunmadan sarıldığımı,
Çünkü seni dilime doladığım günden beri,
Hayalin benim yanımda.
Su, susadıkça, akla gelir ya!
Sende benim susadığımsın,
Çıkmıyorsun aklımdan.
Ateşi tutuşturan çıra gibisin,
Önceleri seyir edilen bir alev gibi baktırdın gözlerimi,
Şimdi şiddetli bir ateş oldun yakıyorsun sol yanımı.
Ama şikâyetçi değilim,
Büyüyen bir aşkın meyvesi olan olgulaşmış bir kalbe sahip oldum ben.
Ahmet Bağçe
Eğer baskı altında yaşıyorsan, baskı altında yaşatanın çekindiği korkuları vardır ve kuşkusuz elindeki sopanın gücü hayatı seyredenlerin sadece iyi bir seyirci olmasını sağlamaktır.
Ahmet Bağçe
Ayakta durmak istiyorsan, senin için döşenen taşın altındaki harcı kazıma, kazıma ki; Taş yerinden oynamasın.
Ahmet Bağçe
CESARETİM YOK
İçimden sana akan duygularım,
Dere yatağında akan su gibi,
Su, yatağında nereye aktığını bilmezken,
Duygularım biliyor sana aktığını.
Ne zaman göz göze gelsek,
Karşı gelinmez bir heyecan basıyor içimi,
Ve her göz göze gelişimde,
Aşkın aklıma düşerken, düşmüyor söyleyebilmek dilime.
Gönlüm çaresiz bir başka bahar arayışı için de.
Diyorum bir başlangıç kelime yuvarlasa önüme,
Alkışlasam cesaretini,
Cesaretim gelse, üzüntüm gitse, erise özlemin içimde.
Ahmet Bağçe
SİLEMEDİM
Seninle paylaştığım kısa süren aşkımı,
Yıllarca hayalime hatırlamayı sığdırdım da,
Unutmayı sığdıramadım.
Çünkü unutmak, unutabilenler için,
Kendini, kendisinden saklamaksa,
Bende de sana olan aşkım hatıra.
Ben, senin hayalinle yaşadıkça aşkım canlanırken,
Hatıraları unutmak, zihnimden silmek yavaşladı.
Ahmet Bağçe
Çay demlenirken beraberinde muhabbette demlenir, dostluklar ise kahve ile birlikte pişirilir.
Ahmet Bağçe
ELİMİ TUT
İsterim ki; ellerin hep benim ellerimi tutsun,
Çünkü hayatta tutunacak hiçbir şeyim yok havadan başka.
Adını gökyüzüne, okyanusa, bulutlara yazamam ama,
Seni gönlüme yazdım, yüreğime yazdım, doladım dilime.
Belki sana tutuklu kaldığımı da söyleyemem, bakamam belki gözlerine,
Ama seni ne çok sevdiğimi, gönlüme gel, yüreğimi aç oku,
Göreceksin yaşantımın sensiz olmadığını ve sana yazılmış,
Sensizliği, sana olan duygularımı ve hayal ettiğim çizgileri.
Ahmet Bağçe
Her gökkuşağının ardında güneşe ağlayan bir bulut vardır.
Ahmet Bağçe
Seni mutlu edecek madeni bulamadım, onun için teknemin adını arıyorum koydum.
Ahmet Bağçe
GÖNLÜME YAZDIM
Kalbimde tek sen varsın dedim diye,
Boş olduğunu sanma.
O kalp ki;
Senin kalbini, güzelliğini, gözlerini,
Gülüşünü ve aşkının ağırlığını taşıyor.
Yüreğinden sildiğin bu kalp,
Seni gönlüne sonsuza kadar aşığım diye yazdı.
Ahmet Bağçe
MERAKIMDAKİ SEN
Kapatınca gözlerinin perdelerini,
Baktığım her yerde aradığım gözlerinin rengini,
Kulaklarımda sesinin özlemi,
Hele ıslak dudaklarının tebessümü,
Birde yüreğime çöreklenen sevginin hasreti,
Beni tüketirken, ta uzaklara, uzak uzak bakarken,
Rüya görüyorum sanırım.
Ve en çok da seni merak ediyorum biliyormuysun.
Ahmet Bağçe
ESKİ ARKADAŞ
Artık hayat önümdeki geleceğe yeni bir sayfa açmıştı,
O artık hafızamda bana eski bir arkadaş olarak kalacaktı.
Yüreğimde dolaşan aşkı gönlümün havuzunda buharlaştı.
Üzerinden o kadar çok baharlar geçti ama,
Onun bana karmaşık duyguları yaşattığı günden beri,
Yaşamım hep sonbahardı.
Ahmet Bağçe
GİTME
Ve sonra ağladı,
Gözlerime baktı, yutkundu.
Dedi ben her sabah pencereden seni gördüğümde,
Gözlerim gülüyor,
Bir heyecan basıyor içimi,
Canıma can geliyor.
Baharı yaşıyorum kış günümde
Olmasını istemiyorum sensiz akşamın,
Baş başa kalıyorum çünkü hayalinle.
Sonra heyecanım artıyor,
Söyleniyorum gece gibi sessizce.
Seni, dedi devam etti utangaç ve titrek sesle,
Görmediğim gün, sesini duymadığım an,
Bir şeyler eksik oluyor bende.
Gitme yanımda kal ve beni sensiz bırakma.
Ahmet Bağçe
SONSUZA KADAR
Bendeki aşkın, ola ki;
Bir gün duygularının esiri olur da,
Beni özleminle baş başa bırakırsa,
Yaşattığım sevgini,
Beni yalnız bırakmayacak olan,
Sana olan sonsuz aşkım olacaktır.
Ahmet Bağçe
Sevgi, kıyısına esen deniz meltemi gibidir. Ruhuna esebilir, hayallerine esebilir, özlemine, yüreğine esebilir, esintiyi hissedebilirsin ama nasıl ve nereye estiğini bilemezsin..
Ahmet Bağçe
İKİNCİYDİN
Ben senin gözlerinde alfabeyi yeniden okudum,
Pembeleşen yüzünde renkleri tanıdım,
Düşüncem içinde ikinciydin,
İlkini sevseydim, seni düşünmezdim,
Demek ki; Seni seven yüreğimin tercihiydin.
Tozlu olduğunu bile bile yürüdüğüm yolsun benim.
Senin için, karanlığıma ışık olacak,
Bardağımda içecek suyum dedim,
Bana can, ruhuma, hayat verecek,
Nisan yağmurum dedim senden için.
Ahmet Bağçe
SEVDİM
Ben, sonra sen, birbirimizi kırdık, kırıldık.
Pişman değilmiş gibiydik ama seni çok sevdim.
Sessizliğime gömsem de seni çok özledim.
Aradım, gel diyemedin.
Hayır dedin haykırdın,
Taş bastım yüreğime,
Çekindim alışık sözler söylemeye.
Biliyorsun sana tutukluydum be güzelim,
Bendeydin, hayalimdeydin, özlemimdeydin.
Seni halen yüreğimden söküp atamadım
Hep ağladı gözlerim,
Çünkü bu gözler seni ağlayarak sevdi güzelim.
Ahmet Bağçe
Biz ikimiz, mavisini gökyüzünden alan,
Okyanusuna âşık deniz gibiydik.
Ve şimdi kıyısından ayrılamayan,
Birbirine uzaktan bakan adalar gibiyiz.
Ahmet Bağçe
YAĞMURDU KISKANAN
Hani hatırladın mı?
Okul çıkışında sinemanın önünde buluşmuştuk.
Gözlerimiz hasret giderirken,
Yağmur altında epey bir konuşmuştuk.
Islandık hastalanacağız demiştin,
Sana, asıl ıslak ve hastalanacak olan yağmur,
Çünkü o bizim aşkımızı kıskanıyor demiştim.
Ahmet Bağçe
DİYEMEDİM
Ve sonra seni tanıdım,
Dedim neredeydi bunca yıl,
Sessiz gece gibi sessizce geldin içime.
Düşlerime girdin, duygularımı alt üst ettin,
Söyleyemedim sana söylemek istediklerimi,
Yazmak istedim korktum, yazamadım,
Sonra şiirlerime döktüm sevgini kelime kelime.
Dedim, hadi sevmeyi bilmiyorsa aşk acısını ne bilsin.
Bu defa yük olmaya başladı sevgin sol tarafıma.
Yıldızları saydım hayalinin gelişinde,
Uyudum seni unutmak için,
Uyandığımda gene sen vardın hayalimde.
Ahmet Bağçe
Aşkla bakan göze, yanmasını bilen kalbe, sevgi yükü ağır gelmez.
Ahmet Bağçe
Bir tarafım deniz, bir tarafım rüzgâr,
Ve içimde sen.
Yüreğim yüreğine kulaç atarken,
Senin dalgalarınla boğuşuyor,
Kulaklarıma seni fısıldayan rüzgârdan etkilenmeyen,
Gözlerim, gök mavisi gözlerinden ayrılmıyor.
Ahmet Bağçe
Ben seni her şeyimle çok sevdim.
Ve seni kaybettiğim için üzgünüm.
Şimdi hatıralarınla avunan ben.
Anladım ki;
Seni unutamayacak kadar çok sevmişim.
Ahmet Bağçe
İçimde senli öyle büyük kasırgalar var ki;
Gönlüm sana aktı, aklım kayboldu,
Ve senli hatıralarım yerle bir oldu,
Bir tek hayalin sallanmadı bende kaldı,
Burak oda bende kalsın hayal etmesin başkaları.
Ahmet Bağçe
SİLİNMİYOR
Hayat güzel olmasına güzel ama,
Benim için güzelliğini bozan,
Senin için kurduğum hayallerim,
Gerçeklerden daha dalgalı, daha rüzgârlı.
Bazen beni unut diyorsun,
Bazen acı çektiğinden bahsediyorsun.
Sözünü tutup seni unutmayı,
Seni silmeyi denedim ama,
Yüreğimden izlerin silinmiyor,
Öyle zor ki;
Bu yürek yanarken,
Seni silmek ve unutmak imkânsız be güzelim.
Eğer sana acı veriyorsam mutlu ol.
Verdiğim bütün bu acılar seni özlediğimdendir.
Ahmet Bağçe
ANLAŞILMADIK
Evet anlıyorum,
Çünkü bir zamanlar bende anlaşılmak isterdim.
Hani büyüyorduk ya! Küçükken,
Merak ederdim büyükleri..
Onlarda çocuktu bir zamanlar,
Neden anlamazlar ki derdim bizleri
Dert ederdim her şeyi.
Ne fark etti ki şimdi,.
Büyüdükte anlaşıldık mı?
Geliştikçe örselendik, utandırıldık, acıtıldık,
Sevdik suçlu olduk,
İlgisiz kaldık kaba olduk,
Âşık olduk, manyak olduk, şıpsevdi oldu adımız,
Ne anlatabildik ne anlaşıldık,
Nede biz anlaşılamadığımızı anladık,
Kâğıt üzerinde kaldı sevdamız,
Ahmet Bağçe
Boş değil, dolu bardağım,
Aşkın demi beklerken acıdı çayım,
Tatsız içmeye alışık değilim,
Sun az biraz ballı tebessümünden,
Şu acımış aşkı tatlandıralım.
Ahmet Bağçe
GÖNÜL İŞİ
Göz, göze gelir bazen,
Çarpmayabilir de kalpler,
Gönül, gönül işine girmeye görsün.
Kalbin görmesini sağlar.
İşte o zaman kalp, kalbi görürken,
Göz de göze gelir,
Yeşerir gün yüzüne çıkan aşklar.
Ahmet Bağçe
ANLA
Seni suçlamıyorum.
Aşkın fukara,
Duygularım zengin olunca,
Sana kendimi ifade edemedim.
Bundandır gözlerimin sitemli çiçek açması.
Ahmet Bağçe
KÖK SALDIM
Unuttun mu? Bizi,
Yoksa yok mu? Saydın sevgimizi.
Hatırlamadığını bildiğim halde,
Bugünde bekledim seni,
Telaşım içinde dahi:
Unutmadım ikimizi.
Sendin veda eden,
Tükenen sevginle birlikte,
Sendin sevgimizi bitiren.
Hatıralarımızı andıkça zaman zaman,
Meyve veren ağaç gibi,
Şimdi sensizliğe kök saldım ben.
Ahmet Bağçe
UNUTUNCA
Saçıma bir ak daha düştü,
Sen unutunca beni.
Acıtır oldu,
Yarım yaşanmışlığın mutluluğu.
Gücünü ay ışığından almıştık,
Karanlığın içinde doğmuştu aşkımız,
Birlikte bakmıştık mehtaba,
Ve şimdi yalnızım yıldızların altında.
Ahmet Bağçe
Umut, istasyon gibidir. Gideni de bekler geleni de.
Ahmet Bağçe
Mücadelesini yarım bırakan kimsenin felsefesi, aracı yoldan eden patlak lastik gibidir.
Ahmet Bağçe
Âlim olmuş cahille bal yesen tat alamazsın ama adam gibi adamla soğan ekmek yesen ağzın dolu bal olur.
Ahmet Bğçe
MEHTAPDA SEVDİM
Ben seni mehtap da sevdim,
Duygularımı girdabına çekerken,
Bana aşk ışığını yansıttın.
Özlemini bıraktın,
Mehtabı bekleyen gece gibi,
Dalgasını bekleyen sahil gibi,
Yağmuru bekleyen toprak gibi,
Bende seni bekler oldum.
Ahmet Bağçe
YAĞMURUM OL
Her sabah uyandığımda
Gözkapaklarımda hayalin,
Açmak istemiyorum gözlerimi.
Gidiyor geri gelmiyor hayalin.
Bu defa kar yağıyor içime,
Duygularım dışarı çıkıyor.
Senden yağmurum olmanı istiyorum,
Dışarı çıkan duygularım girsin içeri..
Ahmet Bağçe
Anısı için saklanan eski gömlek gibi değilmiş,
Siyah beyaz fotoğrafımız bile kalmamış albümümüzde.
Bir hayatı yok etmişsin hatıraları yırtıp atmakla.
Demek ki, kaybolmuş bir anahtar kadar değilmişsim yanında.
Ahmet Bağçe
Bazen kırılır gönül, yara alır ya! Kaybolmak, nefes almak ister bazen. Merak edildiğini anladığı an rahatlar insan.
Ahmet Bağçe
Anlamıyorsa zorlama. Çuvalı su ile dolduramazsın.
Ahmet Bağçe
Bakma kabuk bağlayan dışıma,
İçim, bal dolu harnup gibidir.
Aldanma benim gülen yüzüme,
Akan gözyaşımı yağmur kıskanır.
Ahmet Bağçe
Çarpıntısının bir nedeni olan kalbe akıl akıl erdiremez.
Ahmet Bağçe
AŞKIMIZ
Ağlamanın gülmek kadar şifa olduğunu,
Sana âşık olunca anladım.
Hayal ettiğim aşk,
Seni tanıyınca sönük kaldı,
Çünkü sensizliğe yüreğim,
Gözlerimden önce dökülüyor ve diyor,
Biz ikimizin aşkı,
Sonsuza kadar sanat eseri gibi kalacak,
Bizi gören gözlere aşkımız,
Neden yaşadıklarının anlamı olacak.
Ahmet Bağçe
ÜJ BEŞ ASANLA ATÇE
-Gız Atce sana bi sır veremmi. Bak gimseciklere dime, dirsen var ya ani! ölünü gör.
-Adi len Asan diyiver lennn görolası bekliyem seniii. -Dur gızzz imdicek durvirecek galbiiim ağacık imdicek duracak gibi valla. -Akkatmı leennn Asannn. Ne diyivercen benee. -Of be Atce. Emme sabırsızsın dur biii. Bak kimseye dime temam mı? -Ben sağa! -Eeee! -Ben sağa var ya! --Eeee... -Sağaa dirimkine, ani varya ya! Garnım çok acıktı. Ani diyom bene bi ehmek arası bişele yapsan!
-Ölnüyün görüü Asannn……
Ahmet Bağçe
RUHUMUN BAHARI
Şimdi bir koşu uğrasan da baksan penceremden,
Kış’a girmeye hazırlanan sonbahar gibiyim,
Matem kokan odamın duvarında asılı bir tek resmin,
Masada yarım kalmış soğumuş kahvem ve ben!
Dertlenme, bekle buda geçer dese de içim,
Gözlerim damlıyor, acıyor içim,
Kayalar arasındaki yeşilliğini göremiyecek kurumuş çam gibi,
Bir daha seni göremeyeceğim diye korkuyorum.
Ve ben senden vazgeçmiyorum,
Belki dönüşünle en mucize fırsatım olabilirsin,
O vakit sana yüreğimle sarılacağım,
Tenime renk, ruhuma bahar, dudaklarıma tebessüm açacak,
Ahmet Bağçe
SIKICI GÜN
Bugün ne kadar sıkıcı bir gün.
Tepem atıyor, yüreğim yanıyor,
Üşüyor ayaklarım.
Gözlerim ne gördüğünü bilmediği bir noktada,
Defter sayfasını karalıyor kalem tutan ellerim.
Dilime ne demeli,
Oda konuşuyor işte,
Birde konuşulanı duymuyor işiten kulaklarım.
Karanlıksa dinlemiyor duygularımı,
Yar yanında tutamadığım zaman,
Yerinde sayıyor bu gece.
Çok sıkıcı bir gün çok.
Ahmet Bağçe
,
BEKLEDİM SENİ
Kaç gece geçti, kaç mevsim boy gösterdi,
Sen hasrete gideli,
Aşkın üzeri kabuk bağladı ama,
Sevdan yüreğimde kök saldı.
Öyle çok bekledim,
Öyle çok özledim ki seni,
Kök salan sevdamı yerinden sökmeye,
Gönlüm razı olmadı.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİNDEYİM
Ben gözlerinde hapsoldum,
Özgürce sende dolaşıyorum.
Ellerim ellerine değmese de,
Bana gözlerinin bakması yeter.
Anlamlı bakışlarının anlamı olmak,
Aşk bahçende rüyalara dalmak istiyorum.
Dokun istiyorum sevgisiz katılaşmış yüreğime,
Ümitsiz ve boş yanan yüreğim sönsün ıslak dudaklarında.
Ahmet Bağçe
HAYAL OLDU
Pınarından özlem akıtır buğulu gözlerim,
Dokundukça ıslatır ellerimi yaşlı gözlerim,
Hasretin arttıkça umutla yollarını gözlerim,
Baharı tükenmiş gönlüne kavuşmam hayal oldu.
Ahmet Bağçe
Sen beni unutabilirsin ama duygularımın gözü, hayalini gördükçe, seni unutmam mümkün değil.
Ahmet Bağçe
CAN SİMİDİM
Bazen öyle çok düşünceler içinde yüzüyorum ki,
Boğulacak gibi oluyorum,
Ve senin hayalin önüme gelince,
Hayaline can simidi gibi sarılıyorum.
Ahmet Bağçe
Gündüz yüreğime, gece hayalime esen duygularım gibisin.
Bazen denizden esen deniz meltemi gibi ruhumu rahatlatırken,
Bazen karadan esen kara meltemi gibi donduruyorsun.
Ahmet Bağçe
Kişi kendinde oldukça hayatın içindedir, çünkü hayat kendinde olana güzeldir.
Ahmet Bağçe
HAYALİM SÖNER
Benim gibi bakarsan gözlerime,
İçime ruhun girer,
Gözlerimin içinde gezersen,
Yüreğimde güller açar kokun siner.
Sen ağlarsan,
Gözlerimin feri söner duygularıma gece girer.
Göremem sonra seni
Hayallerim bir bir söner.
Ahmet Bağçe
SEN BENİM
Belki sana canımı veremem ama,
Sen benim canım gibisin.
İnanıyorum bir gün beyaz bakarsın,
Siyah baktığın bu kalbe.
Çünkü sen benim,
İlk kez birinin sevdiğini kendimde gördüğümsün.
Ahmet Bağçe
Öfke yer değiştirdikçe aklın, aklı karışır, duyguların esiri olur.
Ahmet Bağçe
HASRETİM İŞTE
Çölde kumun suya hasreti gibi hasretim sana,
Düşündükçe duygularım yoğunlaşıyor tek noktaya,
Sana doğru kalbimin ritmi artarken,
Ara veriyorum geceleri uykularıma.
Bazen özlemini gözlerimden akan yaşa,
Bazen hayallerimdeki gülümsemelerime saklıyorum.
Ve korkuyorum, bu kalp sana yanıkken,
Senin başkasına âşık olacağına.
Ahmet Bağçe
İÇİMDEKİ SONBAHAR
Sen benden koptuğunda,
Sonbaharı yaşadım.
Hani dalından düşen yaprak gibi,
Bende düştüm gönlünden,
İşte o zamandır sen yağıyor gözlerim.
Yaza göz kırpan sonbaharı,
İçine çeken kış gibi,
Soğuk yağıyorsun içime.
Ahmet Bağçe
Sana Leyla’m desem,
Kıskanır mı? Mecnun beni.
Feryat’ın Dağından feryat etsem aşkımı,
Duyarmısın sesimi.
Ahmet Bağçe
Ağırlığım ikramımdan, suskuluğum dostlarıma saygımdandır. Minderimin başköşede olması ise bana verdiğiniz değerdendir.
Ahmet Bağçe
Ben kendi mezramda akarken, sana rastladım ve doğru yolda olduğumu anladım. Yoluma gelsen de yüreğine su gibi aksam.
Ahmet Bağçe
BEKLEMEK
Deli dediler, bakıp geçtiler,
Bu istasyonda ne bekler diye güldüler.
Trenin istasyona geldiğini düşünemediler,
Belki bir beklediği vardır diyemediler.
Beklenen belki gelecek belki hiç gelmeyecek,
Ama hasreti olan, sevdası ve geleceğine özlemi olan,
O anın şikâyetçisi olsa da bekleyecek.
Çünkü hayat beklemekten ibarettir
Ahmet Bağçe
OYSAKİ
Kaç kez gözlerinin içine hapsettim kendimi,
Kaç kez duyarsız gülüşlerin içinde boğuldum,
Kaç kez yuttum yürüdüğün yolların tozlarını,
Oysaki ben çiçekler içinde büyütmüştüm sonsuz sevgini.
Ahmet Bağçe
Kendinizi dinlemeyin, dinletin. Huzur senin, huzursuzluk onların olsun.
Ahmet Bağçe
KALBİMİN SAHİBİ
Kalbimi sende tut,
Arada dinle sohbet et.
Dışarıya salma belki üşütür,
Belki sıcak çarpar,
Ne bileyim adres bulamaz belki,
Kaybolur, üzülür, gözyaşı döker.
Çünkü o kalp bir tek seni biliyor,
Seni seviyor ve senin için atıyor.
Ahmet Bağçe
Hangi sözlerden,
Hangi cümlelerden süzüldün geldin,
Masal gibi okunursun gözlerimde,
Gecenin içinde yıldız kayar ya! Hani,
Yıldız gibi kaydın içime.
Ahmet Bağçe
Benden çok yüreğime sor seni, günü sessizce geçiyor da, gecesi sensiz geçmiyor.
Ahmet Bağçe
Hayalleri çok olduğu kadar yalnızdır insan.
Ahmet Bağçe
KAHVE
Kalabalık içinde çay içmektense,
Yalnızlık içinde kahve içmeyi isterim,
Çay içerken kalabalığa uyarken,
Kahve zaman yolculuğu yaptırıp,
Beni sana götürüyor,
Severek dinlediğim müzik,
Zevkle okuduğum kitap gibi oluyor.
Ahmet Bağçe
SENİ GİYİNDİM
Bugün seni giyindim, biliyormusun,
Yakıştığını,
Kalplerimizin birbirine aşkla çarptığını
Aynı duyguları taşıdığımızı söylediler.
Birde senin çok güzel olduğunu,
Sonra harika bir güzelliğe sahip olduğunu dediler.
Ahmet Bağçe
Sonra düşüncelerimin altında tüm düşüncelerimi bulunca bir düşünce sardı beni. Meğer ne çok düşünceliymişim.
Ahmet Bağçe
SENSİZLİK
Ve senin güzelliğin olmasaydı,
Yalnızlık örterdi gecelerimi,
Gün doğardı, sabah olurdu,
Hiç mi hiç göremezdim hayalini.
Her rüzgârın ardında bir arada buluşan,
Yağmur getiren kara kara bulutlar,
Teğet geçerdi gözlerimin önünden.
Oysaki şimdi, özlüyorum bulutlara gizlenmiş güzelliğini.
Ahmet Bağçe
SEN
Seni hayal ederek çizdiğim resmini izlerken,
Hayalini özlüyorum ve anlıyorum ki,
Seni çok seviyorum.
Çünkü sen bitmesini istemediğim hikâyem,
Tekrar tekrar dinlemek istediğim masalım.
Kalbimin bütünü, nefesimin tamamı,
Ve hayalimde oluşan sevdamın anlamısın.
Ahmet Bağçe
Ben gülerken ağlayan gözleri severim. Çünkü o gözlerde mutluluklar ile acılar gizli ve bana ait yaşanmışlıklar var
Ahmet Bağçe
Ne zaman kadehimi doldursam yalnızlık, aşkın ve hayalin misafirim olur. Zalim hayat, seni sensizleştiriyor bana.
Ahmet Bağçe
PİŞMANLIĞIM
Sonra en büyük pişmanlığım, farkında olmadan pişmanlık içinde boğuluşumdu. Çünkü her kolunu uzatanın elinden tuttum bu yüzden boğulan ben oldum.
Ahmet Bağçe
Ve şimdi damağa burukluk veren şekersiz çay gibi, yüreğimde demleniyorsun.
Ahmet Bağçe
Biraz ağlayınca kabaran hislerim kucak açtı yalnızlık uykusuna. Uyku salladı ben ağladım
Ahmet Bağçe
BIRAKTIĞIN YER
Aldandım mı? Yoksa,
Seni güneşim sanıp yanmıştım.
Bugün özlemin içinde,
Gölgende ter döküyorum.
Şayet bir gün özlersen beni,
Bıraktığın yer, unutulduğun yer olur.
Ahmet Bağçe
Bazen öyle çok yazacaklarım oluyor ki,
Kalemimi ne zaman elime alsam,
Aklım hayaline kayıyor,
Unutturuyorsun bana yazacaklarımı.
Ahmet Bağçe
Ben sana suskunsam, suskunluğum,
Hayalimde seninle çok konuşmamdandır.
Sen benden kaçıp uzaklaştıkça,
Aşkın beni, hayaline yaklaştırıyor.
Ahmet Bağçe
Hayatta bazı yaraların kapanması için, Zamandan fazlasına ihtiyaç oluyor insan..
Gönül gitmek ister bazen, aldığı acıların ıstırabından özlem içindir zaman zaman.
Sevilmek ister ama yüreğinin sancısından sevmekten vazgeçmek İster bazen
Ahmet Bağçe
Hayatta bazı yaraların kapanması için, Zamandan fazlasına ihtiyaç duyar insan..
Gönül gitmek ister bazen, aldığı acıların ıstırabından özlem içindedir zaman zaman.
Sevilmek ister ama yüreğinin sancısından sevmekten vazgeçmek İster bazen
Ahmet Bağçe
O TABLODUR
O yar, öyle bir kalemdir ki; Yazmasını bilen için, bazen aşktır, bazen ağacında mis gibi kokan bir gül, elmastır bazen, el uzatınca mesafedir, hasrettir, tablodur Mona Lisa gibi seven bir kalp için. Vazgeçilmez bir eserdir kısacası.
Ahmet Bağçe
Öyle güzel kokuyorsun ki,
Çiçeğinin özü,
Ciğerlerimi dolaşırken,
Ben sarhoş oluyorum.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİN
Bugün yine seni andım,
Gözlerimin önünden geçti,
Gülerken hasrete boğan,
Baktıkça bakmak istediğim,
İçine doğduğum yeşil gözlerin.
Ahmet Bağçe
SABAH GÜNEŞİM
Gecemin durgunluğu, sabahımın güneşi,
Dalgalara göğsünü geren kayalar gibi,
Hasretine göğsümü gerip,
Gözlerim, kurumaya yemin etmiş,
Sahilin ıslak kumları gibi.
Hayalimde senli olurken,
Sensizlikle geçen her zamanımda,
Geceleri gölgesini arayan ağaç gibi ararım seni..
İşte benim hasretim,
Bana bıraktığın kokunu içime çekiyorum da,
Sensizliğini çekemiyorum.
Benim için hayat,
Nefes, su ve sensin.
Ahmet Bağçe
AKLIMDA DOLANIR
Gecenin içine gizlenmiş,
Yüreğime doğan güneşim.
İlkbaharımda içime açan papatyam,
Sonbaharımda ruhumu okşayan güz çiçeğim.
Keşke taş olup, başıma düşmeseydin,
Bulut gibi zihnimde dolaşmasaydın,
Yüreğime oturdun, aklımda dolanır,
içime içime yağarsın.
Ahmet Bağçe
Çok zaman hayat yanıltıyor insanı. Çünkü yaşam içinde mutlu olanların, mutlu olmadıklarını gördüm.
Ahmet Bağçe
BUĞULU GÖZLER
Unutulmuşluğa yelken açan anıları hatırlatan,
Ve en anlamlı bakışları olan gözlerini,
Başka kimde görebilirim ki.
Tılsımlı mı? Sende ki, o buğulu gözler,
Baktıkça çoğalsın istiyor,
Tekrar tekrar doğası geliyor gözlerinde gözlerim.
Ahmet Bağçe
GREV VAR
Bu kalpte aşk grevi var.
Yavaş yavaş yanaşacağım kalbine.
Usul usul dokunacağım gül yüzüne.
Uzun uzun bakacağım gözlerine.
Ve sessizce anlatacağım seni sevdiğimi.
Ahmet Bağçe
ÖZLEMİM MİSAFİRİN
Yaza el sallayan bir sonbahar akşamı,
Tutuklu kaldı gözlerim gözlerine.
Tatmak istiyor bu gönül özgürlüğün tadını
Kır zincirini bir tebessümü yeter dudaklarının.
Ve sonra affet âşık olmuş olan duygularımı,
Sarıl özlemim misafir olmuşsa duygularına,
Kelimeler çaresizce dökülüyorsa dudağımdan,
Ziyan olmuş bir aşkın resmidir as gönül duvarına.
Ahmet Bağçe
SOĞUK NELERE KADİRSİN
O gün dere kenarında yalnızdın, çok kişilik kanepede tek kişiydin, müsaade istedim buyur ettin. Sığ yerleri buz tutmuş derenin akıntısına dalmış bakıyordun. Soğuk içine işlemiş gibiydi. Birbirini ısıtmaya çalışıyordu ovuşturduğun ellerin. Üşüyordun, ağzından çıkan buharı boşa salmak istemiyor avuç içlerine üflüyordun. Önceleri garip gelmişti bana, geçiriyordum aklımdan, gitseydi ya evine, neden oturur soğukta dere kenarında. Eh bende senden farklı değildim, dere kenarında bende oturuyordum soğukta. Bir an şaşkınlık içine girdim. Sen mi? Ellerimi tuttu, ben mi? İstemeden kavradım ellerini. Ovuşturmaya ve uflamaya başladık ikimizde ellerimizi, sıcak alış veriş oldu bir an birbirimize. Sonra birden başın omzuma yaslandı, saçların deniz dalgası gibi gözlerimin önüne vuruyordu. Kumsalda sandım birden kendimi. Dalgalarla buluşan, sörfçü benzeri. Şimdi çay kafesinde olsaydık dedim, ne bahaneler geçecekti aklımdan, türlü oyunlara başvuracaktım ellerini tutmak için, şimdi o gün anılarda kalırken elimde kaldı ellerin. Soğuk sen nelere kadirsin.
Ahmet Bağçe
Aydınlıktan korkan yetişkinler, karanlık içinde yolculuk yapan nesillerin yetişmesine zemin hazırlarlar.
Ahmet Bağçe
İçimdeki beni, senden eden özleminden gülümsemek gelmiyor içimden.
Ahmet Bağçe
Sen bana sevgini göster ki; Bende sana duygularımı ifade edeyim. İşte o zaman sevgimin sonsuzluğunu göreceksin.
Ahmet Bağçe
İşte ben, böyle bir akşam vakti sarhoşken sevdim seni. Çünkü seni her gördüğümde güzelliğin sarhoş ediyor beni.
Ahmet Bağçe
Sen ki, duygularımın içinde yanan hasret çekirdeğim,
Denizin serinliklerinde dahi hasretin yakarken,
Armağan ettiğin özleminin yoksuluyum ben.
Ahmet Bağçe
ŞİMDİ İŞTE ÖYLEYİM
Şöyle içi yanar ya! İnsanın,
Hani daralır ya! Bazen,
Gözleri dolar da, ağlayamaz ya! Hani,
Birini bekler gibi olurda,
O beklediğinin gelmeyeceğini bile bile,
Gözleri kapıya ıslak bakar ya! Hani,
Saat gece yarısını beş geçtiği halde,
Sensizlik geçmez ya! Hani.
Hani âşık gibi, sevdalı gibi olur ya!
İşte ben öyleyim şimdi.
Ahmet Bağçe
Geceyi sensiz yaşamak ıssız sokakların karanlığı gibi olsa da, umutlarım ateş böcekleri gibi ışıl ışıl.
Ahmet Bağçe
Benim senin için hissettiklerimi sana hissettirdiğim an bana sevgini hissettir ki; Özlemimin son noktası olsun.
Ahmet Bağçe
Papatyaya da dargınım, seni ne çok sevdiğimi bildiği halde, son yaprağı sevmiyor diyerek koptu geldi elime.
Ahmet Bağçe
Ben seni delicesine sevmiştim. Gözlerine bakınca seni gözlerimden dahi kıskanırdım da yanardı yüreğim. Oysaki şimdi dost bile değiliz.
Ahmet Bağçe
Hiç beklemediğin anda, imkânsız dediğim bir yerde karşıma çıkma ne olur. Kalbim durabilir.
Ahmet Bağçe
Anladım ki; gözlerine hasret kalan gözlerimin gözyaşları içinmiş bu yüreğin alev alev yanması.
Ahmet Bağçe
Aşkın gözyaşlarımda açan bir çiçek, sana her gün bu gözler aşkın için nice çiçekler açıyor.
Ahmet Bağçe
SANA BAKTIĞIMDA
Neden sana baktığımda gözlerini kaçırıyorsun diyorsun ya!
Evet, kaçırıyorum.
Sana her baktığımda,
Gözlerinin içine gizlenmiş güzelliğini görüyorum,
O an göğsüm yukarı çekiliyor,
Nefesim daralıyor,
Yüreğim ip atlıyor kafesinde.
Ahmet Baağçe
GÜLÜVER
Sen ömrümün senin olmasını istedin,
Bende olmasın demedim,
Ömrün senin olsun.
Gülmeyi unutan gözlerime bir gülüver.
Gülüverişini kopya çeksin gözlerim.
Bir birimize hep gülüverelim.
Ahmet Bağçe
Ona kitap gibisin birlikte bir çay içelim mi? Dedim, önce beni bir oku, sonra kahve içelim dedi. Oku oku bitmiyor.
Ahmet Bağçe
Onlara masal gibi bizi anlatmışlar, Şimdi bana bizi anlatıyorlar, Yaza el sallayan sonbahar gibi sevmişim seni.
Ahmet Baüğçe
Bildiklerimiz yâda bilemediklerimiz iç halimizi, duygularımızı belirler. Çok bilirsen sana birileri ukala der kızar, az bilirsen kendine kızan sen olursun.
Ahmet Bağçe
Yaşlılık geride kalan yılların tecrübe sahibi ustalığıdır.
Ahmet Bağçe
Göremiyorum yağmurun sisinden gözlerini,
Denize gizlenmiş büyülü yakamoz gibisin.
Ay veya şehir ışıklarının denize yansıması gibi,
Yüreğime bir başka, gözlerime bir başka güzelsin.
Ahmet Bağçe
OKUL YILLARIM
Okul yıllarımı andıkça bir ürperti girer içime,
Derslerin hamallığı sıkmıştı beni iyiden iyiye.
Sonra üzerimde öğretmenin gözleri,
Verdiği müjdeyle sınav stresi.
Ne çok uykum gelirdi sayfalarını açınca kitabın,
Hayallerim olurdu doludizgin ders çalışırken.
Okul yıllarımı düşündükçe hüzün basar içime,
Ne çok isteklerim olurdu o vakitler,
Başımda fötr şapka, kolumda asılı baston,
Boynumda yaprak gibi kravat,
Sildikçe parlayan siyah pabuçlar.
Ve sonra ben olmuşum adam gibi bir adam,
Ahmet Bağçe
SEN ŞEHİRSİN
Büyük bir şehirsin sen benim için.
Yüreğini dolaşırken yorulurum bitmeyen güzelliğini,
Bağların, bahçelerin toprak kokar,
Ana kokar, yar kokar.
Koklarken İncinir yüreğim incitirsem seni.
O güzel bakan gözlerinin pınarları,
Akmasın kuru kalsın,
Sana da yeter bana da yeter benim gözyaşlarım.
Ahmet Bağçe
Ortada alevlenen bir aşk varsa, közünde, hayaller, ardında özlem dolu sözlerle akan gözyaşı ve yanan bir yürek vardır.
Ahmet Bağçe
KİTLİYİM
Ben sana kitlenmişken,
Hissetmiyor mevsimleri yüreğim.
Kış neymiş ki,
Ben sana donmuşum,
Açtırmıyor ilkbahar rüzgârı,
Çünkü İçim sana açılmış,
Yakmıyor yaz sıcağı, bu yürek sana yanmış,
Sana dökülüyor sözlerim sonbahar yaprakları gibi.
Ahmet Bağçe
SEN DÜŞÜN
Bana çirkinsin dedin ya! Olsun,
Ben kendimi görmüyorum onu sen düşün.
Ve çirkinliğimi diken gibi gör beni gülüm diye sev.
Benim sana olan aşkım çölde yağmura hasret kum gibidir.
Hem seni çok çirkin seviyorum, çıldırtırcasına sevdiğim.
Ahmet Bağçe
Arzu dolu dudakların titreşimdeyken,
Beni benden etti gözlerime bakan gözlerin,
Gülkurusu rengine dönüştü yanaklarım.
Üstüme üstüme geldi yağmur yüklü bulutlar.
Ve kalbim aşk kavgasına tutuştu kalbinle.
Ahmet Bağçe
Senin için dalgalanan gönlüm, elbet durulacak bir gün. Ve o zaman umursamayacağım üzerime yağan yağmuru.
Ahmet Bağçe
GÜZEL SEVSEYDİM
Keşke seni güzel diye sevmeseydim,
Güzel sevseydim,
İşte o zaman pembe olurdu hayallerim.
Belki, sende beni severdin.
Güneşin batarken getirdiği gece gibi şimdi içim,
Doğarkenki getireceği aydınlığı,
Seninle yaşamayı isterdim.
Ahmet Bağçe
BEN SENDE OLUNCA
Sana diyorum,
Senden bana doğru hep bir esinti var.
Yüreğim kıpır kıpır biliyormusun.
Ellerim tutuşuyor,
Gözlerim, gözlerine takılıyor,
Düşüncelerimde sürekli sen varsın,
Aklım senden gelmiyor.
Kalbim, yüreğim aklım sende olunca,
Ellerim, kollarım işe yaramıyor,,
Nefes nefese kalıyorum,
Zihnim çözülüyor,
Çok kolay dökülüyor dilimden heceler.
Ahmet Bağçe
Ağlayamadı m çünkü ağlasaydım, gözyaşlarımın arasına gizlediğim aşkın, akıp gidecekti gözyaşlarımla birlikte.
Ahmet Bağçe
KEŞKE
Susamıştım da sana kana kana bakmıştım ya hani,
Oluk oluk akan güzelliğin içinde boğulmuştum,
Sonra yavaş yavaş ölmüştüm ya hani,
Keşke yüreğine gömseydin beni,
Sen bana tükenmiş, bitmiş gibi,
Ben sana ölmüş gibi olsaydık.
Ahmet Bağçe
Bütün insanlar kitap gibidir. İçinde nelerin olduğunu bilmek ve anlamak için önce okumak gerekir.
Ahmet Bağçe
Umudumu sildin geçtin,
Hayal bıraktın dünden bugüne.
Önümüzdeki yıllar da öncekiler gibi,
Bölünmüş dört mevsime.
Son bahar kışa, kış ilkbahara göz kırpar.
Ahmet Bağçe
Nezaket, kendi iyimserliğinden başkalarına harcadığın düşüncedir.
Ahmet Bağçe
ANLADIM
Sonra ben seni düşledim,
O kadar çoktun ki, zihnimde,
Yıldız toplulukları kadar,
Aynaya baktım, bir ben varım,
Birde yalnızlığım.
Anladım ki, sen benden kopmuşsun,
Bende halka olmuş zincirlerinden.
Ahmet Bağçe
Üzeri tozlanmış yılların pası olan yüreğimin masasını silmiyorum allerji etmesin diye. Anlatmaya kelimelerin bile yetmeyeceği kırgınlıklarımın hepsi dündü ve geçti deyip susuyorum.
Ahmet Bağçe
Hayat ben sevince değil, sen sevince güzel.
Ahmet Bağçe
YARIM AŞK
Yeşil ve puslu bir haziran havası var sende,
Yüzünün ve kumsalının tadı yok,
Mutlulukla hüznü birlikte yaşatıyor mavi gözlerin,
Bakışların umut vermiyor seven gözlere.
Duyguları sönmüş âşıklar gibi karanlık dağıtıyor,
Yardımcı olmuyor yarım aşk içindeki sevgililere.
Bu mavi gökte bulutlu günün ömrü pek uzun sanma,
Sabahı başka, gün ortasını bir başka aydınlatan güneşi de var.
Ahmet Bağçe
Kapat gözlerini, sonsuz aşkımın gölgesinde, birlikte dinlenelim.
Ahmet Bağçe
O çöplüğe attığın benim kalbimdi. Orada bırakamazdım.
Ahmet Bağçe
O gün bana galiba hasta olacağım demiştin,
Bende sana hasta olan sen değilsin yağmur.
Bak bizi kıskandı nasılda ağlıyor demiştim.
Ahmet Bağçe
O elimden tutmadı, sürükledi getirdi bu yaşa, sen tutarsan elimden, çocukluğumda kalırım.
Ahmet Bağçe
O rüzgâra söyle, sürüklesin beni senin oraya, şu aralar öyle ihtiyacım var ki, sana doğru esmeye.
Ahmet Bağçe
AÇARMISIN
Bir hoş geldin dermisin,
Rüyalarımın ardından,
Söz dinlemeyen kalbim bu gece
Yüreğinin kapısının önünde,
Açarmısın yüreğinin kapısını,
Bir hoş geldin dermisin,
Hasret kokan yüreğime.
Ahmet Bağçe
Nerden bileceksin. Okyanusun derinliklerinde rastlanan Yumuşakçalardan İstiridyedeki İNCİ gibidir gönlümde yaşattığım.
Ahmet Bağçe
Ne kadar sevdim bilmiyorum. O kadar çok sevmişim ki, deryalara aksa taşardı. Küçücük yüreğime nasıl sığdın.
Ahmet Bağçe
Aslında üzülmedim, arkasından uzun uzun baktım ve sonra gitti dedim. Lakin gözyaşlarıma hâkim olamadım.
Ahmet Bağçe
Dülger gibi, odun kesip kereste biçiyorsun. Beni anlamadın. Gidersen üzülürüm, ama gidersem yüreği yanan sen olursun.
Ahmet Bağçe
Seni bir türlü anlayamadım. Yaz kapıya dayandığı halde, kışa göz kırpan ilkbahar gibisin.
Ahmet Bağçe
Ey! Benim gözüm, sana bakan o ahu gözlere benim baktığım gibi bakan olursa, o bakan gözleri kör ederim.
Ahmet Bağçe
KARŞILIKSIZ
Biraz umutsuzluk,
Birazda karamsarlık
Üzerine azda yalnızlık,
İşte ortaya karışık sensizlik.
Sen az biraz su serpseydin,
Ben, benzin olur harlardım,
Sevgini güne çıkarsaydın,
Ben güneşinde yanardım.
Ahmet Bağçe
NE MUTLU
Sonra en büyük zevkinin ağlamak olduğunu söyledi,
Şok oldum ve sordum.
Neden dedim.
Dedi tüm isteğimi Allah’ım kabul etti,
Yüreğimden şükrediyorum,
Gözyaşlarımı zevkle akıtmam ondan.
Ahmet Bağçe
Benim yüzümde bir gülücük ol. Yüreğime senin heykelini dikerim.
Ahmet Bağçe
Cebirde x’e verilen değer y nin değerini de bulur. x gibi değeri bilinmeyene değer verki, y gibi değerin belli olsun.
Ahmet Bağçe
MUTLU OLMAK İÇİN MUTLU EDİN.
Gençlerimizi düşünüyorum, okumuş gençlerimizi. Bazen kendi gençliğim aklıma geliyor, yani okumuş olduğum anki gençliğim geliyor. Çok isterdim o zamanlar bana öğüt verenim olsaydı ama yoktu. Dini bilgisi olmasa da, hayat tecrübesi olmasa da, görmüş geçirmişliği olmasa da, yarım yamalmakta olsa öğütler verseydi. Biliyormusunuz bir annem, bir babam olmadı benim. Küçük yaşta anne ölünce baba yok oluyor. Hani derler ya! Getir ananı olayım baban diye. Çok doğru bir söz. Anne olmayınca hayatta olsa da öğüt verecek bir baba olmuyor. Hayatta olduğu halde babası olmayan şanslı çocuklardan biri olarak büyüdüm ben. Önümde bir büyüğüm, olsa, bana işte şöyle yap, şu yoldan git, saygılı ol, bir büyük bir şeyler söylerse tut yâda tutmasan da dinle, demesini isterdim. Gençler size bir şeyler anlatan büyük dini konularda bilgisi yoksa da, o birilerinden dinlediğini anlatıyordur, kıssadan hisse gibidir anlattıklarını dinleyin. Sevgili gençler yarın sizde anne, baba, torun sahibi olacaksınız. Size bir şeyler anlatanı cahilde olsa dinleyin. Dinlemek istemediğiniz anne veya baba veya her kimse size hazır malzeme veriyor. Bunun farkında olun. Çocuklarınıza anlatacağınız en önemli şeylerdir bunu bilin, ileride anneanneniz, yâda babaanneniz veya dedeniz şöyle derdi gibi çok güzel malzemeden mahrum olmayın. Çünkü çocuklar hayattan göçüp giden nenelerini dedelerini ve onların sözlerini merak eder ve ilk ağız sizden isterler ve dinlemekten sevk duyarlar aynen sizlerin zevk duyduğunuz gibi. Onları yani önünüzdeki büyükleri mutlu olmak için mutlu edin.
Ahmet Bağçe
Bahçe çiçeksiz olur mu?
Aşka hesap sorulur mu?
Olmazsa bağda çiçekler?
Bülbül mutlu olur mu?
Ahmet Bağçe
İÇİM DARALIYOR
Hafif rüzgâr ve ardından sicim gibi bir yağmur,
Toprak mis gibi kokuyor,
Yapraklardan damlayan yağmur taneleri,
Ve aralarında gizlenmiş kuşlar,
İçim daralıyor, bende bir hüzün, bir burukluk var,
Dinlediğim eski bir şarkı geliyor aklıma,
Sanki seni davet ediyor kalbime dokunan damlalar.
Yağmur sesi arasında kuşlar sessiz ben yalnız.
Ahmet Bağçe
Mutlu olmak isteyen insanların ödülü yalnızlıktır.
Ahmet Bağçe
HİKÂYEYMİŞ
Demek ki, aşkın kum üzerine yazdığın bir hikâyeydi,
Okudum, kalbinde yerimin olmadığını anlayana kadar.
Ben sende biraz yalnız, birazda kimsesizmişim onu anladım,
Şimdi sana günbatımına doğru kış vakti gibi soğuk bakıyorum.
Sen aşkın tuzağında mutsuzluğu mutluymuş gibi yaşarken,
Ben seni, mahkûmun özgürlüğünü beklediği gibi bekledim.
Biz ayrı sabahlarda uyanıp, aynı gökyüzünün akşamını izlerken,
Gördüklerim hayallerimin, umutlarımın karanlık geceleriymiş.
Ahmet Bağçe
Hatırlıyorum da o gün son patatesimi sana bırakmıştım,
Özverimi göresin seni ne çok düşündüğümü bilesin diye.
Ve hatta öykümün adını son patates koydum.
Ahmet Bağçe
Kar yağıyor içimdeki şehre,
Umutsuzluk buz tutmuş,
Donduruyor geleceğimi.
Ne kadar ısıtmaya çalışsam,
Çözülüp erimiyor,
Buz içinde içimdeki bu şehir.
Ahmet Bağçe
Yabani otlu ve dikenlidir benim aşk bahçem,
Dertlendiğim de, olur, mutluluğumda olur bazen.
İçine ektiğim duygularım çürüse de domates gibi,
Bir öğretmen gibidir duygularım, dinlemeyi de öğretir sabrı da.
Ahmet Bağçe
PARAMPARÇAYIM
Önce ellerindeki buruşmuş mendili uzattı,
Sen benim en büyük zaafımsın dedi,
Sonra kapattı gözlerini,
Büzüştürdü titreyen dudaklarını.
İşte o an paramparça oldu yüreğim,
Bu nedenledir yüreğine olan ziyaretim.
Ahmet Bağçe
Bir köyün, bir şehrin kültür seviyesini, o beldenin ana merkezini oluşturan cadde ve sokakları gösterir. Yapıtları bakımlı ve geçmiş yüzyılı konuşuyorsa halkı, hatırı sayılır seviyede olduğunu. Bu günü canlandırıyorsa teknoloji çağı yakalanmış bilinçli halkın yaşadığını, ısı kalorisi düşük mayıs kokuyorsa o beldede halen cehaletin kol gezdiğini gösterir.
Ahmet Bağçe
Öyle karşıdan bakınca seni yaralamışım gibi algıladım, sonra yüreğime dönüp baktım, asıl yaralanan ben olmuşum.
Ahmet Bağçe
Eserken kök söktürüp, dal kırmayın ki, bir dahaki esintin beklenir olsun.
Ahmet Bağçe
BAZEN
Bazen kelimelerin yutulduğu,
Korkularımın perdesini açtığı,
Gözlerimin ışık saçtığı anlar oluyor,
Sen aklımı ziyarete geldiğinde.
Hayalimde bile o kadar güzelsin ki;
Okyanuslar dahi kıskanıyor güzelliğini.
Ve ben hayalinin karşısında bile,
Heykel gibi oluyorum.
Anlamsız gelen şiirler anlam bulurken,
Ruhum daralıyor yağmur damlalarından,
Dans ettiriyor buz üzerine düşen karlar.
Ve senin buğulu gözlerinle,
Uyanmak istiyorum uykularımdan.
Ahmet Bağçe
RÜYAMA GELDİN
Bugün yine rüyama geldin,
Dün geceki gibi,
Başını omzuma koydun,
Ellerimse ellerindeydi.
Benden bir masal anlatmamı istedin.
Bende sana seni anlatmak istedim.
Ve seni sana anlattım,
Öyle güzeldin ki;
Övgülerimi dinlerken uyudun rüyamda.
Ahmet Bağçe
Aşk geliyorum demez, gözler gördüğü an, gönül suyu yüreğe akarken beyinde şimşekler çakar.
Ahmet Bağçe
SENİ GÖRÜNCE
Sonra en büyük hazımsızlığı yaşadı yüreğim,
Gün batımında bir el tutuyordu ellerini.
O an söndü gözlerimdeki ışık,
Sustu duygularımdaki müzik.
Sensizlik kokmaya başladı solan çiçekler,
Yargılanıp yalnızlığa hüküm giydi yüreğim,
Sessizlik geldi ziyaretime
Ve haz aldığım müzikte kaybetti benliğini.
Ahmet Bağçe
Aşk gösterince yüreğime yüzünü,
Bir kenara bıraktım huzuru.
Ve göğsüme bastıkça aşkın ağırlığı,
Ruhumla alay eder baharın kokusu,
Ahmet Bağçe
O kadar güneş doğdu ki, geçen zaman içinde üzerimize. her günbatımı o günü dün diye anımsattı bize..
Ahmet Bağçe
Bazen sevildiğini bilmek, yaşamanın nispeti sonsuzluk olan katma değeridir.
Ahmet Bağçe
Gönül yem arayan bir kuş gibidir. Sevilmek için hayallere uçar, sevmek için yüreğe döner.
Ahmet Bağçe
Üzgünlüğün, mutluluğun ve öfkeliliğin bedeli ağırdır. O an ki, duruşun yaptırımları dürüst insanın harcı değildir.
Ahmet Bağçe
NİSAN YAĞMURUM
Bulutlar her ağladığında,
İçimi ıslatıyor,
Dudaklarından dökülen,
O iki hece, bir kelime,
Damlıyor yüreğime.
Çıkmıyor hiç aklımdan.
Sen benim ilk göz ağrım, unutamadığım,
Nisan yağmurum.
Ahmet Bağçe.
Haftaya kalbimi sana bırakacağım pek eziyetli değil. Onu sev, yalnız bırakma, ha birde sırtını dönme çok mutlu olur.
Ahmet Bağçe
Para mutlulukla boy ölçüşemez, para bozulur ve harcanır. Mutluluk duyumsanan sevinç, yüreğe bahşedilen bir ödüldür..
Ahmet Bağçe
Her ateşli hastalığın ardında nice fırtınalar gizlidir.
Ahmet Bağçe
NEREYE GİDELİM
Ta şoralara oturmuştuk bir zamanlar,
Yeşeren topraklar üzerine,
Sen vardın, gönlümdeki vardı, onlar vardı yanımızda,
Şimdi hepsi bir bir dağıldı gitti,.
Desene yüreğim,
Kaç zamandır yalnızız buralarda,
Biz nereye gidelim.
Ahmet Bağçe
Ben senin sevdana daldığımda boğuldum, büyük sularda boğulmama gerek mi? Var.
Ahmet Bağçe
BAK GÖZLERİME
Her şey bitti diyorsun da,
Neden hayallerinde bana geliyorsun.
Öyle karmakarışık bir halde olduğumu düşünüp,
Gözyaşlarını döküyorsun.
Sırtını dönmeye çalışma,
Aşk böyledir işte.
Sırt ver bana.
Bir zamanlar baktığın gibi,
Öyle güzel bak ki; Gözlerime,
Sevmek değil,
Senin için ölmek nasıl bir şeymiş,
Oku gözlerimin içinden.
Ahmet Bağçe
Sineye çekersen, tokat atan eli öpersin.
Ahmet Bağçe
Küsmek için bir olayı ateşlemek yerine, ateşlenmiş bir ortamı söndürmek gerekir. İllaki olay ateşlenmek isteniyorsa, benzin yerine su döksen söndüremezsin.
Ahmet Bağçe
Sabah vakti güneş gösterince yüzünü,
Gökyüzüne salarım karanlık gecenin hüznünü.
Ve günbatımında kalbimin derinliklerine salınca seni,
Sensizlik müziğinin açılışıdır benim için geceler.
Ahmet Bağçe
İçimdeki karanlık şehrin lambası gibisin, ne zaman karamsarlık içimi bürüse aydınlatıyorsun.
Ahmet Bağçe
DOĞUM GÜNÜN
Senin ne gün doğduğunu ben,
Sana ne gün tutulduğumu sen,
Bilebilirmiyiz ki, göz gözeyken,
Bir gün, günbatımında seni gördüm,
O gün doğdu bende sevgin,
Her günbatımı yuvaya dönen kuşlar ile,
Doğum günün diye kutlarım ben.
Ahmet Bağçe
O ZAMAN
Güneşi yüzünde hissettiği an,
Duyguların bulutlarını salıyorsa eğer,
Yüreğin feryada başlamış,
Yoğun bir gözyaşı seni bekler.
İşte o zaman çıkmazdasın ve hayallerin,
Beyin damarlarında gezintiye çıkmıştır.
Ahmet Bağçe
Aklıma sahip olabildiğim kadar kalbine sahip olsaydım, gözlerim yollara, duygularım hayallere dalmazdı.
Ahmet Bağçe
Yanımda rehberim yoktu, belirsizdi gideceğim yer. çok durakta soluklandım sordum, hepsi adres olarak seni gösterdi.
Ahmet Bağçe
Sende tutuklu olan kalbime dışın git diyor ama için ile gözlerin kal diyor.
Ahmet Bağçe
Ne güzel olur. Sahilde hafiften esen rüzgâr eşliğinde hayalinle buluşmak ve seninle sessiz konuşmak.
Ahmet Bağçe
Bazıları yaşadığını sanır, bazıları da yaşlandığını. Hayat aynı kalırken farkında değiller her ikisi de yaşlanmaktadır.
Ahmet Bağçe
Sonra gençliğimle karşılaştım, merhaba yolculuk nereye dedi bana. Dedim ardına bak el sallayan var ya! Onun yanına.
Ahmet Bağçe
Solan çiçek, uçan kuştan daha yeğdir. Kuş uçar, çiçek solsada sadakati vazoda kalır.
Ahmet Bağçe
Sevdin mi, toprak gibi seveceksin, en güzel aşk onda. Daha da salıvermiyor bağrına bastığını.
Ahmet Bağçe
Ey gecelerin karanlıklar karanlığı, bir yarımız yaprak döker, diğer yarımız ter. Hasretiz gün ışığındaki gölgeye.
Ahmet Bağçe
BUGÜN
Ayrıntısı gizli boş çerçeveye bakıyorum,
Dokunuyorum parmaklarımla etrafına,
Ve sonra senden arda kalan ayak izleri,
Gözyaşlarıma konmuş gülücük gibi,
Sanki yumuk gelip açık giden avuç içiyim,
Elveda diyorum içi boş dünya ya,
Yorgun, tükenmişlik içinde bir geçmiş,
İstasyonda unutulmuş bir yolcu gibi.
Ahmet Bağçe.
DÖNMEYECEK GİBİ
Bana elveda derken esen rüzgâr,
Sallanan dallar, yere dökülen yapraklar,
Burukluk veriyor,
Ruhumu karartıyor bulutlar,
Limana çekilmiş gemi gibi,
Küflenmiş bir yalnızlık avuçlarımda.
Ahmet Bağçe
Ben senin elinde kurşun kalem gibiyim. Dışım oyuncağın, içim paramparça sayende.
Ahmet Bağçe
Öyle bakma gözlerime,
Ben ilk defa ağlamıyorum,
Daha önceleri de,
Gözyaşlarını döktü gözlerim.
Ahmet Bağçe
MAHKÛMUM BEN
Ne zaman gecelerimde gökyüzüne baksam,
Parlayan yıldızların arasında seni görürüm.
Yıldızlara bakmama gerek yok!
Gözlerime takılan senin parlayan gözlerin,
Ve bu sessiz gecede hasretine mahkûmum ben.
Ahmet Bağçe.
Ne zaman seni düşlesem, dur düşleme! Sen düşledikçe beyin düşlerini çoğaltır, sonra tembel âşıklardan biri olursun. kuruntular düşlenirken, aşkın karşılığı beklenirken mum gibi erir sevgiler diyor kalbim.
Ahmet Bağçe
Gözlerinin rengi siyah ama deniz mavisi gibi bakıyor. Yağmur damlasını andırıyor, Gözkapaklarının açılıp kapanışı.
Ahmet Bağçe
Bazen öyle dalıyor ki insan,
Sonra sızım sızım sızlıyor içi.
Gözlerde yaş,
Duyguları karışık,
Özlem dolu yüreği,
Ve yazmak istiyor,
Sonra okumak istiyor yazdıklarını.
Ahmet Bağçe
Dışı sessizlik içinde olanın içinde duyguları çığlık atar.
Ahmet Bağçe
Artık üzülmüyorum ve sabrediyorum. Birilerinden sıkılıp dolaşmaya çıkacak huzurun bir gün bana da uğrayacağını, nehrin akışının durmasını bekler gibi bekliyorum.
Ahmet Bağçe
Sende ki o güzelliğe farklı bakmak gözlerimi köreltti.
Hiçbir zaman unutamadığım güzelliğin,
Bana olan yürekten sevgindi.
İçime her zaman sevgini attım,
Kaderimse dışımda kaldı.
Onu atamadım,
Geldiğimiz nokta bundandı.
Ahmet Bağçe
En büyük cesareti sayende topladım.
Topladıklarımı bir sepetin içine koydum,
Sepetimin altı delik olunca,
Tamamı döküldü,
Bu yüzden sana aşkımı itiraf edemedim.
Ahmet Bağçe
O herhangi biri değil,
Benim denizimin en güzel kıyısı,
Kumuna bassam ayaklarım,
Suyuna gitsem gözpınarlarım,
Yanından ayrılsam canım yanar.
Ahmet Bağçe
Bana olan ilgini aşk sanıyorsan acı çekmiyorsun. Dön gözlerime bak. Umutları yok olmuş, içinde tükenmişlik yatıyor.
Ahmet Bağçe
Anladım ki; Saflık insanlara mahsusmuş. Deniz bile tuzlu ıslatıyor insanı.
Ahmet Bağçe
BULAMADIM
Senin kıyında dolaşırken,
İçime huzur veren maviliğinde,
Kalbine rastlayan kalbimi kaybettim,
Sonsuzluğa kucak açmış gökyüzü,
Ve umut dolu denizin her zerresinde aradım,
Martıların melodisine eşlik ettim.
Fırtınana yakalanıp,
Gelgitlere kapıldım,
Derinliklerine daldım, .
İçinde nice incilere rastladım da kalbimi bulamadım..
Ahmet Bağçe
Karanlığın içinde yüzünü seçemesem de, nefes alış verişinden kaybolduğum yörüngende kendimi bulurum. Çünkü sen benim güneşim, bense etrafında dönen dünyanım.
Ahmet Bağçe
DOĞMAYAN GÜNEŞ
Gecelerimi eskiten gelecek düşüncelerim,
Doğmayan güneşin karanlığında boğulurken,
Paçavraya dönmüş yüreğimi acıtarak okşuyor.
Ve ben senin sahilinde yalnız dolaşıyorum,
Umutlarım yok olmuş, gecelerimse sensiz,
Rüzgârın kırdığı dallar gibi soldu yapraklarım,
Senin baharında duygularım sürüklenip kururken,
Hayatım eski resimlerdeki gibi siyah beyaz..
Ahmet Bağçe
Solan güle insan can veremez ama gül, insan ruhuna gençlik verir. Tıpkı taş ruhlu insana hayatı sevdiren aşk gibi.
Ahmet Bağçe
Kalbimin sende olmasından dolayı rahatım. Çünkü ben seni bence sevdim, kalbimde kalbini kalpçe sevdi ki birlikteler.
Ahmet Bağçe
Her şeyi olanın eksikliği, yanına gelenlerin istekleridir.
Ahmet Bağçe
Bu hayatın amacı,
Seni karanlıkta görmemi istemekse kabul,
Ben zaten seni her gece rüyamda görüyorum.
Mum ışığına bile ihtiyacım yok benim.
Gözlerinin parıltısı yeter bana.
Ahmet Bağçe
Gelirim deseydin beklerdim, sahilde görünce paramparça oldu yüreğim.
Ahmet Bağçe
Mahallende bakkal, manav, kasap, terzi ve kundura tamircisi varsa mutluluk vardır, muhabbet vardır her evde bereket vardır.
Ahmet Bağçe
En büyük zenginlik yalnızlıktır gölgen bile senden kopamaz. Bazen önden, bazen yanından, bazen arkandan takipçindir.
Ahmet Bağçe
Ağaçları sayabilirsin ama yapraklarını asla!
Ahmet Bağçe
HASRET KALIRIM
Senden duyduklarıma değil,
Duyduklarıma sustuğum için suskunum.
Çünkü istemeden de olsa,
Sana sitemkâr bakışlarım olursa üzer beni.
O vakit, gülüşüne hasret kalırım,
Gözlerine bakamam,
Okuyamam düşüncelerini,
Gel diyemem sahip olduğun kalbime,
Hem senden hem de kalbimden olurum,
Yalnız kalırım hayallerimle.
Ahmet Bağçe
Duyguları acı içinde olanın gözleri, uzaklara bakar.
Ahmet Bağçe
SEVMİŞTİM
Bazen çok özler ya! Hani,
Dinlediğin şarkı ağlatır ya! Bazen.
Sende de olur mu?
Senin olmayacak bir hayali ağlarcasına,
Hiç sevdin mi? sen,
Ben sevmiştim,
Beni sevmeye vakti olmayan birini.
Ahmet Bağçe
Hayat ile insan arasındaki mesafe ne kadar deseler cevabım, üzerindeki ağırlıkla birlikte ayağa kalkmak kadar derim.
Ahmet Bağçe
BİÇARE
Hayallerimden vazgeçerim ama,
Ondan asla.
İşte öyle arkadaşım.
Artık ayrıntıları biliyorsun.
Bazen diyorum ki;
Ne olacak sa olsun söyle kurtul.
Birde düşünüyorum,
Hadi söyledim,
Tamamen kaybederde bir daha göremezsem!
O zaman susuyorum,
Gözler birbirine bakıyor,
Nefes içe çekiliyor,
Kalp atışları normale dönüyor, ama duygular alt üst.
Ahmet Bağçe
O kadar çok kitap okudum, içlerinde kitap gibi kitabı seni okurken gördüm.
Ahmet Bağçe
Sonra beyin, fırtınalara yakalanınca, eller oynamaya başlar, etekler zil çalar. İşte o zaman gelenlerle gidenler çoğalır. Soranlara şuan gel, gitler başladı deriz. Eh! Ne yapalım o vakit gelene git, gidene de kal denmez ya!
Ahmet Bağçe
Neyimiz var ki; Elektrik yüklü bir aşk değil ki aşkımız, elektrik akımı yerini gözyaşı akıyor.
Ahmet Bağçe
Kovamı, su yerine gözyaşlarımla doldurdum, sen kovadakini su mu, gözyaşlarımı olduğunu anlamadın.
Ahmet Bağçe
Kök salıp çınar gibi büyütmek istediğim kalbim, yoğruldukça kabardın, kabardıkça parçalanıp ufaldın.
Ahmet Bağçe
O bakışında sevda yüklü değil, tükenmişlik var. Gözyaşın ayrılık yazıyor, kirpiklerinse pişmanlığını gösteriyor.
Ahmet Bağçe.
Seni aklımdan çıkardım ama sevgini çıkaramadım, çünkü sevgin, yüreğimde bayram sevinci bıraktı.
Ahmet Bağçe
KAHRAMANIM ESAS KIZ
Bakışların öyle tutkulu ki,
Sen ruha hayat verirken, hayat bana seni.
Sen yüreğimin ateşi gönlümün misafiri,
İçimde büyüyor beyaz bir Sevgi.
Bir anda değil içime işleye işleye ektim seni,
Suyun akışı gibi, aktın çay gibi, dere gibi.
Bir tarafta defne kokusu gibi kokun,
Diğer tarafta kahramanım esas kız sen,
Okudukça bitmeyen hikâyede ben.
Ahmet Bağçe
Sıcacık bir bakış ve bir dokunuş, ruhu etkileyen anlamlı sözlerden de güzeldir. Bakışlar konuşur ruh etkilenir..
Ahmet Bağçe.
Bazen ne kadar ağlasan, gözyaşı döksen, hüzünlü bir bakış kadar yara açmaz yüreğe.
Ahmet Bağçe.
Düşünen insan zihni dolu insandır. Eğer bazı konuda seni unuttuysa mutlaka seni düşündüğündendir.
Ahmet Bağçe
Karanlık, içinde gezinene görünmez ve ürkütücüdür bu yüzden sevilmez.
Ahmet Bağçe
Bir hayalim var ve o hayalimin hedefi sen.
Nefesime hava, yüreğime esinti, geceme yıldız,
Gittiğim her yerde düşlediğim,
Yeri değişmeyen içimde noktasın sen.
Ahmet Bağçe
Ey yar, yüreğimi yar gir içeri,
Otur, sol yanım boş.
Misafir edeyim seni.
Gönlüm sana aksın,
Yansın sana Yüreğim,
Görmesin senden başkasını gözlerim.
Ahmet Bağçe
Sen bir yudumsun lakin öyle sıcak ve öylesine hatırlısın ki, kırk yıla iz bırakman için yudum yudum içiyorum seni.
Ahmet Bağçe
Bana yağsan, ıslansam seninle, saçlarımda sen koksan ve tarasan saçlarımı, sicim gibi bir huzur kaplasa her yanımı.
Ahmet Bağçe
Gönlümde kal, otur kalbimde. Olurda bir gün gözlerimi özlersin, kokumu ararsın, belki yanında olmamı hayal edersin
Ahmet Bağçe
Zaman sen olunca uçuyor, olmayınca duruyor. Ve sonra diyorum, o gelemiyor, ben gidemiyorum. Hayallerim neden uyuyor.
Ahmet Bağçe
Geceleri uyku, mal ve paranın bolluğu gibidir. Sabahları uykunun ballanması mal ve paranın bitmesine benzer.
Ahmet Bağçe
Kumaş terzinin elinde şeklini, parada zenginin elini bulur.
Ahmet Bağçe
Varlıkların üstünü olarak yaratılan insan, insanca yaşamalı. Sırtında kamçı, arkasında pullukla değil.
Ahmet Bağçe
Bu çift göz, görmez oldu o çift gözü. Gönül yorgun, Atmıyor sol yanım. Heyecandan uzak unuttu sevmeyi, sevilmeyi.
Ahmet Bağçe
SEN İYİSİN
Sen üzülme gecem,
Sabaha kadardır senin karan,
Parlayan yıldızların var birde aydınlatan ay.
Ya! Ben hayat küs, yok bir hatırımı soran.
Bir yaralı yürekle birde ben,
Yok, acıdan anlayan bir yar.
Yâre sen güneşimsin dedim doğmadı,
Rüyamsın dedim olmadı,
Aşındırdığım yolların tozuna inanmadı.
Saldığım tüm çiçeklerin kokusuna ayıkmadı,
Gecelerim zindan benim,
Sabahlarım karanlık,
Benim elimden tutmadı hayat,
Zararıma çalışıyor zaman.
Sen iyisin gecem,
Bende ne yıldız var nede ay.
Ahmet Bağçe
Kaybetmemek ve kalp kırgınlığına uğramamak için, hayallerle birlikte yaşamak daha sağlıklıdır.
Ahmet Bağçe
Gülmek içten gelen bir dürtüdür. Bazı insanların gülmesi acemi ressamın elinden çıkmış resim gibi sırıtır.
Ahmet Bağçe.
Zehri ve kaslarıyla korku salan yılan, Karıncanın karşısında aciz kalır.
Ahmet Bağçe
Bazen öyle bir ruh haline giriyorum ki, rüzgârın sesini dahi sudaki balık gibi dinliyorum.
Ahmet Bağçe
Gece uyumadan önce,
En çok senin sevdiğin şarkıları dinlerken,
Sana gitmeye hazırlanan kalbime engel olamıyorum.
Ve ben kendimi kaybediyorum.
Kalbim sana geldiğinde bulun beni.
Ahmet Bağçe
Öyle bakma kapat gözlerini.
Sus bir şey söyleme,
Üzeri küllenmiş aşkımı körükleyeceksin.
Zamanın, dostların, varlıkların kaybı gibi
Umutlarımın da kaybolduğu gün bugün.
Ahmet Bağçe
Öyle terslikler var ki, hayatta, sen yaz istersin, kış çıkar bahtına.
Ahmet Bağçe
Kadının ihtiyaç duyduğu sevgi, erkeğin hayat mücadelesinde gizli. Ona sevgiyle yaklaşan kadın arzuladığı sevgiyi mutlaka bulacaktır.
Ahmet Bağçe
Hayatının önemi bir bölümünü kendi fikirleriyle değil başkalarının yönlendirmesiyle geçirenler hayal peşindedir. Fırsatını bulduğu an hayallerini gerçeğe döndürme eğilimindedirler.
Ahmet Bağçe
Aşk sağırsa üzülme. Gören gözler sağır değildir. Sendeki tutku bitmeden gözler konuşmaya devam eder.
Ahmet Bağçe
Dirlik bulmak için ağlayanların yanında birlik ol ki, ıslanan mendilin vakarlı kurusun.
Ahmet Bağçe
Seni balon gibi şişirenlerin verdiği havalara güvenme, bir iğne ucu havanı alır. Derenin başındaki, suyu içmek için eğilmesi gerekir.
Ahmet Bağçe
Kişiyi olgunlaştıran zaman değildir, zaman içindeki aldığı tecrübedir. Çünkü, yolun uzunluğunu yürüyen bilir.
Ahmet Bağçe
Yuvası tepelerde olan kartallar rızkını aşağılarda arar.
Ahmet Bağçe
Tutkular, yaşamı okyanusta olan incisini içinde saklayan istiridye gibidir, saklamak mümkün değildir.
Ahmet Bağe
Tembellik gönlün uşağıdır. Gönül istemedikçe tembelliğin esareti altındaki vücut tembellikten kurtulamaz.
Ahmet Bağçe
Bak evlat, vazifen değilse hiçbir konu hakkında fikirleri sorgulama, sessiz kal, çünkü korkakların havlamaları sessizliği bozmak içindir..
Ahmet Bağçe
Onca güzel içinde neden seni gözlerim,
Gözler arasında gözlerini arar gözlerim,
İçimde derlenip dilimden dökülen sözlerim,
Yüreğimden, yüreğine dökülsün güzelim.
Ahmet Bağçe
Bir demet çiçektim koptum dalımdan,
Gazel oldu mevsimimde yapraklarım.
Korkmam, ne kardan ne yağmurdan,
Ne yapabilir artık yakan güneş, çürüten toprak.
Ahmet Bağçe
Bozmayın şu duruşumu,
Yalnız kalacağımı bile, bile,
Umut tazeliyorum gün boyu.
Gökyüzüne âşık deniz gibi.
Ahmet Bağçe
TAMİRCİ GİBİYİM
Her gün yeni bir kelime dolanıyor,
Yaka iğnesi gibi özlemin geldikçe dilime. ,
Güzelliğini süzdükçe duvardaki resminde,
Gözlerimin önü perdeleniyor.
Ruhumu seninle beslerlerken,
Yakıyor hasret acın içimi,
Sen başka yerde açıyorsun yediveren gül gibi,
Bana farklı bir haz veriyor hasret kokun geldikçe,
Başım dönüyor kokunu getiren rüzgârla birlikte.
İşte o zaman aşkımız,
O ilk günkü alevi ile yanmaya başlıyor sönmemecesine.
İkna olmuyor ne gönlüm nede ruhum,
Seni yazmak istiyor ellerim,
Seni okumak istiyor gözlerim,
Ve seni dinlemek istiyor kulaklarım şarkılarda.
Ahmet Bağçe
İÇİMDEN GEÇENLER
Sessizce gidiyor içimden geçenler,
Her birinde gizlenmiş nice anılar,
Hatırladıkça bazısı tekrarını yaşatır,
Üşütüyor esintisi güz yaprağı gibi.
Ahmet Bağçe
ÜZGÜNÜZ
İkimizin de bir hayali vardı,
Sen hayalini su üzerine yazdın,
Benimkisi de hayallerde kaldı,
Ve şimdi sen bensiz ben yalnız,
Sis çökmüş baharımızın üstüne,
Kış gecelerinin özlemi içinde gecelerimiz.
Ahmet Bağçe
BAZEN
Bir dere, bir deniz olmasa da gözler dalar bazen,
Bulutların ötesine bakar yâda uzak, uzak mavilere.
Tamamlanmak ister eksik olduğunu hissedince,
Ve bazen biçaredir hiçler ordusunun sorguları önünde.
Coşar yalnızlığını gidermek ister yüreği bazen,
Yalnız kalmak ister zaman, zaman toparlanmak için.
Çünkü olumsuz düşünceleriyle cebelleşmektedir,
Sorgulanmaktadır özgür olmayan yüreği gönül önünde.
Ahmet Bağçe
UZAKLAR
Uzaklara dalan gözlerim,
İz bıraktığım hatıralarımı okurken,
Çocukluğum geçti önümden.
Sevilemediklerim ve sevdiklerim bulamasınlar diye,
Yüreklerinin arkasına gizlendim.
Ahmet Bağçe
Mezrasında yolunu bulan sadece su değil, akılda bulur kullanabilene.
Ahmet Bağçe
SENSİZLİĞİN GÖLGESİ
Öyle çok üşüyorum ki,
Isıtmıyor sıcak bakışından başkası beni.
Gezinir gönlüm nedenini bilmez,
Buna sensizlik diyor kalbim.
Gene yüreğime karanlık çöktü,
Kış gecelerinin işgalinde gönlüm.
Baharın güzelliği ben geldim derken,
Sensizliğin gölgesini görmüyor gözlerim,
Ahmet Bağçe
Tercihim ağırdan yanadır, çünkü hafifi kaldırmaya gücüm yetmez.
Ahmet Bağçe
Kalbinizi bir kalbe uzatırken, karşıdaki kalbin mesafesini ölçerek uzatın. Ayağını yorganına göre uzatır gibi. Keza dalgalar bazen küreklerin hamlesini boşa çıkarır.
Ahmet Bağçe
Saçlarım kar beyazı oldu ama değdi. Durak beni, bende durakta beklemeyi öğrendim.
Ahmet Bağçe
Senin kalbini toplarken elde bir varı bana unutturma. O, elde bir senin bendeki değerin.
Ahmet Bağçe
Çiçeğini güneşten gizleyen akşamsefası gibisin. Günbatımında kokunu saçarak açıyorsun, gece boyu mest oluyorum.
Ahmet Bağçe
Bazı insanlar kendi etini kavuran yağ gibidir. Başkalarına ihtiyaç duymaz.
Ahmet Bağçe
Düşünme ihtiyacı duymayanın aklı, birilerinde kiradadır. Aklı başına gelene kadar darlık, gelince de pişmanlık yaşar.
Ahmet Bağçe
GİTTİNMİ
Sen gittinmi benim güneşim batıyor,
Nevrim dönüyor,
Ve sen gittinmi yazım sonbaharı yaşıyor,
Dökülüyor yapraklarım.
Sen gittinmi, giden sen oluyorsun,
Ardından bakan ben oluyorum.
Sen gittinmi benim beynim duruyor,
Ve ben bitiyorum,
Ahmet Bağçe
SONSUZA KADAR
Sana döktüğüm gözyaşlarım vardı ya! Diyordun,
Tüm gözyaşlarımı geri istiyorum demiştin hani,
Bende istersen vereyim buyur diyerek,
Damla, damla gözyaşlarımı dökmüştüm.
İşte o an beni incitmiştin ve incindikçe,
Sevginden beslenemeyen yüreğim zayıf düştü.
Can çekiştiriyor,
Bilirmisin seni sevmek bana duygusallık,
Ruhuma acıdan başka bir şey vermedi.
Çok, çok üzgünüm tanımasaydım diyorum seni.
Aslında sana âşık olmam bir hata değildi,
Bir nevi sınavdı.
Bana tecrübe, yüreğime bağışıklık kazandırdı.
Hayatımı sensiz hayal etmek zor olsa da,
Sensiz yaşamayı öğrendim geçen zaman içinde.
O gün ayrılmak istediğini ifade ederken,
Gözlerindeki nevrinin kızıla dönüşünü gördüm,
İlişkimiz bitecek ama,
Sana olan sevgim sonsuza dek devam edecek diyordu.
Evet, bende senin gözlerinin dediğine katılıyorum.
Senin sevginde bende sonsuza kadar devam edecek.
Ahmet Bağçe
SEN BENDE ŞİİRSİN
Öyle bir çıkmaz içindeyim ki;
Muhabbetin tam ortasındayken,
Bir taraftan yağmur,
Diğer taraftan beni sırılsıklam eden sözlerin,
Yığıyor beni,
Yere serilmiş hasır gibi yassılıyorum.
Buna rağmen neden çarpıyor senin için kalbim.
Ben sana kırıldım desem, için yanıyor,
Demesem, gözlerim kırgınlığımı belli ediyor.
Seven ben, kırılan ben oluyorum,
Gene de sevgini giyiniyor kırgın yüreğim
Çünkü sen bir şiirsin ve bir şarkısın bende,
Sevgim kırgınlığımı bastırıyor.
Ahmet Bağçe
ANLAMADIN
Bir ağlasam yağmur durur benim gözlerimi izler,
Melodiler susar sessizliğimi dinler.
Ey gözlerini benden kaçıran güzel,
Diner mi? Hasretinden gözlerimden akan yaşlar.
Beni ben bile anlamadım,
Yüreğin yanan yüreğimi anlar mı?
Ahmet Bağçe
Harlamak istediğim ateş kül olmuş üşüten gecede,
Ayrılık ateşi sen olunca özlemin harlıyor içimde.
Üşüyorum, sensiz gecen aysız, yıldızsız gecede,
Seni seven ruhuma nazikçe dokun kalbimi incitme.
Ahmet Bağçe
Sen uzaktan bakıldığında öyle güzelsin ki, büyüleyen güzelliğine yakından bakınca yüreğimin yanmasından korkuyorum.
Ahmet Bağçe
Sana bakarken tökezleyip düştüğüm en güzel yerdi yüreğin.
Ahmet Bağçe
Mademki kalbini kan pompalasın diye yaratmış seni yaradan, bana da kan pompala ki aşk sözleri dökülsün ağzımdan.
Ahmet Bağçe
Güneş sabah gösterince yüzünü,
Gece gizliyor karanlığa yüzünü.
Hasretin yuva yaptıkça içimde,
Kelimeler dizilir hece, hece dilimde.
Ahmet Bağçe
Ruhum rüzgâr ararken serinlemek için tepelerde,
Kalbimi yerinden fırlıyor aşk rüzgârın şiddetinden,
Gönlüm hayal ederken geceleri yıldızların eşliğinde,
Karanlıkta çoğalıyor aşk hasretin yüreğimde.
Ahmet Bağçe
Sahipsiz değilsin ki; Hani her eserin bir sahibi vardır ya! Gözlerinin içine bu benim eserimdir yazayım olur biter.
Ahmet Bağçe
Ben senin okuman için değil, senin düşüncen arasında bir yerim var mı? Onu bilmek için yazarım bazen.
Ahmet Bağçe
SERAPMIŞ
Seni kaybettiğimi düşündükçe
Aklım uyuşuyor biliyormusun!
Teselli olduğum tek şey anılarım,
Hani vaktiyle sen gökyüzünün mavisiyken,
Bende denizin muhteşem mavisindeydim,
Aramızdaki tek mesafe dokunabildiğim hava,
Denizin dalgaları ve köpüğüydü.
Düşünüyorum da serapmış demek ki yaşadıklarım.
Ahmet Bağçe
Az ışıkta Kirli mekânın temiz görünmesi gibidir, cehaletin hâkim olduğu toplumlarda kurnazın sözleri.
Ahmet Bağçe
Sevgi ağır bir yüktür her kalp taşıyamaz aşk ise sevgi gibi değil fişi çekilmiş pervane gibidir bir süre sonra durur.
Ahmet Bağçe
Kalbimde oturan sensin, en çokta kalbimi kıran sensin.
Ahmet Bağçe
Sana ve sevgime 1 değer verdim,
Sıfır ekledim, 10 numara âşık oldum,
Sonra bir sıfır daha ekledim 100 verdim,
Bir sıfır daha ekleyince sırtıma 1000 din,
Özür dilerim baştaki 1 i sildim. Neyin kaldı!
Ahmet Bağçe
Bende isterdim, avucumun içinde olmasını. Ama avucumun içine koyan olmadı. Bana özlemi ve mum gibi yanması kaldı.
Ahmet Bağçe
Diyor ki, seviyorsan belli et. Nasıl edeyim. Bunun ev kirası, elektriği, suyu, doğalgazı, et yemeği, ot yemeği, tanışma günü, ilk bakışma günü, ilk çıkma günü, sözleşmesi, nişan ve evlenme yıl dönümü, on dört Şubat sevgililer günü, arada bir çiçekle mutluluğu kutlama günü, birkaç yılda bir tektaş yüzük hediyesiyle aşkı tazeleme günü, en iyisi mi, belli etmeden yürekten ve içten sevmek. Bu kadar merasime gelemem doğrusu.
Ahmet Bağçe
Dokunma duygularıma öyle kalsın. Aşkın benden uzun yaşasın. Merasimle kendine bağlama beni.
Ahmet Bağçe
Erken kalkmama rağmen sana geç kalıyorum. Güzel gözlerine, tebessümüne, şirin yüzüne hasretim ondan.
Ahmet Bağçe
ÖMÜRLÜK RESMİM
Bir ömür içinde çizdim bu resmi.
Bak, şu karede okulluydum,
Şurası seni ilk gördüğüm gençlik kare,
Burasını hatırlamalısın?
Benim sevinçli, senin düşünceli olduğun an.
Şu karede ise beni sevdiklerimin terk ettiği kare,
Biraz ileride ki, karanlık yer var ya!
Orası beni arkamdan vurduğun yer,
Şu sokak ise, orayı hiç unutmam!
İşte orası yalnızlığa itildiğim sokak,
Ve şu mekân da!
Kendimle bir başıma kaldığım küçük kulübem.
Ahmet Bağçe
Bazen diyorum ki;
Ne olacak gittiyse gitti!
Sonra düşünüyorum;
Sussaydım gidermiydi!
Ve sonra anlıyorum ki;
Hayat üzülecek kadar uzun değil.
En iyisi beklemek, seviyorsa gelir.
Ahmet Bağçe
Şurada o ağacın altında otururken aklım sana gidiyor yüreğimle konuşuyorum Sessizce, kimsesizce.
Ahmet Bağçe
Sonradan görmüşün parası sarımsak gibidir. Etrafını kokutur.
Ahmet Bağçe
TAKVİMDEKİ O GÜN
Bir gülü öyle çok sevmeliyim ki;
Sonsuza dek içimde kalmalı kokusu,
Kalbim çarpmalı yerinden fırlayacak gibi,
İçimde esmeli rüzgârı, sonbahar kıskandırırcasına.
Takvimdeki tüm yapraklar kopsa da,
Onu gördüğüm o ilk gün kalmalı takvimlerdeki yerinde.
O gün her zamankinden farklı bir şey yapmalıyım onun için.
Mesela deprem olup sarsmalıyım,
Dere olup coşmalıyım,
Sel olup yüreğine akmalıyım.
Ne bileyim koşmalıyım ona doğru bir sporcu gibi,
Sonra eğilsem, defalarca âşık oldum desem kulaklarına,
Takvimdeki o gün bütün yıllar,
Tüm mevsimler, ne kadar ay varsa bir araya gelse,
Aşkla karışık, günde birkaç defa,
Birazcık sevinç, birazcık umut ve birazcık mutluluk aşılasa bana.
Ahmet Bağçe
Bakmayın, dere üzerindeki dal, budak, yaprak gibi birikintilere. Durgun akan derenin akışkanlığı, diptendir.
Ahmet Bağçe
Resim, resim olması için, fırçanın ucuna yedi ana renk ile mükemmel beyine sahip becerikli elin buluşması gerek.
Ahmet Bağçe
Bana dünyayı anlatma, dünyadan anlat. O yuvarlakmış, elipsmiş beni ilgilendirmiyor. Ona nasıl ayak uydurulur onu anlat.
Ahmet Bağçe
Çok şeyler vardır umursanmaz ama pahada ağır basan inci, deniz hayvanı olan yumuşakçanın içinde oluşuyor.
Ahmet Bağçe
Sana attığım sözler biraz köşelidir sabret ve bekle biraz geç düşer.
Ahmet Bağçe
En büyük sessizliğim bakışlarım. Senin gürültünü işitirken sahip olduğum duygularımı gözlerimden görebilirsin.
Ahmet Bağçe
Yanına aldıkların içinde, ayağına pabuç, başına sarık ve seni daraltacak olan esvabı heybene koyma.
Ahmet Bağçe
Ellerin elindeki bir makasın, kıydığı kumaşı bir arada tutmaya çalışan ipliğin tükenişini iğne bilir.
Ahmet Bağçe
Görmeseydi gözlerim, takılmasaydı yoluna ayaklarım ve dalmasaydı hayallere aklım, çırpınırmıydı senin için yüreğim.
Ahmet Bağçe
Hep öyle olur. Kalp ağrır, gönül katlanır, Külfet değil mi? Bu saçlara ağarmak kalır.
Ahmet Bağçe
SİS ÇÖKMÜŞ
Sana bakıyorum bu taraftan,
Üzerine sis çökmüş dağlar gibisin.
O tarafta sen bu tarafta ben,
Görünmüyor buğulu gözler, ıslak dudaklar,
Esen rüzgâr estikçe bedenime seni üflüyor.
Sana dokunmak istiyorum,
Resimlere dokunan parmaklar,
Ressamın fırçaları gibi.
Ahmet Bağçe
GÜNEŞ SANAYIM
Sen karşımda dur, el uzatayım sana.
Tut ellerimden biraz da gülümse,
Güneş açmış sansın yüreğim.
Usanmadan sana bakayım,
En çokta yeşil gözlerine,
Gölgene al şavkından kamaşmasın gözlerim.
Şöyle bir dokun anlayım hayattamıyım?
Duyayım yüreğinin sesini hakkımdaki duygularını.
Ahmet Bağçe
Sen benim gibi değilsin.
Kış gününde,
Yaz gününü yaşayan sonbaharındasın.
Bense, baharı atlamış,
Yaz günüm ters dönmüş,
Doğrudan kışı yaşayan bir derbederim.
Ahmet Bağçe
Sen hangi şarkının sözleriydin yüreğime oturdun, dilime nakarat oldun.
Ahmet Bağçe
Kişinin çizgileri hayalleridir, hayalleri beklentisi, gerçekleşmişse mutluluğudur. çizgisi olmayanın geleceği olmaz.
Ahmet bağçe
Ah be deniz, bende senin gibi rüzgâra kapılıp dalgalansaydım, yar yüreğinde bahar olur, güller açardım..
Ahmet Bağçe
Zaman kimsenin farkında olmaz, zamanın farkında sen olmalısın ki; Hayatın pozitif olsun.
Ahmet Bağçe
GERÇEK OLMASINI İSTEDİĞİN FELSEFE
Hayallerinin ardındaki beklentileri aramaya çıktığın an karşılaşacağın hakikat; zorlu bir yolculuk olacaktır.
Bu zorlu yolculukta
Bazen hırs,
Bazen aşk,
Bazense keşkeler ve kıskançlık tuzaklarıyla karşılaşacaksın ve bu tuzaklar seni yiyip bitirmeye çalışacaktır. O zaman ya! Yola devam edeceksin, yâda vaz geçeceksin. Çünkü hayallerine belli bir zaman harcamak zorunda kalacaksın. Harcadığın zaman kimsenin farkında olmaz, zamanın farkında sen olmalısın ki; hayatın pozitif olsun.
Ahmet Bağçe
Dolu testiyi kırarsan içindekinden olursun.
Ahmet Bağçe
Anlatılanı anlayabildiği kadar anlayan, kapasitesi kadar eğitim almıştır. Bilgi vagonlarla yüklense lokomotifi gücü kadarını çeker.
Ahmet Bağçe
Ah be hayat, gülmeyi belletmediğinden esnerken dudaklarım yarılıyor.
Ahmet Bağçe
Benin, sana olan aşkım, senin beni anladığın kadarmış. Olsun, suyun akışı, kaynağından doğasına fışkırdığı kadardır.
Ahmet Bağçe
Şu yorgun yüreğime bir ilkbahar kokusu üfleyen olsa,
Birde kış güneşini,.
Ben üşüsem, güneş ısıtsa, bahar kokunu yaysa,
Bana da hayaline sarılıp koklamak kalsa.
Ahmet Bağçe
Anne şerbet ise, baba yemeğin tuzudur. Şerbetin tadına varmak için vücudun tuza ihtiyacı var.
Ahmet Bağçe
TÜKENMİŞLİK
Sonbaharın gelişi aynı, üzerine düşen yağmur aynı.
Solgun yapraklar, ıslanan topraklar,
Doğada ki sessizlik ve bize benzeyen tükenmişlik,
Anılara çarpan bir yürek ve yalnızlığa akan gözyaşları.
Ahmet Bağçe
Dost bildiklerin bile, kollarının uzunluğu kadar sarılabilir, baba gibi yürekten sarılamaz.
Ahmet Bağçe
Sonra güneş battığında duygular doğar, karanlık ile birlikte. Duygular yıldızlarla şekillenir ay ile beslenir, hayallerine teslim olur.
Ahmet Bağçe
Seni karşımda gördüğümde,
Nefesim tükeniyor, kalbim çarpıyor.
Kalbine giden yolun engellerini aşmak için
Bir arayış içine giriyorum,
Yüreğimden yüreğine, Köprü kurasım geliyor.
Ahmet Bağçe
MİSAFİRİM GÜL
Bir süre o karanlık yolda yürüdüm; öyle böyle değil. Yürüdükçe yürüdüm. Neden sonra dönüp arkama baktığımda birde ne göreyim. Önümün karanlığı arkamı aydınlatıyordu. Şaşkına döndüm. Sağıma ve soluma bakındım, ışıktan eser yoktu. Ve hatta yıldızlar dahi görünmüyordu. Göz ucuyla sokak lambalarını aradım. Maalesef onlarda sönüktü. Gündüzün var olan şehir adeta yok olmuştu. Yorulmuştum. Eve az kaldı yaklaşmıştım fakat dinlenme ihtiyacı duydum. Havanın soğuk olmasına rağmen oturabileceğim bir yer arandım. Sonunda bir yer bulmuştum, biraz yumuşaktı, çöpe atılmış minder yâda ot birikintisidir diye düşündüm. Fakat üzerine oturduğumda düşündüğüm gibi değildi. Biri yatıyordu. Avuçlarının içini kendisine yastık yapmış, ayaklarını dizlerinden itibaren karnına doğru çekmiş biri uyuyordu. Besbelli üşüyordu. Çünkü hava soğuktu. Öyle derin uyuyordu ki hani derler ya! Ölü gibi, uyandırmak istemedim. Lakin soğuk havada uyuşmuş olabilir diye düşündüm. Ses verdim kardeş, arkadaş, hey dedim ses yok. Hafif dokundum ve salladım neee! Dedi ses verdi. Erkek değil bir bayandı ses veren. Doğrulmasını ve havanın soğuk olmasından kan dolaşımından zarar görebileceğini söyledim. Kaldırdım biraz yürüyelim de ayakların açılsın dedim. Bana adımla hitap etti senmisin dedi. Evet, benim bu saatte ve bu soğukta ne işin var burada dedim. İleride minibüs arızalandı, telefonumun da şarjı bitti en yakın sen vardın buraya kadar geldim ama daha da ileri gidemedim biraz dinleneyim dedim oturmuştum uyumuşum dedi. Hemen eve gidelim dedim, eve götürdüm. Leğene soğuk su koydum, ellerini ve ayaklarını soğuk su ile iyice ovdum. El ve ayalarının hareket etmesini sağladım. Soba da ateş vardı ama kömür ilave ettim, tedbiri elden bırakmamak için. Havlu ile el ve ayaklarını ovarak kurutmaya çalıştım. Yarım saat gibi zaman sonra kendisine geldi. Eee dedim Gül, anlat bakayım seni dinliyorum buraya neden geldin bu soğuk kışta, bir sıkıntın var sanırım. Sen anlat çorba var bende sobanın üzerinde ısıtayım sıcacık limonluca içeriz. Ardından da çay içeriz dedim. Gül biraz gözyaşı döktü. Anlatmaya başladı. Onu dinlerken duygulandım. Gül çözüldükçe çözüldü. Ve sonra.
Ahmet Bağçe
ARKASI YARIN OLSUN
Vaktini boşuna harcama. İp elinden kaçmışsa, uçurtmanın havada kalması yere çakılıncaya kadar rüzgârın iradesindedir.
Ahmet Bağçe
KARLI GECEDE
Bugün kar yağışını izlerken penceremde,
Ellerim hayalini okşarken,
Ruhumun sana uçmasını
Ve sana kanat açmasını istedim.
Senin gözlerini baktığımı,
Dudaklarına dokunduğumu,
Ve sonra seni sevdiğimi söylemek istedim.
Ve bu karlı kış gecesinde seninle uyumak,
Seninle uyanmak istedim.
Evet, belki hayaldi düşüncelerim,
Ama sen bana mavi denizde kürek çektiğim,
Gidemediğim liman gibisin.
Ve senin içimde ki yokluğun bir başka,
Yokluğunu hissetmek bir başka.
Kalbimin derinliklerinde ki sensizlik sızısı başka,
Dilimdeki şarkının nağmelerinin dökülüşü bir başka.
Ahmet Bağçe
DAVET EDİYOR
Senin kokunu esiyor rüzgâr,
Seninle ruhumu aydınlatıyor yıldızlar..
Seninle başlar her sabah hayatım,
Günü bize çağırır duygular.
Bir nedeni var belki özlemin,
Elimde yok ki duvara asacak bir resmin.
Bak yağmur yağıyor sicim gibi,
Seni davet ediyor cama düşen damlalar.
Ahmet Bağçe
Belki uykuların kaçacak, üzülüp incineceksin, lakin topladığın cesaretinle verdiğin karar, mutlaka iyi ki olacaktır.
Ahmet Bağçe
Öyle güzel söyledin ki; sende bana şırıl, şırıl akan su gibisin, seni içmek için sürekli sana koşuyorum.
Ahmet Bağçe
Mesafeler el ele tutuşmaya, göz göze gelmeye engel olabilir ama kalpten ve gönülden sevmeye engel olamaz.
Ahmet Bağçe
Aşk uçurtma gibidir, duyguların esintisiyle uçtukça uçar, ama duyguların esintisi kesilirse aniden yere çakılır.
Ahmet Bağçe
YALNIZDIK
Ben mi? Yalnızım, yoksa sen mi?
Sen ittin yalnızlığa bizi.
Bir dönem yaşadık,
Aşk dedin sen buna.
Sordun mu? düşüncelerine,
Mutluluğun var mı? Diye,
Kafan esti, ikimiz üşüdük,
Yüreğin ağıt yaktı biz üzüldük.
Sarıldık, neye sarıldık bilemedik,
konuşamadık dilsiz gibiydik,
Sığamadık balkonlu evimize,
Sağır oldu odalar bize.
Mutlu bilirdi bilenler,
İkramımız mutsuzluktu birbirimize.
Ahmet Bağçe
BİZİMKİSİ AŞKDI
Sonra en büyük aşkla sevda yolunda yürüdük.
Tuttuğum el sımsıkı kavrıyordu elimi.
Hele gözlerime bakan o çift göz, eritiyordu beni.
Ve bir an tökezledik düştük,
Çözülmedi, el eleydi ellerimiz.
O bana dayandı, ben de ona.
Birlikte kalktık düştüğümüz yerden.
Çünkü ben onun aşkı, o da benim canımdı.
Ahmet Bağçe
VE SEN
Ruhum gökyüzünde uçarken,
Birdenbire senin kalbine inip,
Seninle göz göze gelmesi ne tuhaf değil mi?
Çiçekler arasından bir aşk baloncukları yükseliyor sanki,
Huzur kapsıyor gönlümü,
Sevginin portalı açılıyor yüzüme.
Ahmet Bağçe
İşaret okuma sanatına sahip biri, gözlerdeki yazılanıda okur, keza aslanın ağzındaki av konuşamasada gözleri konuşur.
Ahmet Bağçe
O KALP
Bir gün kulağına o seni çok seviyordu diye fısıldayan olursa,
Geçmişteki bir zamanları hatırla ve fısıltıya kulak ver.
O kırılmış, kırık kalbin sesidir.
Belki, pişman olmuş duyguların kabarır da, o kırık kalbe,
Loş ışıkta, kırık kalemle günlüğümü yazmaya çalıştığım,
Acılarımın, acısına denk geldiğini söyle.
Çünkü o kalp seninle birlikteyken,
Gök kuşağının üzerinizden geçmesini hayal ederdi.
Ahmet Bağçe
Yokluğun hissedilmiyorsa, ya! Urban yamalıklıdır, yâda! Pazarında ki albenin kalmamıştır.
Ahmet Bağçe
ESİR DUDAKLAR
Sana sarılmayı, saçlarını okşamayı istedim,
Sonra gözlerimi, gözlerinden ayırmadan sana bakmak istedim,
Esir olsun istedim dudakların dudaklarıma.
Ellerimin sana dokunmasını,
Ruhumun sana uçmasını,
Kanatlarımın sana süzülmesini istedim.
Ben senin gözlerini sevdim,
Bakışlarındaki aşkı,
kelebek gibi büzüşen dudaklarını sevdim,
Ve sonra seni sevdim.
Seninle uyumak,
Seninle uyanmak istedim.
Birde senin yokluğun bir başka,
Yokluğunu hissetmek bir başka olduğunu söylemek istedim.
Ahmet Bağçe
Bir zamanlar şurada oturmuştuk dediğin de,
Dile gelip diyecek ki, yıldızlar sana.
Eğer, sen el sallamasaydın giden trene istasyonda,
Çift kişilik olacaktı, sokak lambası altındaki sandalye.
Ahmet Bağçe
Ben hamalım.
Tabi beğenmedin.
Parfüm değil mis gibi ter kokar üzerim.
Aşkla çalışır aşkla emeğim yerim.
Uyumlu huyluyum,
Çabuk bağlanır, zor çözülürüm.
Çözülmemi istersen zorlama beni,
Aşk ve sevgiyle bağlanmak benim göbek adım.
Ahmet Bağçe
Dargınsa âşıklar birbirine,
Sönük yansır ışıklar önlerine,
Bakma sen onların kırgınlığına,
Yürekleri aşk pompalar, sokak lambası.
Ahmet Bağçe
Seninle hayatı renkli sanırken,
Üst üstte konmuş gamlar, kederler.
Sana bakarken gece kaplar yüzümü,
Acılarım artarken mutluluğum azalır.
Ve ben yalnız, hayallerim yalnız, sen yalnız.
Ahmet Bağçe
Bulutlarla birliktemi ağlayacaktı gözlerim,
Kim görecekti ki, gözyaşlarımı.
Ve ben nasıl kokacaktım, yağmur toprak kokarken.
Bulut yağmaya, yağmur toprağa yakışırken,
Revamı dertlerin bana yakışması.
Ahmet Bağçe
Rüyalarımı süslerken,
Çam kokusu gibi nefes borularımı sızlatan,
Kokusunu hatırladıkça özlemi canımı acıtan,
Senden öyle nefret ediyorum ki;
İlk karşılaştığımda sarıldıkça sarılasım geliyor.
Ahmet Bağçe
Bana bir Latte sun, içinde bir tutam gülücüğün, bir tutam muhabbetin, bir tutam, aşkın, bir tutam da sen olsun.
Ahmet Bağçe
Gitmeni hiç istemediğim zaman, hadi kendin gittin, ömrümü neden götürdün.
Ahmet Bağçe
İLK AŞKIM
Duvarlara, her yere adını yazan, yazdığını aşk sanan,
Tatlı bir hüzünle kıvranan, her gördüğünü seni sanan,
Yanındayken sevinci, huzuru bulup, çocukluğunu unutan,
Saf, masum aşkını kaybetmeyen geçmişinim ben.
İlk defa kalp atışıyla tanışan, gizli, gizli ağlayan,
Buğulanmış gözlerini sildikçe, gözakları kızaran,
İçi yandıkça kirpiklerinin nemleri kurumayan,
Aşkından vazgeçmeyen yorgun ruhun yıllarıyım ben.
Benim ilk aşkım, unutamadığım, eski şarkılarda arandığım,
Sevdalığım, aşkımı evcilik oyunu sanıp fark edilmediğim,
Yolunu gözlerken bembeyaz oldu simsiyah saçlarım,
Geçen hoyrat yıllara rağmen bende kalan gamzelerin ve sen.
İlk aşkım, ilk heyecanım, yüreğimdeki ilk sızım, ilk kalp ağrım,
İçime adını kazıdığım, aklımı umursamazlığında bıraktığım,
Okul defterim, kalemim, aşkını omzumda çanta gibi taşıdığım,
Okul çıkışlarında yolunu gözlediğim, unutulup, unutmayan ben.
Ahmet Bağçe
Uyarılmayan insan adımlarını doğru attığını sanır, uyarıldığı halde uyarıya uymayan tökezlediğinde sofrasına pişmanlık koyar.
Ahmet Bağçe
KARAMSARLIK
Geceler bir başka bu şehirde,
Bir tarafta kime ışık verdiği belli olmayan sokak lambaları,
Diğer tarafta kalabalık içinde yalnızlık,
Birde içi yakan umutsuz düşler içinde gizli mutluluk,
Ve doğmadan ölen aşk.
Ahmet Bağçe
SEVDA ÇİÇEĞİ
Ya! Kokun gelir, ya! Hayalin,
Aklımdan çıkmaz eşkâlin.
Sevdim dedim olmadı,
Yandım dedim olmadı;
Doldu sevdanla yüreğim,
Gönlüme seni ektim,
Yeşerdin içimde,
Hasretin büyüdü yüreğimde sevda çiçeği.
Ahmet Bağçe
İÇİMDESİN
Öyle içimdesin ki.
Yani o kadar bendesin ki;
Nasıl anlatsam sana.
Beni bir yerlerde arama.
Ben önüne gelen ne yazında,
Ne de mevsimlerdeyim
Beni sadece hisset,
Yokluğunda içimde,
Varlığında gözümün önündesin,
Yetersiz kalır yıl içindeki mevsimler.
Sevgim yanında.
Ben her zaman senin baharındayım.
Ve sen öyle efsanesin ki; Bende,
Koyun koyuna büyüdüm seninle.
Ahmet Bağçe
Günler, gün gelip geride kalsa da, dostluklar kalır hatıralarda, biz unuttuk sanırız, unutmaz bizi hatıralar.
Ahmet Bağçe
İşte ben ta! Oralarda yüreğimi bıraktım, burada onun yüreğine hasret yaşıyorum. Bu yüzden uzaklara bakar gözlerim.
Ahmet Bağçe
OLURDA BİR GÜN
Olurda bir gün sana âşık olursam,
Tut ellerimi bırakma,
Sonra gözlerini gözlerimden ayırma,
Sen benin ömrüm ol,
Bende senin okyanusum balık.
Senin oltana takılıp,
Sana çırpınıp, sana yüzeyim.
Ahmet Bağçe
Sen çıktığın yokuşları unutursun ama yokuşlar sana zaman gelir kendisini hatırlatır.
Ahmet Bağçe
İşte o günden beri o bana, bende ona diken olduk, bizi görenler güldü, O benim ömrüm bende onun eylülüydüm.
Ahmet Bağçe
Bir avuç toprakta, bir yudum su ile yeşerip yetişen çiçek kadar güzel ve her daim taze sana olan sevgim.
Ahmet Bağçe
OKUDUNMU
Ben sana çok şeyler anlattım.
Defalarca aşkımı itiraf ettim,
Senin için destanlar yazdım,
Ama sen gözlerime hiç bakmadın.
Bakma zahmetinde bulunsaydın,
Gözlerimin cümlelerini okurken ağlardın.
Ahmet Bağçe
BU GÜN
Bir huzur var içimde,
Körelmiş duygularım bileylenmiş,
Hırçınlıklarım dilim, dilim kesilmiş.
Bayram günü sanki bu bugün.
Güneş bir başka süzüyor penceremden,
Dur demek istiyorum hızla geçen zamana,
Lakin söz dinlemiyor zaman,
Çekmiyor ayağını gazdan.
O zaman sana iş düşüyor yar,
Dua et, dua et ki, terk etmesin bizi mutluluk,
Ve coşkulu kalsın, huzura dönsün gönlümüz,
Güneşe âşık papatya gibi.
Ahmet Bağçe
GÜLEN VE SUSAN
Bazen susar insan, konuşmaz.
Şöyle içten bir gülmeyi satın alamamıştır.
Pahalıdır gülmek.
Ağlamak kadar ucuz değildir.
Susan insanın bir beklentisi vardır hayattan,
Gülen insanın beklentisi susanlardır.
Susanlar gülenin basamağıdır,
Yükselişini susan basamaktan tedarik eder,
Gülen konuşur, susan dinler.
Gülen emreder, susan yapar.
Gülen doymaz, susan tok gözlüdür, doygundur.
Gülen paralıdır yaşar,
Susanın hayatı bir eksiktir, parasızdır, paralanır.
Gülen talep eder, susan arz eder.
Gülenin gözleri, gözyaşını unutmuştur,
Susanın gözleri bulutlu ve yağışlıdır.
Ahmet Bağçe
Nicedir beklerim, gözlerim yolda kaldı. Bak tam 21 Aralıkta gün bile döndü, sen hala dönmedin.
Ahmet Bağçe
Açtım ucunu ve ben karala dedim o karaladı.
Açıldıkça açıldı, açıldıkça açıldı,
Öyle bir ana geldi ki tık yok artık,
Ne yazıyor nede karalıyor,
Son kalemdi o benim.
Ahmet Bağçe
HAYAT
Hayat boş bir kâğıttır, düz iken deniz gibidir yüz yüzebildiğin kadar, şöyle bir katlandığın da, kapısı kilitli odadır. Odanın içindeysen çıkamazsın, hayat seni kendisine mahkûm etmiştir, şayet dışındaysan giremezsin çünkü oraya ayak uydurmakta zorlanırsın. Ya! Buruşturulduğunda, işte buruşturulduğunda, orman içinde misin, dağlık arazide misin, çölde misin bilinmez. O zaman yönünü tayin etmekte zorlanırsın. Hayat öyle bir hakikattir işte. Kilime atılan ilmek gibidir. Bir ilmek eksik olursa o kilim kilimden sayılmaz, eksik atılan ilmek ucu pörsüdü mü nereden nasıl çözüleceğini bilemezsin.
Ahmet Bağçe
Bilemezsin cama vuran yağmur damlası değildir aşka davet eden, belki lapa, lapa yağan kar tanesidir aşka davet eden.
Ahmet Bağçe
Sormayın dostlar, tarlama kaderimi ektim,
Çiçekleri mis kokulu açar mı? Bilmem.
Yar yoluna umutlarımı serptim,
Kadir kıymet bilir mi? Bilmem.
Ahmet Bağçe
Hırs cepte, hüzün kalpte, sevinç paylaşımda olduğu sürece hayat güzeldir.
Ahmet Bağçe
Sonbahar küskünlerin ayıdır, çünkü en çok sonbaharda olur ayrılık.
Ahmet Bağçe
Ne gözlerimi açabildim
Nede dilim çözüldü konuşabildim.
Koşamadım, ayaklarım yorgun,
Rüzgâr bürümüş o beldeyi.
Ahmet Bağçe
Bazen kalbini kırmak istediğimiz birinin kalbi kırılmak istemiyor, bazen de kırmak isteyene kalbimiz kırılmıyor.
Ahmet Bağçe
DUYGULARIM SENSİZ
Sana sarılmak için gözlerine bakarımda,
Sen kaçırırsın gözlerini benden.
Niyetim sana sarılmak iken;
Boşa döner hayallerim senden.
Ve sonra gecelerimi düşlerim.
Hayaline şefkatle bakarım,
Senin sessiz konuşmanı duyarım,
Yüreğindeki bana karşı nokta kadarda olsa,
Hislerini görür bu kör aşkım.
Ben saçlarınla oynamak isterim
Sense kalbimle oynarsın.
Sen aşk kokarsın,
Benim başım döner,
Dizlerimin bağı çözülür.
Velhasıl, gecelerime sen gelirsin,
Gündüzlerime uykum.
Ve ben yalnız, duygularım sensiz.
Ahmet Bağçe
Pamuk, sapı kurumuş kozalağın durumunu değil, rahatlığını düşünürse, birileri yerinden eder, çuvala girer.
Ahmet Bağçe
Başaracağın şeyi sonraya bırakıp öncelikli saymazsan o şey elinden uçtuğunda dönmesini bekleme, uçan kuş geri dönmez.
Ahmet Bağçe
Kime bu uşaklığın sokak lambası,
Kafamı ne tarafa çevirsem,
Umutsuzluk bakar gözlerime.
Ben o umutsuz gözleri görüyorum da,
Işığın karşısında ki, yar görmüyor beni.
Ahmet Bağçe
Beyin uçarı olunca, Akıl yakıt için pist arar.
Ahmet Bağçe
Fedakârlık sıcakta, soğukta, yağmurda, karda, fırtınalarda başından ayrılmayan mezar taşı gibi olmalıdır.
Ahmet Bağçe
Yüreği katı olan insan, kıpırdadıkça dibe batan yüzgeçleri kopmuş balık gibidir.
Ahmet Bağçe
Taş gibi yüreğimi erittin ama kırmaya gücün yetmedi. Çünkü eriyen bu kalbin mayasında sana meyil eden aşk macunu var.
Ahmet Bağçe
Ben seni küçük çocukların oyuncaklarını sevdiği gibi seviyorum. Çünkü onlar büyükler gibi oyuncaklarını kırmazlar.
Ahmet Bağçe
Sustukça konuşanların konuşacak şeyleri çoğalır ve bu defa o şeylere cevap vermek zorlaşır.
Ahmet Bağçe
Gönül kuyusundan gökyüzü hayallerin kadar görünür. Hayallerin derya kadar olması için kuyu okyanus kadar olmalı.
Ahmet Bağçe
Sensizlik yüreğime sessizlik veriyor ama geceleri bozulan sessizlik içimi çok acıtıyor.
Ahmet Bağçe
Sende ki, görmezliği gördükçe ben, imkânsızlığı tutmaya çalışıyorum fakat ümitlerim tükeniyor yüreğimden.
Ahmet Bağçe
Duygularım o kadar ucuz değil ki,
Nice geceler loş ışıklar altında,
Benim için değerli olan zamanımı öldürüp,
Hayallerimi yaşattım.
Ahmet Bağçe
KOR GİBİ
Esen rüzgâr nefes keser,
Kır çiçekleri arasında kokun geldikçe.
Yutkunurken boğazımı yakar hasretin,
Yoksul yüreğimi üşütür yeller estikçe.
Sarıp sarmalayıp ısıtmak ister düşlerime gelen bedenin.
Büyüdükçe büyür uzaklardan gelen sevgin,
Bulutlarda yüklü aşkın yüreğime yağdıkça,
Alevi sönerken, ateşi harlanır rüzgâr altındaki kor gibi.
Ahmet Bağçe
Toprağı tanımadan ve kazmasını bilmeden ekim yapılırsa tohum toprakta sıkışıp kurumaya mahkûm olur.
Ahmet Bağçe
İçinde ikimiz olan bir rüzgâr esiyor,
Balon gibi uçuruyoruz biz.
Ayaklarımız bağlı, tutunamaz ellerimiz,
Pır, pır eder bize yüreğimiz...
Ahmet Bağçe
NASIL UNUTURUM
Kaç zamandır, gelmez oldu postacı,
Çalmaz oldu telefon sesi,
Yoldaş oldu boşluğa bakan gözlerime,
Karanlık gecelerin bekçisi ay ve yıldızlar.
Mademki ayrılacaktın, neden girdin kalbime,
Gazete kâğıdı gibi yırtıp attın sevgini.
Kaç zamandır bıkıp usanmadan.
Sayfalarca bizi, bana yazardın,
Şimdi unut diyorsun bana, benden seni,
Gözlerinin rengini,
Kalbinin sesini,
Sıcak nefesini, nasıl unuturum birde seni.
Ve sonra ilk karşılaştığımız yeri,
Seni gördüğüm an elimden düşen eldiveni,
O ağacın altında çekindiğimiz resimleri,
Nasıl anlatırım terk edilmişliğimi yüreğime.
Ahmet Bağçe
ANLAMADIN
Ben içinde seninde olan hayallerimi,
Tek, tek elekten geçirdim, eledim.
Elek üzerinde bir tek sen kaldın,
Seni eleyemedim.
Sana olan tutkumu anlattım anlamadın,
Bu defa gözlerimle anlatmaya çalıştım.
Gene anlamadın,
Artık seni gönlümde bıraktım bahtiyar olasın.
Ahmet Bağçe
Acıları en güzel gözler bilir, gözler acıları göz ardı etmeye başladı mı? Artık acının önemsenmediği anlaşılmalıdır.
Ahmet Bağçe
Karın hükmü eriyene kadardır.
Ahmet Bağçe
Aşk imkânı vermez ama imkân aşk dâhil her şeyi verir.
Ahmet Bağçe
Sonunda en büyük farkı buldum. Bu büyük fark sendin. Çünkü sen bana başkalarından daha çok yakışıyorsun.
Ahmet Bağçe.
KÖRDÜK
Hayatıma girdiğinden beri, ikimizde kör yaşadık.
Sen beni görmedin,
Bende senden başkasını birde kendimi göremedim.
Hayallerim resmin,
Sevdiklerim hikâyem oldu.
Onlar yazdı, ben okudum,
Sen yenilerini ekledin.
Şimdi hastayım, sana hastalığına tutuldum.
Eğer bir gün ölürsem, hayallerimi yüreğime,
Sevgisizliğimi kimsesizliğime gömün.
Mezar taşını taş kalbinden yapsınlar,
Üzerine, oda kördü, bende kördüm diye yazılsın.
Ahmet Bağçe
VAZGEÇTİM
Bir gül ekemedim yüreğime,
Fırsat vermedi ağlayan bulutlar.
Bedeli ödenmiş aklarla,
Kar beyazı oldu saçlarım.
Nicedir aşk pazarında sevgimi sattım,
Sevinçlerimi, neşelerimi paylaştım.
Hüzün aldım, keder aldım, kahırlandım,
Güle gül diyemedim sustum vazgeçtim.
Ahmet Bağçe
SON BASAMAK
Sonra eski günler gelir aklına insanın. Öyle anlarda karşıya ta! Karşılara boşluğa bakar uzak, uzak insan. Mahalle arkadaşlarını, sınıf arkadaşlarını hatırlar. En çokta ergen çağdaki liseli yıllarındaki arkadaşlarını hatırlar. Çünkü o çağlarda çocuktur, gençtir, delikanlıdır, ne dünü nede yarını düşünme ihtiyacında değildir insan. Aşkı da sevgisi de delidir. Onun için derler ya’ delikanlı diye. Deli akar çünkü kanı. Lise yıllarında çoğunlukla gelecek düşünülmez, üniversite gibi değildir. Üniversitede yılları, sözün son noktasıdır. Hayat merdivenin ilk basamaklarıdır. Son basamaklara tırmanışa gelinmiştir. İlk basamaklara sağlam basmak ister insan. Ne kadar sağlam basarsa dengesi de o kadar dengede olacaktır. Artık hayallere dalma zamanıdır. İş, eş ve balalar hayallerini süsler, ilkbaharda kırları süsleyen çiçekler gibi. Hayatın kendisine gülmesini ve kendisinin de hayata gülmeyi ister. Ne var ki; o eski günler geride kaldığını hatırlayınca döner bugününe. Bir an aynaya bakar gibi olduğunun farkına varır eski günleri düşlerken, ağarmış saçlar, kırışmış alın ve yanaklar, beneklerle kabuk değiştirmiş buruşmuş yorgun eller, dermanı kalmamış, destek bekleyen ayaklar ve merdivenin son basamağı.
Ahmet Bağçe
ÖYLE BAKMA
Ne olur öyle bakma bana,
Ayrılık diyor gözlerin.
Ayrılık yazmışsa kalemin,
Umutlarımı oku ve silgi yerine kullan,
İkimizin olsun yarınlar.
Ahmet Bağçe
Gerçek aşk nedir deseler, ben derim ki; Gerçek aşk, yol ile yolu adımlayan ayaklar arasındadır. Ayaklar ne kadar yürüse de, yol bitmemekte ısrarcıdır.
Ahmet Bağçe
Seni Yüreğime ektiğimden beri,
İkimizle ilgili hayallerim yoğunlaştı,
Çiçeklerim açtı, gönlüm sende,
Ben, bende değilim.
Ahmet Bağçe
DÜŞLER VE AŞKLAR
Sıkıntıların, mutlulukların üzeri küllenmiş gibi olur,
Dün denir adına,
Hatıraları kalır ardından.
Açıları, düşlerini,
Aşkı da, duygularını canlandırır.
Sönük kalır acıları ve düşleri aşkın yanında.
Ahmet Bağçe
Bana bu âlemde evet demedin, buna rağmen ben seni içimden silmedim. Belki sonsuz âlemde evet dersin!
Ahmet Bağçe
ALIŞAMADIM
Seni andıkça, sensizlik alev, alev yakar beni,
Hasretin üst üste geldikçe alışamadım yokluğuna.
Seni gönlümde taşıdım ve halen taşırım da,
Kırıp paramparça ettiğim kalbim, seni taşır mı? Bilmem.
Ahmet Bağçe
İyi insanın kötü yanı temiz olmasıdır. Başlangıç da mendilde temizdir onu da, insan kirletir.
Ahmet Bağçe
Hani gözlerime bakıp da sevgilim derdin ya, unuttun mu?
Ben sevgilim derken o bakışını özledim,
Sen gözlerini ayıramadığın gözlerimi özlemedin mi?
Ahmet Baçe
AKLIM SENDE
Sana sevdiğim, demeye cesaretim mi? Var,
Kalbim söyle derken, aklım bekle der.
Tutsağı oldu yüreğim yüreğine,
Aklım seni düşünmekten yorulur.
Ve ben gökyüzünden kayan yıldızlar gibi,
Sana kayarım elimde olmadan,
İçim dağlanır, hüzün dolar,
Duygusallaşırım aklım sendeyken.
Ahmet Bağçe
Yaşam içinde herkes bir dal tutar, lakin tutmasını bilmek gerek, bazı dallar çok naziktir kırılır.
Ahmet Bağçe.
Hiçbir zorluk, kolaylık kadar zor değildir. Lokma kolay yutulması için önce çiğnenmesi gerekir.
Ahmet Bağçe
Ve ağlamak gözyaşı dökmek değildir. Susmak, uzak kalmak, özlemek, özlerken unutulmak da bir çeşit ağlamaktır.
Ahmet Bağçe
SENMİSİN
Kelebekler etrafında dört döner,
Bu gülüşü görüp ömrünü uzatmak için.
Ve benim gözlerim kamaşır,
Güneş mi karşıma gelen,
Yoksa senmisin karşımdaki güneş gibi parlayan.
Ahmet Bağçe
GİTME
Gitme dön bir bak yüzüme.
Ter döküyor hislerim yüreğime.
İstersen bir dokun sol yanıma,
Nem bırakacak yüreğim, yüreğine.
Bulutları toplandı, gözlerim üzgün,
İçim tedirgin, yüreğim hazan,
Yara olup acıtma, yar ol bana,
Sensizlik zülüm iken bana, senden de etme beni.
Ahmet Bağçe
Yüreğe Kor düşmeye görsün, dumanı gözleri yakar. Sevdayı kafese tıksan, kanadı kırıkta olsa uçmaktan vazgeçmez.
Ahmet Bağçe
DİLEĞİMDEYMİŞSİN
Bir dilek tutmak istedim.
Nereden aklıma geldiyse,
Masallar ülkesinde bir diyardı dileğim.
Semaları gezindi gözlerim.
Bir kale duvarına geldim,
Bir ses duydum ve bakındım,
Duvar ötesinde seni gördü gözlerim.
İşte o zamandan beri,
Ayık gezmez yüreğim.
Ahmet Bağçe
İkinci kez sahip olduğum dünyamın. ilkinde ağlamışken, ikincisinde esir oldum bir kalbe.
Ahmet Bağçe
Adeta gecenin sessizliği kalbime vurdu, düşünceler içinde kayboldum. El salladım yıldızlara, ay kıskandı yıldızları.
Ahmet Bağçe
SEN BİLİRMİSİN
Sana olan özlemim mevsim gibidir.
Filizlenip yapraklandığım,
El ayası gibi açılıp havalandığım,
Bazen sararıp solduğum,
Sonra yüreğime tutunamayıp,
Yaprak misali döküldüğüm,
Gazel gibi savrulduğum olur,
Buz gibi baktığında,
Hasretle yanmak ne demek,
Yâda yanarken donmak ne demek sen bilmezsin.
Ahmet Bağçe
NE ANLARSIN
Sen ne anlarsın aşktan,
Aşk denizinde yüzmekten,
İki dakikada maydanoz gibi ektin,
Sarımsak gibi kokuttun.
Oysaki ben;
Aşkının okyanusunda,
Hayallerimi balıklara masal gibi dinlettim.
Ahmet Bağçe
O yağmurlu günde gönlüme girdi, içimi ısıttı, yüreğimi yaktı, sonra buz gibi bakıp üşüttü beni.
Ahmet Bağçe
Evet, alıştım artık, gelsen de fark etmez, sensizlik dokunmuyor bana.
Ahmet Bağçe
Kalp bir ağaç, aşk o ağacın meyvesi gibidir. Bir gün meyve biter ama ağaç meyve vermeye mecburdur.
Ahmet Bağçe.
AŞKIM
İki yıldız gibiyiz biz.
Bizi parlatan güneş tek ortak ışığımız.
Senin parlamanla geçen gece,
Benim hayallerimi süslerken.
Benim hayallerim yarınlarımızı süsler,
Ve bu hayaller ikimizin gönlünde taht kurar aşkım.
Ahmet Bağçe
İnsanlar her yaşın çocukluğunu yaşar, neticede akıl olgunlaşsada, çocukluk baki kalır.
Ahmet Bağçe.
Ben seni tanımak isterken,
Kendimi tanıdım.
Meğerse boş dediğim yüreğim sana akıyormuş,
Ve sevgisini sende dolduruyormuş.
Ahmet Bağçe
En çok neyi merak ettin diye sorsalar, onlara vücutta olan yarayı diken terzi, neden yürekte ki yarayı dikmez derim.
Ahmet Bağçe
Yüreğimin tüm odaları yıllanmış şarap gibi yalnızlık dolu, soludukça ruhum daralıyor, başım dönüyor, nefes alamıyorum..
Ahmet Bağçe
SEVECEKSEN
Sen aşkını dile getireni değil.
Aşkını yüreğinde büyüteni sev.
Gözleriyle sana bakıp aklında başka biri olanı değil.
Her gece seni düşünürken uykusuz gecelerle boğuşanı sev.
Senin gözlerini, endamını seveni değil,
Senin yüreğini varlığını seveni sev.
Sen, seni mutsuzluğa götüreni değil.
Her gün senin mutluluğun için duacı olanı sev.
Ahmet Bağçe
Yüreğimde, ikram edecek neyim kaldı ki, geçmişte bana verdiklerinden başka. Yersen onların hepside acı.
Ahmet Bağçe
Gözlerimin içine baksan sana olan sevgimin derecesini okuyacaksın. Ve o zaman aklın yüreğimin yanına fırlayacak.
AhmetBağçe
Takvimler seni gösterirken,
Duygularım akrep,
Aşkım yelkovan
Yüreğinin etrafında dönüyor.
Kalbim gönlümü fetheden melek için,
Kapılarını aralıyor.
Ahmet Bağçe
Bana seni anlatma, tanıyor kalbim seni. Okyanusun derinliklerinden yüreğime taşıdığım incimsin benim.
Ahmet Bağçe
EL SALLIYOR
İsmin, seni çağrışım yaptıkça,
Sensizlik alev, alev yakıyor beni.
Hasretin üst üste geldikçe,
Alışamadım yokluğuna.
Ve gecenin sessizliği kalbime vuruyor,
Düşünceler içinde kayboluyorum.
Seni sanıp, el sallıyorum yıldızlara,
Ay kıskanıyor yıldızları.
Ahmet Bağçe
Yolculuğa çıkmış umutlarımı istasyonda karşılayan yok. Bende sensiz, gittiği yerde kimsesiz.
Ahmet Bağçe
MUTLUMUSUN
Esintili bir akşamdı, hayallerime girişin.
O an ben değil de hayallerim konuşuyordu.
Susmuyordu adeta çenesi düşmüştü.
Yanıldığını bilmiyordum ama hayallerim havalarda uçuyordu,
Sahilde kızgın kumlarda sekiyor, ormanda ağaçları kazıyordu.
O gün perde arkası sever göründüğünden habersizdi,
Gözlerinin, kalbinle bir sorunu olduğunu bilmiyordu hayallerim.
Hatta çılgınlar gibi haykırıyordu. İnletiyordu dağları,
Kulak kabartıyordu yankılanan sevinçli sesine.
Şarkı bile mırıldanıyordu,
Sevemez kimse seni benim sevdiğim kadar diyordu,
Sonra ne oldu. Anladı yanıldığını, ağladı, ağladıkça beni de ağlattı.
Artık yalnız kalmaya başladı, yalnızlığıyla dertleşiyordu ve diyordu.
Neydi o gün gözlerinin bakışı;
Yoksa bir sevenin mi? Vardı benden başka,
Kıskandırmakmıydı maksadın.
Seni benim kadar bir sevenin olsaydı, bana bakarmıydı gözlerin.
Adeta gözlerden medet bekliyordu, içi yanıyordu.
Gene de kızamıyordu ve diyordu,
Sana değil kendime kızıyorum,
Kendimi sana ne yakından sevdirebildim,
Nede uzaktan beni sana hissettirebildim.
Şimdi perendi atıyorum ateş çemberi içinde, mutlumusun.
Ahmet Bağçe
Görebildiğin kadar, Konuşabildiğin kadar, koşup yürüyebildiğin kadar ve sevebildiğin kadar, güzeldir hayat.
Ahmet Bağçe
Ağlıyor sanıyordum.
Yumuk gözlerine baktığımda,
İçim rahatladı birden bire,
Siyah sandığım o gözler,
Su renginde maviymiş, deniz mavisi gibi.
Ahmet Bağçe
Ne yüreğime söz geçirdim, nede yüreğinde yer bulabildim. Senin dünyanı fethedeyim derken, kendi dünyamı kaybettim.
Ahmet Bağçe
Sorun değil, sen dünde sevmemiştin. Bense aşkın rüzgârsa esmeyi, uçurumsa düşmeyi, bal ise tatmayı göze almıştım.
Ahmet Bağçe
Sensiz geçen dakikalar, geceden uzunken, seninle gecen dakikalar saniyelerden de kısa.
Ahmet Bağçe
SEN YOKSUN
Ve sen yoksun masamda, odam ıssız, soğuk yatağım.
Duvarlar bir başka bakıyor karşısındaki duvara.
Güneşe küs pencereler,
Işıklarsa körsen geceleri.
Perdelerin bile yüzleri asık ve kırışık.
Hepsi matem için de, suskunlar benim gibi,
Çok şeyler anlatıyor, ben anlıyorum onların dilinden,
Sessiz konuşuyorlar, biliyormusun bana da öğrettiler sessizceyi.
O fokur, fokur kaynayan yumurtalar bile tokuşmuyor artık,
Masamdakiler bir tuhaf.
Küf kokan peynir,
Ağız buruşturan limon, sensizlikten kararan zeytin taneleri bir başka havada.
Bu sabah deniz tarafındaki balkondaydım.
Biraz konuştum her zaman ki oturduğun sandalyenle.
Tadı yok dedi, o varken bir ağırlığım vardı,
Şimdi hafife alıyor hayat beni.
Dedim bende öyle, bende onsuz hayatı sevmedim.
Tadı yok hiçbir şeyin, hayatın güzelliği o varken vardı.
Yanık, yanık şarkı söylüyor bak rüzgârlar,
Ağlıyor matem havasında bulutlar.
Umutlarımdan bahsettim, o an sallandı masadaki bardaklar.
Sarhoş olmuştu rakılar.
Aynaya ilişti gözlerim, durgundu konuştuk biraz gözlerimle göz gözece.
Seni ağladığını söyledi, seni arıyor ta oradaki denizin maviliklerinde,
Ormanın yeşilliklerinde.
Kıskandım biliyormusun gözlerimi, seni benden çok sevdiğinden.
Ahmet Bağçe
Sahil güzel oluyor da, sensiz sahil sessizce konuşuyor, durgunca konuşuyor, içimi yakıyor benim.
Ahmet Bağçe
Evet, senden biraz farklıyım, ben hüzünce biliyorum, ağlamakca, üzüntülüce hasretçe biliyorum. Sen bu dilleri biliyormusun?
Ahmet Bağçe
BU KALP
Biliyorum aramızda uzun bir şerit var,
Göz göze değiliz mesafemiz ırak,
Uzatsak ulaşmaz, birbirine ellerimiz,
Lakin kalplerimiz yakın kalp kalbeyiz.
Bu kalp Bazen yalnızlığı yazar,
Bazen sevgisizliği, unutulmuşluğu yazar,
Bazen de, çoğu kez, her zaman unutamadıklarını.
Mevsimsiz gelen yağmur gibi ben,
Sevgimi içime gömdüm,
Ve gözyaşlarım gizli akar yüreğimden.
Ahmet Bağçe
SEN
Sen hayatsan ben yaşamım,
Sen rüzgârsan ben yağmurum,
Sen aşksan, ben yananım.
Rüzgâr ne kadar sert olsa da,
Birkaç damla yağmur hızını keser.
Yaşam yoksa hayat,
Yanmak yoksa aşk,
Rüzgâr yağmursuz olur mu?
Ahmet Bağçe
ÖYLE BAKMA
Ne olur göz göze gelmeyelim,
Bakma bana öyle;
O bakışın, sana olan aşkımı,
Ruhumun sancısını,
Yüreğimin sızını artırıyor.
Ahmet Bağçe
Doğrunun üzerinde ki eğri düzelmedikçe, o doğrunun doğruluğundan söz edilemez.
Ahmet Bağçe
Ey gönül, sen aşka şerbet gibi ol, aşk ateşiyle yanan nice kalpler var.
Ahmet Bağçe
SENİ ARIYOR
Senin için şarkı söylüyor çiçekler,
Şarkılar içinde seni arıyor gözlerim sevdiğim.
Heyecanım noktasını koydu kalbime,
Virgülle arasını açtı sevdiğim.
İştahım kesildi kurudu damaklarım,
Sıcak bir bakışına, bir gülüşüne ihtiyacım var sevdiğim,
Artık bu kalp bana ait değil,
Bir bardak su ile duygularımı sulandırma sevdiğim.
Ahmet Bağçe
Cimri olan birine hayat pahalılığı etkilemez.
Ahmet Bağçe
GÜNDOĞUMU
Bir nokta koydum gündoğumuna,
Güzel bir bakış bir güzel nefes,
Biraz papatya, biraz kır çiçeği kokusu,
Bir bardak çay, bir dilim ekmek, birazda peynir masada,
Denizin dalgası, martıların sesi,
Ve bol nefesli hayaller,
Bal tatlısı mutluluklar,
Sana, bana hepimize…
Ahmet Bağçe
Söylesene ne çeşit çiçeklerden hoşlanırsın,
Ben seni kır çiçeği diye yazdım rehberime.
Ahmet Bağçe
HAYATIMA DÖN
Ben sana giderken, hayatımı da yanında götür demedim.
Sen benden hayatımı da götürdün.
Şimdi sevgisiz kaldım,
Aşksız kaldım,
Yalnız kaldım,
Sakın itiraz etme hayatıma dön, hayatım…
Ahmet Bağçe
GÖKYÜZÜM
Bazen çiçekler buram, buram kokarken,
Bazen rüzgâr tenimi okşarken,
Aklımda olan sen gelirsin aklıma.
Ey benim yüreğimde bulduğum gökyüzüm,
Yönümü belirleyen yıldızım,
Aşkımın yüksekliğinin,
Dağları aştığını görürüm.
Ahmet Bağçe
Gölge varsa, karanlığı yok eden ışıkta vardır. Işık olmayan yerde gölge olmaz.
Ahmet Bağçe
Ey! Benim duygularımın baharı, ruhumun damak tadı. Susadım toprak gibi, üzerime yağ gayri.
Ahmet Bağçe
Anne ve baba toprak olsa da, geride nefes alacak bir parçadır evlat.
Ahmet Bağçe
Yaz dedi bana, sen yaz ben okuyum, hasretim yağsın sana. Yağmur gibi, dolu gibi ve ben kokayım toprak kokusu gibi.
Ahmet Bağçe
Kulağına bir şey söyleyeceğim desem, ne anlarsın!
Ahmet Bağçe
İŞTE ÖYLE
Ne diyorum biliyormusun,
Bazen dilim sürçse,
Seni çok sevdiğimi söylese,
Sevgim, yüreğine damla, damla işlese.
İşte o zaman çağlayarak akan aşkımın önünde,
Yüreğindeki çakıl taşları engel olabilir mi?
Ahmet Bağçe
Ben seviyorum da, onun haberi var mı? Ben özlüyorum da, o beni tanıyor mu? Ne görür, ne bilir aramızda duvar var.
Ahmet Bağçe
BİZİM HİKÂYEMİZ
Artık bizim hikâyemizi okuyacağım.
Sana döktüğüm gözyaşlarımdan,
Okşadığım saçlarından,
O anlamlı bakışlarından,
Gülümseyen pembe dudaklarından,
Hikâyeler yazacağım tekrarından,
Âşık olacağım sana yeniden.
Ahmet Bağçe
Ortalığı kasıp kavuran kasırga, yere düşen bir kaç damla yağmura teslim olur.
Ahmet Bağçe
Biz nice tükenmez dedikleri kalemleri tükettik.
Ahmet Bağçe
Ben gülüme balım diye bakarım,
Tadını gülüm diye tadarım.
Mis kokusunun geldiği yöne koşar,
Sarışın, esmer demem,
Sevdiğim için aşk ile sarılırım.
Ahme Bağçe
Ne güzel değil mi?
Göz göze olmasa da
Ses sese konuşabilmek,
Ona gönülden duygularını anlatabilmek!
Sonra istemeyerekte olsa,
Görüşürüz hoşça kal diyebilmek.
İşte dostluk böyle bir şey!
Ahmet Bağçe
Ey benim duygularımın bitmeyen olayı, senin yüreğine benim hayallerim sığar mı? Sen şiirlerime ilham bense nakaratım.
Ahmet Bağçe
Varlık, yokluğun talebesidir.
Ahmet Bağçe
TABİİ Kİ SENSİZLİK
Yeni başlayan gün gene bitti, gene sessizlik, gene sensizlik, gene karanlık. Özledim seni be gülüm çok özledim. Can çekiştiriyor ışık altındaki gölgem, hareket kabiliyetini yitirdi beni ayakta tutan dizlerim. Zehir solur gibi oluyorum, sensiz aldığım her nefes. Artık havalarda soğudu. Yorgan bile üşüyor benden önce sensizlikten. Yok, ne ılık bir nefes, nede el tutacak sıcak bir el. Yokluğun talebesi varlık gibi oldum tükendim, kayboldum……
Ahmet Bağçe
O BENİM
Engin denizler, okyanuslar gibi gözlerinin derinliği.
O derinlikler içinde sırtı dönük biri var.
Uğruna harap olmuş biri.
Yüzmeyi değil, üzülmeyi öğrenmiş biri,
O benim işte.
Ahmet Bağçe
Sen güzelliğini ancak aynada görüyorsun. Oysaki ben senin yanında olduğum her an güzelliğin karşısında bayılıyorum.
Ahmet Bağçe
YAĞMURUM
Ve sen yüreğimin yağmuru,
Buruk gecen gecelerimin kahramanı.
Bulutlu sabahlarda, sen hüzün akıtan,
Ben hazan mevsimi.
Hortuma takılmış bir aşk esintisi gelir,
Heybetli bakan karşıki dağlardan.
Ahmet Bağçe
Güzelin, güzel bakışı,
Yüreği alevlendirir aşk çırası.
Şu tutuşan yüreğe bir su serp,
Dinmeyecek bu aşk ateşi.
Ahmet Bağçe
SEVGİLİYE
Sabah uyanınca, anlımda nefesini hissetmenin,
Bir gün akışının daha seninle olmayı düşünmenin,
Seni izlerken, izlemeye doyamamanın,
Tekrar, tekrar âşık olmanın ve dahi seninle birlikte yaşamanın,
Ne kadar değerli bir ayrıcalık olduğunu düşündükçe,
Önüme sunulan mutluluk oyununu,
Seve, seve ömür boyu oynamak isterim.
Ahmet Bağçe
Keşke o ağaca dayanmasaydım.
Yanıma geldin,
Yayılan kokunu ciğerlerime kadar çektim,
O günden beri,
Mis gibi kokunu çekemediğim her güne kahrediyorum ben.
Ahmet Bağçe.
Bir defa görmeye doyamazken, defalarca görmeye hasret biter mi? Bir ayrılığı çekemeyen yürek, dahasını çeker mi?
Ahmet Bağçe
Çocukların oynadıkları oyunlar, yetişkinlerin okudukları gazete, mecmua, kitap gibidir.
Ahmet Bağçe
Hani bir gün o ağacın altında tekrar karşılaşırsak söz, ağacın her dalına seni seviyorum diye yazacağım.
Ahmet Bağçe
NEDEN
Yağmur neden daha az ıslatır, seni her gördüğümde ıslandığımdan,
Neden senin yağmurunun her damlasından yüreğim titrer hastalanır.
Sana her baktığımda neden nemlenir gözlerim, güller niçin hep sen kokar.
Neden başkalarının kulağında inci olan sözlerim senin kulağına zehir saçar.
Ahmet Bağçe
Para için çok şeyler yapılırda, paranın satın alamadığı şeyler için para çaresiz kalır.
Ahmet Bağçe
İÇİMDEKİ GECE
Sensin ışıklar arasında gönlümün aradığı,
Karanlığa âşık geceyi arayan ay gibi.
Gönül dünyasında seni görmek ister gözlerim,
Seni gizli, gizli süzdükçe hüzünlenir yüreğim.
İçimde sevdan, başımda aşk rüzgârın,
Dallarımda vakitsiz açan çiçeklerin,
Kapıya dayanmış sonbaharım,
Duygularımın harap olmasından korkarım.
Farklı kumsallara bağlıyız biz ikimiz,
Aramızda dağlar, bize esen sert rüzgârlar var.
Islanıyor iki gönül ağlayan bulutlar altında,
Hazan mevsimini yaşarız farkında olmadan.
Bu nedenle sana uzak bakar gözlerim,
Şunu yâda bunu bahane eder seni izler yüreğim,
Hasretini gündüz, vuslatını gece yaşarım,
Denize âşık martılardan farkım yok benim.
Ahmet Bağçe
En çok doğan güneşe üzülürüm batacak diye. Birde geceye üzülürüm, ozana bulanmış renkli kumaş gibi ağaracak diye.
Ahmet Bağçe
VURULDUM
Ondan sonra bir baktım gözlerine,
Ateş ediyordun gözlerime.
Vuruldum düştüm yüreğine,
Biliyormusun o günden beri kalbim sende,
Beynim uyuşuk, gönlüm gezinir etrafında,
Dengemse kayıplarda.
Ahmet Bağçe
Ben masallarda âşık oldum gülüm sana. Ondandır yıllara sarktı kavuşmamız. Hasretin boğazıma düğümlendi, gece gibi karanlık içim.
Ahmet Bağçe
Bazen cesaret, korkunun baskısı altında kalabilir. O zaman çalıyı dolanmak gerek.
Ahmet Bağçe
Gitme deseydin kalırdım, aşkla baksaydın mum olur erirdim, uzatsaydın ellerini sarılır kucaklardım, işte bu denli seviyorum seni.
Ahmet Bağçe
Sonra mavine bürünmek isterken dalgana kapılıp, köpükler içinde kıyına savruldum. Beyazlar içinde de çok güzeldin.
Ahmet Bağçe
BENDE KAL
Şimdiden ne çok özledim seni,
Zaten gönlümdesin,
Derim ki, İster içimde kal,
İstersen yılla yüreğimde,
Asılı kalsın gözlerim gözlerinde.
Ahmet Bağçe
Onlar gibi ömürde geçti pencereden, ne fark var ki, dalından ayrı düşen gazelden.
Ahmet Bağçe
BİZ İKİMİZ,
Ya çok yanlış zamanda karşılaştık,
Ya da, rastlantıydık birbirimize.
İplik ile iğne gibi takıldık bir şekilde,
Göz göze, el, ele olamadık,.
Hatta yabancı gibiydik birbirimize,
Arkadaş olduk sadece.
Ama biliyorum, hissediyorum,
Düşlerimizle birlikteydik,
O aşk denen nesneyi tanıyamadık,
Açılamadık ama o aşkı içten yaşadık,
Düşlerden uyandığımız her defasında,
Duygulandık, kabus oldu hayat ikimize..
Ahmet Bağçe
Göz göze konuşmak kolay. Gözler gevezedir çok şey söyler. Asıl olan, el olmadan, el ele konuşmak.
Ahmet Bağçe
Sendin giderken bana el sallayan. Anladım ki; Artık bana el oldun. Bir anlamı var mı? Sana tutuklu kalmanın.
Ahmet Bağçe
SEVMELİ
Aşkı yüreğinde taşımasını bilmeli insan,
Yaşatmalı, öldürmemeli.
Her şeye rağmen,
Kaybolmamalı aşkın sırları içinde,
Kalpten tutmalı, tutmasını bilmeli,
Sevmeli, bırakmamalı.
Ya değilse,
Burnunun direği sızlar özlemler içinde.
Ahmet Bağçe
Sana sevdamı verdim duymaz yüreğin,
Gönlüm incinmiş, uykusuz gecelerim,
Seninle olmayan dünyayı neyleyim,
Sevdası ziyan olmuş bir garibim ben.
Ahmet Bağçe
Sevgi, aşkı doğururda, aşk sevgiyi öldürür.
Ahmet Bağçe
Eğer kendini tanıtmak istiyorsan önce bulunduğun yerin halkını tanıyacaksın. Halkını tanımayan kendisini tanıtamaz.
Ahmet Bağçe
Başında kavak yelleri esenin, gönlü hayal peşinde koşar.
Ahmet Bağçe
Aşk, sen nasıl tatlı bir baş belasısın öyle. Senin gözünün körlüğü, benim başımı döndürüyor.
Ahmet Bağçe
Gülüşün öyle güzel ki, hele bakışların, geceyi ışıklandıran ay gibi, ya! Gamzelerin, tebessüm ederken dudaklarına anlam veriyor.
Ahmet Bağçe
Anne ve babanın başarılı öğretmeni evlatlarıdır. anne anneliğin, baba babalığın eğitimini evladından alır.
Ahmet Bağçe.
UMUTSUZLUK
Sahilde batan güneşi izlerken,
Martılar yuvaya dönüş şarkılarını söylerken,
Denizin kör noktasına daldı gözlerim,
Ve o zaman anladım aşkımın imkânsızlığını.
Kum üzerindeki yazının silindiği gibi,
Yüreğimden umutlarımı sildim sevgilim.
Ahmet Bağçe
BOŞ SANDALYEN
Durduramıyorum ağlayan gönlümün gözyaşını,
Yağmura gizlenmiş yüreğime yağıyor.
Dışıma çıkaramıyorum sevgini, atamadım içimden.
Nefesini hissediyorum penceredeki perdelerden,
Ben buradayım diyor hayalin her yerde,
Dokunduğun kapıdan, masadan,
Seni unutturmuyor boş sandalyen,
Ve sen esiyor odada rüzgâr, sen kokuyor saksıda çiçekler.
Ahmet Bağçe
Kalbimden çıkarttığını gönlünden çıkartamıyorsan, özlemin vardır, hasretin vardır. Kavuşma isteğin vardır.
Ahmet Bağçe
YARIN BAYRAM
Sonra ayaklarıma engel olamadım.
Gece yarısında sahile gittim.
Yıldızlar parlıyor, ay göz kırpıyor,
Deniz ay ışığını adeta yutuyordu.
Kalbimi hiç sorma,
Savaş halindeydi kalbinle.
Ve ben barış elçisi olarak devreye girdim.
Yarın bayram,
Bayrama küs girmeyin dedim,
Sarıldılar birbirine,
Bir daha ayrılmayalım dedi, kalbim kalbine.
Ahmet Bağçe
Öyle bir noktaya geldim ki;
Başkalarına batmasın diye,
Kendimi iğnelik ettim.
İğnelere dokunsam kanıyor,
Dokunmasam acıyor.
Ahmet Bağçe
Olmasını çok istediğin bir şeyi yok etmek aptallıktır.
Ahmet Bağçe
SENİ BEKLER
Artık yıldızlar göz kırpıyor, ışık saçıyor üzerime,
Sabret diyor bizim palmiye acılı gönlüme.
Su serpiştirip, okşuyorlar yanık yüreğimi,
Senden çok vefalı çıktılar sevgilim.
Bir başka söylüyor şarkılarını dalgalar.
Sen gibi yakmıyor ayaklarımı kumlar
Güller açıyor, mis kokuyor pembe goncalar
Yinede seni bekler kırdığın bu kalp, acılı gönlüm.
Ahmet Bağçe
ÜZGÜNÜM
Yaşamaya davet eden hayatın davetine,
Seni okumaktan zaman ayıramıyorum.
Düşlerim hayal kırıklığına,
Yüreğim gözyaşına boğuyor beni.
Ahmet Bağçe
Masamız şimdi boş, sineklere pist oldu. Duvardaki resmin bir başka bakıyor, acılar içimi sardı sevdiğim.
Ahmet Bağçe
Demem o ki; Evlat. Yüksek dağların karları erimez.
Ahmet Bağçe
Benim rakibim, bana savaş açan sensen rahat ol. Kaybeden ben olayım. Senin kalbin yerine benim kalbim kırılsın..
Ahmet Bağçe
Sen bir tutam tuz kadar damağımın tadısın. Şekersiz olurumda tuzsuz olamam.
Ahmet Bağçe
Seninle göz göze geldiğimiz an bir şimşek çaktı, ayıramadım gözlerimi gözlerinden. O çok güzeldi yazdım hatıra defterine
Ahmet Bağçe
Aşkta tesadüf diye bir şey yoktur. Bir görüşte âşık olmak vardır. Tıpkı senin görünüp, benim sana âşık olduğum gibi.
Ahmet Bağçe
Bilseydim aşkın sonu gözyaşı olduğunu, severmiydim..
Ahmet Bağçe
Öfkeli insan kaynayan su gibidir. Kaynayan suya dokunursan el yakar, öfkeli insan gönül yıkar, harının geçmesini bekle ne yakar ne yıkar.
Ahmet Bağçe
NEYİZ
Canımı yakan uzaklık, dokunamamak,
Çokça özlemek seni.
Acı çekmek, ağlamak, susmak yoruyor beni.
Gerçekmiyiz, hayalmiyiz, cevapsız bir soru bana.
Eğer gerçeksek ve sen aşk ben âşıksam,
Yıllardır aşkın neden saklanır,
Niçin bulamam seni.
Ahmet Bağçe
Seninle aramızda ki, tek ortak nokta birbirimize olan sonsuz aşkımız. Onun içindir ki, soranlara biz ayrıldık diyemedim.
Ahmet Bağçe
Kar yağdı bu kış aşkımın üzerine, buz tuttu gönül kapım. Bir tek kış dondurdu, kaç yaz eritecek gönlümün buzlarını.
Ahmet Bağçe
İstersen sen bana, beni sevdiğini söyle, söz bende sana, eskimeyen tek şey olan eski aşklar gibi sana aşığım diyeyim.
Ahmet Bağçe
Tek kendim olsaydım ağlamazdım. Yanımda, sulu gözlü gözlerim vardı, yüreğim vardı, düşüncelerim vardı.
Ahmet Bağçe
Olur mu? Hiç, olmaz deme. Olsaydı telefon numaran hafızamda, arardım, anlatır ağlardık, ağlar anlatırdık uzaktan uzağa.
Ahmet Bağçe
Fotoğraftaki kareler aldatır insanı bazen, çoğu kez, her zaman. O kadar güzel değildir, karelerin güzel görünümü kişinin hasret olduğu objeyi öyle algılamasından, öyle görmek istemesindendir. O görünen güzellik, uzaktan değil, yakından bakıldığında anlaşılır.
Ahmet Bağçe
UNUTULURMU
Kaç zamandır haber alamam senden,
Elini tuttuğum,
Gözlerine baktığım o günleri,
Unuttum sanma,
Hele ikimize söylenen o şarkı var ya!
Unutulur mu? Sevgilim.
Ahmet Bağçe
NEYDİ BU HALİM
Kar yağıyordu, odada sıcaklık tamamen yok olmuş ve ben üşüyordum, sobada közün feri kalmamış sönmek üzereydi. Somyada bağdaş kurmuş oturuyordum, dizlerim battaniye içindeydi. Pencere pervazlarından ise soğuk içeriye doğru üfürüyordu. Sobaya iki odun atmaya, ateşi harlamaya mecalim yoktu. Üşümekten değil de yerimden kalkmak istemiyordum, içimde hiç istek yoktu. Sessizlik, odanın soğukluğu, gecenin karanlığı, gaz lambasının fitilinden çıkan is, benim ruhumu daha da yorgunlaştırmıştı. Kapının yan tarafında masanın üzerinde dünden kalma iki simit ile gene dün öğleden kalma hiç içilmeyen çaydanlıktaki çay, küçük bir tabakta beş, sekiz zeytin tanesi ile bitti bitecek kâse içinde toz şeker vardı. Karnım aç olmasına rağmen kalkıp çayı ısıtmaya ve simitle zeytini yemeye dahi isteksizdim. Zaten iştahımda yoktu. Neydi beni bu derece hayattan bezdiren diye düşünüyordum. Bir ara dış kapı birkaç kez tıklandı. Yerimden kalkmak istemediğimi kapı kilitli değil az itele açılır gir gel diye seslendim. Sanırım her kimse sesimi duymadı gitti. Bilmem ya küstü, yâda evde yok diye düşünmüş olacak ki bir daha gelmedi. Hoş gelseydi gene de kapı açık itele gel diyecektim. Uyuklamışım. Ne kadar uyumuşsam, uyandığımda, odanın sıcaklığı, lambanın aydınlığı, dikkatimi çekti. Sobaya odun atmadım, lambada gaz bitti bitecekti, fitilden is çıkıyordu, tam bir biçaresizliğim diz boyuydu ne oldu ki şaşkınlığındaydım. Buna rağmen gede yerimden kıpırdamadım. Sadece şaşkınlığım üzerimde bakınıyordum. Boğazım karnımın açlığından olacak gıcıklandı, öksürdüm. Bir ses uyandın mı? Dedi.
ARKASI YARIN OLSUN.
Ahmet Bağçe
Diyorlar ki kelebeğin ömrü kısa. Peki, hangi canlı tırtıl iken koza içine girip, sonra kozadan çıkıp kelebek oluyor.
Ahmet Bağçe
Beni solduran sen oldun. Okusaydın beynimin içindekileri, ne ben vitrindeki kitap gibi olurdum, nede sen cahil.
Ahmet Bağçe
Kestirme diye ana yola bir bağdan çıktımdı, birde ne görüyüm bağ sahibi karşımda. Telaşlandım azda korkdum. Bağ sahibine kızımı viricen didim. on burma bilezik, bir gerdanlık iki tektaş yüzük, bir ev tapusu virirsen birde anlı şanlı düğün yapırsan kızı viririm didi. DÖVSEYDİN BARİ.
Ahmet Bağçe
GÜLÜMSEDİ
Bir şiir yazdım dudaklarına,
Dalgalandı saçının telleri.
İki damla gözyaşı aktı göz pınarından,
Kıskanmış gibiydi san ki;
Yazdığım her bir satır size, hepinize dedim,
Gülümsedi yumuk gözlerin.
Ahmet Bağçe
Gölgem küçükse, gönlüm çok geniş, orada dinlen istersen. Arzu edersen yüreğimin misafiri ol çay içelim birlikte.
Ahmet Bağçe
SORAN OLDUMU
Ah şu yıldızların karanlığına küsmüş geceler,
Kahır dolu, özlem dolu karanlık geceler.
Duydukça hüzünlendiğim bir şarkı vardı,
Senin karanlığına, benim yalnızlığıma bürünüp ağladığım.
Sana şarkımızı soran oldumu, duygulanıp benim gibi ağladı mı?
Ahmet Bağçe
Hiç bitmesin istemediğim şarkımız, damarlarımdan yüreğime akarken, seni yazıyor piyanonun tuşları.
Ahmet Bağçe
SENSİZ DÜNYAM
Sandalye gibiydi adaya bakan kayalıktaki yerimiz,
Otururduk ben ellerinden tutardım sen gözlerime bakardın.
Mutluluk dağıtırdı denizin maviliğine gözlerin,
Bizi izlerdi martıların sevgilisi balıklar,
O eski günleri hatırladın mı?
Çok çift göz vardı etrafımızda,
Hayrandılar bize, bizim mutluluğumuza.
Sen yeşil, yeşil bakardın gözlerime,
Sonra birlikte ağlardık imkânsız aşkımıza.
Alışamadım sensizliğe, sensiz dünyaya.
Şimdi anılarımızda kaldı oturduğumuz kayalar,
Kurumuş, o yapraklarını koparıp attığımız akasyalar,
Birde hatıralarımızdan arta kalan yakılıp, yıkılan aşkımız,
İşte o yıllara takılı kalır aklım, zindan olur gecelerim,
Mendilim, gözyaşlarıma hasret, yüreğim sana,
Bir damla gözyaşı dökülmeden ağlar gözlerim.
Ahmet Bağçe
Bir damla gözyaşı dökmeden öyle çok ağladım ki; Mendilim gözyaşıma, yüreğim bayrama hasret kaldı,
Ahmet Bağçe
Benim göksüme vuran en güzel dalgasın. Düşlerimin hasreti, duygularımın özlemi, bendeki sen, benden hiç silinmesin.
Ahmet Bağçe.
Bak! Testinin bardağa, bardağın ağza eğildiğini sende gör. Etekler pantolon olalı, öpülür oldu yakalar.
Ahmet Bağçe
Kalbimi ellerine bıraktım tıkama. Yoksa kriz geçirir bakamam gözlerine. Sahipsiz sanma beni, sen varsın hayallerimde.
Ahmet Bağçe
Bana olan sevginin net kuvveti sıfır olunca, senden gelen ivmede sıfır. Biraz hareketlendir ki; İvme kazansın.
Ahmet Bağçe
Zamanım seni hayal etmekle geçerken, kalbine uzattığım kurumuş dallar çiçek açtı. beni ya! Sev, yâda kalbine göm.
Ahmet Bağçe
ŞİMDİ ANLADIM
Bir şarkımız vardı dilimizde dolaşan,
Nakaratını ıslıkla söyler geçerdin pencerem önünden,
Sahilde bizi bekleyen yaşlı ağacı hatırladın mı?
Ev sahipliği yapardı yanık yüreklilere.
Bizde yanıktık birbirimize,
O, ne çok severdi,
Eser, serinletirdi bizleri.
Şimdi gezinirimde o yerleri,
Duygulanırım, o yıllar gözümün önüne gelince,
Ağacımız bana bakar,
Ben ağacımıza,
Ağaç sallanır, ben ağlarım.
Anlarım ki,
Bizmişiz eskiyen,
Aşkımızmış taze kalan..
Ahmet Bağçe
SENDEMİ YETİMSİN
Bu gün gene akan gözyaşların sebebini sordum gözlerime,
Bu yağışın nedir sebebi,
Yoksa sendemi yetimsin benim gibi.
Yok, sen ona, onu çok sevdiğini söylediğini duyunca,
Onun duyarsızlığı karşısında
Tutamadım gözyaşlarımı dedi gözlerim.
Ahmet Bağçe
DÜZELMİYOR
Ben hayatımı kaybettim,
Sende beni.
Çemberi daralmış ateş içinde,
Piştim sayende.
Buruşturup attığın birkaç satırlık veda mektubun,
Kırışmış siyah beyaz resmin kalmış çekmecemde.
Oysaki sen,
Aklıma geldiğinde adını toprağa yazdığım,
Damarlarımda dolaşırken hayaline şiirler okuduğum
Resminde sen gibi kırışık bakar bana.
Ütüleyip düzeltmeye çalıştığım buruşuk mektubun,
Kalbim gibi kırık resmin,
Düzelmiyor gönlüm gibi ne kadar ütülesem de.
Ahmet Bağçe
AKLINDAYSAM
Düşünebildiğin kadar düşün,
Gidebildiğin kadar git.
Uzaklaş, uzaklaşabildiğin kadar,
Hayatından çıkarttığın,
Unuttuğun yerdeyim ben.
Unuttuğun kadar değil,
Unutamadığım kadar,
Yüreğim hatırlayacak seni.
Bir nebze aklında takılı kaldımsa eğer,
Bekliyor olacağım unutulduğum yerde seni.
Sende buhar, bende buz tutmuş hayatımız,
Elbet son sıcaklığını bulacak bir gün.
Ahmet Bağçe
İstemem yağmasın gözlerimin bulutlarından yağan bu soğuk yaz yağmuru. Benim yüzümden sevenler yazından olmasın.
Ahmet Bağçe
İPLERDE KURUMUŞ AŞKIM
Bir teneffüse çıktığımızda,
Birde, okul bahçesine geldiğimiz o ilk saatlerde,
Bilsen ne çok heyecanlanırdım.
Çünkü sınıftayken, sol yanımda, gözlerimin dikizindeydin,
Baygın, baygın bakardım sana.
Heyecanımı hayallerim bastırırdı,
Dalardım bizim olmayacak yarınlara.
O zamanlar çekinirdim, dokunamazdım kumral düz saçlarına.
Hele sınıfın giriş kapısına yaklaştığında,
Hissederdim geldiğini, etrafa dağılan mis kokundan.
Sen bilmezdin benim sana nasıl yandığımı,
Ezilirdim güzelliğinin karşısında,
Avunurdum, sineye çektiğim sevginle.
Ve şimdi ahım var benim,
Vahım var benim,
Pişmanlığım var,
İplere dizilmiş kupkuru aşkının yanında.
Ahmet Bağçe
Mevzu sen olunca hayat, biraz kırgınım sana, beni yalnız bıraktıkça gül saçıyorsun etrafa.
Ahmet Bağçe
BUYUM
Bir tarafta sen,
Diğer tarafta ben,
Birde sana bakan gözlerim,
Gözlerimden ise hasretine akan gözyaşlarım,
İşte bu gördüğün benim.
Ahmet Bağçe
Her seferinde aynaya bakar gibi bakarım sana, Sende kendimi görmek için, o kadar güzelsin ki, göremiyorum kendimi.
Ahmet Bağçe
Seni unutmamak için gözlerinin resmini yaptım. Maviyi, sarıyla karıştırırken aklım gitti, aşkım kabardı yeşil gözlüm.
Ahmet Bağçe
Demem o ki; siz gene de bildiğiniz suda yüzün, derinlik aynı olsa da debisi ve balıkları farklı olabilir.
Ahmet Bağçe
ÇOK GÜZELDİ
Bugün yine bana geldin.
Yalnız bırakmadı beni hayalin;
Çok güzeldi, sen kokuyordu,
Sen gibi bakıyordu.
Hele gülen gözlerin,
Orman yeşiliydi, deniz mavisiydi,
Dokundum, öyle yumuşaktı ki, yanakların,
Pamuk gibiydi ellerin.
Ahmet Bağçe
İZİN VERME
O gün bir düğüm attık,
Çözülmesine izin verme,
Nedendir bilmem,
İçimde kâğıt kesiği gibi, bir sızı var.
Hem bahara alışık değil şu sol yanım,
Soğuk alır, belki üşütür,
Belki solar yaprakları dökülür.
Sen baharını yaşa, aç çiçeklerini.
Dilediğin kadar renklendir hayatını,
Çiçekler içinde çiçek olduğunu unutma,
Ardına bak! Ardında aklı sende olan bir delin var,
Renkler çiçeklere, delilik delilere yanaşır.
Ahmet Bağçe
Seni incitmekten korkarım. Bu yüzden aşk ilacını bekletirim. Olurda bir gün aşk hastalığına tutulursan ilacın bende.
Ahmet Bağçe
Balkondaydın, gözlerimi ayırmam mümkün değildi. Başını bir öne bir arkaya getirip götürürken, saçların savruluyor, yüreğime fırtınalar estiriyordu.
Ahmet Bağçe
Kararan kalbimin içindeki ışığın sönmemesinin bir sebebi varsa oda sensin. Onun sönmesine izin verme.
Ahmet Bağçe.
Toplum içinde dürüst insan çoğaldıkça mutluluk fertlerin değil, toplumundur. Mutlu toplumlar dürüst insan yetiştirir
Ahmet Bağçe
SEN BEN VE AŞKIMIZ
Hadi gel açılalım sandalla deryaya.
Bizim Fuzuli’den ne farkımız var.
Onun sadabadı varsa,
Bizim de deryalara açılan Sini çayımız var.
Gel birlikte, yelken açalım
Sadece sen, ben ve aşkımız,
Birde papatyalar,
Raks edelim sabahlara kadar.
Ahmet Bağçe
AŞKIM
SENİ GÖRÜNCE
Seni görünce dilim tutuluyor,
Benzim soluyor, nefes alamıyorum.
Birde elimi tuttuğunda bir hoş oluyorum,
Gökyüzünden bir melek geldi de,
Beni uçuruyor hissine kapılıyorum,
Korkuyorum Rüyamı diye.
Çölün yağmura,.
Uykuların geceye,
Şairlerin sevgiliye.
Yıldızların gökyüzüne
Kanatların süzülmeye,
Dudakların, tebessüme,
Tutkun olduğu gibi,
Kalbim de kalbine tutkun aşkım.
Ahmet Bağçe
Uyuyamadığım zamanı sen ne bilirsin,
Çünkü âşık olan sen değilsin,
Aklımdan çıkmayan, yüreğimi hoplatan,
Hayallerime, birde rüyalarıma gelensin.
Ahmet Bağçe
Sonunda baklayı ağzından çıkardı. Nörecen didim. nörüyüm pişirip, pişirip önüne koyacam didi. Şimdi nörecim ben.
Ahmet Bağçe
BIRAKINIZ AKSINLAR
Ayna karşısında karşılıksız aşk yaşayan ben,
Hasret gözyaşı dökerken,
Gözyaşlarım için bırakınız gitsinler,
Bırakınız aksınlar diyorum.
Ahmet Bağçe
BİZ İKİMİZ,
Ya çok yanlış zamanda karşılaştık,
Ya da, rastlantıydık birbirimize.
İplik ile iğne gibi takılı olsak da,
Ayrılıyorduk bir şekilde.
Sen iğnelikte, bense bir bez üzerinde,
Sevgili olamadık,
Rastlantı gibiydik birbirimize.
Arkadaş olduk gidemedik, öteye.
Ama biliyorum,
Her gece birlikteydik düşlerimizde.
O aşk denen nesneyi tanıyamasak da
Aşkla yaşadık o güzelliği farklı yerlerde.
Ahme Bağçe
Sana yazmak istediğimde, elim titriyor, soluğum kesiliyor, kalbim yerinden fırlayacak gibi oluyor, bana ne oluyor.
Ahmet Bağçe.
Daha çok, tenhalarda dolaşmak isterim. Çünkü balıklar en çok toplu haldeyken av olurlar.
Ahmet Bağçe
Temmuzun sıcağında ilkbahar serinliği veren gedavet rüzgârı gibisin. Buz tutmuş yüreğime lodos gibi estin.
Ahmet Bağçe
Baktılar ki, dört duvarı yıkık, kapıyı görmeden daldılar içeri. Kapıyı görmeyenlere kapı ne yapsın.
Ahmet Bağçe
Trende Yere basmasını bilir ama yolda yürümesini beceremez, illaki yolunun demir olmasını ister.
Ahmet Bağçe
Endişem, bütün kusurların öne çıkacağına değil, zamanla aşkımızın bitmesinden korkuyorum.
Ahmet Bağçe
Çok sert esiyor rüyalarım, duygularımın duvarlarını dövüyor, üşütüyor beni. Hayallerim kadar sıcak ve tatlı değil.
Ahmet Bağçe
Beni sebepsiz sevseydin, üzüm yaprağı gibi içime sarıp güzel bir aşka sebep olabilirdim. Şimdi sen koruk ben turşu.
Ahmet Bağçe
Sen varsan papatyalarda var, sen yoksan papatyalar sönük açar.
Ahmet Bağçe
Diyirler ki hayat çok dadlı, peki benim aşım neden eyşi, o vaat kim laa benim aşıma limon sıkıyı.
Ahmet Bağçe
TUTULDUM
Nereye baksam senden başka renk görünmüyor.
Işık saçılıyor yüreğime.
Sana yağıyor, gözlerimin yağmuru.
Işığına tutuldum,
Sen dünyam oldun,
Ben ay,
Işıkların girdi aramıza
Tutuldum sana.
Kayboldum karanlığında,
Ahmet Bağçe
Bütün istasyonlar aynı. Gelen tren sevinç bırakırken, giden tren hüzün bırakıyor.
Ahmet Bağçe
Kızlar, siz nasıl alıyorsunuz bu nişanı. Her attığınız ok, kalpten vuruyor.
Ahmet Bağçe
SUSKUN İNSAN BAZEN
Suskun birinin içinde o kadar çok biriktirdiği şeyleri vardır ki. Bazen suskunun suskunluğu bir şarkıdaki iki kelimeye benzer, bahar yağmuru gibi yağdıkça yağar. Konuşması halinde; Suskunun sözleri yaz yağmuru gibi kısadır. O zaman ya! Şarkıyı dinleyip hüzünleneceksin, yâda yağmur altında ıslanacaksın.
Ahmet Bağçe
İnsanların hakkınızda konuşması, kim olduğunuzu, bir tür tanındığınızı konuşmamaları ise, hiç olduğunuza işaret eder.
Ahmet Bağçe
Ey! Evlat. Babanın kolu, istese de uzanamaz bazen. Sen destek olasın ki; Tutmak istediğinin ucu, sana ulaşsın.
Ahmet Bağçe
O kadar çok bardakla tanıştım ki, Hepsi içini döktü bana. En acısını dökende fincandı, kırk yıldır dostuz.
Ahmet Bağçe
ADINA AŞK DEDİM
İşte hayalim.
Onca yılın aşk resimleri bu gördüklerin,
Sen resimledin benim yaşamı mı?
Sendin önüme onun hayali getiren,
Bende önüme gelen hayalle yaşadım,
Ve aşk dedim adına.
Ve sonra,
Aşkını, sevgisini gözyaşlarımın arasına gizledim,
Bu yüzden ağlayamadım.
Biliyordum ağlasam,
O hayalin güzellikleri,
Akıp gidecekti gözyaşlarımla,
Gelmeyecek, evet gelmeyecekti bir daha,
Gözlerimin önünden akıp giden hayalin,
Ahmet Bağçe
Eğer yaşamak istiyorsan, rüzgâr, kar, yağmur, çamur ve dondurucu soğuk, ruhunu incitmesin, onlar gelir geçer.
Ahmet Bağçe
Fakir ile zengin arasında ortak olarak yaşanan tek şey, televizyon programlarıdır. Televizyon, zengin ve fakir ayırımı yapmadan aynı programları izlettirir
Ahmet Bağçe
Ben size demedim mi? Bu gündüzün her yeri aşikar, gece gibi karanlık değil diye.
Ahmet Bağçe
İki kardeş olan akıl ile zekâ, toprak ile su gibidir. Nasıl ki; suyunu almayan toprak verimden düşerse, öğrenme yeteneğini çalıştırmayanında aklı çalışmaz.
Ahmet Bağçe
Hani tiryakinin az bi uykudan uyanınca sigara aklına gelir ya! Bende uyandığım an sen aklıma geliyorsun.
Ahmet Bağçe
Bi oyuncak araba istedim. Babam bir araba dolusu dayak attı, Anam hoşuna gitti mi? diye yüzümü okşadı. ANA CİĞERİ
Ahmet Bağçe
ARKADAŞIMIZ LATİF DELİCE
Hey gidi günler hey. Ereğli Lisesi son sınıftayız, okul yeni açılmıştı. Tabi çok heyecanlıyız. Alt sınıfta kalan arkadaşlar olduğu gibi, sınıfımıza yeni katılanlar da oldu. Onlarla henüz muhabbetimiz yok ama uzaktan uzağa nasıl biri ki, diye süzüyoruz. Bildik öğretmenlerimiz derse girdikçe, sizler beni tanıyorsunuz bende sizleri, lakin aranıza yeni katılan arkadaşlar görüyorum bir tanışalım bakalım diyorlar. Okul yeni açıldığından devamsızlıklar da oluyordu, ilk haftalar yoklama yapılmıyordu. Hafta başı ilk dersimiz Felsefe ve hocamız ise Allah rahmet eylesin Yaşar GÜL, oda usulen de olsa kendisini tanıttı ve aranıza yeni katılanlar var. Onlarda kendisini tanıtsın bakalım, mesela sen dedi. Ayağa kalkan Latif Delice arkadaşımız, söze başladı. Ben Latif Delice, Ayrancılıyım dedi. Hocamız nereden geldin Ayrancı Lisesinden mi? Dedi. Latif, yok hocam ben BAKIRKÖYDEN GELDİM DEYİNCE. Sınıfça gülmüştük.
Ahmet Bağçe
HAKLISIN USTA
Evet usta! Hani sen derdin ya! Dertler acı biber gibidir çiğnenirken ağzı acıtır. Eğer sen sofradaki hayallerine ulaşmayı istiyorsan, iştahının kabarması için bu acıya dayanacaksın, dayanacaksın ki; ağızda oluşan acı, yutuldukça rahatlayacaksın. İşte o rahatlama var ya! Tıpkı karanlık bir mağaradan, aydınlığa çıkan bir girişe ulaştığında verdiği sevinç gibidir.
Ahmet Bağçe
BENDE GÖZYAŞISIN
Ben senin gözlerinde bir damla kadar olmasam da,
Sen benim içimden gelen gözyaşlarımsın.
Hasretini, özlemini göz pınarlarımda tutuyor,
Damla, damla bırakıyorum,
Ve her damlasıyla,
Yüreğimde açan aşkımın çiçeklerini suluyorum
Ahmet Bağçe
Uykularımdan oldum, kimi gördümse seni sandım. Dağınık sevdim ama tertemizdi aşkım
Ahmet Bağçe
BAK EVLAT
Bak evlat. Baba neden yalnızdır bilirmisin. Kız evlat babanın süsü, erkek evlat da sırrıdır. Süsüm bozulacak, sırrıma da kadem basacak diye evlatlarının yanında değil ardındadır. Onun içindir ki; Baba hep yalnızdır.
Ahmet Bağçe
Kadem ayak ve uğur anlamındadır
Gene akşam oldu, ay hilal yıldızlar dağılmış sağa, sola, güneş ortalıkta yok. Gece misafir, önüm karanlık ve ben yalnız.
Ahmet Bağçe
Kalbime seni yazdım satır, satır. Açıp, bir sefer okusaydın, âşık olurdun belki.
Ahmet Bağçe
Gemici düğümüyle mi bağladın yüreğimi. O kadar çok uğraşıma rağmen çözemedim.
Ahmet Bağçe
Bugünde akşam oldu dünkü gibi. Aynı resimdeydi gözlerim bugünde. Yarında akşam olacak görmeyecek başkasını bu gözler.
Ahmet Bağçe
Öyle güzel süzüyordun ki beni. Buz gibi olamadım.
Ahmet Bağçe
Okuyan yazar, dinlediğini de anlar, cahilde dinler ama yazan gibi anlamaz. İkisi arasındaki uçurum bundandır.
Ahmet Bağçe
Akma diyorum, durduramıyorum söz dinlemez gözlerimi. Ben keder diyorum, alın yazım diyor kader.
Ahmet Bağçe
Yere öyle bir basta yürü, geçme herkesin geçtiği yoldan, senden konuşulsun, belli olsun izlerin senden olduğu.
Ahmet Bağçe
Tek tarafa değil, Güneş gibi her tarafa doğmalı insan.
Ahmet Bağçe
Önce Kaynamalı, sonra buhar olup uçmalı insan. Yoğunlaşıp kararmadan yağmamalı. Değilse rüzgâr dağıtır.
Ahmet Bağçe
YAŞLANINCA GENÇLİK AKLA GELİRMİŞ
Şöyle bir geriye gittim de, geri derken epey geriye gittim. Mahallemizin bir futbol takımı vardı. Şimşek spordu takımımızın adı. 10 numara kahramanlı Naciye teyzenin torunu Kınık Ali, 9 numara ben, 8 numara Enes, 7 numara Rahmetle anıyorum Sami, 6 numarada postacının oğlu Erol, 5 numara saraç kadirin oğlu Kazım, 4 numarada Ulu cami temizlikçisi Abdullah emminin yeğeni Kadir, 3 numarada Kınık Âlinin bir ufağı Mustafa, 2 numarada tüfekçilerden Kenan süslü Kenan ve 1 numarada Kalecimiz Ali amcanın oğlu Mesut vardı. Takımımızı hafta içinde Kınık Ali Çalıştırırdı, Mahalle Maçlarını da o organize ederdi. Köylere de gittiğimiz olurdu. Futbol toplar şimdiki gibi değildi, meşin yuvarlak içine konan lastik vardı ve lastiğin dışa doğru oluşan hortumu ile pompa yardımıyla şişirilir sıkıca bağlanır ve meşin yuvarlak içine sokulur, meşinin ağız kısmı da özel deliklerinden geçirilen gene meşinden oluşan iple bağlanırdı. Patlama esnasında iç lastik çıkartılır yapıştırılır tekrar oyuna sokulurdu. Onun için yanımızda birden fazla iç lastik bulundururduk, şayet hepsi patlamışsa patlak yerlerini yapıştırmaya mahsus lastik yapıştırıcı silikon, zımpara kâğıdı, hurda bisiklet lastiği, pompa taşırdık. Çanta olarak toz şeker çuvalı kullanırdık. Farklı takımları tuttuğumuzdan formalarımız babam tarafından seçilmişti. Bir şekilde mecburduk. Kollu atletleri kol altlarından kalın iple aralıklı iki yerden boğarak siyah kumaş boyasıyla kazan içinde kaynatıp kurumaya bırakırdık, sonra boğumlu olan boyanmayan beyaz kısmı güneş okları gibi bir resim oluştururdu. Şimşek spor adını da oradan esinlenerek vermiştik. Rahmetli babam koyu fenerliydi. Evimizin tahta balkon direkleri kaleyi andırırdı, beni zaman, zaman çalıştırırdı. Bazen kaleye geçer bana şut çektirir, bazen de beni kaleci yapardı. İşten geldiğinde her daim top oynardık babamla. Bir şekilde antrenman yapmış olurdum. Takım halinde top oyunlarımızı, Mahallemizin Marangozların dükkân arkasında bulunan kütüklerini koydukları hızar adını verdiğimiz boşluk yerde, yâda, Çolak Kerim amcanın ekip dikmediği boş arsasında yapardık. Yıllar geçti, o dönem arkadaşlarımızı bir daha göremedik. Özellikle lise sonlarına doğru kaybettik izlerimizi. Bizden bir kaç yaş büyük olanlar okulla ilişkisi olmayanlar askerlik sonrası mesleklerine atıldılar. Okuyanlar okul sonrası her birimiz bir yerlere dağıldık. Özlemiş olacağım ki, yazma gereğini duydum. Sağ olanlara nice sağlıklı ömürler dilerken, ebediyete göç edenlerin mekânları cennet olsun.
Ahmet Bağçe
MUHABBET KUŞU UÇMUŞTU.
Odaya girdiğimde ayaktaydı. Uyumamış bekliyordu. Neden yatmadığını sordum, cevap vermedi. Anladım ki cevap alamayacağım. Bende onun gibi yaptım. Yanına yaklaştım onun gibi ayakta durdum. Pencerenin önüne gitti, bende gittim, kapıya yöneldi bende yöneldim., kafasını salladı bende salladım. Gözlerimin içine ne oluyor dercesine baktı, ne olsun dercesine bende bakındım. Olmadı gardolaba doğru hareket etti, tabi bende. Giriş kapısının sol köşesinde duran masaya gitti, bende gittim. Masaya elini siler pozisyonunda hareket ettirdi, bende aynısını yaptım. Olmadı tekrar pencere önüne yöneldi ve açtı pencereyi, bende aynısını yapacağım ama benim tarafın penceresi açılmıyordu, yani sabitti. Güldü. Ne yapacaksın bakalım dercesine. Kolayı vardı diğer pencerenin açılan tarafını açmaya gittim, o pencereyi kapattı. İki saati geçkin bir zaman evde bir oyun sergiledik. Sonunda ben yorgun düştüm. Koltuğa oturdum. Uyumuşum. Sabah uyandığımda masa üzerinde bir not vardı. Diyordu aşkım. Bu sessiz ilgine teşekkür ederim. Şimdi anneme gidiyorum, bu oyunu gelirsen annemle oynarsın BAY yazılıydı. Anlamıştım, not bana çok şey anlatmıştı. Ama Muhabbet kuşu nafile uçmuştu.
Ahmet Bağçe
Şimdi yanında olsam, dayasam başımı omzuna. Kırarmısın kanatlarımı. Ben senin kimsesizin, kendimin yalnızıyım.
Ahmet Bağçe
Bırak ellerini bir defa tutayım ellerinden,
Diken gibi batıp rahatsız edersem bırakırım.
Sevgisini sünger gibi içinde tutan âşık sözü,
Daha da tutarsam kurumuş yaprak gibi parçalanayım.
Ahmet Bağçe
BAGALE Bİİİ
Bak himdi, samırsakda, soğanda bağ yapılık gölge bi yere asılır. Bilin mi? Sapıylan biraber gurusun diyem. Bir de var ya! Gün dönmeden torpakdan sökülmez. Haziran ayı 21 inden sonram sökülür. Biliyon mu? O zaman var ya! İçi fosalıp filan olmayık, dadı var ya! İçinde galır, Aynem mağara pendiri kimi. Damağa dad viriyi ağnadınız mı?
Ahmet Bağçe
KOY USTA
Doldur usta, doldur kadehimi.
İçine sevgiden koy.
Neşeden koy,
Mutluluktan koy.
Kederlerim dağılsın,
Üzüntülerim boğulsun içinde.
Güneş görmeyen gölge gibi,
Görülmesin gözüme.
Birde sigaramı yak,
Külü yerde,
Dumanı kaybolsun havada.
Ahmet Bağçe
Gıı bah ne dicem. Beyaz Soğanılan samırsağı ayırırgen gokla. Gendini belli eder. Soğan ağlatır. samırsak açıhtırır.
Ahmet Bağçe
Zaman, değerini bilmeyenler için taşınması zor bir hediyedir.
Ahmet Bağçe
AĞAÇ BEN VE KARINCALAR
Sonra bardağıma doldurduğum çayımı aldım, şurada bir kuru ağaç var o kurumuş ağacın yanına gittim çömeldim. Karıncalar istila etmişlerdi kurumuş ağacı. Dikkatlice baktım karıncalara. Çok telaşlılardı. Adeta öpüyorlardı ağacı. Dokundum ağaca. Yer, yer toz halinde talaşı çıkmış gövdesi oyulmuş ağacın. Susuz kalmış kurumuş toprağında. Karıncaların yoğun olduğu yerde az bir ıslaklık gördüm. Evet, ıslaktı. Karıncaların dolaştığı yerler sanki sulanmış gibiydi. Demek ki sulamaya çalışıyorlar dedim can suyu taşıyorlar diye düşündüm ve telaşları ondan sanırım dedim. Elimdeki bir bardak çayımı içmeden döktüm ağacın o ıslak yerine. Çaresi yoktu. Ağaç kuruydu. Ama karıncalar telaşlıydı, onların bu telaşında var bir hikmet dedim eşlik ettim karıncalara. Epey bir oturdum. İzledim karıncaları. Lakin kurumuş ağaçta canlanmaya dair bir emare yok. Ayrıldım oradan ve ben üzgün, ağaç kurumuş ama ayakta tutmaya çalışan karıncalar ağacın yeşereceğinden umutlu.
Ahmet Bağçe
Sabah işe giderken yatağım çok üzgündü. Üzüldüm sarıldım, neden sonra hava kararmış. Patron artık işe gelme dedi.
Ahmet Bağçe
Beni görünce öyle bir şaşkına döndü ki; Sonra dedi, her gün rüyalarımda ne işin var. Bu defa ben şaşkınlaştım.
Ahmet Bağçe
Kapı açıktı daldım içeri, birde ne göreyim dört duvarı yıkık kendisi yoktu. Sonra ne oldu. Sonramı duvarı hala yıkık.
Ahmet Bağçe
Sonra ki kaygım sonrası ne olacağıydı, oda gecikmedi. Pencereden sonra kapı çalındı. Duvarı beterinden esirgesin.
Ahmet Bağçe
Sen benim iğnemdeki ipliğimsin. Sımsıkı olsun ki ilmik araları, kapansın aramızdaki boşluklar.
Ahmet Bağçe
YILDIZLARDA ÂŞIK
Ay kendinden geçmiş,
Yıldızlar geceye âşık.
Perde çekmiş bulutlar,
Sönmüş yürekteki ışıklar.
Aşk sarhoş olmuş,
Sarmaşık gibi dolaşır kalbe.
Ahmet Bağçe
VAKİT AKŞAM
Akşam diyorum geldi işte,
Ay karanlıkta, yıldızlar neşesiz.
Daha çok var sabaha.
Vakit bu vakit,
Gelsin çilingir sofrası.
Vur davulcu vur.
Açılsın az biraz gönül kapımız,
Dinsin içimizdeki sancılar.
Ahmet Bağçe
TADI YOK
Bugün yine seni andım
Ta uzaklara bakarak demir köprüde.
Yine papatya topladım
Demet, demet kırda, bayırda.
Şarkımızı söyledim,
Gözlerimden yanaklarıma akan aşk damlalarıyla birlikte.
Bir tat bulamadım,
Sensiz ne demir köprüden nede şarkımızdan.
Baharı sensiz yaşadım,
Sanmıyorum tat vermeyecek gelen yazımda.
Bir başka bahara kaldı,
Kavuşma isteğim, özlemim, umutlarım.
Ahmet Bağçe
NEDEN ŞİMDİ
Bir kadın gördüm, ağlıyordu.
Gözleri yeşil, saçları sarkıyordu önüne.
Suskundu, konuşmuyordu dili,
Âşıktı belki, Sol avucu kapalı bir şey saklıyordu.
Ya bir mektup, yâda bir resimdi.
Soramadım, bakındım sadece.
Ve sonra ayrıldım birkaç adım, hey dedi,
Çözüldü dili birden. Al dedi uzattı sol elini,
Bakınma al dedi. Eğildim, avucunu kavradım avucumla,
Çocukluk resmim vardı açılan parmakları arasında.
Donakalmıştım. Resmimi görünce.
Resmimle meşgulken, kaybolmuştu kadın oracıktan.
Şimdi tanımıştım arkadaşımdı çok eski mahalleden,
Neredeydi, neden şimdi çıktı karşıma,
Neden kayboldu bir şey demeden yanımdan
Onun kalbindeymişim, kalbinde büyümüşüm,
Gitti büyüttüğünü söylemeden
Ahmet Bağçe
Kişiyi yıpratanlar, sorunları, sorunu olan yakınları ve sorun yaratanlardır.
Ahmet Bağçe
Akılsızların en büyük kaybı, akıllılara kaptırdıkları imkânlarıdır.
Ahmet Bağçe
İKİ ARKADAŞ SOHBETİ
Hayırsız niredeydin gaç gündür. Sorma bilader, iki gündür kayın peder mayın peder,kayın anna, ile kayın bilader mayın bilader bizdeydi .Ooo gözün mözün aydın. desene koşuşturma moşuşturma vardı. He valla, yemağı memağı hatunulan barabar yaptık. Çayı mayı senmi yaptın bilirim eyi olmuştur. Çay mayı ben demledim de, kahveyi neyim hatun yaptı. Amma ne kahve olmuş köpüklü möküklü. Höpürte höpürte içtik. Ehh ne diyem afiyet neyim olsun. Çağırsan mağırsaydın bizde geliridik. Hem benim hatumda yardım mardım ideridi. Çok sağolasın bir başka zemana artıkım.
Ahmet Bağçe
Hayallerim olmadı dedi. Dedim yensini kur. Hayaller eskimez ki, küsmezde, eskileri sıraya girer. Keşke demeseydim hayalperest oldu.
Ahmet Bağçe
Kızın nişanlısı kaza geçirmiş hastanede. Nişanlısının ellerinden tutmuş diyor sakın ölme ölürsen öldürürüm seni.
Ahmet Bağçe
Hoca bana sen gel bakayım numaran kaç dedi. Arkadaşım Ekrem’in numarası olan 2313 dedim. Adın ne dedi. Dedim Ekrem. Otur sözlü notun 10 üzerinden 10 dedi. Yaktın beni Ekrem neler çektim senin elinden.
Ahmet Bağçe
Ben öyle çok yoldan geçtim, sabahladım ormanın karanlığında kaybolmadım da, senin yüreğinde kayboldum.
Ahmet Bağçe
Şimdi nerelerdedir dediğim, kaybolmuş çok kişi tanırım, ama doğru yolda gidenlerin adresini bilirim.
Ahmet Bağçe
Ay gibi, yıldızlar gibi, güneş gibi dönerek kayboluyorsun. Ama tekrar geldiğinde bir bak, ben hep o yerdeyim.
Ahmet Bağçe
Önce o gitti sonra yerinden fırlayan kalbim yok oldu. Birazdan gecenin karanlığı gelecek ve ben gene yalnızım.
Ahmet Bağçe
Senin oldukça büyük olan dünyanda bana yer yok ama benim dünyam senin kadar orada da senden başkasına yer yok.
Ahmet Bağçe
İşte kışları ıssız ve sesiz, yazları dolup boşalan sahil gibiyim.
Ahmet Bağçe
Baktım yanmıyor üflemeyi bıraktım. Anladım ki, içten yanmak gerekiyor.
Ahmet Bağçe
Bazen dünyanın en zor mesleğidir sıkıntıya katlanmak, ama nede olsa kışın sonu bahardır.
Ahmet Bağçe
ZOR BE
Öyle zor ki, sana yakın olmayı istedikçe uzaktan bakmak, uzaktan izlemek. Gözler mutsuz, yanaklar gergin, okşanmak isteyen saçlar dağınık, ya! Öpülmek isteyen dudaklar, sarılmayı isteyen kollar. Hele, hele bunları yaşarken kırık kalbi avutmak.
Ahmet Bağçe
Her yer sensiz, hasret akıyor kurnası çeşmenin. Belki musluktan gelirsin diye beklerim, eğer sevgin yoksa giderim.
Ahmet Bağçe
Bir gün beni hatırlayacak ve çok sevdiğini anlayacaksın. O zaman gitmeme ses etmediğin için çok üzüleceksin.
Ahmet Bağçe
Evlat, büyümesinden korktuğun, büyüdükçe de, korkularının onunla beraber büyüyen ve
Babalığı öğreten alfabedir.
Ahmet Bağçe
SİYAH BEYAZ
Günler geçerken,
Yar bakışına ayrı düştüm ben.
Aşk bahçesindeki güller,
Dedi neden.
O istedi ki renkli gül,
Siyah beyaz güldüm ben.
İşte günlerdir ayrı bakar gözler.
Ahmet Bağçe
Doğru zamanda doğru bir aşkı yakalamışsa bir insan, güneşi tutmuş, yüreğinden kış gitmiştir. Artık hayat bahardır onun için.
Ahmet Bağçe
TUTTUĞUM GÜNEŞTİN
Dört bir tarafı baharla örülmüş bahçemde. Sadece sen vardın ve ben seni görünce kalbine tutuldum. Aslında tutukluluk halim memnun ediyordu beni. Olsun diyordum. Bir kalbin en güzel hücresinde ve en güzel gardiyanın yanındayım diyordum. Mutluydum, güneşimi bulmuştum. Yüreğimden kış gitmiş, içimdeki hayata ait buzlar erimiş, artık bahar gelmişti benim için. Yani öyle hissediyordum. Yanılmak istemiyordum lakin içimdeki oluşan güzelliği zamana bırakmayı da düşünmüyordum. Çünkü zaman, getirisinde adil olmayacaktı tecrübelerim bunu hatırlatıyordu. Duygularım beni unutmuş ezberine seni almıştı.
Ahmet Bağçe
En güçlü yanım, sevgimin sessizliği. Aşkım, derdimi söylememe izin vermediğinden, sessiz ve yalnızım.
Ahmet Bağçe
Ya! Benden vazgeç yâda sevgimden. İkisinden birini taşı gönlünde. İkisinden de vazgeçersen affetmem seni.
Ahmet Bağçe
Hani sevmem diyordun, neden kahve fincanında ararsın beni, hasret girdabının rüzgârında hayallerimi estirirsin..
Ahmet Bağçe
SİZ HİÇ
Siz hiç susarak ağlayanın sesini işittiniz mi?
Ya! İçine döktüklerini toplarken gördünüz mü?
Yüreğinin ateşine dokundunuz mu? Hiç.
İsterseniz dokunun ve de o gibilerin sessizliğini bir dinleyin,
Üzmeyin onları.
Yalnız insanlar yalnızlığı seçerken üzgündüler.
Ahmet Bağçe
Sevgi, aşk fırın ekmeği gibi tek taraflı değil, saçta pişen yufka ekmeği gibi iki taraflı pişip iki taraflı kabarmalı.
Ahmet Bağçe
Bakma sen gülümsediğime. İçimdeki yarayı iyileştiremeyen kalbim gülmeme izin verdi, acısını gözlerime sakladım.
Ahmet Bağçe
Avucuna bıraktığım kalbi tutamadın, süzülür bulutlar arasında. Yağmura bıraksam içime damlar. Rüzgâra bıraksam, uçar.
Ahmet Bağçe
GÖRMEDİN
Sana koşmak yanında olmak istedim,
Ama sen oralı olmadın.
Bir ara göz ettim görmedin.
Bende değildi gözlerin,
Sana kalbimi gönderdim,
Kalbime dışarı dedin,
Şimdi pazar yerinde arıyorsun,.
Pazar yerinde göremezsin ki, beni.
Ahmet Bağçe
Çocukluğumu aradım her yerde, nafile bulamadım. Eğer bulabilseydim, gençliğimi yeniden inşa edecektim.
Ahmet Bağçe
KİBRİT KUTUSU TELEFONUM
Sanırım düşlerime yenildim. Bir ara vazgeçtim, ama sonra düşündüm de bir merhaba demek istedim, balkonda yoktun. Çocukken yaptığımız kibrit kutusu telefonu yapayım dedim, bu defa çocukluğum yoktu.
Ahmet Bağçe
Biraz güneş topladım birazda hava. Yanında azda gölge olursa bugünkü kısmetim der, uzatırım ayaklarımı denize doğru.
Ahmet Bağçe
Aşk denen şey ne ki, o kadar büyütülecek. Sonunda iki damla gözyaşı, biraz üzüntü, azda yürek çarpıntısı değil mi?
Ahmet Bağçe
Ağlamak umurumda değil yeter ki, gözyaşlarım aşk duvarını aşıp, yar yüreğine aksın, bir beden daha büyüsün aşkımız.
Ahmet Bağçe
Çünkü sen sırtımı üfleyen esenim, beni ıslatan ilk yağmurum, başıma yağan kar’ımsın.
Ahmet Bağçe
Ölmesin, kirlenmeyen bu onurlu aşk hikâyemiz. Bırakmayalım geriye ne bir acı nede kederli gözyaşı.
Ahmet Bağçe
Başıma düşen en güzel taş sensin. Ve sen benim gözlerimden akan gözyaşım, her damlasında duamsın.
Ahmet Bağçe
Mademki gönlünü ıslatmayacak yağmur damlasıyım, bende gözlerime damlarım.
Ahmet Bağçe
ANLADINMI
Benim en büyük geç kalmışlığım,
Ulaşamadığım sensin.
Ahlarla çizdiğim,
vahlarla boyadığım,
Şiirlerle süslediğim,
Sensin benim geç kalmışlığım.
Ahmet Bağçe
SUÇ BENİM
Hani diyorum ki, suç benim,
Ben sahip çıksaydım,
Çaldırmasaydım sana bu kalbi.
Gecenin bu saatinde beklemezdim,
Senden gelecek bir haberi.
Şimdi durduk yerde heyecan basmaz,
Çarpıntılara maruz kalmazdım,
Daralmazdı göğüs kafesim.
Şimdi endişe içindeyim.
Hani diyorum,
Bu defa gönlümde düşerse gönlüne,
Hasret ağı kapsarsa yüreğimi,
Ya! Gözlerim beklemeye koyulursa yolları,
Ne olacak, ne farkım kalır,
Ateş karşısında eriyen mumdan gayri.
Ahmet Bağçe
Güz gülüsün, hercaisin güzel kokarsın ama yıllar var ki kokuna hasretim.
Ahmet Bağçe
BAZEN
Bazen açık, açık anlatamadığı düşünceleri vardır insanın. Konuşmak, anlatmak istedikçe yutkunur ama yutamaz. Dilinin ucuna gelir dayanır söylemek istedikleri. Bir türlü dökülmez dilden. Bir yol arar kısasından ama o yollarda tıkalıdır söylenecek sözlere. Tesellide olamaz işte. Çünkü yollar vardır yakın gibidir ama o yol kalbe dokunuyorsa ıraktır. Ne adım atabilirsin, nede attığın adımlar ulaşır. Çöreklenir kobra yılanı gibi yüreğine zehri içimde kalır.
Ahmet Bağçe.
Öyle aşk doluyum ki sana, beni unutmak istesen de gözlerine bakışımı özleyeceksin.
Ahmet Bağçe
PERONDA OTOBÜS VE HÜZÜN
Hayatımdaki en uzun yolculuk o gün birliğime teslim olmak için askere gidişimdi. Elimde bir valizim bile yoktu. Cebimde yok denecek kadar harçlık vardı. Arkamda ne bir, en büyük asker bizim asker diyecek tarafım, nede gözyaşı dökecek annem vardı. Çünkü hayata elveda demişti. Babam ise, zihnimde var ama varlığından habersizdim. Askere gidişimi kardeşlerim bile bilmiyor haberleri dahi yoktu. Gökyüzü kararmış, bulutlar çarpışıyor, şimşekler çakıyor, gök gürlüyordu. Yağmurlu bir havada otobüsün perona yanaşmasında otobüs tekerleklerinden akan yağmur sularının akışı gözlerimden damlayan gözyaşlarının aynısıydı. İstekli isteksiz bir yol tepecekti. Onun hareketi direksiyondaki şoförün ellerine bağlıyken, benimkisi tamamen irademe bağlıydı. İradem ise mecburiyetimin esiri halindeydi. Çünkü önümde kaybolan bir zaman ve birde dönüm noktası vardı. Bu veçhile ile çok karışık düşünceler içinde değildim ama yorulmuş bir zihne sahiptim. Hırçınlaşamıyordum, hırçınlaşmak bana göre bir olgu değildi. Nazımı çekecek bir kimsem yoktu. Böyle olunca hırçınlık bana özgü bir fiil olmazdı ve de olamazdı. Otobüse binişim biraz heyecan yarattı. Belli belirsiz bir titreme vardı, kalbim atıyor adeta atmaktan vazgeçecek kadar yorgun, nefes alışım ise varla yok arasındaydı. Böyle durumlarda derler ya derin bir nefes al ve sakinleşmeye çalış, yaptım ama işe yaramıyordu. Hiçbir şey heyecanımı değiştiremezdi. Yirmi ay gibi bir zaman. Yaşadığım mekândan uzak olacaktım. Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktı. Yazılmış bir kaderin peşinden gidiyordum. O ş şarkıdaki gibi dönülmez yılların ufkundaydım artık.
Ahmet Bağçe
Ne kadar iyileştirir ki gönül yarasını geç gelen tebessüm. Tekrarından eve geç gelen kızın dudağı gibi titrer gönlüm.
Ahmet Bağçe
Bakma sen üzerimdeki urbamın eski ve kirli görünümüne. Sana olan sevgim kara toprağı örten kar beyazı gibi temiz.
Ahmet Bağçe
GÖREMİYORUM
Yokluğun aklımı alıyor,
Her gün olduğu gibi,
Resmine baktığımda,
Sensizlik bunaltıyor,
Ve ben kör oluyorum.
O zaman,
Kusurlarımı göremiyorum.
Ahmet Bağçe
Issız bir çölde suyun değeri ne ise, seninde yüreğimdeki değerin aynen öyle.
Ahmet Bağçe
Orda kal, seni ben seveyim, yabancıya gitmesin gözlerim. Dalgasını unutan deniz gibi unutmasın gözlerini, gözlerim.
Ahmet Bağçe
SENİNLE GÜZEL
Kendimi kaybetmiştim.
Kor gibi öfkemle kinimi tutuşturmuştum.
Misket gibi dönüyordu yuvarlağında gözlerim.
O sıralarda karşıma sen çıktın.
Kor gibi olan öfkem sönmüş,
Kinim kaybolmuştu.
Oh demiştim ve rahatlamıştım.
Anladım ki; Hayat seninle güzel.
Ahmet Bağçe
BENDE OLAN
Eğer sevdansa benim ardımdan gelen,
Söyleyecek bir sözün kalmamıştır,
Hüznünü gözyaşlarınla çözemediysen,
Birde benim gözyaşlarıma bak,
Okuma zamanın gelmiştir artık,
Oku, hiçbir damlasını atlamadan,
Onda acı var, ıstırap var, özlem var,
Birde kirpiklerimde asılı resmin var.
Ahmet Bağçe
Mükemmel ana, baba yoktur. Onları mükemmel eden zaman ve evlattır. Zaman olgunlaştırır, evlat mükemmelliği inşa eder.
Ahmet Bağçe
BU NASIL SORU
Yıl 1974 Mart ayının ikisi va pazar günüydü. Fenerbahçe ile Galatasaray maçı vardı. Maç İstanbul’un en eski semtlerinden bir olan Beşiktaş semtindeki stattaydı. Fenerin macına gitmek istiyordum. Çünkü tuttuğum takımdı ve ilk defa izleyecektim. Türlü zahmetlere katlanarak Beşiktaş’a bilet almaya gittim. Bilet yok. Çok üzüldüm. Miskin, miskin stat önünde adımlarken Terzi Ömer abiyle karşılaştım. Merhabalaştık ayaküstü sohbet ettik. Ömer abi ye bilet almaya geldiğimi ama biletler bitmiş dedim. Yanında biri daha vardı. O kişide bilet bulamamış. Ömer abi kendisinde fazla bir bilet olduğunu ama bir soru soracağım kim bilirse ona vereyim dedi. İçimden eyvah Ömer abi Galatasaraylı bilsem de bana vermez dedim. Eee sor abi dedim. Peki, soruyorum ve maç saatine kadarda süre tanıyorum dedi. Maç saatine epey vardı. Bileceğimden de emindim ve tamam abi sor dedim. Sorum şu dedi.
İPİN bilimle ilk buluştuğu yer neresi dedi. Dedim bu ne abi ya! Ben bilim adamı mıyım? Dedi işine gelirse. Düşündüm buluştuğu yer diyor, uçtuğu yer dese Hezârfen Çelebiden Galata kulesi aklıma gelecek. Kumaş dedim. ÇIK dedi. Makara dedim ÇIK dedi. Gemilerin halatlarla yelkenlerin bağlantısı geldi aklıma dedim Gemi halat yani urgan ile yelkenler bağlanıyor ya! ÇIK dedi. İp diyorum halat demiyorum dedi. Bu arada stat önünde adımlıyoruz. Öbür arkadaştan ses yok. Acaba biliyor da son dakikayı mı bekliyor diyordum.. Saatte yaklaşıyordu. Birden bu soruyu kim sordu Ömer abi sordu. Ömer abi ne iş yapıyor. TERZİ. O halde ip nereye takılıyor İĞNEYE. Bu kadar dedim. Ve Ömer abi şu bileti ver. Sende cevabı dedi. Cevap yolda dedim. Bilette bende cevap dedi. Sıkı dur cevap geliyor. Bekliyorum dedi. İĞNE dedim. İĞNENİN DELİĞİ dedim. Aldım bileti. Oh be dedim. Kulağımı çekti. Dedi FENER Tezahürü yok ama. Dedim tamam. Maçı 2-0 kazanmıştık. FENERBAHÇE.. 2 GALATASARAY.. 0 MAÇ SONUCU.
Ahmet Bağçe
Bazen rüyama geldiğinde bir heyecan basar yüreğimi. Gene rüzgâr gelecek, hüzün ve hasret esecek ve ben acı çekeceğim.
Ahmet Bağçe
Şeytana ne kadar umut verirsen, yediğin darbe verdiğin umut kadardır.
Ahmet Bağçe
Bazen yakınlarını, dostlarını özler insan en özleminden. Ama sırtına aldığı yaralar aklına gelince, duyguları ağır basar vazgeçer.
Ahmet Bağçe
Size bir hikâye anlatayım dostlar. Beni iyi dinleyin. Sizin yaşam boyu yaşadığınız hikâyeniz var ya! Bizimde hikâyemiz.
Ahmet Bağçe
Çok şeyler verdim onlara,
Onlar, hoşgörümü, sevgimi alırken,
Üzüntüme, dertlerime,
Hele, hele, sırtımdaki yalara bakmadılar.
İşte o çok koydu bana.
Ahmet Bağçe
Sensiz olmuyor be yar. Sor istersen gökyüzüne. Olur derse, deki ona. Sen olur dersinde, neden bakarsın yeryüzüne.
Ahmet Bağçe
GEÇ ANLADIM
Beraber ağlamıştık ya tenhalarda, aşkla ıslanmıştık hani havuz kenarında, işte şimdi o günler geldi aklıma. Ne günlerdi. Gene ah ettim bahtsızlığıma ve düşüncelere daldım. Çok zor dedim be dostum. Sonra duygulandım biliyormusun. Acı çektim en derininden. Hani insan ağlamak ister, Gözlerinden yaş gelmez! Hani gülmek ister, yürekten gülmez! Hani birini bekler o hiç gelmez! İşte o zaman ölmek ister, de bu defa ecel gelmez! İnsanın içiyle dışı savaş eder, şimdi o durumdayım. Çok zor be dostum. Çok zor. Mantık eşittir yaşam bilirdim, mantıksızlık eşittir hayatmış geç anladım.
Ahmet Bağçe
ÖZLEMEK
Özlem kadar kuvvetli,
Onun kadar yürek yakan bir his varmıdır?
Uzaktan uzağa aşk yaşatan,
Umutsuzca bekleten!
Sarılmadan, ona dokunamadan,
Ve öpemeden,
Demek ki var.
Buda hissin ta kendisi.
Ne acı değil mi?
Tek taraflı sevgi,
Ve uzaktan uzağa sevmek!
Ahmet Bağçe
SENDE KALDI
Güzelliğini gördüm,
Gönlüm sende kaldı,
Dudaklarına dokundum,
İzi avuçlarımda kaldı,
Yüreğimi tutuşturdun,
Esenliği sende kaldı.
Çözemedim sen kimsin,
Problemin bende kaldı.
Ahmet Bağçe
SENİN İÇİN
Sonra seslendi,
Ve işaret parmağıyla sol yanını gösterdi.
Anladım ki; Beni silmemiş,
Kalbindeyim hala.
Lütfen yerine dursun,
Çıkarma sol yanından kalbimi,
Dün çırpınırken duydum,
Senin için çok güzel dilekleri var.
Ahmet Bağçe
BİR OKU
Eğer sevdansa benim ardımdan gelen,
Düşündüklerini söyleyecek bir sözün kalmamıştır.
Sen gözyaşlarınla hüznünü çözemediysen,
Bir gülüşe, bir kucaklanmaya ihtiyacın var.
Şimdi bir zamanlar uğruna akıttığım gözyaşlarımı!
Okuma zamanı gelmiştir,
Bir oku hiçbir satırını atlamadan.
Ahmet Bağçe
UNUTURMUYUM
Unuturmusun beni dedin,
Yoksa unutturmak mı, istedin kendini.
Her gün rüyalarımda gördüğüm,
Sevgimi, aşkımı ve bizi rüyalarımda büyüttüğüm,
Nasıl unuturum seni.
Ahmet Bağçe
Lütfen yerine dursun, Çıkarma sol yanından kalbimi, Dün çırpınırken duydum, Senin için çok güzel dilekleri var.
Ahmet Bağçe
Ben en çok karanlıkta kaybediyorum kendimi. Çünkü önce seni, sonra seninle birlikteki hayallerimi hayal ediyorum..
Ahmet Bağçe
Evet, sen gençliğimin katilisin. Bu yüzden yüreğimde muhabbete mahkûmsun. Orada öleceksin aşkım uğruna.
Ahmet Bağçe
Sonra seslendi ve işaret parmağıyla sol yanını gösterdi. Anladım ki; Beni silmemiş, kalbindeyim hala.
Ahmet Bağçe
Suç ne sazda, nede telinde,
Suç beni sana âşık eden güzelliğinde.
Nasıl inlemesin bu saz, nazlı yar!
Eda sende, naz sende, güfte bende.
Ahmet Bağçe.
Aklıma mukayyet olasın diye sana bıraktım. Oysaki sen aklımı aldın. Karıştırıp bıraka sakın.
Ahmet Bağçe
GİTME
Anladım gidiyorsun,
Çaresizim dönüşün yok bana.
Dön de bir bak,
Sarhoşa dönmüş halim.
Küt bağlanmış sana gönlüm,
Bağını çözemiyorum,
Büklüm, büklüm oldu duygularım.
Yoksa bir suç mu? İşledim,
Günahmıydı sevmek,
Hayallerde, rüyalarda aranır,
Aniden gördüğünde seni,
Gece gibi kararır gözlerim.
Ahmet Bağçe
Ulan uşagım bağa bi bak bağayum. Ben güzelmiyum, çirkin mi? Sen güzelsinde penüm közlerim çirkin görüyü. NASIL.
Ahmet Bağçe
DERSİMİ ALDIM
Hani sana demiştim ya!
Seni unutmak istemiyorum diye.
Sen unut demiştin,
Ve dönüp gitmekle bana bir ders vermiştin.
Şimdi ders verdiğin yerde sınava hazırım.
Dersimi aldım,
Hem de alttan aldım.
Ahmet Bağçe
Ey! Zalimin kızı. Aklıma geliyorsun, rüyama giriyorsun da, neden yanıma gelmiyorsun.
Ahmet Bağçe
KAYIYOR YILDIZ GİBİ
Bir, bir tükeniyor ekmek arası katık gibi,
Yem oluyor toprağa dostlar.
Burası tepelik, şurası deniz, orası kayalık demiyor,
Dayanıyor sırası gelenin kapısına,,
Ne tür bir araç ki; adres şaşırmıyor,
Bildiği yere doğru götürüyor kollu araba,
Ahmet Bağçe
AŞK.
Kalp mi insanı sevmeye teşvik eden?
Yoksa sevmek mi kalbi esir eden.
Ateş içinde köz gibi yanmak mı?
Yoksa kül olup savrulmak mı? AŞK.
Ahmet Bağçe
PUSLU HAVALAR
Bir gece sevdamın tomurcuklarını attın,
O geceden beri gözlerimin yaşını silemez oldum.
Hani nerede rüzgâr,
Neden puslu havalar,
Gökyüzüdemi benim gibi ağlar.
Döküldükçe dökülür gözyaşlarım.
Sevda mı, sancı mı? Anlamadım,
Sözlerim sana sitemkâr gelmesin,
Sitemim sana olan sevdamdandır.
Ahmet Bağçe
BANA ES
Gel seninle aşk öyküsünün siyah, beyazı olalım,
İzin vermeyelim ne kızıla ne mora.
Bir şarkı içindeki nakarat gibi,
Dillerde dolaşalım.
Sen rüzgâr ol, ben dalda yaprak,
Hep bana es,
Beni sana sürükle,
Sonra görsünler ve desinler,
Deli gibi sevmişlerdi birbirini,
Siyah beyazdı sevgileri.
Ahmet Bağçe
Hayallerim suya düştü şehit oldu. Ruhu şad, mekanı yar gönlü olsun.
Ahmet Bağçe
Ressama poz veren öküz kafam kaşındı deyince bu söze inek, seni görende işten güçten kafasını kaşıyamıyor sanacak.
Ahmet Bağçe
İYİ Kİ VARSIN
Bugün gene gam yüklendi gönlüm.
Duygularım kabardı.
Sessizlik, yalnızlık bürüdü üzerimi.
Yağmura darılıp, bulutların ötesine çekilen güneş gibi,
Terk eden edene beni yakınlarım, dostlarım.
Yalnızlığım iyi ki; Varsın, yanımdasın,
Bir hayalim birde gözyaşlarımla sen,
Beni terk etmediniz.
Ahmet Bağçe
HİÇBİR FIRTINA TERS ESEN EKONOMİ KADAR SERT DEĞİLDİR.
Ahmet Bağçe
SEN VE BEN
Sonra seni canlandırdım hayalimde.
Mutluluğun ve heyecanın resmini çizdim gökyüzüne.
Kirpiklerim fırçam, umutlarım boyam oldu.
Kalbime koydum çizdiğim mutluluğun resmini,
Konuşurum onunla zaman, zaman,
Birlikteyiz hayal gücüm, mutluluğum,
Heyecanım, sen ve ben.
Ahmet Bağçe
SEN NÖRÜYON BAGAYIM EYİMİNG.
Nahalsın Gardaş Eyiming. Amanın Sorma Lii. Himdi Nolacıh Bilemem. Gine Ağşam Oldu. Evvelîden Bi Gapu Çalan Olurudu. Himdi Oğnlarda Gayboldu. Gonşu Munşuda Galmayık Canım. Gel Oturak Diyem Çığıranda Yoh. Ehhh Nörelik İşte Gendi Halimize Kössüklendik Oturuyuk. Eee Sen Nörüyon Bagayım Eyiming.
Ahmet Bağçe
Ve sen doğru durakta dursaydın, beni boşuna bekletmezdin.
Ahmet Bağçe
UNUTURMU
Ey yar! Yüzün, beyazlığını aydan,
Kokunu yaseminden almış,
Unutur mu? Bu kalp güzelliğini.
Günün, güneşe,
Gecenin aya doymadığı gibi,
Doyabilir mi? gönülden bağlanan kokuna, güzelliğine.
Ahmet Bağçe
Aşk için ağlayan bir erkek ise, onu kaybetmeyin. Çünkü erkekler, kıymet verdiklerine, üzerine titrediklerine ağlar.
Ahmet Bağçe
BEKLEDİM
Hasretin çok uzun geceler gibi,
Özlemin ise baharı bekleyen toprak.
Okyanusta kaptansız bir tekneyim de,
Yelken açacak kaptan arar gibi özledim seni.
Ahmet Bağçe
DÜN GECE
Dün gece, ışıklar sönük gibiydi,
Loş bir ortam içinde sen periler gibiydin,
Güzelliğinden ışıklar adeta görevini yapamıyordu,
Perileri kıskandırıyordun.
Salona girişin muhteşemdi,
İzleyenlerin gözleri üzerinde,
Odak noktası gibiydin.
Hepsinin tüyleri diken dikendi,
Erimişlerdi mum gibi.
Bir ben vardım, yıkık duvar gibi oracıkta duran,
Başkalarının gözüyle bakamayan,
Terk edilmişliğin, ezikliğin içindeydim.
Birde aşk rüzgârına meydan okuyan yüreğim vardı.
Sessiz, yalnız ve paramparça.
Ahmet Bağçe
Yapmadan ne olacağını bilmek zordur. Bu demektir ki; Bir şey yapılacaksa denemekten imtina edilmemeli ve denenmeli. Unutulmamalı ki, bugünkü teknolojinin doğumu tesadüflerin denenmesiyle tecelli etmiştir.
Ahmet Bağçe
RÜYA İÇİNDE RÜYADAYIM
Bu gecede rüyamdaydın. Senden bahsettik biraz. Rüyada dahi ayrılmak çok zor inan. Gözlerimi aştığımda, yatağımdan doğrulmadan hayalin hep karşımda ve sen her daim aklımdasın. Tebessüm ederek kulaklarını çınlatırım ve sana derim aklımdan başka gidecek yerin yok mu? Diye. Bu defada öyle oldu. Aynısını tekrarını yaşadım. Gözlerimin önündeydin, bir yokladım hayalindi karşımda ki olan. Hemencecik telefona sarıldım. Meşgul sinyalini aldım. Bir beş dakika sonra tekrar aradım, bu defa ulaşılamıyor mesajını aldım. Daha telefonu kapatmamıştım ki, kapı zili çaldı. Bir telaşla kapıyı açtım. Sendin. Omzuma sarıldın, kucakladın. Sırılsıklamdın ve aşk kokuyordun. Gel içeri, gel dedim. İşinin olduğunu, belki sonra diye cevapladın. Girmedin içeri. Neden içeri girmedi diye de can sıkıyordum ki; Kapı zili bir defa daha çaldı. Geri döndü dedim bir hışımla kapıya yöneldim. Yerde buldum kendimi.
Henüz uyanmamışım ve ben rüyadaymışım. Sırılsıklam olan benmişim. Aşk ıslaklığının içinde, sevginin yumağına sarılmış olan benmişim. Özlemin içime öyle çöreklenmiş ki, rüyalarımı dahi gerçeklerle ayırt edemiyor, karıştırır oldum. Rüya içinde rüya görmeye başladım. Ve ben hep sendeyim, sende oldukça da, sanırım benim senden dönmem çok zor olacak.
Ahmet Bağçe
Yel, kayadan ne koparırsa kar sanır, onu da ya! Denize kaptırır yâda toprağa.
Ahmet Bağçe
Yazım kötüyse günah bendemi, güzel okumak senin elinde.
Ahme Bağçe
Gül isteme benden, hele, hele ömrünü ver deme bana, Gül solar, ömür biter. Bitmeyen sevgimi iste, veririm seve, seve.
Ahmet Bağçe
OLURDA BIKARSAN
Yağmur durur, fırtınalar diner,
Buza dönen kar üşütür,
Fakat sana olan sevgim,
Ne durur,
Ne diner,
Nede üşütür.
Hasret eser fırtınam,
Sevgin yağar gözyaşlarımdan,
Damar olur hayatına hayatım.
Ahmet Bağçe
ONLARDA SEVDİ
Sonra en güzel aşkı yaşadılar,
Sevdiler birbirlerini sessizce kalpten kalbe,
Gün geldi göz göze geldiler itilip atılmadan.
İçten sevdiler,
Gönüllerine ak düştü, yüreklerine hasret.
Zamanlarını küçük yaşadılar,
Aşklarını büyük.
Ahmet Bağçe
Ey sevgili,
Ben aşkının fakiriyim,
Karanlıkların karanlığı,
Gecelerin en gecesiyim.
Beklemek sabrım, sevgin hasretim,
Özlemin tükenmişliğimdir.
Ahmet Bağe
Ne zaman bir yere konmak istese insan, mutluluk üzerine değil de, acıların üzerine konuyor. Demek ki acı verenler, mutluluk verenlerden daha çok seviliyor.
Ahmet Bağçe
Çocugen ne kadlak çocuhmuşuk bilinmi la Hilmi düşüniyimde Anadan dayak yiyicemizi bilirdik ginede sırtı girlendirdik.
Ahmet Bağçe
AYNI DALDAYDIK
Biz aynı dal üzerinde duran,
Bir birinden habersiz iki kuş gibiydik.
Çünkü görmüyorduk bir birimizi.
Ağaç aynı, dal aynı, bağ aynıydı da,
Farklı yönlere bakan iki ayrı kişiydik biz.
Ahmet Bağçe
Len bu bizim Mamutmu. He len bizim Mamut, Pasaklı Noriyenin Mamut. O mu takılıyi yazdım sene len Mamut goru gendiği.
Ahmet Bağçe
Yaşamak varken yaşayamadığıma üzülüyorum. Dünya ve hayat bizim ama hayat içinde mahkûmuz. Buna da yaşamak diyoruz.
Ahmet Bağçe
Ah be yar. Bu koskoca dünya ikimizin de, bundan dünyanın haberi yok.
Ahmet Bağçe
Nirelisin didilermi Ereğli diyirim. Ereğli üç deneymiş Yağnış olmasın. Ben İç Anadoludaki Ereğlidenim ağnadınızmı?
Ahmet Bağçe
SENİ ARIYOR
Gözlerimde damla, damla hüzün akıyor,
İnliyor yüreğimdeki duygularım,
Nağmeleri gözyaşlarımla birlikte yanaklarımdan,
Aşkın akıyor, sevdan akıyor, hasretin akıyor.
Gece karanlığı sevdamın üzerine örtülmüş,
Zihnim ezberimdeki resimlerini süzüyor,
Karma karışık duygular içinde bende olmayan aklım,
İlk gördüğü, ilk çiçek verdiği, ilk öptüğü yerde seni arıyor.
Ahmet Bağçe
Sen çocuktun bende çocuk, çocukça bir sevda doğmuştu içimizde. Geceleri sen bende, ben sende, hasrete büyüdük birlikte.
Ahmet Bğçe
Sen, benden seni unutmamı istedin. Ama unuttuğun bir şey vardı. Sen içimdeyken, seni nasıl unutabilirdim.
Ahmet Bağçe.
İlkokulda öğretmen yıldaki ayları öğretti. Anladınızmı dedi. Ramazan ayı yok deyince, o oruç ayı dedi kafam karıştı.
Ahmet Bağçe
HATCE
Gayfeden gelen goca. Çamaşır yıkayan Hanımına.
- Gız Hatce. nördün böön, ineği mineği sağıp yemledin mi?
- Avarın suyunu neym suladın mı?
Hatce
- Hıı hepsini yaptım beğ, Tandırda kömbede var, pendiri, tereyağı getiriyim. Hele bi çımaşırı sereyim de.
Koca
- Gıız gurt gibi açım, himdiye kadar ne iş gördün, tez alagel sofrayı beni gendine çattırma.
- Hatce geldim beğ geldim, üç decik çımaşırım galdı, serip getiriyim sofrayı.
- Hatce sofrayı kurar goca karnını iyi bir doyurur.
- Off çok yemişim gızz. Gag bi gayfe yap şöyle köpüklüce sade olsun. Göpüklü dirim, göpüklü olmaz ıse dökerim üzrine ona göre. bak bi ırbığı, liğeni de getir gayfeden öncem. Şu ayaklarımı yıka havalansın bi. Hadi gıpraşıvir, misgin, misgin durma yıkıl garşımdan.
- Gocanın ayaklarını yıkayıp guruladıktan sonram gayfeyi de getiren Hatce kocasının uyuduğunu görünce. Masaya Gayfeyi, başını da yastığa koyar oracıkta uyur.
- Sabah uyandığında goca kahvaltı sofrasıyla karşılaşınca, karısına
- Hanı gız gayfe.
Ahmet Bağçe
VİRGÜLLE DEVAM
Hayatımı anlamsız kılan noktanın silinmesiyle,
Yerine gelmesini istediğim virgülle,
Yoluma devam etmek istiyorum.
Çünkü ne havalar eski hava,
Ne, dağlar eski dağ,
Ne, denizler eski deniz,
Nede ben eski benim.
Dağlar bir farklı bakıyor,
Bir farklı esiyor rüzgârlar,
Nefes kesiyor havalar.
Hedefte denize ulaşmak varsa,
Kayalara, taşlara, toprağa tüm engellere rağmen akmalıyım,
Ulaşmalıyım döküleceğim yere,
Bitirmemeliyim hayat cümlesini noktayla,
Devam etmeliyim virgül gibi tırmanmaya..
Ahmet Bağçe
Aşk peşinde olanın aklı unuturda, kalp peşinde olanın sol yanı kıymet bilir.
Ahmet Bağçe
Seni düşünürken zalim şarkılarla kaybettiğim mutluluğu arıyorum ben. Bir sevgili olamadığın gibi dost bile olmadın.
Ahmet Bağçe
İŞTE BÖYLE
Ne zaman rüyalara dalsam,
Bu şehirden gitmek isterim.
Ve sonra korkarım,
Gittiğim ellerde aşkı bulup da,
Kaptırırım ellerimi, ellere diye.
Sonra ya! Dönemezsem der düşünürüm,
Teselli ederim kendimi.
Dönerim rüyamdan gerisin geriye.
Ahmet Bağçe
Sonra anladım ki hayatımdan kaybetmek istemediklerim, üzüyormuş beni. Oysaki hayatımı anlamlı kılanlar kayarmış bir, bir elimden. Hele içlerinden biri var gözleri her aklıma geldiğinde alev, alev yanar yüreğim.
Ahmet Bağçe
BİLSEYDİN
Kayboluyor güneşin sıcaklığı gün batımında
Hareketleniyor kırlangıçlar yuvasına dönüş haritasında.
Sen yaban yerde, ben aşk takviminin yaprak dökümünde,
Yüreğinin yolunda uçuyorum kırlangıçlar gibi haritanda.
Umutsuzluğun içindeki umutlarımın yeşerişini bilseydin eğer,
Belki de kalırdın bu ellerde, merhem olurdun acılı yüreğime.
Madem ellerdesin unutma, üzgün olur gün batımında insan,
Yoksa güneşin olağanüstü gösterisi paramparça eder yüreğini.
Ahmet Bağçe
Dönüşünde, yürüdüğün yol kadardır. Farklı olan şey dikkat ettiklerin.
Ahmet Bağçe
SESSİZDE OLUYOR
Sen benim duygularımın sessiz cevabısın,
Gözlerin konuşuyor dilin yerine benimle.
Beni etkileyen o bakışlarındaki manada,
Mutluluğun orada olduğunu hissettiriyor yüreğime.
Hani pike yapıp gözlerine iniş yaptığında gözlerim,
Pek zorlanmıyor kalbine giden yolu bulmakta.
Duygularının sunduğu mutluluk şarabını içtikçe,
Yıldızlara ulaşan, ay ışığını tutmuş gibi oluyor hislerim.
Ahmet Bağçe
Sen hep denizin derinliklerindesin, bana sardığın aşk, benimle birlikte ve ben denizin mavisinde seni göremiyorum.
Ahmet Bağçe
O YILLARIN KISA ÖZETİ
İşte gençler kısaca özetleyecek olursam. Ortaokul, Lise yıllarım muhteşemdi. Evet, Muhteşem geçti. Tek derdim ders çalışmaktı, vakit buldukça top oynamak, radyoda spiker Can Akbel’in maç anlatımlarını dinlemek, zaman, zaman balkonumuzda, çay ocağında ve kahvehanede çay içmek, çok değerli arkadaşımla tavla oynamak gibi zevklerimle hayatım bambaşka güzeldi. Kendime ait tek sorumluluğum sınıfımı geçmekti. Başkaca bir sorumluluğum yoktu. Bütün sorumluluk babamdaydı. Ya şimdi………..!
Ahmet Bağçe
Kendime ait hayalimi meşgul eden sensin. Ben senin umurunda değilim ama sen neden benim kalbimdesin.
Ahmet Bağçe
Yere düşen karlar aynı ama bu kış ben bir başka üşüyorum. Çünkü çok soğuk bakıyorsun.
Ahmet Bağçe
Cahil ve okumuş cahil aklı işkembe gibidir, yemek seçmez ama kafasını taşa vurmadan da taşın, taş olduğunu anlamaz.
Ahmet Bağçe
Hayata uyum sağlamak için güçlü olmak lazım, güçlü olmak içinde sahip olmak gerek, sahip olunca güçlüsün demektir.
Ahmet Bağçe
Gerçek sevgi gözde değil kalptedir, Çünkü göz yanılabilir. Ne zaman yar gözleri akla gelse, tutuşan yürektir.
Ahmet Bağçe
YAŞAMIM SENDE
Sana baktığımda.
Gökyüzünde kutup yıldızını görür gibi oluyorum,
Ve aşkımın yörüngesini senin yönüne çevirerek,
Yüreğime fısıldıyorum,
İşte o güzellikte de, senin için bir yaşam var,
Ayırma yörüngeni o güzellikten.
Ahmet Bağçe
BABAM
Bana hayat verdin ama
Nefesimi zor aldım anamdan babam.
Ne senin verdiğin hayatı yaşadım,
Nede ayakta durabildim,
Hayatımı elimden aldılar,
Çocukluğumu yaşatmadılar babam.
Ön tekerleği takip et dedin,
Arkalara taktın beni,
Çukura yuvarlandım ön tekerle birlikte babam.
Benim çanım yandı yanmasına da,
Hayat verdiklerim için yanarım babam.
Ahmet Bağçe
SIMSIKI OLALIM
Ağladı ağlayacak bizim köyün bulutları,
Onları görünce bir sen birde buğulu gözlerin aklıma geliyor.
Gönül güneş açsın isterken,
Yürek aşk şarkısını dinliyor.
Ve şarkı diyor ki;
Yan yana gibi ayrı, ayrı değil sımsıkı olalım.
Ahmet Bağçe
YA! DÖNMEZSE
Yapacak bir şey yok.
Çünkü burnunun uçundakini göremiyorsun.
Ve acı çekiyorum.
Ben bir kuşu sever gibi sevdim seni,
Ama pır, pır eden yürek benim.
Uçup giderken ardından bakan,
Ya! Dönmezse diye endişe içine giren benim yüreğim.
Ahmet Bağçe
Ne düşündüğümü mü? Soruyorsun mavi gök.
Dönüşümü! Dönüşümü düşünüyorum.
Dönüş yolculuğuma iznin var mı?
Aklım sendeyken kedime gelemiyorum,
Az kendime döneceğim.
Ahmet Bağçe
GÖLGE GİBİSİN
Güneşe meydan okuyan gölgeler gibisin,
Aşkın ateşinde yanarken,
Nice hayaller dolanıyor yüreğimde.
Gökyüzüne dağılan havalar orada,
Dağlar, ovalar orada.
Deryanda yüzen balıklar,
Kanat çırpan kuşlar, ağaçlar orada,
Dolu, dolu güller,
Mis kokan çiçekler,
Sevgin var orada,
İşte ben orada senin dünyanda yaşamak istiyorum.
Ahmet Bağçe
HATIRALAR
Sonra fark ettim ki aradan geçen yıllar seni oldukça değiştirmiş. Sen mavi deniz, ben suya hasret çöl. Kızgın kumlarımda tek kişilik aşk, hasret, gözyaşı, yalnızlık, boş hayaller ve umutsuzluklar gibi nice hatıralar gizli.
Ahmet Bağçe
DÖNDÜĞÜMDE
Ve düşüncelere daldığım zaman,
Senin soluduğun havayı hissediyorum.
Hayalin önüme geliyor,
Gözlerinin içinden ki, gizli bakışların,
Kasırgalar estiriyor,
Sonra anlıyorum ki,
Geçmişteki günlerden birini yaşıyacağım,
Ve diyordum ki,
Ben yine geçmişte ki gibi soğuk bir kış gecesi geçireceğim.
O vakit içim darılıyor,
Elektriklenmiş devrelerimin telleri kopuyor.
Sigortaların attırmasına ramak kalıyor.
Öfkeleniyorum, nedensiz bir öfke içine giriyorum.
Bu öfkeyi sulandırmadan rüzgârla buluşmalıyım diyor,
Kısa bir sürede olsa odanın kasvetinden kurtarıyorum kendimi.
Rüzgârın önüne bırakıyorum sıkıntılarımı,
Ve döndüğümde anlıyorum ki,
Öfkemi ateşleyen düşüncelerimi beynimde bitirdiğimi,
Ruhumun ısındığının,
Ve o an sessizliğin ne kadar güzel olduğunu düşünüyorum,
Tabii ki sensizliği de.
Ahmet Bağçe
TEK İSTEDİĞİM
Eller tutuşmasa da kalplerin tutuşması yetmez mi?
Ruhun yanımda olduktan sonra yanımdasın sayılmaz mı?
Kilometrelerin bir önemi var mı? Uzaktan yanmak için,
Benim tek istediğim ruhunun bir ömür benimle olması..
Ahmet Bağçe
NEREDESİN
Biliyormusun çocukluk arkadaşım, şu an bana veda ettiğin yerdeyim. Hani mahallemizin meşhur çukur bahçesinin yamacında bir ağaç vardı, millet oraya gider gölgesinde otururdu. O ağaç ve yanındaki yassı taş halen orada. Sahi kaç yıl oldu görüşmeyeli Hatırlıyormusun. O yıllarda çaylar yüz gramlık paketler içinde satılırdı. Sen bakkaldan yüz gramlık sarı paketler içinde üç adet çay almışsında evinize gidiyordun ve benimle karşılaşmıştın, ağacın altına kadar yürümüştük de o taşın üstüne oturup biraz konuşmuştuk. Bana gideceğinizi söylemiştin, ama nereye gideceğinizi söylememiştin. Israrla da söylemek istememiştin. O zaman çocuktuk ve her ne olursa olsun, oyun arkadaşıydık, ama yokluğunda anladım ki; benim için senin arkadaşlığın, yâda arkadaşlığımız, oyun arkadaşlığının ötesinde bir arkadaşlıkmış onu anladım. Ara sıra o ağacın altına gider taşın üzerine oturur seninle konuşurum. Hani sen yanımdaymışsın da sana sorular sorarım biliyormusun, evlendin mi? Çocukların oldu mu? Eşin ne iş yapıyor, mutlumusun? Buradan gittiğinizde ortaokul birinci sınıftaydık, okula devam ettin mi? Sen ne iş yapıyorsun gibi sorular soruyorum da, sen tıptı gideceğiniz yeri söylemediğin gibi sessiz kalıyorsun. Bana, benim sana sorduğum soruları bile sormuyorsun. Hatırlıyorum da o zamanlarda bir şarkı vardı, çokça söyleniyordu. Şarkının bilinen adı elveda meyhaneciydi. Şu an televizyonda o şarkı var, o şarkı söyleniyor onu dinliyorum. Dinlerkende taa! Senin bana elveda dediğin yıla gittim. O sahneyi yaşıyorum. Her ne kadar meyhaneci olmasam da elveda diyen biri oldu bana, sen elveda demiştin bana, artık kalamayacağını söylemiştin. Bu şarkıyı her ne zaman duysam aklıma geliyorsun, nedendir bilmem içim burkulur acı çekerim. Tabi sen bunları bilmezsin, nereden bileceksin, bilmiş olsaydın, yâda yüreğinin bir köşesinde yer etmiş olsaydım, ben senin adresini bilmiyordum ama sen benim adresimi biliyordun. Selam içerir bir mektubunu gönderirdin. Bazen kendime sorarım, neden hatırlıyor ve acı çekiyorsun diye. Vazgeç hatırlama, acı çekme, acı çekmek zorundamısın derim. Rahatlamak isterim lakin dersine çalışmadan sınava giren öğrenci gibi pişmanlık duyarım. Ya sonra, sonra hatırlamaya devam. Ha unutuyordum, çukur bahçenin ilerisinde, geçtiği yerleri yeşillendiren ve gençlerin yüzdüğü akarsu vardı ya! Bir onda değişiklik oldu. Kurudu biliyormusun, bizim zamanımızdaki gibi mahallemizin şimdiki gençlerinin artık bir sahili yok. Zaman, zaman orayı da ziyaret ederim. Biz yüzerken motor lastiğine tutunurduk da suya batmazdık, sende çok isterdin tutunmayı ama kız çocuğu olduğun için ne suya girerdin nede, lastikten tutunurdun. İşte onları da hatırlar yâd ederim zaman, zaman.
Ahmet Bağçe
Ah! Sevgili. Gözünden düştüm, gönlünden düşme bari.
Ahmet Bağçe
Ve elime sunulan tek renk siyahtı. Onunla boyadım kaderimi hayatım karardı.
Ahmet Bağçe
İnsanın içindeki yalnızlık kadar tehlikeli değildir, dışındaki yalnızlık.
Ahmet Bağçe
GONCAM
Ben sana dört yapraklı goncam diyordum.
Senin resimlerine baktığımda,
Birinci yaprağında umutlarımı,
İkinci yaprağında duygularına olan inancımı,
Üçüncüsünde sevgini ve dördüncüsün de,
Hayatıma vereceğin şansım olarak telakki ediyordum.
Oysaki ne kadar da yanılmışım,
Bunu yüzüme kapattığın kapının canımı yaktığında anladım.
Ahmet Bağçe
NİYE
Vakit çok mu geçti,
Sen benim gönül bahçeme geldiğinde,
Bir birimize bakarken neden tedirginiz,
Henüz oturmadan sekiye.
Sen bana, ben sana geç kalmışsak,
Aramıza koyduğun engel niye.
Ahmet Bağçe
Sevgi; Duygu, güven, enerji, özlem dolu içi oyuk bir kalıptır. Üzerini ne kadar kazırsan kazı, izi sıvasında kalır.
Ahmet Bağçe
Sonra ne oldu.
Her yer talan olurken, yanan ise yürek oldu.
Kim yaptı?
Uzun yaşayan.
O kim?
İçime sızan aşk denilen hain.
Çünkü hainler uzun yaşar.
Ahmet Bağçe
Bazen karanlıkta yaşamak lazım, aydınlığın kıymetini bilmek için.
Ahmet Bağçe
Bir insanın hayalindeki meşguliyeti, kendisinde olduğu halde başkalarının sahip olduğu gibi sahip olmamasıdır.
Ahmet Bağçe
SÖZ
Sende öylesin, sende benim gibisin sevgili,
Alnının çatıklığı,
Kaşlarının kirpiklerine eğik bakışı,
Tıpkı benim gibi.
Hele o nemli gözlerin,
Sanki yağmaya hazır elektrik yüklü bulutlar gibi,
Sakın kapatma gözlerini dökülecek sonra gözyaşların.
Bak, hele bir bak!
Gökyüzü ne kadar parlak,
Ipıl, ıpıl denizin mavisi,
Sakinleşmiş dalgalar,
Ya ağaçlar,
Kımıldamıyor dallarında yapraklar.
Bir rahatlık, bir esenlik var,
Sende bürün şu güzel ortama ve bir rahatla.
Söz! Bende uyacağım sana.
Ahmet Bağçe
Ah be yokluk, üzülme! Seni üzen varlıkta vardır bir pislik…
Ahmet Bağçe
SENDİN OYNAYAN
Çok zordu o gün!
Salonda gözlerimin içine baka, baka.
Beni yalnız bırakışın.
Müzik salonu inletiyordu, coşturuyordu.
Sen dâhil tüm oynayanları,
Bir ben vardım içlerinde oynamayan.
Çünkü sen!
Seçimini yaptığın panterinle birlikte,
Kalbimle oynuyordun,
Duygularımla oynuyordun,
Umutlarımla oynuyordun.
Ahmet Bağçe
DİKKAT ET
Yeniden alevlenecek gibi,
Yüreğimdeki sönmüş ateş.
Fırtınaya tutulmuş yelkenliyim de,
Dalgalar üzerime geliyor sanki.
Biliyorum, sancılı yüreğim,
Gene kuş gibi çırpınıyorsun.
Bu defa dikkat et gönül bahçende ki çiçeğe,
Tomurcukları solmasın.
Ahmet Bağçe
Ömür su gibi hep aşağıya doğru akarken, nefsin istekleri tepelere bakıyor.
Ahmet Bağçe
Toplum için hizmette bulunanlar, toplumdan çok, hırs ve menfaati uğruna hizmette bulunuyorlarsa, hırs ve menfaatinin baskısı altındadır. Baskı altında olanlarsa yalan söylemeye mehillidirler.
Ahmet Bağçe
Düşmemek için tutulmak değil, tutmak gerek. Keza tutulduğun zaman iraden ve hâkimiyetin dilsiz kalır.
Ahmet Bağçe
En çokta kış gecelerini seviyorum. Uykumdan önce senin hayalin geliyor ve ben sana daha çok zaman ayırıyorum.
Ahmet Bağçe
Geceler uyumak için değil de sanki hayal etmek için var. Sen de bil. Yüreğimin sana doğru atışını seni çok özlediğini.
Ahmet Bağçe
Hayal edildiği kadardır dünya. Bir kere yaşanacak olan dünyada hayal edemiyorsan, istikbalin ya yok yâda yarımdır.
Ahmet Bağçe
Aşkımı bulutlara yazdım,
Belki yağmur damlalarıyla,
Belki kar taneleriyle cama vurduğunda,
Sana söyleyemediklerimi,
Kar tanesine sor,
Yağmur damlasına sor.
Ahmet Bağçe
Öyle çok dertle boğuşur ki, bu gönül,.
Denize anlatsan suyu köpürür,
Rüzgâra anlatsan ortalık toza, toprağa bulanır,
Bulutlarsa ağlamaktan tutamaz kendini.
Ahmet Bağçe
UNUTTUKLARIM
Dün yüreğimi yaralayan sevdiklerimdi bugün unuttuklarım.
İçinde biri vardı,
Üzerine kar yağsa ben üşürdüm,
Güneşin sıcağında kalsa ben yanardım.
Onların sevgileri sandığım gibi çıkmadı,
Hele o birine karşı duyduğum aşkımın karşılığı da yokmuş,
Onu da unuttuklarımın arasına koydum.
Ahmet Bağçe
Neden bu kadar hevesle yere düşmek ister ki yaprak. Rüzgârın oyuncağı olmak için mi? Yoksa kendisinden sonra geleni görmek için mi?
Ahmet Bağçe
MELEĞİM
Uzun zamandır bu gönül aşk taşıdı, hasret taşıdı,
Gözyaşlarımızla, suskunlukla geçti zamanımız,
Ne kadar çok özlemişiz birbirimizi,
Bir araya geldiğimizden beri ağlarız,
Ey benim Meleğim ağlama,
Hem Melekler hiç ağlar mı?
Sarıl bana, ağlarsan da sol yanımda ağla,
Ziyan etme gözyaşlarını,
Yüreğime aksın ki; kaybolmasın bende kalsın,
Senin gözyaşların bana hasretinin ıslak imzası.
Ahmet Bağçe.
ŞİMDİ GEÇERSE
Bazen pencere önünden çekilmek istemiyorum,
Diyorum ya şimdi geçerse!
Geçmediği zaman kızıyorum kendime,
Neden bu kadar çok sevdim diye..
Sonra düşlüyorum bir araya gelsek.
Çok özlediğimizi söyklesek birbirimize,
Göz göze gelip ağlasak.
Ve sonra seni çok seviyorum diye yazsak,
Gözyaşlarımızla yüreğimize..
Ahmet Bağçe
İZİN VER
Bir daha oku istersen,
Duygu yüklü cümlelere sıkışmış,
Gizli duyguları açığa vuran mektuplarımı.
Mısralarında sessiz sevdamın tutkusu gizli.
Ölmüş birini özlemek nasıl bir şey bilirmisin!
Sen hiç özledin mi? Ölmüş birini!
Ben özledim! Ve halen özlemi içindeyim.
Bilesin ki; Benim sana olan sevdam sanal âlemdeki gibi değildi,
Mecnunun Leyla’sına, Ferhat’ın Şirin’ine aşkı gibi organikti.
Benim sana olan tutkumu bilmek istersen mektuplarıma bir daha göz at.
Gözyaşlarımın her bir damlası isminin yazılı cümleleri üzerinde.
Hatta göreceksin ve anlayacaksın gözyaşlarımın dağılışından,
Seni aklıma nasıl koyduğumu,
Ve anılarımızla birlikte kalbimde nasıl sakladığımı.
Sen var ya! İçinde sevdanı öldürdün ya, sildin ya yüreğinden beni,
Benim de yüreğimden sevdanın silinmesine ve seni unutmama izin ver.
Ahmet Bağçe
Dünyanın çivisi var mı? Bilmiyorum. Bildiğim, dün çocuktum, dünle bugün arasında ki filmin bölümlerini hatırlamıyorum ve şimdi ölüm göz kırpıyor. Gözünüz aydın hakkımı kasteden, gözleri aç dünyaya kazık olacak zalimler.
Ahmet Bağçe
Anılarda kalan geçmiş hayal olan gelecekle örtüşecekse gün bugündür, bu günü dilediğince yaşamak en doğru seçenektir.
Ahmet Bağçe
GECE SAHİLDE (1)
Bir kadın sahilde tek başına oturmuş yanan ateşi seyrediyordu. Elleri şakaklarında düşünceliydi. Biçare ve berbat haldeydi. Dalmıştı ateşi seyrederken, Ruhu daralmış hatırlamak istemediği, unutmak istediği biri yâda bir şeyleri var gibiydi. Yanına varıp bir merhaba diyerek anılarından uzaklaştırmak istiyordum ama cesaret edemedim. Bir kenardan izlemekti en iyisi. Ateşin feri gitmek üzereydi, yaz günü olunca hava soğukta değildi. Ateş öyle ısınmak için değil öylesine yakılmış gibiydi. Sahillerde hep olur ya! Gençler ateş yakarlarda üzerinden atlarlar, eğlenirler, öyle yakılmış bir ateş, işte. Gençler ateşin etrafında toplanıp geyik muhabbeti yaptıktan bir süre sonra dağılmışlar, söndürmedikleri ateş de kadına kalmış. Ateşin feri azaldı demiştim ya! Kadın bir çöp yardımıyla deşelemeye çalıştı. Oracıkta yanacak odun da olmayınca karıştırmaya devam etti. Neler geçiriyordu ki aklından, başını dahi kaldırmıyor, etrafta ne var kim var ilgisini dahi çekmiyordu. Oturduğum yerden kalktım, bildiğim yerde odun vardı, bir kucak dolusu aldım ve kadının yanına yanaştım. Merhaba dedim.
- Adım Tarık, ateşi çoğaltalım mı? Dedim.
- Kadın bilmem, istersen çoğalt dedi.
- İsteksizdi, konuşmayı istemez haldeydi. Odunları hemen yanına koydum.
- Peki dedim.
- Arzu edersen yakarsın, yakmak istemezsen yeri şu duvarın hemen arkası oraya koy ve ateşi de gideceğin zaman söndürmeyi unutma dedim.
- Ses etmedi, yanından ayrıldım. 5-10 adım uzaklaştım. Arkamdan seslendi.
- Hey! Bakarmısın, .
- Döndüm buyur dedim.
- Ben Ayşe.
- Kusura kalma bir densizlik yaptım ve sana cevap vermedim.
O kadarcık girişimi bana cesaret verdi. Tekrar yanaştım. Her şeyden önce karnının aç olduğunu düşündüm ve kendisine söz hakkı vermeden benim karnım aç bir şeyler yemek istiyorum yalnızda olunca erindim gönül gezdirdim. Bir koşu bir şeyler almaya gideceğim, senin istediğinde varsa hazır gitmişken alayım dedim.
- Olur, olurda, hem hava karanlık, hem de nasıl olacak ortalık toz, toprak, kum dolu.
- Telaş etme hallederiz dedim. Hemen yakında, çok yakında market var oradan bir şeyler alırım dönerim sen isteğini de hele dedim…
ARKASI YARIN OLSUN
Ahmet Bağçe
GECE SAHİLDE (2)
Markete sahile akan dere yolundan gitmeyi tercih ettim. Çünkü dere üzerindeki köprü karşısında sürekli açık olan bakkal Recep ağa var. Onda güzel pastırma, kaynamış yumurta, açık satılan cin biberi turşusu var. Onlardan da alırım, inşallah bir aksilik olmaz açıktır dedim.
3-4 dakika sonra köprü yanına vardım, evet Recep ağa açıktı. Bu arada kafamdan neler alacağımı da geçirmeye çalıştım,
Selam verdim.
- Recep ağa kurtlar gibi acım dedim.
Sana ne vereyim diyeceğim ama senin evin yok mu? Dedi bana.
Varda sahilde bir iki arkadaşla biraz oturacağız. Neler vereceksin dedim.
Zeytin vereyim, peynir vereyim, kaynamış yumurta var, tuz benden olsun dedi.
Pastırma da ver, çemenli olsun, üzümde alayım, ha cin biberi turşusu da ver Recep ağa pide ekmek varsa ondanda alayım dedim. Tamam dedi. Hepsini poşete koydu. Soda istedim.
- Lan Bana bak, bir halt etmeyesiniz, soda falan dedi. Aşk olsun Recep ağa dedim, oradan süt de koy, kolada alsam mı dedim, bir küçük şişe kolada aldım. Plastik bardaktan da dört tane aldım ve eski gazetelerden istedim o da tamam oldu. Doğrudan sahile yöneldim.
Kadın sahilde oturuyordu.
Ateşi de harlamış kıvılcımlar sıçrıyordu. Ayşe Hanım geldim geciktim mi dedim.
- Olsun sıkıntı yok. Bende ateşi canlandırdım dedi.
Şuradaki evden bir sürahi ile bardak istedim, çeşmeden suyu doldurdum dedi.
O iyi olmuş bak bende neler aldım bardak dâhil, soframızı kuralım kurtlar gibi acıktım dedim.
- Ayşe Hanım serdiğimiz gazetelere poşetteki nevaleleri koyarken en çokta çemene sevindi. Çok severim nerden aklına geldi dedi. Türüm, türüm kokarız ama iştahımızı kabartır dedi.
Siyah üzümü ben severim, Ayşe hanımda severmiş. Hele, hele pide ekmek arasına peyniri koyacaksın, üç- dört üzümü de avucunla ağza götüreceksin, patır, patır dişler arasında ezilirken şıralı tadı da tuzlu peynirle öyle bir gider ki. Tabi pide ekmeğinde hakkını yememek gerek, yumuşacık üçü bir arada, ardından, zeytini pastırmayı, çemenli, çemenli ve tuzlusundan yumurta.
- Kola dedi kola koyayım mı? Dedi Ayşe Hanım. Bu arada kola ve soda tamamda dedi, süt niye dedi.
Hakikaten sütü neden aldım ki diye düşündüm. Olsun içilir çeşit olsun diye aldım dedim.
ARKASI YARIN OLSUN
Ahmet Bağçe
GECE SAHİLDE (3)
Ayşe Hanım ateşin başında iken düşünceli halinden eser kalmamış gibiydi, sıyrıldığını fark ettim. Pastırmadan alırmısın Tarık, zeytin lezzetliymiş, yumurta iyi geldi, çemen ise harika gibi sözlerle ortaya renk vermeye başladı.
Tarık diyerek söze başlarken sıkıntılarını arkaya atmasını bildi. Masa başında kahvaltı yapar gibi rahattı. Acele etmiyor, sohbet ile ortama renk katıyordu. Şaşırmadım ve eşlik ettim. Bir bardak su rica ettim. Tabi dedi ve bardağa suyu doldurdu afiyet olsun dedi uzattı bana. Suyu içtim teşekkür ettim. 2-3 saniye kadar sonra bana;
- Tarık evlimisin,
- Dedim hayır.
- Yavuklun var mı?
Dedi.
- Var ama yok.
Dedim.
- Neden evlenmedin veya bir yavuklun var ama yok bilmece gibi.
Dedi.
Dedim anlatırım
- Bende isterim ama olmadı. Ya! Sen.
Dedim.
İçini çekti. 3-5 saniye karanlıkta sadece dalga hışırtıları duyulan denize doğru baktı, baktı. Ve dedi.
- Evet, evlendim ve halen evliyim. Diyeceksin ki, madem evlisin neden buradasın. Haklısın, kendisini dışarıya atan kaç evli kadın vardır ki. Ben Olanlardan biriyim. Sahil memleketlerinin güzelliklerinden birisi de bu. Yalnız da olsan sahile gelebiliyorsun, sessizce denizle dertleşiyorsun ve rahatlayınca evine gidiyorsun. Bende bunu yapıyorum bu gece. Bir şans seninle karşılaştım. Bugün dünden daha da iyiyim.
Anlatmak istermisin dedim.
- Yarın buradamısın, eğer yarın da gelirsen birazını buğün anlatırım, gerisini yarın, eğer yarın bitmezse ki bitmez, gerisini diğer günler anlatırım dedi.
Tabi gelirim dedim.
- İstersen tabi sen istersen yarında, sonraki günlerde de gelirim. Seni dinlerim. Belki bende sana bir şeyler anlatırım dedim.
ARKASI YARIN OLSUN
Ahmet Bağçe
GECE SAHİLDE ( 4 )
- Dört yıl öncesiydi, bundan, tam dört yıl önce. İlkbaharın, yaz ayına elveda dediği sıcak mı sıcak yaz ayının ilki olan Haziran ayıydı. Çiçeklerin, ağaçların, otların doğadaki tüm bitkilerin dans ettiği, böceklerin, kanatlı kuşların, tüm mahlûkatların bayram yaptığı, oradan oraya uçarak, koşuşarak sevinçlerini dile getirdiği bir Haziran ayı. Ben o güzel muhteşem ayda öğretmen olmuştum, sevincim, mutluluğum doğadaki tüm canlıların sevinci gibi doruk noktasındaydı. Üzerimde taşıdığım bu muhteşem mutluluğu kabıma sığdıramıyordum adeta taşırıyordum. Çünkü hayalim olan, hayalimde canlandırdığım öğretmenliğin diplomasını hak etmiştim. Arkadaşlarla bir araya gelmek, günün sevincini onlarla paylaşmak istiyordum. Telefonla bana hayır demeyecek arkadaşlarımı aramak onlarla bir yerde buluşup kutlama yapmak istiyordum. Eve gittim, önce anneme bir güzel sarıldım. Onunla sevincimi paylaştım. Babam işyerindeydi, onu da telefonla mutlu etmeyi ihmal etmedim. Evin bir kızıydım, benden başka büyük küçük kardeş yoktu. O kardeş yokluğunu, özlemini kuzenlerimden bertaraf ediyordum, onları aradım, beni tebrik ettiler ve başarımı kutladılar. Sıra arkadaşlarıma geldi, onları bir, bir aradım, gelmek isteyenlerle önce bu sahilde buluşmak, sonra garibin yeri dediğimiz, bahçesi çaya bakan cafeye gider otururuz dedim. Olurlarını aldım. O gün akşam karanlığı çökmeden sahilde, burada tam şu önümüzdeki ağacın etrafında buluştuk. Kabımıza sığmıyorduk, hepimiz bir yüksek okulun bitişinin sevincini yaşıyorduk. Defalarca gittiğimiz çay bahçesine hemencecik gitmek istiyorduk. Acelecilik vardı üzerimizde. Birbirimize şakalar yapıyorduk, kahkahalar atıyorduk. Yoldan geçenler, sahile gelenler dönüp bakıyorlardı, onların bakışlarını görmüyorduk. Hoplayarak, zıplayarak, neşe saçarak kendimizden geçiyorduk adeta. Dalgasından rengini unutan beyaza bürünmüş kıyıya vuran denizköpüğü gibiydik hepimiz. Köpürüyorduk sevincimizden. Cafeye yaklaştıkça, şampiyon olmuş takım taraftarı gibi sesimiz yükseldikçe yükseliyordu. Cafenin bahçesine girişimiz zafer kazanmış asker gibiydi. Kimlerin nasıl baktıklarını görmüyorduk. Bahçe tarafına geçtik, tam cay kenarındaki masaları işgal ettik.
ARKASI YARIN OLSUN
Ahmet Bağçe
GECE SAHİLDE ( 5 )
O gece mutluluğum ikiye katlanmıştı. Hayat bana güzeldi. Arkadaşlarımla sohbetim bana zevk veriyordu. Biz eğlenirken bir gurup genç çay bahçesine geldi gırgır ve şamatayla karşı masaya oturdular. Belli ki onlarda bir olayı kutluyorlardı, sevinçlerini kahkahayla ve şamatayla dışa vuruyorlar, gizleyemiyorlardı. Çay bahçesine özgü müzik de çok hoştu. Duygulara hitap ederken düşüncelere de dalmıyor değildim. Gelen gurup da biri vardı, tam karşımda oturuyor ve ara, ara beni gözlüyordu. Ben kaçamakça bakındığımda gözlerini kaçırıyordu. Bir ara ‘’Kalbimde gizli bir sevgili gözlerime bakar dalar gözlerim’’ adlı bir şarkı çalmaya başladı. O şarkı çok hoşuma gitti. Sonuna kadar içten dinledim. Bu günkü yaşamımın imzasını o gece ve birde o müzik koymuştu ve kaderim o gün değişmişti de ben farkında olmadan tozpembe görmeye başlamıştım hayatımı. Yüreğim hop, hop ediyor, bir vesile olsa da konuşabilsem diyordum. Neci, kim, nereli merak etmeye başlamıştım. Bakışlarımla da ona cesaret verdiğimin farkındaydım. Arkadaşlardan kalkalım mı? Diyenlerde olmaya başladı. Oysaki vakit ne kadar ilerlese de ben kalkmak istemiyordum. O kadar güzel bakan, benimle ilgilenen birini ilk defa görür gibiydim. Belki önceleri de ilgilenen olmuştur da ortamdan mı? Nedendir çok etkilenmiştim. Kısada olsa bir konuşmayı arzu ediyordum. Bana bir işareti de yoktu, sanırım benden bekliyordu ufacık bir kıvılcımı. Nasıl yapılır onu da bilmiyordum ki.
GECE SAHİLDE ( 6 )
Geç oldu diyen arkadaşların gözüme baktığını gördüm. Hakikaten geçte olmuştu. Kalkmamız gerekliydi. Toparlandık. Farklı sitelere gidecek arkadaşlar oracıkta yarın görüşürüz, iyi geceler diyerek ayrıldılar. Ben hesap masasına gecenin maliyetini ödemeye gittim, kasadaki bayan hesap ödendi dedi. Kii kii kimm dedim kekeleyerek. Şok olmuştum. Kim ödedi diye tekrar sordum. Dere kenarda oturan arkadaşınız, mavi tişörtlü olan ödedi dedi. Yanımdaki kalan arkadaşlarıma az oturun hemen geliyorum dedim. Mavi tişörtlü, benimle ilgilenen delikanlının yanına vardım. Bakarmısınız dedim. Buyurun dedi ve az ileriye doğru yürüdü. Ben bir yanlışlık var sanırım, kendi hesabınız yerine bizim masanın hesabını ödemişsiniz, kasadaki bayan sizi işaret etti dedim. Bu arada ben Sami siz dedi. Ayşe dedim. Bakın Sami Bey şu yanlışlığı gelin bir düzeltelim, yâda sizin masanın hesabını da ben ödeyeyim. Mahcup olmak istemiyorum deyince. Bizim masamızın hesabı da ödendi dedi. Hem alacaklı oldum. Gün bu güne mahsus değil Ayşe Hanım, yarınlar var. Bakarsın bir yarın ki gün de sen benim hesabımı ödersin dedi. Zihnim allak bullak olmuştu. İşte Tarık benim hikâyem böyle başladı. Sami’nin de dediği gibi yarınlar geldikçe buluştuk. Gezdik, konuştuk, birbirimize anlattıklarımız oldu. Duygulandığımız, üzüldüğümüz oldu. Birbirimizi görmeden edemez olmuştuk, Sami’yle artık biz olmuştuk. Dertlerimizi de, sevinçlerimizi de paylaştık. Taki Sami şu senin oturduğun yerde oturuyordu, bana bir bardak su verirmisin dedi. Bardağa suyu doldurdum uzattım. Elimi, tutu, gözlerime bakarak, şu bir bardak su var ya, burada, suyun bol olduğu yerde sadece içilmesi ihtiyaç olan bir içecek, ya çölde, bu su çölde altına, elmasa, liraya, akçeye baktırmaz her damlasını hayatta kalabilmek için kıdım, kıdım içilen bir içecek. Tıpkı senin gibi, sende benim hayatıma öyle bir giriş yaptın ki, yavaş, yavaş beni kendine bağladın. Beni senden vazgeçilmez ettin. Tıpkı şu bir bardak su gibi, yarısını ben, diğer yarısın sen içerek hayatımızın ortağı olalım evlen benimle dedi. Bayağıdır bugün, yarın bir teklifin yapılacağını biliyorum ama bir örnekle hayatımızın ortaklığını isteyerek evlenme teklifi yapacağını düşünmemiştim. Hayat bir ticaret demek istedi, bizde bu ticarethanenin ortakları olmuştuk. Böylelikle birimizin yokluğunu diğeri aratmayacaktı. Onu demek istedi.
İşte Tarık anlattığım gibi, muhteşem bir evlilikle aile şirketimizi kurduk. Üç yıl nefeslerimizi dinliyorduk. Çok sevdik birbirimizi.
ARKASI YARIN OLSUN
Ahmet Bağçe
Sen karşıma çıkan kaderimsin benim,
Gözlerinden başkasını görmez gözlerim,
İçime harlı ateşini koydun koyalı,
Benzeri olmayan bir harla yanar yüreğim.
Ahmet Bağçe
SOĞUKSUN
Çok soğuksun, nerde üşüttün kendini.
Çok mu soğuğum?
Üzerimi açtın gece boyu,
Yorgansız yattım.
Ay! Çok özür dilerim,
Seni ısıtacak bir şey getireyim.
Dur, dur,
Ben ısınacak bir şey bulurum.
Nerede! Getireyim.
Sende, sensin sarıl bana.
Sarılırsan eser kalmaz üşümekten.
Ahmet Bağçe
60 yaşına basmış bir çocuk ağlıyormuş. Babası ağlamasına kızmış büyük oğlana, çağırın ananızı hangi cehennemde. Büyük kız, Cehennemde değil baba mezarlıkta…
Ahmet Bağçe
TAT VERMEZ
Koşuyordu bana doğru.
Kelebek gibiydi,
Yaklaştıkça kollarım kanatlanıyor gibiydi.
Geldi öyle bir sarıldı ki;
Sanki biri tutkal sürdü ben, bana yapıştım.
Sonra geri çekildi,
Dedi nasıldı!
Beğendin mi hikayemi?
Bir daha anlat dedim.
Tekrar sarıldı sımsıkı kavradı beni ve dedi,
Aynı hikayenin tekrarı tat vermez.
Ahmet Bağçe
Çıkarı için gözyaşı döken, mazluma pusat çeken bir zalimden farksızdır.
Ahmet Bağçe
Ne kadar okumuş, kültür sahibi olursan ol, cahilin karşısında onun anlayacağı dilden konuşmak zorunda kalacağın için o an sende cahilsin.
Ahmet Bağçe
Gözlerine bakınca sarhoş oluyorum. Sevgim artıyor ve diyorum sen her daim bana öyle bak, ben sarhoşun olmaya razıyım.
Ahmet Bağçe
BANA YASAK
Neden mi? Huzursuz olurum mütemadiyen,
Bende bilmiyorum.
Bu yüzden kendimi papatyaya benzetirim bazen.
Dokunulduğunda porsurum,
Yeşilime karışır beyazım.
Mutlu olduğum an çok daha nazik olurum,
Ve kaçarım köşe bucak.
Buna rağmen illaki bir dokunan olur,
O zaman sevdiğim bana yasak, ben sevdiğime.
Bu durum dahi benim solmama sebep.
Ahmet Bağçe
ÜZME
Gitme, şimdi adını ne koydun gidişinin,
Ya da adını ne koyacağım seni bekleyişimin.
Çok uzaklardayım demişsin mektubunda,
Sahi o uzaklar ne tarafta,
Peki, hislerimi uzak tutabilirmisin senden.
Etme esirgeme benden seni.
Gel de bir bak!
Kurumuş gözlerimde gözyaşlarım,
Sensizlik, sessizliğe büründü,
Uzaklara bakıyor gözlerim sessiz ağlıyor yüreğim,
Ahmet Bağçe
YAĞMURUN KENDİSİ ISLAK
Nice mutlu kavuşmaların ve ayrılmaların canlısına şahit olan istasyonumuzun bir kanepesinde oturuyorduk seninle. Kasım ayının ortasını biraz geçmişti. Yapraklar artık terk ediyordu ağaçlarını. Hatırladın mı? Hani aramıza düşen bir yaprağı. Sen o yaprağı defterinin arasına koymuştun günün anısına. Ellerimizi birleştirerek, bir dilekte bulunmuştuk hani. biz bu yaprak gibi olmayalım, hiç ayrılmayalım demiştik. Vakit öğleyi epey geçmiş, rüzgar üşütmeye başlamıştı. Akşamı andıran bir kararma olmuştu. Biz sarılmıştık, ısıtıyorduk birbirimizi. Sanki dizlerimiz bizde değil gibiydi, uyuşmuştu. Senin başında mavi beyaz yün iplikten örülmüş bir bere, üzerinde yine el örgüsü iri düğmeli bir kazak vardı. Üşümemize rağmen kalkmadık. Kalkalım mı? Diyemiyordum. İçimden de gelmiyordu o romantik ortamı bırakıp gitmeye. Öyle güzel bakıyordun ki. O bakışın kaybolmasından korkuyordum. Bir an toz duman oldu, rüzgâr hortuma dönüştü sonrası yağmur. Ağacın altındaydık, çınar ağacının altındaki, kanepede oturuyorduk. Neden sonra yağmur bizi buldu, ıslatmaya başladı. Dedin yağmur ıslatıyor kalkalım mı? Dedim kalkmayalım. Biz değiliz ıslanan, yağmurun kedisi ıslak. Kıskanıyor bizi baksana. Neyimizi kıskanıyor ki; Dedin. Dedim sevgimizi, mutluluğumuzu.
Ahmet Bağçe
KIRK YILDAN FAZLA
Arkası ırmak, önü çıkmaz sokağa bakan bahçeli evinizin balkonunda içtiğim kahveye teşekkür ederim. Sevgini kırk yıldan da fazla saklattı. Hatırın daimi olsun.
Ahmet Bağçe
SANA AİT
Cama vuran toprağına hasret,
Yağmur damlaları gibi,
Sana hasret bu gönül.
Ve yıldızları yalnız bırakmayan,
Gece gibidir sana yoldaşlığı.
Aşkına kayan yıldızlar gibi,
Kaymayı düşündüğün an yüreğime kay,
Sana ait yer halen boş.
Ahmet Bağçe
Ben öğrenciyken okulun en çok teneffüslerini seviyordum. Birde boş geçen dersleri…
Ahmet Bağçe
AŞKIN DOĞRULAR
Aşkın doğruları yokmuş meğer,
Bende unutacağım seni,
Hatıralarımı dökeceğim sonbahar yaprakları gibi.
Sensizliğine kaldıracağım kadehleri.
Ve sonra seni içeceğim kadehlerde,
Yakacağım düşüncelerimden, sevdana çektiğim kürekleri.
Deryanın derinliklerinden,
Sadece balıklar ve ben,
Sensiz bakacağız
Dalgalarda kayıp giden,
Mavi denize yazdığım isimlerine.
Ahmet Bağçe
Her insan düşünebildiği kadar meşgul, dinlenebildiği kadar yorgundur.
Ahmet Bağçe
DURGUNUM
Bugün çok durgunum,
Sebebi nedir içim bir tuhaf,
Yalnızlık mı?
Terk edilişliğim mi?
Yoksa resimlere bakarken,
Maziye gömülmekten mi? Durgunluğum.
Ahmet Bağçe
SANA YAZDIĞIM
Hayat ne garip değil mi?
Sen dağlara, taşlara ağaçlara sarılmışken,
Ben denizin mavisine,
Islak kayalara sarıldım.
Sana yazdığım, bana postaladığım,
Tekrar bana dönen anılarım,
Geleceğimi okurken,,
Ben içten, içten yanarım.
Ahmet Bağçe
Ne vakit esen rüzgârın ardından yağmur çiselese, İstasyondaki palamut ağacından yere düşen yapraklar, senin elveda demeden gidişini hatırlatır bana. İşte o zaman ağlamak gelir içimden.
Ahmet Bağçe
UZAKSIN BANA
Sonra seni aradım karanlığına bürünmüş gökyüzünde,
Sessiz kaldı yıldızlar, gökyüzü ağladı, ben ağladım.
Çiçekler sen kokuyordu, seni yankılıyordu dağlar.
Deli taylar gibi nereye aktığını bilmiyordu ırmaklar.
Ah be yar, içime girdin gireli hasretin büyüyor yüreğimde,
Elimde olmadan dertleniyorum dinlediğim şarkılarda,
Bir ateş yaktın sönmüyor, yanıyor içimdeki şehrin sokaklarında,
Neden gece karanlığında görünen yıldızlar kadar uzaksın bana.
Ahmet Bağçe
HAYALİMLE DANS
Şimdi dans ediyorum seninle,
Parmaklarımın arasında lüle, lüle saçların.
Aşkla bakan gözler ve o ıslak dudaklar,
Deprem yaşatıyor yüreğime.
Ve ben mutluluktan uçuyorum,
Bitmesin istiyorum bu rüya.
Diyorum ki hayalmisin, gerçekmisin kollarımın arasında ki sen.
Sırılsıklam olmuşum sıktıkça duygularım akıyor.
Yağmur kıskanıyor duygularımı,
Sicim gibi yüreğimden, yüreğine yağan aşk yağmurunu.
Ahmet Bağçe
İŞTE ÖYLE
İşte öyle, kelebek,
Kendim için değil,
Hasret kaldı kanatlarının rüzgârına çiçekler,
Onun için soldu aşk bahçemizdeki güller.
Görüyorum ki; Dudaklarının tebessümü buruk,
Noktasına bakıyor gözler,
Oysaki ben sana yüreğimi açmıştım,
Sen bir başka yüreği seçtin,
Ve şimdi senin için yanarken,
Benim yüreğim yanıyor.
Ahmet Bağçe
Anlamadım ki; Rakıyı susuz içemirim su katıyrim sarhoş ediyi, suyu rakısız içemirim üstüne rakı koyirim oda salliyi.
Ahmet Bağçe
SENDE YALNIZSIN
Uyuyamadığım gecelerim oluyor.
Geçmişimde ki acılarımı unuturken,
Unuttuğum acılarımı hatırlıyorum.
Ve ben ağlıyorum içten, içten.
Mendilim ıslanmıyor ama yanıyor,
Kupkuru akıyor gözyaşlarım.
Sonra geceme sesleniyorum haykırırcasına,
Sende karanlıktasın ve yalnızsın.
Ahmet Bağçe
MUTLUYKEN MUTSUZ YAŞAMAK
Bazen sığındığın dalda saatlerce kalırsın, zaman ne çabuk geçti dersin. Parmağını ateş yakar saniyesinde acıya bürünürsün, o acıyı hissettiğin saniyelik zamana da ne kadar uzun sürdü dersin. Evet, mutluluk uzun sürse de kısa, acı kısa sürse de uzundur. En acısı da nedir bilirmisiniz! Mutluyken içinde bulunduğun mutluluğun kıymetini bilmeden mutsuz yaşamaktır.
Ahmet Bağçe
Ana OCAKTIR pişirir,
Ana SOFRADIR doyurur,
Ana YURTTUR barındırır,
Ne mutlu analara,
Ne mutlu ana adaylarına,
Ne mutlu anasına saygılı evlatlara.
Ahmet Bağçe
GEL DİYEMİYORUM
Bir zamanlar gölgen senden önce gelirdi,
Şimdi ne gölgene, nede sana gel diyemiyorum.
Ben artık yıkılmış dünyamın içinde bir kazazedeyim!
İrademi kaybettim senin yolunda.
Şimdi hayatım göçük,
Enkazım duygularımın altında ve ben can çekişiyorum.
Dimdik ayakta durmak için,
Aşk yağmurunun altında,
Yağmurdan ıslanmayan taş gibi ıslanmamaya çalışıyorum,
Şöyle bir düşünüyorum da hayatıma neler kattığını.
Koskocaman bir aşk ve ötesinde kocaman bir boşluk var,
İçinde bulunduğum şehir bile yalnız benim gibi.
Ahmet Bağçe
BİR DAHA OKU
Ve sana anlatmak istediğim,
Biz ikimiz bir aşk hikâyesinin kahramanı değildik,
Bizimkisi iki aşığın ta kendisiydi.
Kaderin yazdığı hikâyenin içinde sende vardın.
Bu yüzden öfkemi açığa çıkaran hikâyenin içinde boğuldum,
Sen mutluluğun içinde olduğunu bilmediğin için mutsuz oldun,
Bizi kader yazdı,
Ben hikâyeyi defalarca okudum,
İstersen sende bir defa daha oku.
Ahmet Bağçe
Ya! Biliyonuz mu? Yıllardır merak ediyom. Dikkat eddimde, ağaçlar yapraklarını hep sonbaharda döküyo!
Ahmet Bağçe
GİTME
Keşke pişmanlık duyup gitmeseydin,
Yıldızını gizlemiş gece girdi yalnızlığıma,
Gitme kal diyemedim,
Siyaha döndü düşlerimdeki denizin köpükleri,
Ayazıma anlatıyorum duygularımı.
Ahmet Bağçe
BELKİ
Belki gülmek değil de ağlamak istiyor canım.
Hoşlandığım kalabalıktan kurtulmak istiyorum belkide.
Belki canımı sıkacak bir şey olmadığı için canım sıkılıyor ne bileyim.
Belki de birini, yani seni özledim de yanımda olmanı istiyorum olamaz mı?
Ahmet Bağçe
EL BENDE
Sen koktuğunu, bilemezsin ki sen!
Sana olan aşk bende, özlem bende.
Hangi el yazabilir ki güzelliğini,
Göz kamaştıran güzelliğini yazacak el bende.
Kıskanıyor seni kırdaki bütün çiçekler,
Beni sarhoş eden, koku sende.
Ahmet Bağçe
Rüzgâr yine yağmur getirdi, toprak sen kokacak. Bu günde sarhoş olacağım aşkımla burun buruna.
Ahmet Bağçe
GECE MAVİSİ GÖZLERİN
Neden sonra yolum düştü sizin köşke,
Perdesizdi, odan, tozlanmıştı penceren,
Görülmüyordu içerisi örümcek ağlarından,
Gel diyordu adeta gıcırdayan merdivenler,
Gir diyordu, davetsiz misafire kapısı.
Sessizlik nöbetteydi,
Bir masa birde yana devrilmiş sandalye vardı odanda.
Örtüsü çürümüştü masanın,
Gazetelerden kesilmiş kelimeler birde gaz lambası vardı üzerinde.
Gözlerinin rengini aradım sessizliğin içinde,
Sensizliğinle tüm harfler kaybolmuş, yazamadım gözlerinin rengini.
Fotoğrafın asılıydı iki pencere arasındaki duvarda,
Anılarıma döndüm,
Sonbaharın soğukluğu vurdu duygularımı.
İçim depreşti, hazan yağmuru döküldü göz çukurlarıma.
Yürekleri hoplatan fotoğrafına baktım uzun, uzun.
Yıldızlar yuva yapmış yanaklarını süsleyen gamzelerine.
Kanat çırpan kelebekler uçuşuyordu etrafında,
Kararmış bulutlar ayrılık şarkısı söylüyordu gökyüzünde.
Baktıkça hüzünlendim, hüzünlendikçe baktım resmine.
Saksıdaki yarı kurumuş papatyaları suladı gözyaşlarım.
Ve sonra hatırladım,
Kirpiklerinin arasında görünen gözlerinin gece mavisi rengini.
Ahmet Bağçe
ÇERÇEVE İÇİNDE
Hep böyle mi bakarsın sen?
Gözlüklerin arkasından gizlice,
Sevilmeden uzak, kendinle yaşarsın.
Seni dinlendiren bir şey mi var,
Siyah çerçeve içinde,
Oysaki ben bir tekne gibiyim,
Açıklarda limanına yanaşmak isterim,
Bir sakinlik olsa diye beklerken,
Ufkumda seni seyreder ve düşlerim,
Bana da öyle baksan,
Gözlük arkasından gözlerime,
En duygusal anlarımı yaşasam çerçevenin içinden,
Ahmet Bağçe
KAYIPSIN
Neden kalbim acılarla dolu,
Neden Kaçmak ister gönlüm tebessümünden.
Kalbim unutmuş aşkı sevdayı,
Kanatlanmış uzaklara Uçmak istiyor.
Ve sen kayıpsın benim hayalimdeki şehirde.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİNDE GİZLE
Ben, bana sunduğun aşkına sahibim.
Yüreğim sende kalsın.
Aşkını sır gibi saklayamam,
Çoğaldıkça ağırlığını taşıyamam,
Ama yüreğinde gizle yüreğimi,
Çalınırsa canın acıyabilir..
Ahmet Bağçe
GARİP VEDA
Bende anlamadım,
Hiç vazgeçmeyecekmiş gibi sevdi.
Vazgeçmiş gibi veda etti.
Boğazım düğümlendi,
Sevgisizlikmiydi yoksa çaresizlikmiydi gidişi,
Oysaki gökyüzündeki yıldızlar arasından seçmiştim,
Şimdi hayalimde dolaşan yıldız oldu,.
Ömür sahnemdeki gösterisi bitti ki veda etti.
Ahmet Bağçe
VAZGEÇTİNMİ
Hiç vazgeçtin mi? Sen!
Aklına koyduğun bir şeyden;
Ben denedim olmadı,
Vazgeçemedim senden.
Hiç gözyaşı döktün mü? Ne bileyim, durup, dururken.
Ben döktüm.
Ne zamandır bilmiyorum,
Sokak kapısının aralandığında,
Aniden karşılaştığımızda,
Birilerini sana benzettiğimde,
Hani oluyor ya! El ele yürümeler gibi,
İşte öyle,
El eleymiş gibi hayallere daldığımda.
Birde sendeki o kokunun aynını hissettiğimde,
Yüreğim ağzıma geliyor.
Ahmet Bağçe
KAL
Bugün günlerden senden sonra,
Belki kar yağacak üzerime,
Üşüyeceğim sensiz kalınca,
Kal demek istiyorum bu şehirde.
Şayet kalırsan,
O zaman,
Çöl, mutlu,
Leyla, huzursuz,
Yaşasın bizim aşkımız
Ahmet Bağçe
Eğer sevda deryasına dalmasını bilmiyorsan, Ne o deryaya dal, Nede kokunu sal. Balıklar ürkmesin.
Ahmet Bağçe
AŞK DEĞİLDİ
Gök delinmiş, sicim gibi yağıyordu,
İnsanın içine ışık saçıyor gibiydi,
Buruktu ama mutluluk veriyordu.
Bir an üzerime aşk yağıyor sandım.
Hemen takkemi çıkartıp attım,
Gökten yağan aşk başıma yağsın diye.
Ama yanıldım,.
Yağan şey aşk değildi, yağmurdu,
Senden gelen gözyaşı gibi.
Ahmet Bağçe
SOĞUK SEVDA
Kar yağıyor içime seni düşlediğimden beri,
Geçtiğin sokaklar buz gibi donduruyor içimi.
Aşkını kürüdükçe üşüdüm, buz oldu terim,
Gene de vazgeçemedim seni sevmekten.
Ahmet Bağçe
ÖPMEK İSTERDİ
Anılarım, en çokta liseli yıllarımı anlattılar. Akasya ağacından, seviyor, sevmiyor diye koparıp attığımız yapraklarından bahsettiler. Ve yılsonu yüreklerin hop oturup, hop kalktığı heyecanlarımızdan söz ettiler. Film şeridi gibiydi. Gözümün önünden geçen o yıllar. Şakaklarımdan akan gözyaşlarım veda ediyordu bana. Ve diyordu ki akıp giderken. Sen, anılarını izlemeye devam et ve dayan, ben kayıyorum şakaklarından, hatıraların sert rüzgâr gibi dokunuyor ve ben buna dayanamıyorum diyordu.
Şimdi hayal olan o geçen yılları hatırlıyorum da, pencere önünden sevgilimi, değil mi, henüz belli olmayan, bir güzelin göz göze gelmeden defalarca gülüp geçtiğini ve onun gülümseyişini izlerken gizliden gizliye sevişmeden, konuşmadan, nakaratı hafızada kalmış şarkıyı mırıldanırdım, Kim bilir, o güzel içinden neler geçirirdi, ısınan yüreği nasıl erirdi. Öpmek isterdi belki, duyguları soğumadan ıslak dudaklardan. Of! Hayal oldu o yıllar ama gerçekti, saf ve temiz duygular büyürken soldu ve kayboldu.
Ahmet Bağçe
İŞTE ÖYLE
Her rüzgâr estiğinde,
Senden gelen esinti diye kapanır gözlerim,
Sen gibi okşadıkça yüzümü,
Hüzün kaplar içimi.
Üşür gibi olur titrerim.
Gökyüzündeki yıldızlar kadar özlemin kapsarken beni,
Bir ay kadar yalnızlığı ve sensizliği yaşarım.
Ahmet Bağçe
Mutluluk, dinlerken ruhu dinlendiren güzel bir şarkı gibidir, bittimi yerini hüzne bırakır.
Ahmet Bağçe
Aynada, ağarmış saçları okumak yoruyor beni. O kadar çok şeyler yazmış ki, okumak zaman alıyor. Oku, oku bitmiyor.
Ahmet Bağçe
YETERMİ
Ve gökyüzü kâğıt,
Denizler mürekkep olsa,
Yeter mi, duyguları anlatamaya.
Belki çırpınmaktır,
Yorulmaktır belki,
Konmaktır gül diye bir yüreğe,
Ve dinlenmektir ölesiye kuş yuvası gibi o yerde.
Ahmet Bağçe
ZORLAMA
Hasret kapısı ardına kadar açılınca,
Odalarımı sensizlik bürüdü.
Etrafa sessizlik hâkim olunca,
Dilime sensizliğin kilidi vuruldu.
Ben hasrete dayandıkça ayrılık güldü,
Artık özlem içindeki aşkım yoruldu.
Yeniden denemeye nefes mi kaldı,
Sende kendini zorlama çaban yıldızı.
Ahmet Bağçe
Gönül hevası aşka doymayınca,
Yol almış hayatın ufkuna Âdem.
Yorulup sırtını dağlara yaslayınca,
Akmaya başlamış çoban çeşmesi…
Ahmet Bağçe
HATIRLADINMI
Hatırlıyormusun! Sana ilk arkadaşlık teklif ettiğimde,
Yağmur yağıyordu,
Sert rüzgâr dağıtıyordu saçlarımızı.
Yaşarıyordu gözlerimiz soğuktan.
Sen hastalanacağız demiştin bana,
Biz değil;
Yağmur hastalanacak demiştim sana,
Aşkımızı kıskanıyordu çünkü.
Ahmet Bağçe
Bilemedim ki avuçlarımın içindeki okyanusta yüzen balığın sen olduğunu.
Ahmet Bağçe
NİYEMİ MAHKÛMUM
Acemiydim tekrar, tekrar denedim,
Gururumu incittim,
Tecrübelerimle ihtilafa düştüm,
Mantıksızlık yapma dedi mantığım,
Riske gir bir daha dene deyince kalbim.
Riske girdim mahkûm oldum kalbine.
Ahmet Bağçe
Kafanın içine dalıp, adını unutmuş olman normaldir telaşa kapılma. Adını senden çok başkaları kullanıyor da, ondan.
Ahmet Bağçe
Sana hastayım diyorum inanmıyorsun. Şimdi elim elinde, nabzımı dinliyorsun, sana hastayım dediğime inandın mı?
Ahmet Bağçe
Hoş davranmak isterdim ama hoşça kal demenin, nasılsın demesi yok bende.
Ahmet Bağçe
Sabahları benimle uyanıp, güne benimle başlasaydın, her mevsim bahar olurdu bana.
Ahmet Bağçe
UYU GÖZLERİM
Uyu! Gözlerim, uyu yağmur sesinden,
Rüyalar âleminde gezin kurtul kederlerden.
Çarpılsın o yürek ruhunu görünce,
Düşler âleminde gezindiğin şu saatlerde.
Varsın yağmur her gece aralıksız yağsın,
Soğuk, soğuk dokunsun pencereme,
Rüzgârla birlikte gezinsin bahçemde,
Onu işlesin, kokusunu işlesin, toprağa ince, ince.
Ahmet Bağçe
AŞK YAĞIYOR
Ben neler yazdım neler, umutsuz aşklar için,
Hece, hece ağladı kelimeler beyaz kâğıt üstüne.
Her bir kelime tespih tanesi gibi dizildi mısralara,
Ben ağladım kelimeler ağladı, cümlelerdeki gizli özneye.
Ve şimdi hangi şehirde okuyorsun mısralarımı,
Yüreğine yağıyor mu?
Bulutundan kopmuş donmuş su gibi.
Dokunuyor mu? Duygu yüklü cümleler.
Ben şimdi gölgesi kaybolmuş bir çınar gibiyim,
Üzerime geliyor elektrik yüklü bulutlar.
Ertelenmiş aşk yağıyor yüreğimden,
Yüreğini arıyor, yağmura hasret toprak gibi.
Ahmet Bağçe
Ey AŞK..! Beni hoş gör.
Sen benim ilk elektrik yükümsün.
Uzaktan bakıldığında öyle sıcak görünüyorsun ki,
Yakınımda olsan eriyeceğimden korkuyorum.
Ahmet Bağçe
İŞTE O AN
Hani bir anda karşılaşınca,
Dizlerinin bağı çözülür,
Çölde susuz kalmış gibi kurur ya ağzın,
Kalp atışların hızlanır,
O görmezden gelir geçer gider ya!
Olmaz olsun işte o an.
Ahmet Bağçe
DUR GI Bİ DUYAN OLUR
Amaniinn bagala bi bak gimi görüyom. Gız boynu gopmayasi nirelerdesin, özledik gıı. Nörüyon. Aman ben nöreyim işte iş güveysinden hallice. Hep aynı. Evi süpür, camışları yıka, inekleri yemle, onların südünü sağ, avar sula, davuklara yem at. He gı bide o görolası gaynana var. Amanın sorma gı gocanın istegi bitmez ki. Hı hı hıı sus gı bi duyan olur, Gokmuş curaplarını dahir çıkartırır gı. Neysem . Böön azıcık bi hava alayım geleyim Didim aşağı mahalleye gittimidii, gimleri gördüm gıı. Hee agnadacam dur himdi. Eşşek Necati, kirli Necibe, goca gafalı Kerim. Ondan kireciğim, dur gafamı garıştırma. Haa bide belikli Ağşa hepiçiği varıdı. Nörüptürürler ne bilem gıı gafamı garıştırıyın. Gonuşuyordular, gizli, gizli. Onların baş dutarıda o girli Necibe var ya. O işte. Bakalım ne olacak. Hadi ben gaştım görüşelim gıı. Temammı..
Ahmet Bağçe.
En derininden sökülmüştü kalbim, sökük dikiş tutmadı. Yarısı dil, diğer yarısı ayrılık yarasıydı aldığı yaralar.
Ahmet Bağçe
Bilemen, ne zaman unutmaya çalışsam çıkagelir hatıraların karşıma. Unutmak isterken hatırlarım ayrıntılarıyla.
Ahmet Bağçe
ALDANMA
Sakın aldanma!
Çıplak kalmış dallar hep böyle kalacak diye.
Bir gün gene yemyeşil giyinecek çıplak dediğin dallar,
Ve o zaman anlayacaksın benim sana olan yalın sevgimi.
Ahmet Bağçe
GİZLİ YANDIM
Sonra çekildim bir kenara,
Geriden seyrettim seni.
Sende görmek istediğim farklıydı.
İç dünyanın manzarasıydı görmek istediğim.
Acaba senin dünyanın neresindeyim.
Çünkü hep göz kaçırdın, horladın beni.
Bu yüzdendir ki,
Ben senin için hep gizli yandım,
Bu nedenle de külüm olmadı.
Sen gül’dün bende dikenindim senin.
Beni ne kadar hor görsen de, sana batamazdım.
Hiç gördün mü? Yâda rastladın mı?
Ne kadar rüzgâr esse, yağmur yağsa,
Diken batmaz, hiçbir zaman gül’üne.
Ahmet Bağçe
O SENDE
Yaşamak için,
Havaya, suya, yiyeceklere ihtiyaç olduğu gibi,
Benimde, aşkla bakan bir bakışa,
Mutluluk veren bir gülüşe,
Ve sevgi dolu,
Kocaman bir yüreğine ihtiyacım var.
Oda sende be gülüm.
Ahmet Bağçe
NEREDESİN
Sonra seni aradım sahilde,
Tek, tek bakındım bahçelerdeki çiçeklere,
Benzeri yoktu kokmuyordu senin gibi.
Ve sonra yollarda ayak izlerine baktım,
Uymuyordu senin ayak izlerine.
Ahmet Bağçe
Dal ayrılır mı hiç, kendiliğinden kopmadıkça yâda koparılmadıkça gülünden.
Ahmet Bağçe
BİR MUAMMA
Âşık gibi bakıyordun,
Banamı ki diye düşündüm!
Sonra farkına vardım,
Sen aşka bakıyordun.
Aşka âşıksın.
Düşünüyorum da,
Aşka, âşık olmak varken,
Neden âşık oluyor ki insan.
Ahmet Bağçe
EVET DEDİĞİNDEN BERİ
Şehrimizin işlek caddesinde dalgın, dalgın yürüyordum. Hiçbir şeyler ilgimi çekmiyordu. İleride bir tatlıcı vardı, oraya gidip bir tatlı almayı düşündüm. Tatlıcının yanına yaklaştığım anda tanımadığım bir kadın koluma girdi. Afalladım ama bozuntuya da vermedim. Kadınla konuşmadan yüz metre kadar kol, kola gittik. Solumuzda bir vitrine yanaşmak ister gibi bir davranış sergiledi, bende vitrine doğru yöneldim. Giysi ile döşeli vitrine beş, on saniye bakındık. Bizim buraların esnafının bir alışkanlığı var. içeriye buyurun, içeride çeşitlerimiz bol efendim gibi sözler sarf ederler. İçeriye buyurduk. Esnaf arkadaş hoş geldiniz neye bakmıştınız, hanımefendi için mi,birde ukalaca hanımefendi neyiniz olur, eşiniz mi? Dedi . Evet dedim. Ne zamandan beri sorusunu sorunca da, sinir olduğumu belirtmemek için, dedim babasından istediğimde, babasının evet dediğinden beri.
Ahmet Bağçe
BİLİYORUM
Dudaklarında tutuklu kalmasam!
Bak gözlerin oraya mahkum olma diye çığlık atıyor.
Bu güne kadar hiç tutmadığım ellerin,
Bak göğsümde dolanıyor.
Gözlerin, gözlerime bakarken,
Kapısını aralıyor yüreğin.
Ve biliyorum ben senin aklında sabahladığımı.
Ahmet Bağçe
SANIRIM YAŞLANDIM
Vaktiyle çığlıklarımla duyuramadım yalnızlığımı.
Ve anladım ki;
O günde bu günkü gibi sessizlik kadar yalnızdım.
Şimdi acılarıma gülmekten,
Komikliklere gülemeyecek kadar büyüdüğümün farkına vardım.
Yaşlandım sanırım.
Ahmet Bağçe
Hayat tesadüflerle doludur diyorlar ama bir sen yoksun tesadüflerim arasında.
Aklım tesadüflerin derinliklerinde boğulurken, kendimi senin hayalinde kaybettim.
Ahmet Bağçe
GECE VE GÜNDÜZ
Ne vakit pencereden dışarı baksam,
Önünden bir tanıdık geçer diye umut ederim.
Eğer o beklenen kişi sensen,
Penceremin puslanmış çamını sildikçe,
Belki şimdi,
Beklide birazdan geçer diyerek heyecanlanırım,
Ve gün ağarıp, perdelerimi araladığımda,
Aklım sende olduğundan beri,
Gecenin gelişini beklerim.
Tıpkı karanlığın, aydınlığı beklediği gibi.
Gündüzleri sende olan aklımın,
Gecemde seninle birlikle hayalime gelmesini düşlerim.
Keza geceler hayallerin arttığı,
Umutların yoğunlaştığı anlardır.
İşte o zamanlar düşler deryasının içine
Aklımı daldırmaktan imtina ederim,
Korkarım düşler deryasının derinliklerine doğru dalıp,
Engin dalgalarında boğulacağından.
Çünkü düşler geceleyin ruhu mutluluk deryasına sürükledikçe,
Gündüzün aydınlığı kadar acı vermez.
Keza gündüzler, geceler gibi hayal değildir.
Ahmet Bağçe
İnsanlar sevmeyi öğrenmek için aşk denizinde yüzmesi gerek. Yorulmadan, bıkmadan, o aşk denizinin derinliklerine açıldıkça ruhen duygusal mutluluğa ulaşır. İşte o ulaştığı duyğusal mutluluk, gerçek bir mutluluktur.
Ahmet Bağçe.
Parayı da kazan ama adam gibi adamda kazan. Para biter, zarara uğrar belki kaybolur lakin kazanılmış adam gibi adam, baba dostu olarak miras kalır.
Ahmet Bağçe
Söyle kalemim ne yazayım! Gönlüme yüklediğim bu kaya için, biri var ve ben onun aklında değilim mi! Diyeyim.
Ahmet Bağçe
Sen elini çektin elimden ben bir elden oldum ama asla el olmadım.
Ahmet Bağçe
Belki dünyanın en güzeli değilsin ama benim solumdaki dünyamı güzelliğinle fethedensin.
Ahmet Bağçe
SUS DEME
Bazen küçücük bir mutluluk,
Bütün kapıları açmaya yardım eder.
İşte o kapıyı arala dinle beni,
Ve sus! Deme bana,
Anlatacak çok şeylerim olacak sana.
Beni şimdi değil,
Yıllar sonra hatırla,
İşte o zaman her şeyin geçmişte kaldığını fark edeceksin.
Ve o zaman sana olan duygularımı anlamadığından,,
Pişmanlık duyacak yüreğin.
Ahmet Bağçe
Ayrı, ayrı noktaydık biz. Bizi birleştiren doğrumuz aşkımızdı, o bende değişmedi.Lakin doğru bildiğim sen değiştin.
Ahmet Bağçe
EL SANIR
Rüzgârda tut beni,
Yağmurda ıslatma,
Karda sarıp sarmala beni.
Ve kulağıma fısılda sevdiğini.
Bırakma sana uzanan ellerimi.
Gitme, gidersen de sakın el sallama,
El sallarsan el oldu sanır yüreğim.
Ahmet Bağçe
İnsanlar için en tehlikeli olan şeylerde biride yokluk ve cehalettir. Yokluk, zaman içinde yok olurda, cehalet okumuş olarak devam eder.
Ahmet Bağçe
Gözlerime manzara olan gül gibisin. Ve o gülü nefeslendikçe içime giren kokun aşkını kabartır yüreğimde.
Ahmet Bağçe
Aşk, yürekle ölçülür, ibresi duygu, süzgeci gönüldür. Süzgeçten geçen de özlemdir. Oda, gözyaşında boğulur..
Ahmet Bağçe
Mükemmel erkek yoktur. Mükemmel bir kadın elinde şekillenmiş ve sırtını mükemmel bir kadına dayamış erkek vardır.
Ahmet Bağçe
Bazen herkesin gitmek istemediği bir yere, sadece bir kişi için gitmek ister ya insan. O kişi neden sen olmayasın.
Ahmet Bağçe
BEKLERİM
Bir garip duygu içinde coştu gene bu gönül.
Yaprak, yaprak dökülmüş paramparça hayaller içinde.
Gene sen varsın, tükenmişliğimde.
Umudu yarına ertelenmiş biçare gibiyim,
Bakarım küçük cam gerisine penceremden,
Beklerim gelmeyen umutlarımı..
Ahmet Bağçe
İki defter yaprağı, bir kurşun kalem, yanında bir tane kalem açacağı, bolca kelime, birazda kafiyeli cümleler ile sevgimi de karıştırıp, narında pişireceğim, bu aşk çorbası şimdiden afiyet olsun.
Ahmet Bağçe
Ne kadar zormuş, pencereden umudu beklemek. Ne kadar zormuş, benim gönlüm onun rüzgârında eserken, onun gönlü başka rüzgârda esmesi...
Ahmet Bağçe
Hayat sağır ise kolundan tutsan da duyuramazsın.
Ahmet Bağçe
Eğer sevmek güçlü olsaydı, kelebekler daha uzun yaşardı.
Ahmet Bağçe
Ve bekliyorum o tek şeyin gelmesini. Toprağın yağmura, yaşamımın mutluluğa arzusu gibi.
Ahmet Bağçe
MAVİYE DÖNDÜ
Sonra bir uçurumun kenarında tuttum ellerini.
Gözlerime bakışın ve bana sarılışın,
Dalını özlemiş sonbahar yaprakları gibiydi.
Titriyordu sol yanındaki zengin yüreğin.
Dudaklarındaki buruk tebessüm,
Değişen mevsimler gibiydi,
Sıkıca kavradım ellerinden kaymamacasına.
Belki de hayatımın dik merdivenli bir hikâyesinin başlangıcıydı bu,
Her şeyden vazgeçtiğim,
Dibi bulanık, tükenmişliğin ruhumu sardığı an,
Görünmeyen bir el uzattı seni bana.
Ve o an ruhum karanlığından sıyrıldı, maviye döndü hayatım.
Ahmet Bağçe
Senin yanımda olmanı istiyorum dememe, sakın kırılma. Gelmeyeceğini bildiğim halde seni gelecekmiş gibi beklerim. Şayet gelirsen, gözlerin gözlerime manzara olsun ki, yüreğim mutluluğa doysun.
Ahmet Bağçe
Benim, en sevdiğim şarkı gibisin. Bir tarafta aşkın, diğer tarafta özlemin ve akan gözyaşlarımla, seni içiyorum seni.
Ahmet Bağçe
SENİ ARAR
Penceremin karanlığa kucak açtığı akşamın yaklaştığında,
İstemem görme ağladığımı.
Sabahın gün ağarmasıyla başlar hasret sancısı,
Sensizlik korkusu salar içime ölüm korkusu gibi.
Anlarım ki, bu gönül seni arar, sana muhtaç.
Ahmet Bağçe
Bugün benim yanımda olmazsan, sonra pişman olup döndüğünde vitrine konmuş kitap gibi olursun!
Ahmet Bağçe
VAZGEÇMEDİM
Umut, umutların içindedir diye,
Vazgeçmedim hayallerimden,
Ve umutsuzluğa düşmedim yarınlardan.
Ben çok zor biriyim demiştin.
Ben de sana zoru severim demiştim,
Anladım ki yanılmışım,
Gönlümü kaptırdım gönlüne,
Şimdi boşuna avunuyorum hayalinle,
Ahmet Bağçe
Bir birine zarar vermeden yoluna devam eden kar tanelerini görünce anladım ki, uzun bir ömür birlikte yürünürmüş
Ahmet Bağçe
Benimle bir ömür geçer mi? deme be güzelim. Yeter ki sen benim yanımda ol, bir ömür az gelir bana.
Ahmet Bağçe
Nedendir bilmem uzak duruyor sevdiğim kişiler. Bakışları duvar kadar soğuk, diken gibi batıyor dilinden dökülen sözler
Ahmet Bağçe
MUTLUYDUK
O zamanlar öyle mutluyduk ki;
Gökyüzü kıskanıyordu bizi,
Hasta olmuştu bulutlar,
Mavi gök görünmemişti epey bir zaman,
Bize ağlıyordu yağmur gibi,
Sırılsıklam olmuştu saçlarımız.
Şimdi anılarımızda ama
Masal gibiydi aşkımız,
Ahmet Bağçe
UZAKTIN
Güneş gibi doğmanı isterdim,
Yüreğimi ısıtman için,
Yakmadan kavurmadan.
Yağmur gibi yağmanı isterdim,
Nefeslendikçe toprak gibi kokman için.
Sel olup akmanı isterdim,
Hiçbir yeri yıkmadan,
Niye mi?
Çünkü seni, yüreğimde yaşatmama rağmen,
Sen hep uzakta gibiydin.
Bu yüzden seni hep özlemle sevdim.
Ahmet Bağçe
İyi ki hayatımdasın demen için, baltaya yontulmak mı? Gerek!
Ahmet Bağçe
Hayat, içinde yaşamak zorunda olanların önüne serilen bir sofradır, bu sofrada, kiminin önüne balla yağ, kimine fırsat, kimine de hava sunar.
Ahmet Bağçe
AKLINA GELİRSEM
Bir gün aklına gelirsem eğer,
Bana sarışını, alev rengine dönmüş,
Yerdeki yapraklardan bir resim gönder.
Sonbaharım göndermiş diyeyim.
Adı ömrümün Eylülü olsun.
Ahmet Bağçe
Aşk şerbeti acıdır, ancak acısını da aşk dindirir.
Ahmet Bağçe
Her dertli ağlamak zorunda değil, ağlayan her insan da dertli değildir.
Ahmet Bağçe
NÖRÜYÜM GII
Napıyıksın gıı nörüyüksün.
Ben mi peh iyi değilim gıı.
Diyiler ki. sen aşşık olmişsin.
Gıı sence ben aşşıkmıyım ki.
Ne bilem, uykum gidik,
Gece ıldızlarla mıldızlarla konişiyim,
içim garanlıhtanda garanlıh,
O garanlıh giceye iz bırahtım görünmiyi.
Ahh direm inliyem.
Bilin mi? Dağlar, daşlar kimi,
içim bi göpürüyü, bi göpürüyü ki.,
Deniz göpükleri kimi.
Ahmet Bağçe
Kim demiş odun gibi biri diye. Ben çayda şeker, yemekte tuz gibiyim. Kim tatmak isterse aşında eririm.
Ahmet Bağçe
İyi insanların neden değişmezler biliyormusunuz? Hayal kırıklıklarına ve alınan çok sayıda yaralanmaya rağmen hala yürekleriyle düşünmeye devam etmelerinden.
Ahmet Bağçe
Nasıl olduğumu sorma, sözden anlamıyorsan dilden anla, ANAM dedikçe uzat elini bir bak. Ateşi nasıl yakar.
Ahmet Bağçe
KİMİN SİTEMİ YOK Kİ
Hayatın içinde, aşk, dürüstlük, doğruluk ve saygı gibi çok önemli dört unsur vardır. Bunlar olmadan hayatta hiçbir şey yok demektir. Hayat bağrında yaşayanlara bunları sunar, tabi becerip alabilene. Bana sorsalar. Hayat sana ne verdi ve sen ne aldın diye. Bu dört şey dışında istediğim mutluluğu çok gördü derim. Ya! Siz!
Ahmet Bağçe
Bende de acı var be dostum. Vaktini geçirdim, zamansız karşılaştım, zamana ayak uyduramadım.
Ahmet Bağçe
Ayaküstü söyleyemediğin bir şeyi, otururken deneme. Sonra yerinden kalkamazsın.
Ahmet Bağçe
Ve sonra üşür gibi olursun içten gelen bir titremeyle irkilirsin. Ortalıkta ne kar vardır, ne de soğuk. Lakin ayrılığın verdiği bir hüzündür irkilmene neden olan, seni tedirgin eden.
Ahmet Bağçe.
NEDEN
Neden zor seni uzaktan sevmek,
Sevdikçe senden uzaklaşmak.
Dokunamamak, boş ellere bakmak,
Seni düşünmek ve unutamamak neden zor.
Neden zor gönül süzgecinden geçtiği halde sevdiğini söyleyememek.
İçinde gizlemek ve göz göre, göre seni kaybetmek neden zor.
Ağla yaralı yüreğim ağla.
Ağızdan çıkan bir of sözüdür seni rahatlatan,
Ağla yüreğim ağla arkana attığın mazidir sende kalan.
Ahmet Bağçe
Seni seveni, seni önemseyeni ve sana özlem duyan birini asla görmezden gelme. Çünkü bir gün uykundan uyanıp, dalgın, dalgın yıldızları izlerken farkında olmadan ayı kaybedersiniz.
Ahmet Bağçe
Güneş değilsin ama göz kamaştırıyorsun.
Ahmet Bağçe
Ne yapayım seni her saniye özlüyorum. Dilimi tutuyorum da, durmuyor yüreğim, özlüyor seni be sevdiğim..
Ahmet Bağçe
AŞK KOKUSU
Belki bir şeyler anlatıyordu cama vuran damlalar,
Acaba sımsıkıyken ayrılışındanmıydı bulutlarından.
Yâda suya hasret toprağa özlemindenmiydi yağışı.
Kokusu aşk kokusu da, rüzğarı üşütüyordu gün batımında.
Ahmet Bağçe
Çünkü içimdeki birikenleri atmaktan, yenilerini omuzlamaktan, birde etrafıma ayna olup, kendimi unutmaktan yoruldum.
Ahmet Bağçe
Sonra sevenlerin ve sevmeyenlerinle birlikte mutlulukların ile bütün acıların dünyada kalır.
Ahmet Bağçe
Ey koca dünya. Öyle çok kirletmişler ki, seni. Gömük akıyor derelerden deryaya.
Ahmet Bağçe
DOZU ARTIYOR
Dün gene ay ağlıyordu özleminden gökyüzünde,
Gizlenmişti diğer yarısı yıldızların arkasına.
Demek ki kolay değilmiş ayrılık,
Ay’ da avunuyordu diğer yarısıyla,
Benimde senin hayalinle avunduğum gibi.
Ruhum ay gibi koca bir boşlukta,
Sana tutunmaya çalışıyorum rüyalarımda be gülüm.
Biliyormusun! Aşk.
Özlem söz konusu olduğunda, işe yaramıyor,
Dozunu daha da artırıyor be gülüm.
Ahmet Bağçe
Onunla ay ışığında bir birimize hasta olmuştuk, Ben onun için, oda benim için ölmüştük, işte o, o gündür içimde gömülü.
Ahmet Bağçe
HÜZÜN VARDI
Geceyi bana hediye etti ve gitti.
Ay ışığında okudum her sayfasını,
İçinde hüzün vardı,
Yalnızlık vardı. Gözyaşı vardı.
Okudukça derin bir yara açıldı yüreğime.
Sızlıyordu, tıpkı aşk acısı gibi,
Hasreti düğümlendi içimde,
Çözülmeyen kör düğüm gibi.
Ahmet Bağçe
ÖĞRENCİNİN SEVİNCİ
Oğlu kapıdan girer girmez, baba oğluna, sınavın nasıl geçti oğlum! Der. Oğlundan süperdi cevabını alır. Baba sevinir. Anne, demek ki sorular çalıştığın yerlerden çıkmış demesi üzerine, oğul yook öğretmenimiz gelmedi ki.
Ahmet Bağçe
Güle sinekte konar arıda. Gülün kirini sinek, özünü arı emer.
Ahmet Bağçe
RESMİNE BAKTIM
Sonra resmine baktım.
Bir kaç damla döküldü gözlerimden.
Sen benim gökyüzüne gönderdiğim
Of’larımsın, keşkeklerimsin, pişmanlığımsın...
Onu anladım…
Ahmet Bağçe
Gözüme görüldüğünden beri, yüreğimin acısını dindirmeyen o göz seninmiydi?
Ahmet Bağçe
NEDEN
Dudakların neden geriye çekildi!
Bir sebebi yoktu ki, sadece öptüm.
Gerçi tadından eser yoktu,
Sürdüğün ruj mum gibi kaplamış üzerini.
Tabi ki, bilmiyordun, seni sade sevdiğimi aşkım.
Üzüldüm, lakin zamanını bekle dedi yüreğim,
Bu nedenle bende zorlamaktan vazgeçtim, zamana bıraktım hislerini,
Bilesin bozuk paradır, senin için harcayacağım zaman.
Ahmet Bağçe
YAKIYOR KORUN
Ne bileyim!
Hiç aklımda yokken bir anda sana âşık oldum,
Her gece seni görmek için gökyüzüne bakıyorum.
Ve yakıyor beni kor gibi bakışın.
Mum gibiyim desem,
Mum değilim ki eriyeyim,
Deniz gibiyim desem deniz değilim,
Yüreğini, yüreğimin kıyılarımda gezdireyim..
Ahmet Bağçe
Yine bugünde âşık oldum sana dün olduğu gibi. Benim kalbim mi? Seni aşka davet eden, yoksa senmisin kalbime misafir olan.
Ahmet Bağçe
SENİNLE
Gözlerin gözlerime baksa,
Ben senin, sen benim gözlerimde resim olurduk.
Dokunsa dudaklarım, dudaklarına,
Aynı duygularda atan tek kalp olurduk.
Tutuşsa ellerimiz birbirine,
Sonra dakikalarca sarılsak,
Saçlarımız avuçlarımızda kaysa,
Biz, bizden geçerken zamanı durdururduk.
Ahmet Bağçe
Benden sana ne kaldı bilmiyorum. Lakin senden bana çok şeyler kaldı. Senin geceni ben aydınlatıyorum ama ben ışığımı senden alıyorum.
Ahmet Bağçe
BEN ÜŞÜDÜM O DONDU
Sonra kar ile konuştum gece boyunca,
Anlattıklarımı dikkatlice dinledi dondu kaldı.
Üşüdüm yüzüne baktıkça,
Bir ateş yaktım oracığa,
Isındıkça ben rahatladım o çözüldü,
Çözüldükçe ağladı anlattıklarıma.
Ahmet Bağçe
Sakın açmayın yüreğimin kapılarını, hüzün kokar içindeki odalar. Matem pompalar hayallerimi öldüren yar için.
Ahmet Bağçe
Neyim olduğunu soranlara, çok uzaktan, çok, çok uzaktan yandığım olur dedim, hep birlikte ağladılar.
Ahmet Bağçe
GÖNÜLDEN GEÇENLER
Öyle uzaktan bakmak değil.
Karşılıklı oturmak ister gönül bazen,
Yüz yüze ve göz göze gelmek,
Şiir gibi aşk konuşmak ister en içteninden,
Hüzünden uzak, gülmek ister yürekten.
El ele tutuşmak ister gönül bağıyla,
Her şeyi bir taraf edip, anı yaşamak için birlikte,
Ve doymamacasına sarılmak ister bir birine.
Ahmet Bağçe
Güçlünün gücünü, zayıfların aldığı bir pazarda en çok çürükler rağbet görür.
Ahmet Bağçe
Sevgi günahtan üstün olduğu kadar, ölümden de güçlüymüş bunu öğrendim. Kimini yar severmiş, kimini de hüzün.
Ahmet Bağçe
DİYORSUN Kİ
Diyorsun ki neyi mi? Özledin.
Hayat treninin yolculuğu içinde,
Düşüncem hep güzel gülüşünde,
Birde avuçlarının içindeki terinin,
Yüreğime sinmiş mis kokusunda.
Gözlerim aşkla gözlerine bakarken,
Alnına lüle, lüle dökülen saçlarında,
Hasretim birde gamzelerine,
Bunca şeyler değmez mi özlemime.
Ahmet Bağçe
ÇOCUKTUK
Seviyorum dedi Yurdal,
Kimi? Benimi dedim.
Evet dedi, hem de çok,
Hani ablalar, ağabeyler gibimi dedim.
Onlar gibi değil,
Benim sevgim gerçek dedi Yurdal.
Ahmet Bağçe
Elinde tespih bir adam geldi. Neyiniz var karnım acıktı anadın mı? Dedi. Abi ne istersiniz dedim. Ne varsa getir dedi. Közde kızarmış hamsi getirdim. Bu ne bee! Dedi. Dedim hamsi.. Götür bunu anadın mı? Bana balık getir dedi. Şaşırdım dedim abi hamsi balık değil mi?
Ahmet Bağçe
Gönlümde bir at, benimde bir tek eğerim var. Eğersiz ata binsem sırtı batar, eğerle ata binsem sensizlik batar.
Ahmet Bağçe
Uzat gözlerimin önüne alnını, sende benim alnıma bak ve Oku, işte aşkımız alnımızda yazılı sevgili…
Ahmet Bağçe
Ahmet Bağçe
Sevmeyi benden öğren derdi babam. Benim gibi sev ki, sen acı çekerken onlar acı çekmesin.
Ahmet Bağçe
Sen alnıma yazılmışsan, dilimle ifade edemediğim duygularımı bir ömür boyu okusan bitiremezsin.
Ahmet Bağçe
Yaşamı devam ederken her hangi bir uğraşı bulunmayanın hayatı durur.
Ahmet Bağçe
Bu yılda yaz sonbahara döndü, kaç yıl geçti sensiz, bunu bir ben bilirim birde istasyon.
Ahmet Bağçe
Ve sonra ben ağladıkça gözyaşlarım yere düştü, mis gibi koktu toprak. Ama bilmedin sana bakan gözlerin kıymetini.
Ahmet Bağçe
Gideceği yeri bilmeyene, Dünya lütfen şu taraftan diye yol göstermez.
Ahmet Bağçe.
Geçmişle yaşamanın kazancı, geleceğinde harcayacağın hastalıklardır.
Ahmet Bağçe
Hani sen giderken elveda dememiştin ya! İçimdeki acı görülmesin diye eskittiğin sevginin üzerini yama diktim.
Ahmet Bağçe
AŞK MAVİSİYİM
Seni özledikçe gökyüzüne bakıyorum,
Gündüz beyazının mavisine gömüldüğü gibi.
Eğer sen beyazsan benmiyim sana âşık, aşk mavisi olan,
Aşkının zirvesine ulaşmadan hasret ağına kapıldım,
Baharımı görmeden sarardı yeşeren yapraklarım.
Ahmet Bağçe
İçimde derinden, ağlayan bir şeyler var. Belki bu kıştan önce gelen sonbahardan. Neden gitmek zorunda yazdan sonra sonbahar. .
Ahmet Bağçe
ZİNDANINDAYI M
Bugün yine denizin dalgası gibi kabardı gönlüm,
Gecenin karanlığında maviden yoksun renge döndü yüreğim.
Sen hayalimde dolunay iken, ben siyah kadar yalnızım.
Ve sen bilinmeyen derinliklerden gelen ışıksında,
Ben ışığından mahrum zindanındayım.
Ahmet Bağçe
Beni ne kadar seviyorsun desen, cevabım senin bana olan nefretin kadar olurdu.
Ahmet Bağçe
Tecrübe, ne kadar çok olgunlaştığını, olgunluk ise ne kadar çok kırıldığının göstergesidir.
Ahmet Bağçe
Ne zaman düşsem kalkmasını bildim de, serseme döndüm gözünden düşünce.
Ahmet Bağçe
Sana ilk aşkımı anlatırdım, gözlerinin içine baka, baka. Son aşkımı anlatırken silerdim gözyaşlarını ilk ve son aşkım.
Ahmet Bağçe
SENDEKİ O GÖZ
Sormayacağım sevdiğin var mı? Diye,
Korkarım canım acır var diyeceksin diye.
Gördüğüm o dayanılmaz güzellik,
Birde yeşil bir çift göz.
Çarpık ayak gibi baktırır,
Mecal bırakmaz bende.
Sendeki o göz,
Ne deniz yeşili ne de zeytin rengi.
Uçsuz bucaksız vadide yürümek gibi bir şey.
Kaybolmaya korkmadığım yeşillikler içinde,
Tek bir kara parçasısın sanki.
Ahmet Bağçe
EVLİLİK, ÖMÜRLÜK DEĞİL, MEVSİMLİK
Âşık değil bazılarının aşk dediği. Ama onlar öyle olduğunu zannediyor. Toplum olarak hepimiz duygu aşkını tükettik. Bugünkü aşklar fark edilmeye yönelik. Bağlılık yok, saygı yok, Sevgi var gibi ama arada sevgi sadece fiziksel, ruhen değil. Hasbel kader evlilik olunca bağlılık, ilgi, alaka, bedel ödeme düşünülmüyor, yani yok. Bu defa olmayan, varmış gibi görünen Aşk ölüyor. Buna da cicim ayı bitti deniliyor. Sözün kısası evlilik, ömürlük değil, mevsimlik oluyor.
Ahmet Bağçe
BİR BARDAK SU
Tren hareket etmişti. Hangi kompartmandaydı bilmiyordum. Trenin penceresinde de yoktu. Belki öbür yandaydı. Tren kaybolana kadar, ardından pür dikkat baktım, sonra, ona el salladım. Gözlerim hançer yemiş gibi sonuna kadar açılmıştı. Alnım büzüldü, uğulduyordu kulaklarım. Rayların üzerinde dönen demir tekerleklerin çıkardığı sesleri dahi duymuyordum. İçim ağlarken kupkuruydu gözlerim. Boğazım düğüm, düğüm olmuştu. Nefes alamıyordum. Yutkunmakta zorlanıyordum. Son paramla ona aldığım çiçekleri yere düşürdüm, gerildikçe gerilmiştim. Dizlerimin bağı çözülmüştü, oracığa çömeldim. Yerdeki çiçekler bana bakıyordu. İçlerinden papatyanın yaprakları ıpıl, ıpıl sallanıyordu. Sanki bana bir şeyler dercesine. Eğildim koparmadan tek, tek parmaklarımın arasına aldım okşar gibi yaptım. Ardımdan bir ses eee seviyormuymuş dedi. İrkildim. Bir can geldi dizlerime, dikeldim ayağa kalktım sesin geldiği yöne döndüm. Oydu. Karşımdaydı. Gitmemişti. Birden bire bir can geldi her bir yerime. Şaşkınlık içinde ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilemez, düşünemez olmuştum. O bana sarıldı benim ona sarılacağım yerde. Şurada bir kafe var hadi oraya gidelim dedi. Yok, gitmeyelim diyemedim, gitmekte istemedim. Çünkü son paramı çiçekçiye vermiştim. Israrla eee hadi dedi. Çaresizce kafeye gittik. Oturduk ve ona neden dedim, neden gitmedin dedim. Memnun olmamış gibisin, istersen gideyim dedi. Gitme, sakın gitme dedim. Garson geldi. Ona Ne alırsınız dedi. Siparişini verdi, bana döndü. Daha ne istersin demeden bana da bir bardak su dedim.
Ahmet Bağçe
SEN İSTEDİN
Sen martılara simit atarken,
Ben martıları izleyen gözlerinin içine baktım,
Gülüşünü gönlüme attım.
Ve ben o günden beri içimden sevdim seni,
Sevmekten de usanmadım,
Ama sen sevilmekten anlamadın.
Düşmek istedin gözlerimden,
Çaresiz kaldım zorlamadım.
Ahmet Bağçe
SEVİNMİŞTİM
Sen, hani bir ara kaybolmuştun ya!
Saklanmıştın da ben seni aramıştım.
Çok korkmuştum kayboldun diye.
Sonra ne çok sevinmiştim,
Kalbimde bulunca seni.
Ahmet Bağçe
BAKMADIN
Neden sonra geçtin,
Penceremin önünden,
Dönüp bakmadın yüzüme.
Kapattın araladığım kapıyı,
Bize açtın hasret kapısını.
Ahmet Bağçe
SONBAHARIM
Ayrılık haberini gönderdin rüzgârınla,
İçimde açan çiçeklere sonbahar geldi.
Soğuk, soğuk bakan gözlerini görünce,
Geleceğim karardı, umutlarım soldu yüreğimde.
Ahmet Bağçe
GÜZEL BAK
Sen gül olsan batırırmısın bana dikenlerini,
Ben harlanmış ateş olsam seni yakamaya kıyamam.
Bana öyle güzel bak ki,
Seni göz ardı edersem utansın yüreğim.
Ahmet Bağçe
Yüreğine yüksem, batmakta olan geminin fazlalıklarının atıldığı gibi gönlünden at beni. Hatırlanmana gözyaşım yeter.
Ahmet Bağçe
Zaman geçer ama duygular geçmez.
Ahmet Bağçe
SENDEN BAŞKA
Çok uzağımdasın,
Sana dokunamıyorum ama,
Her gece kalbimde uyuyorsun.
Gönlümden başka bağım,
Aklımdan başka otağım,
Senden başkasını gören gözler yok bende.
Ahmet Bağçe
ARADIĞIM
Ben sevgili aramıyorum,
Sevgilimi arıyorum.
Rüzgâra sorun, dağlara sorun, denize sorun,
Ben aşk aramıyorum,
Aşkımı arıyorum,
Kalplere, gönüllere sorun.
Ben güzel değil, güzellik arıyorum
Ona ruhumu teslim edeyim.
Ahmet Bağçe
Yanan mumun değerini gece bilir.
Ahmet Bağçe
AŞKTI İSTEĞİM
Ne demeliydim,
Ölesiye sevdim seni,
Aşktı senden tek istediğim,
Hep endişeli baktın gözlerime,
Dert ektin, Çile biçtin,
Savurdun beni rüzgârınla.
Ahmet Bağçe
YOLMA
Aşkın bana yasak olsa da,
Sevgin her yaprağına sinmiş,
Yüreğimde filizlenen bir çiçek,
Dikkat et, yolup bir kenara atma.
Ahmet Bağçe
Öyle tecrübelerle doluyum ki, ören yerlerinde gömülü hazine gibi, eşelendikçe içimden terk edilmişliğim çıkar.
Ahmet Bağçe
Yoluma engel kondu diye ırmak yatağına küsmüş olursa, toprak onu çabuk emer.
Ahmet Bağçe
KAR YAĞDI GÖZLERİME
Ve gözlerimin içine kar yağdı,
Kirpiklerim çelendeki buz sarkıtları gibi oldu.
Sonra mazilerim bir, bir önüme döküldü.
Avuçlarıma kızdım,
Dedim ne diledim de açıldın.
İçim boğuşuyordu duygularımla,
Azgın dalgalarda sörfçüler gibi.
Sen artık benim sonbaharımdın,
Yaprak dökülme zamanımdın.
Benden döküldükçe toprağını kıskanan ağaç gibiydim.
Ve sen çürüyecektin,
Hiç bir şeyler yapamadan gözlerimin önünde.
Ahmet Bağçe
Ve o gün anlarsın, yaşadığın âlemin yalan olduğunu, geride kalan şeyin, sırrına eremediğin aşkın ve yalnızlığın
Ahmet Bağçe
Yürek soğursa, onu hiç bir ateş ısıtamaz.
Ahmet Bağçe
O GÜN
O gün korkmuştum, hani sen gel demiştin ya! İşte o gün. Gene de geldim oturuyordun o ağacın altında. Biliyorum çok beklettim. Şimdi diyorum ki, kızma, darılma. Seni ben terk etmedim, korkuma yenildim sadece. Müsaade et hiç olmazsa arayayım seni senede bir defa.
Ahmet Bağçe
SEN VE KOKUN
Sen alabora olmuşsun rüzgâra,
Önüne takılmış yayılırsın.
Ormanı kapsayan kokunla,
Uyuyan gönülleri uyandırırsın.
Ahmet Bağçe
TURKUAZIM
Sen yeryüzünün mavisi içinde ahu isen,
Ben gökyüzü mavisinde seni izleyen yıldızım.
Mavi desen içinde yuvalanmış yeşil gözlerin,
Benim yüreğimin Turkuazı.
Ahmet Bağçe
Sen aşk bahçesinde gezinirken, bulutlar ağlamayı bırakıyor, rüzgâr susuyor, kokuna hasret ben oluyorum.
Ahmet Bağçe
GİZEMLİ GÖZLER
Senin gözlerinde bir gizem var.
Oda benim dünyamda gizli.
Sahip olabileceğin tüm mutluluk bu dünyada.
Sakın ayırma gözlerini gözlerimden.
Ahmet Bağçe
GİTME
Dur! Gitmeden gözlerime bir bak.
Nasılda buruk bakar sana.
Kaderimize dönüyor gibi dünya.
Sensiz yaşayamam bu boşlukta,
Dileğim, umudum sensin,
Biliyorum seni kaybettim,
Düşün hemen kapını kapatma.
Şimdi gönlün karlı,
Yüreğin yağmurlu,
Ağlamakta zorlanıyor gözlerin benim gibi.
Ahmet Bağçe
DUYGULARIM LAV
Beklediğim mevsim sen olunca,
Düşlerimde senli oluyor,
Gündüze karışıyor gecelerim.
Gönlüm hayalinde, beynim seninle.
Söz geçiremiyor yüreğim dilime.
Çünkü sen bendeyken,
Kalbim patlayan volkan,.
Duygularım lav,
Ve akıyor arzularım bilinmeze,
Benliğimi sel gibi dağıtıyor hasretin,
Paramparça oluyorum o bilmediğim kokunla.
Ahmet Bağçe
ANAMIN TERLİĞİ
Çocukluğum aklıma geldi.
Senin bendeki acılarınla baş başa kalınca.
Kim bilir dedim,
Kaç kez büzüşmüştü dudaklarım,
Ovalamıştım ellerimi.
Çocuksu bildiğim doğrularımdan yaptığım,
Yaramazlığın ardından kaçarken,
Anamın attığı terliğin,
Babamın yanaklarıma vurduğu şamarın,
Acısı tatlı bir anı olarak kaldı hafızamda,
Ama acıtmamıştı bu yüreği,
Senin acıttığın kadar.
Ahmet Bağçe
SIZLARIM
Bir yanım yaprak dökerken,
Sol yanım bahar.
Gönlüne, gönlüm düştü düşeli,
Ne soldum, ne yeşerdim.
Duygularına önem verdim,
Kalmadı yanında değerim.
İşte ben bu yüzden yoruldum,
Sızım, sızım sızlarım,
Ahmet Bağçe
NOKTAYI KOYMUŞSUN
Sana kızgın değilim, kırgınım sadece,
Madem bana verebileceğin sevgin yoktu,
Neden ümitle baktın gözlerime,
Yüreğine uçmak isterken kırdın kanadımı kolumu.
Sevgin yüreğime öyle saplanmıştı ki;
Beklentim olmasaydı kurşun derdim kokuna.
Ben virgülle uğraşırken,
Meğerse sen notayı koymuşsun.
Ahmet Bağçe
BİR TUHAFIM
Kalbim, seni özler, gözlerim seni gözler,
Sana ulaşmak için çırpınır gönlüm.
Hayat durgun, odam sessiz,
Duvarlar anlamlı bakar, her tarafında anılar var,
Anılar anıldıkça bir başka acır canım.
Uzadıkça uzadı bu gece,
Pikabım aşk şarabını içenleri çalar.
Gözlerim ıslak, bu gece bir tuhafım.
Ahmet Bağçe
SEVİNCİM ÖLDÜ
İyiyim dedim, üzüntüm var ama az bir ağlasam geçer dedim. Siz takılmayın benim halime. Beni hayat yordu dedim. Biraz yalnızlığım, eh birazda hüzün var haliyle. Sabah buruk bir sevinç doğmuştu, oda büyümeden öldü, bir acı kabardı içimde o acıyı taşıyordum yordu beni. Bu yüzden takatim kalmadı o kadar.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİME BAK
İstersen gözlerime bak veda ederken,
Akan gözyaşlarımın resmini çiz beyaz kâğıda.
Çünkü seni sevdiğimin gerçeği ile,
Sevilip, sevilmediğimin endişesi var içimde.
Öyle sessiz oturuşumun sebebi,
Yorulduğumdan değil,
Gözlerimden, gözlerini kaçırmanın,
Yüreğime dokunmasından.
Ahmet Bağçe
Sevgisini hissedemediğin gönüle, gönlünün ipini uzatırsan aşk yolunda kaybolursun.
Ahmet Bağçe
BENİM GİBİ
Ben muhabbet kuşu gibi öpeni tanımadım,
Üzerinde arılar, kelebekler, böcekler barındıran,
Yaşamları kısa ve kutsal çiçeklerden başka,
Onlarında dünyada hiçbir söz hakkı yok,
Kokuları var sadece.
Tek sarılıp öpebildiği şeyse havadır benim gibi.
Ahmet Bağçe
Ve sonra başımı testiye dayadım ağladım,
Boş ver dedim.
Yeşil yapraklara bakar görürüm gözlerinin rengini.
Ahmet Bağçe
SEVSEYDİN
Ne kadar teselli etmeye çalışsam da gönlümü,
İçimde bir yer yanar sen aklıma gelince.
Bana olan nefretin kadar beni sevseydin.
Çekmezdim bunca zamandır acı veren sancını.
Ahmet Bağçe
HAYALİMDESİN
Benim en çok sevdiğim renk,
Bakmaya doyamadığım gözlerinde,
Ve sen görklü yaz geceleri gibi yaşamımdasın.
Gönlüm, ne kadar günlüne gurbette olsa da,
Hayalimdeki gölgene sarılırım
Ahmet Bağçe
Kulak ver de dinle kalbinden gelen sesi. O ses, senin gönlüne düşen kalbe olan sevdandır.
Ahmet Bağçe
YILDIZLARIN ARASINDA
Üşüdüğüm yer izlediğim yıldızların altıydı.
Çünkü orada seni görüyordum.
Yıldızlar kadar parlaktın, ama soğuktun.
Ve ben her gece izlediğim yıldızlar arasında
Senin soğuk gözlerini izliyordum.
Üşütmene rağmen,
Üşüdükçe de o soğuk bakan gözlerine bakmaktan vazgeçmedim.
Çaresizdim, çaresizlikten kalbim sen hastalığına tutuldu,
Sil dediler, en iyisi silmek dediler,
Ama silemedim,
Çünkü silmeyi öğretmedi öğretmenler.
Ahmet Bağçe
Haklısın bir alacağım var. Benden aldığın kalbim halen sende.
Ahmet Bağçe
İşte öyle. Şimdi karşıma çıksan, gözlerime bakarak seni çok ama çok özledim desen. Hüngür, hüngür ağlarım.
Ahmet Bağçe
Sakın kırma sana değer vereni, gün olur gölgesini ararsın.
Ahmet Bağçe
Dal, korkma boğulmazsın yüreğimin derinliklerinde. Çırpınırken yüzmeyi öğrenirsin içimde ki, deryada.
Ahmet Bağçe
DÖN BİR BAK
Sakın alınma,
Gözyaşlarım başkasına değil.
Yıllar var ki;
Bu gözler senin için döker damlalarını.
Ne zamandır ben, bende değilim, sendeyim
Sen ki, yanan bir ateşsin içimde,
Bende üzerinde kaynayan suyun buharıyım,
Sıcaklığın bedenimi sardı yanıyor yüreğimi.
Bu halde dahi ben sana,
Sende başka çiçeklere bakarsın.
Oysaki sen içimde açan çiçeksin.
Dön de bir bak,
Söndür yüreğimdeki alevi.
Ve sonra birlikte koklayalım,
Yağmur kokusunda,
Sen beni bende seni.
Ahmet Bağçe
SEN VE BEN
Gökyüzünün mavisi kadar güzeldi gözlerin,
Ve ben bakamıyordum,
Parlayan güneş ışınları gibiydi,
Kapanıyordu gözlerim.
O narin yüzüne dokunmak isterken,
Rüzgârın önünde,
Çölde kumların savrulduğu gibi
Dağılıyordu yüreğim.
Sabrediyordum umutsuzca,
Suya hasret toprağın gökyüzüne baktığı gibi.
Ahmet Bağçe
BENİM OL
Ellerin avuçlarımda,
Gözlerim sana bakarken,
Sen başını göğsüme yasla,
İçinde ben olan rüyalara dal.
Ben hayallerinde oldukça, dünya ikimizindir.
İşte o zaman bende,
Aşk sensin, özlem sensin, hasret sensin,
Ve ben senin için yağmur olur yağar, dere olur akarım,
Yeter ki sen benim için,
Toprak ol tut içinde,
Kaya gibi set ol önümde,
Aşkımız sonsuz olsun.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİN BENDE
Belki sana uzağım lakin,
Bende uyuyan bir yüreğin var,
Senden geldiğini hissettiğim,
Hiç tanımadığım kokunu nefesleniyorum.
Belki bir gün diye sabretmiyorum,
Arzularımı, umutlarımı yarına erteliyorum.
Ahmet Bağçe
BEN MAVİLERDE,
Gökyüzünü andıran deniz gibiyim,
Beyaz saçlarıma papatya örgüsü takmışımda,
Sahile kartal gibi bakan görklü kaya gibiyim.
Hem delikanlıyım ham de, içi fosalmış ihtiyarım.
Ya siz nasılsınız..
Ahmet Bağçe
YAĞMURA SOR
Aşk rüzgâr gibi, görmüyorum seni,
Ama inanıyorum rüzgârın önünde,
Yüreğime doğru gelen aşksın sen.
Nasibine kanat çırpan bir kuş gibi.
Beni arar gibisin gökyüzünde.
Esen rüzgâra, çiseleyen yağmura sor,
Her kalpte olduğu gibi,
Gözlerimden sevgilinin gönlüne dağılan
İçimde aşk çiçeğinin kokusu var.
Güneşini görünce açan çiçek gibi.
Ahmet Bağçe
PİŞMANSIN
Anladım ki pişmansın,
Öyleyse tamamla yarım bıraktığın aşkını.
O vakit saygı duyar silerim,
Senin için döktüğüm gözyaşlarımı.
Ahmet Bağçe
TEK İSTEĞİM
Sana ulaşır mı? Sevdandan dökülen gözyaşlarım.
Elim de ıslak mendilim,
Ve sensizliğe kürelenmiş yaralı yüreğim,
Bir de umutsuzca seni arayan gözlerim.
Dün acı soslu yendi yutuldu da,
Yarın ne sunulur bilmem.
Bir tek istediğim,
Şölenin senli ve sade olsun yeter.
Ahmet Bağçe
HAYALLERDE YALANDI
Yıllar var ki bu aşkı, bu tutkuyu hayalimle yaşadım,
Yürekten tattım sevgini.
Hasretin dalga, dalga yayıldı,
Buruk, buruk çektim her nefeste içime.
Öyle zamanlar oldu ki,
Tuttum ellerinden gezindim, mevsimler gibi gecelerde,
Ve bazen gerçekmiş gibi inandım düşlerime,.
Her sabah uyandığımda aldatıyordu, yalandı hayallerimde.
Ahmet Bağçe
Sevginin olmadığı yürekte, benlik vardır, benlik kişiyi varlık sahibi etse de, kişi yalnız kalır yalnız ölür.
Ahmet Bağçe
YORULDUM
Yorgunluğumun sebebi,
Tutmak isteyip de tutamadığım ellerine,
Ulaşamaz oldu ellerim.
Gayri uzaktan uzağa gözlerini öper oldu gözlerim.
Ahmet Bağçe
Sonra seni gördüm, öyle bir baktın ki, o bakışın beni duygulandırdı ve kararım değişti.
Takılmıyorum artık mevsimlere.
Ahmet Bağçe
Yaşamın marjinali ölüm ise; faydası hayata hoşgörü ile bakılmasıdır.
Ahmet Bağçe
SUÇLUYUM
Ne senin yanlışın oldum,
Nede senin doğrunu gördüm.
Ben buyum demeni bekledim onu da demedin.
Her daim bende suç aradın, suçladın.
Evet, nazarında suçluyum.
En büyük suçumda seni sevmek oldu.
Ahmet Bağçe
Ruhen sıkılmak, daralmak öyle bir hastalık ki, sevmediğin insanın sohbetini dahi dinletir.
Ahmet Bağçe
Birden bire mavilere büründüm, kasırgalar esti içimde. Ta! Derinlere daldım, anladım ki, seni ilk öptüğüm yerdeyim.
Ahmet Bağçe
Ve bazen yumruk kadar kalbe nice yolları sığdırırsında, sevgisini esirgeyene istesen de yer bulamazsın. Ancak uğruna yol olursun, bu defa yolcu etmek zorunda kalırsın. Lakin tutkusu misafir kalır yanında.
Ahmet Bağçe
YANKIMSIN
Hayallerimin dünyasını süslediğim nadide çiçeğim.
Sen bana aşkımı yansıtan tek yankımsın.
Ben seni içimde sakladım,
Nicedir kalbimde konuk ettim.
Ahmet Bağçe
GÖZLERDE SÖYLER
Öyle mahzun bakışın vardı ki,
Söz gelir söylenemez de,
Boğazda tıkanır ya! Hani,
O an gözler anlatmaya çalışır duyguları.
İşte sende aynı duygular içindeydin.
Gözlerin anlatamadıklarını anlatırken,
Paramparça oldu yüreğim.
Ahmet Bağçe
Ne zaman adını ansam, içim ısınır, yanar yüreğim. Oysaki sen her daim üşüdüğünden kendini ısıtamadığından yakınırsın.
Ahmet Bağçe
GEL ÖZLEMİM
Sonra hayaline sarıldım ve dedim,
Bu kadar güzel olmak zorundamıydın.
Şu garibin gözlerini büyüledin.
Ayak sıkan potin gibi,
Sıkıştırıp daraltıyor bu güzelliğin kalbimi.
Keşke bir bulut olsan üzerimde dolaşsan,
Sonra yağmura dönsen,
Yanan yüreğimin üzerine yağsan.
Gel artık özlemim,
Sarılalım birbirimize, bitsin bu özlem.
Ahmet Bağçe
Görünce seni kapandı gözlerim, ama açıktı gönül gözlerim, attığın oku takip etti , saplandı vurdu aşk hedefini.
Ahmet Bağçe
BİZ NEYİZ Kİ
Övünecek neyimiz var ki;
Hepimiz bir avuç toprak,
Biraz da sudan değilmiyiz.
Buna inanmak istemeyen,
Aynaya baksın.
Görecektir kendini.
Kendini göremeyecek kadar puslanmışsa,
Yüzeyi aynanın,
Tozlanmıştır.
Siliver geçer,
Sildikçe parlayacaktır apaçık görmek istediğin kispetin.
Ahmet Bağçe
CEYLANIM
Gülmek içinden gelmiyorsa,
Vardır bir nedeni.
Gözün görmek istediği,
Yolunun gözlendiği,
Yüreğin cayır, cayır yandığı,
Bir ceylan dır beklediğin.
Ahmet Bağçe
Bana bir bak kaçırma gözlerini gözlerimden.
Hangi lokma ezilmeden geçer boğazdan.
Şu an geçiyorsak dar boğazdan,
Bir çaresini verecek elbet yaradan.
Ahmet Bağçe
ÜZERLER DEMİŞTİ BABAM
Kendini pek fazla dinleme üzerler demiştin ya!
Haklı çıktın babam çok üzdüler.
Taşıdığım beden mutsuz bir ruhu taşıdığından,
Kalbim sağlıklı değil,
Paramparça oldu be babam, paramparça.
Ahmet Bağçe
SEN İSTERMİYDİN
Güneşin doğuşunu beraber izlemek, hayalin olabilirmiydi senin.
Yâda yağmur altında el ele yürümek.
Beraber ıslanmak istermiydin! Benimle.
Yâda sahilde gün batımında,
Güneşi arkamıza alıp poz vermek gibi mesela,
Ve ya saatlerce bakmak istermiydin,
Batışına kadar güneşe,
Seni seviyorum diyemediğin gözlerinle,
Ve sonra sonu belli olsa da,
Benimle koyulmak istermiydin uzun bir yola.
Ben seninle her şeye vardım.
Güneşin tekliği kadar teksin benim gönlümde.
Ahmet Bağçe
NEYLEYİM ÖLÜNCE
Sayfalarca sana yazdıklarımı bilmezsin,
Mısraları okurken önemsizmiş gibi süzersin.
Yaşarken kıymetimi bilmediysen,
Aşk dolu kalbime girmeyi istemediysen,
Yüzüme aşk ile gülmediysen.
Neyleyim ölünce gözyaşlarını.
Ahmet Bağçe
Gel elleri cennet kokan maşukum,
Bak dinle, bende hiç tükenmedi sevgin.
Sen gönlüme girdin gireli pır, pır ediyor kalbim.
Ahmet Bağçe
TERCİHİM SENDİN
Anladım ki, her gönülün bir tercihi varmış.
Benim gönlümde seni seçti.
Gözlerini aradım ıssız ufuklarda,
Deryalarda görebildim yumuş gözlerini,
Anıların köpürüyordu gözlerinde,
Kendin için bile yoktun yalnızdın orada,
Bende olmak istediğim yerde değildim,
Hayalimle aradım bilmediğim kokunu.
Ahmet Bağçe
GEL HELE GEL
Bu yüzden sana geldim,
Gramofonda o şarkı vardı,
Defalarca başa aldım dinledim.
Sonra ben o şarkıyı dinlerken sen geldin,
Bana gülüverdin.
O ne dedim, dedin güz gülü.
Dedim sendemi hiç bahar yaşamadın.
Gel hele gel dedim,
Otur şuraya hele bir otur,
Bak burası senin diğer yarın.
Ahmet Bağçe
İşte sen tam şuramdasın, ateşinle, külünle, terinle. Sun bir kadeh aşk şarabından, sende serinle, bende.
Ahmet Bağçe
İNAT NİYE
Ardından ağladım ama darılmadım,
Yanaşmak, sevilmek, elini tutmak için.
Dağ gibi dalgalardan öğrendim kıyıya vurmayı,
Canıma can olmak varken bu inat niye.
Ahmet Bağçe
Demem o ki, sevginin olmaması beni yıpratmaz gözyaşım akar.. Unutmayasın ki fırtınalar kayaları yerinden oynatmaz sadece toza bular.
Ahmet Bağçe
Ey gönlümü fetheden güzel. Öyle temiz kalplisin ki; hiçbir kir’in, kalbinin kirlenmesine gücü yetmiyor.
Ahmet Bağçe
Var gibisin sen bende,
Ama yok gibiyim ben sende.
İster havaya at, istersen yere,
Sevgim çil attıysa yeşerecek yüreğinde.
Ahmet Bağçe
Hasretin yüreğime oturdu oturalı, gözyaşım ikramım oldu. Testinin kendi kendine susadığı gibi bende sana susadım.
Ahmet Bağçe
SENDE GEL
Ayrı, ayrı düşündük,
Aynı, anda daldık hayallere.
Bir çift söz var biliriz zihnimizde,
Onu da bilmez gibi biliriz ikimizde.
Hani su akarken bulur derler ya yolunu,
Kalbin akışında bulur mu? Beni.
Aşk burada, ben burada sende gel,
Yüreğim derya olmuş bekler yüreğini.
Ahmet Bağçe
SEN NEYMİŞSİN BE AŞK
Ne zaman benliğimi kaybetsem,
O an kedimi değil, seni aramak ister gönlüm.
Ve gönlüme derim ki;
Ey gönül! Aşkın geldiği yerde irade izine çıkar,
Zihin karmakarışık olur,
Bir görünür, bir kaybolur saklambaç oynar seninle.
Onu ararken kendini kaybedersin.
O vakit yapacağın tek şey,
Kendini kendine bırak.
O zaman aşkının ne düzeyde olduğunu anlarsın.
Ahmet Bağçe
ENGEL OLAMIYORUM
Seninde böyle kalbin çarpıyor mu?
Diyorum ki, hani aklına geldikçe,
Mesela bir yere uzandığında dalıyormusun düşüncelere.
Pencereye baktığın oluyor mu?
Belki şimdi, yâda biraz sonra geçer diye.
Telefonun her çalışında heyecan sarıyor mu seni.
Ya! İşte bu haldeyim ben.
Seni arayan gözlerime,
Söz dinlemeyen gönlüme,
Adını sayıklayan dilime,
Senden gelmek istemeyen yüreğime engel olamıyorum.
Ahmet Bağçe
Aşkın doğrusu yoktur. Doğru olan tek şey, içindeki derdini paylaştığına, mutluluğunu da paylaş. Aşkın sevdiği budur.
Ahmet Bağçe
GÜLÜNCE
Sen gülünce, gökyüzü mavileşir birden,
Çiçekler açar. Kuşlar havalanır,
Kelebekler konar kırdaki çiçeklere.
Ve yağmur damlaları gibi dökülür dilimden kelimeler.
Ahmet Bağçe
Hadi mektupları yırttın, gözyaşlarını dökerek resimleri de yaktın, peki ya! Anılarımızı ne yaptın.
Ahmet Bağçe
Ben sana hiç küsmedim ki, sohbetime uzak duran gönlüne kırgınım biraz.
Ahmet Bağçe
ÖZLESEYDİN
Evet, ağlıyorum ne o,
Ta oralarda görüyormuş gibi tavrın.
Sen beni, seni özlediğim kadar özlemiş olsaydın,
Rüyada olsa ziyaret ederdin.
Ahmet Bağçe
Mutlu olmak için önce terleyeceksin sonra akan terin önemini anlayacaksın.
Ahmet Bağçe
Ben sende filizlenen daldım, kırdın savurdun.
Ahmet Bağçe
Hayallerimi masaya yatırdım, şans işte, oda masada uyudu.
Ahmet Bağçe
Hani ben senin azı dişindim, neden çürüttün be güzelim.
Ahmet Bağçe
Unutmayın. Pencereden giren güneşin önüne perde çekildikçe, gölgeler kaybolacak, yalnızlık artacaktır.
Ahmet Bağçe
Hey! Gökyüzü diye inleyeyim, sen duy sesimi. Denizin mavisi gelsin aklına. Martılar uçsun senin içinden benim içime.
Ahmet Bağçe
Giderken arkandan döktüğüm gözyaşlarımı merak ettinse, dondurucuda…
Ahmet Bağçe
SİLMEK İSTERSEN SİL
Diz dize, göz göze olmasam da, şu an seninleyim,
Gönül, gönüle.
Ha bir bardak su, ha yürek dolusu aşk şerbeti,
Ne kadar kandırır ki duygularımı.
Ben aşkımı dikenli yollarda buldum,
Acısını yudum, yudum içtim sindirdim.
Sen silmek istersen sil,
Ben silinmesinden yana değilim birlikte bıraktığımız izleri.
Ahmet Bağçe
KOKUNLAYIM
Sen benim canımın içine bir cansın.
Kalan ömrümün her köşesinde sen varsın.
Sen benim solumda bir dünyasın,
Ve ben orada yaşarım.
Gönlüm seninle, aklım adınla, bende kokunlayım.
Beni sımsıkı sar bir çocuk gibi,
Çünkü ben sende şımarmak isterim,
Ahmet Bağçe
Mutluluğu bende bulduysan misafirim değilsin. Biz artık, iki kişilik bir yürek, iki kişilik sevda sen ve ben olmuşuz.
Ahmet Bağçe
Değişen hiçbir şey yok. Sadece yaşadığına alışıyor insan. Acıyı da, derdi de ısrarla yaşatıyor hayat, unutturmuyor. Açtığı perdeyi kapatan gene kader oluyor.
Ahmet Bağçe
AŞKA DAVET
Ve sonra iğdeler çiçeğe dönecek, kokuları ruhu saracak. Ardından bir, bir kapılarını açacak yürek. İşte buna biz aşka davet diyoruz.
Ahmet Bağçe
Neden sonra anladım, beni terk edeceğini. Önemli değil, hayat yakarak tüketti beni. İşte bak. Ateşte sol yanımda, külde.
Ahmet Bağçe
Bulutsuz geçen kış geceleri gibi soğuk,
Sensiz geçen gecelerim.
Duygularımla sana dokunmak istedikçe,
Özlemin dondurur hislerimi.
Ahmet Bağçe
ŞANSA BAK
Sonra içimden gülmek geldi,
Bir kahkaha atıp kazanın kulpundan tutmak istedim,
Bana kulpsuz tarafı denk geldi,
Şanssızlığın bu kadarına da pes,
Kazan da kazan kaldırdı.
Ahmet Bağçe
Bir çocuk gibidir, Zaman içinde büyüyen sevgi. Tıpkı dalında açan gül, Kıracı giydiren çiçek, suya konan kelebek gibi.
Ahmet Bağçe
DENEME DİYOR
Sen, ben ve aşkım,
Birde önümüzdeki uzun yolculuk,
Bilmiyorum nedir isteğimiz.
Diyorlar ki; aşk güç ister,
Aşkın istediği güç yoksa eğer,
Deneme diyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
GİTME DEDİM
Sana gitme dedim, dinlemedin,
Şimdi sende, bende yalnızlığımıza ağlıyoruz.
Yüreğimize dertlerin yenilerini ekledik,
İçimiz dağlanıyor hem senin hem benim.
Oysaki tek yönüm sendin,
Çizgilerim vardı onu da sildin,
Seni kaybetmedim ama izini kaybettirdin.
Şimdi seni aramaya koyuldum,
Yollara düştüm izin olmadan,
Bir sağa, bir sola baktım,
Şarampula yuvarlandım.
Düşündüm de nazlı yârim,
Sen benim kaybettiğimmisin?
Yoksa kurtulduğummusun?
Dönersen seni bağrıma basmalımıyım,
Yâda uzak mı? Durmalıyım.
Eğer dönüşün pişmanlıksa,
Geçicidir içindeki sevgin.
Ahmet Bağçe
YORULDUM
Paramparça oldu kalbim,
Darmadağın oldu aklım.
Ne beni sana anlatabildim,
Nede seni anlayabildim.
Yoruldum çok yoruldum,
Kapandı gözlerimin perdeleri.
Sis kapattı sokağımın önünü,
Gönlüm istediği için gözlerim seni.
Ahmet Bağçe
Öyle uzak durma yumuk gözlüm. Buyur gel yüreğime konuk ol, ömrüne ömrümü ikram edeyim.
Ahmet Bağçe
AŞK AKIYOR
Hani göz göze gelmek istiyoruz da gelemiyoruz ya!
O an içime aşk sancısı akıyor pınarından.
Eskiden olduğu gibi gizli, gizli baksaydım gözlerine,
Deli, deli akardı damarlarımdan kanım inan.
Aklıma girdin gireli, beynimde dolaşırsın,
Dokunsan titretir ellerimi pamuk gibi ellerin.
Gördüğüm an yerinden fırlayacak sanki heyecanından,
Fırlayacak gibi olur sol yanımdan yüreğim,
Ahmet Bağçe
İşte böyle be yumuk gözlüm. Sana söyleyemediklerimi kendime söyledikçe, ta şurama, sol yanıma bir sancı giriyor.
Ahmet Bağçe
ARTIK ÜZÜLME
Gözyaşlarımı değil,
Ben seni sildim be yumuk gözlüm.
Hüzünlü bir hikâyeydi yaşadıklarımız,
Sende, benim gibi üzülme.
Artık bizden geriye kalan tek cümle,
Bundan böyle önümüze bakmalıyız.
Ahmet Bağçe
HİSSEDEBİLİRSİN
Duygularını hayallerine ulaştıracak en önemli şey,
Benden yüreğine esen duygularımdır.
Tıpkı deniz dalgası gibi,
Belki aşkımı köpükleri arasında göremezsin ama hissedebilirsin.
Ahmet Bağçe
Işıkların içinde gölgesine saklanmış, unutulmuş biri olan ben, seni asla unutmadım. Unutmayacağım.
Ahmet Bağçe
Gelmesen de, selam göndermesen de olur,
Çünkü hayalin var kırgın gönlümün yanımda.
Ahmet Bağçe
KÜS
Severek birleşirken küserek ayrılan ellerim,
Tutmakta zorlanıyor kalemi.
Aslında neler, neler yazmak ister bu eller sana da,
Gönlüm gibi kelimelerde küskün şimdi.
Ahmet Bağçe
Ben dalından koparılıp atılmış olabilirim, ama kırgın değilim demiş yaprak. Ben değil o bana muhtaç. Çünkü öz suyunda dolaşacak olan gene benim.
Ahmet Bağçe
Bana nasılsın diyorsun ya! Pek iyi değilim. Ben sende, sen de meşgulde olunca ilgisizim.
Ahmet Bağçe
Yıllar sonra karşıma çıkmasaydın, seni tanıyıp seveceğimi nereden bilirdim. Anlamanı istediğim, benim seni sevdiğim dudaklarımdan dökülen cümlelerde değil, önceden anlıma yazılmış olmandandır.
Ahmet Bağçe
BİLMEYEN SENSİN
Hani ikimiz bir daldaydık. Öyle demiyormuydun! Birde bana yaz, ne var ne yok diye. Sana ne yazayım ki; yazamam, söyleyemem de. Yaşadığım yalnızlığı. Görmelisin, kelimelerle de ifade edemem ki, sevda denilen bu şeyi. Birileri Sorsa eh! İşte idare eder derim. Sana diyemediklerimi onlara nasıl derim. Kendimi aldatıyorum, bunu biliyorum. İyiyim, mutluyum derken. Aslında mutsuzluğumu herkesler biliyor, bir sen bilmiyorsun
Ahmet Bağçe
Sonra seni görünce ayaklarımın bağı çözüldü, kime bağlatayım.
Ahmet Bağçe
Ah be gülüm. Yüreğimde demleyip, ateşiyle kızdırıp, kızdırıp yudum, yudum içtiğim. Şimdi onunla mutlumusun.
Ahmet Bağçe
Ve sonra aşkını aldım, saydım, saydım, saydım. Saydıkça yanıldım. Sahi, aklım sendeyken neden her defasında yanılırım.
Ahmet Bağçe
KADIN
Ve sen bulut gibisin kadın,
Ne rüzgâra tahammülün var,
Nede dağ yamacına çarpmaya.
Yüreklere yoğunlaştıkça,
Limon bahçesine düşen yağmur gibi,
Limon kokarsın toprak yerine.
Ahmet Bağçe
ONLAR ÂŞIKTI
Onlar uyuyorlardı, uykudaydılar.
Rüya âleminde gibiydiler.
Kalp atışları normal seyrine girmişti.
Birlikte atıyordu kalpleri.
Uyuklarken bile mutluluk yüzlerine vurmuştu.
Kolları bedenlerini sarmış, avuçları kenetlenmişti.
Ve sonsuza dek mutlu yaşadılar.
Çünkü onlar birbirine âşıktı, aşkla bağlıydılar.
Sen de benim hayatımda en güzel tesadüfsün.
Yola çıktığımda boş olan yüreğimi dolduran,
Bulutu yağmaya çağıran, rüzgâr gibi, bora gibi,
Gözlerime takılan gözlerin, beni aşka çağırdı.
Tıpkı onlar gibi.
O ana kadar bana senin gibi bakan olmadı,
Ne tesadüf bende kimseye bakmadım sana baktığım gibi,
Şimdi bir yola çıktım, sen varsın yanımda,
Yoldaşım sensin, rehberim, pusulam sensin bu aşk yolunda.
Onlar gibi neden olmayalım.
Mutluluk hakkımız değil mi?
Ahmet Bağçe
Okyanuslara boğaz olsaydım, senin gemin geçecek diye geçit vermezdim başka gemilere.
Ahmet Bağçe
İflasın eşiğindeki dünyanın geçerli akçesi, sevgisini beslediğin kişiye sevgini paylaştığın duygularındır.
Ahmet Bağçe
Senin başkasına he! Demen bana dokunmaz ama benim bir başka eli tutmam gözünü büyütür, uyuşturur parmaklarını.
Ahmet Bağçe
GELMEYECEK DEDİ
Hey! Dedi. Git uyu seni aramayacak. Bu sözü duyunca canım yandı, otobüs uzaklaşana kadar ardından baktım. Gerçekten aramayacak mı? Diye endişelenmeye başladım. O kadın neden öyle dedi diye de meraklandım. Sormaya da cesaret edemedim. Hem ne diyecektim ki, elin kadınına. Bir müddet oracıkta kanepede oturdum. Gözüm otobüsün gittiği yöndeydi. Gün henüz kararıyor akşam hüznü çökmüştü ki, üzüntü içimi iyiden iyiye kavurmaya başladı. Otobüs hareket ettiği an, git uyu demişti o kadın. Bende öyle yaptım. Eve geldim, içeriye girdim. Ev mahzen gibi görünüyordu. Odaları, mutfağı ve balkonu tek, tek, dolaştım. Onlarda buruktu, buruk bakıyorlardı. Duvarlar nefesimden yankı yapıyordu. Daha dün, şırıl, şırıl olan odalar soğuktu. Adeta üşütüyordu. Dünkü sıcaklığından eser yoktu. Somyama uzandım düşüncelere daldım, hayaller kurmak dahi istemiyordum. Nevresimi üzerime çektim, uyumaya çalıştım, uyudum zorda olsa. Sonra uyandım, tekrar uyudum, bir süre sonra uyandım, aramayacağını düşündükçe uyanmak istemedim, gözlerimi kapattım uyur gibi yaptım. Kolay olmuyordu, hasreti içimdeyken uyanmak istemiyordum. Ya aramazsa diyor kahroluyordum. Şöyle geriye dönüp Düşündükçe, mutlu olduğumu hatırlamıyordum. Mutlu olmak benim umutlarımın arasında yok dedim. Ben mutlu olmaktan çok acı çekmeyi öğrendim dedim. Gecenin geç vakti olmuştu, televizyonu açtım, onun tıngırtısını kendime yoldaş yapmak istedim. Çünkü daralıyorum, daraldıkça da huzursuzluk beni bitiriyordu. Balkona çıktım, çekirge sesleri ortalığı inletiyordu. Seviniyorlar mı? Ağlıyorlar mı? Üzüntümü çekiyorlar, yoksa şarkı mı? Söylüyorlardı bilmiyordum. Ama her gün aynı sesi ikindi çökmeye başladığı an çıkardıklarından sanırım şarkı söylüyorlardı. Karanlığın derinliklerine doğru dikildi gözlerim. Yıldızlara takıldı. Bir birlerine göz kırpıyorlardı. Ne haber sabaha az kaldı ayrılık vakti yaklaştı diyorlardı. Ama onların yarın ki gece bir araya gelecekleri kesindi. Ya benim. Ben yarın bugün olduğu gibi gene yalnızım dedim. İçeriye girdim. Oturdum somyaya. Belki dedim. Belki arar dedim. Beklemeye koyuldum.
Pek anlamadım. Ne olduysa oldu. Aslında ne olduysa gecen bir kaç gün içinde oldu. Hani derler ya! Birbirileriyle kiraz mevsimi gibiler, hem kışlık odun alma mevsimi, hem de sevişme vakti gibiler diye. işte bizde öyleydik. Birbirilerimizle pek dargın olmamakla birlikte kışlık odun gibiydik hem de kiraz mevsiminin söylendiği gibi. oysaki beklemelerin anlam taşıdığı yeşeren umutlarımız vardı. Hayallerimiz vardı. Mevsimimiz yeşildi. Birlikte bir hayatımız olacaktı, dudak dudağa, yanak yanağa olan öpme, öpüşme zamanımız içindeydik, yeşilin sarıya döndüğü, sarının mevsimi gibiydik. Olgunlaşıp, birbirimizi anlamalıydık, davranışlarımızı kontrol etmeliydik. Bitmemeliydi biz bitti demeden bitirmemeliydik. Ay’ın güneş ile dünya arasına girip dünyayı kararttığı gibi bir şeylerin aramıza girip bizi karartmasına izin vermemeliydik. Şimdi ne olacak düşüncesi beni harap ediyordu. Pencerenin önü meskenim oldu. Geceleri pencerenin çerçevesinde kaç budak, kaç damar çizgisinin olduğunu, gündüzleri görebildiğim ağaçların ne kadar dallarının ve dallarda kaç yaprağın olduğunu ezberlemiştim. Umudumu yitirmemek için de direniyordum. Gelmeyecek demişti ya otogardaki bayan, bende gelecek diyordum ve bekliyordum. Kapının yada ahşap olan pencere ve pervazlarının havanın ısınmasından ve gecenin soğumasından genleşip daralması esnasında çıkarttığı seslerden dahi medet umuyordum. Hani kapı açılıyor gibi, yada tıklanıyor gibi ses çıkarmasından, geldi diye hissediyordum, işte geldi diyordum, yüreğim ramazan davulu gibi güm, güm ediyordu. Bu düşünce ve umutlarla tam üç yıl geçti. Tam üç tane üç yüz altmış beş gün geçti. Selami Şahinin sensiz gecen günler bir asır gibi şarkısı dolanıyordu dilimde. Olmuyor diyordum, sensiz olmuyor diyordum. Düşünmemek için zorluyordum, gönlüme söz geçiremiyordum. Bu düşünceler içindeyken. Bir gün…..
Evet, bir gün ihtiyaçlarımı almak için pazara gitmiştim. Evde iştah açıcı bir şeyler kalmamıştı. Makarna ve pilav pişirmekten de usanmıştım. Bakkala, pazara gitmek içimden gelmediğinden evde olanlarla idare ediyordum. Zaten iştahım olmadığından, düşüncelerimle kendi kendimi yediğimden pişirdiğim pilav olsun, makarna olsun yarıdan çoğunu dışarıda kedilere, kuşlara döküyordum. Biber ve domateste kalmamıştı kızartma yaptıkça onlarda bitti. Mecburen pazara, alışverişe gitmeliydim. Pazar arabasının içini boşalttım, geçmiş günlerden kalma poşettir, gazete parçaları, kesekâğıdı, ipe kadar hepsi vardı. Onları bir poşete koyarak poşetide balkona bıraktım. Aklım öyle dağınıktı ki, poşeti dışarıya çıkınca çöp bidonuna atmayı dahi akıl erdiremedim. Ta ki merdivenlerden epey indikten sonra aklıma geldi. Nasıl olsa ben atacağım diyerek döndüm, gerisin geriye, balkondan poşeti aldım evden çıktım. Pazar yeri yakındı, alışveriş yapmaya gidenler, alışverişini yapıp da dönenler dışında okula giden ve okuldan çıkan çocuklar çoğunluktaydı. Ortalık sessizlikten arınmış cıvıl cıvıldı. Pazar esnafının çığırtkanlığı, araçların gürültüleri de hep birlikte karışınca pencerem önündeyken bana eşlik eden kuş sesleri duyulmuyordu. Dar bir alana kurulu olan pazar yerine geldim. Çeşitler çoktu. Öncelikle şöyle bir bakındım. Hatta kimler ne alıyor yan gözle süzdüklerim de oldu. Bu arada yan komşuyla karşılaştım. Hanımıyla gelmişler. Selamlaştık. Neler aldıklarını sordum. Eh işte patates, ıspanak, dolmalık biber, ne olacak işte maydanoz, tere, roka domates biber şu bu dediler. Allah yedirmek nasip etsin, bende benzeri şeyler alacağım dedim, zaten insan kalabalığından ve geçişlerin zorluğundan ötürü müsaade istedim. Bir şeyler aldım sepeti doldurdum, soğanından domatesinden her şeylerden aldım. Hatta ıspanak dahi aldım. Pazar alışverişini yaptıktan sonra eve döndüm. Anahtarımı çıkardım ve evin kapısına açtım kapı eşiğinde içeriye doğru iteklenmiş bir mektup vardı. Heyecanla mektuba sarıldım. 3 yıl önce, üzerinde göndericinin ismi yazılı olmayan ve bu gün verilmek üzere notu olan İstanbul Sirkeci Ptt sine verilmiş bir mektup. Olduğum yere çömeldim, ellerim titriyordu, kalp atışlarım deniz dalgası gibi göğsüme, göğsüme çarpıyordu, boğazım kurudu yapış, yapış oldu. Telaşla zarfı açtım. Zarf dikenli telden geçmiş gömleğe döndü. Param parçaydı. Mektubu aştım, gözlerim dolu, dolu oldu. Neler, neler yazıyordu. Sevdiğim sevdiceğim. Beklediğimi bildiğini, gelmeyeceğini bildiğimi de yazıyordu. Beni ne kadar çok sevdiğimi yazmayı da ihmal etmemişti. Birde isteğinin olduğunu yazmış mektubuna. Sahile doğru hani akasya ağacına benzer bir ağaç var ya demiş, işte o ağacın altına senin için bir şey bıraktım, ağacın kökünün dibine doğru diyordu. Yan tarafına da kolay anlaman için bir taş gömdüm birazı görünen bir taş. O taşın yanını kaz, orada senin için bir şey var onu al diye yazılıydı. Gözyaşlarımı tutamıyordum Allah’ım neden diyerek ağlıyordum. Mektubun üzerine damlayan gözyaşı damlalarını silip, silip okuyordum. Ve sonra diyordu ki;
Aslında sen bilmiyorsun. İlişkimiz o kadar güzeldi ki senden ayrılmak için bir sebep düşünemiyorum. Bu konuda daha fazla kelimeye ihtiyacım da yok. Ama farkında değildin.
Sana kalbimi sonsuza kadar açtım. Lakin bunu sen anlamadın, anladıysan da anladığını bana yansıtamadın. Anlamak istemiyor gibiydin. Seninle birlikteyken, yani bir aradayken tüm duygularım nöbetteydi. Arzularımın kaynağı olan sen, benim solmasını istemediğim çiçek gibiydin. Dokunmaya kıyamadığım, koklamaya doyamadığım çiçek. Yüreğimin aradığı kusursuz biriydin, halende öylesin. Ben seni kusursuz sevdim, sen benim kusursuz aşkımsın. Lakin sevmek güvenilir birine ait histir. Bu his ise kıskançlıktır. Kıskanç olmayan bir aşkta sevgi aramak havanda su dövmektir. Sen bendeki bu vasfı anlamadın tedirgin oldun. Hani botla karşı adaya giderken hatırladın mı?…..
Hatırlamıştım zaman, zaman adaya geçmeyi orada nelerin olduğunu merak ederdim ve gitmek isterdim. Ağaçlardan başka tarihi bir yapıtın olmadığını bilirdim. Piknik içinde gidenlerde olmadığından merakıma rağmen gitmemiştim. Ta! Ki, o güne kadar. Balkonda oturmuş çay içiyordum, içi dolu bir tekne, bir grubu adaya götürüyordu, meraklandım. Dedim hadi bizde gidelim. Teknenin kalkış yeri İlçemizden suyu denize ulaşan dereden kalkıyordu. Dere teknelere liman görevini görüyordu. Balıkçı tekneleri, bazı özel tekneler ve koylara müşteri gezdiren teknelerin hepsi bu dereye demir atar, oradan kalkar ve dönüşleri de orasıydı. O gün bir grup ilçemize gelmiş, adaya gitmek istemişler. Balığa çıkmayan teknelerden birisiydi gurubu adaya taşıyan. Her zaman olmayan bir olaydı. Zaten bende arzu ediyordum, bir fırsattır düşüncesiyle rica ettim, fikir birliği de olunca bir piknik sepeti içine termosa hazırdaki çayı koyduk, ekmek ve kahvaltılık yiyeceklerle su dâhil bir şeyler koyduk. Dere kenarına geldik. Fakat hesapta olmayan bir şey vardı, tekne gurubu götürmüştü ama geri dönmemişti. Başka teknelerde yolcu olmayınca gitmiyordu, özel olursa bize pahalıya otururdu. Dere kenarında Belediyenin yaptığı betondan kanepelerden birine oturduk. Piknik sepetinden termosu çıkaracaktım. Sıkıca bağladığım poşet balon gibi olmuş, çözerken bot aklıma geldi. Tabi ya! Dedim. Evde bot var, onu şişirirsek gideriz dedim. Hemen eve botu almaya gittim. Araba tekerlerini şişirdiğim pompayı, kaynak takımlarımı ve botu aldım. Dere kenarına geldim. İleride denizle, derenin buluştuğu noktada dere karşısına geçişi sağlamak için yapılmış köprü vardı, oraya gittik ve denizin kıyısında botu şişirdim. Yarım saat içinde bot hazırdı. Artık marifet kollarda ve küreklerdeydi. Ya! Allah bismillah dedim kürekleri çekmeye başladım. Talebeyken başımdan gecen bir anımı hatırladım, anlatmak istedim. O yıllarda üniversitede talebe iken bir kıza âşık olduğumu ve bir kış günü kızın evlerinde aileleriyle otururken denizden ve kayıklardan sohbete daldık. Kızın annesinin sahile ailece gideriz, yüzeriz ve kayık kiralarız demişti. Bende çok iyi kayık sürerim demiştim. O gün geldi ve dedikleri gibi denize gittiğimizi anlattım. Kayık kiraladığımızı, âşık olduğum kızında karşıma oturduğunu söylemiştim. Kürekleri çekiyordum, kayık sallanıyordu, kız karşımda gülüyor, onun o mutlu halini gördükçe bende mutlu oluyordum dedim. Bir taraftan da çok güzel kayık sürüyorum ki seviniyor diye düşündüğümü de söylemiştim. Bir an geriye baktığımda hiç hareket etmediğimi, kayığın sallanmasının dalgalardan olduğunu, kızın gülüşünün annesi ve babasının da kayığı ileriye doğru hareket ettiremediğime gülmelerinden kaynaklandığını gördüğümü dolayısıyla mahcup olduğumu anlatmıştım. Ben bunları anlatırken adaya da gelmiştik. Yanaştık piknik sepetimizi ve pompa ve alet çantasını da aldık, botu söndürerek kayalıklarda oturan kalabalığa bir hoş geldiniz dercesine selamladım. Gerilerden bir kadın sesi duyuldu, Murat dedi. Sesi duyunca irkilmiştim. Baktım ki; ses eden Fatoştu. Yıllar önceki âşık olduğum Fatoş’tu. Koşarak yanıma geldi ve bana sarıldı. Azda ileri gitti yanaklarımdan öptü, öptü. Onu da sevdiceğim gördü. Takındığı tavrı hatırlamak dahi istemiyordum. Söylediği sözlere kırılmıştım kırılmasına ama hiçbir kelime etmemiştim. Fakat benzimin renk değiştirmesi ve yüz hatlarımın kızgınlık ifadesi onu sevdiceğim mi kırmıştı. Baş ağrısını bahane ederek dönmeyi istemişti de hiç oturmadan ve hatta Fatoşla konuşamadan, ona bir hoşça kal demeden ayrılmıştık adadan. Bir taraftan Fatoşa mahcubiyetim, bir taraftan da sevdiceğimin bana tavrı, diğer taraftan düştüğüm durumun moralsizliği o günlere döndürdü beni. Mektubunda akasya ağacına benzeyen ağacın dibine bir şeyler gömdüğünden de bahsetmişti. Gidip tarif ettiği yerden bıraktığı her neyse onu almalıydım ayağa kalktım.
Balkona geçtim. Uzun, uzun düşüncelere daldım. Umutlarımı, endişelerimi, kazanacaklarımı, kaybedeceklerimi, kendimce masaya yatırdım. Çıkar yol bulamadım. Zihnim yoruldu. Tekrar odaya geçtim somyaya biraz uzandım. Gözlerimi tavana diktim. Tavanı enine boyuna mercek altına aldım, hemen, hemen göremediğim hiçbir nokta kalmadı, kireç taneleri dâhil. Bu arada beyaza badanalı tavan üzerinde bir siyah noktanın hareket ettiğini gördüm. Dikkatlice baktım, oracıkta hareket eden bir böcekti, evet küçücük bir böcek. Orada ne arıyordu. Pencereler açıkken girdiği odadan kurtulmak mı istiyordu veya karnı acıktı da yiyecek mi arıyordu. Yâda yalnızlıktan sıkıldı da birlikte gezdikleri böcekleri, arkadaşlarını mı aranıyordu. Ama pes etmemecesine aranıyordu. O an hey dedim. Ben neden karamsarım, neden düşüncelerimi, olumlu yönde gündeme taşmıyorum diye düşündüm ve uzandığım yerden doğruldum, mutfağa geçtim bir bardak su içtim. Mutfak penceresinden bahçeye doğru bakındım. Biraz önceki heyecanımdan eser kalmamıştı. Daha sakin, daha olumlu düşündüm. Ne yapıyorum dedim durakladım. Nereye gideceğim, bilinen bir adres mi var. Böceğe bakıp hareketlendin dedim. Kimi nerede bulacaksın, nerede arayacaksın dedim. Hazır kalkmışken malzeme çantasından keseri aldım. Bahçenin aşağısında mektupta bahsi geçen ağacın yanına gittim. Ağacın hemen yanında kauçuk ağacı vardı. Kauçuk ağacına ip atıp sallandığımız an aklıma geldi. Dalda iplerin izlerini görünce duygulandım. Şimdiye kadar kaç kez o kauçuk ağacını görmüşlüğüm olsa da şimdiki yaşadığım bu duyguyu yaşamamıştım. Bir tuhaf oldum. Ta üç yıl öncesine gittim. Kilim serdiğimiz yere, bir birimizi bulmak için saklandığımız palmiye ağaçlarına, üzerinde oturduğumuz bahçe duvarına göz attım. Duvar kenarında akan akarda kauçuk yapraklarını kayık gibi yüzdürdüğümüzü anımsadım. Akıntıya bıraktığım kurumuş yaprağın sevdiceğimin yanına gelince eğilip aldığını, şimdi sıra bende diye koşarak yanıma gelişini anımsadım. İçim bir tuhaf oldu. Üzülüyordum ama yapacak bir şey yoktu. Gözüm mektupta söylenen taşa kaydı. Hani mektupta bir taş var demişti ya. O taşı gördüm. Elimle bir yokladım bayağı bir derinde olduğu belliydi. Keserle etrafını kazdım. Taşı yerinden çıkardım. Altından naylon poşet çıktı. Poşeti gömülü yerinden çıkardım. Bağlıydı. Bağını çözdüm. Poşet içinde bir poşet daha vardı, o poşeti de çözdüm. Onun içinde de bir poşet vardı o poşeti de çözdüm. O son poşet içinde üç adet mendil ve birde bana yazılmış not vardı. Mendilin biri pembeydi ve o pembe mendili hatırlamıştım. Notunda mutluluk gözyaşlarını pembe mendile sildiğini yazmıştı. Ayriyeten bir mavi birde siyah mendil vardı. Mavi mendile bizim bir araya geleceğimizi umut ederek kurduğu hayaller sonrası döktüğü gözyaşlarını, siyah mendile de, bir araya gelme umudunu yitirdiği anda döktüğü gözyaşlarını sildiği yazılıydı.
Ahmet Bağçe
5 seri ARKASI YARIN OLSUN MU?
SEN
Ve sonra bulutlar ağladı,
Aşkımın zirvesinden,
Ta yüreğime, yüreğime,
Seni gönlümde büyüttü,
Çok dallı, uzun ömürlü,
Süzülerek büyüyen Elodea gibi.
Ahmet Bağçe
Evet, ben yargıçsam, sende sanıksın. Karar; Seni sonsuza kadar beni sevmeye mahkum ediyorum.
Ahmet Bağçe
Bak! Ben sana, o bu hayattaki sığınabileceğim tek limanım demek istiyorum. Aklımda olma gözümün önünde ol.
Ahmet Bağçe
Bugün sana gelmek istedi gönlüm, heyecanından, telaşlandı. İçi içini yedi bitirdi, bu yüzden gelemedi özür dilerim.
Ahmet Bağçe
Eğer sen beni terk edersen, bende uykularımı terk ederim. Eylem yapar kalbinin çevresinde kalbim.
Ahmet Bağçe
MENEKŞEM
Kalp gözüm, mor menekşem,
Özlemi gönlümden yüreğime sarkan çiçeğim.
Seni bir an görmesem yasak bir aşk yaşar gibiyim.
Hele bakışların ruhumu tutuklayınca,
Kayıyor yana gözlerim.
Birde ellerin ellerimde gibi hayalini kurarken,
Sevdanın yaması gibiyim.
Ahmet Bağçe
YALNIZLIK
İnsan bir kere yalnız kalmaya görsün, sanki yıllardır yalnızmış gibi oluyor ve hemen alışıyor yalnızlığa, ama gündüzleri biraz zorlanıyor. Ya! Geceleri. Geceleri yıldızlar eşlik ediyor. Nasıl oluyor diyeceksiniz. Çokta iyi oluyor. Uzay boşluğuna baktıkça uzayın bünyesinde barındırdığı gizemi düşünüyorsun. Neler saklandığını merak ediyorsun ve merakın artıkça artıyor. Hani yıldız kaydı diyoruz ya! Meteor düşmelerine. Onlara yıldız kaydı diyoruz, nasıl olduğunu, nereye düştüğünü merak ediyorsun. İşte o zaman meraklanmak eğlendiriyor, unutuyorsun yalnızlığını. Yıldızlar gecenin karanlığında pırıl, pırıl parlarken, Kızılderililerin duman işaretiyle yaptıkları mesajları akla geliyor. Acaba diyorsun yıldızlarda kendi aralarında mesajlaşıyorlar mı? Mesaj gönderiyorlar mı diyorsun. Ayrıca gece manzaraları ve insanı meşgul eden etmenler bir başka. Gündüzkü gibi değil. Ben gündüzleri pencere önüne dahi oturmak istemiyorum, kar yâda yağmur yağışı dışında. Çünkü insanların nispet yapan gösterişleri var ya! Kızıyorum göstermelik geliyor bana. Gösterişten geri kalmayan bu insanlar bir aradayken ki gibi değiller. Samimiyetlikleri, dostlukları yan yana iken var. Ayrılır ayrılmaz eleştiremedikleri davranış ve görünümlerini, bir başkalarına anlatarak, dedikodularını yapıp, bir müddet sonra birbirlerine darılıp, küsecekler. Bu yüzden ben kimselere ihtiyaç duymuyorum. Bu nedenle de güçlü hissediyorum kendimi, ama hissiz bir insana dönüştüğümün de farkındayım. O vakit kendimi teselli ediyorum ve diyorum ki. ‘’Bir yol düşün. Ne başındasın ne de sonundasın. İlerlemek istiyorsun, yürüyorsun ilerleyemiyorsun. Bir yere geldim diyorsun, geldiğin yerde kendine bile yabancısın, kendinde değilsin. Ortama alışmaya çalışıyorsun ama içinden çıkamıyorsun. Mecburen bir kenara çekilip sadece bakınıyorsun. Durumun pek iç açıcı olmadığını göre, göre aralarında olmak zorundasın, ama bu halinle bile yalnızsın. Kısacası, yalnız geldiğin dünyada yalnız büyüyorsun, yalnız değilmiş gibi yalnız yaşıyorsun.’’ O zaman ne fark eder diyorum. Ha! yalnız yaşadığındaki yalnızlık. Ha! Toplu halde yaşadığında ki yalnızlık. En iyisi mi, kabuğuna çekil geceleri yıldızlarınla konuş. En azından yıldızlar seninle ilgilenmez, duygularınla ilgilenir, duygularınla konuşur. Sen farkında olmadan duygularını rahatlatır.
Ahmet Bağçe
Sensizken bu kadar mı sessiz olur insan. O güzel gözlerin mutluluk verecek diye, yarını bekliyorum.
Ahmet Bağçe
BEN KAPTIM
Ne kadar nazik yaratmış seni yaradan,
Senin güzelliğin için,
Ağzımdan dökülen bütün sözler elmastır.
Sen bir taneydin diğerlerinin içinde,
O bir taneyi de ben kaptım.
O gün bu gündür,
Aklımın bahçesinde kuş gibi uçar yüreğin.
Ahmet Bağçe
İşte tam burama, sol yanıma akar senin yüreğin.
Ahmet Bağçe
Neden sustun! Hani gülüşüne kurban olurum derdin yalancı. Oysaki; Senin gülmen için ne çok ağladı içim.
Ahmet Bağçe
NEYİN NESİYDİ O TOKAT
Sonra karşılıklı atıştık. O bana söyledi bende ona. Sanki o dünyanın bir ucunda, bende bir başka ucundayım da Bağırdık avazımız çıktığı kadar. Oysaki yan yanayız. Bir uzaklık var var olmasına oda önceki yakın olan duygularımız şimdi çok, çok uzakta. Söylenenleri duymuyor da duyurmaya çalışıyoruz gibi bağırıyoruz birbirimize. Yorulmuş olacağız ki, sessizlik çöktü. Sessizlik çökünce de kendime geldim ve sordum. Nedir bizim tartışmamızın ana sebebi. Bağırmamıza yol açan olay ne olabilir ki. Hani dün bir adım ötede değimiz mutluluk nereye gitti de bir adım öteye mutsuzluk geldi çöreklendi. Kapandı mı? O yüreğimize açılan rengârenk kapılar. Açılmayacak mı? Bir daha, elbet vardır açılması gereken başka bir kapı dedim. Sonra tabii ya! Bir başka kapı bulunup açılmalı diyordum ki, karşı taraf atağa geçti, gürledi yine. Kendini beğenmiş ne olacak dedi bağırdı. Öyle bir bağırış bağırdı ki, adeta yer yerinden oynadı. İrkildim ama sevindim de. Bana kendini beğenmiş dedi. Ve ben bundan mutluluk duydum. O renkli kapılardan birisi aralandı sanki. Sonra ona döndüm kısık sesle, haklısın ben kendimi beğeniyorum dedim. Duymamış olacak ki, ‘’Ne; Dedi. Dedim evet ben kendimi beğeniyorum. O da kısık sesle şebek dedi. Sustu. Bir adım yanaştım. Seni bu kadar çok sevmemin bir nedeni kendimi sevmiş olmamdır dedim. Eğer ben, beni sevmeseydim şimdi kızgınsın fakat sen dün, öbür gün, daha öbür günler beni severmiydin. Hemen evet deme, kendine hayır diyemeyeceğin bir evet de ki. Dediğin sözden emin olduğunu kabul et dedim. Az durakladı düşündü. Yüzüme baktı. Sonra az yanaştı, ellerini omzuma koydu. Göz göze geldik, sinirden eser kalmamıştı. Ben zaten sinirimi aldırmış vaziyetteydim. Bana daha da yanaştı, sırtımdan kaburga kemiklerimden tutunarak beni kendisine doğru çekti. Az önce bir birine bağıran iki çift değildik. Adım, adım yanaşan mutluluk kenetledi bizi. Kapanan kapının ardından açık bir kapı bulduk sonunda. Yanaklarımda sıcacık bir avuç dolaşmaya başladı, ardından hissedilir derecede bir nefes hızlandıkça hızlanıyordu. Nabzımız yükselmişti, kalp atışlarımızda artmıştı. Titremeye başladı iyice yakınlaşan dudaklarımız. Öp dedi. Yanaştırdı dudaklarını. Hiç bitmesin istediğim bir sahneydi. Tutmak istedim dakikaları ellerimle. Ayrılmasını istemedim kenetlenmiş ellerimin omuzlarından. Ruhumun gelmesini istemedim, rüyasından bu güzel manzaradan. Bu düşünceler içindeyken bir tokat geldi yüzüme. Anlamadım bu tokatta neyin nesiydi dedim. Sinirimi aldırmıştım ya’ anlık şoku hemen atlattım, gülümsedim. Dedim neydi bu. Ne dedi. Tokat dedim. Dedi seni çok ama çok seviyorum.
Ahmet Bağçe
BENDE YAŞAR
Ayrılık diye bir şey mi var,
Yok, aslında öyle bir şey,
Sevmek var, özlemek var, beklemek var.
Hiçbir sözcük umut kadar duygu kadar acı değil,
Kavurur özlemin, hasretin, içimi yakar, beni yakar.
Sana ait olmayan bir şeyi var bende,
Sende atar ama bende yaşar.
Ve çaresizlik içindedir o özler, hasret çeker,
Aşk diyorlar işte onun adına.
Ahmet Bağçe
BENDE ÖYLE YAPIYORUM
Aldırış etmiyorum artık, içimden olmasa da yüzden gülüyorum. Ne biçim insan, adam çatlatıyor, o kim ki, demelerine aldırış etmiyorum. Ayak uydurmaya çalışıyorum, onlar gibi olmak için. Aslında dedikleri yanlış da değil, kendimi avuturken kandırıyorum, ama böyle olmalı diyorum kendimce. Çünkü uzun yaşayan birilerine sorsak, bey baba hanım abla güler yüzlüsün hep böylemisin, gülüşlerin içten mi? Desek. Alacağımız cevap içten güldüğümü mü, sanırsın güldürme beni diyeceklerdir. Kaç zamandır güldüğümüz mü var, var olsa da oda sayılı. Peki, ben size soruyorum her gün mutluluktan gülen insan var mı? Sanmam diyeceksiniz dudak bükeceksiniz. Evet, haklıda, insanlar ömrü boyunca kaç kez içten gülmüştür ki; Bir sebebi olmalı değil mi? İçten gülmek için. Hatırlıyorum da çocuktum, halamlar gelmişti, halamın oğluyla sohbet ediyorduk. Okuldaki bir anısını anlatıyordu katıla, katıla gülmüştüm, hem de ne gülmek göbeğim dans ediyordu adeta, ama kısa sürdü. Babam ulan ne gülüyorsun dedi bir tokat vurdu. Çünkü içten gülmüştüm, kaybetmiştim kendimi. lakin sonu pek iç açıcı olmadı. Sonra anlatmaya devam etti halaoğlu serüvenini güldük gülmesine de önceki gibi olmadı, bir yanı buruktu gülümsemelerim. Oradan bilirim hiç içten gülmekle yüzden gülmek bir olmadığını. Gerçekten İçten gülmek öyle ha ha ha deyince olmuyor. İçten bir gülüş ağızdan çok gözlerden belli oluyor. Gözlerin içi parlamalı, kenarları kısılmalı. Bağışıklık sistemini de güçlendirmeli. Savunma mekanizması gibi olmamalı. Çocukken çokça yapardık. Gece yatağa girip yalnızlıkla bas basa kalınca istemsizce dökülen gözyaşlarımız vardı ya! Övey anneyle beraber yaşayanlar iyi bilir. O gün içerisindeki yaşadıklarını döker ya gözyaşlarıyla, biri geldiğinde gözyaşlarını saklamak için gülümser, işte o savunma mekanizmasının ta! Kendisidir. O gülüş hemen istemsizce devreye girer. Bazen de yalnız kaldığında sorgularsın ya! Kendini bu yol hiç bitmeyecek mi? Ben nereye gidiyorum diye. Nefesin kesilip olmak istediğin yerde olamadığın için gökyüzüne haykırırsın ama çare yoktur, gözyaşlarını içine akıtırsın faydasızdır. İste o yüzden kapıdan dışarı çıkınca başkaları için gülersin. Kandırırsın kendini ama zihnini değil. Bilinçaltında bir dünya yasarsın zaten o noktadan sonra sen, sen olmaktan çıkıyorsun. Kalabalıklardan soyutlanıyorsun. Kendinle savaşıyorsun ama kazanamıyorsun. Yüzden gülen kaybedenlerdensin aslında. O gülen yüzlerin arkasında yıkılmış bir dünya, silinmiş umutlar, unutulmuş neşeler vardır. Sadece ve sadece gülmek zorundasındır. Eh onlardan biriyim bende. Farkım ne ki. Bende öyle yapıyorum. Dersin. Yerinde olmasa da dans edersin kendinle, şarkı söylersin, göstermelik kitap okursun. Adeta hapis olmuştur duyguların çevrenin psikolojik baskısına. Kurtulmak istersin de faydasız, çabalar boşunadır, yaşadığın sürece, ömür boyu sürecek bu baskılar. Ağlayarak geldiğimiz, gülmeden yaşadığımız gitmek istemediğimiz gerçek olan dünya bu işte...
Ahmet Bağçe
MEKTUBUM
Ve sen kaldın düşüncemde. Bir tek sen. Hayallerim silindi, gönlüm hüsrana uğradı, öldü umutlarım. Geri sarılmayan, küflenmiş saat zembereği gibiyim. Çalışmaz oldu akrep ile zembereğim, Sabahın erken vaktinde uyandırması için çalmasına ihtiyacım da yok, saatin ziline. Çünkü uykumla aram açık, uğrak vermiyor eskisi gibi. Zaten her sabah penceremin önünden geçişin, akşamleyin de dönüşün yetiyor düşüncelerimin prangasının çözülmesine. Bazen aynada gözlerime bakıyorum. Üzülüyorum mahzun, mahzun bakışlarına. Hele akıttığı gözyaşları, gözaltındaki çukurun kenarından yanaklarıma akışı, yüreğimi dağlıyor. Sayamaz oldum çizgilerini, ayrık otu gibi çoğaldıkça çoğalıyor. Ve sana okkamın içinde ki, mürekkebim tükenmeden yazmak istedim. Yazıp göndermek istedim. Duygularımı anlatmak anlatabilmek için. Çok zorladım kendimi! Eğer sende okumak için zorlarsan kendini, bana bir selam gönder bu bana yeter.
Ahmet Bağçe
KADININI NAZI
Ve kadın erkeği gördü, erkek güçlüydü, gücüne de erişmek mümkün değildi. Eğer birlikte yaşayacaksak, bir güç bulmam gerek dedi kadın ve çalışmalarına başladı. Başarılıda oldu, buldu sonunda. Ortaya koymak istediği şey ‘’naz,, dı düşüncesinin meyvesi olan naz. İşe başladı. Bulduğu bu güçlü silahını. Denemeliydi ortaya koymalıydı, denedi ve başardı. İşte o zamandan bu güne kadar, bu erkekler neler çekiyor bilirmisiniz kadınların bu güçlü silahları olan nazlarından.
Ahmet Bağçe.
Gözlerim resmindeki gözlerinde, isminse ezberimde, bir hediyem var sana, kabul edermisin kalbim var kutu içinde.
Ahmet Bağçe
Söyleme imkânsız dedi yüreğim. Bu nedenledir vazgeçtim aşkımı sana söylemekten ama seni sevmekten vazgeçemedim.
Ahmet Bağçe
KADIN
Yarısı annedir, diğer yarısı eş.
Çocuklarına bölünmüş,
Her bir parçası,
Anlamaz duygularını hiç kimse,
Çünkü anlatmaz duygularını.
O hep geceyi yaşar,
Görmez gün yüzü.
En uzak gezmesi ocak başı,
En yakın misafiri baş ağrısı
Ahmet Bağçe
Şaşkınlığımı hoş gör. Sen gözlerimin çiseleyen ilk yağmurusun.
Ahmet Bağçe
VUR SAZIN TELİNE
Bir yanım isyanda, bir yanım suskun.
Dört bir yanım sessizlik içinde.
Pişmanlık ve sitemim had safhada.
Azar, azar eriyorum yârin elinden.
Doldur kadehleri gardaş duble sek olsun,
Mezesi gamdan, özlemden zengin görünsün.
Sende vur sazın teline, ruhumuz damardan teselli bulsun,
Muhabbetimiz aşktan, âşıklardan olsun,
Ahmet Bağçe
Öyle güzelsin ki; Tütünü içinde kâğıt gibisin, Dumanını içime çekmek istiyorum da, yakmaya kıyamıyorum.
Ahmet Bağçe
Gözlerimi bakışından kaçırdığım, nefesini hissettiğim, sana âşık oldum ama duygusuzluğunla cezalandırdın beni.
Ahmet Bağçe
KIRILDIM UFALANDIM
Sana bakıyorum, engin mavilerine köpük kusan,
Gökyüzüyle buluşan noktalarına kadar deniz.
Ve sana sesleniyorum duyuyormusun beni,
Sende de var mı? Umutsuz olan o aşk denilen şey!
Dağların siper aldığı,
Ormanların selama durduğu güzellik,
Duygulandırır, kederlendirirsin her bakışımda beni.
Hepsi sana âşık umutsuzluğa kapılma benim gibi.
Bak! Dönüyor kıyısında tutunamayan dalgalar sana gerisin geri,
Bu sefer kadehimi kıyılara kaldırıyorum,
Her zaman ki gibi umutsuz ve yalnız benim gibi.
Ve ben köpük yutan kum misali onsuz içiyorum kadehlerimi.
Bilirmisin, oda uçsuz bucaksız yerde, engin derinliklerde senin gibi,
Ve ben dalgalar önünde kırılıp, ufalanmış kıyıya vuran kum gibi,
Dönmekte zorlanıyorum ve korkuyorum yutulup kaybolmaktan,
İşte bu yüzden yalnızlığıma ve onsuzluğuma içiyorum kadehlerimi.
Ahmet Bağçe
Dünya en tehlikeli tefecidir. Hayat verdim diye ömrü bitirip, posasını toprakta yok ediyor.
Ahmet Bağçe
Susuzluğumu giderir mi? Bir damacana su. Deryaları doldurur sana olan susuzluğum.
Ahmet Bağçe
Keşke soğan koklayıp öyle baksaydın pencereden, benim için gözyaşı döküyor diye bende gözyaşı dökseydim.
Ahmet Bağçe
Ve sonra dert yandım. Ben konuştum o dinledi. Dedim yar yolu gözlemek, aşk acısı çekmek, ne zormuş annem.
Ahmet Bağçe
Ey! Gönül yola gele, sahip çıka akıl gönül’e. zihin istidanı artırsında fikri besleye.
Ahmet Bağçe
ANLATTIM
Ey gönlüm!
Sanma ki; Ben seni hiçe saydım,
Aşkın için başımı taştan taşa vurdum,
Nice zahmetlere katlandım,
Çektiğin aşk acısını,
Yâre bir, bir anlattım.
Ahmet Bağçe
Dokunduğunda buz gibi mi geliyor parmaklarına gözyaşlarım. Aramızdaki mesafeyi daraltırsan ısınır gözyaşlarım.
Ahmet Bağçe
Büyümüş o ağaca çizdiğimiz kalp çizgilerimiz. Çizdiklerimiz sensiz, ben sensiz. Bu yüzdendir sessizliğimiz.
Ahmet Bağçe
TEK ŞEKERLİ OLSUN
Gözlerimi ovuşturarak yatağımdan doğruldum. Penceremin perdesinin bir kısmı açıktı. Gece bir ara perdeyi aralayıp dışarı bakmıştım, kapatmayı unutmuşum. Geç vakte kadar oturunca uyku bastırmıştı ve uyuklamıştım sanırım perde o yüzden açık kalmış, güneş de bu açık yerden içeriye sızıyordu. Uyanmama birazda perdenin açık yerinden sızan güneşin ışığı sebep oldu. Gerçi saatte 9,00 u az geçiyordu. İster istemez kalkmak zorunda kaldım. Her zaman ki gibi odamda bir sessizlik vardı. Bir müddet beş ila on dakika kadar oturdum yatağımın üzerinde. Yavaş, yavaş kalktım, önce bir bardak su içtim. Sonra yüzümü yıkamak için lavobaya gittim. Her zaman açık olan mutfak kapısı kapalıydı. Endişelendim kapıyı açtım. İlk gözüme çarpan yemek masası oldu. Mükellef bir kahvaltı hazırlanmış, hani derler ya! Bir kuş sütü eksik diye, öyleydi. Şaşkınlık içinde mutfağa girdim, fırının başında duran kahvaltıyı hazırlayan Ayşe’ydi. Şaşkınlık içinde Ayşe dedim, daha sözümü bitirmeden, kendime gelmeden Ayşe boynuma sarıldı. Bir hoş geldin yok mu? Dedi. Hele hoş geldin dedim. Ama seni bugün beklemiyordum dedim. Ne o geldiğime memnun olmadın mı? Yoksa birini bekliyordun dedi. Saçmalama dedim. Tabii ki geldiğine memnun oldum çok sevindim de erken geldin, bir sebebi olmalı, anlat ne oldu dedim. Önce kahvaltıyı yapalım sonra oturur çaylarımızı içerken anlatırım dedi.
Kahvaltıdan sonra arka balkona geçtik. Orası hem denizi görüyor, hem de, çeşitli çiçeklerle bezeli bahçeye bakıyordu. Güneş ön tarafta olunca gölgede kalan bahçenin çimleri koyu yeşile boyanmış gibiydi. Denizin yüzeyi durgundu ve kadınların başlarına örttüğü çemberin çevresine diktikleri pullar serpilmiş gibi güneş ışınlarından ötürü ışıl, ışıldı. Eee ne oldu da dönüşünü erkene aldın anlatırmısın, bir şeyler mi? Oldu dedim. Ayşe’nin gözleri doldu, birkaç saniye durakladı, denize doğru gözlerini dikti, yutkundu ve bana döndü. Seni özledim, özleyemezmiyim, onun için erken döndüm dedi. Bana pek inandırıcı gelmedi ama inanmış gibi yaptım, başını omzuma yasladım. Ortam sessizliğe büründü. Bir müddet bakışlarımız denizin ortalarında gezinmeye başlamıştı. Bir an ikimizde aynı anda sana kelimesini söyleyerek karşılıklı bakıştık. Gözlerimiz göz göze gelirken, dudaklarımız birbirine kilitlendi, ayrılmaz ikili gibi. Ellerimiz adeta sırtımıza masaj yapıyordu. Bir süre sonra sımsıkı sarıldık birbirimize, izine gelmiş asker gibi.
Ayşe derince bir iç çekerek hiç ayrılmayalım Murat dedi. Dedim tabii ki de hayırdır dedim. Dün bir rüya gördüm o rüyanın etkisinde kaldım dönüşümü bu yüzden öne aldım dedi. Anlattığı rüya hakikaten enteresandı. Aramıza çelik dikenler çekilmiş, bellerimiz de ip bağlanmış, arkamızdan da kendilerine doğru çekmeye çalışıyorlarmış ve tellere elektrik akımı verilerek tutunmamızı bile engellemeye çalışıyorlarmış. Yüzlerini görmediği, tanımadığı kişiler işkence yapacaklarını da anlatıyorlarmış.
Ağlıyordu anlatırken. Sel pak mendille gözlerini sildim. Başını bağrıma bastım. Dedim sen benden ayrılmak istemedikçe bizi kimsenin ayırmaya gücü yetmez. Endişe etme dedim. O bir rüyaydı, hayırlara gelsin, hele yuvana hoş geldin, bir çay daha alalım mı? Dedim. İyi olur benim kisi tek şekerli olsun.
Ahmet Bağçe
Sakın gülme. Ben âşıksam sende aşkımın besinisin. Başına gelirse sana yem olmaya hazırım.
Ahmet Bağçe
Sen, zerre kadar gözümde değilsin, gönlümün ucunda, kalbimin içindesin.
Ahmet Bağçe
SAHİP ÇIKAMADIK ATAM
Şimdi ağlıyorum,
Derdime değil,
Şehidime! Ağlıyorum ATAM!
Senin sözlerini dinlemediğimiz için,
İçine düşürüldüğümüz duruma,
Vatanım için ağlıyorum,
Niçin ve kim uğruna,
Her gün üçer, beşer,
Öldüğümüze ağlıyorum Atam,
Demiştin, uyarmıştın ya!
Türk çocuğu, Arap çölleri için kanını dökmeyecek diye,
Bu altın sözlerini anlamayıp,
Yok, edilişimize ağlıyorum.
Ahmet Bağçe
Bir maziye döndüğümde, Birde seni düşündüğümde, sarhoş gibi başım dönüyor. Gizliyorum cümleden gözyaşlarımı,
Ahmet Bağçe
HANİ RÜYANDIM
Biraz gözyaşı, elinde buruşmuş ıslak mendil,
Siyahlıktan eser kalmamış ağarmış saçlar,
Bir zamanlar rüyamsın dediğin,
Aşkına yenik düşmüş bir adamım ben.
Sevgilim diyebilirmisin şimdi,
Giderken öpücükler üflediğin,
Paçavraya dönmüş sarhoşa.
Ahmet Bağçe
BEKLEDİM
Hani giderken üzülme gelirim demiştin ya!
Umutlanmıştım,
Ömrün dört mevsimi beklediği gibi bekledim.
Tozlu yollara bakındım,
Denizin mavisinde aradım,
Bir, bir ağaçlara sordum ormanda.
Gece yıldızlar arasında da yoktun.
Akan ırmaklar gibi dönmüyordun gerisin geri.
Çok mu? Uzaklardaydın,
Vapur mu çalışmıyordu, denizinde,
İzin mi. vermiyordu uçağa sisler,
Buz mu tutmuştu yollar.
Attın mı yoksa kalbinden,
Canım dediğin ben halen sendeyim.
Yolunu gözlerken ömrüm tükendi.
Ahmet Bağçe
Sonra ağlamaya başlayınca kıskandı gören bulutlar gözlerimi, başladılar birlikte ağlamaya. Onlar ağladı ben ıslandım.
Ahmet Bağçe
Neden diyebilirim. Çünkü ben karanlık izlemesini yıldızlardan öğrendim. Ay gibi parlak yüzün kamaştırıyor gözlerimi.
Ahmet Bağçe
Ve ben hiç düşünmedim, direk duaya geçtim, baktım sol yanımdasın. Dedim neden gönlüme de yar olmasın.
Ahmet Bağçe
Hiç dokunmasam da, sarılmasam da, sevemezmiyim seni. Sana olan sevgim, heyecanım, aşkım, tenine değil, sana hissettiklerim.
Ahmet Bağçe
Evet, biliyorum da sende beni anla. Gözlerimin bakışına engel olamıyorum. Engelleme senin uzmanlık alanın, sen engelle.
Ahmet Bağçe
KIŞ GECESİ
Yıldızsız bir kış gecesi,
Ayrılığının verdiği ıstırapla,
Acıyan yürek ve buğulu gözlerle
Dolunaya bakıp o’nun parlaklığını gördüğünde,
Anlarsın gecenin ne kadar karanlık olduğunu.
İçime düşürdüğün karanlıkla olan benzerliğini.
Ahmet Bağçe
ARADAKİ SEN
Gönül ile yürek bir birini tamamlayan,
Değirmen taşı gibidir.
Gönül seni düşünüp,
Yürek senin için çırpınmazsa kendisini yer bitirir.
Arada aşkın var ki,
İkisi birlikte etrafında dönüp sevgini üretir.
Ahmet Bağçe
Bana mevsimler gibi gel, sana ömrümü verir, gönlümün, yüreğimle buluştuğu yerde bekleyim.
Ahmet Bağçe
İNCİNİRİM
Tamam, aldırma benim suskunluğuma,
İlgini çekmek istedim uzaktan uzağa.
Bana, senin sevgim yakıştığı kadar,
Bilmem benim aşkım yakışır mı sana.
Bakışların gözlerime aşk köprüsü gibi,
Uzatsam ellerimi tutarmısın ellerimi,
Affet endişemi sevdalıyım sana deliler gibi,
Sakın salaklık deme incinir yüreğim.
Ahmet Bağçe
Ağlama, ben senin yerine de ağlarım, bakma öyle buğulu gözlerinle. Daya başını göğsüme dinle acı çeken kalbimin sesini.
Ahmet Bağçe
ÖZLEMİN GÖZÜ
Ben, benim için atan yüreğe duygusuz kalamam.
Onu bir başına bırakmaya razı olamam.
Ve derim ki;
Özlemin gözü olsaydı, seni görür seslenirdi.
Yüreğim dillenir sana ses olurdu.
Gözlerim gibi ben susardım, o konuşurdu.
Ahmet Bağçe
DİREK VE BEN
İşte anlattığım gibi, sende sokaktasın. Sokaktaki olanlar, anlar sokaktakilerin halini. Aslında sen benden farklısın. Senin ışığın var, ışık altındasın. Oysaki ben karanlıktayım. Ayrıca senin bir yerin var. Benim yerim yurdum da belli değil. Üstelik ben yalnızım ama yüreğim yalnız değil. Onun bir sevdiği, bir düşündüğü var. Şu an yüreğimde benim gibi sokakta ama sevdiği sokakta değil benim içimde. Yani bir yeri var senin gibi. Ben nefes aldıkça ona nefes veriyorum ve verdiğim her nefeste onun acılarını alıyorum, sevincimi paylaşıyorum. Söyledim mi? bilmem. Ben onu görüyorum, ama o her bir şeyi gördüğü halde bir beni görmüyor. Of be, bende dibine çökmüş sana neler anlatıyorum. Neden anlatıyorum ki bunları. Sen ne anlarsın ki benim halimden. Aşk nedir! Bilirmisin, âşık oldun mu? Sen hiç. Bildim bileli buradasın, dikili duran bir direksin. Gene de iyi geldin bana, ne sorar nede sual eder sadece dinlersin. Biliyormusun, ben en çok ona ağladım. Onsuz yaşadı benimle kalbim. Onu kazanmak için nice mücadelelere girdim. Kalbimle ittifak kurdum savaştım ama başaramadım sineme çekildim sonunda. Sevdasının acısına, yaşadığım aşklara yenildim. Oysaki söylemiştim açıkça, sonu ayrılıksa bana bulaşma demiştim. Ve şimdi ben burada o ise orada. Ayrılığının yarası kanıyor hala, kabuk bağlayacak belki zamanla. Ya! Kalbim. Zavallı kalbim izlerini gördükçe onu yaşayacak yeniden. Uff vakit geç oldu. Senin de sönme vaktin geldi, gerisini bir başka zaman anlatırım, hadi kal sağlıcakla.
Ahmet Bağçe
BİR GÜN DEĞİL
Seni bir gün değil, yarında hazır sevmeye kalbim,
Ben seni her koşulda düşünmekteyim.
Sen yeter ki, sol yanıma daya kalbini,
Yüreklerimiz özlemimizi dinlesin yeter.
Ben buna aşk diyorum sence nedir bilmem,
Tek kelimeyle seni çok seviyorum bir tanem.
Ahmet Bağçe
TOZLU YOL
Tükenmez sandığım yollar bitti,
Geride kalan tozların üzerinde ayak izleri.
O izlerde bir ben varım, birde anılarımız.
İçimde çığ gibi büyüttüğüm sen,
Küçük bir sesle yerinden kayarken büyük hasarlar bıraktı.
Şimdi biliyorum çok özledin.
Duvarda ki resminin bana baktığı gibi,
İnanıyorum yüreğinde yüreğime bakıyor.
Ve sen şimdi beni bıraktığın tozlu yolda beklemektesin.
Ahmet Bağçe
BU SABAH
Bugün sabah, sabah gene kapının tokmağı üç kere vurdu,
Kapı üç kere vurunca gelen sütçü sandım değilmiş,
Sendin karşımda duran.
Sesin titrek, dağınıktı saçların.
Uykudan yeni uyanmış gibiydin.
Hani dağ eteğinde toplanan sislerden ağaçlar görünmez ya!
Onun gibi puslandı aniden gözlerim.
Sanki üzerime dört mevsim çökmüştü.
Bacaklarım soğukta kalmıştı da titriyor,
Saçlarım diken, diken olmuş, rüzgâr dağıtmış gibi,
Sırtımdan ter akıyordu sanki yaz günündeyim,
Ruhum ilkbaharı yaşıyordu sevincinden.
İşte öyle oldu bir anda dört mevsimdi sabahım.
Ahmet Bağçe
NEDEN
Gözlerim neden acıyor,
Neden uykularım kaçık,
Neden bom boş kollarım,
Buz gibi dudaklarım,
Neden ağlamıyor gözlerim,
Yağmuru bekliyor.
Ayrılığını istemediğim halde,
Gitmene izin verdiğim için mi?
Ahmet Bağçe
İÇİMDEKİ ÇIĞLIK
Yalnızlığımda yıldızlar kadar çoksun,
Sahipsiz ve yorgun gönlümde.
Geceleyin denizin görünmeyen maviliğinin sessizliği gibi.
Sessiz çığlık atar içim,
Konuşan dalgaları andıran anlaşılmaz duygular içinde.
Ahmet Bağçe
Sahi söylermisin kim bu sessizce içimde doğan ve beni bir ters, bir düz bizleyen.
Ahmet Bağçe
ÖYLE HİSSEDEYİM
Öyle bir iç ki kadehlerinde beni,
Her yudumunda önce beni,
Sonra birde beni,
Daha sonra tamamen beni yudumla.
Her yudumunda ilk defa içiliyormuş gibi,
Sonra yutuluyormuş gibi hissedeyim kendimi.
Ahmet Bağçe
SENSİZLİĞİM
Ve ben içimde gizlediğim gülüşlerim de,
Umudum yüreğinde, aşkı bende olan,
Dinlediğim şarkılarda aradığım seni.
Işıklı gecelerimde,
Hangi odanın penceresinden dışarıya baksam,
O sensiz geceler karanlık bakıyor bana.
Ahmet Bağçe
DAYANAĞIMDIN
Bile, bile acı çektiğimi gördüğün halde,
Senin için alevler içinde yandığımı,
Umutlarla duyduğum hislerle,
Ördüğüm aşk duvarının yıkılışını izlemen,
Çürümeye mahkûm olan yaprağa döndürdü beni.
Parlayan yıldızım diyordum,
Yüreğimi ısıtan güneşim,
Arkamdaki dayanağım diyordum.
Sessize bürünüp canımı yakan ateşim oldun.
Ahmet Bağçe
Kırılan kalbimin tamirine usta çağırma, o bilmez kırılan yerini.
Ahmet Bağçe
Her şeye boyun eğen karşı tarafı mutlu eder. Kendisini değil.
Ahmet Bağe
Gülümsemesine sevdamdandır bakan gözlerimin kapanması. Onun mutluğuna eşlik eder, gözlerimden akan gözyaşlarım.
Ahmet Bağçe
İzin verildiği kadar sevebilirsin, gerisi senin sevgin. Unutma hafif olan, kaldırdığın yüktür, kaldıramadığını sınama.
Ahmet Bağçe
Ben hep yüzüm gülsün istedim ama yüzüm gülmedi. Kapalı kapıydım, zorlanmadan açıldım çükü sahipsizdim.
Ahmet Bağçe
AF EYLE
Göz hapsine giren benim,
Yüreğimin sucu ne,
Sevdan için iki çift söz söylemiş,
Müebbet istemişsin dilime,
Gözlerim aşk ağlar,
Çin işkencesi niye,
Yanık yüreğim, sevdana esir düşmüş af eyle.
Ahmet Bağçe
İZİN VERMEZDİN
Ve sonra
Kalbini tutabilseydim ellerimle,
Hissedebilseydin aşkımı,
Bakardın belki gözlerime,
İçini çekerdin ağlardın belki sevgimin gücüne.
Belki seslenirdin bulutlara,
Üzerinde dolaşmasını isterdin,
Belki de ne bileyim yağsın isterdin üzerine,
İzin vermezdin bendeki ateşle kalbinin yanmasına,
Yanıp kül olmasına.
Ahmet Bağçe
TUZLUMU
Denizi ilk gördüğümde kaç yaşındaydım bilmiyorum, ama küçüktüm. Babamın arkadaşının düğününe gidiyorduk. Bir yere geldik otobüs mola verdi. Oda ne! Dedim. Kocaman bir kazan ve içi su dolu. Şaşırmıştım. Hani radyodan gelen sesin sahibini arkasından aradığımız gibi, bir tuhaf olmuştum. Büyükçe bir kazana benzettim ve yanaştım kıyısına. Dokundurdum korkarak parmaklarımı. Kaynar değildi, Soğuktu ve berraktı, aynen mahallemizden akan ırmak gibi. İçmek istedim ve daldırdım avucumu, avuçladığım sudan bir yudum içtim tuzluydu. Tuz atmışlardı sanki kazanın içine. Üstelik karıştırmışlardı, ben öyle düşündüm çocukluk aklımla. Babama geldim dedim, susadım şu koca kazandan su içmek istedim, tuz atmışlar içemedim. Babamın gözleri doldu, başımı okşadı. Oradaki birkaç dükkândan birinin önünde koça bir su küpü vardı, oraya götürdü. Bakır kulplu maşrapayı daldırdı küpe doldurdu ve bana verdi. İç bakalım tuzlu mu?
Ahmet Bağçe
Sen hiç denizin sulandığını gördün mü? Gözlüklerini çıkar bir bak. Mavi gözlerini görünce bembeyaz köpük saçıyor.
Ahmet Bağçe
ÇARE BUL
Şu kalbime bir şeyler desen,
O seni görünce döşüme çarpıyor.
Ve ben ona engel olamıyorum.
Acısını duymamak için uykuya dalıyorum,
Uyanışımda ateşinden yanıyorum.
Sonra sen gidince sessizleşiyor,
Bu defa aranıyorum onu sende buluyorum.
Bir çare bul,
Ya! Yanında kal, yâda yanında ol.
Ahmet Bğçe
ÇOK ZOR
Bazen ne zordur hislerin açıklanması,
Bu aşk ise dalına bakan,
Uçuşa hazırlanan kuş gibi.
İşte böyle bir şeydir aşk,
Umutla gelince kapına,
Gönlünde demlenir,
Duygularında şekerlenir,
Dudaklarına dökülür izahı,
Ahmet Bağçe
AŞK VE SESSİZLİK
Senin en güzel yanın nedir biliyormusun,
Sana âşık olduğum her yerin.
Çünkü bir harikaydı senin kalbime gelişin,
Ve aşkla damarlarımda gezişin,
Sessiz gecelerime seslenişin,
Yüreğimin kuytularında dolaşıp,
Ruhuma inişin,
İşte budur senin en güzel yanın.
Ahmet Bağçe
KISKANDILAR MI?
Bu gece gökyüzündeki yıldızlar nerede,
Kıskandılar mı? Yoksa birlikteliğimizi.
Gözyaşlarımla adına şiirler yazdığı mı?
Rüyalarıma geldiğini.
Ahmet Bağçe
ÖYLE KAL
Sonbahar her seferinde aratır,
Bana inat renkler arsında seni,
Sen benim doğrumsun inan,
Çünkü seninle her mevsim bahardır bana.
Öyle kal, başını alıp gitme tut ellerimi,
Sakın yanlış eli tutma,
Sonra her mevsim kış olur bana.
Ahmet Bağçe
SESSİZLİĞİM
Sessizliğim çığlık atar geceleri,
Issız odalardan duyulur sesi,
Kalbi olmayan taşı yosun sarmışta,
Bir saran olmadı kimsesizliğimi.
Ahmet Bağçe
Bak ben çırpınan kalp sesini duyuyorum ta buralardan. Ya! Sen duyuyomusun yüreğimin haykırışını.
Ahmet Bağçe
NAZ ETME
Ben üç adım geldim,
Hadi naz etme bir adımda sen yaklaş bana,
Sımsıkı sarılalım,
Hiç ayrılmamacasına.
Üzüm gibi kararmayalım bakışlarımızla,
Şarap gibi bir arada olalım bir şişede,
Yıkanmasın öylece kalsın,
Bardaklarda ki, dudak izlerimiz.
Ahmet Bağçe
GÜCÜM YETMİYOR
Seni bulmak önemli değilmiş be gülüm,
Ben bunu anladım.
Önemli olan gönlünü kazanmakmış.
Niye üzülüyorum bilirmisin.
Gönüllere sığmayan gül olmana rağmen,
Gönül bağıma sığdırdım ya! Seni,
Senin gibi nadide gül’ü dermeye gücüm yok.
Ahmet Bağçe
SENDEN SONRA
Senden sonra hiç tekneye binmedim.
Ayaklarımı da denize sokmadım.
Kayalıkları uzaktan seyrediyorum.
Alışmadığım bir ortamdayım sanki.
Bulutların geçişini izliyorum penceremden.
Ha birde başım ağrıyor.
Cama dayadım anlımı,
Belki iyi gelir başımın ağrısına.
Yağmur geliyor gibi,
Damlaları tıklatıyor penceremin camlarını.
Ahmet Bağçe
TOPRAK VAR
Sonra mezarıma gelip ağlama,
Gözyaşların bana ulaşmaz,
Çünkü aramızda toprak olacak.
Yanındayken iki kişilik odamda yalnızken,
O zaman ki odam tek kişilik toprak.
Ahmet Bağçe
DESTE YAPTIM
Hayallerimde ki, papatyam,
Baharı özler gibi özledim seni.
Tutam, tutam deste yaptım,
Kış gecelerinde özlemini.
Ahmet Bağçe
Aşkta da uygulayacağın şey sabır. Aşk yüreğe indiyse, sabrın boşa çıkmaz, biteceğini düşünme gelir seni bulur.
Ahmet Bağçe
Şiir değil sözlerim. Sevgim gerçek. Şu benim acıyan kalbim senin aşkınla öyle büyüdü ki; sığmaz başka bir kalbe.
Ahmet Bağçe
Duygularım geri dönüşü olmayan akarsu gibi dönmüyor geri. Geçmişte sen beni unuttun, şimdi ben seni.
Ahmet Bağçe
Sana olan sevgimin temelini deniz manzaralı kayalıklar üzerine attım, ama aşkımın üzerini yosun kaplamış.
Ahmet Bağçe
PERDE ARKASI
Bir benzeri mi var baharın,
Bir başka bahardan başka.
Soğuk ile sıcak arasında,
Perde arkasındaki yar gibi.
Ahmet Bağçe
SEVGİMİ DÖKTÜM
Hadi gel yağmur gibi içime, içime yağ,
Baharı yeşile boyayan yağmur gibi,
Ben sana kavuşmak için sevgimi döktüm,
Sonraki bahara ulaşmak için yaprak döken ağaç gibi.
Ahmet Bağçe
Ok kalbe geldi ama yarası başka yerde, yarayı kalbim aldı ama acıyan yerim çiğerde.
Ahmet Bağçe
SEN OLUNCA
Hayat boş bir barak gibidir,
İçi su dolunca güzel.
Aşk gül bahçesi gibidir,
Bahçe, gül yerine sen açınca güzel.
Yollar tozlarla doludur,
Yan yana yürürken ve elini tutarken,
Tozpembe olur tozlu yollar.
Senin için ağlarken sessizce,
Sızlar yürek en içteninden.
Sen gülünce nutku tutulur
Sarılınca diz bağları çözülür.
Bir başka güzel olur seninle hayat,
Ve bir başka olur seninle olan her şey
Ahmet Bağçe
Geçen gün seni çöpçülere sordum aşkım, onlar da nereye süpürdüklerini bilmiyorlar.
Ahmet Bağçe
Ben olmasaydım, bir şeyler öğretme mecburiyetin olmazdı. O ve onlar olmasaydı, hayatının da bir anlamı olmazdı.
Ahmet Bağçe
Hayatımın her yerinde sen varsın da, senin olduğun yerde ben hiç olamadım.
Ahmet Bağçe
Hüzünlü bir aşk hikâyesinden arta kalan tek şey bende kalan gözyaşı. Seni silemediğimden gözyaşımı silmekteyim.
Ahmet Bağçe
Geçmişten çok geleceği düşünmeliyiz, çünkü yaşayarak geldiğimiz yerde değil, yarın dediğimiz yerde yaşayacağız.
Ahmet Bağçe
GEL
Öyle bir anda gel ki;
Kapımı değil kalbimi açayım sana,
Yalnız gelme gülüşünde ziyaretime gelsin ki,
En güzel yerde, yüreğimde misafir edeyim seni.
Ahmet Bağçe
Acı iştahımı kabartır, severek yerim ama sen hariç. Senin acın aklımı alıyor.
Ahmet Bağçe
SENDEMİ YALNIZSIN
Sende benim gibi yalnız ay gibisin,
Bugünü düşünüyorum da aynı dünkü gibi.
Davetsiz olunca da sana gelemiyorum,
Fakat sen çok sık geliyorsun aklıma.
Bazen duygularımdan saklanıyorum,
Çünkü mekânı yok o da karmakarışık.
Benimde kalbim sende, sen aklımdasın,
Gönlümse sanki kayakta, sana kaymakta,
Ahmet Bağçe
BULUTLAR SOĞUK
Acaba gökyüzü neden ağlıyor,
Bulutlar bir telaşlı taşınıyor bana doğru,
Soğuk yörelere taşındığı gibi.
Yoksa bana yağdığı gibi, sanada mı? Yağıyor.
Yıldızsız gökyüzü gibiyim,
İçim buz gibi, sanki kış günündeyim.
Ahmet Bağçe
O GÜN
Ve sen o gün,
İçimi kıpırtılara bürüdüğün,
Simsiyah saçlarıma ak düşürdüğün gündü.
O gün yaşadığım şehri bir baştan bir başa dolaşıp,
Aklımı sana gönderip,
Gecenin bir yarısında tek başına dolaştığım gündü.
Ve o gün kalbine esir olmuş yüreğime kadeh kaldırıp,
Kadehlerimde ki şarabın renginde aradığımsın.
Ahmet Bağçe
SESSİZLİĞİMDEKİ SEN
Her gün sabah yeniden doğar tan yerinden,
Mahzun bakışlar içinde,
Seni ararken gün içinde gözlerim.
Bir gün daha yaşlanır sensizliğim.
Gün bitmek üzeredir, batımı benliğini gösterir,
Sonra sensizlik, sessizliğe bürünür,
Alevlenir bu defa garip gönlüm,
Ve tekrar dönerim hayaline daldığım pencereme.
Ahmet Bağçe
Sevgin benim umudum olmuştu, yanıldım mı? Sakın yanıldın deme, gönlüm incinir. Bana özel olan, seni sevdi yüreğim
Ahmet Bağçe
ÖLDÜ DEDİM
O nasıl? Dedi,
Dedim kim!
O işte, o canım dedi.
Sorduğu sendin, gözlerim dolmuştu.
Yutkunarak, o öldü dedim.
İçim, onu içine gömdü,
Yüreğim örttü üstünü.
Sonra ardından ağladım çaresizce dedim,
Ağladığım kadar.
Ahmet Bağçe
TUTSAĞIM BEN
Göz göze gelemeden, sana dokunamadan sensiz geçer zamanım,
Yalnızım mutlu veya mutsuzluğum da her daim sessiz ağlarım,
Bitkinlik, halsizlik sarınca zihnimin çalışmasına ara veririm de,
Senin yerine sevgin, hasretin kaynak yapar düşüncelerime.
Bilesin ki, ne zamandır yollara âşık sokak lambası gibiyim.
Bazen parlayan, bazen yanan, direğine bağlı tutsağım ben.
Ahmet Bağçe
SESSİZ GECEDE
Boynum kırıldı yolunu gözlemekten,
Ayaklarım uyuştu soğuk ve sessiz gecede seni beklemekten.
Gelişinle bayram sevincine dalacak belki gönlüm,
Dokunacak ellerine, sarılacak belki,
Belki öpecek seni en içteninden.
Ahmet Bağçe
Beklenen yarınların gecikmesine bir diyeceğim yok, umutlarımı yok etmesin yeter.
Ahmet Bağçe
KALBE BENZER
Fark ettiniz mi? Aşk üzerine dizayn edilmemiş mi? Dünya,
Bak istersen güneşe, yıldızlara, aya ve dünyaya.
Kutuplarından az bir bastırınca andırmaz mı?
Kalp şeklinde ki, yaprakların kurusuna yaşına.
Ahmet Bağçe
Sen gönlüme açan gül, biz ikimiz dal ile kök iken ayırdı aramıza giren. şimdi yazıma cümle olurken ben ateş ile kül.
Ahmet Bağçe
EE NE YAPSIN KILIKSIZ
Sonra evlenmiş genç, daha evliliği çiçeği burnundaymış. Öylesine sevinçliymiş ki, bir evi, bir eşi varmış artık. Baba olacakmış doğacak çocuğuna, çocuklarına.
Babalık sevincinden ötürüde bıyıklarını sıvazlarken tebessüm etmekten alamıyormuş kendini. Çünkü baba olacağım diye kıpır, kıpırmış içi. Genç adamın sevmediği vakitler de varmış tabi. Her akşamın yemek saati, birde gece yatma vakti. Hani çiçeği burnunda evliymiş, evli olmasına da, dırdırı da başlamış, dırdırlı bir evlilik yaşıyormuş o pek sevmediği zaman aralıklarında. Anasıyla yalnız kaldığında anası eşini çekiştiriyormuş, şikâyet ediyormuş, eşiyle yalnız kaldığında eşi anasından şikâyetçiymiş. İkisinin arasında iki sevdiği kişinin arasında biçare kalmış garibim. Anasına yumuşak bir tavırla, hatırını kırmadan hanımından ötürü art niyetli olmadığını söylüyormuş, fakat bu tavrından, bu sözünden memnun olmayan anası avradı kılıklı diyormuş. Keza anasının iyi biri olduğunu dediğinde bu defa avradı anası kılıklı diyormuş, yüzünü çeviriyormuş. Bizim çiçeği burnunda evli genç anasıyla avradı arasında kılıksız kalmış. Aradan yıllar yılı geçmiş, bir değişiklik olmamış, aynı hamam, aynı tas olmuş hayatı. Eee ne yapsın kılıksız.
Ahmet Bağçe
Belki karşılıksız, dilediğim gibi değil, ama sahte de değil. Yüreğimde demledim yudum, yudum içtim sevgini,
Ahmet Bağçe
Hani olur ya!
Kaybederiz izimizi,
Olurda ölürüm belki;
Aklına gelmemde unutursun beni,
Lakin seni çok sevdiğimi sakın unutma.
Ahmet Bağçe
BAKIŞLARIN
Bakışların mı? Anlamlı,
Yoksa anlamlı bakan yeşil gözlerin mi?
Bir bak bakışını yansıtan gözlerimin içine.
Saçların dağınık, alev dağıtıyor gülüşün,
Mavinin gönlü düşer yeşil bakan gözlerine.
Belki anlarsın gözlerimin ta içine bak.
Güneşte kapanan gözler gibi,
Yumuluyor gözlerim seni görünce.
Çünkü alışık değil gözlerim,
Böylesi gizemli bakan yeşilliği görmeye,
Nazar eder korkusu içinde kaçıyor,
Gözlerinin içine düşen gözlerim
Ahmet Bağçe
SEN OLUNCA
Konu ne zaman sen olunca,
Hızını sayamıyorum kalbimin.
Şiirlerime dizilirken kelimeler,
On sekizine pike yapar yaşım,
O vakit ihtiyaç duyarım yüreğine.
Ahmet Bağçe
DAĞILMIŞ YÜREK
Ve sonra ağlar gözler,
Göklerin neyi var neyi yok yere indirdiği gibi,
Bir ucu su, diğer ucu buzlanmış kar,
Etrafa dağılır deneler gibi,
Sonra toplanmak ister dağınık yürek,
Güneşe meydan okuyan buhar gibi
Ahmet Bağçe
Dünyada iki kişi tanıyorum ben, biri sevilip beni sevemeyen sen, diğeri de seni sevip de sevdiğini söyleyemeyen ben.
Ahmet Bağçe
Hayallerimin gerçekleşmesini öyle çok istiyorum ki, anılarım gölge yapmasın.
Ahmet Bağçe
Bana beni gerçekten sevmediğini, gözlerime bakarak söyle ki, gözlerine sorayım. Sonra fikrimi sana söylerim.
Ahmet Bğçe
SENİ KONUŞSAM
Ne kadar mevsim varsa ayırımı yok bende,
Seninle esen bir rüzgâr var benim içimde.
Her mevsimin rüzgârı seninle birlikte eserken,
Soğuk esende seninle beraber üşümek,
Sıcak esende seninle beraber ısınmak istiyorum.
Baharında sana dokunsam çiçek niyetine,
Yazında gölge olsam güneşin sıcağına,
Ve sonbaharında bir, bir toplasam yüreğindeki aşk meyvelerini,
Kışın seni konuşsam penceremde, karla birlikte masal yerine.
Ahmet Bağçe
İÇİMDESİN
Sen içimde dokunan çilemsin.
Hislerim sana olan sevgimin desenini çiziyor,
Kalbim aşkla sevgini dokuyor,
Gönlüm aşkını katladıkça katlıyor.
Ve sonra bir şarkı gibi dolanıyorsun dilimde,
Sen bendesin çünkü sen varsın içimde.
Kendini bir başka yerde arama,
Melodimsin sen aşkımın içindesin.
Ahmet Bağçe
SİZDE SUSUN
Ben en çok sevdiklerimi kırmaktan korkuyorum.
Onlarla karşılıklı ters bakışmaktan, didişmekten, korkuyorum.
Kendimi anlatamamaktan yanlış anlaşılmaktan korkuyorum.
Bir zamanlar anlatmak istediğim şeyi anlatmak için,
Ne kadar çabalasam dahi, o şeyi anlatamadığımdan aldığım yaralar vardı.
Şimdi öylesi yaraları almaktan korkuyorum.
Susuyorum artık, şimdi de susmaktan korkuyorum.
Kızgın ateşin, üzerine dökülen suyla o ateşin ani soğuyup karardığı gibi,
Aniden soğuyup ruhen kararmaktan korkuyorum.
İçimde ve çevremde çıkaracağı hasardan, korkuyorum.
Sevdiklerimizin içimizde oluşturduğu vazgeçilmez bir sıcaklık var ya!
O sıcaklık zamanla oluşan, çoğalan, genişleyen ateş benzeridir,
İşte ben severken oluşan ateşe ayırdığım zamanın yok olmasından korkuyorum.
Onun için susuyorum.
Yapabilirseniz, sevdikleriniz karşısında uykuda gibi olun sizde susun.
Ahmet Bağçe
Sevenlerin arasına gölge girer bazen, biraz üşütür ama aldırış etmez yürekler, serinledik der bakar gözler birbirine.
Ahmet Bağçe
HAYALİM
Yılardır beklediğim,
Yaşamımda hayalim,
Uykularımda rüyamsın sen.
Ayrı kalabilir mi?
Seven iki yürek birbirinden,
Gökten inen kar, ayrı olabilir mi?
Yerde bir araya gelebilmek için,
Ayrı, ayrı yere düşerken.
Ahmet Bağçe
BEN AKIYORUM
Tükendi mi? akmıyor gözlerinden yaşlar,
Pınarından ben aktığımdan beri.
Gözlerimden kan damlar,
Seli kuruduğundan beri.
Ahmet Bağçe
BEN YAĞDIM
İçini mi? Kürüyordun,
Kaşların çatık, sırılsıklam saçların.
Yüreğine ağırlık mı? Yaptım,
Oraya ben yağmıştım.
Bir defa doğsaydın güneş gibi üstüme,
Erir akardım pınarından.
Ahmet Bağçe
Ebediyete yolculuk insan dünyaya geldiği zaman başlamıştır.
Ahmet Bağçe
Ancak varlığı yok eden zamanı, ölüm durdurur,
Ahmet Bağçe
UMURUNDA DEĞİLİM
İşte öyle hayat.
Kızıyorum öfkem yetmiyor,
Dövmek istiyorum gücüm yetmiyor,
Feryat etmek istiyorum sesim çıkmıyor,
Nutkum tutuk ağlayamıyorum.
Ve ben sana bakıyorum umurunda değilim.
Peki, söylermisin ne yapmalıyım.
Ahmet Bağçe
SARHOŞUM
Ah be sevdiğim,
Gönül bahçesi dikenli çitim.
Yüreğime saplandın ya,
Acından yanar aklım,
Gülüşüne hasta,
Bakışına sarhoşum sevdiğim.
Ahmet Bağçe
Sen aklıma gelince yağmur hız veriyor yağışına ve ıslanıyorum ben ter içinde.
Ahmet Bağçe
DOĞAMSIN
Üşüyorum Temmuzsun boğucu sıcağında,
Hastamısın diyorlar cevaplayamıyorum.
Çünkü sen varsın kalbimde,
Lapa, lapa kar gibi yağıyorsun içime,
Dondurup üşütüyorsun yüreğimi.
Ve sen esiyorsun, buz gibi bakışlarınla.
Gitmek istiyorum ta sıcak kalplere,
Sevgin getiriyor beni deniz gibi buralara.
Dönüyorum tekrarından vazgeçilmez doğama,
Doğasına yağan kar dinlenirmiş ya! Yağ dilediğin kadar,
Lakin yakma yüzümü buz gibi bakışlarınla.
Ve sonra yalnızlığına bürünüyor üşüyorum yanında
.
Ahmet Bağçe
DOST BAŞA BAKAR
Hatırlıyor musun? Sahil kâffede İlk karşılaşmamızı. Yani ilk birbirimizi gördüğümüz günü. Hani o gün, kendinden emin tavırlarla arkadaşlarınla kahkahalar atıyordun. Üzerinde krem renkli bir buluz, siyah İspanyol paça pantolon ve boğazında mor renkte fular bağlıydı. Saçların eski film aktrislerinden Belgin Doruk’un saçlarını andırıyordu. Ben tam karşında oturuyordum, sakın yanlış anlama seni yâda masadaki diğer arkadaşlarını izliyor değildim. Tesadüfen oradaydım. Hatta ben orada otururken siz sonradan gelmiştiniz. Konuşmalarınızı merak etmişte değildim. Hatırlıyormusun, elinde oynamakta olduğun küçük metal çubuk vardı yere düşürdün. Eğilip aldın ve kalkarken göz göze gelmiştik. Bu seninle ikinci karşılaşmamız oldu. O gün merhabalaşmamız bile olmamıştı ama bugün ne tesadüf konuşuyoruz. Sanırım bunu küçük köpeğinize borçluyuz. Sahi adı ne bu küçük şeyin, bir adı var değil mi? Adı her ne ise ben fino desem bir mahsuru var mı?
Kabalık mı ediyordum bilmiyorum. Hem konuşmaya çalışıyordum, hem de sorular sorarak boğuyordum kızcağızı. Adını da bilmediğim kız hakkımda ne düşünüyordur şimdi. Ne yapayım nasıl da heyecandan titrediğimi ve aşkla gözlerinin içine, içine baktığımı ben biliyorum. Onun da farkında tabi. Tavrı tedirgin gibi de değildi. Tedirgin olmadığını gördüğümden de cesaret buluyordum. Daha ilk karşılaşmamızda onun rahat tavrı ürkütmüyordu beni. Ama biliyordum içimden bir ses bir gün biz gerçekten biz olacaktık. Ben bu biz kelimesini çok seviyorum. Çünkü aşkın, sevdanın tarifi, bu biz kelimesi olsa gerek.
Sen müneccimmisin dedi.
Ne dedim.
Müneccimmisin dedim dedi. Hayır, neden dedim.
Köpeğimin adı fino dedi.
İçimden tesadüfün bu kadarına pes dedim, gülümsedim. Bir yere oturalım mı, bir mahsuru var mı dedi. Hayır, hiçbir mahsuru yok tabi oturalım dedim. Hemen yakında bir çay bahçesi vardı oraya gittik. Denizin dalgaları kıyıdan çok benim başıma, başıma vuruyordu. Sarhoş gibiydim. Hesapta olmayan, bir olayı giymiştim, bayram elbise gibi. Gözlerim kamaşıyor, baygınlık geçirecek gibi bir hal içindeydim. Evet, sevinçliydim ve sevincimi belli etmemeye çalışıyordum. Ve sonra bana gülümseyerek çok dikkatlisin, hep öylemisin dedi. Neden bahsettiğini bilmiyorum dedim. Evet, ilk karşılaştığımızda hani o dediğin giysilerim üzerimdeydi. Aramızda olmayan arkadaşımızın yaş gününü kutlamadan geliyorduk. Eğlenceli gecen o gün bende farkına varamadığın bir burukluk vardı. Sanırım o beni tedirgin eden nedeni belli etmemeye çalışmamdı neşeli görünmem. Bu arada ben Figen sen dedi. Memnun oldum dedim. Bende Onur dedim. Gülümseyerek bende memnun oldum dedi. Sonra devam etti. Merakımı bağışla dedi. Beni ilk gördüğünde üzerimde ne olduğunu en ince ayrıntısına kadar söyledin, ayakkabım ne renkti onu demedin! Dedim dost başa bakar, ayaklara değil.
Ahmet Bağçe
İnsanoğlunun hayat dediği şey ölüm. Ölümün gerçek olması içinde doğmak gerek. Yalan olan hayatın, tek gerçeği bu işte.
Ahmet Bağçe
SÖZÜMÜ TUT
Belli ki sende ayrılık yaşıyorsun benim gibi,
Çünkü çok ayrılık gördü benim de kalbim,
Ne zamandır bende yağıyorum.
Vazgeçme git katıl,
Yalnız bırakma yer değiştirir belki bulut,
Diyorum ki, boşuna yağıyorsun,
Beni dinle, sözümü tut,
Birlikte yağıp, birlikte ıslanmayalım.
Ahmet Bağçe
HAYALİMİ YARIDA KESMEK İSTEMEDİM
Bugün istasyonda eski bir dostu gördüm. Çok dalgın bakıyordu. Yaklaştım selam verdim, elimi uzattım. Yüzüme baktı alık, alık. Belli ki tanıyamadı. İzin istedim yanına oturmak için. Ses etmedi, gene de oturdum kanepenin bir ucuna. Bir süre sessiz takıldık. Sigara paketini çıkardı, içinden bir tane aldı, hani muhtar çakmağı derler ya! Saat cebinden çakmağını da çıkardı ve sigarasını yaktı. Birkaç nefes çekti sigarasından. Neden sonra çıkmaya başladı nefeslediği dumanı ağzından. Öyle çok duman çekmiş ki, üfledikçe ta ciğerden geliyordu gerisin geri. Ardından bir öksürük, bir öksürük, ardı ardına. Sordum kendisine adın Kamil değil mi? Evet dercesine kafasını salladı. Belli ki konuşmak istemiyordu. Üstelemedim. Arkadaşlığımız lisedendi. Zengin bir ailenin çocuğuydu. Ta o zamanlarda bizlere pek takılmazdı ama verilen selamı alır hal hatır soracak kadar konuşurdu. Dersleri pek iyi değildi. Zaman, zaman asardı okulu. Gene de sınıfını geçerdi. O gün, bu gündür görüşmedik, şu ana kadar. Ben Ali dedim. Gene kafasını salladı, tanıdım dercesine. Biraz oturdum yanında, o konuşmayınca kalktım. Hoşça kal dedim. Birkaç adım attım ses etti Ali dedi. Durakladım, döndüm. El etti. Gel, gel dercesine. Yanına vardım oturdum kanepeye. Evet, ben Kamil. Seni tanıdım Ali. Lisede arkadaşım Ali tanıdım seni dedi. Birkaç dakika sessizliğe büründükten ve sonra, seni iyi gördüm dedi. Hatırını sordum sen nasılsın, ne âlemdesin dedim. Bekliyorum dedi. Evet, bekliyordu, o beklediği her kimse. Sordum beklediğin kim Kamil dedim. Eşim, eşim Binnaz’ı bekliyorum dedi. Binnaz’da okul arkadaşımızdı. Ta o zamanlar bir aradalardı, okul girişlerinde, teneffüslerde ve de okul çıkışlarında. Sınamada da görmüştüm birkaç kere. Resmi Bayramlarda bile ayrılmazlardı hep beraberlerdi. Anlatmaya devam etti. Evlendik dedi, evlendiğimizin ertesi yılı bana ya kumar, yâda ben dedi. Tam burada bu saatte trene bindi ve gitti. Kırk yıl oldu içim gelecek diyor, ve ben kırk yıldır buraya geliyorum ve umutla bekliyorum. Sen yanıma geldiğin de, eşimin trenden inerken bana koşarak gelişini hayal ediyordum, her günkü gibi. Hayalimi yarıda kesmemek için de ses etmedim. Özür dilerim.
Ahmet Bağçe
Seni düşünürken uyuklamışım, düşüme sen geldin. Dedin iyi düşündün mü? Eğer kararlıysan uyan tut ellerimden.
Ahmet Bağçe
Bir yerde sen varsın. Bir yerde de ben. Sevgimiz nerede!.
Ahmet Bağçe
Gözlerinde ki aşk kıvılcımını gördüm. Ve hayatım da gördüğüm en güzel şeydi gözlerinin içi, çünkü orada ben vardım.
Ahmet Bağçe.
OLUK OLURUM
Ben aşkı sende yaşadım,
Sen ise yaşamak yerine izledin.
Dokunacak bir yer yok ellerimin,
Seni izlemekte gözlerim.
Bir sorsan ne kadar seviyorsun diye,
İçimde sen olunca bilmem derim.
Yağmur olsan oluk olurum yere düşürmem,
Sana sevgimin hangisini söyleyeyim.
Ahmet Bağçe
SEN HER ŞEYSİN
Sensiz geçen hayat,
Güneşsiz günde güneş gözlüğü takmak gibidir.
Sensizliğe giden yolda yürümek,
Rüyada koşmak,
Sensiz nefes almak çile,
Gülen yüzünü göremediğim gün gece gibidir.
İsterim ki; Her anım seninle olsun,
Sen olmazsan o günüm bana bir eksik,
Bugün, yarın, her gün gözlerin bana baksın,
Ellerin hep benim ellerimde olsun.
Çünkü sen benim vaktimsin, gecemsin, günümsün, ömrümsün.
Ahmet Bağçe
YARINI SEÇTİM
Kalbimin sessiz ağlamasını görseydin,
Gözlerimin neden ağlamadığını anlardın.
Aşk hayat konağının kapısını bir defa çalar,
Çok kısa bekler ömür yolunda.
Çünkü bir anlık mutluluktur aşk.
Bazen dünü aratırken,
Yarını bekletir bazen,
Ben yarını seçtim, onun için sessiz ağlar kalbim.
Ahmet Bağçe
ÇARESİZLİĞİM
Sen ki; çaresizliğim,
Sendemi yargılarsın beni.
Aklım ve kalbim arasında yoruldum.
Tutmak istediğim el kayıp gidiyor avuçlarımdan.
Korkum var, korkulardayım.
Sana göre de ben kötü birimiyim?
Ama asla kötü değilim, yanılıyorsun!
Hani insanız ya biz.
Bazen iyi insanlar da kötü seçimler yapamaz mı?
Tabii ki yapabilir.
Bu yaptıkları kötü seçim onların kötü olduğu anlamına gelmez.
Tam tersi, bu onların insan olduğu anlamına gelir.
İşte çaresizliğim, bende bunlardan biriyim.
Ahmet Bağçe
ÖDÜLÜM
Hasret kokan bir bakışın,
Ödülü suskunluksa,
Bende sana karşı kırgın dilliyim.
Ben yüreğimdeki, sevgi tohumlarını çillendirirken,
Gözyaşlarım özlem bardağıyla saksısını sulamakta,
Ya sen, kaçırıyorsun gözlerini benden,
Oysaki benim tek sığınacak yerim gözlerin ve kalbin.
Ahmet Bağçe
Baştaki sona dönecek olursak,
Dün olduğu gibi bugünde ilgim senin üzerinde.
Sakın o günkü gibi mavi giyme,
Kıskanır belki gökyüzü.
Ahmet Bağçe
Bu dünyada herkes için sevdiği, düşündüğü biri vardır. Lakin o birini elde tutmak zordur. Şayet tuttunsa bırakma.
Ahmet Bağçe
Hiçbir kuş hedefine uçmak için, kaç kez kanat çırptığını önemsemez.
Ahmet Bağçe
İnsanlar işlerinden emekliye ayrılır ama insanlıklarından emekliye ayrılamazlar. İnsanlık ölümden sonrada devam eder.
Ahmet Bağçe
SEVGİSİZ GÖNÜL
Beni en çok kış’ın gelişi mutlu eder,
Baharın geleceğini tek o müjdeler.
Acı çekerken, gözyaşı dökerken aklıma gelişin gibi.
Hani karanlık bir örtüsü olur ya! Şafak bekleyen gecelerin,
İşte öyle bir şey gönlümün seni bekleyişi,
Bazen donuk, hüzünlü bir hal aldığım da olur, baharı beklerken,
Eski filmi izler gibi seni hayal ederim,
Bu bahardan sonra kaç bahar kaldı ki, derim, görmek için seni.
Hayıflanırım ömrümün geri kalanı için.
Uyku tutmadığı gecelerim de otururum bazen,
Geçmişle, gelecek köprüsü üzerinde,
Sonra öterim ardıç kuşu gibi bahar derim hoş geldin.
Kokunu getirmesi için seslenirim, feryat ederim rüzgârlara,
Ama üşütme çok da serin esme ki;
Narindir yârin teni, soldurma,
Sevgisiz gönül gibi yaşanmaz çiçeksiz bahar.
Ahmet Bağçe
MERHEMİ VAR MI?
Tamam, sevdamın arkasında durdum,
Aşkımın hakkını verdim,
Daha ne yapayım doktor.
Söz dinlemiyor yüreğim,
Ağlıyor gözlerim,
Acısını dindirecek bir merhemin var mı?
Acıyan yüreğime süreyim doktor.
Ahmet Bağçe
SARILDIKÇA
Yanımda olmayınca aklımdaki sen
Aklımdan oluyorum sensizken ben.
Geceleyin daha baskın oluyor düşler,
Sensizliğe kapılıp çiseliyorum ben.
Sensizlik, sessizliğe bürünüyor,
Bu defa ıstırap çeken gönlüm gelse diyor,
Gelse öpse diyor sırımsıklam sarılsa,
Sarıldıkça dalsam aşkla kokusuna kadar.
Ahmet Bağçe
Ve bir gün anlarsın sevdiğimi. Tabii ki duygularımı paylaştığın, sevdiğimi anladığın gün. İşte o an gözyaşlarımın rengine değil, yüzümdeki renge bak. Gözyaşların rengi gibi olmaz, yüzdeki umutsuzluğunun rengi. Çünkü değişmez gözyaşların rengi yüz rengi gibi.
Ahmet Bağçe
BEN ALIŞKINIM
Ey benim gözyaşım.
Temizlik mi, yaparsın,
Senden sonraki mutluluk gözyaşlarım için.
Yorma kendini, ben alışkınım,
O benim içime doğduğundan beri,
Güneş görmedi pencerem,
Ve bende oluşan karanlığı, aydınlığından çok fazla.
Bir sessizliğin içindeyim,
Penceremden görebildiğim kadarıyla yıldızlar ve birde zifiri karanlık,
Bütün gün içindeki yaşamım bu işte.
Ne zaman bir ışığa ihtiyaç duysam,
O gelir aklıma, onu düşünürüm.
Ne zaman uykuya dalsam, gene o gelir ziyaretime,
Uykusuz gecen her gecelerimde, o benim vazgeçilmezim.
Fakat her ne şekilde olursa olsun, kendime geldiğimde,
Bitkin bir halde olan gene de benim.
Ahmet Bağçe
BENDE SEVGİN
Var mı daha ağır bir yük,
Aşk yükünü çekmek kadar.
Var mı senin sessizliğin kadar sessizlik.
Konuşan dile rağmen,
Tutukluluk yapan dilsizlik kadar.
Kolay mı yıldızlar arasında geceyi sensiz geçirmek.
Kapalı çerçeveye sıkışmış bir gönül,
Devreleri aşka kapalı iletimsiz anten.
Islık çalar açılıp kapandıkça Kapılar,
Karagöz perdesi gibi duvarlar.
İşte bu halde bile seni andığım her an,
Ruhuma sevinç dolar,
Ayrılığın bir başka,
Özlemin bir başka,
Sen dolaşırken damarlarımda,
Rüzgârın esintisi bir başka,
Yağmurun cama vurması bir başka,
Demem o ki; duvarlar ritm sazım,
Gıcırdayan kapılar gitarım.
Çünkü özleminin ruhumda bir sebebi var.
Seni sevmek, seni hayal etmek,
Seni özlemle beklemek kadar,
Bende sabır, bende sevgin, bende aşkın var.
Ahmet Bağçe
Ben halen seninim, bıraktığın yerdeyim. Kurduğum hayaller benim sığınağım, üşüttün ama henüz buz olmadı yüreğim.
Ahmet Bağe
HANİ
Ellerinin sıcaklığı var ya,
Dokunsan yakar yüreğimi.
Hani nerde gülen gözlerin,
Beni görünce mi? kapandı!
Hani bir bilsen,
Seni her nerede görsem aklım dağılır,
Oynar yerinden.’’
Ahmet Bağçe
HANİ
Herhangi bir yazıya veya söze başlamadan önce o ilk adımı atmak zordur. Atarsan gerisi gelir ama. Yazı yazmak içinde, sözle ifade edebilmek içinde o ilk cümle önemlidir. Hatta söylemesi yazmaktan da zor. O anki heyecana bağlı. Söyleyemez saçmalar av tüfeği gibi, Tabii bunun için önceden bir taslakla hazır olması gerekir. Ya da şöyle diyelim; söyleyecek veya yazacak bir şeyin, bir nedenin olması gerekir. Bu durumda dahi söylemek zordur yazmanın yanında. Bir girişe ihtiyaç vardır çok kişi için. Hani sözü gibi. ‘’Hani sen o gün kapının önünde duruyordun ya! ‘’ Gibi bir başlangıç mesela. Gerisi söyleyene kalmıştır. Aslında bende o kişiler gibi çekinenlerden biriyim. Çok kere zihnimi meşgul eden kişiye, rastladığımda veya yanında olma gibi bir durumum olduğunda, ellerinden tutmak isterim ve ona!
‘’Ellerinin sıcaklığı var ya,
Dokunsan yakar yüreğimi.
Hani nerde gülen gözlerin,
Beni görünce mi? kapandı!
Hani bir bilsen,
Seni her nerede görsem aklım dağılır,
Oynar yerinden.’’
Gibi sözler sarf etmek isterim. Bu gibi sözleri kafamda tasarlarken dahi, yada aklıma geldiği anda bile gümbür, gümbür çarpar yüreğim. Bu zorlukları çeken biri olarak diyorum ki her kim bu zorlukları benim gibi yaşayan varsa! Hem sabır hem de kolaylıklar dilerim.
Ahmet Bağçe
AŞK YAĞAR YOKLUĞUN
Geriye dönmez göz yaşlar,
Ovuştursak ta gözlerimizi.
Durulsa da sanmam acımın gideceğini,
Güller gibi solar içim,
Kızarır yanaklarım,
Ve sana susadığımı anlatırım duvarlara.
Sonra dokunurum dudaklarıma,
Eğilir sorarım
Unuttu mu? Diye dudaklarını.
Kaşlarını asar kararır bulutlar gibi.
Yağmaya başlar,
Önü kesilmez artık,
Aşk yağar yağdıkça.
Sonra yağış dolu’ya döner,
Kar yağışını andırır,
Yüreğimde ki yokluğun gibi.
Ahmet Bağçe
O benim yüreğime doğdu, yüreğime dokunma tabip.
Ahmet Bağçe
Şimdi rahatladım, en çok korktuğum mutluluğum oldu. Seni bende buldum, demlenen çay gibi demleniyor gözlerim.
Ahmet Bağçe
Ben çocuktum o zamanlar her şeye ağlardım. Şimdi yetişkin oldum da ne oldu. Sensizliğe sulusepenim.
Ahmet Bağçe
KAÇ ZAMAN KALDI
Nice günler, geceye yenik düştü,
Silindi gökyüzünden, yıldızlara bıraktı yerini.
İçinde Karanlık, uykusuzluk,
Düşünen, düşünceler içinde çaresiz ötekiler ve ben.
Uzaklara dalsa da gözler, önünü göremez oldu.
Ya! Yüreğim,
O hep görmek için umutla gelecek yarınlara baktı.
Unutmadı, ne seni nede yarınları.
Ve bir keresinde döndü bana dedi ki,
Yarınlar gecikti, yoksa gelmeyecek mi?
Geciken, bekleten yarınlara daha kaç zaman kaldı.
Ahmet Bağçe
VEFASIZ
Şimdi arasa,
Sensiz yapamıyorum hadi gel,
Seni çok özledim dese,
Aramaz çünkü sensiz yapamam, ölürüm diyenler,
Şimdi bir başkasına,
Senden önce başkası olmadı demekle meşgul.
Ahmet Bağçe
Bana neredesin diye mi soruyorsun! Endişe etme. Her zaman ki gibi, ya sendeyim, yâda kendimdeyim.
Ahmet Bağçe
Gönülden dökülenleri kalp süzgeçten geçirse de, dudaklar söyleyemiyor. İşte bunun için aşk, gelişmekte zorlanıyor.
Ahmet Bağçe
ON ÜZERİNDEN ON
Ben sonra seni aradım, kuytu yerlerde. Hava serindi rüzgâr döşüme, döşüme esiyordu. Çelenler yerinden sökülecek gibiydi. Zaman karanlığa yenik düşmüş, bulutlar elektrik yüklüydü sanki. Bir birlerine dargın gibiydiler. Yaklaştıkça bir gürültü kopuyor, inletiyordu yeri göğü. Parlayan ışıklar kamçı gibi vuruyor gibiydi, kıvılcımları bulutların üzerine, üzerine dağılıyordu. Ve sonra dayanamadı dökmeye başladı gözyaşlarını, arttıkça arttı, hızlandıkça hızlandı. Tozu dumana kattı. Çok korktum. Senin için endişelere kapıldım. Belki dedim şanslı değildi benim kadar. Ben onun yüreğine sığındım acaba o benim yüreğimi buldu mu dedim. Ellerimi koltuklarımın altına kavuşturdum çömeldim dizlerimin üzerine, dinmesini bekledim bulutların ağlamasını, yağmurunu. Biliyormusun beklemek ne kadar zormuş. Hele, hele umutsuzca beklemek çok daha zormuş. Gelmeyeceğini bile, bile. Hani öğretmen yazılı yoklama yaparda, boş kâğıt verirsin on üzerinden on beklersin ya! Onun gibi.
Ahmet Bağçe
Sen ne bilirsin, gözlerimin ıslaklığının kalbimin sızlamasından olduğunu. Kalbimde oluşan sızıyı anlamanı istemedim.
Ahmet Bağçe
Sen karşıma çıkan en son ışıksın, karanlığımın sonu, aydınlığımın başlangıcı, aşkımın çizgisisin.
Ahmet Bağçe
Önce ben sana bağlandım, sonra aşkın bana bağlandı, sıra sende. Hayalime değil, bana bağlan ki, hayal kırıklığı olmasın.
Ahmet Bağçe
MERAK ETSEYDİN
Seni nasıl sevdiğimi merak etseydin,
Açar bakardın o sayfaya.
O sayfada bir senin, bir benim,
İkide sığınak resmi var,
Kozalaktaki ipek böceği gibi,
Sana olan aşkım o sayfada gizli.
Ahmet Bağçe
GELSEYDİN
Sonra kapının zili çaldı,
Hemen koştum heyecanlandım.
Seni geldin sandım, ama sen değildin.
Gelseydin sarılırdım,
Bakardım gözlerinin içine,
Koklardım seni içime çekesiye.
Ahmet Bağçe
VURMA
Sakın vurma!
Kalbinin içindeyim,
Acı kendine.
Biz muhtacız birbirimize.
Beni yok ettiğin an,
Sende yok olursun.
Ahmet Bağçe
YAĞMAYI BİLİR
Yağmur bilmez konuşmayı,
O sadece yağmayı bilir,
Birde dertlilerin halini,
Ben derdimi yağmura anlatırım,
Ve onunla birlikte ağlarım,
Çünkü kimseler bilmez ağladığımı.
Ahmet Bağçe
Beni sevmediğini düşünmen bile, sana, seni sevmiyorum demişim gibi, üzüldüğün kadar üzüyor beni.
Ahmet Bağçe
Hatıralar ağarmış saçlarda gizlidir. Sayfalar dolusu hikâyeler orada, çünkü ona bir ömür sığmıştır
Ahmet Bağçe.
BEN ÂŞIKTIM
Eskiden sana ben âşıktım,
Şu an sana bir kalbim âşık,
Birde gözlerim.
Dilim söylemez oldu,
Acısını içine gömmüş,
Yalnız ve sessiz bir insan oldum.
Ahmet Bağçe
BİZE MEKTUP
Ne kadar uzakta olursak olalım, hep aynı gökyüzünü paylaşıyoruz. Aynı yıldızları izliyor aynı ay ışığında hayallere dalıyoruz. Gölgenin takip edemediği ay ışığının olduğu yerde, ta içerilerde bir yerde, yani yürekte. Beraber oturuyor. Aynı ateş içinde birlikte yanıyoruz. Ben hayalimde sana Meleğim diyorum biliyormusun. Hem seninle yandığım ilk yangın da değil bu. Aslında seninle farklı yerlerde birlikte çok yandık. Yani yanıyormuşuz da biz yandığımızı bilmiyormuşuz. Sonraları fark ettik. Hani bir alın yazısı derler ya! O yazı biraz belirsiz olunca okunamamış şimdiye dek. Alın yazımızın gecikmesinin sebebi okunamamasıymış, kadermiş. Sebebi buymuş. Yani hayalen sevmişiz birbirimizi. Hayallerimde sen beni çılgınca sevdin, tıpkı benim seni sevdiğim gibi. Sevgimiz sıradan değildi. Biz hiç sıradan olmadık, hep bizdik. Biz, biz olalı daha hiç kırılıp dökülmedik. Ayrılığa düşmedik. Belki ayrı yaşamaya mecbur edildik ama sevgimizden asla ödün vermedik meleğim, hep biz, biz olarak kaldık hayallerimizde.
Ahmet Bağçe
SANA İÇELİM
Seni belki unuturum da,
Bana seni hatırlatır, beni sevemediğin.
Kalbimi kıra, kıra öğrettin ya! Sevmediğini,
Teşekkür ederim.
Hadi otur karşıma,
Doldur kendine bir bardak aşk şarabımdan,
Benden olsun;
Nasıl olmuş bir bak hele tadına,
Üzümü kırılan dalımdan, mayası aşkımdan,
Ben sana içeyim, sende kırdığın dallara.
Ahmet Bağçe
SON ARZUM
İşte benim aklımı çelenim, dinle bak!
Ben senden gitmedim ki, oradayım.
Çöpe attığın ömrümün gölgesinde,
Istırabımla baş başa kaygılardayım.
Ve düşünüyorum seni aklıma getiren şarkılarla,
Çığlık çığlığa bağırsa da yüreğim,
Hayat diyorum, açılar yüklese de omuzlarıma,
Verecek son arzum olan seni bana.
Ahmet Bağçe
HEP O YERDESİN
Gidesim var senin hayalinin olmadığı bir yere, seni düşünürken hep kendimden kaçıyorum. Ama kendimi kandırıyorum. Neden biliyormusun! Daha sen, seni sevdiğimi bile bilmiyorsun. Onun için sana, beni hiç sevmedin diyemiyorum. Fakat buna rağmen nereye gitsem, ne yapsam hep o yerlerde sen varsın. Yokluğuna alışamadım derken bile gülüyorum kendime. Saçmaladığımın farkındayım fakat bunu kabullensem de kendimi alamıyorum seni düşünmekten.
Ahmet Bağçe
BİLEMEZSİN
Ve sana olumlu gelir mi?
Düşündüğün şeyleri yapmak yerine,
Doğru bir şey yapıyormuş gibi farklı bir şeyi yapmak,
Hayır demek yerine geldiğini.
Bilirmisin tabi ki, bilemezsin,
Gülüşünün ben de kaç sonbahar ettiğini.
Ahmet Bağçe
UZAKTAN
Uzaktan çok uzaklardan,
Tozlu yollara iz bıraktığın yerlerden,
Ormanın yeşillikleri arasından,
Bir merhaba demeni istemiştim.
Dedin de ben mi işitmedim,
Yoksa beni, sen mi görmezden geldin.
Ahmet Bağçe
Niye mi üzülüyorum. Bende ne hava, ne ışık ve ne de dost kaldı. Üzüntüden başka. Foto sakın çekme. Bir kulp takarlar;
Ahmet Bağçe
ZEVKİ SANA KALDI
Ne yaz yaktı, ne kış dondurdu,
Eğilip, bükülmedi bu yürek.
Bir nalına, birde mıhına,
Vurdun ha vurdun,
Zevki sana, İzleri bana kaldı.
Oysaki sana ben, bana sen lazımdın.
Ahmet Bağçe
Sen, seni yüreğime diken, kirpikleriyle çapasını yapıp, yaşlarıyla suyunu veren gözümün bir tanesisin.
Ahmet Bağçe
KÜLLE ÜSTÜNÜ
Sen özlediğim ve beklediğim şeylerden de güzelsin,
Eski aşklar gibi, eskidikçe artan pişmanlığımsın.
Üfleyip söndürmesin kimse alevlendirdiğin bu kalbi,
Külle üstünü, aşkın içinde ömür boyu sönmesin.
Ahmet Bağçe
SEVİLEMEDİM
Yalnız kaldığımda sazımla konuşurum, sıkılırsam fırçalarımla özenle, bezenle yaptığım yağlı resim tablolarımı konuştururum. Onlar, yani resimlerim konuşurken, bu defa neler söylediklerini dinlerim dedi ve sonra mutfağa gitti. Biraz sonra mutfaktan pişirmekte olduğu dolmadan tabakta bir tane getirdi, tadına bakmamı söyledi. Ha! Sütlaçta yapmıştım, dolmanın tadına bir bak sonra sütlaç nasıl olmuş hoşuna gidecek mi dedi. Düşündüm başka ne maharetlerinin olduğunu. Ve sordum. Bunların hepsini sen mi yapıyorsun, evet dedi. Maşallah on parmağından on hüner dedim. Peki, yapamadığın yâda yapamadıkların var mı? Olmaz mı? Nicedir severim, sevilemedim.
Ahmet Bağçe
UZAKTAN SEVİYORUM
Artık uzaktan bakarak, hayallerimde yaşatarak seviyorum seni.
Bir filmi değil, gerçekleri yaşıyorum.
Çünkü aramızda mesafeler var,
Sana uzaktan bakışım ondan.
Sevgilerimiz farklı, ben seni seviyorum, sense arkadaşlığımızı.
Tercihim, benim isteğim yanımda olman iken,
Senin tercihin çok farklı.
Bu yüzden uzaktan seviyorum seni.
Ahmet Bağçe
DEDİ YANARSIN
Çünkü sevdim dedi,
Sonra devam etti,
Kanat çırpmak istiyorum diyar, diyar.
Yüreğine konmak istiyorum.
Dedim sakın konma.
Hatırla şairin dediğini.
Konma aşkın üzerine,
Konarsan aşkın üzerine yanar ayakların.
Dedi Umurumda mı?
Ne demiş Mevlana.
Eğer uçup konamazsam ne işe yarar bu kanatlar.
Ve devam etti.
Acı ayrılıksa, mutluluk kavuşmak.
Ahmet Bağçe
BU AŞK MI?
Kayıtsız kalmak kolay mı?
İkimizin hayatında bir şeyler oluyor.
Buna aşk deniyorsa!
Bir ömür, uzunca bir ömür,
Her gün yaşanacak sanırım bu sevda.
Ahmet Bağçe
Deme öyle,
Kırıyorsun beni,
Sana gözümle bakmadığımın nedeni,
Kalbimle baktığımdan, değer verdiğimdendir.
Çünkü sen sadece sevilmeye değil,
Hep sevilmeye,taktir edilmeye layıksın.
Ahmet Bağçe
Aramıza giren dargınlığın yarısı beni gülüşünden mahrum ederken, sana düşen diğer yarısını merak ediyorum.
Ahmet Bağçe
EZBERİNDEYİM
Sahip olduğum zamanın bir dilimi kadar elinden tutmak isterim. Kabaran yüreğimi dindirmek, akan gözyaşlarımı silmek isterim. Ben öylesine sendeyim ki, seni unutacağım diye ezberindeyim.
Ahmet Bağçe
ACININ UMUTLARI
Nasıl unuturum ben seni,
Ayrılığın kor gibi yakıyor içimi.
Acın umutlarımı yok ettiği gün,
Yeşeren sevgilerim de toprak oldu bu gün.
Acaba acının umutları var mı?
Varsa taşıyabilir mi? Omuzlar.
Hep aynı nakarat sayfadaki okuduklarım.
Artık alışmaya çalıştım,
Öyle bir yere geldim ki, tükenen yol ve karşımda okyanus.
Sensizliği yollara, umutlarımı okyanusa bıraktım.
Artık nem kapıyor bulutlardan gözlerim.
Ne susabiliyorum ne konuşabiliyorum anladın mı? Ölüyorum.
Ahmet Bağçe
Beraber oynadığımız tavla vardı ya. Artık vitrinde. Çünkü dokunduğun her pulun izleri dertlendiriyor beni.
Ahmet Bağçe
Sensizliğin açıklığından gelen tipiden içim titriyor. Sanırsın gönlüme kış geldi. Ama bu gönül kışa hazır değil ki.
Ahmet Bağçe
HAZ ALMIYORSUN
Sabahı bekleyen gökyüzü gibi hayalimdesin.
Sessiz sakin sabırla beklediğim hasretim.
Ve ben resmine sarılıyorum sana sarılır gibi,
Yağmur sonrası toprak gibi kokuyor resmin.
Bazen lodosa diyorum hiç değilse kokusunu getir,
Yâda haber ver, gelmek istiyorsa ben bıraktığı yerdeyim.
Biliyorum; Görmüyorsun içimdeki ateşi ne diyebilirim,
Haz almadığın melodi için sana dansı nasıl teklif edeyim.
Ahmet Bağçe
Güçsüz olduğumdan değil, vazgeçemedim işte. Bir denklem kurdum kendimce. Vazgeçemedim eşittir sevda. Çözüm sonucu, bilinmeyen muamma.
Ahmet Bağçe
Hani diyorum ki, anlamadan, dinlemeden alıp başını gitme, dön arkana, gözlerime bir bak, için siniyorsa git sevgilim.
Ahmet Bağçe
İçinde volkanlar patlarken sevgini söylemekten çekiniyorsan, ya! Sineye çekip unutacaksın, yâda ömür boyu sevgini içinde gizleyip ah! Çekeceksin. Bilesiniz ki; Denizi seviyorsan dalga boyuna katlanacaksın.
Ahmet Bağçe
GÜLÜMSERMİSİN
Özür dilerim en içten, sevgim yüreğimin en derininde,
Kalbime sığdırmaya çalıştım sığmadı büyüklüğünden,
Bu yüzden özür dilerim seni damarlarımda gezdirdiğim den.
Biliyormusun küçük hatalar büyük mutlulukların inşasını yıkar,
Yeşeren bir sevginin tomurcuğunu kocaman sevgilere ulaştırmaya ne dersin!
Ben sana kocaman gülümsüyorum,
Sende bana kocaman gülümser misin?
Ahmet Bağçe
EYLÜLÜNDE
Ey! Sevgili huzurlu ol, mutlu ol, mutluluğun daimi olsun,
Ömür boyu sürsün. Şunu ifade edeyim ki;
Çok tepelerde ulaşılmayacak yerde bir elma gibisin,
Tepede olmana imreniyorum ama birazda üzülüyorum,
Ulaşamadığıma, sesimi, sevgimi duyuramadığıma,
Diyorum ki; Eylülünde başka, başka yerlere değil elime gelesin,
Bunu neden söyledim biliyormusun!
Toprağa düşmeni istemediğimden, kıyamadığımdan.
Ahmet Bağçe
KIRILDIM
Tutamadım gençliğimi, uçtu gitti,
Sessiz sedasız elveda demeden,
Hediyesi ağarmış saçlar, dertler, sıkıntılar.
Birde gönlüme gizlice gizlediği yar.
Günlerimi su gibi içti bitirdi,
Şimdi yüreğim kabarık aklım karışık.
Kalmadı bende benlik, kırıldıkça kırıldı,
Paramparça oldum, parçalara ayrıldım.
Ahmet Bağçe
SEN YÜKLÜ
Sevgini bulutlara yazdım,
Beklerim yağmasını.
Üzerime, üzerime yağsın ki;
Seni bulsun yüreğim,
Kokunu sindir,
Dolu bir kalp, boşalmış bir bulut,
Ve sen yüklü mutluluğum.
Ahmet Bağçe
Ne zaman mutluluk ruhumu teslim alsa, o an yüreğime bir kar yağıyor, içime giren ayaz sarsıyor İçim titriyor benim.
Ahmet Bağçe
Sevdan yüreğime sığmayınca ağaçlara kazıdım aşkımı. Çünkü ne zaman sana gelmek istesem oturmamı istiyor yalnızlığım.
Ahmet Bağçe
Belki mükemmel değilim ama senin sığacağın kadar bir alın var bende. Çünkü sen alnıma yazılmış kaderimsin benim.
Ahmet Bağe
KÖR OLUR
Yüzüne bakmaya cesaretim yok,
Kör olur gözlerim seni görünce,
Damlayla dolmayan kova gibi,
Tın, tın eder beynim aklım sendeyken.
Ahmet Bağçe
Of be hayatım, özlemek dili nasıl bir dil. Öğrendikçe sessiz harfler çoğalıyor. Sana sesli olarak nasılsın diyemedim.
Ahmet Bağçe
Benden sakındığın o gözlerin var ya! Gözlerimin en güzel manzarası, ayırmakta zorlanıyorum.
Ahmet Bağçe
İşte öyle mah yüzlüm. Yıldızlara uzandım, seni sordum, aşk hastalığına tutulmuşsun. Acil şifalar dilerim.
Ahmet Bağçe
Belki zaman geçince seni seviyorum demek düşerse dilimden alınganlık yapma. O söz içeride büyüdükçe büyüyor.
Ahmet Bağçe
Bu kaçıncı defa tükeniş, kaçıncı defa kayboluş. Gel ,tut ellerimden, kurtar beni hasretinden.
Ahmet Bağçe
Bu çakıllı yolları tepelemenin zor olduğunu bile, bile sana yürüdüm. Elinden tutup, birlikte yürümeyi hayal ede, ede.
Ahmet Bağçe
UYANDIKCA
Gene yanlışla başladı gün,
Yanlışa gidiyor gene hayat.
Oysaki nede süsüydü rüyalarımda,
Düşündükçe ıstırap çekiyor bu can,
En iyisi mi uykulu kalmak,
Uyandıkça canım sıkılıyor.
Ahmet Bağçe
Telaşlanıp beni etrafta arama ben kalbindeyim.
Ahmet Bağçe
KAHVEM VE HAYALİN
İnsanın içi yanar mı? Hiç
Yanıyor işte alev, alev.
Bugün yazmak istedim,
Dökmek istedim acılarımı kelimelerimle.
Soğumuş kahvem beklesin,
Sigaram sönmüş zaten, kanyak bekliyor masamda.
Bir eksiğim var,
Beraberinde götürdüğün siyah beyaz resmin.
Fakat bir de unuttuğun var.
Götüremediğin hayalin ve aşkın.
Bugün öğleden sonra kumsaldaydım.
Kimsecikler yoktu,
Bir senin hayalin vardı, birde ben.
Dalgalar hışır, hışır vuruyordu sahile.
Pek heyecanlı gibiydiler, kumlar arasında dolaşırken.
Dönüşleri pekte istekli değil gibiydi,
Hüzünlüydüler benim gibi.
Biliyorlardı aynı denizin sularıydılar lakin,
Farklı dalgalara kapılacaklardı tıpkı senin gibi.
Kumlara adını yazdım, silindikçe bıkmadan,
Ara sıra dokundum yazdığım adına,
Nemliydi, ıslaktı.
Sanırım alışık değildi ayrılığa benim gibi,
Ağlıyordu için, için.
Akşam oldu karanlığıma döndüm,
Şimdi buradayım masa başında,
Yalnızlığım, masam, sandalyem ve ben,
Soğumuş kahvem, yanan sigaram ve kanyağım.
Ahmet Bağçe
NEFRET EDİLEREK
Onun gülüşü başkaydı,
Bir gülümsedi mi? Başım dönerdi,
Ait olduğu yerde yoklardım hemen,
Sevdiği kadar değil,
Sevdiğim kadar severdim.
Sevesi yokmuş meğer.
Özlemek neymiş tatmamış.
Ve üzülerek ona sordum,
Hiç nefret edile, edile sevdin mi?
Hep yanımda olsa dedin mi?
Ben dedim, seni hep sevdiğim için.
Seven vazgeçmez derler ya!
Ben vazgeçmedim.
Kokun bir başkaydı, bir başkaydı ateşin,
Yaktığın yer bir başkaydı.
Özlemin olgunlaştırırken eğitiyordu,
Birde yorulmadan yıpratıyordu insanı.
Ahmet Bağçe
YOKLUĞUN ZOR
Kelimeler yetersiz kalınca,
Bu defa yokluğuna ağlarım.
Bana, ben buradayım de ki,
Durulsun gözyaşlarım.
Çünkü sana geldiğimde,
Kendime geliyorum.
Ahmet Bağçe
HEP ORADASIN
Gittiğim yollar hep aynı koya çıkıyor,
Ve sen hep oradasın.
Eylülde gazel arasında ceviz bulmak gibi sevinirken,
Heyecanımdan ter dökerim.
Ahmet Bağçe
Bilinmeyen ışıklar vardır karanlıklar arasında. O ışığı bulmak su içinde nefes almak kadar zor, susmak kadar akılcı.
Ahmet Bağçe
BUZ TUTMUŞ
Ben sana aşkımı itiraf ettiğimde,
Mevsim sonbahar hava karlıydı,
Tıpkı senin bu günkü buz tutmuş yüreğin gibi.
Sonuçta uğruna donmam gerekse bile,
Buz tutmuş yüreğine sarılmam gerek.
Ahmet Bağçe
Seni aklımda tutmam kolay da, yanımda tutmam çok zor. Çünkü kıyıya vuran balık gibi çırpınıyor bu yürek.
Ahmet Bağçe
Her şeye sil baştan başlamak için, sil baştan sevmek lazım diyor ya şarkılar, keşke kolay olsaydı dersaadetim.
Ahmet Bağçe
SEN BENİM DUAMSIN
Yıldızlar kayarken, bir dilek tutulur ya!
Ben tutmam endişe duyarım.
Yıldızlar gibi gözden kaybolacağından korkarım,
Ben gökkuşağının oluşumunda tutarım dileğimi.
Çünkü o zaman sen benim dileğimsin, duamsın.
Gökkuşağı olurken aklım sana takılır,
Kalbim gök gürültüsü gibi çarpar,
Gözyaşlarım yağmura dönüşür.
Ve senin hayalin gözlerimin önüne gelir,
Yağmurun nedeni sen olunca,
Yüreğime bir sükûnet gelir,
Budur bana senden gelen mutluluk en büyük hediye.
Ahmet Bağçe
EĞER VARSAN
Ben yağmurda ıslanırken,
Sana olan aşkım aklıma gelir,
Eğer benimle varsan ıslanmaya,
Hazırım birlikte sonuna kadar sırılsıklam olmaya.
Yok diyeceksen çıkmam seninle uzun yola.
Ahmet Bağçe
ÖZLEDİN Mİ?
Benim gibi mi? Kapandın içine,
Anlatayım istersen,
Bende uzun zaman o duyguları yaşadım.
İmkânsızlığı işledim ruhuma,
Âşık oldum biz olamadığımın hayaline,
Özlemini çektim yıllarca.
Sen hiç imkânsızlık içinde boğuldun mu?
Âşık oldun mu? Delicesine,
Özledin mi? Çölün suyu özlediği gibi birini!
Ahmet Bağçe
AŞK BİR SANCI MI?
Bazen ne çok sıkıntı içine gireriz, birileriyle konuşmak isteriz. Duygularımızı paylaşmak isterken, o birilerinin duygularına da ulaşmak isteriz. Fakat kolay olmaz, zorlanırız ulaştıramayız. Hislerimizi, hissettiklerimizi. Birde bu aşk ise işte o zaman daha da zor. Daha ilk anda bir sıfır mağlupsun, korku sarar insanı. Karşılıklı mı? Karşılıksız mı? Artık anlam çıkarırsın, bakışlarından, gülümsemesinden, hareketlerinden. Görmek istersin her an. Bu defa alışkanlık yapar, kimi görse ona benzetirsin, ama onların yerine de koymak istemezin. Gözlerini, gülüşünü, yürüyüşünü, her hareketini ezberlersin, ezber edersin. Buna aşk diyoruz, Karşılıklı olsa da, olmasa da, aşk deniliyor bu eyleme. Artık gece gündüze karışmıştır, hüzün sarmıştır seven yüreğe. İçine sevdiği düşmüştür, ister istemez hüznü güzelleşmiştir iyiden iyiye. Artık kalp kaburgasına sığmayacaktır. Boğulsa da çıkmak istemeyecektir aşk okyanusundan.
Ahmet Bağçe
HAYALİMDEKİ GÜLÜM
Bak sana ne diyecektim;
Duydum ki gül bahçesine gitmeyecekmişsin,
O gün ben gelmeyeceğim,
Hayalimdeki gülümle birlikte olacağım,
Gönül rahatlığıyla gidebilirsin.
Ahmet Bağçe
SEVİLİNCE
Acı bir tebessümle uyanırım bazen,
Gözlerimi ovuşturarak açarım yeni güne.
İzlerim eski melodiler gibi hayatın tesellisini şarkılarda,
Ve o özlemli şarkılar der ki dinle.
Sen varsan yeni bir gün de var.
Hayatını yaşa istediğin kadar.
Sende biliyorsun sevdiğini,
Ama hayat sevilince ruha renk katar.
Ahmet Bağçe
İÇİME KAZIDIM
Sonra seni gördüm,
Üzerinde pembe renkli aşk elbisesi,
Mest oldum mest eden güzelliğine,
İşte o zaman âşık oldum,
Aşka çağırıyordun sanki beni.
Bir ara hayallere daldım,
Semalara uçtu gönlüm, çıldırdı kalbim,
Sonra kaybettim seni.
Yağmura sordum, bulutlarda aradım seni,
Rüzgârların şarkılarında duymak istedim adını.
Ve kayboldu umudum, sonra kazıdım güzelliğini içime,
Boşluğumda yer kalmamacasına.
Ahmet Bağçe
DÖRT ELLE
Ben en çok sana aşkla bakarken mutluyum.
Hani sen yok olduğun zaman var ya!
Kalbim boş ve ben yarımım.
Kapı önü, pencere yanı ve ben sessiz,
Duvardaki resimler konuşuyor benimle.
Ne güzel diyor,
Gözleriniz ve kalpleriniz haberleşiyor birbiriyle.
Sanki bir birinizin mutluluğu, umudu ve nefesi gibi,
O zaman birleştirin ellerinizi hayata sarılın dört elle,
Peki, sen varmısın?
Sende ki iki elle bendeki iki eli birleştirip,
Sarılalım hayata dört elle.
Ahmet Bağçe
Hayat, sevgi, aşk ve evlilik üzerine kurulmuş,
Bazen niye yaptığımızı anlamadığımız bir mutluluk mücadelesidir.
Ve o içinde yağmurlu, rüzgârlı ve güneşli günleri barındırır.
Ahmet Bağçe
Sen benim yüreğimde doğdun, duygularımla beslendin, ama sen harici sevdin. Dâhili seven ben oldum.
Ahmet Bağçe
Bütün ressamlar seni mi çizdi. Sen mi, poz verdin bütün resimlere. Nerede bir resim görsem sen varsın gözlerimde.
Ahmet Bağçe
KARANLIĞINDAYIM
Ben bir senin aşkının derinliğindeki karanlıktan,
Birde sığında oksijensiz kalıp ölmekten korkarım.
Ben de bir insanım, senin gibi,
Nasıl ki, bir insan, insansız yaşayamazsa,
Bende sensiz yaşayamam.
Ahmet Bağçe
ÖZEL GÜN
Bu gün çok özel bir gün benim için.
Çünkü hayatımın kalan kısmının ilk günü.
Çevremde görebildiğim her şeye bakış acımın değiştiği,
Gördüklerimin de değiştiğini gördüğüm ilk gün bugün.
Nereli olduğum sorulduğunda sevdiğimin kabinin olduğu yer derken,
Ona da sorulduğunda oralı olmadığını gördüğüm gün bugün.
Artık kolaya kaçıp yokuş aşağıya inmektense, tepede güzel manzarayı izlemek,
Onun kalp atışlarını değil, kendi kalp atışlarımı duymaya izin verdiğim gün bugün.
Ahmet Bağçe
SANA ÂŞIKKEN
Senin bana karşı sevgin yok ama,
Benim seninle ilgili hayallerim var.
Bu yüzden sana sırılsıklam âşıkken,
Haberim olmaz yağmurun ıslatmasından.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİN BANA BİR ŞEYLER SÖYLEMEK İSTİYORDU
Ve sonra bir süre göz göze geldik. Yanına gittim konuşmak istedim, Fakat cesaret edemedim. Közde demlenen çaydanlık ilişti gözlerime. Dedim çay alırmısın. Teşekkür etmeyi beceremem ama evet, bir bardak alırım dedi. Kaç şekerli olsun dedim. Şekerle aram iyi değil dedi. Bir bardak çay doldurdum uzattım. Bir yudum aldı ve bana gözlerin dedi. Az önce gözlerin bana bir şeyler söylemek istiyordu. Söyle çekinmesin söylesin,
Ahme Bağçe
SAÇLARINI OYNAYAN KADIN
En çok saçlarıyla oynayan kadından korkmuşumdur, birde boğazına bir şey kaçmışta, karıncalaşmış gibi yapan kadınlardan. Bu durumdan kurtulmaya çalışır gibi davranırlar. Çünkü düşüncelerini, isteklerini kabullendirmek için en başarılı psikolojik silahlarıdır. Sanırım ağlayacağım diyerek baskı yaparlar ve en başarılı rollerini uygularlar. Bu tip kadınlardan kurtulmanın çaresi de yoktur. Kadın çok iyi biliyor kendisinden vazgeçilemeyeceğini. Önceden enjekte ettiği iyi niyet virüsü görevini başarıyla tamamlamıştır. Sahte sevgisini gerçekleştirmiş, seviyormuş gibi yaparak, kendisine âşık ettiği kişinin en nadide yerine yerleştirmiştir kendisini. Yerleştiği yere kök salmıştır. Artık dilediği her şeyi basit psikolojik baskılarla halletmesi çok kolaydır. Psikoloji eğitimi görmese de. Çünkü ebeveynlerinden öyle eğitim görmüştür. Hani annesi evinde yetişmiş derler ya! Aynen öyle. Bir söz vardır ya! ‘’Balık deyince aklıma rakıdan önce burç gelen insanlara bir diyeceğim yok diye’’ işte bende saçlarını oynayan kadın ve boğazı gıcıklanan kadınlardan korkarım ve bu gibi kadınlara rastlamak istemem.
Ahmet Bağçe
SOĞUK BAKIŞ
Sen gecemde doğan güneşmisin nesin,
Kar tanesi gibi eririm karşında.
Ve ben çok zaman buz gibi oldum,
Sevgisiz soğuk bakışlarına.
Çok yıldızlar izledi gecelerinde,
Kaç dala takıldı,
Kaç yaprak arasından bakındı.
Bir tek ele koptu bu gönül.
Ahmet Bağçe
Kan yarası değildi,
Aşk yarasıydı yüreğimde açılan yara.
Aşk yarası,
Kabuk tutmaz, kan yarası gibi.
Ahmet Bağçe
Parmaklarımın tutamadığı yağmuru,
Tutmaya çalıştığım kadar sevdim seni.
Aşk sensen ben neyim.
Ahmet Bağçe
GÜLEN SENDİN
Seni görünce bir kere güldüm,
Sonra sen bana güldün,
Artık hep gülen sen oldun,
Mandalına tutunan çamaşır gibi,
Asılı kaldım ipinde.
Ahmet Bağçe
TOPRAĞA DEĞİL
Bazen kar tanesi gibi üzerine yağmak isterim,
Ve sende eriyip, sende buharlaşmak için,
Geri vermeyen toprağa düşmeden,
Üzerine yağmak saçlarına tutunmak için.
Ahmet Bağçe
SONSUZ SEVGİ
Çünkü senin sevgini giydim,
Sıcacık sanki kış elbisesi,
Öylesine bürüdü ki, pamuk gibi,
Sonsuzluk gibi, bitmesi istenmeyen tat gibi.
Ve ben aşkımı sonsuza bıraktım,
Gökyüzünde ki, yıldızlar gibi.
Ahmet Bağçe
AKLIMIN NOKTASI
Yalnızlığı siyahta,
Sonsuzluğu gökyüzünde,
Huzuru denizde buldum.
Hayalleri denizin mavisinde,
Yeşili güneşin gülüşünde gördüm.
Ve benim aklımın noktası,
Sende benim yüreğimin güneşi ol,
Yüreğinin yeşili olayım.
Ahmet Bağçe
AŞK KUMAR MI?
Sana olan aşkımın bana kattığı değerlere baktığımda,
Ona bakış açımın değiştiğini.
Bazı konularda olgunlaştığımı anladım.
Ben, aşkta güzel bir başlangıç hayal ederken,
Aşkı kumara benzettim.
Onda kaybetmenin olduğunu,
Kazanmanın güç olduğunu,
Onu elde tutmanın pahalı olduğunu öğrendim,
Ve tabiî ki sabrı.
Ahmet Bağçe
Kalbinden geçirdiğini okunmasın diye kaçırırsan gözlerini,
Dudakların, aşkla dokunan parmaklardan Bilge yaratır.
Çünkü aşkın büyüklüğü ruhu derinden etkiler.
Ahmet Bağçe
KAPILDIM
Sen bana böyle aşkla bakıyorsun ya.
İşte o bakışına kapıldım ben,
Sen bana baktıkça eriyorum biliyormusun,
Bu yüzden sana kapıldıkça kapılıyorum ben.
Ahmet Bağçe
KENDİSİNDE ARADIM
Yüreğinde aradım kendimi,
Sonra dudaklarına sordum,
Biliyordum onda olduğumu,
Hissettim bedeninde sıcaklığımı.
Ne dudakları, nede yüreği burada yok demediler,
Var demeye de izin vermedi yüreği.
Bu defa gözlerine baktım az telaşlı gibiydi.
Dedim yoksa göz kapaklarına mı gizledi beni.
Çünkü o da biliyordu,
Bendeki kayıp olan benim, kendisinde gizlendiğini,
Yüreğimin de, hiç benim olmayacak olan onun yüreğini,
Ondan başkasını sevmeye izin vermeyecek olan onu sevdiğini.
Ahmet Bağçe
ŞARKI SÖYLÜYOR
Bir bak giderken arkana,
Görmeye çalış gözlerden dökülen yaşları,
Yâda el sallayan âşık sarhoşu,
Belki eşlik ediyordur,
Yürek denilen saksı içinde,
Serpilip gelişen sevgin.
Şarkı söylüyordur aşk dünyasındaki çiçeklere,
Sakın devindirme saksısı kırılabilir
Ahmet Bağçe
BEKLEME
Diyorlar ki kaybettiğin yerde bekleme,
Neden ki;
Nerede beklenir?
Ben, bir sevgi kaybettim,
Sevdiğimin kalbinde.
Bekleyeceğim o kalbin çevresinde.
Sevgi kurumuş kütük değil ki,
Zor kaybolur çili yürekte olan sevgiler.
Ahmet Bağçe
YOLUN SONU
Sevmekte zorlanmayan kalp,
Sevilmekte zorlanıyorsa,
O sevgi karşılıksız sevgidir.
Vakit geçmeden tut ellerinden,
Yolun sonu çıkmaz sokak.
Ahmet Bağçe
UNUTULMAZ
Bazen kaybetmek istemezsin,
O her zaman yanındadır, yanı başındadır,
Uzaklar da olsa da.
Çünkü sevdiğin zaman,
Dalında gül koklar gibi,
Özlemiyle gezinirsin çiçek bahçesinde gezer gibi.
Ahmet Bağçe
BEKLEDİM
Sonra bekledim seni epeyce bir zaman,
Bir ara kalbim çırptı heyecan verdi bana.
Yakınımda ki durgun suya ilişti gözüm,
Görüntümde kar yağmış gibi beyazlaşmış saçlarım,
Anladım ki yaşam sonu gelmiş senin yerine.
Ahmet Bağçe
Kara kalem olsaydım, bir kalp çizerdim, sol yanına adını, sağ yanına adımı yazardım bakardık kalpten kalbe.
Ahmet Bağçe
ESKİDEN ÇOK YAKINDIK
Bir gün kaldığın yerde bulacak biri benden önce.
Bir ip kopacak yüreğimde sizi görünce,
Sonra ben ağlayacağım, sen ağlayacaksın,
Tek şey dolaşacak dilimizde.
Biz eskiden çok yakındık.
Ahmet Bağçe
AŞK TERİ
Ve bir gün yüzüme baktığında,
Bir değişiklik görürsen şayet,
Gözlerimin yağışına bak,
Kokla gözyaşlarımın kokusunu.
Onda sen kokarsın, hasretin kokar.
Yüreğime ektiğim sevginin,
Gönül tarlası sürülürken,
Akan aşk terimde umutlarım kokar buram, buram.
Oysaki sen mutluluğu bir kenara ittin,
Yüreğimde ki, hasat’ım derdin oldu.
Aşındı hayallerim,
Delik deşik oldu umutlarım.
Söz konusu sen olunca, ışık saçan gözlerimin.
Feri kayboldu,
Sustu, sustu da, çiledi yağmur gibi,
Gönül selinin akışı, gene de sana oldu.
Ahmet Bağçe
SEVGİLİYE MEKTUP
Belki farkında değilsin.
Ben deryanda seyir halinde gemiyim de,
Sen benim önümü aydınlatan fener gibisin.
Ve ben sana bakarak yönümü buluyorum.
Çünkü seni kalbimde misafir etiğim günden beri,
Yolumun rotasını sana bakarak buluyorum.
Bazen kötü bir gün yaşasam,
Hemen seninle birlikte geçirdiğimiz o güzel anılara gidiyorum,
Ve yenilerini eklemek istediğim o muhteşem gelecekle süslüyorum zihnimi.
Senin hayatında olduğum düşüncesi de çok mutlu ediyor beni.
Hatta seninle yeni bir güne başlamanın verdiği mutluluğu tarif edemem.
Güzel bir manzarayı izler gibi.
Ve sonra dalıp sana gidiyorum, aşkımızın olduğu güzelliklere doğru.
Ahmet Bağçe
Aklımı kurcalayanın gönlünde olmayınca, gönlünde olduğum da aklımı kurcalamıyor.
Ahmet Bağçe
UNUTURSUN
Bugünlerde bir tuhaf oldu kalbim,
Dert gölüne döndü içim.
Sen bir aşk yağmuru oldun,
Üstüme, üstüme yağdın, yağdın, yağdın.
Ve ben sırılsıklam olurken korkulara büründüm,
Bir gün dinersinde unutulurum diye.
Ahmet Bağçe
KÖPRÜ KURDU GÖZLERİM
Yine yağıyor karla karışık yağmur, pencerem, soğuk ve ben,
Uyuklamaya başladım, hayalin geldi diz çöktü önüme.
Özlemim halat oldu, köprü kurdu gözlerim gözlerine,
Ve sonra fırladı gitti sana doğru nefes, nefese.
Bir dinle onu, ondan dökülecek sözleri,
Bir tamam götür anlat gerçeğine.
De ki! Özlemi yaklaştıkça kokusunu çektim içime,
Onda ki, sana olan özlem kokusundan, burnumun direkleri sızladı.
Ahmet Bağçe
BİZE NE OLDU
Biz gözü aç çocuklar değildik, karnı aç çocuklardık,
Varlık içinde yoksulduk, gönlümüzde tok yetiştik.
Biz hepimiz birdik, diriydik, tek yürekte candık,
Bilmeze kırdığımız kalpten özür dilemesini bilirdik,
Şimdi ne oldu da bize, biz bizlikten edildik.
Ahmet Bağçe
BAHAR VE BEN
Öyle çok bahar yaşadım ki yağmur eşliğinde,
Yeşil, yeşil sallanırken dalında yapraklar,
Süzülüp gelirken yakıcı sıcağıyla güneş,
Tesirsiz kalırdı süzülürken arasından.
Ahmet Bağçe
Tamam, beni sev, sev de, ilkbaharda sarıp sarmalayan, kış gününde bırakıp giden yaprak gibi çekip gitme.
Ahmet Bağçe
SENSİZ KALDIĞIMDA
Yağmur altında sırılsıklam ıslanırken,
Kapalı bir yer aranır ya insan,
Göz ucuyla kuru bir giysiye bakınır,
Sıcak bir yorgana sarılıp,
Pamuk gibi bir döşekte uyumak ister ya!
İşte bende sensiz kaldığımda,
Omzuna yaslanıp uyumak istercesine,
Aynı tutkuyla ararım seni,
Duygularımın en içteninden.
Ahmet Bağçe
AKLIMDA OLDUKÇA
Senin, bana kararan bulutum değil,
Yüreğime doğan güneşim olmanı istedim.
Anlamadığımı mı? Sanıyorsun,
Gülünü seven, sevdiğini belli eder.
Bakma benim gözyaşlarımın akmadığına,
İçim sessiz ağlıyor, sen aklımda oldukça.
Ahmet Bağçe
KIRIK DUYGULAR
Bazen ağlarım özlemine duygularım kabarınca,
Bu defa duygularıma kırılırım sana kırıldığım kadar.
Engel olamadığım gözyaşlarım buz tutar kirpiklerimde,
Dokunma üşütür ellerini hayatın soğuttu umutlarımı.
Ahmet Bağçe
ı
SENİ KAYBETTİM
Hiçbir şey kaybetmezken,
Seni nasıl kaybettim.
Bendeki sevgin, sende ki kalbim,
İçimdeki acı yoğurdu beni.
Ne çok aradım suyunu bulamadım,
Sönmedi yanan yüreğim.
Delicesine sevdim,
Ateşinde yandım, ödülüm yalnızlık oldu.
Ahmet Bağçe
EVLİLİK
İlk defa kendimle baş başa kaldığımda, omuzlarımda ağır bir yük var gibi hissettim kendimi. Artık karar mercii kendimmişim de, o yükü üzerimden indirme, yâda taşıma kararı bana aitti. Ve düşündüm acaba neler oluyor ki bana. Evet, neler olmuyordu ki. Büyüklerimiz derlerdi, askere giderken. Askerliğini yapmayan adam, adamdan sayılmaz. Onlar için belki doğru bir sözdü ama düşündüm ki esas doğru olan askerlik değil, evlilikti. Adamı adam yapan, adama kişilik kazandıran, ilk defa kendisini, kendisiyle bırakan ve kendisiyle kendisini konuşturan, ailesi için risk alıp karar verdirendi evlilik. İşte ben evlendiğim gün bu düşüncelere sahip oldum. O gün kendimi ilk defa adam gibi gördüm. Çünkü o gün benim için her konuda karar veren babam yoktu. O gün yanımda evliliğim vardı. Yürümek zorunda olan evliliğim. Kendimle beni baş başa bırakan evlilik.
Ahmet Bağçe
Senin aşkını yüreğime taşımayı göze aldım da, ekonomik krizdeyim.
Ahmet Bağçe
Hayal kırıklığına mahkûm oldum. İzin ver de biraz yüreğinde gizleneyim.
Ahmet Bağçe
GERİ VER
Önce beni umutlandırdın,
Sonra umutlarımı elimden aldın.
O zaman sende,
Sana verdiğim aşkımı geri ver,
Yüreğim sende kalsın.
Ahmet Bağçe
Özlem yağdığında yüreğine, nerede olursan ol, orada sessizliğin melodisi, aşk ve hüzün söyler.
Ahmet Bağçe
SEN VE BEN
Ey benim kokusunu uzaktan aldığım,
Sen ve ben,
Aynı cümlede geçen iki kelimeyiz.
Sen yazılırken ben,
Ben yazılırken sen okunur, gücü yetmez silmeye silgilerin.
Ben sana mavi, mavi bakarken sen denizin rengini,
Sen bana yeşil, yeşil bakarken ben unuturum doğanın yeşilini.
Çünkü sen ve ben bir çerçeveye yakışan iki resimiz.
Ahmet Bağçe
Ne okşayıp sevebildin, nede elimden tutabildin, yaz dedin kavurdun, güz dedin savurdun, yere düştü umutlarım.
Ahmet Bağçe
Aramızda az bir aralık var ama ocağa uzat ayağını. Şu aralık var ya! Uzun aşkların başladığı anlar.
Ahmet Bağçe
SAKLANMA
İçine sakladıkça sırrına erişemem,
Bende senin aşkını içimde saklamak zorunda kalırım,
Gökyüzü mavisinin deniz de saklandığı gibi.
Aynı denizin balığı isek,
Farklı kıyılara dalmayalım.
Ahmet Bağçe
Çıranın da işi kolay değil, yakmak için önce yanması gerek.
Ahmet Bağçe
Aşk’ım istersen az biraz sarıl bana, ben sana sarılınca sarhoş oluyorum.
Ahmet Bağçe
SEN VE BEN
Söz konusu sen ve ben olunca,
Kendimi düşünmekten alıkoyamıyorum.
Kimsin deme,
Aşk’mısın hiç deme.
Adını her duyduğumda,
Yüreğim ağzıma geliyor hepsi bu kadar.
Ahmet Bağçe
AŞKIN AĞIRLIĞI
Aşkın omuzlarımda öyle ağırlık yaptı ki, kaldıramadım.
Sonra yükü yüreğimle paylaştım,
Daha da katlanır oldu.
Anladın mı? Şimdi,
Seni neden bu kadar sevdiğimi!
Ahmet Bağçe
YETER Kİ GEL
Kaç kez daha uğraşacağım, o bakışlarının altındaki düşüncelerinin neler olduğunu çözmeye.
Kaç kez dinleyeceğim sessiz cümlelerinin gizemini. Ortaya bıraktığın yıkılmış ruh halini daha ne kadar tamirini yapacağım.
Biliyormusun! Şimdilerde ben var ya! O kadar çok şeyler özledim ki. Bunlar arasında en çok gürültüyü, yüksek sesleri, bağırmayı, feryat etmeyi, sessizlikten kurtulmayı özledim. Sevinç içinde düşe kalka uçurtmalarını uçurmaya çalışan çocuklar gibi. Hani tanıştığımız o yolun yarısındayken var ya, böyle olsun istememiştim, hatta istememiştik. Kaynaşmak, nefes almak, şen ve şakrak olmaktı isteğimiz, çocuklar gibi. Savaşmak değildi niyetimiz. Şimdi kendimizce oluşturduğumuz
rüzgâr içinde cebelleşiyoruz. Etrafımıza enkazları doldurduk kaldırmaktan da zorlanıyoruz. Oysaki mutluluk için ne çok dualar etmiştik.
Seni çok sevmiştim,
Ardına kadar açmıştım kale kapılarımı,
Yüreğimi fethetmene müsaade etmiştim,
Kapatmıştım kazılan kuyuların üzerini, engel olmaması için.
Kalbimin sesini dinliyordum, seni sevdiğimi düşlerken,
Gözlerim ışık saçarken bakışlarının karşısında ter döküyordu anlım.
Kızıyordum seninleyken kısacık olan zamanın, sensizken uzunluğuna.
Öyle mutlu oluyordum ki, tamamladığın diğer yarımımın boşluğun dolduğuna,
Şimdi ne oldu!
Bıraktın mı beni!
Hani nerede boşluğumda ki diğer yarım!
Hani duvardaki siyah beyaz resmim.
Özür dilerim, seni kırmak, incitmek değil maksadım,
Omuzlarımdaki oluşan enkazın yükü,
Yüreğimde açılan yaraların sargı bezleri,
Dermanlarımı kesti, durmakta zorlanır oldum dizlerimin üstünde,
Dertlerimi yansıtmaya çalıştım, ortaya konan salata gibi.
Sen mutluysan gerisi teferruat, bende mutlu sayılırım yalnızlığımla.
Eğer bir gün düşüncelerinden ayrılıp dönmek istersen,
O kadar uzakta sayılmam, buyur gel, yalnızlığımı gönderirim bir tarafa, yeter ki sen gel yanıma.
Ahmet Bağçe
SENİNLE SAHİLDE
Seninle sahilde karşılaşmıştık ya! Öyle utangaç duruyordun ki karşımda. Ellerini göğsüne götürdüğünde nefes almakta zorlanıyor gibiydin. Görülen o ki tutukluydu zihnin ama kimdi tutuklayan. Gözlerine baktım, kaçırdın benden bakışlarını. Dediğim gibi gözlerin gülmeni istemiyordu san ki; Çünkü içinden de gelmiyordu gülmek. Böyle şeylerin verdiği huzursuzluğu anlatmak zor. Bende de olur bazen. Bazı şeylere kırılırda insan kırgınlığını söyleyemez ya! Öyle bir şey. Sende de var gibiydi. Kırgındın fakat tebessüm etmekten de geri değildin. İşte karşılaştığımız o an var ya! O utangaç tavrın bunun gibiydi. Birine kırgındın lakin kimdi kırıldığın kişi söyleyemiyordun. Bir ara benmiyim dedim endişelendim, bu yüzden ürkekti sana olan bakışım. Sen bakma benim şu dediklerime. Gayeye alma. Hiç kimse mükemmel değildir. Ama herkes insandır. Sana bakarken gözlerindeki gül bahçesini gördüm. Dokunmak istedim göz kapaklarına. Ve sonra ellerini bir yere koymak istedim. Ta şurama, sol yanıma. Of neler söylüyorum böyle. Sen bakma dediklerime. Ben böyleyim işte. En son söyleyeceğimi söylerim işte. Saçmaladım mı? Yoksa.
Ahmet Bağçe
ERİDİM
Sen bana buzları eriten lodos gibi geldin,
Ve ben eridim karşında unuttum kendimi.
Kar yağışıyla çocukluğuma gittiğim gibi,
Eksik yanımı tamamlamaya geldim yanına.
Ahmet Bağçe
DALINA ÂŞIK YAPRAK
Bahar aylarında dallarında filizlenen yaprakları izlerim.
Nasılda iştahlı büyürler.
Bilirmisiniz, yapraklar dallarına âşıkmış,
O yüzden hemen büyümek isterlermiş.
Büyüyüp gölge yapmakmış niyetleri,
Tutunduğu dalın kurumasını önlemek içinmiş güneşten.
Ama dal kıymet bilmezmiş, keyfini düşünürmüş,
Zaman, zaman sallarmış serinlemek için yaprağı.
Yaprak sallandıkça yıpranırmış, ama ses çıkarmazmış.
Ta ki, dal kendisini sarartıp yere bırakıncaya kadar.
Buna rağmen küsüp gitmezmiş düştüğü ağacın dibinden,
Çürümeye bırakırmış düştüğü terk edildiği yerden.
Ahmet Bağçe
AŞK BİLİR
Duygularım ne zaman uykuya dalsa,
Uyandırır gözlerindeki yüreğime bakışların,
İşte o zaman hasretin ve sen akarsın damarlarımda.
Derim ki, aşk bilir aktığı yönü önü açıksa.
Ahmet Bağçe
HARAP OLDUK
Ben sana, beni anlatamamışsam;
Ya! Dilim sana yabancı,
Yâda senin kulakların tıkalı.
Bak ne haldeyiz.
Biz aynı dalın koruğu iken,
Birbirine bakan üzüm gibi karardık,
Şarap mı? Olmamız gerekir kavuşmak için,
Şu an bile harap olmuş sarhoş haldeyiz.
Ahmet Bağçe
HASRETİMİN PERİSİ
Hani bir şey kaybedersin,
Gözün o şeyi kaybettiğin yerdedir.
Aranırsın için yanarak.
Sorana demezsin kaybettiğin o şeyi,
Bir şey değil der geçersin.
Bulmakta zorlandığın o şeyin açısı kemirir içini.
İşte sende öylesin benim için.
İstemeden kaybettiğim,
Aranırım kaybettiğim yerde seni.
Acın içimi yakar, kaybın yüreğimi.
Hani çiçek kokuları olur ya!
Rüzgârla birlikte gelir,
Papatya kokuları, hanımeli, akşamsefası, yaban gülü gibi,
Özleminde senin kokunu getirir ruhuma rüzgâr gibi.
Ve ben her zaman ki gibi karanlığıma bürürüm kendimi.
Hayalinle sohbet ederim saatlerce.
Bazen gökyüzüne bakarım,
Ta! Orada Kutup yıldızım derim senden için gözlerime,
Aranır gökyüzünde gözlerim seni.
İşte öyle hasretimin perisi, ne zamandır ararım seni her yerde.
Ahmet Bağçe
SANA YAZDIKLARIM
Çekmecemdeydi, Epeyce bir zamandır sana yazdıklarım.
Göndermedim, belki bir gün dedim biriktirdim.
Şayet bir gün öğrenirsen sana yazdıklarımı,
Sorma neden göndermediği mi? Ve de neler yazılı olduğunu.
Çünkü senin hayalin bendeydi, ben hayalinle meşguldüm.
Gülümsüyordun, içim ısınıyor, deli gibi çarpıyordu kalbim.
İçimde sen vardın, süslüyordu gözlerimin önünü eşgalin.
Yoktu senden başka yazacak biri. Getiriyordu ama götürmüyordu postacı,
Ondandır birikti çekmecem de yazdıklarım.
Ahmet Bağçe
KOLAY MI
Ya! Sen, sen ne haldesin!
O gün giderken ardından baktım,
Talaş gibiydin.
Dizlerinin üzerine yığıldığını görünce!
Tekerleklerinin senden tarafa dönmesini istedim trenin.
Kendine geldin mi? Aslında böyle olmasını sen istedin,
Aşk seni bana yazarken acısını da yazmış.
Oysaki ben senin hep gülmeni istedim,
Biliyorum ben gülmeni isterken, ağlatmış olmam dokundu sana,
Benim içinde çok zor,
Bendeki yürekte yanıyor senin ki gibi.
Kolay mı bir yürek yanarken, karşısında susmak.
Ahmet Bağçe
Hani buz gibi olur ya insan. Kaskatı kesilir, uyuşur eller, ayaklar. İşte bende öyle olurum her nerede görsem seni.
Ahmet Bağçe
Dertlerimi içimden dökmeme engel olan, bana mutluluk veren gülüşün. Hep üstte durunca altta olanı dökemiyorum.
Ahmet Bağçe
KARANLIKTAYIM
Umudumu yitirmiş olmamın seninle ilgisi yok,
Susarak istedim ben arzu ettiğim çok şeyi,
Bu yüzden duyuramadım isteklerimi kimseye,
Onlarda, sende haklıydınız,
Karanlıkta gölgeler bile yalnız bırakır insanı.
Ahmet Bağçe
KAL DİYOR
Bana ne baldan, yağdan,
Yüzüme gül biraz candan,
Gözlerin kal diyor san ki;
İncitiyor beni, ısrarlı bakışlar.
Ahmet Bağçe
Belki bir gün karşılaşırsak sorarsın diye sakladım bunca yıl yüreğimde, senden kalan anılarımı.
Ahmet Bağçe
Aşk bardak gibidir. Sevildikçe dolar, üzüldükçe boşalır.
Ahmet Bağçe
SEVGİNİN DEMİ
Hadi bir çay demle,
Suyunu aşk çeşmesinden al.
Demliği gönülden,
Ateşi yürekten,
Şekeri dilinden,
Kaşığı sevgimizden olsun.
Ahmet Bağçe
SENİ SORDULAR
Bana seni sordular,
Nasıl dediler liseden arkadaşlarım.
Öldü dedim,
Öldü, içime gömdüm dedim.
Gözyaşı döktüler senin için.
Sonra göz, göze geldik,
Dediler yok mu? Sana kalan bir hatırası,
Var dedim, olmaz mı, ondan bana kalan hatıra,
Üç harfli iki şey! Aşk’ı ve acı’sı.
Ahmet Bağçe
AŞK UĞRUNA
Benim yaşamımda en büyük acım,
Bana olan soğukluğuna rağmen,
Seni her gün biraz daha sevip,
Defalarca aşkının yenilgisine uğramış olmam.
Ne acı değil mi? Yenilgiye rağmen hala sevmek,
Aşk uğruna defalarca yenilmek.
Yar olmayana, yar olmaya çalışmak,
Aynı acıyı defalarca yaşamak.
Ahmet Bağçe
Islaklığını hoş gör gözlerimin gülemiyorum, ilk yağmuru değildi zaten.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİYLE ANLATIR
Ne esen rüzgârın soğukluğu,
Nede fırtınalı kar yağışı üşütür beni.
Beni üşüten soğuk bakışların.
Sana defalarca âşık olan bu gönül,
Sözleriyle değil, gözleriyle anlatır sözlerini.
Ahmet Bağçe
GÖREMEDİM ÖNÜMÜ
Pedaldı belki büyüme arzumu pekiştiren.
Rüyalarıma girerdi onu çevireceğim gün.
Bir hevesti alıştım, öylesine güzeldi ki, hayat,
Dolaşıyorduk bisikletim ve ben.
Sonra gençliğime adım attığım zaman sen karşıma çıktın,
Keşke dedim, keşke bu kadar hızlı büyümeseydim.
Biliyormusun, seni görünce dengemi şaşırdım,
Dümenim kilitlendi, dönmez oldu pedalım, göremedim önümü.
Ahmet Bağçe
GEL DE GÖR
Tutunamaz bu yürek başka bir yüreğe,
Dökülürüm yaprak gibi ben.
Gel de bir gör aşkım,
Artık bir yaprak bile değilim ben.
Yaşadığımız masalda kahramanınken,
Vazoda kuruyan gül oldum ben.
Ahmet Bağçe
Ey kader; insan, her şeye alışıyor da, hiç bir şeye alışamıyor,
Hayaller seni tercih ettiyse, benim tercihlerimin ölümünü yaz.
Ahmet Bağçe
NEDİR BU AŞK
Bana aşkı bir tarif et,
Nedir, sevmek mi? Sevilmek mi?
Yoksa kalp çarpması mı?
Şarkılarda söylendiği gibi.
Ahmet Bağçe
Ne olsun işte, yalnızlığımla biz iyiyiz. Öyle çok alıştık ki; biz birbirimize; yalnız, yalnız yaşıyoruz.
Ahmet Bağçe
Hepimizin aradığı birazcık mutluluk değil mi?
Ahmet Bağçe
Aslında ben bıkmış değilim, fazla değil her saniye seni özlediğimden, of diyerek seni sayıklıyorum.
Ahmet Bağçe.
Öyle daraltır ki, bazen önüne serilen hayatın gölgesi. Ama bir selam genişletir o daralmış yüreği.
Ahmet Bağçe
HİSSEDİĞİM ŞEY
Yün minderlerle döşeli,
Duvarında hasır yastıkları dayalı odamda,
Hissedemedim şey!
Senin gözlerinin mavisiyle oluşan,
Hayallerimin sıcacık duyguları yanında,
Gürül, gürül yanan sobanın sıcaklığı.
Ahmet Bağçe
SUÇLU BENMİYİM
Her gece aklıma geldiğinde sen,
Sabaha bir yıl var derim,
Suçlarım kendimi bazen.
Peki, uzayan gecenin tek suçlusu benmiyim!
Yok mu?
Bunda senin payın.
Ahmet Bağçe
Hayatı, hayatın güzellikleri içinde arayan, bakan insanın göremediklerini görür.
Ahmet Bağçe
GEL
Ara, ara gel,
Yalnız bırakma beni,
Sohbet ederiz,
Rüzgârın sesini dinleriz,
Dokunuşunu hissederiz okşar gibi tenimizde.
Belki ne bileyim!
Şarkılar söyler dans ederiz birlikte.
Sonra ben sana bakarım, sende bana,
Sımsıkı sarılırız birbirimize.
Ahmet Bağçe
Bir tek canım varsa, oda senin için atıyorsa, varsın bu can sana feda olsun.
Ahmet Bağçe
Kokunu içime her nefeslendiğimde beynimde sen dolaşırsın oksijen gibi, her bir zerren sarhoş eder beni.
Ahmet Bağçe
ÖZLEM AKITIR
Her akşam hüzün kapım aralanır,
Özlem akıtır, kahır akıtır aşk miravı,
Yüreğimi depreştirir gün boyu,
Göz kapaklarımı çökertir gönül.
Ahmet Bağçe
SENİN İÇİN
Sen öylemi zannedersin meleğim,
Ben uçsam da senin desteğine muhtacım.
Seni sevdiğim için değil,
Senin için hayatımı veririm.
Ahmet Bağçe
ŞARKILARIMDASIN
Ne güzel bir duygu seni düşünmek,
Ne güzel bir tutku seni özlemek.
Dinlediğim şarkılarda,
Dokuduğum nesnelerde,
Geçirdiğim en güzel vakitlerimdesin sen.
Ahmet Bağçe
Akışına bırakırım bazen duygularımı, durgun akan nehir gibi, gündüzü takip eden gece gibi.
Ahmet Bağçe
ÖZLERİM SENİ
İçimdeki aşksın sen,
Kıyıda kumları okşayan dalgalar,
Kayaları aşındıran rüzgâr gibi,
Duygularımı okşarsın.
Yüreğimde pır, pır eden kelebek,
Özlerim seni kalpten, en içten,
Ahmet Bağçe
İÇİMDEKİ SES
Çok derinden gelen bir ses diyordu ki,
Ben içinde biriktirdiğin,
Haykırışların ve suskunluğunum.
Artık dertlerinle başbaşasın bana elveda.
Ahmet Bağçe
Yanımda yâda uzakta olsan ne fark eder. Beni sevmesen de önemli değil. Ben, seni seviyorum ya! O bana yeter.
Ahmet Bağçe
Bazen gözlerimden yaş gelmez ama sessiz ağlar yüreğim sen aklıma geldikçe.
Ahmet Bağçe
Çünkü içimin her bir yanı, âşık bir yüreğin gözünden dökülen gözyaşlarıyla dolu.
Ahmet Bağçe.
Sen benim gönlüme girmiş duamsın, çünkü seni gönlümde taşırken hissettiğim mutluluk kadar seviyorum.
Ahmet Bağçe
Kurt otları hâkimiyetine almışsa koyunlar ne yapsın.
Ahmet Bağçe
Maksat olayı unutmaksa, hatırlaya gerek yok.
Ahmet Bağçe
Yar sahip olmazsa, sahip olan el olur.
Ahmet Bağçe
ÇOK ŞEYLER GİZLİ
Dokunma ağaran saçlarıma,
Dökülürse hatıraları dinmez gözyaşlarım.
Bakma gözlerin kenarındaki çizgilere,
Onda nice yaşanmışlıklar gizli.
Hayat yokuşunu tırmanırken,
İz yaptı ellerimdeki siyah benekler.
Ahmet Bağçe
Sana dokunmak isterim de, ellerimin de, kalbim gibi tutuşacağından korkuyorum.
Ahmet Bağçe
Özledikçe bir noktaya bakar gözlerim. O noktaya baktıkça seni gözler gözlerim.
Ahmet Bağçe
DÜŞLERİM SAZ
Canım çok yanıyor bu aralar,
Sanki düşlerim saz,
Hayallerim tezene,
Korkularım teller arasında sıkışmış hislerim.
Tezene dokundukça tellere,
Sazım okur dertlerimi.
Kabaran duyguların,
Gözyaşlarımı dökeceğinden korkarım.
Ahmet Bağçe
Merak etmeyin, bugün seni gün ışığında görmeyenler, yarın mum ışığında arayacaklar.
Ahmet Bağçe
O bakışına öyle gerildim ki, yerime geldiğimde senin ok gibi fırladığını gördüm, şimdi seni bulamıyorum.
Ahmet Bağçe
KİRALIK
Genç ev arıyor, yakında düğünü var. İş yerine yakın şirin bir ev kiralamak ister. Bu yüzden de gördüklerine, tanıdıklarına boş ev görürseniz haber verin diye haberdar etmektedir. Gencin kulakları da rahatsız duymamakta, işitme cihazı Kullanmaktadır. Yaşlı bir adam yanaşır ve sorar. Evleneceğin kız çalışıyor mu? Ev hanımı mı? İşitme cihazının pili biten genç, deneni duymasa da aklı kiralık evde ya! Cevap verir. Yok amca KİRALIK…
Ahmet Bağçe
YETİŞKİN ÇOCUKLAR
Dünya ile oynuyorlar. Dünya ceviz de, oyuncular ellerindeki içi kurşunlanmış kemik aşıkla, yani enek denilen oyun aletiyle dairesindeki cevizi noktasından vurarak, çizgisinden çıkarma peşindedirler. Ta! Çocukken oynadıkları oyun gibi görüp, o zamanlardan beri kendilerini oyunlarla yetiştiren, bu yetişkin çocuklar, oyunu kuralına göre oynayıp başarı peşindedirler. Bu büyüyen çocuklar, çocukken oyun araçları olan ceviz yerine dünyayı ceviz yerine koyup, dünya ile oynamaktadırlar. Ama dünyanın dışıyla değil, içiyle ilgilenmektedirler. Onlar cevizin kabuğunu birilerine kırdırıp yaktırıyorlar, içini ele geçirmeye çalışıyorlar. Çünkü yemeye en müsait, en lezzetli olan yeri cevizin içidir. Onun için cevizin içini yemektir niyetleri ve öylede yapmaktadırlar. Kabuğunu birilerine kırdırıp yaktırırken, cevizin içini yemekle meşguller.
Ahmet Bağçe
ŞAŞKINIM
O kadar şaşkınım ki;
Seninle birlikteyken,
İçinde olduğum dünyam ruhuma yorgunluk verirken,
Bu defa sensizlik içindeyken çektiğim acılar yoruyor.
Sana duygularımın kapısını açan yüreğim nasıl oluyor da,
Hem mutlu, hem de perişan.
Ahmet Bağçe
Sen yastıkmısın ki; Başla güreşiyorsun.
Ahmet Bağçe
Eğer bir yere gelmek istiyorsan kendine gel.
Ahmet Bağçe
Zamanda su gibi akar ama birikim yapmaz.
Ahmet Bağçe
İte kalka götürürlerdi ama cep telefonundan daha çok severlerdi bizi eskiler.
Ahmet Bağçe
MEKTUPLARIN
Mektupların arasında,
Siyah beyaz resimlerinde duruyor,
Mektuplarını okudukça,
Geçmiş günler acı veriyor.
Ve diyorum ki, içimi çekerek,
Neden seni bu kadar sevdim.
Ahmet Bağçe
AŞK MİSAFİR
Seni gözlerim görünce bir ışık parlar,
Aklım karışır ürperir içim.
Ve dar gelir tünediğim mekânlar,
Anlarım ki aşk misafir,
Demek ki, acı oluyor aşkı ağırlamak.
Ahmet Bağçe
PEMBE DİZİ
Pembe diziler gibiydin içimde,
İçime döndükçe,
Sen dizileri,
Dizilerde imkânsızlığı getirir aklıma.
Ahmet Bağçe
CAN DEDİĞİM
Can dediğim bağrıma bastığım,
Yokluğuna alışamadım.
Şimdi öyle çok üşüyorum ki,
Meğer sen ne kadar sıcakmışsın.
Ahmet Bağçe
KARA KALEMİM
Kurşunu bitti kara kalemimin,
Gazele döndü duygularım.
Aşkını yüreğime yazdım,
Zarfladım üzerini,
Zarfımı gözyaşımla tutkalladım.
Ahmet Bağçe
Ben ilk defa kaybetmedim ki. Önce mutluluğumu paylaştıklarımı, sonra mutluluğumu kaybettim.
Ahmet Bağçe
DİLİN TUTULUR
Bazen söyleyemezsin,
Dilin tutulur, parça, parça olur yüreğin.
Çünkü o,
O ana kadar anlamamışsa,
Söylemek anlamsızdır, susmaktır en iyisi.
Ahmet Bağçe
KUŞ GİBİ
Kuşa benzer derlerdi eskiler aşka,
Havasına girince daldan dala konar, uçar semalarda,
Ya! Karşılığını görmezse!
İşte o zaman,
Kanatları kırık kuş gibidir.
Uçmak istese de, uçamaz.
Ahmet Bağçe
GEL OTUR
Hissediyorum ağlıyorsun,
Duyuluyor yüreğinin hıçkırıkları.
Gel otur sol yanıma,
Sileyim gözyaşlarını.
Sen yüreğimin sultanı ol,
Ben yüreğinin mahkûmu.
Ahmet Bağçe
Yanlış yönde olduğumu bildiğim halde yürüdüğüm yol gibisin. Diş çürüten şeker gibi Duygularımı çürüttün.
Ahmet Bağçe
PAPATYA KOKAR
Keşke o zaman değil de,
Bir başka zaman karşılaşmış olsaydık.
Güz günü değil de bahar gibi,
Çünkü bahar akşamları papatya kokar.
Ahmet Bağçe
KONYALI ŞUAYİP AĞA VE VALİ BEY
Konyalı bir Şuayip Ağa vardı bilge Şuayip… Eskilerden Konya’da onu tanımayan yoktur. Bir Cuma günü Türbe Önünde Selimiye Camisinden Cuma çıkışında Cenaze namazı kılınacak. Cemaat cenaze önünde saf tutmaktadır. Şuayip Ağada cemaat safına girer ve sağına bakar ki sağ tarafta dönemin Valisi var. Biraz üzgün görür Valiyi. Şuayip Ağa sayılıp sevildiğinden Konya’da samimi olmadığı kimse yoktur, tabi valiyle de. Onunla da senli benlidir. Eğilir sorar
- Üzgün görürüm Valim, cenaze yakının mı?
- Vali yok, yakınım değil, hanımımın hastalığına üzülürüm, sırt civarında bir çıban çıktı, çaresini bulamadık der.
- Şuayip Ağa ondan kolayı ne var. Akyokuş da bir cins taş var, bir avuç topla, onu ez bir keseye koy ve yenge çıban olan yere sürtsün bir haftaya kalmaz iyileşir.
- Vali cenaze sonrası eve gittiğinde hanımını müjdeler ve hanımına Şuayip Ağanın dediğini der.
Bu defa Vali beye hanımı!
- Bey! Sen o taşı ne bilecen, Şuayip Ağa madem biliyor toplatıver.
Vali, Şuayip Ağayı huzura çağırtır ve ona;
- Şuayip Ağa; Madem taşı biliyorsun, hanıma da dedim, bir zahmet o taşlardan dediğin yerde biraz topla getir, tarifini de hanıma söyle der.
Ertesi gün Şuayip Ağa Akyokuş da gözleri taşlardadır. Bir tanıdık görür ve sorar.
- Be! Şuayip Ağa, ne edersin yalnız başına bu yazıda!
- Şuayip Ağa sorma be kardaş. Türbe önünde bir halt ettik, şimdi yıkın, yıkın taş ararım.
Ahmet Bağçe
CUMHURİYETİMİZ İÇİN
Cumhuriyet Bayramını kutlamaya gideceğimiz önceki gün,
ATAMIN efendiler,
Yarın CUMHURİYETİMİZİ İlan edeceğiz…
Dediği an ki; Heyecanı basardı yüreklerimiz.
Dua ederdik.
ALLAH’IM,
Ne olur yarın, sadece yarın yağmur yağmasın.
Ahmet Bağçe
DÖN GEL ATAM
Bazı borçlar vardır, ödeyemezsin vefa borcu gibi.
Ruhun şad olsun ATAM sen rahat uyu.
Seni öyle özledik ki;
Milletine şefkat dağıtan,
Düşmanına korku salan, bakışına hasret bu MİLLET,
Evet, seni çok özledik,
Dön gel biraz da cennet özlesin.
Ahmet Bağçe
SEN BENİ
Ben, bu kalbi sensiz taşımak istemem.
Bir bütün olarak yaşamak isterim seninle.
Ben seni hayatıma yükledim de,
Sen beni yüreğine yükleyemedin
Ahmet Bağçe
YA DÖVSEYDİ
Hele gel buraya yumurcak dedi ve çağırdı çocuğu bir teyze. Aman şunun saçlarına zeytin gibi maşallah, hele gözlerine badem gibi, hele, hele kaşlarına yay gibi dedi, avuçlarını indirdi balyoz gibi çocuğun kafasına, ensesine. Baktım çocuğun gözlerindeki akan damla, damla yaşlara. Dedim teyze iyi ki çocuğu seviyor, ya! Dövseydi!
Ahmet Bağçe
Umutlarımız değilmiydi bizi bekleten, hüzünlendirip ağlatan.
Ahmet Bağçe
GÜNEŞ DOĞARKEN
Tek kişilik ayrı oda gibiydi sevgileri,
Birine güneş doğarken,
Diğerine bulut gölge ediyordu.
Tıpkı ay ile güneş gibi.
Kalpleri deli gibi seviyorum diyor,
İnat ediyordu duyguları.
Ahmet Bağçe
ALDANMA EVLAT
Sana demiştim be evlat,
Bize kör bakan dünya, sana güneşli bakmaz,
Sen güneşli bakıyor gibi görüldüğüne aldanma,
O görüntü yalanının bir başka yüzü.
Ahmet Bağçe
KIRILMIYORUM
Affet beni gecelerim,
Seni üzmek istemezdim.
Uykusuz geçen zamanlarımı,
İzinsiz çalana direnemiyorum.
Bana yoldaş olan yıldızlarım,
Bakmayın kusuruma.
Kırılmıyorum bazen kaybolmanıza.
Ahmet Bağçe
Giden yıllarımla yaşanılmayacağını bilirimde, kalan yıllarımda çok yorgun, bana ayak uydurmuyor
Ahmet Bağçe
HASRET KALDI
Ve sonra ışıklar söndü,
Karardı gözlerim,
Dönemeçte seni kaybettim.
Ellerim boş kaldı, gitti avuçlarımdan ellerin,
O gülüşüne hasret kaldı gözlerim.
Ahmet Bağçe
Eğer biri hala kalbini kıranın, hak etmediği yerde olanın, yüzüne gülmeye çalışıyorsa, bilin ki o yüze gülen kişi kaybedilmeyecek mükemmel biridir..
Ahmet Bağçe
Bana iz bıraksaydın kitap gibi mesela. Ezberimde olurdun.
Ahmet Bağçe
Bugün çok güzel bir havam var, rüzgâr olup havamı bozmayın.
Ahmet Bağçe
AĞLAMAK YERİNE
Bu dünyaya ağlayarak değil de,
Gülerek gelseydim,
Canımı her yaktığın gecelerimde,
Sana uzaktan bakıp ağlamak yerine,
Gülerek sarılıp uyumak isterdim.
Ahmet Bağçe
Sana çok güzelsin demek istemiyorum. Çok güzelsin desem, mutlu olan sen, üzülen ben olacağım, çünkü benim değilsin.
Ahmet Bağçe
SEVDİĞİMİ BİLİYORUM
Ben seni görünce kalbime döndüm ve baktım.
Bana bakma dedi,
Beden ne kadar yaşlanırsa yaşlansın, ben yaşlanmam.
Aşkı muhteşem eden gönlüne bak ve onu kırma.
Sen onsuz hayatı düşünmedikçe ben sevgini korurum.
Mutluluğunu karanlık anında bile aydınlıklı tut.
Çünkü karanlık gitmeden aydınlık görünmez.
Bir an çocukluğuma döndüm ve dedim,
Keşke o zamanlar soranlara zengin olmak istiyorum yerine,
Mutlu olmak istiyorum deseydim.
Keza sevdiğimi biliyorum da, sevildiğimi bilmiyorum,
Beklide mutsuzluğumun nedeni bu.
Ahmet Bağçe
Aşkı bilgeye sorma, o bilse de söylemez. Aşkı, aşk sarhoşuna sor, sarhoşunun kalbinde durduğu gibi durmaz.
Ahmet Bağçe
Saklanmak istiyorum, kimselerin bilmediği bir yere, Sadece sen bil, o ağacın altındayım.
Ahmet Bağçe
İşte arkadaşım. Ağlamak ana dili olan gözlerim, şakır, şakır ağlıyor da, gülmeye Fransız.
Ahmet Bağçe
EVLAT
Ey! Evlat;
Ben senin kökünüm.
Sen dal ol.
Benim sürgün vermiş kollarım,
Köklerime sarılı.
Devrileceğim diye sakın korkma!
Senin dallarını dimdik ayakta tutmaya gücü yeter.
Ahmet Bağçe
HAYAT
Hep saklambaç oynadın benimle hayat.
Saklanan sen,
Arayan ben,
Bulunmayan ve sobeleyen gene sen oldun.
Ahmet Bağçe
UNUTUYORUM
Her gelişinde sana kalbimi açarken,
Engelleyemediğim şeylerden biri,
Gözlerimden gelen dinmeyen gözyaşları,
Ve dilimin tutulmuş olması.
Çünkü unutuyorum diyeceklerimi.
Ahmet Bağçe
Gökyüzü bir kuşağa sahip olmuşsa, güneşin önüne geçen yağmura borçludur.
Ahmet Bağçe
UZAKTA
Duygularım diyor ki;
Sen ancak içinden konuşursun!
Balıklar gibi.
Balıklar sevgisini hep yüreklerinde hissederler.
Dokunamaz sevdiğine, sevdiklerine.
Sende sevdiğini yüreğinde taşıyorsun.
Çünkü sevdiğin duygusal olarak uzak olduğu kadar,
Kendisi de uzak,
Bu yüzden dokunamıyorsun.
Ahmet Bağçe
KIVILCIM
Ne olsun!
Bende bildiğin gibiyim be gönlüm,
Hiç bir şeyler yok iken,
Bir kıvılcım atıldı yüreğime,
Tutuştum kırpıntı kâğıt gibi,
Yanıyorum bir ateş de.
Bir şarkı dolandı dilime,
Dönülmez bir yoldayım.
Ahmet Bağçe
SON SÖZLER
Gün biterken gözlerimde bir ağırlık,
Üzerimde bir kırgınlık vardı.
Hayallerim uyuşmuş,
Hasretin gözlerime ufukta beliren bir çizgi gibi görünüyordu,
Aklıma hep son sözlerin takılıyor,
Ve ben sana demiştim dediğini düşünüyorum.
Sevgisini damla, damla biriktirdiğim,
Kâse, kâse içtiğim,
Haklıydın seni bu kadar sevmemeliydim.
Ahmet Bağçe
BAHANEYDİ
Bir bahaneydi,
Yaz gününde üşümüş gibi giyinmem.
Dikkatini çekip,
Birbirini iten duygularımızı tetiklemekti, yumuşatmaktı niyetim.
Aradığımız şey duygularımız da,
Duygularımıza fırsat verirsek eğer,
Yüreğimiz bildirecek doğru yolda olduğumuzu.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİNDEN TANIRIM
Ufuktaki görüntüm,
Aşkını içime nefeslediğim,
Esintili bir akşam,
Sahilde gezinirken,
Seni yıldızlar yansıttı bana.
O günden beri,
Nerede görsem tanırım
Yıldızlardan yansıyan gözlerinin rengini.
Ahmet Bağçe
YAR
Senin yangından ne farkın var yar,
Sende benim yüreğimi yakmadın mı?
Sen yaktığın kadar yakar,
Bende kül olana kadar yanarım.
Ahmet Bağçe
İşte dediğim gibi. Aşk, âşk olabilmesi için, âşık yüreğin, karşı yüreğe hasret kaldığı zaman aşk olur.
Ahmet Bağçe
Sen ne kadar uzaklaşsan da benden,
Rüyalarıma geliyorsun her gece,
Unut demene uymak istesem de,
Beynim hala seninle.
Ahmet Bağçe
O GÜNDÜR
Bir sabah günaydın demiştin,
O gün hayatımın ilk günüydü san ki,
Mutluluk sardı yüreğimi,
O gündür bekler oldum yollarını.
Bir kartopu olmayı düşledim hep,
Damla, damla eriyip,
Oluk, oluk akmak istedim yüreğine,
Hislerimi kelime, kelime söylemek için.
Ahmet Bağçe
Benim cehennemim gözlerimden, gözlerini kaydırdığın ve yüreğinden, yüreğimi çıkartıp sevginin tükendiği andır.
Ahmet Bağçe
Eğer yanındaysam, ait olduğumdandır, tabi olduğumdan değil. Arkamdan yaz, çiz, konuş, ben zaten arkamı görmüyorum.
Ahmet Bağçe
Bir eksik yaşadım yıllarca,
Yalnız ve kuraktı düşlerim.
Bir şeyler var gibi tebessüm edince,
Yeşerdi içimde ki çorak topraklar.
Ahmet Bağçe
UMUTLANDIM
Karşı karşıya geldik,
Önce bakıştık,
Sonra yanaştı oturdu yanıma,
Bana içini döktü,
Duygulandım,
Dolu, dolu oldu gözlerim,
Sarıldık ağlaştık.
Sen özlemimdeydin,
Ve seni özlemim içinde büyüttüm dedi.
İşte o zaman sevgime güç geldi,
Umutlandım,
Sanırım devrim yaptı aşkımız.
Ahmet Bağçe
MUTLUMUSUN
Saçların, ellerin, avuçlarının içi,
Gezinmekle tükenmeyen koca bir şehir derdin bana.
Ne oldu da bıraktın beni yalnızlığa.
Şimdi mutlumusun!
Sen de yalnızsın önündeki uzun yolda.
Ahmet Bağçe
Yüreğime, yüreğinde konaklanmasına izin vermeyen duygularımın katili. sen o kadar güzelsin ki.
Ahmet Bağçe
GECEDEMİYİM
Mutluluğum sende mi kaldı,
Boğuluyorum yalnızlık içinde,
Yüreğimde bir boşluk
Gözlerimde kara bir perde.
Işıklar mı söndü,
Gecedemiyim, gökyüzü neden karanlık.
Bir kasvet sardı içimi,
Soframda hüzünlü ekmek, beynimde senli karmaşık düşünce,
Yoksa karanlık mı, beni hüzünlendiren,
Acaba gece mi seni bana düşündüren,
Yâda senmisin hüzünlenmem için geceyi bekleyen?
Üzerimi kara yaprak bürümüş,
Nedir beni yalnızlığımla, yalnız bırakan.
Ahmet Bağçe
ÖZLEMİM
Sen benim sezonluk duygularım değil.
İçime düşen,
Beni kasırgalar gibi savuran,
Kor ateşler içinde yakıp kavuran özlemimsin.
Ahmet Bağçe
AŞK
Aşk susmaktır,
Nefesini tutmak, koklamak, Hissetmektir,
Uzaklığına ve yakınlığına bakmadan,
Ağlamaktır bazen.
Ve aşk;
Aşk olabilmesi için,
Dökülen gözyaşların,
Nereden geldiğine bakmaktır,
Acısına dayanabilmektir.
Ahmet Bağçe
ŞİİRLER GİYDİRSEM
Sonra bana sarılsan ağlasak birlikte,
Gözyaşlarını silsem ellerimle.
Ve sana deseni denizden,
Rengi gökyüzü mavisinden şiirler giydirsem,
Ahmet Bağçe
Hayallerim o kadar hızlıydılar ki, yetişemedim. Ancak ölümlerini izleyebildim. Şimdi bende ölüyorum annem.
Ahmet Bağçe
RESMİN
Duvardaki resmin,
Daha anlamlı bakıyor,
Gökyüzünü andıran gözlerin,
Rüyalarımdan gerçeğe döndürüyor beni,
Yabancısı olmadığım tebessümü,
Sensizliği unutturuyor bana.
Ahmet Bağçe
Bazen ağlamak istersin akmaz gözyaşların, yüreğine sor nereye aktığını!
Ahmet Bağçe
İZ BIRAKSAYDIN
Üzüntümü paylaşmıştım,
El vermiştim, gönül vermiştim,
Kalbimi değiştirmiştin, inanmıştım sana,
Anladım ki yanlış rıhtıma yanaşmışım.
Senin gündüzün gibi değil benim gündüzüm,
Farklı aydınlanır bütün günüm.
Gördüğün gibidir görünmeyen yüzüm,
İz bırakmanı isterdim, ders bıraktın bana.
Ahmet Bağçe
EĞİTMENİM AMCAM
Delikanlı deriz ya! Çocukluk devreyi atlattığımız yaşa. İşte o yaşlardayım. Beni geleceğe hazırlayan eğitmenim amcam, pazar yeri içinde bulunan dükkânımızın biraz ilerisinde bir yerde, yola dayanmayan elmaları satmamı söyledi. O vakitler ortaokul öğrencisiydim, okul çıkışlarında dükkâna geliyorum ve pazara elmalardan birkaç kasa çıkarıp satıyordum. Ben yaşlarda üç çocuk musallat oldu. Belli saatlerde geliyorlar, elma kaça diyorlar, birer ikişer elma alıp birde sırıtıyorlar gidiyorlardı. Amcam bu manzarayı izliyormuş. Gene okul çıkışında her zaman olduğu gibi sandıkları bildik yere götürdüm, tezgâhımı açtım. Elma satacağım. Amcam çağırdı. Yanına gittim, şimdi sen tezgâhı açtın, çok geçmez hani o gelen çocuklar var ya gene gelecekler ve elmalarını alıp gidecekler, sende sesini çıkarmayacaksın, ama onlar gittikten sonra ben seni elime alıp pazar yerinde evire, çevire döveceğim bilesin dedi. Hadi şimdi git yerine iyi düşün dedi. Çok geçmedi, yarım saat gibi bir zaman içinde çocuklar geldi. Çocuklardan korkuyorum üç kişiler, ama amcam vurdu mu yıldızları saydırır, o daha da kötü. En iyisi kavgaya dalmam gerek dedim. O hışımla elmaya elini uzatanın kafaya bir tekme attım akabinde, oturmakta olduğum kasayı diğerinin üzerine fırlattım, üçüncüsünün bileğini kıvırdım baktım diğer ikisi kaçtı. Elimdekini de halletmek kolay oldu. Amcam yanıma geldi ve çocukların hakkından geleceğini biliyordum, ama gözünü korkak alıştırmışsın, öz güvenini kazanman için her zaman birinin ikazı mı gerekir.
Ahmet Bağçe
Kavuşmak imkânsızsa özlem,
Mavisine bürünmüş deniz gibidir.
Ahmet Bağçe
Türklük engin bir denizdir. Kimse engin denizde sığ aramasın.
Ahmet Bağçe
Köpeğin havlamadığı kuşların yediği sineği, kartallar yemez.
Ahmet Bağçe
Ben kendimi sana hapsettim,
Tutmasın bir başkası ellerini,
Bakmasın başka gözler gözlerine,
Beni kahreder,
Elinden tutan eller,
Gözlerine bakan gözler.
Ahmet Bağçe
Ağlama gönül,
Sen artık yakılan bir çıra değil,
Yanmayan bir külsün.
Hiçbir ateş seni yakmayla korkutamaz.
Düşünsene,
Kurumuş papatya,
Tazesinden de güzel kokar.
Ahmet Bağçe
Sen beni, bende gülmeyi unuttum. Bende kasırgalar yaratan kahkahaların iz yaptı yüreğimde. Ahmet Bağçe
SEV
Sen mi? Sen ömrümsün benim,
Ne zaman istersen gel.
Bana yüzünü dönme yeter.
Sev, sevmekten kaçınma!
Sevgi insanın varlığını gösterir,
Yokluğunu hissettirir,
Kişinin eksik yönünü tamamlar.
Ahmet Bağçe
Sonu uçurum olduğunu bildiğim halde dönmediğim yolumsun sen.
Ahmet Bağçe
Can mı? Canan mı? Deseler. Canan derim ona. Cananın bir defa canım demesi dünyalara değer bana.
Ahmet Bağçe
Gül yetiştiği yere göre gül değil, dalından koparılmadıkça, çöplükte yetişse de güldür.
Ahmet Bağçe
GARİBAN
Ben sokakta büyüdüm,
Bilmem öyle şatafatlı soba sıcağını.
Bir duvar kenarı yatağım,
Nefesim yorganım.
Ben soğuk paylaşmayı bilirim.
İçten güler,
Çok derinden severim,
Yok, öyle hatır gönül bilenim,
Özlemdir Benim Ziyaret Edenim.
The End.
Ahmet Bağçe
Ve sonra ona koştu, pişmanım, hem de çok pişmanım diyecekti, sevdiğini söyleyecekti. Fakat geç kalmıştı. Ona ölüm, ölümüne sevdiğini çoktan söylemişti.
Ahmet Bağçe
SADECE İZLEDİM
Beklenmedik bir anda terk edildi bu gönül,
Bir, bir kayboldu sevdiklerim.
Limanına sığındığım, kalp atışını hissettiğim,
Sende terk edenlerden biriydin,
Sana, gitme kal diyemedim.
Koşmak, sarılmak istedim,
Girdim bir burukluk içine,
Çekindim, gidişini uzaktan izledim sadece.
Ahmet Bağçe
AÇMADAN KURUDUM
Uzaklardan bakıyorum sana,
Sessiz sesleniyorum,
İçim konuşuyor sadece,
Deniz mavisinin parıldaması gibi,
Sabahın seherinde.
Sen hayal, ben sessiz.
Kıyıya vuran dalgalar konuşuyor sadece,
Rüzgârın saçlarıma dokunuşu,
Birde buram, buram kurumuş papatya kokusu,
Seni hatırlatıyor, artırıyor hasretini.
Gökyüzü el sallıyor güneşin kızıl rengine.
Güneş güne merhaba diyecek biraz sonra.
Güller, çiçekler, papatyalar uyanacak,
Renk, renk açacak.
Düşünüyorum da, ne bir gül olabildim, nede bir papatya,
Açamadım gül gibi, papatya gibi kurudum dalımda.
Ahmet Bağçe
Ben seni dünden sevdim de, sen benim sevgimi bugün anladın.
Ahmet Bağçe
SENİN OLSUN
Artık bakmayacağım resimlere,
Sileceğim içimdeki kıpırtıları,
İndireceğim umut duvarlarındaki hayallerimi,
Boş kalsın yüreğimdeki çerçeve.
Senin olsun,
Ey! Gökyüzünün mavi denizi,
Hayat denilen yelkenle,
Başkalarını götür,
Atmosferin bilinmeyen derinliklerine.
Bırak beni yalnızlığımla,
Bana gün, kış gecelerini andırır,
Soğuk ve zifiri karanlık.
Ahmet Bağçe
Benim en büyük düşmanım, hayallerimi, hayallerde bırakıp akıp giden zaman.
Ahmet Bağçe
Gözlerinin uzaklara daldığı,
İçinin daraldığı,
Gözyaşlarının yanaklarına aktığı zaman,
Dön bak omzuna,
Saçlarına dokunmak isteyen
Bir çift el göreceksin,
O benim ellerim işte.
Ahmet Bağçe
Kan dondurucu gibidir bazı bakışlar. Yüreğine dondurur insanın, sussan eritir, konuşsan kan akıtır.
Ahmet Bağçe
İncinmeyi hoş görmeyen, sevginin inceliğini bilemez. Sevgi yer etmişse kişinin gönlüne, artık onun için her can, kendi canıdır kimseyi incitemez.
Ahmet Bağçe
Elveda Eylül,
Elveda mavi gökyüzü,
Hoş geldin Ekim,
Gam yüklü sonbaharın yazı.
Ahmet Bağçe
Gelişine heyecanlanan ve sevinen yürek, gidişine matem tutmasını bilir.
Ahmet Bağçe
DUYGUSALLIK
Dünyanın en zor mesleğidir duygusal çöküntü. Hele kendi duygularının eksikliğine kelimeler bulup, tercüman olmak daha da zor. Birileri sana seni rahatlamak için bir şeyler anlatır ama anlamazsın anlatılanları. Çünkü oda onun duygusal çöküntüleridir. Kalbin de, kalbin yok gibidir. Bir arkadaş ararsın ama hep yalnız kalmak istersin. Günün güneşte demlenen çay gibidir ılık ve zevksiz.
Ahmet Bağçe
BOZYAZI
Bugün Nagidos akşamında,
Ben gün batımına bakarken,
Sen dalgandasın umutlarım!
Gün batımı alıp götürdü seni,
Güneşin ardından.
Ahmet Bağçe
Özlem dağ gibi büyüdüğünde, anılar şelale gibi akıyor, akışına alık, alık bakınırım yar.
Ahmet Bağçe
SENDEN SONRA
Bende senin bir resmin Var,
Ne buruşur ne yırtılır kartpostal,
İyi bir gün yaşamadık içimde dolu buzlar,
Eritip, eritip içiyorum yar.
Oysaki delice sevmiştim seni,
Seninle hayallerimi süslemiştim geceleri.
Adını andıkça Kalbim duracak gibiydi,
Sevgini mazime bıraktırdın yar.
Ne sonbaharım, nede kışımdın,
Sen benim hep baharımdın,
Yazımda yüreğimi üşüttün,
Isıtacağın yerde, içime ateşini attın yar.
Yalnızlığa bırakırken serdiğin mindere,
İğnelerini mi? Döşedin,
Ne zaman otursam üzerine,
İğnelerin yüreğime batıyor yar.
Uykularım kaçıyor her gece,
Kuru öksürükle daralıyor nefesim,
İlk karşılaştığımızda giydiğin gömleği,
Dolapta gördükçe ağlamak geliyor yar.
Ahmet Bağçe
ANDIKÇA
Sen yalnızlığımın yoldaşı,
İçimde yeşeren kurumuş yaprağım.
Hayaliyle avunup,
Gördüğümü sen sandığım,
Islanan kirpiklerimin gözyaşı,
Hece, hece özlediğim,
Seni andıkça duygulanır,
Burukluk içinde resmini öper yatarım.
Ahmet Bağçe
BENDİM
Bendim sana şiirler yazan,
Gözyaşlarını mürekkep yapan,
Görebilmek için, kalp çarpıntısıyla,
Her köşe başında karşına çıkan.
Bendim umursamadığın,
Hakir gördüğün, yüreğine yanık adam
.
Zaman senden de alacak,
O mağrurlandığın güzelliğini.
O vakit ardından koşturduğun bu garibin,
Duyguları ölmüş olacak.
Ahmet Bağçe
Boş hayaller kimseyi bir yere götürmez. Salıncakta sallanmaya benzer, gerildiği yer kadar gider.
Ahmet Bağçe
Bana bir şiir oku,
İçinde bir sen ol, birde ben,
Duygularıma dokunsun.
Yıkılsın aramızdaki duvar.
Uzansın ellerin ellerime,
Alışsın ellerini tutmayı ellerim.
Ahmet Bağçe
SESSİZ RESİM
İçime öyle yer etmişsin ki,
Seni düşünürken,
Kendimi unuttum,
Oyuna dalan bir çocuk gibi.
Sessiz ve çaresizim.
Sen hayalimde çizdiğim en güzel resim,
Yaşamım renksiz,
Sen sessiz,
Ben sessiz.
Ahmet Bağçe
KARIŞIK OLUNCA
Bazen uzaklara takılır gözler,
İçin burkulur gitmek gerekiyor dersin,
Karma karışık olunca düşünceler,
Susarsın, söz bitmiştir,
Allah var der, şükredersin.
İşte o zaman silinmesi gerekiyor zihindekiler,
Üzülmeyeceğin yara gibi göreceksin,
Hayat şartları diyeceksin geçeceksin.
Ahmet Bağçe
GÜN BATIMI
Kim bilir ne derdi var,
Düşüncesi, gülüşünün arkasına gizli.
Konuşurken etrafını matemli izleyişinde,
Öyle diyor vücut dili.
Gün ona doğmamış da,
O hayatın içine doğmuş.
Doğduğunda, yoktu saçlarında ak alnında kırışık.
Soluk değildi Yüzündeki parlak ışık,
Bir nefes vardı, birde umut,
Şimdi gün doğumundan arda kalan gün batımı onun için.
Ahmet Bağçe
Sevmek güzel şey değil mi?
Bende sevdim güzelce,
Nedir o zaman sevgime bu işkence.
Sevgim sel oldu akıyor gönlüne,
Gönlün set olsa engel olur mu? Seli’me.
Ahmet Bağçe
Şaşırıp bir gece rüyama gelsen,
Salmam bir daha geldiğin yere,
Gelirsen gözlerimi aşk ile süzme,
Oracıkta bayılır düşerim yere.
Ahmet Bağçe
ERKEN GELDİM
Bir zamanlar, o günler gelecek derdim,
Derin bir nefes alıp, hayal ederdim huzur içinde.
Köşeme çekilip, yaşayacaktım gamsız kedersiz.
Şimdi gelmesini beklediğim, hayalimdeki yıllarımdayım,
Olmadı düşündüklerim, gelmedi beklediklerim, beklentilerim,
Hayallerim üzgün, ben üzgün.
Görünürlerde de Yok, beklediklerim, beklentilerim.
Ya! Bir önceki istasyonda,
Yâda ben erken geldim.
Ahmet Bağçe
BİR GÖLGE
Rüya sanmıştım, rüyada gibiydim,
Görmüştüm içimde, önümü aydınlatan ışığı,
Ve bir gölge eğildi, üfleyip söndürdü ışığımı.
Karanlıkta yaşıyorum ben şimdi.
Düşünme becerimi kaybettim,
Zaman durmuş gibide, hayat akıyor hissediyor içim.
Ondandır korkuyorum,
Düşüncelerim korkutuyor beni.
Benliğimi kaybettim, kendimi kaybettim,
Aramak istemiyorum, Kendimi de, benliğimi de,
Belki, korktuğum şeyleri bulurum diye,
Mesela ölüm gibi, ayrılık gibi.
Ahmet Bağçe
Fırtınaya kapılmış balıkçı teknesi gibi bir o tarafa, bir bu tarafa sallanarak tekelciye gelen delikanlıya tekelci sorar. Bu ne vaziyet, ayakta duramıyorsun der. Sarhoş hık der, bak tekelci kardeş hık, bak bi dinliyormusun der, bir yetmişliği devirdim hık, benimsin demedim hık. Yanımdaki otuz beşlikle hık, kütük gibi sarhoş hık der. Ee der tekelci, senin devirdiğin yetmişlik bayağı yaşlıymış, onunki otuz beşlik daha çiçeği burnunda delikanlı.
Ahmet Bağçe
ŞARKILAR OKUNDUKÇA
Sana olan aşkım öyle gizlenmiş ki,
Şarkılar okundukça bir, bir ortaya çıkıyor.
Umutlarımın kırıldığını,
Yüreğimdeki yara izlerini,
Gözlerimden dökülen yaşların sayısını gördükçe,
Seni tanıyamadığımı anlıyorum.
Seni seviyorum diyemediğin ben,
Sevgisizliğine kırılmam gerekirken,
Kırılmamı istemiyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
SİZ GÖRDÜNÜZ MÜ
Ben yağmuru tercih ederim,
Yağmur bozmaz eşitliği.
Adil yağar,
Bazı yere az,
Bazı yere çok değil,
Rüzgâr öyle mi?
Bazı yerleri devirirken,
Es geçtiği yerlerde olur.
Ben hiç hak geçiren yağmur görmedim.
Siz gördünüz mü?
Ahmet Bağçe
Duymak mı? İstiyorsun yüreğimin sesini,
O zaman takip et izlerimi.
Çeşme başında su içireyim ellerimle,
Ben seni izleyim,
Sende dinle yüreğimin sesini.
Ahmet Bağçe
Başımda dolaşır gurbet kuşları,
Denizden gelir aşkının fırtınası,
İçimi yakıyor tutkunluğumun acısı,
Bundan sonrada güldürme, gülme yüzüme,
Ölünce kabrime gelir özür dilersin.
Ahmet Bağçe
DOLAŞIRIM İŞTE
Bir an içinde kaybettim kalbimi,
Kıpırdattı yaralı gönlümü.
Başım alıp düştüm yollara,
Kalbinde buldum kalbimi.
Ne isteyebildim,
Nede sen vermeye niyetlendin,
Dolaşırım Mecnun gibi ortalıkta.
Ahmet Bağçe
YOLCU ÇARESİZ
Akışına bıraktığım oluyor bazen hayatı.
Çünkü zorlanmıyor gündeminden,
Acelesi yok bizim gibi.
Beklenenleri yokuşa sürdüğü de oluyor,
Yokuş aşağıya sürdüğü de.
Düzgün gittiğine rastlamadım bazılarının ki, gibi.
Ya sağa, yâda sola dalıyor kaydırıyor şarampole.
Bir kayaya, bir ağaca, bir engele çarptığı,
Uçuruma gönderdiği de oluyor.
Hayat bu işte.
Her daim bildiğini okuyor.
Hattı zatında yolcusunu nerede nasıl bırakacağını biliyor.
Onda telaş yok.
Telaş önüne takılanda.
Hayatın o kadar çok yardımcısı da yok.
Çok şeyleri kendisi yapıyor.
Tek yardımcısı, getir, götür işine bakan zaman.
Onunda ne getireceğini,
Ne götüreceğini kimseler bilmiyor.
Çok kişinin istemediklerini getiriyor,
Sahip olduklarını alıp götürüyor.
Bakınıyor yolcu çaresizce,
Geldiğine pişman, gidenine pişman.
Ahmet Bağçe
Bir kar yağsa lapa, lapa,
Ardından bir lodos esse deli, deli,
Sonra sağanak bir yağmur.
Sürüklese götürse içimde biriken,
Üzüntüyü kederi.
Ahmet Bağçe
RÜZGÂR ESİYOR
Aşkını kazanmaktı düşüncem,
Birlikte gülmekti,
Sımsıkı sarılmaktı, ayrılmamasına korkmadan.
Şimdi aşkımın bedelini gözlerim ödüyor,
Harcamasını yüreğim,
O günden beri,
Bir rüzgâr esiyor içimde,
Kasıp, kavuruyor beni.
Ahmet Bağçe
HAYAT
Alacaklıyım senden hayat,
İstemeden de olsa,
Sana ömrümü verdim,
Dönüşü olmayan bir yola soktun beni,
Yönümü bulmakta zorlandım, yoruldum ben.
Ya, ucundan tutacak kadar kulp ol,
Yâda karanı bulaştırma uzak dur benden.
Ahmet Bağçe
Bu kadar fazla unutma beni,
Hatırla yarınlarımız hakkındaki hayallerini.
Düşün sonbaharda yaprakları dökülen dalların,
İlkbahardaki ihtişamını.
Ahmet Bağçe
Sadakat toprakta yetişmez. O yürekte yetişir adamda yaşar.
Ahmet Bağçe
Şimdi iki kez korku var içimde. Biri seninle bir anlama kavuşan hayatın kaybolması, birde seni kaybetme korkusu.
Ahmet Bağçe
Aşka son veren veda, yağmurun kardeşi! Beni ağlatıp yıldıramazsın. O beni bir kadehte sildi ama ben silgi kullanmam.
Ahmet Bağçe.
Seninde mi uykun kaçık, darğınmısın ben gibi geceye. Bizsiz geçiyor günler, duygusuzluğu öldürmedikçe
Ahmet Bağçe
Ey benim sandığım dünyam, Mademki benimsin, Hani gönlüme göre otağım, Hani başımda tacım Gönlümün yumağı.
Ahmet Bağçe
Neden gözyaşlarımı tutamıyorum, sen aklıma gelince, yoksa bulutlarını üzerime mi yolladın.
Ahmet Bağçe
Ağlamamak için zorla gülmek mi gerek, içi kaynayan tencerenin dışı soğuk mu olur.
Ahmet Bağçe
BOŞ SANDALYE
Dün saksıdaki gülleri ektim bahçemize,
Seni sansınlar kuş ziyaretlerini.
Boşaldı pencerenin önü,
Birde oturduğun sandalye.
Odamız sen kokuyor,
Öksüz bakıyor duvarlar,
Açık duruyor kapımız,
Dokunamıyorum koluna.
Saatler durmuş gibi, geçmiyor zaman,
Gözlerim soğan doğruyor.
İçimse acı biber yemiş,
Hasret pişiriyor yüzüm.
Küfelik sarhoş gibiyim,
Suskun bakınırım güllere.
Onlar susuz, ben sensiz,
Limon olmuş yüreğim.
Ahmet Bağçe
LODOS GİBİ
Senin bahçendeki güller,
Bahçemdeki güllere benziyor.
Senden esen yellerle,
Üzerime esiyor gül kokusu.
Her dokunduğun güller,
Sen kokuyor.
Nem yapıyor bende,
Karasından denize esen lodos gibi.
Ahmet Bağçe
YOKLUĞUN MATEM
Gözlerimden dökülen gözyaşlarım,
Ömür şehrinin ırmağı gibi,
Sabır balıkları yüzer içinde.
Zevk vermiyor dünya,
Yaşamak zor geliyor bana,
Yokluğun matem oldu,
Mutluluk yaprak gibi döküldü omzumdan.
Neşeli bilirlerdi dostlarım,
Gözyaşlarımı görür oldular şimdi.
Ahmet Bağçe
İÇİMİ DÖKERDİM
Okul yıllarım aklıma gelince,
Hayalin gelir uykularıma,
Bulutlar kıskanırdı seni benden,
Sen yüreğime yağarken.
Ağladığını derlerdi yüreğime,
Buluttan kopmuş yağmur gibi,
Ağlamazdım, içimi içime dökerdim,
Yağmura eşlik ederdim sadece,
Ahmet Bağçe
GÜL VE AHUDUDU
Yalnızlığımın büyüdüğü dönemlerde,
Pembe görünürdü başkalarına zamanlar.
Sende öyleydin,
Pembe görmeye çalışırdın dünya içindeki dünyanı.
Ve sen kendini güzelleştirirken, güzel değildi, öteki güzeller nazarında.
Güzellik bazen kuytulara gizlenir görünmezler.
Tıpkı dere kenarlarında ki ahududu gibi.
Gülfidanına benzemez,
Gülfidanı her nerede yetişirse yetişsin, gülü gül kokar,
Damağa tat vermez ahududu gibi.
Ahmet Bağçe
GEL DE GÖR
Tutunamaz bu yürek başka bir yüreğe,
Dökülürüm yaprak gibi ben.
Gel de bir gör aşkım,
Artık bir yaprak bile değilim ben.
Yaşadığımız masalda kahramanınken,
Vazoda kuruyan gül oldum ben.
Ahmet Bağçe
Ey kader; insan, her şeye alışıyor da, hiç bir şeye alışamıyor,
Hayaller seni tercih ettiyse, benim tercihlerimin ölümünü yaz.
Ahmet Bağçe
NEDİR BU AŞK
Bana aşkı bir tarif et,
Nedir, sevmek mi? Sevilmek mi?
Yoksa kalp çarpması mı?
Şarkılarda söylendiği gibi.
Ahmet Bağçe
Ne olsun işte, yalnızlığımla biz iyiyiz. Öyle çok alıştık ki; biz birbirimize; yalnız, yalnız yaşıyoruz.
Ahmet Bağçe
Hepimizin aradığı birazcık mutluluk değil mi?
Ahmet Bağçe
Aslında ben bıkmış değilim, fazla değil her saniye seni özlediğimden, of diyerek seni sayıklıyorum.
Ahmet Bağçe.
Öyle daraltır ki, bazen önüne serilen hayatın gölgesi. Ama bir selam genişletir o daralmış yüreği.
Ahmet Bağçe
HİSSEDİĞİM ŞEY
Yün minderlerle döşeli,
Duvarında hasır yastıkları dayalı odamda,
Hissedemedim şey!
Senin gözlerinin mavisiyle oluşan,
Hayallerimin sıcacık duyguları yanında,
Gürül, gürül yanan sobanın sıcaklığı.
Ahmet Bağçe
SUÇLU BENMİYİM
Her gece aklıma geldiğinde sen,
Sabaha bir yıl var derim,
Suçlarım kendimi bazen.
Peki, uzayan gecenin tek suçlusu benmiyim!
Yok mu?
Bunda senin payın.
Ahmet Bağçe
Hayatı, hayatın güzellikleri içinde arayan, bakan insanın göremediklerini görür.
Ahmet Bağçe
GEL
Ara, ara gel,
Yalnız bırakma beni,
Sohbet ederiz,
Rüzgârın sesini dinleriz,
Dokunuşunu hissederiz okşar gibi tenimizde.
Belki ne bileyim!
Şarkılar söyler dans ederiz birlikte.
Sonra ben sana bakarım, sende bana,
Sımsıkı sarılırız birbirimize.
Ahmet Bağçe
Bir tek canım varsa, oda senin için atıyorsa, varsın bu can sana feda olsun.
Ahmet Bağçe
Kokunu içime her nefeslendiğimde beynimde sen dolaşırsın oksijen gibi, her bir zerren sarhoş eder beni.
Ahmet Bağçe
ÖZLEM AKITIR
Her akşam hüzün kapım aralanır,
Özlem akıtır, kahır akıtır aşk miravı,
Yüreğimi depreştirir gün boyu,
Göz kapaklarımı çökertir gönül.
Ahmet Bağçe
SENİN İÇİN
Sen öylemi zannedersin meleğim,
Ben uçsam da senin desteğine muhtacım.
Seni sevdiğim için değil,
Senin için hayatımı veririm.
Ahmet Bağçe
ŞARKILARIMDASIN
Ne güzel bir duygu seni düşünmek,
Ne güzel bir tutku seni özlemek.
Dinlediğim şarkılarda,
Dokuduğum nesnelerde,
Geçirdiğim en güzel vakitlerimdesin sen.
Ahmet Bağçe
Akışına bırakırım bazen duygularımı, durgun akan nehir gibi, gündüzü takip eden gece gibi.
Ahmet Bağçe
ÖZLERİM SENİ
İçimdeki aşksın sen,
Kıyıda kumları okşayan dalgalar,
Kayaları aşındıran rüzgâr gibi,
Duygularımı okşarsın.
Yüreğimde pır, pır eden kelebek,
Özlerim seni kalpten, en içten,
Ahmet Bağçe
İÇİMDEKİ SES
Çok derinden gelen bir ses diyordu ki,
Ben içinde biriktirdiğin,
Haykırışların ve suskunluğunum.
Artık dertlerinle başbaşasın bana elveda.
Ahmet Bağçe
Yanımda yâda uzakta olsan ne fark eder. Beni sevmesen de önemli değil. Ben, seni seviyorum ya! O bana yeter.
Ahmet Bağçe
Bazen gözlerimden yaş gelmez ama sessiz ağlar yüreğim sen aklıma geldikçe.
Ahmet Bağçe
Çünkü içimin her bir yanı, âşık bir yüreğin gözünden dökülen gözyaşlarıyla dolu.
Ahmet Bağçe.
Sen benim gönlüme girmiş duamsın, çünkü seni gönlümde taşırken hissettiğim mutluluk kadar seviyorum.
Ahmet Bağçe
Kurt otları hâkimiyetine almışsa koyunlar ne yapsın.
Ahmet Bağçe
Maksat olayı unutmaksa, hatırlaya gerek yok.
Ahmet Bağçe
Yar sahip olmazsa, sahip olan el olur.
Ahmet Bağçe
ÇOK ŞEYLER GİZLİ
Dokunma ağaran saçlarıma,
Dökülürse hatıraları dinmez gözyaşlarım.
Bakma gözlerin kenarındaki çizgilere,
Onda nice yaşanmışlıklar gizli.
Hayat yokuşunu tırmanırken,
İz yaptı ellerimdeki siyah benekler.
Ahmet Bağçe
Sana dokunmak isterim de, ellerimin de, kalbim gibi tutuşacağından korkuyorum.
Ahmet Bağçe
Özledikçe bir noktaya bakar gözlerim. O noktaya baktıkça seni gözler gözlerim.
Ahmet Bağçe
DÜŞLERİM SAZ
Canım çok yanıyor bu aralar,
Sanki düşlerim saz,
Hayallerim tezene,
Korkularım teller arasında sıkışmış hislerim.
Tezene dokundukça tellere,
Sazım okur dertlerimi.
Kabaran duyguların,
Gözyaşlarımı dökeceğinden korkarım.
Ahmet Bağçe
Merak etmeyin, bugün seni gün ışığında görmeyenler, yarın mum ışığında arayacaklar.
Ahmet Bağçe
O bakışına öyle gerildim ki, yerime geldiğimde senin ok gibi fırladığını gördüm, şimdi seni bulamıyorum.
Ahmet Bağçe
KİRALIK
Genç ev arıyor, yakında düğünü var. İş yerine yakın şirin bir ev kiralamak ister. Bu yüzden de gördüklerine, tanıdıklarına boş ev görürseniz haber verin diye haberdar etmektedir. Gencin kulakları da rahatsız duymamakta, işitme cihazı Kullanmaktadır. Yaşlı bir adam yanaşır ve sorar. Evleneceğin kız çalışıyor mu? Ev hanımı mı? İşitme cihazının pili biten genç, deneni duymasa da aklı kiralık evde ya! Cevap verir. Yok amca KİRALIK…
Ahmet Bağçe
YETİŞKİN ÇOCUKLAR
Dünya ile oynuyorlar. Dünya ceviz de, oyuncular ellerindeki içi kurşunlanmış kemik aşıkla, yani enek denilen oyun aletiyle dairesindeki cevizi noktasından vurarak, çizgisinden çıkarma peşindedirler. Ta! Çocukken oynadıkları oyun gibi görüp, o zamanlardan beri kendilerini oyunlarla yetiştiren, bu yetişkin çocuklar, oyunu kuralına göre oynayıp başarı peşindedirler. Bu büyüyen çocuklar, çocukken oyun araçları olan ceviz yerine dünyayı ceviz yerine koyup, dünya ile oynamaktadırlar. Ama dünyanın dışıyla değil, içiyle ilgilenmektedirler. Onlar cevizin kabuğunu birilerine kırdırıp yaktırıyorlar, içini ele geçirmeye çalışıyorlar. Çünkü yemeye en müsait, en lezzetli olan yeri cevizin içidir. Onun için cevizin içini yemektir niyetleri ve öylede yapmaktadırlar. Kabuğunu birilerine kırdırıp yaktırırken, cevizin içini yemekle meşguller.
Ahmet Bağçe
ŞAŞKINIM
O kadar şaşkınım ki;
Seninle birlikteyken,
İçinde olduğum dünyam ruhuma yorgunluk verirken,
Bu defa sensizlik içindeyken çektiğim acılar yoruyor.
Sana duygularımın kapısını açan yüreğim nasıl oluyor da,
Hem mutlu, hem de perişan.
Ahmet Bağçe
Sen yastıkmısın ki; Başla güreşiyorsun.
Ahmet Bağçe
Eğer bir yere gelmek istiyorsan kendine gel.
Ahmet Bağçe
Zamanda su gibi akar ama birikim yapmaz.
Ahmet Bağçe
İte kalka götürürlerdi ama cep telefonundan daha çok severlerdi bizi eskiler.
Ahmet Bağçe
MEKTUPLARIN
Mektupların arasında,
Siyah beyaz resimlerinde duruyor,
Mektuplarını okudukça,
Geçmiş günler acı veriyor.
Ve diyorum ki, içimi çekerek,
Neden seni bu kadar sevdim.
Ahmet Bağçe
AŞK MİSAFİR
Seni gözlerim görünce bir ışık parlar,
Aklım karışır ürperir içim.
Ve dar gelir tünediğim mekânlar,
Anlarım ki aşk misafir,
Demek ki, acı oluyor aşkı ağırlamak.
Ahmet Bağçe
PEMBE DİZİ
Pembe diziler gibiydin içimde,
İçime döndükçe,
Sen dizileri,
Dizilerde imkânsızlığı getirir aklıma.
Ahmet Bağçe
CAN DEDİĞİM
Can dediğim bağrıma bastığım,
Yokluğuna alışamadım.
Şimdi öyle çok üşüyorum ki,
Meğer sen ne kadar sıcakmışsın.
Ahmet Bağçe
KARA KALEMİM
Kurşunu bitti kara kalemimin,
Gazele döndü duygularım.
Aşkını yüreğime yazdım,
Zarfladım üzerini,
Zarfımı gözyaşımla tutkalladım.
Ahmet Bağçe
Ben ilk defa kaybetmedim ki. Önce mutluluğumu paylaştıklarımı, sonra mutluluğumu kaybettim.
Ahmet Bağçe
DİLİN TUTULUR
Bazen söyleyemezsin,
Dilin tutulur, parça, parça olur yüreğin.
Çünkü o,
O ana kadar anlamamışsa,
Söylemek anlamsızdır, susmaktır en iyisi.
Ahmet Bağçe
KUŞ GİBİ
Kuşa benzer derlerdi eskiler aşka,
Havasına girince daldan dala konar, uçar semalarda,
Ya! Karşılığını görmezse!
İşte o zaman,
Kanatları kırık kuş gibidir.
Uçmak istese de, uçamaz.
Ahmet Bağçe
GEL OTUR
Hissediyorum ağlıyorsun,
Duyuluyor yüreğinin hıçkırıkları.
Gel otur sol yanıma,
Sileyim gözyaşlarını.
Sen yüreğimin sultanı ol,
Ben yüreğinin mahkûmu.
Ahmet Bağçe
Yanlış yönde olduğumu bildiğim halde yürüdüğüm yol gibisin. Diş çürüten şeker gibi Duygularımı çürüttün.
Ahmet Bağçe
PAPATYA KOKAR
Keşke o zaman değil de,
Bir başka zaman karşılaşmış olsaydık.
Güz günü değil de bahar gibi,
Çünkü bahar akşamları papatya kokar.
Ahmet Bağçe
KONYALI ŞUAYİP AĞA VE VALİ BEY
Konyalı bir Şuayip Ağa vardı bilge Şuayip… Eskilerden Konya’da onu tanımayan yoktur. Bir Cuma günü Türbe Önünde Selimiye Camisinden Cuma çıkışında Cenaze namazı kılınacak. Cemaat cenaze önünde saf tutmaktadır. Şuayip Ağada cemaat safına girer ve sağına bakar ki sağ tarafta dönemin Valisi var. Biraz üzgün görür Valiyi. Şuayip Ağa sayılıp sevildiğinden Konya’da samimi olmadığı kimse yoktur, tabi valiyle de. Onunla da senli benlidir. Eğilir sorar
- Üzgün görürüm Valim, cenaze yakının mı?
- Vali yok, yakınım değil, hanımımın hastalığına üzülürüm, sırt civarında bir çıban çıktı, çaresini bulamadık der.
- Şuayip Ağa ondan kolayı ne var. Akyokuş da bir cins taş var, bir avuç topla, onu ez bir keseye koy ve yenge çıban olan yere sürtsün bir haftaya kalmaz iyileşir.
- Vali cenaze sonrası eve gittiğinde hanımını müjdeler ve hanımına Şuayip Ağanın dediğini der.
Bu defa Vali beye hanımı!
- Bey! Sen o taşı ne bilecen, Şuayip Ağa madem biliyor toplatıver.
Vali, Şuayip Ağayı huzura çağırtır ve ona;
- Şuayip Ağa; Madem taşı biliyorsun, hanıma da dedim, bir zahmet o taşlardan dediğin yerde biraz topla getir, tarifini de hanıma söyle der.
Ertesi gün Şuayip Ağa Akyokuş da gözleri taşlardadır. Bir tanıdık görür ve sorar.
- Be! Şuayip Ağa, ne edersin yalnız başına bu yazıda!
- Şuayip Ağa sorma be kardaş. Türbe önünde bir halt ettik, şimdi yıkın, yıkın taş ararım.
Ahmet Bağçe
CUMHURİYETİMİZ İÇİN
Cumhuriyet Bayramını kutlamaya gideceğimiz önceki gün,
ATAMIN efendiler,
Yarın CUMHURİYETİMİZİ İlan edeceğiz…
Dediği an ki; Heyecanı basardı yüreklerimiz.
Dua ederdik.
ALLAH’IM,
Ne olur yarın, sadece yarın yağmur yağmasın.
Ahmet Bağçe
DÖN GEL ATAM
Bazı borçlar vardır, ödeyemezsin vefa borcu gibi.
Ruhun şad olsun ATAM sen rahat uyu.
Seni öyle özledik ki;
Milletine şefkat dağıtan,
Düşmanına korku salan, bakışına hasret bu MİLLET,
Evet, seni çok özledik,
Dön gel biraz da cennet özlesin.
Ahmet Bağçe
SEN BENİ
Ben, bu kalbi sensiz taşımak istemem.
Bir bütün olarak yaşamak isterim seninle.
Ben seni hayatıma yükledim de,
Sen beni yüreğine yükleyemedin
Ahmet Bağçe
YA DÖVSEYDİ
Hele gel buraya yumurcak dedi ve çağırdı çocuğu bir teyze. Aman şunun saçlarına zeytin gibi maşallah, hele gözlerine badem gibi, hele, hele kaşlarına yay gibi dedi, avuçlarını indirdi balyoz gibi çocuğun kafasına, ensesine. Baktım çocuğun gözlerindeki akan damla, damla yaşlara. Dedim teyze iyi ki çocuğu seviyor, ya! Dövseydi!
Ahmet Bağçe
Umutlarımız değilmiydi bizi bekleten, hüzünlendirip ağlatan.
Ahmet Bağçe
GÜNEŞ DOĞARKEN
Tek kişilik ayrı oda gibiydi sevgileri,
Birine güneş doğarken,
Diğerine bulut gölge ediyordu.
Tıpkı ay ile güneş gibi.
Kalpleri deli gibi seviyorum diyor,
İnat ediyordu duyguları.
Ahmet Bağçe
ALDANMA EVLAT
Sana demiştim be evlat,
Bize kör bakan dünya, sana güneşli bakmaz,
Sen güneşli bakıyor gibi görüldüğüne aldanma,
O görüntü yalanının bir başka yüzü.
Ahmet Bağçe
KIRILMIYORUM
Affet beni gecelerim,
Seni üzmek istemezdim.
Uykusuz geçen zamanlarımı,
İzinsiz çalana direnemiyorum.
Bana yoldaş olan yıldızlarım,
Bakmayın kusuruma.
Kırılmıyorum bazen kaybolmanıza.
Ahmet Bağçe
Giden yıllarımla yaşanılmayacağını bilirimde, kalan yıllarımda çok yorgun, bana ayak uydurmuyor
Ahmet Bağçe
HASRET KALDI
Ve sonra ışıklar söndü,
Karardı gözlerim,
Dönemeçte seni kaybettim.
Ellerim boş kaldı, gitti avuçlarımdan ellerin,
O gülüşüne hasret kaldı gözlerim.
Ahmet Bağçe
Eğer biri hala kalbini kıranın, hak etmediği yerde olanın, yüzüne gülmeye çalışıyorsa, bilin ki o yüze gülen kişi kaybedilmeyecek mükemmel biridir..
Ahmet Bağçe
Bana iz bıraksaydın kitap gibi mesela. Ezberimde olurdun.
Ahmet Bağçe
Bugün çok güzel bir havam var, rüzgâr olup havamı bozmayın.
Ahmet Bağçe
AĞLAMAK YERİNE
Bu dünyaya ağlayarak değil de,
Gülerek gelseydim,
Canımı her yaktığın gecelerimde,
Sana uzaktan bakıp ağlamak yerine,
Gülerek sarılıp uyumak isterdim.
Ahmet Bağçe
Sana çok güzelsin demek istemiyorum. Çok güzelsin desem, mutlu olan sen, üzülen ben olacağım, çünkü benim değilsin.
Ahmet Bağçe
SEVDİĞİMİ BİLİYORUM
Ben seni görünce kalbime döndüm ve baktım.
Bana bakma dedi,
Beden ne kadar yaşlanırsa yaşlansın, ben yaşlanmam.
Aşkı muhteşem eden gönlüne bak ve onu kırma.
Sen onsuz hayatı düşünmedikçe ben sevgini korurum.
Mutluluğunu karanlık anında bile aydınlıklı tut.
Çünkü karanlık gitmeden aydınlık görünmez.
Bir an çocukluğuma döndüm ve dedim,
Keşke o zamanlar soranlara zengin olmak istiyorum yerine,
Mutlu olmak istiyorum deseydim.
Keza sevdiğimi biliyorum da, sevildiğimi bilmiyorum,
Beklide mutsuzluğumun nedeni bu.
Ahmet Bağçe
Aşkı bilgeye sorma, o bilse de söylemez. Aşkı, aşk sarhoşuna sor, sarhoşunun kalbinde durduğu gibi durmaz.
Ahmet Bağçe
Saklanmak istiyorum, kimselerin bilmediği bir yere, Sadece sen bil, o ağacın altındayım.
Ahmet Bağçe
İşte arkadaşım. Ağlamak ana dili olan gözlerim, şakır, şakır ağlıyor da, gülmeye Fransız.
Ahmet Bağçe
EVLAT
Ey! Evlat;
Ben senin kökünüm.
Sen dal ol.
Benim sürgün vermiş kollarım,
Köklerime sarılı.
Devrileceğim diye sakın korkma!
Senin dallarını dimdik ayakta tutmaya gücü yeter.
Ahmet Bağçe
HAYAT
Hep saklambaç oynadın benimle hayat.
Saklanan sen,
Arayan ben,
Bulunmayan ve sobeleyen gene sen oldun.
Ahmet Bağçe
UNUTUYORUM
Her gelişinde sana kalbimi açarken,
Engelleyemediğim şeylerden biri,
Gözlerimden gelen dinmeyen gözyaşları,
Ve dilimin tutulmuş olması.
Çünkü unutuyorum diyeceklerimi.
Ahmet Bağçe
Gökyüzü bir kuşağa sahip olmuşsa, güneşin önüne geçen yağmura borçludur.
Ahmet Bağçe
UZAKTA
Duygularım diyor ki;
Sen ancak içinden konuşursun!
Balıklar gibi.
Balıklar sevgisini hep yüreklerinde hissederler.
Dokunamaz sevdiğine, sevdiklerine.
Sende sevdiğini yüreğinde taşıyorsun.
Çünkü sevdiğin duygusal olarak uzak olduğu kadar,
Kendisi de uzak,
Bu yüzden dokunamıyorsun.
Ahmet Bağçe
KIVILCIM
Ne olsun!
Bende bildiğin gibiyim be gönlüm,
Hiç bir şeyler yok iken,
Bir kıvılcım atıldı yüreğime,
Tutuştum kırpıntı kâğıt gibi,
Yanıyorum bir ateş de.
Bir şarkı dolandı dilime,
Dönülmez bir yoldayım.
Ahmet Bağçe
SON SÖZLER
Gün biterken gözlerimde bir ağırlık,
Üzerimde bir kırgınlık vardı.
Hayallerim uyuşmuş,
Hasretin gözlerime ufukta beliren bir çizgi gibi görünüyordu,
Aklıma hep son sözlerin takılıyor,
Ve ben sana demiştim dediğini düşünüyorum.
Sevgisini damla, damla biriktirdiğim,
Kâse, kâse içtiğim,
Haklıydın seni bu kadar sevmemeliydim.
Ahmet Bağçe
BAHANEYDİ
Bir bahaneydi,
Yaz gününde üşümüş gibi giyinmem.
Dikkatini çekip,
Birbirini iten duygularımızı tetiklemekti, yumuşatmaktı niyetim.
Aradığımız şey duygularımız da,
Duygularımıza fırsat verirsek eğer,
Yüreğimiz bildirecek doğru yolda olduğumuzu.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİNDEN TANIRIM
Ufuktaki görüntüm,
Aşkını içime nefeslediğim,
Esintili bir akşam,
Sahilde gezinirken,
Seni yıldızlar yansıttı bana.
O günden beri,
Nerede görsem tanırım
Yıldızlardan yansıyan gözlerinin rengini.
Ahmet Bağçe
YAR
Senin yangından ne farkın var yar,
Sende benim yüreğimi yakmadın mı?
Sen yaktığın kadar yakar,
Bende kül olana kadar yanarım.
Ahmet Bağçe
İşte dediğim gibi. Aşk, âşk olabilmesi için, âşık yüreğin, karşı yüreğe hasret kaldığı zaman aşk olur.
Ahmet Bağçe
Sen ne kadar uzaklaşsan da benden,
Rüyalarıma geliyorsun her gece,
Unut demene uymak istesem de,
Beynim hala seninle.
Ahmet Bağçe
O GÜNDÜR
Bir sabah günaydın demiştin,
O gün hayatımın ilk günüydü san ki,
Mutluluk sardı yüreğimi,
O gündür bekler oldum yollarını.
Bir kartopu olmayı düşledim hep,
Damla, damla eriyip,
Oluk, oluk akmak istedim yüreğine,
Hislerimi kelime, kelime söylemek için.
Ahmet Bağçe
Benim cehennemim gözlerimden, gözlerini kaydırdığın ve yüreğinden, yüreğimi çıkartıp sevginin tükendiği andır.
Ahmet Bağçe
Eğer yanındaysam, ait olduğumdandır, tabi olduğumdan değil. Arkamdan yaz, çiz, konuş, ben zaten arkamı görmüyorum.
Ahmet Bağçe
Bir eksik yaşadım yıllarca,
Yalnız ve kuraktı düşlerim.
Bir şeyler var gibi tebessüm edince,
Yeşerdi içimde ki çorak topraklar.
Ahmet Bağçe
UMUTLANDIM
Karşı karşıya geldik,
Önce bakıştık,
Sonra yanaştı oturdu yanıma,
Bana içini döktü,
Duygulandım,
Dolu, dolu oldu gözlerim,
Sarıldık ağlaştık.
Sen özlemimdeydin,
Ve seni özlemim içinde büyüttüm dedi.
İşte o zaman sevgime güç geldi,
Umutlandım,
Sanırım devrim yaptı aşkımız.
Ahmet Bağçe
MUTLUMUSUN
Saçların, ellerin, avuçlarının içi,
Gezinmekle tükenmeyen koca bir şehir derdin bana.
Ne oldu da bıraktın beni yalnızlığa.
Şimdi mutlumusun!
Sen de yalnızsın önündeki uzun yolda.
Ahmet Bağçe
Yüreğime, yüreğinde konaklanmasına izin vermeyen duygularımın katili. sen o kadar güzelsin ki.
Ahmet Bağçe
GECEDEMİYİM
Mutluluğum sende mi kaldı,
Boğuluyorum yalnızlık içinde,
Yüreğimde bir boşluk
Gözlerimde kara bir perde.
Işıklar mı söndü,
Gecedemiyim, gökyüzü neden karanlık.
Bir kasvet sardı içimi,
Soframda hüzünlü ekmek, beynimde senli karmaşık düşünce,
Yoksa karanlık mı, beni hüzünlendiren,
Acaba gece mi seni bana düşündüren,
Yâda senmisin hüzünlenmem için geceyi bekleyen?
Üzerimi kara yaprak bürümüş,
Nedir beni yalnızlığımla, yalnız bırakan.
Ahmet Bağçe
ÖZLEMİM
Sen benim sezonluk duygularım değil.
İçime düşen,
Beni kasırgalar gibi savuran,
Kor ateşler içinde yakıp kavuran özlemimsin.
Ahmet Bağçe
AŞK
Aşk susmaktır,
Nefesini tutmak, koklamak, Hissetmektir,
Uzaklığına ve yakınlığına bakmadan,
Ağlamaktır bazen.
Ve aşk;
Aşk olabilmesi için,
Dökülen gözyaşların,
Nereden geldiğine bakmaktır,
Acısına dayanabilmektir.
Ahmet Bağçe
ŞİİRLER GİYDİRSEM
Sonra bana sarılsan ağlasak birlikte,
Gözyaşlarını silsem ellerimle.
Ve sana deseni denizden,
Rengi gökyüzü mavisinden şiirler giydirsem,
Ahmet Bağçe
Hayallerim o kadar hızlıydılar ki, yetişemedim. Ancak ölümlerini izleyebildim. Şimdi bende ölüyorum annem.
Ahmet Bağçe
RESMİN
Duvardaki resmin,
Daha anlamlı bakıyor,
Gökyüzünü andıran gözlerin,
Rüyalarımdan gerçeğe döndürüyor beni,
Yabancısı olmadığım tebessümü,
Sensizliği unutturuyor bana.
Ahmet Bağçe
Bazen ağlamak istersin akmaz gözyaşların, yüreğine sor nereye aktığını!
Ahmet Bağçe
İZ BIRAKSAYDIN
Üzüntümü paylaşmıştım,
El vermiştim, gönül vermiştim,
Kalbimi değiştirmiştin, inanmıştım sana,
Anladım ki yanlış rıhtıma yanaşmışım.
Senin gündüzün gibi değil benim gündüzüm,
Farklı aydınlanır bütün günüm.
Gördüğün gibidir görünmeyen yüzüm,
İz bırakmanı isterdim, ders bıraktın bana.
Ahmet Bağçe
EĞİTMENİM AMCAM
Delikanlı deriz ya! Çocukluk devreyi atlattığımız yaşa. İşte o yaşlardayım. Beni geleceğe hazırlayan eğitmenim amcam, pazar yeri içinde bulunan dükkânımızın biraz ilerisinde bir yerde, yola dayanmayan elmaları satmamı söyledi. O vakitler ortaokul öğrencisiydim, okul çıkışlarında dükkâna geliyorum ve pazara elmalardan birkaç kasa çıkarıp satıyordum. Ben yaşlarda üç çocuk musallat oldu. Belli saatlerde geliyorlar, elma kaça diyorlar, birer ikişer elma alıp birde sırıtıyorlar gidiyorlardı. Amcam bu manzarayı izliyormuş. Gene okul çıkışında her zaman olduğu gibi sandıkları bildik yere götürdüm, tezgâhımı açtım. Elma satacağım. Amcam çağırdı. Yanına gittim, şimdi sen tezgâhı açtın, çok geçmez hani o gelen çocuklar var ya gene gelecekler ve elmalarını alıp gidecekler, sende sesini çıkarmayacaksın, ama onlar gittikten sonra ben seni elime alıp pazar yerinde evire, çevire döveceğim bilesin dedi. Hadi şimdi git yerine iyi düşün dedi. Çok geçmedi, yarım saat gibi bir zaman içinde çocuklar geldi. Çocuklardan korkuyorum üç kişiler, ama amcam vurdu mu yıldızları saydırır, o daha da kötü. En iyisi kavgaya dalmam gerek dedim. O hışımla elmaya elini uzatanın kafaya bir tekme attım akabinde, oturmakta olduğum kasayı diğerinin üzerine fırlattım, üçüncüsünün bileğini kıvırdım baktım diğer ikisi kaçtı. Elimdekini de halletmek kolay oldu. Amcam yanıma geldi ve çocukların hakkından geleceğini biliyordum, ama gözünü korkak alıştırmışsın, öz güvenini kazanman için her zaman birinin ikazı mı gerekir.
Ahmet Bağçe
Kavuşmak imkânsızsa özlem,
Mavisine bürünmüş deniz gibidir.
Ahmet Bağçe
Türklük engin bir denizdir. Kimse engin denizde sığ aramasın.
Ahmet Bağçe
Köpeğin havlamadığı kuşların yediği sineği, kartallar yemez.
Ahmet Bağçe
Ben kendimi sana hapsettim,
Tutmasın bir başkası ellerini,
Bakmasın başka gözler gözlerine,
Beni kahreder,
Elinden tutan eller,
Gözlerine bakan gözler.
Ahmet Bağçe
Ağlama gönül,
Sen artık yakılan bir çıra değil,
Yanmayan bir külsün.
Hiçbir ateş seni yakmayla korkutamaz.
Düşünsene,
Kurumuş papatya,
Tazesinden de güzel kokar.
Ahmet Bağçe
Sen beni, bende gülmeyi unuttum. Bende kasırgalar yaratan kahkahaların iz yaptı yüreğimde. Ahmet Bağçe
SEV
Sen mi? Sen ömrümsün benim,
Ne zaman istersen gel.
Bana yüzünü dönme yeter.
Sev, sevmekten kaçınma!
Sevgi insanın varlığını gösterir,
Yokluğunu hissettirir,
Kişinin eksik yönünü tamamlar.
Ahmet Bağçe
Sonu uçurum olduğunu bildiğim halde dönmediğim yolumsun sen.
Ahmet Bağçe
Can mı? Canan mı? Deseler. Canan derim ona. Cananın bir defa canım demesi dünyalara değer bana.
Ahmet Bağçe
Gül yetiştiği yere göre gül değil, dalından koparılmadıkça, çöplükte yetişse de güldür.
Ahmet Bağçe
GARİBAN
Ben sokakta büyüdüm,
Bilmem öyle şatafatlı soba sıcağını.
Bir duvar kenarı yatağım,
Nefesim yorganım.
Ben soğuk paylaşmayı bilirim.
İçten güler,
Çok derinden severim,
Yok, öyle hatır gönül bilenim,
Özlemdir Benim Ziyaret Edenim.
The End.
Ahmet Bağçe
Ve sonra ona koştu, pişmanım, hem de çok pişmanım diyecekti, sevdiğini söyleyecekti. Fakat geç kalmıştı. Ona ölüm, ölümüne sevdiğini çoktan söylemişti.
Ahmet Bağçe
SADECE İZLEDİM
Beklenmedik bir anda terk edildi bu gönül,
Bir, bir kayboldu sevdiklerim.
Limanına sığındığım, kalp atışını hissettiğim,
Sende terk edenlerden biriydin,
Sana, gitme kal diyemedim.
Koşmak, sarılmak istedim,
Girdim bir burukluk içine,
Çekindim, gidişini uzaktan izledim sadece.
Ahmet Bağçe
AÇMADAN KURUDUM
Uzaklardan bakıyorum sana,
Sessiz sesleniyorum,
İçim konuşuyor sadece,
Deniz mavisinin parıldaması gibi,
Sabahın seherinde.
Sen hayal, ben sessiz.
Kıyıya vuran dalgalar konuşuyor sadece,
Rüzgârın saçlarıma dokunuşu,
Birde buram, buram kurumuş papatya kokusu,
Seni hatırlatıyor, artırıyor hasretini.
Gökyüzü el sallıyor güneşin kızıl rengine.
Güneş güne merhaba diyecek biraz sonra.
Güller, çiçekler, papatyalar uyanacak,
Renk, renk açacak.
Düşünüyorum da, ne bir gül olabildim, nede bir papatya,
Açamadım gül gibi, papatya gibi kurudum dalımda.
Ahmet Bağçe
Ben seni dünden sevdim de, sen benim sevgimi bugün anladın.
Ahmet Bağçe
SENİN OLSUN
Artık bakmayacağım resimlere,
Sileceğim içimdeki kıpırtıları,
İndireceğim umut duvarlarındaki hayallerimi,
Boş kalsın yüreğimdeki çerçeve.
Senin olsun,
Ey! Gökyüzünün mavi denizi,
Hayat denilen yelkenle,
Başkalarını götür,
Atmosferin bilinmeyen derinliklerine.
Bırak beni yalnızlığımla,
Bana gün, kış gecelerini andırır,
Soğuk ve zifiri karanlık.
Ahmet Bağçe
Benim en büyük düşmanım, hayallerimi, hayallerde bırakıp akıp giden zaman.
Ahmet Bağçe
Gözlerinin uzaklara daldığı,
İçinin daraldığı,
Gözyaşlarının yanaklarına aktığı zaman,
Dön bak omzuna,
Saçlarına dokunmak isteyen
Bir çift el göreceksin,
O benim ellerim işte.
Ahmet Bağçe
Kan dondurucu gibidir bazı bakışlar. Yüreğine dondurur insanın, sussan eritir, konuşsan kan akıtır.
Ahmet Bağçe
İncinmeyi hoş görmeyen, sevginin inceliğini bilemez. Sevgi yer etmişse kişinin gönlüne, artık onun için her can, kendi canıdır kimseyi incitemez.
Ahmet Bağçe
Elveda Eylül,
Elveda mavi gökyüzü,
Hoş geldin Ekim,
Gam yüklü sonbaharın yazı.
Ahmet Bağçe
Gelişine heyecanlanan ve sevinen yürek, gidişine matem tutmasını bilir.
Ahmet Bağçe
DUYGUSALLIK
Dünyanın en zor mesleğidir duygusal çöküntü. Hele kendi duygularının eksikliğine kelimeler bulup, tercüman olmak daha da zor. Birileri sana seni rahatlamak için bir şeyler anlatır ama anlamazsın anlatılanları. Çünkü oda onun duygusal çöküntüleridir. Kalbin de, kalbin yok gibidir. Bir arkadaş ararsın ama hep yalnız kalmak istersin. Günün güneşte demlenen çay gibidir ılık ve zevksiz.
Ahmet Bağçe
BOZYAZI
Bugün Nagidos akşamında,
Ben gün batımına bakarken,
Sen dalgandasın umutlarım!
Gün batımı alıp götürdü seni,
Güneşin ardından.
Ahmet Bağçe
Özlem dağ gibi büyüdüğünde, anılar şelale gibi akıyor, akışına alık, alık bakınırım yar.
Ahmet Bağçe
SENDEN SONRA
Bende senin bir resmin Var,
Ne buruşur ne yırtılır kartpostal,
İyi bir gün yaşamadık içimde dolu buzlar,
Eritip, eritip içiyorum yar.
Oysaki delice sevmiştim seni,
Seninle hayallerimi süslemiştim geceleri.
Adını andıkça Kalbim duracak gibiydi,
Sevgini mazime bıraktırdın yar.
Ne sonbaharım, nede kışımdın,
Sen benim hep baharımdın,
Yazımda yüreğimi üşüttün,
Isıtacağın yerde, içime ateşini attın yar.
Yalnızlığa bırakırken serdiğin mindere,
İğnelerini mi? Döşedin,
Ne zaman otursam üzerine,
İğnelerin yüreğime batıyor yar.
Uykularım kaçıyor her gece,
Kuru öksürükle daralıyor nefesim,
İlk karşılaştığımızda giydiğin gömleği,
Dolapta gördükçe ağlamak geliyor yar.
Ahmet Bağçe
ANDIKÇA
Sen yalnızlığımın yoldaşı,
İçimde yeşeren kurumuş yaprağım.
Hayaliyle avunup,
Gördüğümü sen sandığım,
Islanan kirpiklerimin gözyaşı,
Hece, hece özlediğim,
Seni andıkça duygulanır,
Burukluk içinde resmini öper yatarım.
Ahmet Bağçe
BENDİM
Bendim sana şiirler yazan,
Gözyaşlarını mürekkep yapan,
Görebilmek için, kalp çarpıntısıyla,
Her köşe başında karşına çıkan.
Bendim umursamadığın,
Hakir gördüğün, yüreğine yanık adam
.
Zaman senden de alacak,
O mağrurlandığın güzelliğini.
O vakit ardından koşturduğun bu garibin,
Duyguları ölmüş olacak.
Ahmet Bağçe
Boş hayaller kimseyi bir yere götürmez. Salıncakta sallanmaya benzer, gerildiği yer kadar gider.
Ahmet Bağçe
Bana bir şiir oku,
İçinde bir sen ol, birde ben,
Duygularıma dokunsun.
Yıkılsın aramızdaki duvar.
Uzansın ellerin ellerime,
Alışsın ellerini tutmayı ellerim.
Ahmet Bağçe
SESSİZ RESİM
İçime öyle yer etmişsin ki,
Seni düşünürken,
Kendimi unuttum,
Oyuna dalan bir çocuk gibi.
Sessiz ve çaresizim.
Sen hayalimde çizdiğim en güzel resim,
Yaşamım renksiz,
Sen sessiz,
Ben sessiz.
Ahmet Bağçe
KARIŞIK OLUNCA
Bazen uzaklara takılır gözler,
İçin burkulur gitmek gerekiyor dersin,
Karma karışık olunca düşünceler,
Susarsın, söz bitmiştir,
Allah var der, şükredersin.
İşte o zaman silinmesi gerekiyor zihindekiler,
Üzülmeyeceğin yara gibi göreceksin,
Hayat şartları diyeceksin geçeceksin.
Ahmet Bağçe
GÜN BATIMI
Kim bilir ne derdi var,
Düşüncesi, gülüşünün arkasına gizli.
Konuşurken etrafını matemli izleyişinde,
Öyle diyor vücut dili.
Gün ona doğmamış da,
O hayatın içine doğmuş.
Doğduğunda, yoktu saçlarında ak alnında kırışık.
Soluk değildi Yüzündeki parlak ışık,
Bir nefes vardı, birde umut,
Şimdi gün doğumundan arda kalan gün batımı onun için.
Ahmet Bağçe
Sevmek güzel şey değil mi?
Bende sevdim güzelce,
Nedir o zaman sevgime bu işkence.
Sevgim sel oldu akıyor gönlüne,
Gönlün set olsa engel olur mu? Seli’me.
Ahmet Bağçe
Şaşırıp bir gece rüyama gelsen,
Salmam bir daha geldiğin yere,
Gelirsen gözlerimi aşk ile süzme,
Oracıkta bayılır düşerim yere.
Ahmet Bağçe
ERKEN GELDİM
Bir zamanlar, o günler gelecek derdim,
Derin bir nefes alıp, hayal ederdim huzur içinde.
Köşeme çekilip, yaşayacaktım gamsız kedersiz.
Şimdi gelmesini beklediğim, hayalimdeki yıllarımdayım,
Olmadı düşündüklerim, gelmedi beklediklerim, beklentilerim,
Hayallerim üzgün, ben üzgün.
Görünürlerde de Yok, beklediklerim, beklentilerim.
Ya! Bir önceki istasyonda,
Yâda ben erken geldim.
Ahmet Bağçe
BİR GÖLGE
Rüya sanmıştım, rüyada gibiydim,
Görmüştüm içimde, önümü aydınlatan ışığı,
Ve bir gölge eğildi, üfleyip söndürdü ışığımı.
Karanlıkta yaşıyorum ben şimdi.
Düşünme becerimi kaybettim,
Zaman durmuş gibide, hayat akıyor hissediyor içim.
Ondandır korkuyorum,
Düşüncelerim korkutuyor beni.
Benliğimi kaybettim, kendimi kaybettim,
Aramak istemiyorum, Kendimi de, benliğimi de,
Belki, korktuğum şeyleri bulurum diye,
Mesela ölüm gibi, ayrılık gibi.
Ahmet Bağçe
Fırtınaya kapılmış balıkçı teknesi gibi bir o tarafa, bir bu tarafa sallanarak tekelciye gelen delikanlıya tekelci sorar. Bu ne vaziyet, ayakta duramıyorsun der. Sarhoş hık der, bak tekelci kardeş hık, bak bi dinliyormusun der, bir yetmişliği devirdim hık, benimsin demedim hık. Yanımdaki otuz beşlikle hık, kütük gibi sarhoş hık der. Ee der tekelci, senin devirdiğin yetmişlik bayağı yaşlıymış, onunki otuz beşlik daha çiçeği burnunda delikanlı.
Ahmet Bağçe
ŞARKILAR OKUNDUKÇA
Sana olan aşkım öyle gizlenmiş ki,
Şarkılar okundukça bir, bir ortaya çıkıyor.
Umutlarımın kırıldığını,
Yüreğimdeki yara izlerini,
Gözlerimden dökülen yaşların sayısını gördükçe,
Seni tanıyamadığımı anlıyorum.
Seni seviyorum diyemediğin ben,
Sevgisizliğine kırılmam gerekirken,
Kırılmamı istemiyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
SİZ GÖRDÜNÜZ MÜ
Ben yağmuru tercih ederim,
Yağmur bozmaz eşitliği.
Adil yağar,
Bazı yere az,
Bazı yere çok değil,
Rüzgâr öyle mi?
Bazı yerleri devirirken,
Es geçtiği yerlerde olur.
Ben hiç hak geçiren yağmur görmedim.
Siz gördünüz mü?
Ahmet Bağçe
Duymak mı? İstiyorsun yüreğimin sesini,
O zaman takip et izlerimi.
Çeşme başında su içireyim ellerimle,
Ben seni izleyim,
Sende dinle yüreğimin sesini.
Ahmet Bağçe
Başımda dolaşır gurbet kuşları,
Denizden gelir aşkının fırtınası,
İçimi yakıyor tutkunluğumun acısı,
Bundan sonrada güldürme, gülme yüzüme,
Ölünce kabrime gelir özür dilersin.
Ahmet Bağçe
DOLAŞIRIM İŞTE
Bir an içinde kaybettim kalbimi,
Kıpırdattı yaralı gönlümü.
Başım alıp düştüm yollara,
Kalbinde buldum kalbimi.
Ne isteyebildim,
Nede sen vermeye niyetlendin,
Dolaşırım Mecnun gibi ortalıkta.
Ahmet Bağçe
YOLCU ÇARESİZ
Akışına bıraktığım oluyor bazen hayatı.
Çünkü zorlanmıyor gündeminden,
Acelesi yok bizim gibi.
Beklenenleri yokuşa sürdüğü de oluyor,
Yokuş aşağıya sürdüğü de.
Düzgün gittiğine rastlamadım bazılarının ki, gibi.
Ya sağa, yâda sola dalıyor kaydırıyor şarampole.
Bir kayaya, bir ağaca, bir engele çarptığı,
Uçuruma gönderdiği de oluyor.
Hayat bu işte.
Her daim bildiğini okuyor.
Hattı zatında yolcusunu nerede nasıl bırakacağını biliyor.
Onda telaş yok.
Telaş önüne takılanda.
Hayatın o kadar çok yardımcısı da yok.
Çok şeyleri kendisi yapıyor.
Tek yardımcısı, getir, götür işine bakan zaman.
Onunda ne getireceğini,
Ne götüreceğini kimseler bilmiyor.
Çok kişinin istemediklerini getiriyor,
Sahip olduklarını alıp götürüyor.
Bakınıyor yolcu çaresizce,
Geldiğine pişman, gidenine pişman.
Ahmet Bağçe
Bir kar yağsa lapa, lapa,
Ardından bir lodos esse deli, deli,
Sonra sağanak bir yağmur.
Sürüklese götürse içimde biriken,
Üzüntüyü kederi.
Ahmet Bağçe
RÜZGÂR ESİYOR
Aşkını kazanmaktı düşüncem,
Birlikte gülmekti,
Sımsıkı sarılmaktı, ayrılmamasına korkmadan.
Şimdi aşkımın bedelini gözlerim ödüyor,
Harcamasını yüreğim,
O günden beri,
Bir rüzgâr esiyor içimde,
Kasıp, kavuruyor beni.
Ahmet Bağçe
HAYAT
Alacaklıyım senden hayat,
İstemeden de olsa,
Sana ömrümü verdim,
Dönüşü olmayan bir yola soktun beni,
Yönümü bulmakta zorlandım, yoruldum ben.
Ya, ucundan tutacak kadar kulp ol,
Yâda karanı bulaştırma uzak dur benden.
Ahmet Bağçe
Bu kadar fazla unutma beni,
Hatırla yarınlarımız hakkındaki hayallerini.
Düşün sonbaharda yaprakları dökülen dalların,
İlkbahardaki ihtişamını.
Ahmet Bağçe
Sadakat toprakta yetişmez. O yürekte yetişir adamda yaşar.
Ahmet Bağçe
Şimdi iki kez korku var içimde. Biri seninle bir anlama kavuşan hayatın kaybolması, birde seni kaybetme korkusu.
Ahmet Bağçe
Aşka son veren veda, yağmurun kardeşi! Beni ağlatıp yıldıramazsın. O beni bir kadehte sildi ama ben silgi kullanmam.
Ahmet Bağçe.
Seninde mi uykun kaçık, darğınmısın ben gibi geceye. Bizsiz geçiyor günler, duygusuzluğu öldürmedikçe
Ahmet Bağçe
Ey benim sandığım dünyam, Mademki benimsin, Hani gönlüme göre otağım, Hani başımda tacım Gönlümün yumağı.
Ahmet Bağçe
Neden gözyaşlarımı tutamıyorum, sen aklıma gelince, yoksa bulutlarını üzerime mi yolladın.
Ahmet Bağçe
Ağlamamak için zorla gülmek mi gerek, içi kaynayan tencerenin dışı soğuk mu olur.
Ahmet Bağçe
BOŞ SANDALYE
Dün saksıdaki gülleri ektim bahçemize,
Seni sansınlar kuş ziyaretlerini.
Boşaldı pencerenin önü,
Birde oturduğun sandalye.
Odamız sen kokuyor,
Öksüz bakıyor duvarlar,
Açık duruyor kapımız,
Dokunamıyorum koluna.
Saatler durmuş gibi, geçmiyor zaman,
Gözlerim soğan doğruyor.
İçimse acı biber yemiş,
Hasret pişiriyor yüzüm.
Küfelik sarhoş gibiyim,
Suskun bakınırım güllere.
Onlar susuz, ben sensiz,
Limon olmuş yüreğim.
Ahmet Bağçe
LODOS GİBİ
Senin bahçendeki güller,
Bahçemdeki güllere benziyor.
Senden esen yellerle,
Üzerime esiyor gül kokusu.
Her dokunduğun güller,
Sen kokuyor.
Nem yapıyor bende,
Karasından denize esen lodos gibi.
Ahmet Bağçe
YOKLUĞUN MATEM
Gözlerimden dökülen gözyaşlarım,
Ömür şehrinin ırmağı gibi,
Sabır balıkları yüzer içinde.
Zevk vermiyor dünya,
Yaşamak zor geliyor bana,
Yokluğun matem oldu,
Mutluluk yaprak gibi döküldü omzumdan.
Neşeli bilirlerdi dostlarım,
Gözyaşlarımı görür oldular şimdi.
Ahmet Bağçe
İÇİMİ DÖKERDİM
Okul yıllarım aklıma gelince,
Hayalin gelir uykularıma,
Bulutlar kıskanırdı seni benden,
Sen yüreğime yağarken.
Ağladığını derlerdi yüreğime,
Buluttan kopmuş yağmur gibi,
Ağlamazdım, içimi içime dökerdim,
Yağmura eşlik ederdim sadece,
Ahmet Bağçe
GÜL VE AHUDUDU
Yalnızlığımın büyüdüğü dönemlerde,
Pembe görünürdü başkalarına zamanlar.
Sende öyleydin,
Pembe görmeye çalışırdın dünya içindeki dünyanı.
Ve sen kendini güzelleştirirken, güzel değildi, öteki güzeller nazarında.
Güzellik bazen kuytulara gizlenir görünmezler.
Tıpkı dere kenarlarında ki ahududu gibi.
Gülfidanına benzemez,
Gülfidanı her nerede yetişirse yetişsin, gülü gül kokar,
Damağa tat vermez ahududu gibi.
Ahmet Bağçe
Şarkılar bazen seni,
Bazen de beni anlatırken.
Esintisi gözlerimi ağlatıyor.
Yokluğunda seni,
Varlığında kokunu aratıyor.
Buna aşk yükü diyorlar,
Kaldır kaldırabilirsen.
Ahmet Bağçe
Günü birlikte ararken,
Ben kendimi buldum,
Sen yıldızlara takıldın,
Tutulan ay oldu.
Ahmet Bağçe
Onun anladığın dilde yazsam, yazarken ben zorlanırım, benim anladığım dilde yazsam, o anlamakta zorlanır.
Ahmet Bağçe
Yaz ayında tutmak istediğin dallar elini üşütüyorsa, ele gelen dallarda mevsim kıştır.
Ahmet Bağçe
Bütün kelebekler sana mı benziyor, aşk çukuruna düşen yürekler senin için kelebeğim diyor.
Ahmet bağçe
İstediği durağa varınca bıraktı ya! İşte bana en çok o koydu.
Ahmet Bağçe
ŞİİR OLDUN
Bir zamanlar şiirlerin bir özelliği yoktu benim için,
Gezip dolaşmakta istemezdim.
Çayhaneye oturmak, tavla yâda iskambil oynamak işim değildi,
Ne zaman bir rüzgâr esse, benden önce rahatız olan gözlerimdi.
Yağmur sıkardı, uykumu getirir,
Karda paltoyu giyip, sokağa çıkmaya erinirdim.
Sabah günün başlangıcı, akşamın gün batımı bir anlam ifade etmezdi.
Ta ki, seni tanıyıncaya kadar,
Büyüdüğümü anladım,
Her günün bir anlamı oldu benim için.
Gördüğüm her şey renklendi birden,
Hayat ve sen başlı başına bir şiir oldunuz.
Rüzgârda uçurtma gibi uçmak istiyorum göklerde,
Yağan kar tanelerini tek, tek saymak istiyorum seninle.
Sel olup coşmak istiyorum yağmurda.
Dans etmek istiyorum aşk sandalında,
Seninle uyuyup, seninle uyanmak istiyorum yeni güne.
Kalbimin çay bahçesinin en manzaralı köşesine bir masa ayırıp,
En güzel kahvaltı çayını sunmak istiyorum ellerimle,
Ve sana yazdıklarımı okumayı,
Görmek istiyorum gözlerinin ışıltısını ve gamzelerini.
Ahmet Bağçe
Ey çocuk. Bugün sen düştüğüne ağlarsın, yediğin tokada ağlarsın, uykusuzluğuna ağlarsın ama ağlayan sensin. Lakin yetişkinlerin anaları ağlar.
Ahmet Bağçe
Ben seni boş daire olarak görmedim ki, dayayıp döşeyeyim. Başını eğik görünce içi dolu başak zannettim.
Ahmet Bağçe
HÜZNÜN ÇIPLAKLIĞI
Gelen sonbahar, başlangıcı bugün,
Hüznün çıplaklığı vurdu yüzüme,
Kuru havasına yağmurunu davet ediyor bulutlar,
Sararmış kahverengi gövdeleri yeşerten yapraklar.
Hani nerede güneşe meydan okuyan renk, renk çiçekler,
Buruşmuş sanki dökülmeye mahkum edilmişler.
Ben onlara renkli dünyanın sihirli değnekleri derdim,
Onlarda korkmuş, biraz esen yelden, azda soğuktan.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİMİZ ISLAKTI
Sonra sarıldık, ben denize o da ormana bakıyordu,
Çok manidardı denizin köpükleri,
Tıpkı toprak damdan kürelenen kar gibiydi kıyıya gelişi.
Döndüm ona sordum, ormanda neler gördüğünü.
Bana döndü, gözleri ıslaktı benim ki gibi.
Yaprak dedi,
Yaprakları gördüm dedi.
Çok ama çok acı veriyordu,
Yelpaze gibiyken dalında, yere pike yaptı aniden.
Terk edilmiş sevgili gibi.
Ahmet Bağçe
VE EYLÜL
Ve ben değiştiremediklerimle arkadaş oldum,
Onlara hep güzel baktım,
Ya! Onların bakışlarına ne demeli.
Çocukça bakış bu olsa gerek,
Eylül de öyle değil mi?
Ağustosun gidişine bakan Eylül!
Ya ağustos,
Ağustos’un bakışı pek iç acıcı değil,
Sevgiliden ayrıldıktan sonra ki ilk günkü gibi.
Ahmet Bağçe
Hani yüreğime dokunma demiştim,
Birde yüzüme bakma öyle demiştim.
Sen yüreğime dokunup, bakınca yüzüme,
Canım acıyor, sızlıyor içim, yağıyor gözlerim.
Ahmet Bağçe
GEL DİYEMEDİM
Yüreğinin kapısının kilitli olduğunu gördüğümde,
Neden aşkının tepesine tırmanamadığımı anladım.
Göz göze gelince, kaçırdığın gözlerin bakınca,
Sevildiğin halde sevmekten yoksun olduğunu anladım.
Sana gel diyemedim, biçareydim çaresizliğime yandım,
Acım doruğuna ulaştı, içinde kıvrandım,
Akmaz oldu gözlerimden gözyaşlarım,
Beni sensiz eden duygusuzluğuna bir anlam bulamadım.
Ahmet Bağçe
Kayboldum, kaybolan şehir içinde.
Ben kendimi arıyorum, kendisini arayan şehirde.
Ne ben, beni buldum,
Nede şehir buldu kendini.
Yaşıyorum kayıplar diyarında,
Ağlıyorum sırra kadem kayıp memleketim için.
Ahmet Bağçe
Sevgine aşk ile oruç tuttum, yüreğinde geçirmek isterim bayram tatilimi.
Ahmet Bağçe
Bir iz bıraktım, geçtiğim yollarda,
Her izde bir gölgem var karıncalara.
Bir daha döneceğimi sanmam,
Çırak geçtiğim yollara.
Ahmet Bağçe
İçinde yaşamak için geldiğim dünyam.
Dışında bıraktığın yerden baktığımda,
Öyle güzel, öyle gerçeksin ki,
Kızmak geliyor sana yalancı diyenlere.
Lakin bende anladım ki;
Kazanının kulpunu tutturduklarına gerçeksin.
Ahmet Bağçe
BENDEKİ NE
Seni orada gördüğüm an,
İçime kapandım, yaşlandığımı anladım.
Gözüme inen sis gibi bulut seni görmeme engel,
Ve sende seçemediğim bir sürü karmaşık renkler,
Ayrıca bir de zengin güzelliğin.
Ya, bende,
Bende ki, ne!
Toparlayamadığım dağınıklığım yanında,
Ekilmeye yetmeyen ömrüm,
Biçilmeye değmeyen sevdam,
Yarım aklımla utangaçlığım,
Kısacası ben sadece bir aşk dilencisiyim.
Ahmet Bağçe
SON DAKİKA
Artık bitti zaman,
Seninle olan son dakikalar,
Sana elveda demeye beş dakikam var ama.
Beş dakikaya da sığacak o kadar şeyler var.
Gözlerindeki yeşil ışık,
Gülen yüzün,
Tebessümün arasında içini yakan hasret duygusu,
Daha da önemlisi yüreğinde büyüttüğün sevgin.
Ahmet Bağçe
ÖLEN HAYALLER
Aşk şarabı öyle bir şaraptır ki.
Yakın uzak fark etmez.
Sen ona içerken,
O başkasına gülümserse sarhoş eder.
Sevginin gerçek bağı,
Seninleyken başka şeyleri değil,
Sensizken dahi seni düşünmek,
Birlikteliği hayal etmektir.
En güzel düşünce,
En güzel hayal, üzmeyenidir.
Üzülen bir yürek, hayalleri öldürür,
Ölen hayallerin mezarı derin olur.
Bilinçaltıdır hayallerin mezarı,
Çünkü bilinçaltı çok derindir,
Ve cemaati tek kişiliktir,
Tören istemez.
Ahmet Bağçe
Bahçendeki güller var ya! Benim gönül bahçemdeki güllere benzer. Aşk dolu gözler gibi.
Ahmet Bağçe
Of şu dertler var ya, şu dertler, İstenmez ama gelir, delik deşik eder her bir yanı.
Ahmet Bağçe
At kör olunca yuları başından tutulur.
Ahmet Bağçe
Mutlu olmak mı? İstiyorsun, o zaman, seni mutsuz edeni aklından çıkar yeter.
Ahmet Bağçe
Karanlık mı çöktü gökyüzüne, ışık girmez penceremden. Sen mi kapattın önümü karanlık kalkmaz üstümden.
Ahmet ağçe
Şimdi öyle bir duygusuzlandım ki; Biri elimden tutsa da duygulansam.
Ahmet Bağçe
Sen diyor ki beni çok üzdün. Yanılıyorsun ve beni sebepsiz yere yargılıyorsun. Seni ben üzmedim, beni hayalinde canlandırdığın gibi olmadığımı gördüğün için kendi kendini üzdün.
Ahmet Bağçe
İLK BAKIŞLARIMIZ
Kapatamıyorum gözlerimi, ayrılık perdesi yansır diye,
Seni orada bırakıp, yüreğime gömmek kahrediyor beni.
Utanarak bir birimize ilk bakışlarımızı andıkça,
Üflediğim sigaramın dumanı seni yazıyor gözümün önüne.
Sessizliğime bürünüp birlikte yaşadığımız her şeyi hatırladıkça,
Boşlukta gezer gibi oluyorum sabahım sessiz, akşamım sessiz.
Ahmet Bağçe
ÜSLUP
Her şey iyi gidiyordu.
Yani o ana kadar.
Farkında değildim ağlıyormuşum,
Gözlerim kıpkırmızı olmuş,
Ta ki sen, gözlerin neden kızarıyor,
Yoksa ağlıyor musun dediğin ana kadar.
İşte o an anladım,
Bir kalbi kaybetme ile kazanmanın arasında,
İnce bir şeyin varlığını,
Ve adının da üslup olduğunu.
Ahmet Bağçe
Sonra şemsiyemi açtım,
Gözlerimi gizledim.
Yağmur yetişti,
Artık bir ben değil gökyüzü de ağlıyordu.
Benim derdim sendin,
Ya! Neydi gökyüzünün derdi!
Ahmet Bağçe
ŞİFAN OLUR
Bir ben sana hastayım,
Birde yüreğine, yüreğim.
Gözlerin mil oldu gözlerime,
Ellerin yakıyor ellerimi,
Merhemi bal akıtan dudakların.
Bir tek şey söylesin, sevgilim gibi,
Gözlerin gözlerime ışık,
Ruhuma şifan olur aşk ile söylediğin sözlerin.
Ahmet Bağçe
O sandı ki ben, ama yanıldı. Ben sandığı ona olan aşkımdı.
Ahmet Bağçe
YÜZÜMDEKİ ÇİZGİ
Gömmek istiyorum şu dertler âlemini,
Yok, ediyor çiçeklere bezeli cennetimi.
Tutamıyor yüreğim, yerinden oynatan yüreği,
Sağır oldum, dilsiz oldum, elsiz ayaksız oldum.
Yüzümde açılarımın çizgisi,
Saçlarımda erimeyen kar beyazı,
Gözlerimin bakışında isyan,
Yüreğimde damla, damla gözyaşı gizli.
Ahmet Bağçe
DEDİĞİN OLDU
Ve bana seni değil sensizliği yakıştırdın,
Kırılmamış, incinmiş olmasaydım gülmek isterdim.
Dediğin oldu,
Şimdi kaplumbağa misali kendi kabuğumda sessizim.
Beni bende tutansa vicdanım.
Ben, sen dâhil herkesi gülümseyerek karşıladım,
Şimdi gülümseyerek uğurluyorum,
Mutluluk getirsin sana yarının, yarınların.
Ahmet Bağçe
TOZ ETME
Bu yangın içimi kor etse de,
Pişman değilim seni göz hapsine aldığıma.
İsteğim gözlerinden düşüncelerini okuyup,
Yüreğinin hangi köşesin de yerimin olduğu.
Kırma bu yüreği, toz edip üfleme,
Bendeki yerin cennet sana.
Ahmet Bağçe
Ben senin peşinden koşmaktan değil, seninle bir ömür yaşamayı hayal etmekten yoruldum. Sen nazlanmaktan yorulmadın.
Ahmet bağçe
İşte benim hasretimin çiçeği, bana bıraktığın teninin kokusunu içime çekiyorum da, sensizliğini çekemiyorum.
Ahmet Bağçe
Beni anlamadıysan yüzüme bak. Sırtımdaki giysilerim, duygularımı yansıtan yüz ifadem değil mi?
Ahmet Bağçe
AY
Parlaktı gökyüzü,
Ay ise tül arkasından bakan utangaç gelin gibiydi.
Yakamoz oluşturmuştu denizin üzerinde,
Yıldızlar üzgün karanlık öncesi sessizliğinde.
Ay dedim, ne kadar güzelsin,
Gel dedim, uzattım elimi,
Geldi ve gülümsedi yüzüme,
Artık Güneş batsa umurumda mı?
Şimdi Ay parmaklarımın arasında,
Ay beni, ben Ay’ı bulmuş olduk sonunda.
Ahmet Bağçe
Önceleri aklımdayken şimdi saklımdasın. Unutmayasın ki, buharın üzerinde aş bişmez.
Ahmet Bağçe
Sen aşka doymuşsan ne anlarsın bahardan,
Güneşin kavurduğu yaprak gibi kurudu duygularım.
Sevdanın rüzgârından ben hep sonbaharı yaşarım.
Sensiz gecen yıllarım akrep, umudum pişmanlığım oldu.
Ahmet Bağçe
Hüzün dikilen topraktan umut yeşermez
Ahmet Bağçe
YÜREĞİNE DÜŞTÜM
Sen zemheride yağan kar’mısın,
Kelebekler gibi dallarıma kondun, yüreğimi üşüttün.
Penceremin çamından nefesini üflerken,
Tek görünen,
Dudakların ve yüreğimi yakan gözlerin.
Kendimi kaybettim,
Ayaklarım kaydı yüreğine düştüm,
Artık sen benim diğer yanımsın.
Ahmet Bağçe
Ben bu dünyaya yaşamak için geldiğimi sanmıştım, hayatta olmak için değil.
Ahmet Bağçe
SİYAH YAZDIN
Siyah sayfaya yazmak kolay mı?
Sana beyaz sayfamı açtım,
Senin kalemin siyah yazdı,
En zor ayrılıklardan birini yaşattın,
Unuttuğun bir tek resmin kaldı,
Oda bir tek vesikalık fotoğrafın,
Belki de bilerek bıraktın canımın yanması için.
Önceleri zorlandım, kolay olmadı,
Biraz çırpındım birazcık da çıldırdım.
Ama şimdi öfkemi yendim
Sadece içimde közün kaldı,
Üzerini küllemeye çalışıyorum.
Ahmet Bağçe
HAYAT GİBİ DÜNYADA KENDİ BAŞINA BİR FELSEFE
Düşünüyorum da, içinde yaşadığım bir dünyam var ya! İşte o dünya ile dışlandığım dünya arasında bir nokta var ki, o nokta benim mutluluğum. Benim gerçek dünyam. İçinde yaşayıp büyüdüğüm dünyam anlattı bana bütün gerçekleri. Büyürken artan dertlerle tanıştıranda içinde büyüdüğüm dünyam oldu. Sayesinde hem büyüdüm, büyürken dertlerle müşerref oldum, gerçekleri gördüm ve olgunlaştım.
Ahmet Bağçe
Kulağa hoş gelen bir şarkı gibisin,
Ruhu okşayan bir şarkı.
Bilirmisin ben sensiz yarımım,
Hele gel otur şurama diğer yarım.
Gözlerine baksın gözlerim,
Şiir gibi okusun gözlerini gözlerim.
Ahmet Bağçe
YANLIŞ KALPTEYİM
Bulutsuz güzel bir gökyüzünün altında,
Dolunay, yıldızlar ve ben,
Bağrımı okşayan rüzgâra rağmen,
Üzüntü içinde boğulur hayallerim,
Ve ben yanlış kalp içinde yalnızım.
Sen koksun istediğim havamda,
Denizin yosunu birde çürük çim kokar.
Islak kum üzerinde sensiz dolaşır, sessiz ağlarım.
Ahmet Bağçe
SEN BİR DÖNEKSİN
Ey benim sandığım dünyam,
Mademki benimsin,
Hani gönlüme göre otağım,
Hani başımda tacım, gönül yumağım.
Bir servetim mi var,
Hani bir tek bakışına,
Gülüşü için ayaklarının altına serecek altınlar,
Kim bakar ki bu fukara surata.
Sende olan o yalan,
Onda olan karşılıksız sevgi,
Bende doğasına küsmüş,
Kafesinde çarpan kırık bir kalp.
Hani benimdin, benim dünyamdın,
Hayat sendeydi ve sen mükemmeldin,
Yok, sen mükemmel değilsin,
Anladım sende fırıldak gibi dönen bir döneksin.
Ahmet Bağçe
SENİ SOLURUM
Sen hep bendesin,
Gitmeni istemediğim misafirim,
Uykulu gecemde rüyalarımı süslerken,
Uyandığımda hayallerimi süslersin.
Gözlerim hep sana bakar,
Gönlümün akışı sanadır.
Yüreğim senin için atarken,
Ritmi seni sayıklar.
Seni solurum her gece her gündüz,
Sen kokarsın burnuma.
Ben seninle tek mevsimi yaşarım,
Benim mevsimim seninle hep bahar.
Ahmet Bağçe
Aşk, içinde bulundurduğu duyguları enerjiye dönüştürüp bir kalpten diğer bir kalbe ışınlayan bir sistemdir.
Ahmet Bağçe
Unuttun mu? Bir zamanlar bana yaptığın gibi, beni görmen, bana dönmen için çekip çeviriyorum. Ama sen inatçı çıktın.
Ahmet Bağçe
ŞİMDİ BURADAYIM
Sonra sana baktım bulutların üzerindesin. Bir an korktum seni bulutlar yutmuş sandım, ecel teri derler ya! İşte öyle ter döktüm. Islanmıştı her yanım. Saçlarımdan su akıyordu. Ta koltuk altlarıma kadar sırılsıklamdım. Deprem odluda artçıları devam ediyormuş gibi arada birde sallanma oluyordu. Gözümü açtım, bir el omzumda önümde bir kara örtü etrafım boz bulanık. Eyvah dedim yoksa dedim. Uf ya olmaz daha gencim neler saçmalıyorum olur mu öyle dedim ayağa kalktım. Başıma bir cisim değdi o an yere yığılmışım. Dünyamı değiştirdim sandım, gerisini hatırlamıyorum. Şimdi buradayım. Sen anlatırken dahi tüylerim ürperiyor. Yorgunluktan uyudum sanırım. Yağmur altında uyumayı da bu vesileyle tatmış oldum. Hele ellerinin omzumda olduğunu gördüğüm anı hatırlamak dahi istemiyorum. Uyanmam için silkelediğini, şemsiyenle beni yağmurdan korumaya çalıştığını düşünemedim. Deprem olup dünya değiştirdiğimi hayal ederek korku içindeydim. Yağmur suyunu ter döktüğümü sanıyordum. İyi ki uğramışsın, eğer sen gelmemiş olsaydın yağmur altında daha ne kadar kalacaktım bilemiyorum. Sıcak bir yer, bir yorgan arar gibi iyice büzülmüşüm, o uykunun tadı bir başkaydı, hem uyumak istiyorum, hem de üşüyordum, yerimden kıpırdamak istemiyordum. Bedenime sımsıkı sarılıyorum bir türlü uykunun ağırlığından, yani fehametinden kurtulamıyordum. Beni buraya getirdin, üzerimi değiştirdin,kuruttun, sıcacık çorba ve çay ikram ettin, üşütmüş olacağımı düşünerek yorgan ile etrafımı bürüdün, şimdi için gibi sıcacık duygular içindeyim. Teşekkürler ederim. Sen beni koruduğun sürece daha nice yağmurlar altında ıslanmaya razıyım.
Ahmet Bağçe
Kısa bir aşk öyküsü
Seni çok sevdiğini söylemişti, onun elinden tutmak, göz göze gelmek bir ömre bedel demişti senden için. Ya sen, sene aynı duygular içindemisin. Bende dedi, bende seviyorum dedi, belki aşkı tanımamışken bu duygular içinde olacağımı tahmin edemezdim amma, durum şimdi çok farklı. Aşkın içinde yaşayanlar bilir ayrı iken tomurcuklanan sevgi, yaprağını beraberken verir. Onun her hali hafızamda kazılı bir resmi dahi yok ama o zamanlardaki yaşamım şimdiki gibi hafızamda. Yapraklanamadık ama tomurcuklar halen taze.
Ahmet Bağçe
NE OLACAK Kİ
Saatler hep ilerliyor hedefindeki bildik yere,
Görünmüyor bize bulutlu umutlarımızdaki zaman.
Mevsimler el sallayarak geçer vagondan,
Ben senden ne beklerim ki hayat,
Vaat ettiğin ömür birkaç ilk, birkaç sonbahar.
Ahmet Bağçe
SÜT TAŞACAK
Biraz şaşkın bakışlarım oldu ama sen aldırma,
Özür dilerim karşında ezik halde olduğuma,
Az önce kalkan tren var dı ya!
Yüreğimi aldı götürdü yanık bakışlar ondan sana.
O kadar benziyorsun ki,
Gülüşün aynı, bakışın aynı, saçlarında onun gibi taralı.
Bu gözler şuursuzca baksa da görmez ondan başkasını.
Of nedendi o tokat şimdi, apansız kapandım yola,
İnceden bir ses geldi kulağıma,
Dedi ey benim gönlümün alan salak,
Gidemedim indim bizi ayırmasın ray üstündeki yuvarlak.
Tut ellerimden gidelim, süt ocakta taşacak.
Ahmet Bağçe
Kaderimi önceden görebilseydim sana gönül vermezdim. Rüyalar tersine çıkar düşüncesiyle de seni terk edemiyorum.
Ahmet Bağçe
Aranızdan ayrılıp, seninle bağlarım koptuğunda ben, sanma ki gözyaşlarını göreceğim. Şimdi bana güzel gül ki, benim için gözyaşı dökeceğini bileyim.
Ahmet Bağçe
Ben şimdi sessiz ağlıyorum ve sen duymuyorsun, ama sen bir gün ağlarken benim kulaklarım çınlayacak.
Ahmet Bağçe
Sen başıboş ceylan,
Benim sanki sahibim mi var.
Soğuk seni etkilemez amma,
Bir soğuk bakış beni üşütmeye yeter.
Ahmet Bağçe
Aşkımı doya, doya yaşayacağımı sanmıştım. Beni hayata küstüren, yabancıya bakar gibi baktıran sen oldun sevgilim.
Ahmet Bağçe
İNANIYORUM
İşte aşkım öyle çok sevmiştim seni,
Şimdi sen bana, ben aşkıma dargınız.
Hani üstüne basa, basa söylerdim ya seni sevdiğimi,
Sense dinlemeyip tepeleyip geçerdin sevgimizi.
Ben gerçekleşmeyecek hayal peşinde iken,
Sen gerçek olmayan hayatın içinde yalan oldun silindin.
Oysaki ben senin bir bakışına tozpembe olurken,
Palavra gibi gördün sevgimizi.
Farkında olmadan birbirimize yabancı olduk şimdi,
Hiç sevmemiş olsan da, görmek istemesen de beni,
Belki bir gün yüreğinde bıraktığım izlerde göreceksin,
Zamansız gelecek bir yaz günü ateşi ısıtacak sevgimizi.
Belki bir gül uzatacaksın penceremden,
Baharımın içinde ruhumda açan güllerim sen olacaksın.
Güle bulanmış aşk kokan ellerini tutacağım ellerimle,
Hiçe sayacağım batan dikenleri, yalnızlıktı deyip avutacağım kendimi.
Ahmet Bağçe
İZİN VERMEDİN
Gece karanlığının içinde,
Seni düşleyen ameleyim ben.
Sen bende hasret iken,
Hiç yokmuşum sende ben,
Sana bir kalp uzatmıştım gözlerimle,
Büyütmesini bilemedin yüreğinde,
Kuruttun gönderdin gerisin geri,
Gazele dönmüş yaprak gibi yerine.
Oysaki sol yanım başın içindi,
Sağ yanım yüreğin için,
İzin vermedin birlikte çarpmasına,
Şimdi gözlerim yağıyor yüreğime,
Ahmet Bağçe
UZAKTAN DA SEVİLİR
Bazen uzaktan da sever insan.
Gökyüzü gibi,
Gün batımında geceye göz kırpan güneş,
Ay ışığıyla birlikte parlayan yıldızlar gibi,
Uzaktan sevildiklerini bilemeden.
Hasreti içinde meze,
Aşkı ateş üstünde yanan közleme,
Yokluğu burunda tüten,
Aşk şarabı sunan sevgili gibi.
Ahmet Bağçe
Sana söylüyorum, yokluğum sana, yokluğun bana gurbet, gitme demiyorum git ama alışırım sonra yokluğuna.
Ahmet Bağçe
Sana kırgınım dedim, yüzüme bakındı ve Kız ama kırılma dedi. Ciğer işte sarıldık ağlaştık.
Ahmet Bağçe
Çehre değişir, düşünceler netleşir, hatalar kaliteyi artırır, ne olursa olsun, değişmez tek gerçek yürekteki sevgi.
Ahmet Bağçe
YÜZMEYİ DEREDE ÖĞRENDİK
Kumsalda güneşlenirken çocukluk yıllarıma gidivermişim. Ne güzeldi o yıllar diyerek bir of çektim. Yaşadığım memleketimin sokakları, caddeleri bir başkaydı. Tarih kokardı evlerin yapıları, sokağa doğru çıkıktı cumbalı pencereleri. Sağlı sollu bakılınca sokağın büklümüne kadar her yerler görülürdü. Bazılarının pencereleri çiçek serası gibiydi. Mahalle Komşuları aşağıdan ta üst başa kadar herkesi tanırdı. Mahallede bulunan Berber Hasan abi, terzi Tahir, tuzcu Ese dayı, gazyağcı Firdevs teyze, bakkal Mehmet amca, nalbant muzaffer, marangoz Sami usta hepsi bir parçasıydı mahallemizin. O zamanlar evde suç işleyemezdik amma mahallede de suç işleyemezdik. Mahallenin büyükleri kızar azarlardı, çekinirdik hepsinden. Hatta mahallenin dışına çıkarken dahi karışırlardı sorarlardı nereye gittiğimizi. Çarşı esnaflarından da çok tanıdıklarımız vardı. Onlarda bizlerin kimin çocuğu olduğumuzu bilirlerdi. Her şeyci Kel Hacı, kasap Ali, fırıncı Sırrı dayı Manifaturacı Kuzucu Ahmet, bakkal Yahudi Mehmet ve daha başkaları. Şehrimizin her yerinden İvriz çayı akardı. Adeta şehrin can damarıydı. Her mahallede çeşmeler vardı ve içme suyumuz bu mahalle çeşmelerinden temin edilirdi. Sahi şehrimizin neresi olduğunu demedim mi. Tabiî ki Yeşil Ereğli, Konya’ya bağlı Yeşil Ereğli. İvriz Çayının şehrimizin her mahallesinden geçmediği kolları yani akarsuları hemen, hemen yok diyebilirim. Yüzmeyi bu akarsularında öğrendik. Fazla derin olmayan yerlerde serinlemeye girerdik. Caha mahallesinde, tekke caddesinde, Gül bahçesinde, çömlekçide, hacılar köprüsünde, Yeleğde, kum köprüsünde Halil ağa, Hacı Kamber ve meydan Başı değirmeninin bulunduğu yerlerde yüzmeye giderdik. Çarşı Pazar gezerdik gezmesine de, yüzmeye gittiğimizde eve babadan önce gelirdik. Annem, babaannem bilirdi yüzmeden geldiğimizi. Kolumuza bir tırnak çekmeleri yeterliydi, beyazımsı bir çizgi belirirdi kollarımızdan. O vakit bir sürü yumuş buyururlardı. Yapmada bir gör. Akşam babaya söylerlerse dayağın envai türlüsüne katlanmak zorunda kalırdık. Hiç unutmam bir keresinde Halamın oğluyla sigara aldık. Yahudi Mehmet ten. Nane kokulu sigara, çamlıca sigarası. Açık olarak da satardı, 3 adet sigarayı 25 kuruşa verirdi. Bir paket çamlıca sigarası ve birlikte kibritte aldık. Sigarayı içmek için ta şehrin bir ucu dediğimiz istasyona gittik. Baktık kalabalık var tren yolunu takip ettik, bahçe kenarında bir yere, söğüt ağacının gölgesine kimsenin görmeyeceği yere oturduk. Birer sigara yaktık, yaktık yakmasına amma o sırada yolcu treni gelmez mi. Ağzımızdan dumanı üfleyemedik yolculardan biri görecek diye. Trende öylesine uzunmuş ki bitmek bilmedi adeta nefessiz kaldık ağzımız içindeki dumandan, şakaklarımız ağrıdı. Dumanı üflediğimiz an dünya varmış dedik. Hafif rüzgâr da vardı kibrit yakmasına da alışık olmadığımızdan her çakmamızda söndü kibritler, tek çare biten sigaranın ateşiyle diğerini yakmaktı, öylede yaptık. Ağzımızın içi adeta zehir içmiş gibi oldu. Birde kokusu evde anlaşılacak endişesi girdi içimize. Mahallemize gelirken manavdan yeşil soğan aldık, adliyenin bahçesine oturduk hepsini yedik soğanları sigara kokusunu alsın diye ve ağzımızı yıkadık. Neden sonra eve geldiğimizde babaannem siz sigara mı içtiniz babanıza diyeceğim dedi ayrıca bir sürü yumuş buyurdu cezalandırdı. Kova ile Evin havlusunu çeşmeden su getirtti sulattı ve de süpürttü.
Arkası Yarın.
İÇİMDE SEN VARSIN
Artık yalnız değilim.
Her nerede olursam olayım,
Yüreğim yüreğinin yanında.
Gölgeleniyorum gülüşünün altında.
Hani of dedikçe buğulanırdı ya gözlerim.
Artık buğulanmıyor.
Gözlerimi mi, sorarsın.
O bir noktaya kilitli,
Görmez senden başkasını.
Ya ellerim, ellerim omzuma yaslanmış başında,
Saçlarını taramakla meşgul parmaklarım.
Şarkımızı mırıldarken sallanıyor ayaklarım,
Gülüp geçenlerde yok değil,
Deli sanıyorlar beni.
Varsın gülsünler deli sansınlar.
Onlar ne bilir sevmeyi.
Aklımın sende olduğunun farkında değiller.
Benim için sen varsın,
Başkaları umurumda mı?
Hayatım seninle güzel.
Ahmet Bağçe
ANLADIN MI
Sonra seni görünce aklımı kaybettim,
Gülüşünün içinde,
Deliler gibi dolaştım.
Günlerce penceren önünde uyukladım,
Şimdi anladın mı?
Bu denli sarhoşluğu mu?
Ahmet Bağçe
Şimdi ben sana ne diyeyim, dalında kal desem, kızarırsın. Koparsam hamsın. Nedir bu sabırsızlığın. Tadını çıkar tadını.
Ahmet Bağçe
Unutmak bazen ağlamaktır,
Acı çekmektir, yanmaktır içten, içten,
Dünü yaşamak,
Bu günü ve yarını yaşayamamaktır,
Kurumuş ağaç gibi.
Ahmet Bağçe
BİR KOKU VAR
Bir koku var yüreğimde,
Burun deliklerimi acıtıyor,
Sarsıyor beynimi,
Boğazım düğüm, düğüm,
Ağlıyor gözlerim.
Bir koku dağılıyor ta uzaklardan,
Buram, buram özlem dağılıyor.
Her nefes alışımda sarılıyor bir birine kollarım.
Ahmet Bağçe
DİYEMEDİKLLERİM
Sana diyemediğimi dedim rüzgâra,
Uğrak verip dediler mi? Bir, bir sana.
Nicedir dereye de anlatırım derdimi,
Akıntıya mı gitti yoksa dediklerim..
Seni tarif etmiştim, bir keresinde,
Denizin durgun suyuna,
Şarap renkli saçlarını,
Kelebeği andıran dudaklarını,
Gül yaprağı gibi açan yanaklarını,
Buğday renginde ki gerdanını,
Her nerede durgun suya baksan,
Anlattıklarımı yansıtacaktır sana.
Ahmet Bağçe
KEŞKE BAKSAYDIN
Artık yoksun,
Yok, saydın bunca yılları,
Onca yaşananları.
Keşke ardına bir baksaydın,
Görseydin dünümüzü,
Belki elinden bırakmazdın bugünümüzü.
Sımsıkı sarılırdı belki birbirine yarınlarımız.
Ahmet Bağçe
YILDIZIMSIN
Söylemiştim, unuttun mu?
Kaç zamandır uykularımın kaçtığını.
Düşüncelerim içindeyken,
Aklımın tavanda asılı olduğunu,
Gece gökyüzünde ilgiyi çeken yıldız olur ya,
Yaklaşılamayan yıldızlar,
İşte sen de benim yaklaşamadığım yıldızımsın.
Ahmet Bağçe
Bu yer çekimi yüzünden attıklarım bir yerlere düşüyor. Geçenlerde arkadaşımın arkasından attım oda ortaya düşmüş.
Ahmet Bağçe
FENER BAHÇEM
Gül dikensiz, taraftar Fenersiz olmaz.
Fener Bahçem, Fener Bahçem.
Doğduğumdan beri Fenerliyim,
Yüreğime takılı sevdan.
Üç büyük arasında en büyük,
Şampiyonlar şampiyonu Fener Bahçem.
Hem içeride hem dışarıda,
İnanmıştır sana taraftar.
Dağıt fileleri kanaryam.
Ahmet Bağçe
SEVDAM ÇİÇEKTİ
Kalemi yok ki yazsın yüreğim,
Heykeltıraş da değil içime kazısın,
Nice sevgiler girdi,
Nice aşklar yaşadı,
Görmedi, sevmedi senin gibisini.
Belki pişmanlık içindesin,
Çaresini unutmakta buldun,
Geri dönmeni bekledim,
Dönmedin kahroldum.
Sevdam çiçek gibi açmıştı,
Dalında sarardı soldu,
Köreldi dikenleri.
Ahmet Bağçe.
UZAK DEĞİLSİN
Şimdi sen oralardasın ya!
Sanma ki ben sana uzağım.
Duyguların kadar yakınım sana,
Birlikte dinlediğimiz şarkımız vardı ya!
Dinliyorum arkası arkasına.
Sana rüzgârla gönderdim,
Aç pencereni çek ağacın dalını kendine,
En yakın yaprağına yanaş ve dinle.
Ahmet Bağçe
AKLIM SENDEYDİ
Epey zaman oldu sana yazmayalı,
Sahi neler yazardım sana,
Şimdi hatırlıyorum da,
Ne çok zorlanırdım kelimeleri bir araya getirmekten.
Tespih taneleri gibi küçükten büyüğe doğru,
Tespihleri çizmek kolay da,
Sana yazmak o kadar kolay mı?
Tabii ki kolay değil.
Sana olan sevgimin hangisini sıraya koyabilirim ki,
Hani ayrıldığımız o gün var ya!
Neler oldu biliyormusun,
Bahçemizin denize bakan kerpiç duvar vardı ya!
Biraz üzerinde oturdum,
An itibariyle seni özlediğimi anladım,
Ve biraz ağladım biliyormusun?
Dur heyecanlanma, heyecanını hissettim,
Öyle hıçkırarak değil, içten, içten ağlamıştım.
Gözlerim dolmuştu, dolu, dolu oldu,
Ve dökülmeye başladı.
Engel de olamadım,
Sonra erinmedim çay demledim,
Deniz kenarına portatif masamı kurdum,
Termosla getirdiğim çayımı döktüm bardağıma.
Çayımı yudumlarken, seni düşündüm,
Ardından hayallere daldım,
Kurduğum hayallerimi bir yazsam o kadar uzun ki,
Sayfalar dolar.
O gündür hep oraya giderim.
Saatlerce oturur, resmine bakıp içimi çeker ağlarım,
İçim neden sızlar bilmiyorum.
Hani adımladığımız o asfalt yolları hatırladıkça boğuyorum sanki.
Hüzün basıyor, sıkılıyorum,
Ama senden ayrı kalmak daraltıyor beni.
Bu yüzden sana seni daha yalın,
Daha anlamlı bir dille anlatmak istiyorum sözcüklerimi,
Seni sana anlatsın istiyorum kelimeler dizisi cümlelerim,
Senin kadar zarif, senin kadar güzel olsun istiyorum.
Ve sonra diyorum ki,
Ne çok anılarımız olmuş,
Belki unuttuklarım da vardır diyorum,
Şunu da söylemek istiyorum,
Birlikteyken aklım sendeydi ya!
Şimdi sensizlik unutturdu bana unutmayı.
Ahmet Bağçe
BENİ BANA BIRAKTIN
Kaç kez dolandım karlı, çamurlu sokağında,
Pabuçlarım ağırlaştı ıslaklığından.
Sokak lambası sönük, pencerenin perdesi kapalı,
Beni bana bıraktın bir umut der donarım soğuktan.
Arada konuşurum kendimle biri varmış gibi yanımda,
Hani bir zamanlar sana seni hoşlanıyorum dediğim dolanır dilimin ucunda.
O zamanlarda konuştuklarımızı hatırladıkça,
Kendime kızarım bu aşkın başlamadan biteceğini anlamadığıma.
Ahmet Bağçe
SENDEN GERİDE
İçime mi doğmuştu,
Özleminle kavrulmaya başladım,
Arkana bakmadan gittin,
Karşılıksız sevginle bıraktın beni,
Çok alışmıştım,
Alışkanlığım olmuştun.
Alışkanlığımı yalnızlığıma terk ettin.
Şimdi senden geriye kalan,
İzlerin ve ben.
Ahmet Bağçe
Sonra seni özlediğimi kar üstüne yazdım,
Kar güneş karşısında eridikçe,
Bende aşkının ateşi içinde tükendim.
Ahmet Bağçe
YOLLARIMIZ KAPALI
Hayaldemiyim, yoksa sen mi? Hayalsin,
Buram, buram kokun dolanır etrafımda.
Nefesimdeki sen değilsen ben neyi soluyorum,
Yoksa kör mü oldum aşkından.
Ayrıyız bunca yıl bunca zaman alın yazım hicran,
Kaşlarım çatık, gözlerim yaşlı, yaralı yüreğim,
Aramız uzak, buzlanmış dağlar, yollarımız kapalı,
Acı içinde kıvranırım, rutubetli zindanında.
Ahmet Bağçe
DUYGULAR FİLİZLENİRSE
Gülü senden suyu gönülden olunca,
Bülbülü de gelir yüreğim.
Sen güneş gibi gülüşünle,
Ve nefesinin Sıçaklığıyla besle gönül bahçeni,
Tırtılın kelebeğe dönüp uçtuğu gibi,
Mutluluk uçarak gelir yanına.
İçinde kopan aşk fırtınasıyla,
Melekler gibi uyuyan duyguların filizlenirse,
Susuz kalmış yüreğinde sevgi tomurcukları kabarır,
Mis gibi kokuları sarar bağını.
Kuşlar, kelebekler uçuşur,
Saz çalar ağustos böcekleri,
Bahar senindir artık.
Ahmet Bağçe
GÖZÜNDEN DÜŞTÜM
Kederim nedir bilirmisin ahu gözlüm,
Gözünden düştüm ya!
Gönlünden de düşmektir korkum,
Ne tasana sırdaş olabildim,
Nede sevincine yoldaş oldum,
Acısının dinmemesi bundandır yüreğimin.
Ahmet Bağçe
ÖZGÜRSÜN
Bilmek, bir şeyler hakkında bir şeyler bilmek ne kadar önemli, yani önemi nasıl anlaşılır. Şöyle söyleyeyim. Bir şeyi bilen adam bir başkasına bağımlımıdır. Bilmenin özgürlükle bir bağlantısı var mı? Bunlar insanın, daha doğrusu aklına bu tarz düşünce gelenin aklı karışmaz mı? Benim karışmaz. Neden mi? Bir örnekle izah edeyim. Evdesin ve karnınız açıktı, o an evde ne yemek pişirip önüne sunan var, nede sofrayı hazırlayan var. Dolapta hazırda pişirilmiş yemek olmadığı gibi. Açlığını gidermek için yemek yapmayı da bilmiyorsun. O zaman sen sana yemeği hazırlayana muhtaçsın ve ona bağlısın. Yani bağımsız değilsin. Eğer tam tersi açlığını gidermek için hemen mutfağa gidip, dolaptaki malzemelerle kendine yemek yapabiliyorsan, karnını hiç kimseye ihtiyaç duymadan doyurabiliyorsan, o zaman sen kimseye bağımlı değilsin. Yani özgürsün.
Ahmet Bağçe
BENDE UZAYLIYIM
Bana biri sordu, affedersin dünyada uzaylı varmıdır? Sen gördün mü? Bende evet dünyada uzaylılar var ve ben gördüm hatta kendimden biliyorum dedim. Dedi nasıl yani! Bak arkadaş dedim. Galaksi bir uzay elemanı değilmi, evet dedi. Peki, bu elemanlar içinde güneş ve yıldızlar, var mı? Evet dedi. Peki, bu galaksi içinde güneş ve yıldızlar arasında dünyamızda var mı? Dedi var. O halde dünyada uzayın bir elemanı sayılmaz mı? Dedi evet. O halde bizde dünyada yaşıyoruz ve dünyada uzayın bir parçasıysa bizde uzaylı değilmiyiz. Adam düşünce içine daldı.
Ahmet Bağçe
Bir oyun kurduk ikimiz,
Gönüllerimizi birleştirdik,
Sen beni, ben seni yar bildik,
Neden akıntıya gitti sevgimiz.
Ahmet Bağçe
Eğer sevmek suçsa haklısın suçluyum. Seni çok sevdim o zaman tutukla yüreğine koy beni.
Ahmet Bağçe
Aşkım senin sevgin,
Benim sevgime dar gelir.
Aşkımız yara aldı,
Yanında yedek yara bantı var mı?
Ahmet Bağçe
Maksat mutluluğu satın almak değil, mutluluğu yetinmek gerekir.
Ahmet Bağçe
Mutluluk anlıktır,
Uzun ömürlü değildir.
Pekte uzakta değil yakındır.
Mutsuzluğa götüren davranışlar değiştiği an,
İki adımlıktır
Ahmet Bağçe
Sıkmayın canınızı,
Akışına bırakın her şeyi.
Ağustos böceğinin yaşamı gibi,
Dolu, dolu yaşayın ömrünüzü.
Ahmet Bağçe.
İşte demem o ki, sadece nefesim ol yeter.
Ahmet Bağçe
Sana olan özlemim sonsuz ama,
Seninle bir arada olmanın ömrü çok kısa,
Ölüm seni özlerken gelirse,
Bende bundan korkarım.
Ahmet Bağçe
YOK SORANIM
Kanatlarıma taş bağlanmış,
Debelenirim yerlerde,
Zorlanırım uçmaktan,
Hem dikenli,
Hem çakıllı Yollarım.
Yara aldı elim, kolum ayağım,
Ne hatırımı soranım var,
Nede yaralarımı saranım,
Kendim sarıp sarmalarım.
Ahmet Bağçe
MUTLULUK SEBEBİMSİN
Seni o ilk gördüğüm yerde,
Gözlerime nasıl göründüğünü bilsen,
Kıskanırdın kendini kendinden benim yerime,
Belki merak edersin nasıl göründüğünü gözlerime.
Ama sanmam benim sende gördüğümü sen sende göremezsin,
Ve o günden beri sana sevgimin nasıl düştüğünü de bilemezsin,
O zaman sana sevgimi sızdıramadığıma ve ümitsizliğime üzülürsün,
Bilmem sevinirsin belki de yaşama sebebimin sen olduğuna.
Her ne şekilde olursa olsun,
Bende sen varsın, var olmaya da devam edeceksin,
Senin bende varlığın önceleri bazı gecelerde,
Şimdilerde her gece canımı yaktığını bilsen,
Nefesin kesilir, belki sende beni seversin,
Özlersin, mutlu olursun beklide.
İşte seni bu kadar çok sevmek,
Özlemek, nefesini hissetmek benim mutluluk sebebim.
Ahmet Bağçe
YAPRAK OLDUN
Oturuyordum ağaç dibinde,
Kıpırdıyordu, kıpır kıpırdı yapraklar,
Saz çalıyordu sanki âşıklar gibi rüzgârdan,
O an sen geldin aklıma,
Ve kış gününün çıplak dalı gibiydim,
Sen yaprak oldun dalıma.
Şimdi sımsıkı tutunuyorum,
Düşmemen için dalımdan.
Ahmet Bağçe
İçini, kap içine dökme toprağa dök. Kapta taşınıp, dağılması kolay olur.
Ahmet bağçe
Mutluluk bazen bir bardağın içindedir. Fark eden onu tüketmeyi asla istemez.
Ahmet Bağçe
Ahlak, vicdan ve merhamet parayla satılmaz, tartmak istesen tartılmaz, çuvala konsa taşınmaz.
Ahmet Bağçe
Gözlerin rengi ne kadar renkli ve parlak olursa olsun, ne karanlıkta görür nede parlayan ışıkta.
Ahmet Bağçe
Küçük bir isteğim var senden,
Akçeyle değil sözle olsun tediyen.
Gözle görülmesin,
Elle tutulmasın,
Mutlu olsun yüreğim,
Onu kimse benden alamasın.
Ahmet Bağçe
Belki sana hikâye gibi gelecek,
Fakat gerçek olan şu,
Nice zorluklarına katlanılan hayat sadece sana ait değildir.
Acılarını gördüğün hayatın diğer bir yüzü bazılarına tat verir.
Ahmet Bağçe
Ve sonra sen gülünce benim gözlerim buğulandı, engel olamadım yağmasına.
Ahmet Bağçe
KİMDİR ARADIĞIN
Ne yolu nede izi var,
Kimdir kızgınlıkla senin aradığın.
Aşınmış yürüdüğün kaldırım taşları,
Düşüncelerin algılı, için dikenli vaha.
Yıkılmış kumdan kalelerin,
Tanımadığına yanar yüreğin,
Kızgın güneş altında.
Ben göğsünün sol yanına dayamışım başımı,
Akıtırım gözyaşlarımı,
Yokluğun bana dayanılmaz tufan,
Varlığın aklımı çevrelemiş bir muamma,
Görmezden gelirsin aşiyanında.
Ahmet Bağçe
Sevdiğine verdiğin çiçek, sevdiğinden önce, çiçeği satanın kar yaptığını düşünen masum duygularını sevindirir.
Ahmet Bağçe
Geçen baharla gitmeyen sorunlarım, seneye bahara kaldı, çıkmaza girdi umutlarım.
Ahmet Bağçe
NEMİZ KALDI
Geç bunları gönül,
Geç kaldık baharı yaşamaya.
Bak rızık torbamıza,
Nemiz kaldı ki hüsrandan,
Karşılıksız aşktan,
Umutsuz sevgilerden başka.
Kime içini döksen yerde kalır,
Toplayan olmaz senden başka.
Ahmet Bağçe
BİR GÜN GELİRDE
Ve bir gün gelir de,
Anlamakta zorlandığın yüreğimi,
Anlamak zorunda kalır da,
Aramaya kalkarsan onu bulmakta zorlanırsın.
Ve sonra bir gün gelir de,
Anılarına daldığında,
O eskilerde sevdiğini bildiğim halde,
Keşke kıymetini bilseydim dersin,
Ama iş işten geçmiş olacaktır.
O zaman sana bir zamanlar sevgisi olan yüreğin,
Ya sevgisi bitmiştir ve ya ölmüştür.
Belki de iş işten geçmiştir.
Henüz fırsat elindeyken sende sev derim.
Ahmet Bağçe
BİR KİŞİLİK YER
Sonra o geldi,
Gelişini pencereden gördüm,
Kapının önünde biraz dikildi,
Zile basmakta tereddütlü gibiydi.
Kapıyı açmayı düşündüm ama vazgeçtim.
Çekingenli haline saygılı olmalıydım.
Belki vazgeçip gidebilirdi,
İçeriye davet etmem de pek yakışık almazdı,
Girmek mecburiyetinde olacaktı,
Belki geliş nedenini mahcubiyet alacaktı.
Pek seçilmemekle beraber gözleri yağmaya hazır bulut gibiydi.
Saçları dağınık, üzerindeki hırka buruşuktu,
Kapalı değildi çantasının fermuarı.
Aceleyle evden çıkan birini andırıyordu.
Bu görünüşü bana dokundu.
Bir anda zil sesi beni ürküttü,
Hemencecik kapıya koştum, aceleyle kapıyı açtım.
Yüreğim yerinden fırlayacaktı sanki.
Bağrıma basıp koklamak geldi içimden ama yapamadım.
Buyur ettim gel içeri dedim.
İçeriye girdi, etrafa bakındı, pencereye, duvarlara bir göz gezdirdi.
Sonra bana döndü,
Ve dedi yanında bir kişilik yerin var mı?
Ahmet Bağçe
AKLIMA GELİNCE
Sen aklıma gelince düzenim bozuluyor,
Heyecanım artıyor,
Yüreğim yerinden fırlayacak gibi oluyor.
Buna rağmen seni düşünmek,
Yaşamımı alt üst etse de,
Hayalinle birlikte olmak hayat veriyor bana.
Bu defa sevdana dalıyorum dibi buz gibi,
Ortasında yaşam yok,
Yüzeyi akıyor, bilmiyorum nereye aktığını.
Ahmet Bağçe
SANA OLAN TUTKUM
Sen nereden bileceksin, gözyaşlarımın değerini,
Her damlasında sana olan hasret,
Sana olan tutku var,
Konu sen olunca aklım uçuşa geçiyor,
Gözlerimin kapanmasına engel olamıyorum.
O vakit hayalin geliyor gözümün önüne,
Sımsıkı sarılıyorum hayalimdeki görüntüne.
Gülümserken yüzündeki gamzelerin bahar estiriyor.
Aramıza kimsellerin girmesini istemiyor gönlüm.
Kalbim aşkına kefil olurken, ruhum adınla uyuyor, adınla uyanıyor.
Bilmem anladın mı?
Senin için dökülen gözyaşlarımın değerini.
Ahmet Bağçe
GAMZEN OLSAM
Hani bir gelsen otursan yanıma,
Sana hayat seninle güzel desem kulaklarına,
Seninle anlamlı olduğunu söylesem,
Saçlarının her telini tek, tek okşasam parmaklarımla.
Şimdi ne çok isterim,
Gülerken yüzündeki gamzen olmayı,
Hayatın güzelliklerini, mutluluklarını, yaşamayı,
Birlikte heyecanları tatmayı,
Güzel olmaz mı?
Seninle sıcacık sevgimizi yaşatmayı!
Ahmet Bağçe
ANNESİZLİĞİ BİLİRMİSİNİZ
Siz bilirmisiniz, annesiz uyanmayı,
Bilirmisiniz, anne yerine havayı koklamayı,
Anne kokusundan mahrum kalmak,
Yokluğunun ne demek olduğunu.
Ne kadar özlediniz annenizi,
Benim kadar mı?
Özlediniz mi? Hadi yat çocuğum dediğini,
Üstünü açma evladım,
Sabah oldu kuzum,
Yıka ellerini sofraya yavrum,
Hadibakalım okuluna,
Koşma terleyip üşütme kuzum,
Zihnin açık olsun tosunum tembihatlarını,
Bilirmisiniz ben bunları özlemekten bile mahrumum.
Ahmet Bağçe
ZORLANIYORUM
Dilim tutuluyor, kelimeler darmadağın oluyor,
Söylemek istediklerimi, toparlamada zorlanır aklım.
İşte ondandır gözlerine özlemle baktığım.
Ve sonra bir sonbahar hikâyesini andırıyor,
Dökülüyor peş peşe hayallerim yaprak gibi,
Aşkının yağmuru altında, ıslanırım sırılsıklam.
Ahmet Bağçe
ENKAZ OLDU
Yüreğimi yüreğine açtığım,
Canımı yoluna koyduğum,
Tozlu, çakıllı demeden yolunda yürüdüğüm,
Uğruna ömrümü törpülediğim,
Aşkımı hayallerime değil yüreğime kazıdığım,
Aşk dolu bakışına hayran kaldığım,
Senmiydin beni yüreğine hapseden,
Ve sonra kimsesizlerin kimsesizi yapan,
Senmiydin hayallerimde ruhumu okşayıp,
Gülüşüyle benliğimi kaybettiren,
Akasya yaprakları gibi umutlarımı bir, bir kopartıp atan,
Bir defa dahi elinden tutamadığım,
Saçlarına dokunamadığım,
Doyasıya gözlerine bakamadığım,
Senmiydin aşkı şarabım,
Sevgisi mezem,
İçmeden beni sarhoş eden,
Çok teşekkür ederim
Enkaz oldu yapmak istediğim sevgi sarayım.
Ahmet Bağçe
KIRILDIM
Hani sen kırıldım demiştin ya! Bana,
Bende kırıldım.
Hem de öyle bir kırıldım ki,
Yüreğimde sana ısınan kanım vardı,
Önünü tıkadığına kırıldım.
Beni yalnız bırakan aklım sende kaldı,
Aklıma kırıldım.
Gören gözlerim seni görünce beni görmezden geldi,
Gözlerime kırıldım.
Birde yürümekten aciz olan ayaklarım sana koşar oldu,
Ayaklarıma kırıldım,
Kırıldığımı yüreğine hissettirmeyen gönlüme var ya!
İşte o gönlüme de kırıldım, anladın mı şimdi.
Ahmet Bağçe
Aşksa bu gözyaşlarının sebebi,
Benden kaçma,
Bak açtım sana yüreğimi,
Sarılalım birbirimize.
Ahmet Bağçe
İÇİM YANDI
İçim bir kez daha yandı,
Bir sene önce aynı yerde karşılaşmıştık,
Kalbimin sesini dinletmek mümkün olsa anlarsın,
Senin için çığırtkanlık yaptığını.
Belki senin kalbinde, unutmakla,
Unutulmak arasında bir kararsızlık var.
Ama bende bunu arama.
Şimdi geçip gidiyorsun ardına bakmadan,
İçim sızlayarak, canım yanarak,
Belki bir dahaki karşılaşmaya diye,
Boynum kırılırcasına bakındım ardından.
İşte ben seni bu denli sevdim,
Sevgisiz de olsam bu bana yeter.
Ahmet Bağçe
ACIMAZ MI
Hiçbir şey olmamış gibi gülümsüyorum,
İçim kan ağlasa da önemsemiyorum,
Ben susuyorum içim konuşuyor benimle.
Belki yıllar sonra bir kaldırımda karşılaştığınızda,
Bir birinize düşman gibi,
Yâda pişman gibi bakınca,
Tekrar acımaz mı? Kapanmış yaralar,
Ve ya ne kadar çok benziyor demezmisiniz hatıralarınıza.
Ahmet Bağçe
Gözyaşlarıma bak silmeden,
Onda sevgi var, onda hüzün var,
Özlem var sana özel,
Sana âşık her bir damlası.
Ahmet Bağçe
YALNIZLIK
Ben yalnızlığı sevmek istiyorum ama korkutuyor beni,
Bazen bağdaş kurup oturuyorum bir köşede,
Kendimle konuşuyorum.
O an yaşadıklarımla yüzleşiyorum,
Hatalarımı, üzüntülerimi, sevinçlerimi sorguluyorum,
Hele başımı yastığa koyunca, hayallerim geliyor peşi, peşine.
Bir süreliğine süslüyor ruhumu en güzelinden.
Kısa bir Mutluluğa götürüyor sonra orada bırakıyor,
Ardından olumsuzluğa dönüyorum gerisin geri.
Gene de yalnız kalmak iyi geliyor bazen.
Yalnızken düşüncelerimi sınıyorum,
Yaptıklarımın doğruluğunu anlamak istiyorum.
Mantıklı düşünmeye davet ediyor yalnızlık beni.
Sürekli olmasa da yalnız kalmak gerekiyor bazen,
Korkmadan sıkılmadan.
Ahmet Bağçe
BU SEVGİMİ NE
Sen aklıma gelince,
Kalbimin sesini duyamıyorum.
Düşüncelerim karmaşık,
Hayallerim pembeleşiyor,
Kararmış bulutlar beyazlaşıyor,
Masmavi gökyüzünde.
Ahmet Bağçe
Hakkımda bir bildiğin yoksa git huzurun olduğu yere sor beni, derler o kimine hanımeli, kimine menekşe, kimine gül gibi açar, sarılır sarmaşık gibi.
Ahmet Bağçe
Bir kadeh alsaydım aklım başıma gelir, sen aklımdan giderdin. Şimdi anladın mı? Neden içmeyi bıraktım!
Ahmet Bağçe
Ben seni hoca gelince sigarayı atacak kadar değil, hoca gidince sigarayı yakacak gibi seviyorum.
Ahmet Bağçe
Bir gün umudun kırılırda, umutsuzluğa düşersen, hedefine yürümekten vazgeçme. Unutulmasın ki; kıyıdan uzaklara gitmeye cesareti olmayanların, okyanusu görme şansı olmaz.
Ahmet Bağçe
Hani deriz ya! Ha o mu? Boş ver kendini beğenmişin teki diye. Aslında kişi kendisini beğenmeli. Eğer kişi kendisini beğenmezse başkalarını okşayamaz, onlara şefkatli olamaz.
Ahmet Bağçe
BİR DAHA ASLA
Dedim hadi seninle dağıtalım,
Dedi tamam dağıtalım da,
Birine bir sözüm var,
Dedim eh o zaman tamam.
Dedi olmaz ama seni yalnız bırakmak,
Dedim sanırım ondan ayrılık pek kolay olmadı,
Dedi kibarlık yapamayacağım evet olmadı,
Sanki her tarafım boşandı,
Artık çift kişilik hayat mı?
Bir daha asla.
Ahmet Bağçe
AKLIM ONDA
Ellerimiz ayrıldı, adımlarımız aralandı,
Birkaç adımdan sonra döndük bakıştık,
Tutkuluca koşup birbirimize yanaştık,
Saçlarımızı avuçlayıp okşadık.
Sonra göz göze geldik bir süre,
Yavaş, yavaş yanaşıp tenimizi kokladık.
Ve kısık bir sesle dedim iyi geceler,
Oda dedi tamam sana da iyi geceler,
Şimdi yüreğim onda, uykum onda, aklım onda.
Ahmet Bağçe
YÜREĞE GÖMÜLÜ KADIN
Bir erkek ne kadar aşksız yaşarsa yaşasın,
Mutlaka ki bir kadını yüreğinin bir yerine gömmüştür.
Yıllar her ne kadar unutturmaya çalışsa da,
İçinde kabuklaşmış bir aşk yarası vardır.
İşte bu aşk yarası kayalıkta denizin dalgalarını izlerken,
Ay ışığında yıldızlara bakarken,
Yalnızlığında hayallere dalarken,
Baharın kokusunu nefeslenirken,
Gün yüzüne çıkar ve o unutulmuş gibi görünen kadın akla gelir,
Yara tekrarından kaşınır da kaşınır.
Ahmet Bağçe
Öyle çok sevdim ki seni, gönlümde taşıdığım sevgin, yüreğime düştü.
Ahmet Bağçe
Pencerenin önündeki saksı çiçeği gibisin. Gel de sevme.
Ahmet Bağçe
İşte dediğim gibi arkadaşım. Sana benden tavsiye. Âşık olma ki hayatının tadı çıksın.
Ahmet Bağçe
O KALBİ ÇOK SEV
İki kişilik aşk istiyorum,
Aramıza başka kimse girmesin,
İki kalp çizdim ağaca,
Sol yandaki senin, sağ yandaki benim,
Adımızın baş harflerini de kazıdım üzerlerine,
Anıtlasın silinmesin yıllarca.
O kalbi öyle çok sev ki,
Sevgililer bizim sevgimizi okusun ilerde.
Ahmet Bağçe
Yağmur bulutları denizi ne kadar karartır ki. Unutulmasın denizi maviye bürüyen gökyüzünün denize olan aşkı var.
Ahmet Bağçe
Şimdi kafamı kurcalayan bir sorum var. Ben sana ilk ne zaman âşık oldum. Bakışların kalbime dokunuyor.
Ahmet Bağçe
Bugünü yaşarken kararan bulutları düşünüp,
Karamsar olmayalım,
Unutmayalım ki ilerleyen saatlerde önümüzde yarınlarda var,
Ve yarın mutlaka bizi güneşle karşılar.
Ahmet Bağçe
Denizi mavi gösteren gökyüzünün,
Denize olan aşkı gibiydi sana olan aşkım.
Beni sevmedin demek istemiyorum,
Yüreğinin sevmek istemediği bir tercihi vardı,
Oda beni seçti.
Ahmet Bağçe
ŞİMDİ NASIL GÖZLERİN
Senin gözlerinden akan yaşlara kıyamadığımı bilseydin,
Belki ayrılığını bana yakıştıramazdın.
Ya içime sızan sensizlik,
Duygularımı körükler, yüreğimi dağlar.
Bir zamanlardı hani o zamanlar,
Geleceğe bakardı ya parlayan gözlerin,
Şimdi yok, her bakışında o gözleri arar gözlerim.
Denize baktığında mas maviydi,
Gökyüzünde parlak ve canlı, ormana bakarken yemyeşildi,
Şimdi her yer bulanık sis perdesi çekik mi görünür gözlerin.
Ahmet Bağçe
BEN BIRAKMADIM
Ellerimiz boşta kaldıysa,
Elini bırakan ben değilim,
Sensin ellerimi bırakan,
Oysaki ben senin gözlerine baktığımda,
Başka biri oluyorum.
Ya şimdi,
Şimdi seni hiç olmadığın yerde,
Oradaymışsın gibi düşünüyorum,
Ve düşünceler içinde yoruluyorum.
Orada oracıkta seni bulamayacağımı bildiğim halde aranıyorum,
Bundandır gönlüm sancılı, yüreğim yaralı,
Oysaki sana yaslanacağın bir ağaç,
Kollarımı dal,
Sevgini içmek için şurup yapmıştım.
Ahmet Bağçe
Hani seninle karşılaştığımızda gözlerime baktığın o gün var ya, yüreğimi benden aldığın gün, artık o gün benim doğum günüm.
Ahmet Bağçe
Aşk yüreğe uzanırken gam, keder, sarar etrafını. İpleri boğazında düğümlenir kör düğümle, çözülmesi zorlanır yutkundukça.
Ahmet Bağçe
SENSİZLİK
Bazen yokluğunu şarkılarda dinlerim,
Hayalinle konuşurum kayalıklarda zaman, zaman,
Yokluğunu yaşarım her gece ay ışığında,
Yıldızlar senin gözünle göz kırpar gecelerime.
Bulutlar kokunu gönderir yağmurlarla,
Rüzgârlar nefesini üfler kulaklarıma.
Ya yıldırımlar seni düşürürken yüreğime,
Sarmaşık gibi tutunur sensizliğin gönlüme.
Ahmet Bağçe
SENDE KONTROLÜ
Duygularımdan oldu, onu kaybedişim,
Sevgini aç diyordu,
Bir bahane ile açıl diyordu duygularım.
Zarfla değil içindekiyle ilgilenmemi istiyordu.
Haklıydı onun sevgisiydi beklentim,
Ne biliyordum ki içindeki düşüncesi hakkında.
Neydi ondan beklentim sevgisinden başka,
Bir beklentim yoktu bana olan aşkından başka.
İşte bu yüzden izaha çalıştı bunca zamandır gözlerim,
Nicedir kaçar benden gözlerin.
Ne bileyim sana geçtiğini kontrolün,
Bende bir başkasını sevmeye akıl mı bıraktın.
Şimdi gönlümden uzak olmaman için gözüm önündesin,
Senin tarafından mağdur edilen benim yüreğim.
Kaçamıyorsa gözlerinden gözlerim,
Seni sevmekler meşgul şu naçiz yüreğim.
Ahmet Bağçe
MERHABA DE
Hadi bana bir merhaba de!
Sonra ardından bir şeyler söyle,
Mesela nasılsın gibi.
Bak tren göründü uzaktan,
İstasyon da tıklım, tıklım,
Biraz sonra bir curcuna kopacak,
Trenden inenlerle binenler,
El sallayan, kucaklaşan, ağlayanlar olacak,
Ya simitçinin telaşı, üstü yağ kokan börekçi,
Onlarında amaçları farklı,
İşte bir merhaba de bir, bir anlatayım bunları.
Ahmet Bağçe
Hâkim amca valla benim bir sucum yok. Sakalıma, seni bırakacağım dedim, bırakma diye yalvardığından kestim.
Ahmet Bağçe
AŞKIN MASALMIYDI
Gönlüm sevgiyi sende buldu kaybolsun istemiyorum,
İstemiyorum bir kenarda unutulmuş saksı çiçeği gibi olmayı,
İstediğim hatırlanan, özlenen, istasyonunda bekleniyor olmak.
İstemiyorum gönlünden uzak, anıları ölmüş yaşamayı.
Masalmıydı bana olan aşkın, bana olan sevgin,
Şimdi içi su dolu boşalmayı bekleyen kova gibiyim,
Hani senin dallarında çiçeklerin, yoksa kurudu mu?
Bak bana, sana sevgim düştü düşeli nasıl açtı dallarımda çiçeklerim.
Ahmet Bağçe
Bitecek sanmıştım, halen devamında ısrarlısın acılarım. Doğrusunu söyleyeyim mi?
Dokunmuyorsun eskisi kadar
Ahmet Bağçe
ŞİMDİ ARDINDAN
Sonra hoşça kal dedi ve gitti!
Ardından gülümsedim,
Acımı sadece içim biliyordu.
Bir süre sessizliğe büründüm.
Ve sensizliği yaşadım,
Çok zordu sensizlik,
Bilmem hiç yaşadın mı?
Eğer yaşadınsa bensizliği,
Ondan başka kimim var ki? Demişsindir.
Tıpkı benim ondan başka kimim var ki? Dediğim gibi.
Şimdi ardından, mürekkebim deniz suyuyla,
Kumdan kâğıdıma özlemimi yazıyorum.
Ahmet Bağçe
ACI ÇEKİYORUM
Ben şimdi sayfalarca aşk sözleri içiyorum,
Ah be sevdiğim, içtikçe kendimden geçiyorum.,
İçme desende içmek istiyor içim,
Biliyormusun; seni hem seviyorum hem de acını çekiyorum.
Seninle nefes aldığımı sanırken,
Yalnızlıktan boğuluyorum.
Şöyle geçmiş sayfalarıma dönüp baktığımda,
Durgun suda yüzerken ben,
Şimdi denizin azgın dalgaları içindeyim.
Ahmet Bağçe
GÖLGESİ BENDE KALDI
Önce sevdim,
Sonra neden sevdiğimi hatırlamaya çalıştım.
Düşündüm de çok acı çektiğimi anımsadım.
O benim gönül bağımdaki gül gibiydi,
Ve benim gülümdü,
Şimdi koptu benden,
Gönül bağım dağ oldu.
Gölgesi bende, kokusu bende acısı bende kaldı.
Ahmet Bağçe
Hadi görmemiştir diye görmezden geldiğini boş verdim gülüm, ya canımı acıtan dikenini nasıl boş vereyim!
Ahmet Bağçe
SAKIN AĞLAMA
Bu koku sana ait bir koku değil,
Hem ilgisiz hem de tedirgin bakışların,
Bezgin gibisin, avuçlarının kokusundan anladım.
Hele gözlerinin içi!
İçinde buğulu zerreler gizli,
Yağmayı bekleyen bulut gibisin.
Sakın ağlama,
Yüreğime iner sonra gözyaşlarının ılık damlası,
Ahmet Bağçe
ALIŞTIM BEN
Kirpiklerime dokunan bulutum,
Sen yüreğime saplanmış çivimsin.
Ne benimsin,
Nede kaderimsin diyebildiğim,
Alıştım uzaklardan bakmalara,
Seni uzaklardan sevmeye,
Sen beni sevsen ne olur,
Sevmesen ne olur.
Dünyamı sevgisiz yaşarken,
Severek yaşamayı benden iyi kim bilir.
Ahmet Bağçe
RÜYAMADA GEL
Hep hayalimdesin, hadi birde rüyama gel,
Düşümde gördüğümü anlatayım sana.
Ben anlatırken otur yüreğimin köşesinde,
Mucizem ol aklım ile yüreğim arasında.
En güzel şiirleri, şarkıları okuyayım sana,
Gördüğüm en güzel göz senin gözlerin olsun,
Dokunduğum ilk ten, senin tenin olsun,
Seninle yaşayım baharları, tüm iklimleri.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİMDE YAŞ VAR
Ta uzaklardan bir ses olmanı isterdim,
Eskisi gibi,
Buradayım diye seslenmeni,
Tutan bir el olmanı,
Uzanan, bir kol,
Çok ’Özledim’ diye sarılmanı isterdim.
Geceleyin düşlerime gelmeni,
Yüreğime bahar çiçeği gibi açmanı,
Umutlarıma ışık olmanı isterdim,
Başını omzuma yaslamanı,
Birlikte ağlamayı,
Kirpiklerimizdeki gözyaşlarımızı silmeyi isterdim.
Seninle orman içinde dolaşmayı,
Şırıl, şırıl akan ırmaklara dalmayı isterdim,
Kıyısında oturup saçlarını ıslatmayı,
Ve parmaklarımla taramayı,
Avuçlarıma sinmiş kokunu öpmek isterdim.
Sonra sarılıp, kucaklamayı,
Birlikte mutluluğa uçmak isterdim.
Ama aramızda mesafeler,
Sol yanımda boşluğun,
Dağlarımda kar,
Yüreğimde buz, gözlerimde yaş var.
Ahmet Bağçe
Bencilliğiyle sevgisiz yaşayanlar yalnız ölürler, bu gibilere yazık ki; Çok yazık.
Ahmet Bağçe
Senin bende bıraktığın izlerin üzerine toz kondurmuyorum. Olurda üzeri kapanırsa silmek zorunda kalırım.
Ahmet Bağçe
O ÇOCUK
O çocuk ki ağlamak istemiyor,
Farklı bir isteği var gibi san ki,
Bu yüzden bulutlu gözleri,
Büzülmüş dudakları.
Okşanmak ister gibi,
Aylardır su görmeyen başı,
Kucak isterken bağrı,
Öpülmek ister açık anlı.
O çocuk büyümek istiyor,
En çokta büyümeye can atan,
Bedenini ayakta tutan ayakları.
Ahmet Bağçe
YOLUMUN GÜLÜ
Ey benim gönül yolumun gülü,
En çok sana dokunmaktan korkarım.
Dokunduğumda kırarsam seni,
Dikeninin bende açacağı yaradan,
Birde kokunun kaybolmasından korkarım.
Senden gelecek kum tanesi kadar acı ise,
İçimde çöl fırtınasına dönüşür.
Ahmet Bağçe
Bir zamanlar ki, o zamana muhteşem dediğin kararın, bir zaman olur ki, o zamana büyük bir hataydı diyebilirsin.
Ahmet Bağçe
KOLAY DEĞİL
Seninde yaşantıma ortak olmanı isterim.
Sevinçlerime, üzüntülerime, düşüncelerime,
Hatta birlikte hayal etmeye,
Ben her zaman mükemmeliyeti hayal etmişimdir.
Hani neyi hayal edersen o olur derler ya,
Yâda hayali olmayanın istikbali de olmaz derler.
İşte bundandır istikbalime kavuşmak için,
Yıllardır hayallerimle baş, başa yaşıyorum ben.
Aslında hiç kolay değil yaşamı püf noktasından yakalayabilmek,
Varmısın yaşamın püf noktasını birlikte yakalamaya.
Şayet varım diyorsan iyi düşünmeni isterim,
Kolay değil yılların hayaline ortak olmak.
Ahmet Bağçe
SEN ÂŞIKSIN
Sessizlik altında duygularım konuşuyor.
Burak diyor ne kadar değerin var ki yanında.
Çok doğru ve anlamlı buluyorum.
Ne kadar değerim var ki yanında.
Ama gene de düşüncelerimde hep o var.
Kurtulamıyorum buna ne demeli!
Odanın karanlığını aydınlat ve öyle düşünmene devam et.
Aydınlıkta düşünmek faydalı olacak belki,
Kalbimde büyüttüğün o güzel fidanı,
Etrafında uçuşan kuşları,
Kırda çiçekler arasında dolaşmayı.
Saklandığı ağaç arkasında bulmayı sen hayal etmedin mi? De.
Onu aklına koyup uyumayı,
Sonra rüyalarında da birlikte olmayı hatırlat,
Onunla başlayan günün,
Onunla bitmesini isteyenin de sen olduğunu söyle,
Ve onunla biten günün gecesinde de rüya ile devem etmesini,
Onunla rüyalarda bile gezmek isteyenin de sen olduğunu de.
Sonra sor düşüncene halen aklında mı? Düşünüyormusun diye.
Sana, evet halen aklımda düşünüyorum derse,
Sen âşıksın duygularına kabahat bulma.
Ahmet Bağçe
ÖZLEMİN VAR
Beni anladığın zaman,
Zaman geçmiş olacak.
Ve o zaman yaşadığım dramın,
Aşk olduğunu anlayacaksın.
Şimdi nefes alıyorum,
Lakin aldığım her nefesim,
Ciğerlerime oksijen yerine acı soluyor.
Sana olan sevgimi bildiğin halde,
Senin olman gereken yerde özlemin var.
Ahmet Bağçe
AŞKIN İÇİNDEYİM
İnşaatına sen başladın,
Aşk ile tamamladın çatısını,
Penceresini gözlerimden,
Kapısını kalbimden yaptın,
Artık aşkın içindeyim,
Aşk ile ördüğün bu gönülde,
Ruhumun ihtiyacısın.
Öyle sev ki beni,
Duvarlar bile kıskansın.
Çünkü yüreğim kapın oldu,
Gözlerim, gözlerinin ayrılmaz bir parçası.
Ahmet Bağçe
BENDE BAKMIŞTIM
Bende dönüp bakmıştım,
Diz boyu pişmanlık akıyordu yüzünden.
Tökezledin düşecektin önündeki çukura.
Ya ben, duygularım farklı değildi duygularından.
Atamadım ileriye adımlarımı,
Tıpkı seninle birlikteliğe adım atamadığım gibi.
Tatmak istemedim son pişmanlığı,
Döndüm uzattım ellerimi,
Keşke görmeseydim parmağındaki alyansı.
Ahmet Bağçe
İnsanın açılarından aş mı pişer, hadi pişti yenir mi? Hadi yendi, ya acıdır, yada tuzlu..
Ahmet Bağçe
ELVEDA DİYEMEDİN
İşte o gün ellerimi bıraktığında,
Ben de yüreğimi bırakmıştım.
Cesaretin yoktu, titriyordu dudakların,
Elveda diyemedin bakındın sadece.
Anlamıştım gözlerinden ayrılığın haberini.
Bakındıkça ılgıt, ılgıt eriyordu yağlarım,
Direniyordu akmamak için gözyaşlarım,
Teselliye çalışıyordum ölüme bıraktığın aşkımı.
Ve ben diyordum iki tebessüme bir aşk sığdırdım,
Onu da bitirdik birbirimize kızmadan,
Önceden de yoktu diyerek bakındım ardından,
Fırtınayla düşen yapraklar gibi ayrıyız şimdi.
Benim için ölürüm derdin, düşürdün yüreğinden,
Umudumuz önünde ayrılığı her gün hecelerken,
Sele kapıldın aktın hayallerimden.
Çarpışmadan hurdaya ayırdın aşkımızı.
Ahmet Baqğçe
ANLIYORMUSUN
Daha aklım başıma gelmeden,
Sen gelirsin aklıma,
Bu yüzden okuma fırsatım olmuyor alın yazılarımı.
Belki anlatacaklarımı duyunca şaşıracaksın,
Benim bir arkama attıklarım var,
Birde boş verdiklerim,
Bir tek seni boş veremiyorum anlıyormusun.
Ahmet Bağçe
İRİ YARI KADIN
Bazen kızıyorum kendime. Evvelsi gün gök gürültüsüne aldırmadan sahafa gitmek için yola koyuldum. Daha iki yüz metre gitmeden bir yağmur, bir yağmur. Gök delindi sanki. Dönsene, gün tek bugün mü, hiç işte dönmedim. Yürüdükçe yollar uzadı mı? Uzadı. Ya bendeki kuru inat işte. Herkes yağmuru sanki bekliyormuş gibi tertibini almış şemsiyesi elinde, oh, ne güzel sakin, sakin yolunda, ya ben sırıl sıklam oldum. Arada birde bakmazlar mı? Delimi ne dercesine, üşütükler. Neyse ki. Sahaflar çarşısına vardım. Çarşı bir iş hanı içinde. Aman iş hanı bir kalabalık, bir kalabalık. Kitaplara camekândan bakan bakana. Dertleri kitap almak değil, hani dışarı yağmurlu ya! Yağmurdan korunmak. Her zaman uğrak verdiğim bir dükkân var önüne geldim, kapı önünde iri yarı bir bayan. Müsaade istedim. Dedim geçebilirmiyim! Aaa şuna bak salak, her yanın ıslak, ne işin varmış içeride, üstüme dokunmadan geç hadi dedi. Birde ilave yaptı. Ne insanlar var, hiçbir yerde rahat yok. Gayeye almadım, iş yerine girdim istediğim kitapların isimlerini söyledim sahafa. O kitapların yan dükkânda olacağını söyledi. Eyvah dedim, çıkarken bu iri kadın beni döver. Kitapçıdan yardım istesem dedim, ayıp olur düşüncesiyle bir şeyler demeden kapıya yöneldim. Lakin korkum yüzüme yansıdı. Kadının yüzü sirke satıyor gibiydi ve kızgın gözleri beni dikizliyordu. Sahafın dikkatini çekmiş olacak ki, müdahale etti. Hanımlar beyler kapı önünü lütfen tıkamayın, müşteriler girip çıkmada zorlanmasın dedi. Sanırım kadın evinden çok sinirli çıkmış olacak, a serseriye bak benden başka kim var, bana mı söylüyon bu lafı, utanmadan laf atıyon, bak senin yaşına başına bakmam dalarım sonra terbiyesiz ahlaksız dedi. Sahafta sessiz kalmadı tabi evet sana diyorum. Kapı gibi durdun kapımın önüne girene çıkana bağırıp çağırıyon. Git başka bir yere çekil kapımın önünden dedi. Ben kendimi kurtardım kurtarmasına da. Sahaf başına bela aldı diye düşündüm. Hemen yan dükkâna girdim, aradıklarım vardı orada. Aldım ve hesabı ödedim, tam çıkacaktım ki! İri yarı kadın bu defa bu sahafın kapısının önünde.
Ahmet Bağçe
Sen nasıl bileceksin ki, tebessümünün ben de yarattığı fırtınaları. Her bir yanımı yıktı, döktü. Bir tek aşkımı yıpratamadı.
Ahmet Bağçe
Yağmur gibi sevmiştim seni,
Kaçmak sana,
Islanmak bana düştü.
Sen kaçmakla kurtuldun ama,
Ben aşkına yenildim.
Ahmet Bağçe
BİTSİN ARTIK
Ben dünlerde yaşarken,
Bugünde geldi geçti sessizce.
Sen ne dün nede bugün bana baktın,
Anladım görmek istemediğini,
Bitsin diyorum bu aşk sarhoşluğu,
Artık ayılmak istiyorum.
Ahmet Bağçe
ÖPSEM SENİ
Martılar gibi diyorum,
Onlar kadar Özgür olabilseydik keşke.
Uçabilseydik deniz üstünde saatlerce,
Sana rastlasam bir gemi güvertesinde,
Havaya atılan simitlere değil,
Bana takılsaydı gözlerin,
Birlikte uçsak,
Ve öpsem seni gökyüzünde,
Öptükçe derinleşse deniz derinliği gibi sevgimiz,
Azıcık ömre sığmayacak kadar kanat çırpsak,
Sonra dinlenmeye uçsak en yakın kıyı şehire.
Ahmet Bağçe
Sana öyle çok benziyorum ki pencerem. Bende senin gibi içime kapanık, içten bakarım gelen gecene.
Ahmet Bağçe
Evvelden daha sık görüşüyor, daha sık konuşuyorduk,
Gözlerinin içindeki her noktasını ezber etmiştim.
Keşke demeseydim sana olan duygularımı,
Şimdi gözyaşına sahip olurken seni kaybettim.
Ahmet Bağçe
SEVGİNLE YÜKLÜ
Senmiydin içime duygu yüküyle doğan,
İnanamıyorum aşk,
Önüme çıktığından beri yaş gözlerimde kaldı,
Ve sonra içime ekilen hakikatim oldun.
Eğer benim gözlerime aşkla baksaydın,
Sevgimin bedelini aşk ile öderdin.
Geleceğime dair hayallerimi anlatmıştım ya sana.
İşte o hayallerimi benimle bire bir yaşardın.
Beni hiç anlamadın,
Sindire, sindire yoğurmuştum seni içime,
Hüzünlenme, hüzün yakışmaz derdim kendi kendime,
Beni de tanıştırdın, tanımadığım gözyaşlarıyla.
Bu yüzden sevgin yüreğimin en güzüde yerinde,
Bir gün çıkagelirde soluklanmak istediğinde,
Bak oradan manzaraya güzel bir bakış,
Deryası sevginle yüklü ufkuna kadar! Aşk.
Ahmet Bağçe
Sorma gözlerine böyle bakışımı,
Bir aşk bakışı bu sakın şaşırma!
Canım çok yanıyor anladın mı?
Bu son bakışım gibi aşkım yüzüne.
Ahmet Bağçe
Hiç anlamadın ki sevildiğinin değerini. Anlasaydın, anlardın ne kadar çok sevildiğini.
Ahmet Bağçe
YOKLUĞUNLA YAŞIYORUM
Pardon, o kadar yalnızım ki!
Geldiğini fark etmedim.
Affedersin, bakma dağınıklığıma,
Aldırma gözyaşlarıma.
Eşlik etmiştim de şarkılara.
Geçenlerde seni sormuştum belirttiğin adreste,
Tanımadıklarını söylediler sorduklarım.
Dediler bir de aşağıdaki yerlerden sor.
Çıkar belki bir tanıyan karşına,
İşte o gündür yokluğunla yaşıyorum ben.
Ahmet Bağçe
Galaksideki yıldızlar gibiyim. Onlardan farklı değil yaşantım. Kendim karanlıktayken başkalarına yansır ışığım.
Ahmet Bağçe
GÖKLERDE ARADIM
Ve beni arkana aldın bakmadın yüzüme,
Dağılmış saçların daha da dağılıyordu rüzgâr eşliğiyle.
Bense buruk bakıyordum arkandan,
Çömeldim dizlerimin üstüne.
Kumsalımız ıslaktı,
Sırtıma vuruyordu denizin dalgaları,
Gömleğim yapışmıştı tenime,
Tıpkı yüreğine yapışmış yüreğim gibi.
Gözlerim göklere yöneldi,
Dua ediyordu sanki seni göklerde arar gibiydi.
Ahmet Bağçe
BENİ UNUTMA
Dedi bizim karşı ki dağlara kar yağıyor,
Beyazlara büründü her taraf,
Sizin oralar ne âlemde!
Dedim Ey yüreği güzel,
Bizim buraları da karlı,
İçim buz tutuk titriyorum sensizlikten,
Dersin ki, aramız mesafeli,
Var mı? Sevgilerde mesafenin önemi?
Sonra seni öyle çok özledim ki,
Sildim aramızda ki mesafeleri.
Ben denizin mavilerinde ararım seni,
Eğer sende görmek istersen beni,
Gökyüzüne bak.
Ve bir gökyüzünü, bir denizin mavisini, birde beni unutma.
Ahmet Bağçe
BANA AİTSİN
Neden öyle bakarsın,
Seni kıskandığımı mı sanırsın.
Aklın kurcalanmasın ben kıskanç değilim.
Sen sadece bana aitsin.
Sana karşı öyle büyük sevgim var ki,
Paylaşmak istemiyorum kimseyle.
Güvensizim kendime,
Güvensizliğimi sevginle paylaşıyorum sadece.
Ahmet Bağçe
Ben, beni bıraktım, sana da elimden tut demek zor geliyor bana. Kalbinle sev, ömrüne sığdır, gönlüme yük oldun deme.
Ahmet Bağçe
İşte hayat bu aşkım, yaramazlık yapmasın uslu dursun, ben ona her zaman uyarım.
Ahmet Bağçe
Ya! Çok özür dilerim. Bugün gene gözlerim sende kaldı, yarın uğrar alırım.
Ahmet Bağçe
KARŞILIKSIZMIŞ
Hatırlarmısın kaç yıl oldu gideli,
Sevgin solumda kaldı, kokun soluğumda,
Ama unutturamadın benden kendini,
O gündür yollarına bakar oldu gözlerim.
Biliyormusun çor içindeydim,
Islanmış, asılmıştım incecik keten sicime,
Hasretinle salladım umut ile kurudum,
O gün bugün seni arar oldu gözlerim.
Kırık, paramparça şimdi yüreğim,
Bilinmeze takıldı aklım, bittim tükendim,
Belki sen oralarda gülersin,
O gündür dinmedi buralarda benim gözyaşım.
Beklemekmiş, sonu yokmuş özlemin,
Anladım karşılıksız anlamlıymış sevgin.
Uzaklarda yaşamakmış senin asıl isteğin,
O zamandan beri deryalara bakar gözlerim.
Ahmet Bağçe
Ve seni en son gördüğümde Bir kazma, birde balta vardı elinde. Kazmayı sap yapmaya çalışıyordun baltaya.
Ahmet Bağçe
O kadar güzel gülüyorsun ki
Gülüşüne bakarken tamam diyorum,
Kendimi görebileceğim en güzel ayna bu diyor,
Doyasıya bakmak istiyorum gözlerine.
Ahmet Bağçe
SORDUN MU KENDİNE
Sabahın karanlığının aydınlığa dönüştüğü saatte,
Seni düşündüğümü ne bilirsin,
Ve hatta sana olan tutkunluğumu da,
Ve dahi sevdan içinde yandığımı da bilemezsin.
Hiç düşündün mü, yâda sordun mu?
Veya bir kerecik baktın mı gözlerime,
Neden ben diye! Sordun mu kendine,
Çünkü bende olan kalp şimdi sende.
Ahmet Bağçe
İŞTE ÇOCUK
Bak çocuk kulak ver dediklerime,
Akışına bıraktım gönlümü bir kere.
Özlemim ne bir nede iki,
Hepsini içime gömdüm sessizce.
Bir tek uykumu beklerdim eskiden,
Şimdi ikilendi beklediğim.
Bazen gözyaşı dökerim,
Bazen ah çekerim, bazen dalarım anılarıma.
Bazen bakarım koynumda sakladığım resmine.
Öper koyarım tekrarından yerine.
İşte o zaman dalar giderim maziye,
Allak bullak olurum dönerim tekrarından kendime.
Gönül ne kadar ağlarsa ağlasın yıpranmazmış çocuk,
Aynı havasında kalır yaşlanmazmış,
Ama benim gönlüm hem yıprandı, hem de yaşlandı,
Anladın mı çocuk bendeki aşk hayatı bu işte.
Ahmet Bağçe
GİTTİN SESSİZCE
Hangi sözlerin karşısında erimedim ki,
Dargın bakışına yer mi kaldı yüreğimde.
Gidişini Yutkunarak izlerken,
Ses etmeden geçtin gittin sessizce.
Sanki dalından düşen yaprağım da,
Gözünden düşürdün yerlere,
Sevginde mi tükendi yüreğinde,
Viraneye bakar gibi bakarsın pencereme.
Ahmet Bağçe
Umutlarımı kara bağladım, karla birlikte umutlarımda eridi.
Ahmet Bağçe
BENDE YALNIZIM
Şimdi sana karagözlüm diyemem karagözlüm,
Ayrılığınla karalara bağlandım.
Sen bana soğuk,
Ben sana yanık ağlarım.
Henüz hayalimden silinmedin,
Ayrılmadı yüreğim yüreğinden.
Görünmesen de çıkmasan da karşıma,
Görmek için direnir, çiğnerim yasaklarını.
Sevgin bende yağmur gibi akar sevgilim,
Seni bilmem amma artık bende yalnızım.
Nice ayazlara dayandım da,
Soğukluğuna, ilgisizliğine dayanamadım.
Belki yeni hayatın sevecek seni,
Beklide sende seveceksin yeni hayatını,
Unutma öyle acılar vardır dilsizdir amma,
Yüreğimin dili dökülür yazılarıma.
Ahmet Bağçe
Bir sen vardın, birde sen vardın içimde. Sonra yarım kaldı senlik, yine akşamım yine karanlığım içimde.
Ahmet Bağçe
YAKIN ES
Ve bana hep uzak esiyorsun,
Dokunmuyor esintin tenime.
Nefeslenmek istiyorum nedensizce yelini,
Koklamak istiyorum buharlaşmış terini.
Ve ılık, ılık esmeni istiyorum,
Birde havama geldiğini bilmeyi,
Arkama dönüp bakmadan,
Öpmene izin vermeyi.
Birde yaslansan sağ yanıma,
Yâda geçsen karşıma otursan,
Boğulsam sevginin bolluğunda,
Gözlerim yaşarsa heyecanımdan.
Bazen üzülüyorum nedenini bilmeden,
Bir şekilde korku besliyorum içimden.
Dolaşayım istiyorum özgürce yüreğinde,
Gerçekmişsin diyebilmeyi korkmadan.
Ahmet Bağçe
Mutluluğu kişide değil, kişinin yüreğinde ararım. Yüreğinde güzellik olmayanın yüz güzelliği ağlatır.
Ahmet Bağçe
Yüzüme gülmeyen kader, benden uzak dursun yeter.
Ahmet Bağçe
Demokrasiye eğitim şart değil, eğitime demokrasi şarttır. Eğitim, eşit şartlarda verilmedikçe demokrasiden söz edilemez.
Ahmet Bağçe
Sana her baktığımda, gözlerinden güzel gökyüzü var mı? Diyorum. Doğan güneşin sıcaklığını ise içimde hissediyorum.
Ahmet Bağçe
AŞK TEK KİŞİLİK OLMAZ MI
Bir merhaba demek istemiştim,
Biliyorum pek haz etmediğini,
Gene de sağol,
Haz etmediğin halde samimi iki dost gibi karşıladın.
Nasıl söylesem, öncelikle özür dilerim,
Rahatsız ettiğim için.
Eğer dön, git dersen dönerim,
Zor aslında geri dönmek,
Epey yol gelmeme rağmen geri adım atmak,
Seni seviyorum derken bir başkasını da sevmek gibi bir şey,
Gerisin geri dönmek.
Seni üzmektense başımı öne eğip geçip giderim,
En iyisi de o değil mi?
İllaki el ele tutuşmak mı ki sevmek,
Ben seni içimden severken yanmıyor mu sanki bu yürek,
Zaten sen oradasın, ta şuramda.
Hani bir çarpıntı olur ya, insanın sol yanında,
İşte sende sol yanımdasın.
Hem aşk tek kişilikte olmaz mı?
Tek kişilik olunca o kalp yanmaz mı?
Gene de söylemek isterim az dinlesen,
Dememe müsaade etsen.
Sen bende bir tutkusun,
Sana tutuklu bendeki bu yürek.
Her nereye baksam seni görüyorum,
Her nefeste seni soluklanıyorum,
Kokladığım her çiçekte sen kokuyorsun.
Gidebileceğim, sığınacağım yer gibisin bana.
Her sabaha merhaba derken karşımdasın,
Bir an yok oluşunda bile yalnızlığa terk edilmiş gibiyim.
O zaman yalnızlıktan kurtulmak istiyorum,
Bu defa bir başka yalnızlığa tutunuyorum.
Bu dediklerimi karanlığı bir an, ışığın aydınlattığı gibi gör.
O aydınlığın üzerine geldiği gibi yorumla,
Bir şekilde anla sana olan duygularımı,
Düşün anlatmaya çalıştıklarımı.
Ahmet Bağçe
ELVEDA DER GİBİ
Sendeki ruh inceliğine takıldı gönlüm,
Arı, duru bakışın karşısında hızlandı nabzım.
Sığabilir mi? Yüreğine doğru akan kanım.
İlk defa görmüş gibi olduğum,
Sanki elveda der gibi bakışların.
Ahmet Bağçe
Öyle bir sarıl ki,
Seni koklasın aşkım.
İçine öyle bir nefeslen ki,
Her nefes verişinde yüreğine sarılsın.
Durmasını istesin zamanın,
Kokuna doymadan.
Ahmet Bağçe
Her gecen gün önceki güne hasret kalırken, gelmesini istemediğim yarınlara kör bakıyorum ben.
Ahmet Bağçe
Günüm seninle başlıyor ama akşamları daha çok özlüyorum seni. Çünkü en çok akşamları sensizliği yaşıyorum.
Ahmet Bağçe
İşte öyle arkadaşım. Ölmeyi hak etmek için, önce yaşayacaksın. Sence de öyle değil mi? Haksızmıyım?
Ahmet Bağçe
HOŞ GELDİN
Hoş geldin, buyur geç dediğinde,
O minder batar gibi baktı gözlerime.
Sende biten aşkın, bensizliğe sürüklenirken,
Sen kendine, ben acılara yelken açtım.
Gülüşün süsleme yapar gibiydi, hoş geldin derken,
Gözlerin oyalamakla meşgulken, rahatmıydı yüreğin.
Biliyorum yalandı bakışların,
Susarak yok ediyordun bizdeki varlığını,
Ahmet Bağçe
SENDİN GERÇEĞİM
Gecenin karanlığa geçişinde,
Seni düşündüm hüzünlendim.
Lodosun esintisindeki karlar gibi eridim,
Aklımda bir tek sen vardın,
Bir tek sendin gerçeğim.
Ahmet Bağçe
Hayatın en güzel yanı, duygularımı anlatabildiğim hayallerimdir.
Ahmet Bağçe
Yalnız olduğumu dersin. Ben hiç yalnız olmadım ki, bak! Keder, sıkıntı, endişe, umutsuzluk hepsi yanımda.
Ahmet Bağçe
SENİ ARADIM
Ve gözlerine baktığımda dedi gözlerim,
Sevildiğin belli değil mi? İyi ki sevmişsin
Şöyle bir düşündüm sana olan sevgimin büyüklüğünü,
Aşk sensin, tutku sensin, özlem sensin.
Seni aradım her yerde,
Ve dedim, yıldızlı gecelerde gel,
Bana beklemeyi öğretme, nefes almayı öğret,
Acı çekmeyi öğretme, gülmeyi öğret.
Ahmet Bağçe
Eğer aşk için dolaşmaksa niyetin, ömrümün sonuna kadar dolaşmana serbest sol yanım.
Ahmet Bağçe
O GÜNDEN BERİ
İşte ta o günden beri sevdim seni,
Kavuşmuş gibi içinde yansıttığı gökyüzüne,
Okyanusun özlemle bakışı gibi,
Hasretle sevdim, özlemle sevdim seni.
Gözlerine baktığımda kapanır göz kapaklarım,
Bir dokunda açılsın gözümün ışığı,
Sessizce oturalım çayır üstünde,
Yıldızlar izlesin bizi bu gece,
Ahmet Bağçe
Sen, sende yaşıyorsun,
Ben ise seni bir gün görmenin hasretiyle,
Yarınlara giden dakikaları sayıp,
Mum yakıyorum,
Gecelerin karanlığına.
Ahmet Bağçe
KALPTEN MÜHÜRLÜYÜM
Söylemesi zor duydun işte,
Yanımda olmanı istiyorum.
Sanki sen yanımdayken yasıyorumda,
Sensizlik kabardıkça nefes alamıyorum.
Ne kadar güzel olursa olsun,
Gittiğim hiçbir yerde mutlu olamıyorum.
Düşüncelerim arasında acaba diyorum,
Benim aklımda olduğun kadar aklındamıyım.
Belki sözlerimden anlamışsındır.
İçin buruk iken bakışların acı,
Mutlu olduğunda çok tatlı bakıyorsun,
Anladın mı? Rüzgârına kapılmışım, sana kalpten mühürlüyüm.
Ahmet Bağçe
İşte böyle be arkadaşım. Ben çok acı çektim, çok sevdim, hep içimden ağladım, ama çok sevildim diyemedim.
Ahmet Bağçe
Kelimeler yan yana geldiğinde bir birini tamamlayıp anlam kazanır ya. Sende yanımda olduğun an ben anlam kazanıyorum.
Ahmet Bağçe
Senin için yapraklarını kopardığım papatyaların verdiği heyecanı yaşamak istiyorum. Bana her defasında oda seni seviyor diyordu.
Ahmet Bağçe
Hayat önceleri sevilmek, değerli olabilmek, sonra acı çekmek ve sonra küçük mutluluklarla doyuma ulaşıp ağlayana omuz, dertliye çare olmak gibi bir lezzettir.
Ahmet Bağçe
Adam olmak için adam ararsan, kitaplar toz ağlar.
Ahmet Bağçe
Gözlerin öyle alevli bakıyor ki, karşında durup yanmaktansa kalbinde olmak isterim.
Ahmet Bağçe
VE EYLÜL
Önce çalkaladılar sonra su döktüler üstüme,
Üfleyip kuruttular ıslaklığımı,
Sonra rüzgârdı, yağmurdu diye beni avuttular.
Benzim sararmaya başlayınca eylül koydular adımı.
Ressam elinde bir tabloydum da,
Bir yeşile, bir sarıya boyadılar,
Kahverengiye döndü kuytularda uzantım, şahit oldum, nice aşklara,
Telef oldu dallardan düşen yapraklar,
Bazılarını yaktılar, bazılarını minder etti âşıklar.
Eylülde aşk başkadır diyenlerde oldu,
Deniz kıyısında, dere kenarında içimde yaşadılar ama,
Farklı hayaller yaşattılar.
Ahmet Bağçe
BİRŞEY SÖYLEMEDİ
Sonra ona seni seviyorum dedim,
Anlamamış gibi yüzüme baktı.
Zamana bırakalım mı? Düşünmeliyim dedi.
Ben çok düşündüm, düşünmene gerek var mı? Dedim.
Bu defa gülümsedi,
Ve neden düşünmeyim ki, dedi.
Dedim, ben yıllardır ikimiz adına düşünüyorum dedim,
Bir şeyler söylemedi.
Ahmet Bağçe
Öyle yüreğin var ki, kötülüklerden kirlenmemiş. O temiz yüreğin var ya! İşte o, sol yanımda bir sancı yapar.
Ahmet Bağçe
Aramıza duvarlar örüldüğünden beri,
Sesin kalbime dokunur oldu,
Ve beni terk etti.
Onu bende arama,
O, ya toprakta,
Yâda yıldızlarda bir yerde.
Ahmet Bağçe
Kalemin, boş bir sayfaya senden başka neyim var ki, yazmasından çok, kâğıda düşen bir damla gözyaşı çok şey anlatır.
Ahmet Bağçe
Dedim konuşmak istermisin, yâda birlikte susmak! Yüzüme birkaç saniye baktı ve sonra dedi, birlikte ağlayalım mı?
Ahmet Bağçe
Dedim konuşmak istermisin, yâda birlikte susmak. Yüzüme birkaç saniye baktı ve sonra dedi, birlikte ağlayalım mı?
Ahmet Bağçe
Biz seninle tuğla ile harç gibi, sımsıkı tutunmuşuz, dört bir yana duvar, yâda birbirimize kale gibi örülmüşüz.
Ahmet Bağçe
YAPRAKLARIN ARASINDA
Kendisi bir tane ama,
İçinde binlercesi olan nar gibi seviyorum seni.
Bir, bir tanelerin pike yaparken avuçlarıma,
Yanaklarından gamzelerin gülümser yüreğime.
Ve ben mutluluktan uçarken,
Bir taraftan mum yakarsın içime.
İlkbaharım derim nefeslenirim seni,
Mum çiçeğim derim koklarım,
Narçiçeğim derim sararım bağrıma.
Yaprakların arasında kaybetsem de seni,
Korkmam bilirmisin!
Evrenin değişmez kanunları,
Bilirim seni yine çıkaracaktır karşıma.
Ahmet Bağçe
Kendisi bir tane ama içinde binlercesi olan nar gibi seviyorum seni. Bilmem anlatabildim mi?
Ahmet Bağçe
SIKINTI
Sıkıntı hayatın damarları, bizlerde bu damarlarda akan kanız. Kan beynin her hücresinde besinlerini bırakmak için dolaşırken akılda çoğalır. Sıkıntıda aklın çoğalmasından kaynaklanır. Bu nedenle de, kazanmak, kaybetmek, aşk ve her şeyin var oluşunu sıkıntılara borçluyuz.
Ahmet Bağçe
Sakın konma dalıma belki kırılır güzel kuş. Neden deme zedelediler senden önce konan kuşlar!
Ahmet Bağçe
BAŞA DÖNDÜM
Beyaz sayfada siyah yazı gibisin,
Bu kadar mı? Yakışır karan beyaza,
Sakın güneşi karşına alma solarsın,
Silmeye kıyamadım gözüm takıldı karana
Işıl, ışıl parlıyorsun gönlümde,
Sanki beyaz kar’a bürünmüş siyah gecesin,
Yâda ruhu okşayan şarkısın da,
Okudukça başa döndüm.
Ahmet Bağçe
Ve severken ağlamak geliyor içimden. O kadar çok sevilecek var ki, korkuyorum diğerlerini küstürmekten.
Ahmet Bağçe
Benim için sen önemlisin! Çünkü yüreğim seçti seni. Yaprak gibi dalından kopsan da, İlkbaharın olur tutarım seni.
Ahmet Bağçe
SEN SENDEYDİN
Belki güzel zamanlarımızda oldu,
Neden o güzel zamanları yok gibi sayalım,
Neden geçmişimizin güzelliklerini silelim.
Yoksa dağınıklığım geçmişe sünger mi çekti.
Hiç bakmadık mı seninle geceleri yıldızlara,
Yıldızlı geceler belki göstermedi yıldızlarını,
Ama oralarda ta oralarda biliyorduk yıldızların varlığını,
Ve onlar seyrediyordu bizi uzaktan uzağa.
Tıpkı bizim bir birimizi uzaktan gördüğümüz gibi.
Çünkü sen sendeydin,
Ne beni kendine misafir edebildin,
Nede birlikteliğimizin güzellikleri görebildin.
Kendi içindeydin, kendi güzelliğini arama gayretindeydin.
Ve ben ne o zaman da içim rahattı,
Nede şimdi rahat,
Fakat o zamanki mutluluk tablom doğru değildi şimdiki kadar.
Ahmet Bağçe
SENSİZ KALDI
Bırakıp gittiğinde mektupların hatıra kaldı,
İçindeki sözlerin boğazımda düğümlendi.
Sitemlerinle aşkım çok derin yaralar aldı,
Sol yanım sensiz, acım gözyaşımda kaldı.
Ahmet Bağçe
SEBEPSİZ AYRILIK
O gün ayrılırken son defa görüşüyormuşuz gibiydin,
Gözlerin her zamanki gibi değil, acı bakıyordu gözlerime.
Hani diyordun ya, sen istemediğin sürece ayrılık olmayacak,
Oluyormuş demek ki.
Çünkü ayrılıyormuş gibi baktın bana.
Eğer bu ayrılıksa ben istemedim.
Hep yanımda ol, beni gözlerinden yüreğine götür,
Evime bırakır gibi bırak diyordun,
O zaman bende demiştim ki sana,
Gözlerimden yüreğime mesafe ne kadar sürerse sürsün,
Seni yüreğimdeki adrese götüreceğim ve orada bekleyeceğim demiştim,
Şimdi gidiyorsun ve ben seni tıpkı yüreğimdeki istasyona bırakmış gibiyim,
Bu sebepsiz ayrılığın ne kadar sürerse sürsün seni bekleyeceğim.
Ve bir gün dönersen eğer,
Dün gece yüreğimdeki istasyondan evine bırakmışım gibi hissedeceğim kendimi.
Unutacağım sensiz gecen günlerimi de.
Ahmet Bağçe
Sanki bütün şarkılar seni anlatıyor, içinde hep sen varsın, dinlerken yüreğim sızladı, yoksa sen mi çimdik attın.
Ahmet Bağçe
Farkındamısın, birlikte değiliz ama hayalin yanımda, sen hep aklımdasın. Hayalin bile gözleri kör edecek kadar güzel.
Ahmet Bağçe
Bir gün sıcacıksın, bir gün buz gibi. Baş başa iken ağlıyorsun, birileri varken esiyor gürlüyorsun. Mevsim gibi.
Ahmet Bağçe
DİNLER Mİ
Şimdi ne diyeyim ki sana,
Sevgin yağdıkça üzerime,
Aşk seli uyandı yüreğimde,
Boğuldum sensizlik içinde,
Dört duvar arasında gibiyim.
Zeminim ıslak, delik tavanım.
Sevdandan ıslandı yanaklarım,
Fırtınanın yazdığını okur yüreğim.
Kaderimin yağmurunda seni düşlerim
Gökkuşağının arasında görmek için seni.
Renkler arasında tutmak için,
Sabırla yağmurun dinmesini beklerim.
Duydun mu, tekrar anlatayım mı?
Dinlermi ki, bu gönül başkalarını,
Sana olan tutkunun içindeyken,
Yüreğimde sel oldu aşkının damlaları.
Ahmet Bağçe
SEN ARA
Demem o ki benden uzaklaşma.
Araya mesafeler koyma.
Olurda aramamda gecikme olursa,
Sen ara mutlaka.
Biliyorsun seninleyken gözlerim gözlerinde,
Ellerim ellerinde.
Ve seninle dolu bir gün geçirir doyasıya bu gönül.
Ahmet Bağçe
Bak dinle gök gürültüsünü neler anlatıyor,
Feryadı sana olan özlemimi söylerken,
Bulutlar benim için ağlıyor.
Ahmet Bağçe
KIRIK GAZ LAMBASI
O gün çok neşeliydik, arabamızda hart diskten dinlediğimiz müzik eşliğinde güle oynaya dağ yollarını geride bıraktık ve dağ evine henüz gelmiştik. Hava güneşli olmasına rağmen soğuk mu soğuktu. Yanaklarımız kızarmış, ellerimiz eldiven içinde buz kesiyordu. Karlar erimiş ama topraklar don vaziyetteydi. Güneş alan yerler dahi donmuş haldeydi. Biran önce içeriye girip sobayı yakmalıydık. Üzerimizden arabanın sıcaklığı henüz geçmeden içeriye girdik, odalara bir göz gezdirdik bırakıp gittiğimiz haldeydi. Dışarı kadar olmasa da soğuktu. Nispeten ılıklık vardı lakin oturulacak gibi değildi tabi. Kırık dökük birkaç parça odunu sobaya koydum küçük bir çam tutuşturdum etrafını odun parçalarıyla besledim. Soba gürüldemeye başladı. Selma ise oturacağımız odayı temizlemeye koyuldu. Pek fazla dağınıklık olmamasına rağmen azda olsa tozludur düşüncesiyle ıslak bezle tozları silmeye başladı. Dedim aman be Selma neden zahmet edersin nasıl olsa otururken, kalkarken kollarımız temizler diyerek bir espri yaptım. Selma gülerek hadi, hadi çok konuşma odun yok ormana dedi, bana orman yolunu gösterdi. Eh ne yapalım küçük balta ve kalın urgan ip aldım daldım orman içine, tamamen kurumuş ağaçlara bir göz kestirdim. Pek ilerilere de gitmek istemedim, çünkü orman öyle bildik demeye gelmez, insan yönünü bir kaybetti mi dönüş yolunu bulamaz. Oracıklarda bakındım kuru dallara. Evde akşama yakacak odun yoktu bayağı bir odun bulmalıydım. Bir, bir buçuk saat içinde epeyce odun temin ettim. Eve yakın yerdeydim, birazını ipe doladım diğerlerini orada bıraktım. Eve geldiğimde Selma pencerenin önündeydi. O eskilerde kullandığımız gaz lambasını temizliyordu. Dedim hayırdır. O gaz lambasını neden temizlersin, sakın aydınlanmak için lambayı kullanacağım deme dedim. Evet, lambayı kullanacağım çünkü elektrik yok kesik dedi. Yarın cumartesi sonraki gün Pazar, pazartesi günü müracaat etsek muhtemelen pazartesi günüde elektriksiziz, hemen açılmayacağından lambayla idare etmek zorundayız dedi. Keşke dağ yolundan değil de merkezden gelseydik bugün müracaat ederdik açılırdı dedim. Selma problem değil diyerek gülümsedi. Oda arzu ediyordu eskilerde mecburi yaşanan lambalı ortamı. Gece için biraz sobaya uyacak odun hazırlamak için çardaktan kütüğü çıkardım. Ufak, ufak odunları parçalamaya başladım. Selma elinde gaz lambasının içini üfleyerek bezle temizliyordu. Bir taraftan da PC den, bırakma ellerimi, bırakma yalnız beni, son defa seyredeyim o yaşlı gözlerini şarkısı dinliyordu. Bende hem odun kırıyordum, hem de müziğe kulak kesip, arada da Selma ya bakıyordum. Bir an dikkatim dağılmış olacak ki, balta ağzından bir kıymık pencere camına sıçradı. Çam kırıldı. Hemen ses ettim sana bir şey odlumu diye. Selma yok olmadı ama lamba camının bir kenarı kırıldı ama meraklanma iş görür, kırılanlar yeterse gel şu kırılan camı yedekteki camla değiştir dedi. Odunu bıraktım, pencere camını değiştirmeye koyuldum. Karanlıkta çökmeye başladı, içerimiz sıcacık olmuştu. Bir taraftan Selma tüple makarna pişiriyordu. Soba üzerinde çaydanlık fokurdamaya başlamıştı. Bende çoban salatası yapıyordum. Selma o güzel sesiyle geçti hasretinle güzel günleri hani geri döndün şarkısını mırıldıyordu. O akşam öylesi güzel bir akşamdı ki. Hem gaz lambası, hem sobanın gürül, gürül yanması, üzerindeki çayın cızırdaması, karnımız doymuş, bütün yol yorgunluğumuz yok olduğu gibi huzurlu bir ortam sergilemişti yüreğimizi. Selma’nın başı dizlerimin üzerinde saçları avuçlarımın arasındaydı. PC den bir yangının küllünü yeniden yakıp geçtin türküsü çalıyordu İkimizde sabah olmasını istemiyorduk. Adeta uykumuza çek git bugün uğrama bize diyorduk. Saat ilerledikçe uyku etrafımızda dolaşıyor esnetiyordu, ama esnemeyi göstermiyorduk birbirimize. Çünkü o güzel ortam uyursak kaybolacak diye endişeleniyorduk. Ama yenik düştük uyku bizi yenmişti sarmıştı bütün bedenimizi, dalmıştık oracıkta derin uykuya.
Ahmet Bağçe
Senin için yaşamımı harcıyorsam,
Sevdiğim içindir.
Unutmayasın nefessiz kaldığım an olursa,
İşte o an,
Senin için öldüğüm andır.
Ahmet Bağçe
Yüreğimin soluduğu en güzel nefes! Kanatlarından gelen esinti. Onu sonsuza kadar nefesleneceğim kelebek.
Ahmet Bağçe
Alma ceketimi sırtımdan varsın ıslak kalsın, ıslatsın beni. Gördüğün o yaşlı gözlerde, nicedir nemli gezer.
Ahmet Bağçe
TALAN OLMUŞ GÖNÜL
Tekrarı olmayan hayat gibi bazı şeyler,
Dönüşümdeki talan olmuş sokaklar,
Köşe başında yıkılmış cumbalı evler gibi,
Çeşme başında bekleyen sevgili,
Anılarda kalan su kabı, su testisi gibi.
Bacasız yanar onun bağrındaki yüreği,
Arap saçı gibi dağınıktır gönlünün her yeri.
Talan olmuş her şeye, yeniden başlamak ister,
Çakmak ister yerine, dünyasının çivisini,
Sil baştan doğmak, sil baştan yaşamak için.
Ahmet Bağçe
Sana her baktığımda sırf seni değil, yüzünde açan çiçekleri de görürken, kokusunu da hissediyorum.
Ahmet Bağçe
Ağlama dedi, dedim durduramıyorum. Benim içinmi dedi, dedim yok. Beni görmeyen gözlerin için.
Ahmet Bağçe
Belki rüyalarıma gelmezsin diye geceleri uykumla aramı açtım.
Ahmet Bağçe
Ahmet Bağçe
Yağmur ile buluşupda, gitmesi istenmeyen toprak kokusu gibi kokun. Yağmuru bekler gibi bekletme beni.
Ahmet Bağçe
Ben kaşık, kaşık tabağında seni aradım, hatta bardağında ellerinin ve dudaklarının deydiği her yerde neredesin.
Ahmet Bağçe
O GÜNDEN BERİ
İşte ta o günden beri sevdim seni,
Kavuşmuş gibi içinde yansıttığı gökyüzüne,
Okyanusun özlemle bakışı gibi,
Hasretle sevdim, özlemle sevdim seni.
Gözlerine baktığımda kapanır göz kapaklarım,
Bir dokunda açılsın gözümün ışığı,
Sessizce oturalım çayır üstünde,
Yıldızlar izlesin bizi bu gece,
Ahmet Bağçe
Sen, sende yaşıyorsun,
Ben ise seni bir gün görmenin hasretiyle,
Yarınlara giden dakikaları sayıp,
Mum yakıyorum,
Gecelerin karanlığına.
Ahmet Bağçe
KALPTEN MÜHÜRLÜYÜM
Söylemesi zor duydun işte,
Yanımda olmanı istiyorum.
Sanki sen yanımdayken yasıyorumda,
Sensizlik kabardıkça nefes alamıyorum.
Ne kadar güzel olursa olsun,
Gittiğim hiçbir yerde mutlu olamıyorum.
Düşüncelerim arasında acaba diyorum,
Benim aklımda olduğun kadar aklındamıyım.
Belki sözlerimden anlamışsındır.
İçin buruk iken bakışların acı,
Mutlu olduğunda çok tatlı bakıyorsun,
Anladın mı? Rüzgârına kapılmışım, sana kalpten mühürlüyüm.
Ahmet Bağçe
İşte böyle be arkadaşım. Ben çok acı çektim, çok sevdim, hep içimden ağladım, ama çok sevildim diyemedim.
Ahmet Bağçe
Kelimeler yan yana geldiğinde bir birini tamamlayıp anlam kazanır ya. Sende yanımda olduğun an ben anlam kazanıyorum.
Ahmet Bağçe
Senin için yapraklarını kopardığım papatyaların verdiği heyecanı yaşamak istiyorum. Bana her defasında oda seni seviyor diyordu.
Ahmet Bağçe
Hayat önceleri sevilmek, değerli olabilmek, sonra acı çekmek ve sonra küçük mutluluklarla doyuma ulaşıp ağlayana omuz, dertliye çare olmak gibi bir lezzettir.
Ahmet Bağçe
Adam olmak için adam ararsan, kitaplar toz ağlar.
Ahmet Bağçe
Gözlerin öyle alevli bakıyor ki, karşında durup yanmaktansa kalbinde olmak isterim.
Ahmet Bağçe
VE EYLÜL
Önce çalkaladılar sonra su döktüler üstüme,
Üfleyip kuruttular ıslaklığımı,
Sonra rüzgârdı, yağmurdu diye beni avuttular.
Benzim sararmaya başlayınca eylül koydular adımı.
Ressam elinde bir tabloydum da,
Bir yeşile, bir sarıya boyadılar,
Kahverengiye döndü kuytularda uzantım, şahit oldum, nice aşklara,
Telef oldu dallardan düşen yapraklar,
Bazılarını yaktılar, bazılarını minder etti âşıklar.
Eylülde aşk başkadır diyenlerde oldu,
Deniz kıyısında, dere kenarında içimde yaşadılar ama,
Farklı hayaller yaşattılar.
Ahmet Bağçe
BİRŞEY SÖYLEMEDİ
Sonra ona seni seviyorum dedim,
Anlamamış gibi yüzüme baktı.
Zamana bırakalım mı? Düşünmeliyim dedi.
Ben çok düşündüm, düşünmene gerek var mı? Dedim.
Bu defa gülümsedi,
Ve neden düşünmeyim ki, dedi.
Dedim, ben yıllardır ikimiz adına düşünüyorum dedim,
Bir şeyler söylemedi.
Ahmet Bağçe
Öyle yüreğin var ki, kötülüklerden kirlenmemiş. O temiz yüreğin var ya! İşte o, sol yanımda bir sancı yapar.
Ahmet Bağçe
Aramıza duvarlar örüldüğünden beri,
Sesin kalbime dokunur oldu,
Ve beni terk etti.
Onu bende arama,
O, ya toprakta,
Yâda yıldızlarda bir yerde.
Ahmet Bağçe
Kalemin, boş bir sayfaya senden başka neyim var ki, yazmasından çok, kâğıda düşen bir damla gözyaşı çok şey anlatır.
Ahmet Bağçe
Dedim konuşmak istermisin, yâda birlikte susmak! Yüzüme birkaç saniye baktı ve sonra dedi, birlikte ağlayalım mı?
Ahmet Bağçe
Dedim konuşmak istermisin, yâda birlikte susmak. Yüzüme birkaç saniye baktı ve sonra dedi, birlikte ağlayalım mı?
Ahmet Bağçe
Biz seninle tuğla ile harç gibi, sımsıkı tutunmuşuz, dört bir yana duvar, yâda birbirimize kale gibi örülmüşüz.
Ahmet Bağçe
YAPRAKLARIN ARASINDA
Kendisi bir tane ama,
İçinde binlercesi olan nar gibi seviyorum seni.
Bir, bir tanelerin pike yaparken avuçlarıma,
Yanaklarından gamzelerin gülümser yüreğime.
Ve ben mutluluktan uçarken,
Bir taraftan mum yakarsın içime.
İlkbaharım derim nefeslenirim seni,
Mum çiçeğim derim koklarım,
Narçiçeğim derim sararım bağrıma.
Yaprakların arasında kaybetsem de seni,
Korkmam bilirmisin!
Evrenin değişmez kanunları,
Bilirim seni yine çıkaracaktır karşıma.
Ahmet Bağçe
Kendisi bir tane ama içinde binlercesi olan nar gibi seviyorum seni. Bilmem anlatabildim mi?
Ahmet Bağçe
SIKINTI
Sıkıntı hayatın damarları, bizlerde bu damarlarda akan kanız. Kan beynin her hücresinde besinlerini bırakmak için dolaşırken akılda çoğalır. Sıkıntıda aklın çoğalmasından kaynaklanır. Bu nedenle de, kazanmak, kaybetmek, aşk ve her şeyin var oluşunu sıkıntılara borçluyuz.
Ahmet Bağçe
Sakın konma dalıma belki kırılır güzel kuş. Neden deme zedelediler senden önce konan kuşlar!
Ahmet Bağçe
BAŞA DÖNDÜM
Beyaz sayfada siyah yazı gibisin,
Bu kadar mı? Yakışır karan beyaza,
Sakın güneşi karşına alma solarsın,
Silmeye kıyamadım gözüm takıldı karana
Işıl, ışıl parlıyorsun gönlümde,
Sanki beyaz kar’a bürünmüş siyah gecesin,
Yâda ruhu okşayan şarkısın da,
Okudukça başa döndüm.
Ahmet Bağçe
Ve severken ağlamak geliyor içimden. O kadar çok sevilecek var ki, korkuyorum diğerlerini küstürmekten.
Ahmet Bağçe
Benim için sen önemlisin! Çünkü yüreğim seçti seni. Yaprak gibi dalından kopsan da, İlkbaharın olur tutarım seni.
Ahmet Bağçe
SEN SENDEYDİN
Belki güzel zamanlarımızda oldu,
Neden o güzel zamanları yok gibi sayalım,
Neden geçmişimizin güzelliklerini silelim.
Yoksa dağınıklığım geçmişe sünger mi çekti.
Hiç bakmadık mı seninle geceleri yıldızlara,
Yıldızlı geceler belki göstermedi yıldızlarını,
Ama oralarda ta oralarda biliyorduk yıldızların varlığını,
Ve onlar seyrediyordu bizi uzaktan uzağa.
Tıpkı bizim bir birimizi uzaktan gördüğümüz gibi.
Çünkü sen sendeydin,
Ne beni kendine misafir edebildin,
Nede birlikteliğimizin güzellikleri görebildin.
Kendi içindeydin, kendi güzelliğini arama gayretindeydin.
Ve ben ne o zaman da içim rahattı,
Nede şimdi rahat,
Fakat o zamanki mutluluk tablom doğru değildi şimdiki kadar.
Ahmet Bağçe
SENSİZ KALDI
Bırakıp gittiğinde mektupların hatıra kaldı,
İçindeki sözlerin boğazımda düğümlendi.
Sitemlerinle aşkım çok derin yaralar aldı,
Sol yanım sensiz, acım gözyaşımda kaldı.
Ahmet Bağçe
SEBEPSİZ AYRILIK
O gün ayrılırken son defa görüşüyormuşuz gibiydin,
Gözlerin her zamanki gibi değil, acı bakıyordu gözlerime.
Hani diyordun ya, sen istemediğin sürece ayrılık olmayacak,
Oluyormuş demek ki.
Çünkü ayrılıyormuş gibi baktın bana.
Eğer bu ayrılıksa ben istemedim.
Hep yanımda ol, beni gözlerinden yüreğine götür,
Evime bırakır gibi bırak diyordun,
O zaman bende demiştim ki sana,
Gözlerimden yüreğime mesafe ne kadar sürerse sürsün,
Seni yüreğimdeki adrese götüreceğim ve orada bekleyeceğim demiştim,
Şimdi gidiyorsun ve ben seni tıpkı yüreğimdeki istasyona bırakmış gibiyim,
Bu sebepsiz ayrılığın ne kadar sürerse sürsün seni bekleyeceğim.
Ve bir gün dönersen eğer,
Dün gece yüreğimdeki istasyondan evine bırakmışım gibi hissedeceğim kendimi.
Unutacağım sensiz gecen günlerimi de.
Ahmet Bağçe
Sanki bütün şarkılar seni anlatıyor, içinde hep sen varsın, dinlerken yüreğim sızladı, yoksa sen mi çimdik attın.
Ahmet Bağçe
Farkındamısın, birlikte değiliz ama hayalin yanımda, sen hep aklımdasın. Hayalin bile gözleri kör edecek kadar güzel.
Ahmet Bağçe
Bir gün sıcacıksın, bir gün buz gibi. Baş başa iken ağlıyorsun, birileri varken esiyor gürlüyorsun. Mevsim gibi.
Ahmet Bağçe
DİNLER Mİ
Şimdi ne diyeyim ki sana,
Sevgin yağdıkça üzerime,
Aşk seli uyandı yüreğimde,
Boğuldum sensizlik içinde,
Dört duvar arasında gibiyim.
Zeminim ıslak, delik tavanım.
Sevdandan ıslandı yanaklarım,
Fırtınanın yazdığını okur yüreğim.
Kaderimin yağmurunda seni düşlerim
Gökkuşağının arasında görmek için seni.
Renkler arasında tutmak için,
Sabırla yağmurun dinmesini beklerim.
Duydun mu, tekrar anlatayım mı?
Dinlermi ki, bu gönül başkalarını,
Sana olan tutkunun içindeyken,
Yüreğimde sel oldu aşkının damlaları.
Ahmet Bağçe
SEN ARA
Demem o ki benden uzaklaşma.
Araya mesafeler koyma.
Olurda aramamda gecikme olursa,
Sen ara mutlaka.
Biliyorsun seninleyken gözlerim gözlerinde,
Ellerim ellerinde.
Ve seninle dolu bir gün geçirir doyasıya bu gönül.
Ahmet Bağçe
Bak dinle gök gürültüsünü neler anlatıyor,
Feryadı sana olan özlemimi söylerken,
Bulutlar benim için ağlıyor.
Ahmet Bağçe
KIRIK GAZ LAMBASI
O gün çok neşeliydik, arabamızda hart diskten dinlediğimiz müzik eşliğinde güle oynaya dağ yollarını geride bıraktık ve dağ evine henüz gelmiştik. Hava güneşli olmasına rağmen soğuk mu soğuktu. Yanaklarımız kızarmış, ellerimiz eldiven içinde buz kesiyordu. Karlar erimiş ama topraklar don vaziyetteydi. Güneş alan yerler dahi donmuş haldeydi. Biran önce içeriye girip sobayı yakmalıydık. Üzerimizden arabanın sıcaklığı henüz geçmeden içeriye girdik, odalara bir göz gezdirdik bırakıp gittiğimiz haldeydi. Dışarı kadar olmasa da soğuktu. Nispeten ılıklık vardı lakin oturulacak gibi değildi tabi. Kırık dökük birkaç parça odunu sobaya koydum küçük bir çam tutuşturdum etrafını odun parçalarıyla besledim. Soba gürüldemeye başladı. Selma ise oturacağımız odayı temizlemeye koyuldu. Pek fazla dağınıklık olmamasına rağmen azda olsa tozludur düşüncesiyle ıslak bezle tozları silmeye koyuldu. Dedim aman be Selma neden zahmet edersin nasıl olsa otururken, kalkarken kollarlımız temizler diyerek bir espri yaptım. Selma gülerek hadi, hadi çok konuşma odun yok ormana dedi, bana orman yolunu gösterdi. Eh ne yapalım küçük balta ve kalın urgan ip aldım daldım orman içine, tamamen kurumuş ağaçlara bir göz kestirdim. Pek ilerilere de gitmek istemedim, çünkü orman öyle bildik demeye gelmez, insan yönünü bir kaybetti mi dönüş yolunu bulamaz. Oracıklarda bakındım kuru dallara. Evde akşama yakacak odun yoktu bayağı bir odun bulmalıydım. Bir, bir buçuk saat içinde epeyce odun temin ettim. Eve yakın yerdeydim, birazını ipe doladım diğerlerini orada bıraktım. Eve geldiğimde Selma pencerenin önündeydi. O eskilerde kullandığımız gaz lambasını temizliyordu. Dedim hayırdır. O gaz lambasını neden temizlersin, sakın aydınlanmak için lambayı kullanacağım deme dedim. Evet, lambayı kullanacağım çünkü elektrik yok kesik dedi. Yarın cumartesi sonraki gün Pazar, pazartesi günü müracaat etsek muhtemelen pazartesi günüde elektriksiziz, hemen açılmayacağından lambayla idare etmek zorundayız dedi. Keşke dağ yolundan değil de merkezden gelseydik bugün müracaat ederdik açılırdı dedim. Selma problem değil diyerek gülümsedi. Oda arzu ediyordu eskilerde mecburi yaşanan lambalı ortamı. Gece için biraz sobaya uyacak odun hazırlamak için çardaktan kütüğü çıkardım. Ufak, ufak odunları parçalamaya başladım. Selma elinde gaz lambasının içini üfleyerek bezle temizliyordu. Bir taraftan da PC den, bırakma ellerimi, bırakma yalnız beni, son defa seyredeyim o yaşlı gözlerini şarkısı dinliyordu. Bende hem odun kırıyordum, hem de müziğe kulak kesip, arada da Selma ya bakıyordum. Bir an dikkatim dağılmış olacak ki, balta ağzından bir kıymık pencere camına sıçradı. Çam kırıldı. Hemen ses ettim sana bir şey odlumu diye. Selma yok olmadı ama lamba camının bir kenarı kırıldı ama meraklanma iş görür, kırılanlar yeterse gel şu kırılan camı yedekteki camla değiştir dedi. Odunu bıraktım, pencere camını değiştirmeye koyuldum. Karanlıkta çökmeye başladı, içerimiz sıcacık olmuştu. Bir taraftan Selma tüple makarna pişiriyordu. Soba üzerinde çaydanlık fokurdamaya başlamıştı. Bende çoban salatası yapıyordum. Selma o güzel sesiyle geçti hasretinle güzel günleri hani geri döndün şarkısını mırıldıyordu. O akşam öylesi güzel bir akşamdı ki. Hem gaz lambası, hem sobanın gürül, gürül yanması, üzerindeki çayın cızırdaması, karnımız doymuş, bütün yol yorgunluğumuz yok olduğu gibi huzurlu bir ortam sergilemişti yüreğimizi. Selma’nın başı dizlerimin üzerinde saçları avuçlarımın arasındaydı. PC den bir yangının küllünü yeniden yakıp geçtin türküsü çalıyordu İkimizde sabah olmasını istemiyorduk. Adeta uykumuza çek git bugün uğrama bize diyorduk. Saat ilerledikçe uyku etrafımızda dolaşıyor esnetiyordu, ama esnemeyi göstermiyorduk birbirimize. Çünkü o güzel ortam uyursak kaybolacak diye endişeleniyorduk. Ama yenik düştük uyku bizi yenmişti sarmıştı bütün bedenimizi, dalmıştık oracıkta derin uykuya.
Ahmet Bağçe
Senin için yaşamımı harcıyorsam,
Sevdiğim içindir.
Unutmayasın nefessiz kaldığım an olursa,
İşte o an,
Senin için öldüğüm andır.
Ahmet Bağçe
Yüreğimin soluduğu en güzel nefes! Kanatlarından gelen esinti. Onu sonsuza kadar nefesleneceğim kelebek.
Ahmet Bağçe
Alma ceketimi sırtımdan varsın ıslak kalsın, ıslatsın beni. Gördüğün o yaşlı gözlerde, nicedir nemli gezer.
Ahmet Bağçe
TALAN OLMUŞ GÖNÜL
Tekrarı olmayan hayat gibi bazı şeyler,
Dönüşümdeki talan olmuş sokaklar,
Köşe başında yıkılmış cumbalı evler gibi,
Çeşme başında bekleyen sevgili,
Anılarda kalan su kabı, su testisi gibi.
Bacasız yanar onun bağrındaki yüreği,
Arap saçı gibi dağınıktır gönlünün her yeri.
Talan olmuş her şeye, yeniden başlamak ister,
Çakmak ister yerine, dünyasının çivisini,
Sil baştan doğmak, sil baştan yaşamak için.
Ahmet Bağçe
Sana her baktığımda sırf seni değil, yüzünde açan çiçekleri de görürken, kokusunu da hissediyorum.
Ahmet Bağçe
Ağlama dedi, dedim durduramıyorum. Benim içinmi dedi, dedim yok. Beni görmeyen gözlerin için.
Ahmet Bağçe
Belki rüyalarıma gelmezsin diye geceleri uykumla aramı açtım.
Ahmet Bağçe
Ahmet Bağçe
Yağmur ile buluşupda, gitmesi istenmeyen toprak kokusu gibi kokun. Yağmuru bekler gibi bekletme beni.
Ahmet Bağçe
Ben kaşık, kaşık tabağında seni aradım, hatta bardağında ellerinin ve dudaklarının deydiği her yerde neredesin.
Ahmet Bağçe
O GÜNDEN BERİ
İşte ta o günden beri sevdim seni,
Kavuşmuş gibi içinde yansıttığı gökyüzüne,
Okyanusun özlemle bakışı gibi,
Hasretle sevdim, özlemle sevdim seni.
Gözlerine baktığımda kapanır göz kapaklarım,
Bir dokunda açılsın gözümün ışığı,
Sessizce oturalım çayır üstünde,
Yıldızlar izlesin bizi bu gece,
Ahmet Bağçe
Sen, sende yaşıyorsun,
Ben ise seni bir gün görmenin hasretiyle,
Yarınlara giden dakikaları sayıp,
Mum yakıyorum,
Gecelerin karanlığına.
Ahmet Bağçe
KALPTEN MÜHÜRLÜYÜM
Söylemesi zor duydun işte,
Yanımda olmanı istiyorum.
Sanki sen yanımdayken yasıyorumda,
Sensizlik kabardıkça nefes alamıyorum.
Ne kadar güzel olursa olsun,
Gittiğim hiçbir yerde mutlu olamıyorum.
Düşüncelerim arasında acaba diyorum,
Benim aklımda olduğun kadar aklındamıyım.
Belki sözlerimden anlamışsındır.
İçin buruk iken bakışların acı,
Mutlu olduğunda çok tatlı bakıyorsun,
Anladın mı? Rüzgârına kapılmışım, sana kalpten mühürlüyüm.
Ahmet Bağçe
İşte böyle be arkadaşım. Ben çok acı çektim, çok sevdim, hep içimden ağladım, ama çok sevildim diyemedim.
Ahmet Bağçe
Kelimeler yan yana geldiğinde bir birini tamamlayıp anlam kazanır ya. Sende yanımda olduğun an ben anlam kazanıyorum.
Ahmet Bağçe
Senin için yapraklarını kopardığım papatyaların verdiği heyecanı yaşamak istiyorum. Bana her defasında oda seni seviyor diyordu.
Ahmet Bağçe
Hayat önceleri sevilmek, değerli olabilmek, sonra acı çekmek ve sonra küçük mutluluklarla doyuma ulaşıp ağlayana omuz, dertliye çare olmak gibi bir lezzettir.
Ahmet Bağçe
Adam olmak için adam ararsan, kitaplar toz ağlar.
Ahmet Bağçe
Gözlerin öyle alevli bakıyor ki, karşında durup yanmaktansa kalbinde olmak isterim.
Ahmet Bağçe
VE EYLÜL
Önce çalkaladılar sonra su döktüler üstüme,
Üfleyip kuruttular ıslaklığımı,
Sonra rüzgârdı, yağmurdu diye beni avuttular.
Benzim sararmaya başlayınca eylül koydular adımı.
Ressam elinde bir tabloydum da,
Bir yeşile, bir sarıya boyadılar,
Kahverengiye döndü kuytularda uzantım, şahit oldum, nice aşklara,
Telef oldu dallardan düşen yapraklar,
Bazılarını yaktılar, bazılarını minder etti âşıklar.
Eylülde aşk başkadır diyenlerde oldu,
Deniz kıyısında, dere kenarında içimde yaşadılar ama,
Farklı hayaller yaşattılar.
Ahmet Bağçe
BİRŞEY SÖYLEMEDİ
Sonra ona seni seviyorum dedim,
Anlamamış gibi yüzüme baktı.
Zamana bırakalım mı? Düşünmeliyim dedi.
Ben çok düşündüm, düşünmene gerek var mı? Dedim.
Bu defa gülümsedi,
Ve neden düşünmeyim ki, dedi.
Dedim, ben yıllardır ikimiz adına düşünüyorum dedim,
Bir şeyler söylemedi.
Ahmet Bağçe
Öyle yüreğin var ki, kötülüklerden kirlenmemiş. O temiz yüreğin var ya! İşte o, sol yanımda bir sancı yapar.
Ahmet Bağçe
Aramıza duvarlar örüldüğünden beri,
Sesin kalbime dokunur oldu,
Ve beni terk etti.
Onu bende arama,
O, ya toprakta,
Yâda yıldızlarda bir yerde.
Ahmet Bağçe
Kalemin, boş bir sayfaya senden başka neyim var ki, yazmasından çok, kâğıda düşen bir damla gözyaşı çok şey anlatır.
Ahmet Bağçe
Dedim konuşmak istermisin, yâda birlikte susmak! Yüzüme birkaç saniye baktı ve sonra dedi, birlikte ağlayalım mı?
Ahmet Bağçe
Dedim konuşmak istermisin, yâda birlikte susmak. Yüzüme birkaç saniye baktı ve sonra dedi, birlikte ağlayalım mı?
Ahmet Bağçe
Biz seninle tuğla ile harç gibi, sımsıkı tutunmuşuz, dört bir yana duvar, yâda birbirimize kale gibi örülmüşüz.
Ahmet Bağçe
YAPRAKLARIN ARASINDA
Kendisi bir tane ama,
İçinde binlercesi olan nar gibi seviyorum seni.
Bir, bir tanelerin pike yaparken avuçlarıma,
Yanaklarından gamzelerin gülümser yüreğime.
Ve ben mutluluktan uçarken,
Bir taraftan mum yakarsın içime.
İlkbaharım derim nefeslenirim seni,
Mum çiçeğim derim koklarım,
Narçiçeğim derim sararım bağrıma.
Yaprakların arasında kaybetsem de seni,
Korkmam bilirmisin!
Evrenin değişmez kanunları,
Bilirim seni yine çıkaracaktır karşıma.
Ahmet Bağçe
Kendisi bir tane ama içinde binlercesi olan nar gibi seviyorum seni. Bilmem anlatabildim mi?
Ahmet Bağçe
SIKINTI
Sıkıntı hayatın damarları, bizlerde bu damarlarda akan kanız. Kan beynin her hücresinde besinlerini bırakmak için dolaşırken akılda çoğalır. Sıkıntıda aklın çoğalmasından kaynaklanır. Bu nedenle de, kazanmak, kaybetmek, aşk ve her şeyin var oluşunu sıkıntılara borçluyuz.
Ahmet Bağçe
Sakın konma dalıma belki kırılır güzel kuş. Neden deme zedelediler senden önce konan kuşlar!
Ahmet Bağçe
BAŞA DÖNDÜM
Beyaz sayfada siyah yazı gibisin,
Bu kadar mı? Yakışır karan beyaza,
Sakın güneşi karşına alma solarsın,
Silmeye kıyamadım gözüm takıldı karana
Işıl, ışıl parlıyorsun gönlümde,
Sanki beyaz kar’a bürünmüş siyah gecesin,
Yâda ruhu okşayan şarkısın da,
Okudukça başa döndüm.
Ahmet Bağçe
Ve severken ağlamak geliyor içimden. O kadar çok sevilecek var ki, korkuyorum diğerlerini küstürmekten.
Ahmet Bağçe
Benim için sen önemlisin! Çünkü yüreğim seçti seni. Yaprak gibi dalından kopsan da, İlkbaharın olur tutarım seni.
Ahmet Bağçe
SEN SENDEYDİN
Belki güzel zamanlarımızda oldu,
Neden o güzel zamanları yok gibi sayalım,
Neden geçmişimizin güzelliklerini silelim.
Yoksa dağınıklığım geçmişe sünger mi çekti.
Hiç bakmadık mı seninle geceleri yıldızlara,
Yıldızlı geceler belki göstermedi yıldızlarını,
Ama oralarda ta oralarda biliyorduk yıldızların varlığını,
Ve onlar seyrediyordu bizi uzaktan uzağa.
Tıpkı bizim bir birimizi uzaktan gördüğümüz gibi.
Çünkü sen sendeydin,
Ne beni kendine misafir edebildin,
Nede birlikteliğimizin güzellikleri görebildin.
Kendi içindeydin, kendi güzelliğini arama gayretindeydin.
Ve ben ne o zaman da içim rahattı,
Nede şimdi rahat,
Fakat o zamanki mutluluk tablom doğru değildi şimdiki kadar.
Ahmet Bağçe
SENSİZ KALDI
Bırakıp gittiğinde mektupların hatıra kaldı,
İçindeki sözlerin boğazımda düğümlendi.
Sitemlerinle aşkım çok derin yaralar aldı,
Sol yanım sensiz, acım gözyaşımda kaldı.
Ahmet Bağçe
SEBEPSİZ AYRILIK
O gün ayrılırken son defa görüşüyormuşuz gibiydin,
Gözlerin her zamanki gibi değil, acı bakıyordu gözlerime.
Hani diyordun ya, sen istemediğin sürece ayrılık olmayacak,
Oluyormuş demek ki.
Çünkü ayrılıyormuş gibi baktın bana.
Eğer bu ayrılıksa ben istemedim.
Hep yanımda ol, beni gözlerinden yüreğine götür,
Evime bırakır gibi bırak diyordun,
O zaman bende demiştim ki sana,
Gözlerimden yüreğime mesafe ne kadar sürerse sürsün,
Seni yüreğimdeki adrese götüreceğim ve orada bekleyeceğim demiştim,
Şimdi gidiyorsun ve ben seni tıpkı yüreğimdeki istasyona bırakmış gibiyim,
Bu sebepsiz ayrılığın ne kadar sürerse sürsün seni bekleyeceğim.
Ve bir gün dönersen eğer,
Dün gece yüreğimdeki istasyondan evine bırakmışım gibi hissedeceğim kendimi.
Unutacağım sensiz gecen günlerimi de.
Ahmet Bağçe
Sanki bütün şarkılar seni anlatıyor, içinde hep sen varsın, dinlerken yüreğim sızladı, yoksa sen mi çimdik attın.
Ahmet Bağçe
Farkındamısın, birlikte değiliz ama hayalin yanımda, sen hep aklımdasın. Hayalin bile gözleri kör edecek kadar güzel.
Ahmet Bağçe
Bir gün sıcacıksın, bir gün buz gibi. Baş başa iken ağlıyorsun, birileri varken esiyor gürlüyorsun. Mevsim gibi.
Ahmet Bağçe
DİNLER Mİ
Şimdi ne diyeyim ki sana,
Sevgin yağdıkça üzerime,
Aşk seli uyandı yüreğimde,
Boğuldum sensizlik içinde,
Dört duvar arasında gibiyim.
Zeminim ıslak, delik tavanım.
Sevdandan ıslandı yanaklarım,
Fırtınanın yazdığını okur yüreğim.
Kaderimin yağmurunda seni düşlerim
Gökkuşağının arasında görmek için seni.
Renkler arasında tutmak için,
Sabırla yağmurun dinmesini beklerim.
Duydun mu, tekrar anlatayım mı?
Dinlermi ki, bu gönül başkalarını,
Sana olan tutkunun içindeyken,
Yüreğimde sel oldu aşkının damlaları.
Ahmet Bağçe
SEN ARA
Demem o ki benden uzaklaşma.
Araya mesafeler koyma.
Olurda aramamda gecikme olursa,
Sen ara mutlaka.
Biliyorsun seninleyken gözlerim gözlerinde,
Ellerim ellerinde.
Ve seninle dolu bir gün geçirir doyasıya bu gönül.
Ahmet Bağçe
Bak dinle gök gürültüsünü neler anlatıyor,
Feryadı sana olan özlemimi söylerken,
Bulutlar benim için ağlıyor.
Ahmet Bağçe
KIRIK GAZ LAMBASI
O gün çok neşeliydik, arabamızda hart diskten dinlediğimiz müzik eşliğinde güle oynaya dağ yollarını geride bıraktık ve dağ evine henüz gelmiştik. Hava güneşli olmasına rağmen soğuk mu soğuktu. Yanaklarımız kızarmış, ellerimiz eldiven içinde buz kesiyordu. Karlar erimiş ama topraklar don vaziyetteydi. Güneş alan yerler dahi donmuş haldeydi. Biran önce içeriye girip sobayı yakmalıydık. Üzerimizden arabanın sıcaklığı henüz geçmeden içeriye girdik, odalara bir göz gezdirdik bırakıp gittiğimiz haldeydi. Dışarı kadar olmasa da soğuktu. Nispeten ılıklık vardı lakin oturulacak gibi değildi tabi. Kırık dökük birkaç parça odunu sobaya koydum küçük bir çam tutuşturdum etrafını odun parçalarıyla besledim. Soba gürüldemeye başladı. Selma ise oturacağımız odayı temizlemeye koyuldu. Pek fazla dağınıklık olmamasına rağmen azda olsa tozludur düşüncesiyle ıslak bezle tozları silmeye koyuldu. Dedim aman be Selma neden zahmet edersin nasıl olsa otururken, kalkarken kollarlımız temizler diyerek bir espri yaptım. Selma gülerek hadi, hadi çok konuşma odun yok ormana dedi, bana orman yolunu gösterdi. Eh ne yapalım küçük balta ve kalın urgan ip aldım daldım orman içine, tamamen kurumuş ağaçlara bir göz kestirdim. Pek ilerilere de gitmek istemedim, çünkü orman öyle bildik demeye gelmez, insan yönünü bir kaybetti mi dönüş yolunu bulamaz. Oracıklarda bakındım kuru dallara. Evde akşama yakacak odun yoktu bayağı bir odun bulmalıydım. Bir, bir buçuk saat içinde epeyce odun temin ettim. Eve yakın yerdeydim, birazını ipe doladım diğerlerini orada bıraktım. Eve geldiğimde Selma pencerenin önündeydi. O eskilerde kullandığımız gaz lambasını temizliyordu. Dedim hayırdır. O gaz lambasını neden temizlersin, sakın aydınlanmak için lambayı kullanacağım deme dedim. Evet, lambayı kullanacağım çünkü elektrik yok kesik dedi. Yarın cumartesi sonraki gün Pazar, pazartesi günü müracaat etsek muhtemelen pazartesi günüde elektriksiziz, hemen açılmayacağından lambayla idare etmek zorundayız dedi. Keşke dağ yolundan değil de merkezden gelseydik bugün müracaat ederdik açılırdı dedim. Selma problem değil diyerek gülümsedi. Oda arzu ediyordu eskilerde mecburi yaşanan lambalı ortamı. Gece için biraz sobaya uyacak odun hazırlamak için çardaktan kütüğü çıkardım. Ufak, ufak odunları parçalamaya başladım. Selma elinde gaz lambasının içini üfleyerek bezle temizliyordu. Bir taraftan da PC den, bırakma ellerimi, bırakma yalnız beni, son defa seyredeyim o yaşlı gözlerini şarkısı dinliyordu. Bende hem odun kırıyordum, hem de müziğe kulak kesip, arada da Selma ya bakıyordum. Bir an dikkatim dağılmış olacak ki, balta ağzından bir kıymık pencere camına sıçradı. Çam kırıldı. Hemen ses ettim sana bir şey odlumu diye. Selma yok olmadı ama lamba camının bir kenarı kırıldı ama meraklanma iş görür, kırılanlar yeterse gel şu kırılan camı yedekteki camla değiştir dedi. Odunu bıraktım, pencere camını değiştirmeye koyuldum. Karanlıkta çökmeye başladı, içerimiz sıcacık olmuştu. Bir taraftan Selma tüple makarna pişiriyordu. Soba üzerinde çaydanlık fokurdamaya başlamıştı. Bende çoban salatası yapıyordum. Selma o güzel sesiyle geçti hasretinle güzel günleri hani geri döndün şarkısını mırıldıyordu. O akşam öylesi güzel bir akşamdı ki. Hem gaz lambası, hem sobanın gürül, gürül yanması, üzerindeki çayın cızırdaması, karnımız doymuş, bütün yol yorgunluğumuz yok olduğu gibi huzurlu bir ortam sergilemişti yüreğimizi. Selma’nın başı dizlerimin üzerinde saçları avuçlarımın arasındaydı. PC den bir yangının küllünü yeniden yakıp geçtin türküsü çalıyordu İkimizde sabah olmasını istemiyorduk. Adeta uykumuza çek git bugün uğrama bize diyorduk. Saat ilerledikçe uyku etrafımızda dolaşıyor esnetiyordu, ama esnemeyi göstermiyorduk birbirimize. Çünkü o güzel ortam uyursak kaybolacak diye endişeleniyorduk. Ama yenik düştük uyku bizi yenmişti sarmıştı bütün bedenimizi, dalmıştık oracıkta derin uykuya.
Ahmet Bağçe
Senin için yaşamımı harcıyorsam,
Sevdiğim içindir.
Unutmayasın nefessiz kaldığım an olursa,
İşte o an,
Senin için öldüğüm andır.
Ahmet Bağçe
Yüreğimin soluduğu en güzel nefes! Kanatlarından gelen esinti. Onu sonsuza kadar nefesleneceğim kelebek.
Ahmet Bağçe
Alma ceketimi sırtımdan varsın ıslak kalsın, ıslatsın beni. Gördüğün o yaşlı gözlerde, nicedir nemli gezer.
Ahmet Bağçe
TALAN OLMUŞ GÖNÜL
Tekrarı olmayan hayat gibi bazı şeyler,
Dönüşümdeki talan olmuş sokaklar,
Köşe başında yıkılmış cumbalı evler gibi,
Çeşme başında bekleyen sevgili,
Anılarda kalan su kabı, su testisi gibi.
Bacasız yanar onun bağrındaki yüreği,
Arap saçı gibi dağınıktır gönlünün her yeri.
Talan olmuş her şeye, yeniden başlamak ister,
Çakmak ister yerine, dünyasının çivisini,
Sil baştan doğmak, sil baştan yaşamak için.
Ahmet Bağçe
Sana her baktığımda sırf seni değil, yüzünde açan çiçekleri de görürken, kokusunu da hissediyorum.
Ahmet Bağçe
Ağlama dedi, dedim durduramıyorum. Benim içinmi dedi, dedim yok. Beni görmeyen gözlerin için.
Ahmet Bağçe
Belki rüyalarıma gelmezsin diye geceleri uykumla aramı açtım.
Ahmet Bağçe
Ahmet Bağçe
Yağmur ile buluşupda, gitmesi istenmeyen toprak kokusu gibi kokun. Yağmuru bekler gibi bekletme beni.
Ahmet Bağçe
Ben kaşık, kaşık tabağında seni aradım, hatta bardağında ellerinin ve dudaklarının deydiği her yerde neredesin.
Ahmet Bağçe
Hiç bir zaman unutulacağımı düşünmeden, seninle hayallere dalıp uyuya kaldığım gecelerimi özledim.
Ahmet Bağçe
Ağlamayı, tutkuyu, yürekteki acıyı bilmezdim. Az önce kulaklarım çınladı, ayrılık şarkısı mı? Söyledin.
Ahmet Bağçe
GÖLGELERDEDE BERABERİZ
Aslında öyle değil,
Görmüyoruz birbirimizi,
Düşlerde, hayallerde, hüzünlü şarkılarda,
Bütün gölgelerde beraberiz.
Ortak yönümüz ne biliyormusun,
Geleceğe dönük hayallerimiz ve gözyaşlarımız.
Tükenmeyen içimizde gizlediğimiz sevgilerimizle,
Birde ondaki yüreğim ve onun bendeki olan yüreği.
Ahmet Bağçe
AŞKIMI ARADIM
Ve sonra bakışlarım puslandı, yok oldu uzaklarım,
Sevgin ıslatmıştı gözlerimi,
Sımsıkı kenetlemişti bedenimi kollarım,
Bir karanlık kucakladı denizimi.
Takvimimdeki yapraklar tükenmişti,
Döküldü sonbahar yaprakları gibi,
Ve ben çocukluğumdan, gençliğimden arda kalan gazellerde,
Aşkımı aradım bulamadım.
Ahmet Bağçe
Sen seversin o biraz daha ışık bekler, sonra gidiyorum der gider. Böylece tek taraflı aşk acı sonla biter.
Ahmet Bağçe
Senden bana kalan kokun, her nefes alışımda aktifimdeki varlıklarım, nefes verişimde kaynaklarımdaki ödenecek vergim gibidir.
Ahmet Bağçe
İÇİMDE BİR SIZI VAR
Şimdi durup dururken hüzün girdi gönlüme,
Yüreğim mekik dokur böğrümde.
İçimde öyle bir sızı var ki,
Beklide beni özlemişliği doğdu içime.
Acısından biliyorum bende özlem içindeyim,
Günlerdir ona giden güne bakar gözlerim,
Ve derim ki, sus be çırpınma yüreğim,
Sakın duyurma özlendiğini bende onu özledim.
Ahmet Bağçe
Öyle bir an kalbime girdin ki, Ben bile girişini fark edemedim. Sende öyle bir an yüreğini aç ki, Yüreğine gireyim.
Ahmet Bağçe
Hava bulutlu güneş kaybolmuş gökyüzünden. Gözlerin kamaşmış bakışın ıslak, ıslak. Ya! Seni ağlatan yürek ne âlemde.
Ahmet Bağçe
Önceden karnım toktu, gözlerimin içi gülüyordu. Şimdi gönlüm aç, canım istemiyor bir şey, ağlıyor gözlerim.
Ahmet Bağçe
Şimdi anladın mı?
Benim tek sığındığım yer, senin gözlerin.
Sana her baktığımda orada olduğumu bileyim,
Gözlerini kaçırma benden.
Ahmet Bağçe
AYARLARIM BOZULDU
Beni görmüyorsan çık hayatımdan,
Önceden, biz uzaktan iyiydik seninle,
Hiç değilse seninle kendi dünyamda yaşıyordum,
Ya şimdi, bir hayali seviyor gibiyim.
Bir birimize yakınlaştıkça ayarlarım bozuldu,
Beni sevmediğini düşündükçe kahroluyorum.
Eğer beni seviyorsan yokmuşum gibi davranma, gör beni,
Şayet sevmiyorsan, kurtulayım bir hayali sevmekten.
Ahmet Bağçe
Bir gün gelirsen bizim ellere,
Uğra bak birlikte oturduğumuz yerlere.
Hani dargınken susardık, bakardık ya yıldızlara.
Hatırla ve deki;
Bir zamanlar orada bir kalp vardı benim için atardı.
Ahmet Bağçe
Seni sen yapan şey, senden çıktımı, insanlıkta çıkar, yerini benlik doldurur. Sonra ömür boyu insanlığını arar.
Ahmet Bağçe
SAHİP OL AKLIMA
Ve sonra bir çay koydum kendime,
Gözlerim seni aradı boşlukta.
Aklım hep sendeydi,
Karıştırdım çayımın şekerini,
Bir fırt aldım, çok kaynamıştı.
Ağzımı yaktı ve de yoktu şekeri.
Meğersem şeker atmamışım çayıma,
Ben mukayyet olamadım, sen sahip ol aklıma.
Ahmet Bağçe
Bazen kaybetmekten korkar, mutlu olmasa da başladığı noktaya dönmemek için, nerede nasıl olduğunu unutur insan.
Ahmet Bağçe
SENİN Kİ GİBİ
Artık akşam oldu, yokuşlar bitti derken,
Korkuyla yürümekte neyin nesi.
Yarın yaklaştıkça rengin değişir,
Dünde yarın gibi gelmedi mi sana.
Kalbinde bir aşk yumağı saklarsın,
Çıkarda bir bak çürümüştür belki,
Hiç bir şey olmamış gibi davranma,
Bunca zamandır saklında hüzünlüdür belki.
Benimde yüreğim çırpınır, senin ki gibi,
İçimde rüzgârların hüzünlü siren sesleri,
Senden bana kalan birkaç unutulmuş resim,
Denizin dalgaları gibi köpüklendirdi beni.
Neden sancılıyım, yaşanacak ne var önümde,
Gözyaşı, ayrılık ve de pişmanlık bende şimdi.
Doğarken zehirlenmişim sanki dağlanır yüreğim,
Bende yarından korkar oldum senin gibi.
Ahmet Bağçe
SEVGİN VAR
Gözlerin için güzel bir manzara bulamadım,
Karşıda dalgalı deniz, arkamda denize doğru bakan orman,
Etraf kumlarla donanmış sahil,
Ve inan sana sunacak bir çiçek bulamadım.
Olanlarda zaten sen kokuyorsun,
Bende yudum, yudum sevgin, biraz sen kokun,
Önümde de seni görmeme engel kocaman bir okyanus var.
Bu derya ötesinden sana kocaman bir öpücük gönderiyorum,
Bende dolu, dolu hasretin, boğazıma kadar sevgin var.
Ahmet Bağçe
KİRLİ ELLER
İklim, hazırlık yapıyor ilkbahar için,
Kayboluyor ayaz ile don korkusu,
Ne zaman baksam penceremden,
Sağlam basıyor kaldırıma artık ayaklar.
Ne kayanlar var, nede ayak kaydıran buzlar,
Rahatca yürüyor insanlar, koşuşuyor çocuklar.
Ve sonra hayatı düşününce,
Yaşam farklı iklim yaşıyor, yaşatıyor.
Yıkanmış, temizlenmiş kirli eller,
Kuru havada kayan ayaklar ve kaydıranlar.
Sanki mevsim kışı yaşayan sonbahar, düşen düşeni tetikliyor,
Kakalayana destek oluyor sert esen rüzgâr.
Ahmet Bağçe
O BENİM YÜREĞİM
Ne diyeyim sende anladın,
Acı çekmenin soyadım olduğunu.
Hani o senin görmezden geldiğin var ya,
İşte o benim yüreğim.
Biliyormusun, o kadar güzel esiyor ki rüzgâr,
Ezgisi çok sevilen şarkının müziğini andırıyor,
Şarkılar söyledim sana, içinde adresimi bıraktım diyor.
Eşlik ettim yarısını ben söyledim,
Birazını rüzgâr, kalanını da gözlerim.
Ahmet Bağçe
Benden kaçırdığın gözlerinin içini çok merak ediyorum. İşte bu yüzden gözlerim, gözlerinin peşinde.
Ahmet Bağçe
Keşke beni bıraktığın yere değnek yerine mendil koysaydın. Şimdi pencerenin önünde bu kadar gözyaşı dökmezdim.
Ahmet Bağçe
BANA İZİN VER
Kelebek ömrü kadar hayat için yorulmak mı lazım,
Kurumak mı lazım çiçekler arasında.
Hayalimdeki çiçek bana izin ver konmama,
Az biraz özünden lazım yüreğime.
Sana olan aşkım özünle öyle tatlansın ki,
Yüreğimi ateşlesin, ballandırsın ağzımı.
Ahmet Bağçe
Sevgini içinde mahsur bırakma ona öyle bir özgürlük ver ki, kendisini köle sanmasın.
Ahmet Bağçe
Hiçbir yaprak dalındaki ihtişamından vazgeçmek istemez ama o toprakla buluşmazsa sonbaharın geldiği nasıl anlaşılır.
Ahmet Bağçe
DÜN
Dün nemi yaptım.
İçim ağlarken ben üzüldüm,
Bugünde üzüldüğüme ağlarım.
Yüreğime sevdası düştüğünden beri,
Şaşırdı adımlarım.
O gün yani dün, ondan ayrıldığımda,
Ardından öyle bir baktım ki,
Kimseye ona baktığım gibi bakmadım.
Ahmet Bağçe
Sevmek mi? onu bana sorma. Kalbimdeki bütün sağanak yağışlar gözlerime vuruyor, sevgisi içimde kalıyor.
Ahmet Bağçe
Bir merhaba dediğinde hatırımı sorup, yüreğime hoş gelmiş oluyorsun benim. Bu defa aşk olsun diyeceğim geliyor sana.
Ahmet Bağçe
YANINDA GİBİ
Uzağındakini yanında gibi sevmektir,
Onunla yaşamak, konuşmaktır hayat.
Belki içi yanacak, acı çekecektir ama,
Sevgisine anlam katarak yaşayacak bu yürek.
Bir süre koymadan uzaklara bakmak,
Sona ermeyen hasretin sona ermesini düşünmektir,
Ve kayan yıldızları izlemek,
İzlerken dilek tutmaktır özlemle sevmek.
Ahmet Bağçe
SİLDİN Mİ BENİ
Neden böyle bakarsın yüzüme,
Gözümün nemi akşamki gözyaşımdan.
Aşk akıyordu pınarından,
Sel oldu aktı önümden.
Duygularıma doğruydu akıntısı,
Kesilmedi ardı arkası.
Yıllar öncesi gibi değil,
Acıtıyor yorgun yüreğimi.
Bulutu temizleyen yağmur gibiydi,
Temizlesin istedim açılarımdan içimi,
Sonra siler kuruturum dedim,
Acılarını unutmuş hiç ağlamamış gibi.
Bizimki bir ayrılık değil diyordun,
Biz yürekten bağlıyız demiştin.
Şimdi içindendemi sildin,
Kaçtın benden, darılmadım ama kırıldım.
Ahmet Bağçe
BEN SENİ
Neler söylenir ki,
Kolay mı birini sevmek, onun elinden tutabilmek,
Bazen onun dudağındaki gülücük,
Yüreğindeki ateş olup yanmak,
Kolay değil yüreğini açıp yanına varmak,
Çılgınlık edip sevdiğini söylemek istense de bazen,
Engel olur yürekteki çarpan sesler.
En iyisi mi zamana bırakmak der ve,
Göz göze gelip sevişmektense,
Ardından sevmek, uzaktan bakmak,
İşte ben ardından seviyorum,
Ardından izliyorum endamını, yürüyüşünü,
Sonra sevip, sevmediğini yapraklara soruyorum,
Ve hayallere dalıyorum, hayallerde okuyorum,
Aşk ile sayfalar dolusu sevgilerimi.
Ahmet Bağçe
AŞK BİZİZ
Aşkın nereden eseceğini,
Fırtınasının nereden kopacağını bilemezsin derlerdi.
Şimdi farkına vardım.
Bana fırtınalar kopartan aşkım,
Seni karanlık gecelerin,
Erişilmez uzaklardaki yıldızlara benzetirim hep.
Milyonlarca yıldız olmasına rağmen sen bir tanesin,
Ve benimde sana olan sevgime erişilmez.
Aşk biziz.
Ahmet Bağçe
O kadar güzel bakıyordun ki, görmesem gören gözüm bakar kör olurdu.
Ahmet Bağçe
Sen hep yakınımdaki yıldızım ol ki düşmeyeyim bir başka yere. Çünkü yıldızlara ne kadar yakınlaşırsan düşme mesafesi o kadar artar.
Ahmet Bağçe
HAFİFE ALMA
Ve ben kar altında çürümeye terk edilmiş,
Sonbaharın döktüğü son yaprak.
Çizmen altında ufalanmaktansa,
Toprağımda yok olurum.
Sen ki,
Hafife aldığın gazeller bir gün tutuştuğunda,
Dumanıyla son olacaksın.
Ahmet Bağçe
Şu sol yanım, seni ne çok sevdiğini söylediğinde bana bakma, ben öğretmedim, kalbimin içinde olan sensin.
Ahmet Bağçe
BEKLE DE GÖR
Yaz gelsin isteriz hep,
Ayvaların çiçeklenmesinede yaz habercisi deriz seviniriz.
Oysaki akasyalar açarken başlamaz mı aşklar,
Baharda canlanmaz mı?
Rengârenk beyaz, sarı, kırmızı güller çiçekler,
Bilmezmisiniz o güller arasında aşk kokularını,
Biliriz elbet.
Lakin bahar kimilerinin içinde doğarken,
Kimileri seyreder.
Geceleri görülen yıldızlar gibi,
Ahmet Bağçe
O sana ilk mektubumdu, okurmusun neler yazmışım. Dedi, sen yanımdayken ne yazabiliyorum nede okuyorum.
Ahmet Bağçe
O KENDİNDE DEĞİL
Ve seni sordu bana,
Seni ve içinde aşkının yaşandığı yeri,
Hüznün, öfkenin kaybolduğu,
Ve umudun yeşerdiği,
Ayrıca sesini arıyordu dedim ona.
Bu koca dünyanın içinde kendine öyle bir yere sürüklemiş ki,
Adresini vermek istemedi,
Ne o adreste kendi varlığının olduğunu biliyordu,
Nede bulunduğu yerin adresini,
Zaten vermek de istemedi dedim.
Neden dedi,
Sana vereceğimi biliyordu belliki,
Döndü ve dedi,
O kendinde değil ki,
Kendine geldiğinde yüreğinde olduğumu bilir dedi bana.
Ahmet Bağçe
Her yolun bitimi senin vardığın noktadır, ama hiç bir yol sonsuz değildir.
Ahmet Bağçe
KOKLADIN MI KENDİNİ
Sen ne bilirsin kendi kokunu,
Hiç kokladın mı, benim gibi.
Baktın mı gözlerinden dökülen yaşlara,
Her biri yağmur gibi.
Islatıyor da içimi,
Kurutmaya tesir etmiyor güneşin feri,
En güzel şiirlerin ateşi gibi.
Ahmet bağçe
Belki sendeki bu ayrılık isteği, içindeki küçük sevginin öldüğündendir ama unutma ki, coşkulu akan derenin suyu küçük çayların sularıyla çoğalır. Bendeki sevgini güçlendirdiği gibi.
Ahmet Bağçe
NE BU ŞİMDİ
Şimdi sen benim yanımda olsan var ya!
Bütün dünya yanımda demektir.
Ayrı, ayrı kül olmak da niye,
Biz birlikte yanıp küllenelim demezmiydin?
Ne bu hal!
Hadi küllerimiz içinde yeniden dünyamıza dönelim.
Yanımdan hiç ayrılma bu bana yeter.
Ahmet Bağçe
Parkta oturuyordum. Yanıma biri geldi içkiliydi. Dökülmeye başladı. Of be Abi iki gün sonra evleniyorum, derdim çok büyük. Üç günlük dünyada bir günlük evlilik yakışır mı delikanlıya.
Ahmet Bağçe.
BİRAZ OTURSAK
Hayatım şimdi bu karanlık gecede,
Sahilde bir yerlere otursak,
Yıldızları seyretsek,
Sen ve ben hayallerimize tutunsak,
Sonra el ele tutuşup sahilin kumlarına iz buraksak,
Biraz da kayalıkta otursak,
Islansak dalgaların dönüşünden çarpan damlalarından,
Ve bir damlasının tadına baksak tuzluymuş desek vaz caysak,
Bir de geçen teknelere el sallasak.
Ahmet Bağçe
Tek başına dörtnala gitme,
Az hızını kes,
Başımı çevirdiğimde,
Dalgalanan saçlarını göreyim.
Tenine dokunan her telinin çıkardığı ses,
Kulaklarıma melodi olsun.
Ahmet Bağçe
SARARMIŞ ÇÜRÜMÜŞ
Nasıl olduğumu mu soruyorsun,
Sorma iyi değilim.
Yüzüm solmuş,
Dökülüyor saçlarım.
Gözlerim, yumuk, yumuk.
İçimde buz gibi,
Yüreğimde bahardan eser kalmamış,
Düşüyorum tek, tek yaprak gibi.
Topladığım tüm sevgileri serdim önüme bir,bir,
Bazıları sararmış,
Çürümüş bazıları.
Tıpkı benim içim gibi,
Ahmet Bağçe
SENDE SOLACAKSIN
O gün gözlerimin içine bakarak,
Bana sürpriz yapacağını söylemiştin ya,
Çok sevinmiştim,
Hem tebessüm edişine, hem de önemsendiğim için.
Adeta ayaklarım yerden kesilmişti.
Fakat basite aldığını öğrendiğimde,
Hayal kırıklığına uğradım.
Teşekkür ederim küçümsemene,
Önemli değil,
Sende bir gün solacaksın.
Ahmet Bağçe
Demek ki böylesi daha iyi olacak.
Sen beni teselli etmek isterken,
Farkında olmadan ben seni teselli etmişim.
Bu söylediğim de sana teselli gibi gelir mi? Bilmem.
Benim bildiğim,
Senin rahatlamanla benimde rahatlamış olduğum.
Ahmet Bağçe
BU AYRILIKMI
Kaçabildiğin kadar kaç,
Unutturmak için çabala.
Seni unutmama ömrün yeter mi?
Hasretim var deryandaki köpükler kadar.
Seni sana olan hasretimi tüketircesine,
Kucaklamak istiyorum doyasıya.
Bu ayrılıksa bitsin,
Yanmasın yüreğim, alev, alev.
Ahmet Bağçe
HEP ARAMIŞIM
Meğer hep arayış içindeymişim,
Belliymiş mutsuzluğumun sebebi.
Bir hiç içinde yaşamışım yıllardır,
Karamsardım senden önce ben.
Bugüne dek çarpık düşünce içindeydim,
Meğersem son duraktaymışsın sen.
Son adımımda gözlerine kavuşunca ben,
Aşkın kötü yönünü unutacağım ben.
Ahmet Bağçe
Bildiklerimi biliyorum ama bilmediklerimin farkındayım. Mesela sensiz ben bir eksikken senin yarınmıyım bilmiyorum.
Ahmet Bağçe
AŞK ÖĞÜTÜYOR
Artık duygularımın esiri oldum,
Kendisini hissettirmiyor bana.
Şu işe bir el atsan,
Sarsan sarmalasan beni.
Güzelliğin yüreğime yansıyor,
Yel değirmeni gibi dönüyor beynim,
Karma karışık hayaller içinde,
Aşk öğütüyor düşüncelerim,
Ahmet Bağçe
Sevgi zararlı fikir uru’nu yok eden ilaçtır. Eczanede satılmaz. Yürekte oluşur, gözlerde gelişir, çiçeği mutluluktur.
Ahmet Bağçe
Sevgi zararlı fikir uru’nu yok eden ilaçtır. Eczanede satılmaz. Yürekte oluşur, gözlerde gelişir, çiçeği mutluluktur.
Ahmet Bağçe
Sonra döndüm ve dedim ki; Asıl bizim gülmeye ihtiyacımız var, neden biliyormusun? Sen ağlatırsan gülemeyiz ki.
Ahmet Bağçe
Kaybolma dur gözümün önünde,
Gülüşünün sıcaklığı ısıtsın içimi,
Ve sonra uzat ellerini ellerime,
Boğulayım gözlerinin içinde,
Bizi bir birine çok âşık sansınlar.
Ahmet Bağçe
Sevdim işte var mı ötesi. Üzüldüm sadece. Ayyaşa birkaç kadeh ne fark eder, sen istedinde vaz geçtim. Senden değil.
Ahmet Bağçe
GÜN BATIMI
Sen batan güneşe hiç el salladın mı?
Karanlığın arkasına gizlenirken ışıklarını saydın mı? Hiç.
Duygularını hissettin mi?
Ben izledim biliyormusun?
Tıpkı ayrılık ateşi aramıza girdiğinde,
Gözyaşlarının ışıkların ötesinde gökkuşağını oluştuğu gibi,
El salladım ateşin ötesinden mah yüzüne.
Alnından dökülen saçların tane, tane dağınıktı.
Tıpkı benim yüreğim gibi.
Gün batımını andırıyordu, kapkaranlıktı duygularım,
Yarım küresini terk eden güneşin ardından bıraktığı karanlıktı sanki.
Ahmet Bağçe
Yolum sende kesişti,
Sevdanda birleşti,
Sarhoş oldum aşk mahzeninde.
Gül yüzün serabım,
Mavi gözlerin girdabım oldu benim.
Ahmet Bağçe
SENDE KOŞARMIYDIN
O yeşil gözlerinin içinde kaybolmak isterdim,
Sende istermiydin yemyeşil deryanda kaybolma mı?
Kanatlanıp uçmak isterdim uçsuz bucaksız dünyanda.
Dalmak isterdim engin yüreğine,
Yüzmek isterdim sende, senin deryanda yorulurcasına.
Koşmak isterdim karanlık gecelerimde sana doğru,
Sende koşarmıydın yorulurcasına bana doğru.
Öyle çok isterdim ki, hayallerimde yaşattığımı canlı yaşamayı,
Bana dokunup kaçmanı isterdim, şu tek top ağaca doğru,
Sonra eteğinden yakalayıp sarılmayı, doyasıya koklamayı.
Ahmet Bağçe
Nefes aldıkça umut var diyorum, Ya sen! Çok yazık, nicelerini sığdırdığın limanında bir tek ben mi yer bulamadım.
Ahmet Bağçe
Aşk mutluluk değil sonu gözyaşı ve yalnızlığa giden yolculuktur. Bu yolda biri mutsuzsa diğerini de sürükler.
Ahmet Bağçe
HOŞ GELDİN
Öyle büyük ki içimdeki yalnızlık,
Bayram dedikleri gün bile tek başınayım.
Umudum seninle beraberlikken,
Terk edilmeyi seçmiş kaderim.
Ey yüreğim mutluluğu hak ettim derken,
Yalnızlığa mahkûm edildim.
Çok mutluydum sana rastladığım gün,
Sevinçli olduğum gün o gündü benim,
Oysaki içi acılı gelecekmiş içeceğim,
Yarınım karanlıkmış, yok oldu umudum.
Şimdi üşüyorum, yüreğim buz tutmuş,
Ve içim diyor yalnızlığa hoş geldin.
Ahmet Bağçe
Sevginin tohumu serpildi mi, yeşermek zorundadır. Yerini buldu mu açmayan çiçek yoktur, çöplük yâda toprak fark etmez.
Ahmet Bağçe
Bak EVLAT! Baba çınar ağacı gibidir, meyve vermese de gölgesi yeter, Ana gezindiğin yayladır, babada yaslandığın dağdır. Her ne kadar baba ocağı içinde közü olmasa da dışarı çatı ayazda olsa sımsıcaktır.
Ahmet Bağçe
EL SALLIYOR
Bak teknenin diğer ucunda,
El sallıyor sana yüreğim.
Yüreği buz tutmuş,
Gözleri soğuk bakan meleğim,
Ne seninle gülebildim,
Nede sana doyabildim.
Hep bir eksik sol yanım.
Ahmet Bağçe
BEKLEMEK
Benden uzakta ucan kelebek,
Bu gün gene beklemeye koyuldum bildik durakta,
Ne yazık ki haftalar, aylar, yıllar geçti beklendiğin duraktan,
Görmedim ne senin, nede mutluluğun geçtiğini.
Anladım ki, harabeye dönmüş ruhumu deli eden şey,
Sevmek değilmiş, beklerken kendi kendine konuşmakmış.
Ve gene anladım ki;
Susmak ve ardından koşmak zor ve yorucuymuş.
Ahmet Bağçe
Tuttuğun takımın kendi kalesi önünde rakibiyle mücadelesindeki an gibidir bugünkü ruh halim.
Ahmet Bağçe
Kurulmamış saat gibi yüreğim hep sende tutuklu kalıyor ve yüreğimin deryasında mı yüzdün aşk kokuyor saçların.
Ahmet Bağçe
VARMISIN UYKUSUZ KALMAYA
Belki masal bittiğinde göz göze geliriz,
Sonra dilek tutarız gökyüzündeki yıldızlara bakarak.
Rüyalarımızın şekillenmesini isteriz belki de,
Hislerimizi de anlatırız dinlediği sürece.
Ben aşkımın yüzüne yansıtmasını isterim yıldızlardan.
Hayatım da olduğunu, damarlarımda dolaştığını,
Yaşama sevincim olduğunu söylerim bıkmadan usanmadan.
Varmısın! Masal sonrası bu gece uykusuz kalmaya.
Ahmet Bağçe
SEN KALEMSİN
O gün ben bende değildim,
Akıl tutulması mı, akıl durması mı ne dersen de.
Görmüyordu, kördü gözlerim,
Kaybolmuş gibiydim.
Buna rağmen seni benden etmek istemedim,
Çünkü sen benim son kalemdin,
Sen yıkılırsan, enkazın altında kalacağımı biliyordum.
Ahmet Bağçe
Ve ben; Sen olmadığın zaman mutlu olmaktan vicdan azabı duyuyorum.
Ahmet Bağçe
Hasta olduğumu mu söylüyorsun. Doğrudur, hastayım. Çünkü kalbim de sen olunca, aklımla aram biraz sancılı.
Ahmet Bağçe
YUM GÖZLERİNİ
Belki bir gün sende anlarsın,
Aklın dağıldığında uykuların kaçar,
Gecelerin yıl olurda sabah olmasını beklersin.
Tavana bakarken sayarsın defalarca hasıraltındaki hatılları,
Saatin sesi dahi konuşur olur seninle.
Yastık fırıldaktır sanki döner başaltında,
Yorgan birkaç büklüm ayakların arasında,
Vücudun büzülmüş titrer odanın soğumuş havasında,
İşte şimdi ben tam anlattıklarımın aynısının tıpkısıyım.
Gecelerimde unutamadığım hayalini,
Sevginin ateşiyle yakıp,
Dumanını sigara dumanı gibi içime çekerken,
Nefesimle hayalini oflayıp üflüyorum.
Sonra bu tuhaf düzenekli dünyada,
Neden sana rastladığımı sorguluyorum,
Boğazım düğümleniyor, gözlerimin içi doluyor ağlayamıyorum.
Ta ki tan yeri ağardığında ağırlaşan göz kapaklarım konuşuyor benimle,
Geçti gene bir gün, bakmışsın sevginin üstüne yıllar yığıldığında,
Sevmek neymiş oda anlayacak, yum gözlerini.
Ahmet Bağçe
UNUTAMADIM
Burukça yüzüne baktım,
İçim kazandı da sevgin içinde kaynıyordu.
Hoşça kal dedim,
Elini kaldırdın iki parmağını oynatarak,
Git güle, güle dedin. Gitme diyemedin.
Ardıma dönüp baktığımda,
Bıraktığım yerde yoktun,
Ve halen bu kadar tez kayboluşunu unutamadım.
Ahmet Bağçe
Evet, keyfim yok. Çünkü senin gözlerine bakınca benim gözlerim yaşarıyor, kurumaya bıraktığım keyiflerim ıslanıyor.
Ahmet Bağçe
İçimde kâğıt kesiği gibi bir sızı var. Üzerine basınca açısı azalırken, bırakınca kanı akıyor.
Ahmet Bağçe
Sevgin o kadar derinde ki; Sesin kalbimde yankılanırken, narını söndürmeye yüreğinin gücü yetermi?
Ahmet Bağçe
Bir şarkı gibisin! Besten ruhumu ince, ince kemirirken, güftenle, rüzgârda ipek gömlek içinde ifilder gibiyim.
Ahmet Bağçe
Şimdi bana şaşkın diyeceksin. Elimde değil, beni düşünmediğini bildiğim halde, seni düşünüyorum ve özlüyorum.
Ahmet Bağçe
AŞK HEM SÖYLETİR HEM DE AĞLATIR DEMİYORLAR MI?
Sevmek çok farklı bir olay. Anne ve babayı, kardeşleri, akrabaları, arkadaşları sevmek gibi. Mevsim gibi değişkendir. İlkbaharın, yazın, sonbaharın, kışın sevgisi kişilere göre farklıdır. Kimisi kışın kar yağışını seyretmeyi, kardan adam yapmayı, kızakta kaymayı sever. Kimisi sonbaharda yaprak dökülürken çok farklı duygulara kapılır, kimisi yazın denize girmekten, dağda gezinmekten hoşlanır. Canlanan ilkbaharda içi kıpır, kıpır olanlarda var ve doğaya sevgisini apaçık dile getirenlerde vardır. Ama gerçek bir sevgi var ki oda yaz, kış, ilkbahar, sonbahar hatta gece gündüz fark etmeden kalplerdeki sevgilerdir. Bu sevgi söz konusu olunca rüzgâr bir başka eser yüreklerde, gözler bir başka bakar, başka görür. Kalp çarpıntısı farklı sesler çıkarır. Uyku rayından çıkmış, gece gündüze karışmıştır. Hatta dokunsan ağlayacağım derler ya öyle anlar yaşarken, mutluluktan, heyecandan, özlemden gözyaşı dökenlerde vardır. Kimileri buna sevgi, derken kimiler AŞK diyor buna. Doğrusu bence de AŞK. Çünkü Aşk hem söyletir hem de ağlatır demiyorlar mı?
Ahmet Bağçe
ESKİDEN FACE YOKTU VAR OLAN MEKTUPTU SEVGİLİYE MEKTUP BÖYLE YAZILIRDI AMA GÖNDERİLMEZDİ.
SEVGİLİM
Biraz sonra satırlarımı okurken farklı bir şey yazılı olmadığına sakın şaşırma. Hani bir aradayken ki konuşmalarımızdan farklı değil yazdıklarım. Yan yana, az önde veya arkada yürüyoruz ya hani, o anlarda konuşuyoruz ya o konuşmalarımızın aynısı. Farklı olanı ne biliyormusun, farklı olanı söyleyemediklerim. Peşinen şunu söyleyeyim, harika birisin ve seni iyi ki tanımışım. Bir defa unuttuklarımı, seninle yaşamaya başladım. Ne ki o unuttukların diyeceksin, bir, bir anlatmak belki sayfalar alır, yorarım belki seni, ama bir kaçını söyleyeyim. Bir defa anılarımı hatırlatıyorsun, onları sana anlatıyorum ve senin anılarını dinliyorum, böylece ortak ediyoruz anılarımızı. Hayal kurmayı unutmuştum şimdi hayal kurmaya başladım. Hiçbir şeyler düşünmüyordum, artık seni düşünüyorum. Aklım bendeydi artık sende. Aklımı senden alamıyorum. Uzun zamandır mahrumdum rüyalardan, şimdi seninle rüyalarım süslendi ve benzeri daha niceleri. Ha isteyip de yapamadıklarım yok mu? Var tabi. O narin ellerinden tutmak, koluna girip yürümek, daha samimi olmak, nasılsın iyiyim, sen nasılsın gibi kısa hatır sormalardan ileriye gidebilmek, hani var ya sevgili gibi olmak, romantik takılıp duygulanıp göz göze gelmek, beni sana çeken özelliklerini sana anlatabilmek, kalp atışlarımızı duyabilmek ve daha neler, neler.
İşte bu gibi düşüncelerle ben sende hep tutuklu kalıyorum, dahası seninde aynı duygular içinde olup olmadığını da merak ediyorum, bir kıvılcımını bekliyorum sevgilim.
Ahmet Bağçe
Seni sadece sevmek değil beni mutlu eden. Özlemek, düşünmek, hayal etmek senin için ağlamak bile mutlu ediyor beni.
Ahmet Bağçe
YANLIŞ KALPTEMİYİM
Yanlış kalpteysem söyle bana,
Belki bulmaya çalıştığım olabilir,
Yâda gizlenmiş bir kalbi aradığım sanıp sarılabilirim.
Çünkü uzun zamandır bulamadım kalbini.
Yüreğimden uzanan yol gibi oklar var ve oklardan biri aşkına,
Diğeri benim sabrıma uzanırken,
Dinmiyor gözyaşlarımda.
Ve sen belki uzaktan izliyorsun bu halimi.
Ahmet Bağçe
Beklerken beklediği gelmiyor yâda geç geliyorsa veya beklendiğinden habersizse başka zamanda oluyor insan.
Ahmet Bağçe
İSYANLARI OYNADIM ÇALGISIZ
Sonra ağladım üzerimdeki ağırlıkların altında,
Yükümü kaldıramıyordum, titriyordu ayaklarım,
Kulunç kırılırcasına sesler geliyordu omurlarımdan.
Acı çekiyordum,
Acımın hayatımın önüne geçmesine izin vermeyecektim,
Söz vermiştim buna dair kendime,
Fakat tükendi tahammülüm.
Söz konusu sabrım taşınca anlaşılmaz oldum,
İsyanları oynamaya başladım sazsız, sözsüz, çalgısız.
Ahmet Bağçe
İşte her şey anlattığım gibi dostum. Unutmak istediklerimi unutamıyorum, hatırlamam gerekenleri hatırlamıyorum.
Ahmet bağçe
AŞKIN BANA YETER
Acımın hayatımın önüne geçmesine izin vermeyecektim,
Buna dair söz vermiştim kendime.
Söz konusu sabır taşınca anlaşılmaz biri oldum,
Kendime inanıyordum, diyordum ki,
Başaramayacağım hiç bir şey yok ve hatta seni kazanmakta da dâhil,
Ama kazancım olmak istemedin, yüz çevirdin.
Gitmek mi istiyorsun tamam git dedim, ama aşkın bana kalsın istedim.
Çünkü sanalda olsa ben ve aşkın bana yetecekti buna inanıyordum.
Ahmet Bağçe
VE SARILMAK İSTİYORUM
Hani, sabah oluyor da alaca karanlık gibi, biraz aydınlık.
İşte o an içim sana gitmek istiyor, hadi diyorum hayalime.
Aralıdır belki penceresinin perdesi, bakmak istiyorum,
Sevmek istiyorum uzaktan uzağa.
En çokta sabahın erken saatlerinde görmek istiyorum seni,
O saatlerde sevmeyi.
Öğle arası, öğleden sonrası yada akşam vakti seni seven birileri çıkabilir belki,
Ama kim uykusundan vazgeçip seni sevmek ister, benim gibi sabah vakti.
Fark etmezler ki onlar, o vakitlerde seni.
Yaslanmak istiyorum penceren önündeki dut ağacına,
Seyretmek istiyorum mışıl, mışıl uyuduğunu,
Günaydın demek için bekliyorum uyanmanı,
Ve sarılmak istiyorum kollarımla, gözlerimle, yüreğimle.
Ahmet Bağçe
Şans, her zaman cömert değildir, özellikle çok sevdiklerine karşı. Onlara dört yapraklı yonca olmak istersin üç yapraklı bile olamazsın bazen.
Ahmet Bağçe
Sana sevgilim demeyi çok istedim, seni ne çok sevdiğimi de. Ama sen kendini benden hep gizledin. Yanımda olmana rağmen bana seni özlettin.
Ahmet Bağçe
Huzur yoksa bir yerde mekânın güzel görünse ne olur, ortamı güzel yapan kalpteki açmış çiçek ve sıcacık nefes. İşte o zaman kocaman saray olur, küçücük bir ev.
Ahmet Bağçe
Bırakıp gittiğinde, baş koyanını dost bilen yastık gibidir özden seven. Değiştirmediğin sürece En içten gizleyendir sindirdiği kokunu.
Ahmet Bağçe
Deryadır bir yudum sevgin. Hislerimle nefeslenirken içime seni, hasretle kucaklarım sevdiğim.
Ahmet Bağçe
Kanatların yorulmadı mı? Pır, pır uçarsın bu sıcakta kelebek. Uçtuğun güzergâhta her an bir esinti çıkabilir.
Ahmet Bağçe
Aslında en büyük yazar sendin. Yalnız olmadığımı anlamam için yüreğime sayfalarca aşk hikâyemizi yazdın.
Ahmet Bağçe
Yok öyle bir şey, bir ilişki ya vardır, yada yoktur. Hatta orta ve sonu da yoktur başlangıç dışında.
Ahmet Bağçe
PERT OLMUŞUM
Nicedir ağlar gözlerim,
Yalnız bırakmaz yüreğim,
Şimdi rahat içim, patlak bütün lastik tekerleklerim,
Beynim gibi durmuş aracım, pert olmuş her bir yerim.
Aşkın ne demek olduğunu bilirmisin,
Elinde narı tutmayı, diliyle ah çekmeyi,
Ne bilir aşk acısını çekmeyen,
Bunu en iyi ben bilirim,
Çünkü bu yürek seviyor seni.
Ahmet Bağçe
Sen çaresin bana,
Bulmak istediğim,
Bulmaya çalıştığım kaybolmuşum,
Yaşamımın bahanesi, mutluluğum,
Aradığım sen olunca arayacak bir şey yoktur bana!
Ahmet Bağçe
Ey dünya! Bilirmisin borçlusun bana.
O kadar çok gözyaşı alacağım var ki senden.
Ağlatarak açtın kapını,
Hayatım boyunca ağlattın,
Bir kerecik güldürmedin,
Beceremedin güldürmeyi,
Ve halen akıtıyorsun dinmiyor gözyaşlarım.
Ahmet Bağçe
Hangi gün güldü ki toz duman arasında günyüzü görmeyen yüzüm. Ben küllerimi hep halının altına süpürdüm,
Ahmet Bağçe
Bahçende yetişen gül ağaçın olmak isterdim,
Elinden sulanmak,
Her sabah gülen yüzüne güllerimi açmak,
Tenine göre çiçek vermek isterdim,
Ve bana dokunan ellerine gül kokmak.
Ahmet Bağçe
Keşke sorsaydın söylerdim. Aklımda sen olunca özlemim sen olurken, biz yok oluyoruz, büyüyor sana olan sevgim.
Ahmet Bağçe
.
Sevgi gözyaşı dökmeyen sevgili gözleri, yüzüne nedensiz bakarken, yüzeysel üzüldüğünü hiç izlediniz mi?
Ahmet Bağçe
Belki rüzgârda dağılan, saçlarını toplamaya çalıştığın benimde bakamadığım avucunun içinde yazılıdır sana olan aşkım.
Ahmet Bağçe
Ve sonra yağmur ol üzerime yağ, ıslak yerim kalmasın. Bir gülüşün kurutur beni.
Ahmet Bağçe
Sen ki içimde büyüyen gül ağacım ol, bende senin toprağın.
Ahmet Bağçe
Güneşin kızıl ışınları dağılırken ufuktan, Uykum beni terk etti, Geceden kalma özlemin ve birde sevgin kaldı bende.
Ahmet Bağçe
Böyle ayrılıkları yaşayacaksın ki, birlikte olduğunda birlikteliğin değerini bileceksin.
Ahmet Bağçe
Gönül verdiğimden çok gönül aldım, sol yanım hep ağır bastı. Yürümekte zorlandım tırtıllıydı yolları.
Ahmet Bağçe
SAKIN DEĞİŞME
Gülüşünü unuturum diye uykuma izin verdim.
İzin dönüşü yine uyudum ama seninle uyandım,
Demem o ki uyurken dahi seninleydim.
Seni nasıl sevdiysem yüreğimde öyle kal, sakın değişme.
İlkbahar yâda yaz aşkı gibi geçici değil,
Sonbahar yağmuru gibi kalıcı ol.
Ahmet Bağçe.
İYİ Kİ HAYALİN VAR
Bugün hayallerime geldin gene karşımdaydın,
Rahat değildim, sensizliğin acısı vardı bende,
Sızlıyordu ta içinden yüreğim duracak gibiydi,
Arada sıra gözlerin gözlerime baktığı an.
Bir rüzgârın esmesini istedim, acıyan yüreğime,
İlkbaharda yâda yaz günlerinde ılık, ılık eseninden,
Yıkmayan, tarumar etmeyeniydi beklentim,
Sevmekten korkmasın, yılgınlık duymasın istedim yüreğimin.
Saçların dalga, dalga savruluyordu rüzgâr önünde,
Bir uğultu ninni söylüyordu beşiğindeki gözlerine,
Aşk ile kapanan göz kapakların körfezinde,
Ruhuma dans ettiriyor gibiydi adeta pistinde.
Bir an irkildim yoktun, o güzellik yoktu yanımda,
Ağlayacak gibi oldum, göçük içindeymiş gibi hayıflandım.
Gözyaşlarımla doldu göz çukurlarım,
Gene sensiz, gene yalnızdım ama iyi ki hayalin var yanımda.
Ahmet Bağçe
KOMŞU OLSAYDIK
Keşke komşu olsaydık,
Kar yağışını izlerdik balkonda,
Soğuk, soğuk bakardık etrafa,
Üşüdükçe sarılırdık birbirimize.
Sana özel bakardım, tutardım ellerinden,
Ovuştururdum avuçlarını avuçlarımla.
Ve sonra lüle yapardım saçlarını,
Pembeleşmiş yanaklarını okşardım,
Dokunurdum sıcacık tenine.
Keşke komşu olsaydık,
Seninle olurdum, karlı kışta,
Yağmurlu bahar da, dört mevsim de.
Ahmet Bağçe
Ağlama dedi. Ne yapayım durduramıyorum gözyaşımı. Böyle kafana göre olmaz, başını daya şurama dinle kalbimin sesini.
Ahmet Bağçe
Siz kendinizi kömür parçası gibi görün ve mütevazı olun. Maden olduğunuzu başkaları görsün.
Ahmet Bağçe
Ne garip değil mi? Sanki sürgünümde gözlerim ağlıyor, yüreğim de görmek istiyor seni.
Ahmet Bağçe
Eskimiş arabanı yenilesen de veya yaldızlı boyayla boyasan da. At, eşek yerinde koşulmadığı sürece tekerleği eşekçe döner.
Ahmet Bağçe.
YENİK DÜŞTÜN
Uzaklara savruldun fırtınalar önünde,
Kanatlanmış kelebekler gibi, çıktın gönül cebinden.
Kurumuş yaprakları hatırlatırsın, dalından kopmuş,
Sonbaharında bırakıldın yüreğim gönül yükünden.
Fırtınası dinse de, çürümeye mahkûmsun,
İlkbaharı yaşadın, yazında iz bıraktın herkesler gibi,
Bir sonbahar yağmuru silmeye çalışır izlerini,
Aşkın rüzgârlarına yenik düştün yüreğim.
Ahmet Bağçe
Varsın güneş benden önce sana doğsun. Hem seni hem de beni birlikte Sensizsem bana bir mum ışığı yeter.
Ahmet Bağçe
BANA AİT DEĞİL
Ben senin güzelliğini uzaklardan değil,
Yanında nefes alırken görmek istiyorum.
Yüreğim sıdkıyla âşık, sensin benim seçimim,
Seni aranır gönlüm aşkla bakınır yüreğim.
Dün hayatımda değildin, bugün hayatımdasın,
Aklımı kaybettim, beni tamamen değiştirdin.
Kalbim bende çarpsa da artık bana ait değil,
En derinden âşık bu deli yürek sevgilim.
Ahmet Bağçe
Umutsuz bakışlarında, gözlerim umut beklerken, karşılıksız sevgini değil, yüreğimin çırpınışını hissetmeni isterim.
Ahmet Bağçe
Bir gün sana olan sevgisinden dolayı kaybolan aklımı sormaya gelsem, bulmama yardımcı olurmusun.
Ahmet Bağçe
Ben görmesem de sineme çekerimde, yüreğim sana doğru çekiştiriyor beni. Gününe aydınlık diliyor, gecene huzur.
Ahmet Bağçe
Bazen çıldırır gibi, sebebi sana olan özlemim. Ne gel diyebiliyorum, nede özlediğimi. Velhasıl ışığına hasretim.
Ahmet Bağçe
Herkesin bir umudu var, bir sevdiği, bir coşkusu, bir acısı, bir hüznü, yüreğine koyduğu bir gülü var. Birde koyamadığı.
Ahmet Bağçe
Sana olan sevgim küçük değil ki ölsün, mum değil ki üfleyince sönsün. Sana olan sevgim güneşe bakan çiçek gibi.
Ahmet Bağçe
Sonra dedi neden akmıyor gözyaşların? Yoruldum dedim. Adam gibi adam olmak için öküzlerin önünde yontulmaktan.
Ahmet Bağçe
Senden o kadar çok hoşlanıyorum ki, sende beni tanıdıkça hoşlanacağından eminim.
Ahmet Bağçe
SENSİZLİĞİN ACISINI
Kalp atışlarında tükenmişim,
Kulaklarım duymuyor artık.
Tekrar yüreğinde yer versen,
Hızlanır kalbinin atışları,
Bu defa bakışlarındaki sessizliği dahi duyarım belki.
Alışamadım yokluğuna,
Aklımda olduğunun yarısı kadar olsan yanımda,
Sensizliğin acısını tatmam bu kadar.
Ahmet Bağçe
Keşke seni yüreğimle değil dilimle sevseydim. Şu akan gözyaşlarımın sebebi sevginden çok çaresizlikten.
Ahmet Bağçe
Dal tutmasını bilirdi sen kurumamış olsaydın. Bir solukta soldurur, yeşil tutar mı? Toprak.
Ahmet Bağçe
Ben senden sevgi dışında her şey öğrendim. Keşke kalbimi kırarak değil kafamı kırarak öğretseydin.
Ahmet Bağçe
Sen yıllarımın hayaline ortak ol, bende sana layık olayım.
Ahmet Bağçe
Tabii ki Kırıldım,
Hani ben ölümlüyüm de sen bakimisin bu dünyaya.
Gel çöz parmaklarımın uçlarını, barış ilan edelim.
Şekersiz olsa da ne fark eder, demlisinden bir çay içelim birlikte.
Ahmet Bağçe
Ben doğduğum günü hatırlamıyorum, ölenlerde öldüğü günü. Ama ben seni sevdiğimi şimdiki gibi hatırlıyorum.
Ahmet Bağçe
Küflü kalır bozuk lokomotifin rayları.
Ahmet Bağçe
Yüreğin yüreğimi öyle tamamlıyor ki. Tek eksiklik çindeki sevgin.
Ahmet Bağçe
BİR ÇİFT MAVİ IŞIK
Gökyüzünü kara bulutlar sarmış,
Kararıyor yüreklerimiz,
Hoyrat vakit koca ulusu öksüz bırakmış,
Ulus yasta, biz ağlıyoruz dinmiyor gözyaşlarımız Atam.
Dökülüyoruz sonbahar yaprakları gibi bir, bir toprağa.
Selanik’te parlayan bir çift mavi ışığı bütün dünya farketti,
Biz fark edemedik Atam!
Ahmet Bağçe
O kadar çok koştum ki peşinden, soluk almak için biraz ara verdim istasyonunda. İzninle soluyayım az biraz seni.
Ahmet Bağçe
DÖNMEK İSTİYORUM
Benim sığındığım tek yer gözlerindi,
Artık kaçırıyorsun benden gözlerini.
Kayboldum boşluğunda bir yol arıyorum,
Bulmak için sığındığım yeri .
Kalbim kırık biliyormusun, kan akıyor yaraları.
Bırakma çekme gözlerini,
Dönmek istiyorum sığınağıma.
Ahmet Bağçe
Menfaati için dostuna sırtını dönenin, yırtık pantolonu görünür arkasından.
Ahmet Bağçe
YAVRU KUŞLAR
Bir kanat altında mutluydular,
Gün geldi mutsuzluğa uçtular,
Dağların, ırmakların üzerinde,
Umut var sandıkları dallara kondular.
Bulamadılar ana kanadı gibisini,
Döş kabarttılar rüzgâra, soğuk ayazlara,
Sokuşturdular üşümüş gagalarını,
Döşlerinin sıcacık tüyleri arasına.
Ninni söyleyerek uyudular, uyudular,
Ve sonra uyandılar, yaladılar kanatlarını,
Yavru kuş edasıyla açtılar ağızlarını,
Yoktu yiyecek veren ana bilinmeze uçtular.
Gözleri havalarda değil hep yerdeydi,
Bir şeyler arar gibiydiler,
Belki analarıydı,
Belki de ana kanatlarıydı aradıkları.
Ahmet Bağçe
Gözü açık yâda kapalı yüzmek balık için fark eder mi?
Ahmet Bağçe
İncitildim ama sevdim, sevdiğim için incitmedim.
Ahmet Bağçe
ESİR OLMUŞUM BEN
Kaçırma gözlerini üzerimden,
Yabancı değil bu gözler gözlerine.
Dünü geçmiş, bugünde tükenmekte,
Ve yarını ne olacağı belli olmayan zaman içinde,
Güzelliğine esir olmuşum ben.
Yıldızlar izinde mi?
Yâda sarhoş olup kaydılar mı?
Gökyüzünde güzelliğinin şavkından,
Ve bende ölüyorum sessiz sedasız karşında,
Oysaki sen umursamıyorsun, zorlanmıyorsun beni anlamaktan.
Ahmet Bağçe
BEN VARIM BENİMLE
Nerede o ayak izlerimi bıraktığım kumsalım,
Islak tenime yapışan kumlar nerede.
Nerede dalga, dalga gelen esintiler,
Rüzgârına kapılıp kayalara çarpan dalgalar nerede.
Ya yosun kokan damlalar,
Hani masmavi denizin üzerindeki martılara bakan gözlerin,
Ve bakışlarına takılan gözlerim nerede.
Ben, ben değilim şimdi, ayrılık çökmüş pençeme,
Tanıdık yüzlere yabancıyım,
Bildik şarkıları da ilk duymuş gibiyim,
Bir zaman ellerini kavrayarak tuttuğum ellerim,
Yabancıya uzanır gibi titriyor uzanırken ellerine,
Şimdi dinlediğim şarkı bile yabancı,
Anlaşılmaz dili, sevgiden yoksun, mutluluktan uzak,
Anlamsız ve duygusuz,
Sen yoksun ya şimdi, sadece ben varım benimle.
Ahmet Bağçe
Bazen ateşinde kaynatıp çay gibi demliyorsun, bazen unutup bekletiyorsun. Sonra acımışsın diyerek döküyorsun.
Ahmet Bağçe
Olmuyor deyip unutmak istiyorsan, ona ayırdığın zamanı sindire, sindire sil. Silemediğin zamanı yüreğin diriltir.
Ahmet Bağçe
Bazen dalıyorum ve diyorum. Topla cesaretini dokun narin güle. Dikeninden sakınırsan dokunaman güzel güle.
Ahmet Bağçe
Diyorsun ki çok düzenlisin. Haklısın dağıtmayınca toparlanmaya ihtiyaç duymuyor insan.
Ahmet Bağçe
Bana muhalefet olma. Gel birlikte koalisyon kuralım, ben sana tutuklu, sen bana sevgili ol, huzura çıksın aşkımız.
Ahmet Bağçe
Martılara seni anlattım, onlar simidimle ilgilendiler ve dediler bizi simit ilgilendirir, aşkından bize ne.
Ahmet Bağçe
Hasret içinde yüreğim. Gözyaşlarıyla bakınır gözlerim. Kadeh, kadeh özlemini içtim, sarhoş gibiyim.
Ahmet Bağçe
Sen aldığım her nefeste içimi yakan sızımsın. Sahilinde aldığım her nefes bu sızıya dâhil mi?
Ahmet Bağçe
TERK EDİLMEYİ BİLİRMİSİN
Ben sana hep bir adım gerideyim biliyorum,
Onun için sana uzak bakıyorum.
Yan yana olamadığımı merak mı ediyorsun,
Ben aşk eğitiminde önce terk edilmeyi öğrendim.
Peki, sen terk edilmeyi bilirmisin,
Terk edilmek benim en iyi bildiğim.
Sen o kadar güzelsin ki,
Seni kaybetmekten korkuyorum,
Şimdi anlıyormusun, seni ne çok sevdiğimi.
Ahmet Bağçe
BİR GÖZ ARIYOR
Uzaktan sevmek nasıl bir şey biliyormusun,
Soluk alıp vermesi daraltıyor, bir şeyler saplanıyor şuralara,
Ardından bir kalp çarpıntısı, kötüsü elinden tutmak isteyip de tutamamak,
Yaslanmak istediği omuzu bulamamak,
Uzaktan sevmek deniyor adına.
Bir göz arıyor bakmak için, tertemiz bir hava istiyor nefeslenmek için,
Ve sonra gülmek istiyor, kader denen engel çıkıyor karşına.
Seviyor, gözyaşı döküyor, canı acıyor, gülmek istiyor gülemiyor,
İçin, için yanıyor doğasında insan,
Ve sonra dönüyor aslına baksa ki hayat devam ediyor,
Yaşamaya çalışıyor eksisiyle artısıyla.
Ahmet Bağçe
BİR NOKTA VAR Kİ
Ben senin narında yanarken,
Karanlık ve soğuk gecenin içinde,
Parlayan yıldızlar da üşüyor, bu soğuk iklim de.
Belki seni hak etmedim, ama dört mevsimi yaşıyorum seninle.
Tesellim gözlerine bakınca gizlice, bir rahatlama giriyor içime.
Öyle bir nokta var ki gözbebeğinde,
Doğrudan kalbinin içini görüyor gibi oluyorum,
İnan yüreğinde gördüğüm yok başka birinde.
Ahmet Bağçe
PROFİLİNİ ÇİZDİM
Hani sen şimdi rahatsın ya,
Ben senin gibi rahat değilim.
O kadar çok söylemek istediklerim var ki,
Arşa merdiven olur, üst üste dizildiğinde.
Bende öyle yaptım üst üste dizdim merdiven gibi,
Yolun düşerde bakarsan gönlere,
Okursun demek istediklerimi.
Anlamakta zorlanırda sormak istersen bir gün,
Aşk denen o kalp çarpıntısı var ya’ o çarpıntı var derim bende,
Sevgimin derinliğini ifade edebilmek için merdiven yaptım kelimelerimle.
Yeterli değil belki;
Hayalimde de profilini çizdim sarılıyorum sen diye,
Ellerimi öpüyorum defalarca senin yerine.
Ahmet Bağçe
SEVMEK SUÇ MU
Karanlık gecelerin karanlığı olsa ne fark eder,
Anılarımla yaşıyorum her gece ben.
Yaşadıklarımı unutmak için değil,
Seninle yaşanmışlığıma sarılıyorum sevdiğim. .
Biliyormusun içimde senden kalan kocaman bir derya var,
O derya içinde kıyıma yanaşan denizyıldızı gibisin.
İşittin mi, sana sevdiğim diyor yüreğim,
Senin sevgin, benim yaşama sebebim sevdiğim.
Unutmayacağım diyor yüreğim, bana senden kalan hatıralara bakarak,
Sevmek suç mu diyor oflayarak, sızlayarak.
Gören gözleri, görmez mi diyor, gözyaşlarım,
Duman olmuş içim, dinmeyen fırtınalarla sevdiğim,
O akan yaş, yaş değil, sen akıyorsun diyor gözlerim,
Sevmek suçsa sucumu itiraf ediyorum affına sığınarak.
Evet, diyor suç işliyorum, seni gece gündüz sayıklayarak.
Vur kelepçeni tutukla, gönlünün zindanında mahkûmun olayım sevdiğim.
Ahmet Bağçe
ÇİLELİ AŞK
Hayat sürekliliği olan mutluluktan ibaret değil, mutlu anları, mutsuz anları yanında yok denecek kadar az. Ya aşk! Olağan üstünü bulmak zor. Hemen, hemen hepside aynı. Olağanüstü olanı, an itibariyle kaybolur da, çileli olanı daimidir. Çileli aşk hayatın olması için öncelikle dayanma güçlü bir aşk hayatın olması lazım. İşte o zaman mutluluğunu ararken çilenin, çilesini anlamadan yaşarsın. İstersen âşık ol. Tavsiyesi benden…..!
Ahmet Bağçe
AŞKIN DOĞDUĞU AN
Aşkın oluştuğu, coştuğu ve kaynadığı an, her nereye baksan onu görmüş gibi olduğun, kalbinin çarptığı andır. Karşılık vermese de, umursamaz olsa da, onun da seni düşündüğünü
ve karşılığını göreceğin anı umarak sabırla beklediğin zamandır aşk. Birlikte göz göze gelme ihtimalin yoktur, Karşılıklı sevgi anlayışı işlemiyor da olabilir belki, Bazen tutuklu kalır elin kolun, Ama çabalayan sensin, yorulan sensin canı yanan sen. Yoktur belki onda bir gayret bir çaba bir hareket. Senin için bir şeyler yaptığını görmezsin göremezsin, O halde bile bıkmadan, usanmadan çabalamaya devam ettiğin an, İşte o andır âşık olduğun an.
Ahmet Bağçe
ŞİKÂYETİM YOK
Ruhum sensiz boşlukta dolaşan gezegen gibi,
Yörüngeme yaklaş göreyim yakından seni.
Sevgimin ırmakları yüreğine mi, denize mi akar,
Koydun aramıza bir okyanus, kumsalında bıraktın beni.
Bir düşün gönül bağlarımızda uçsuz bucaksız mesafeler var,
Özlemin ise üzerime kar gibi yağar,
Ağırlığını taşımaz oldu omuzlarım, yok aslında şikâyetim,
Bir an düşlerimde ki gibi gel de bitsin bu hasretin.
Ahmet Bağçe
Özlemin veda gibi, musluk ile su sanki akmadığın her an kuru bakar gözlerim.
Ahmet Bağçe
Kapını bulup açamadı,
Giremedi yüreğine bu yürek.
Senin her bir zerrene âşık,
Her haline her gülüşüne hasta bu yürek,
İlacı sende biliyormusun.
Ahmet Bağçe
ALIŞIK DEĞİL
Ben seninle iken nefes alıp vermekte zorlanıyorum,
Puslanıyor gözlerim, bakamıyorum gözlerine.
Sanki kulaklarıma su kaçmışta,
Duymuyorum kalp atışlarımın sesini.
Senin kalbin bende olunca benimkisi durmuş gibi,
Meğerse kalbim sende konukmuş unutmuş beni.
Alışık değildir böyle bırakıp gitmezde,
Söz konusu sen olunca sessizce gitmiş bensiz.
Ahmet Bağçe
ISLATIP DÖNÜYORUZ
Biliyorum eksik zamanda, vakitsiz karşılaştık biz,
Vaktiyle nerelerdeydik nasıl geldik buralara biz.
İlk defa değil gibi, yâda hiç karşılaşmamış gibiyiz,
Geleceğimizi bize bizli etmeye dönmüş gibiyiz.
Biz sevgiliyiz desem değil, iki âşık desem oda değil,
Acaba biz bu iki şeyin neresindeyiz.
Aynı denizin farklı kıyılarına vuran dalgaları gibi,
Kıyısında kumlarını ıslatıp, ıslatıp dönüyoruz biz.
Ahmet Bağçe
YOK ÖYLE
Yok, öyle umutsuzluğa sarılıp ağlamak,
Zaten acı veriyor sevgisiz bakışların.
Diyorsun ki; Umutlarım yitik,
Umudu yitik gibi mi? Davranışların.
Umudu yitirmiş biri varsa o da benim,
Işıkları sönmüş, karanlığa sürüklenmiş,
Dağınık yerde kaybolmuş biriyim,
Dermisin şimdi kimin umudu yitik!
Ahmet Bağçe
Gözümden düşmemen için kaşımı kaldırmadım. Başım hep eğik! Sende öyle ol ki; Hayat dışımızda değil içimizde olsun.
Ahmet Bağçe
Yollar vardır, asfalttır,
Tamam dersin,
Doğru yoldur bu yol.
Yolumu buldum dersin,
Rahatlar güvende hissedersin kendini.
Lakin beğenmediğin patika yolda yolunu bulursun da,
Asfalt yolda şaşırırsın.
Ahmet Bağçe
Ve sonra vazgeçtim, ölüm gibi geldi ayrılığın. Ölümün geri dönüşü yok dedim, seviyorsan onun için zamanını öldür en iyisi.
Ahmet Bağçe
YALNIZLIK NE KADAR KARANLIK
Yüzün donuk, yüreğin pır, pır atar gibiydi,
Korktum gitmenden, sol yanıma bir acı girdi,
Her zamanki gibi değildi bu acı.
Beklerken gelmeyecek mi duygusunun yanında.
Ve hayata dedim sen çok acımazsızsın.
Hatta yanılgısın, sanmaktan daha büyük bir yanılgı.
Beklemeyi, öğretmeden ayrılığı sınarsın,
Pişirmeyi öğretmeden çiğ yedirirsin lokmaları.
Sonra seni aradı gözlerim gecenin karanlığında,
Ve seslendim, yıldızlarda yok kayıplarda.
Otur şuraya bak gecenin ıssızlığına,
Hele şu yalnızlık ona ne demeli, ne kadar karanlık.
Aslında yalnızlığı öyle hafife de almamalı,
Yalnızlık öğretir aşkın en derinini en güzelini,
Ben sensiz nefes alırken bile yalnızlık yoldaşım olur,
Nereye dönsen bana göz kırpar sana dönüktür işareti.
Şimdi gitmeyeceğim de bana, kanatların hazır gibi,
Bir an uzaklaşmak ister,
Bir zamanlar mutlu ettiği kadar mutsuz eder beni,
Anlasana anılarımla bırakma sonra enkaz altından toplarsın beni.
Ahmet Bağçe
SABAH OLMASIN
Yanında iken ben baharı yaşıyorum biliyormusun?
Adeta denizinde yüzüyorum pembe hayallerle.
Gecelerimde ise rüyalarımdasın,
Ellerim saçlarında gezinirken gözlerin kapanıyor ya!
O zaman beni alıp götürüyor aşkının deryasına.
Adeta büyülüyor beni.
Hiçbir şey olmadan yaşayabileceğimi düşünürken,
İtiraf edeyim sensiz yaşayamayacağımı anlıyorum,
Ve sen olmadan asla diyor içim.
Çünkü sevgin yüreğimi ısıtıyor, bu soğuk kış gününde.
Gözlerinin rengi düşüyor gecelerime,
Sabah olmasın istiyorum seninle yaşayayım doya, doya.
Ahmet Bağçe
Hiç pişmanlık duydunuz mu, gönlündekine gönlümdesin deyip de pişmanlık duyduğunu, diyemeyip de pişmanlık duyduğunu.
Ahmet Bağçe
Gelecek hazırlıyorum ikimiz içinde çalar saat gibi kalbim hep seni sayıklıyor. Geleceğimize vaktimi ayıramıyorum.
Ahmet Bağçe
Ben sana değer verdim, keşke sen bana bir mum verseydin. Alevinde seni hayal ederdim.
Ahmet Bağçe
Bir kaybediştir unutmak ve unutulmak,
Rahatlamak gibi olsa da unutmak,
Acıdır sonrası,
Böyle yalnız kalmazdın,
Keşke hak etseydin beni.
Ahmet Bağçe
BİR EKSİK
Giden yılların gelesi yok,
Eskidi yeni gibi yaşadıklarım,
Geriye döndü ardında kaldı gözlerim.
Kar saymak istedim yaşadıklarımı,
Fakat bir eksik vardı.
Bu bir yemek, küçük bir gezinti, bir kaçamak,
Belki birlikte bir yaşam fırsatı,
Onu da paylaşırdık hatıralarımızda.
Ahmet Bağçe
Senden kalan emanetin adıdır yalnızlık.
Ahmet Bağçe
BİR BAK BİZE
Ruhum senli ama ben sensiz olunca,
Hayat kocaman bir boşluk.
Aramızdaki yakın gibi görünen duygusal uzaklık,
Okyanusa benziyor git, git bitmiyor,
Oysaki denizköpükleri kadar sevmiyormuyduk birbirimizi.
Hani bir bak bize, ne var, özlemden başka bizden kalan,
Senden kalan özlemi anlatmaya yetersiz kalıyor kelimeler,
Üstelik o kadar yazacak şeylerimiz varken,
Ahmet Bağçe
SUSAMIŞLIĞIM VAR
Görüyormusun karşıda görünen yüksek tepeleri,
Oralara kar düştü buz gibi oldu buralar,
Donuyorum, toprak karlı, soğudu duvarlar,
Seslenmeni, bana umut olmanı istiyorum yar.
Yanaşıp da üşüme demeni, bir el, bir kol olmanı isterim.
Sıcacık bakmanı, özledim demeni ve de sarılmanı isterim.
Omzuma başını yaslamanı, omzumdayken ağlamayı isterim.
İşte o zaman şimdiki gibi üşümez, titremezim ben,
Üzdüm mü? Üzüldün mü, bakma sen bu halime,
Saçmaladım gene, hayal kurarım kendimce,
Biraz da yokluğun içimi dondurdu üşüttü de,
Gözyaşlarımdan önce dumanlandı kirpiklerim.
Bayağıdır kapandı aramızdaki bütün yollar.
Bahara hazırlanıyor gibi kesik bütün dallar,
Birde sana kaç zamandır susamışlığım var,
Doyasıya içmek istiyorum da kesik musluklar.
Ahmet Bağçe
SUYU ÖPER GİBİ
Söylemek mi? Asla, yüreğimde taşırım sevgisini,
Sayıklarım her gece usanmadan ismini,
Bardaktaki suyu öper gibi içmek isterim de,
Korkarım bir umutsuzluk bürümesinden içimi.
Gözlerim boşluğa baktığında görüyormuş gibi hayal ederim,
O güzelliğin gizeminde avutur gönlüm kendini,
Bilmez ki önündeki boşluğun uçurum olduğunu,
Beklemeye koyulur ertelenmiş umudun beklendiği gibi.
Ahmet Bağçe
Ben kaybederek büyüdüm. Bu yüzden seneler kırık hatıradır bana. Ben susmayı gözden bilirim, sevinci de ağlayınca;
Ahmet Bağçe
Diyor ki, göz göze değilsin nedir bu aşırı sevgi. Dedim, önemli mi göz göze gelerek sevmek, bir birine değdi bu yürek.
Ahmet Bağçe
HAYALLER ÖLÜNCE
Bazen umutsuzluk içine yuvarlanırken,
Boş vermişlik doğar hayallerime,
Sonra hayallerimin peşinden koşarım.
Bu defa ya hayallerim ölürse der,
Tekrar umutsuzluğa girer içim,
Korku ve hayal içinde dolanır zihnim,
Keza hayaller ölünce hayatta mı kalır insan.
Ahmet Bağçe
Neden üzülürüm bilirmisin,
Şu gelimli gidimli sonu ölümlü dünyada,
Yüreğimi kor gibi yakanın elinden tutmak isterim de, tutamam.
Ahmet Bağçe
Bugün neden mi sokağa çıkmadım. Soğuk olduğundan değil, el ele gezen çiftlerin, sahte gülüşlerini görmemek için.
Ahmet Bağçe
BEN SÖYLEDİM RAHATLADIM
Bazen düşünüyorum da, gün içinde ne kadar olumsuzluklar oluyor ve olumsuzlukların gitmesini sabırla bekliyorum. Bu nedenle de olumlu bir gün ışığının doğmasını istiyorum. Zaman, zaman küçücük bir ışık çok uzak geliyor. Görmekte zorlanıyorum ama ışık ışıktır diyorum. Geceye ve gecelerin zifiri karanlığına susmak geliyor içimden. Bazen diyorum, bu ışıksızlığa ve karanlığa rağmen mutlu olamazmıyım? Hani her gün olumsuzlukları arkama atıp mutlu olsam, bu defada mutluluğun anlamı kalmaz. Şimdi bana ne diyorsun, ne saçmalıyorsun diyeceksin. İçimden geldiği gibi düşüncelerimi dile getiriyorum desem kızarmısın, şayet kızarsan bende susma hakkımı kullanırım, susarım yani. Şimdi sana ne diyorum biliyormusun. Karşımda öyle sıkılgan ve lütfen tebessümlü durma. Benim gibi yap, hatta birlikte deneyelim. Dediğim gibi, bir deneyelim. Mutluluğu yüzümüze davet edelim buyursun gelsin. Karanlıklara, ışıksızlıklara rağmen, çok da gülmeyelim. Olumsuzluk belki nazar değer. Masaya karşılıklı oturup, ellerimizi kenetleyelim ellerimizle. Hazır ellerimiz birbirlerinde iken, gözlerimiz mahrum mu kalsın. Kalmasın tabi. Gözlerimizde birbirine baksın. Şimdi sıkı dur. Gözlerim dile gelsin şöyle mırıldasın gözlerine. Desin ki, gözlerin güzel bakıyor, sıkılgan gibi olsa da içten, içten gülüyor. öpesim geliyor göz bebeklerini. Ya şu tuttuğum ellerin, ellerin yumuşacık. Bir bebeğin avuç içi gibi pembecik. Hele o teninden gelen koku, o kokunu içime çekmek istiyorum. Sımsıkı sarılıp, dans eder gibi dakikalarca sarılı kalmak istiyorum. Çekingen bakışlarımdan da kurtulup rahat, rahat bakmak istiyorum yüzüne. Şiit, neden öyle baygın gibi duruş sergiledin. Sanırım huzurun tadını aldın. Aklımın, fikrimin sende olduğunu, ellerini tuttuğumda mı anladın. Yoksa gözlerimin gözlerine dediklerinden mi. Eğer anladınsa bundan sonrasını sen düşün. Ben söyledim rahatladım.
Ahmet Bağçe
Sevilmek. Öyle bir şey mi var. Hiç tatmadım
Gülmek. O nasıl bir şey! Tarifini alabilirmiyim;
Yaşamak. Nerede! Yaşamak için çalıştım, ama gerçek olanı çalışmak için yaşamakmış.
Aşk. Anlamadım! Açıklarmısın! bana çook yabancı..
Yalnızlık. İşte o benim gerçek dostum, benim dünyam.
Ahmet Bağçe
Özlemek kadar acı ne olabilir! Bunu en iyi geceler bilir. Çünkü geceler özlemek içindir.
Ahmet Bağçe
MESAJIM OLSUN
Ben genellikle dikkat ediyorum,
Sana altından kalkamayacağım söz söylemekten,
Her harfin, her kelimenin altından kalkamamaktan korkuyorum.
Senin için ölürüm demektense anlamlı bir bakış sergiliyorum anlıyorsan,
Hep öyle olmaz mı?
Ölenin arkasından sadece ağlıyor insan.
Senin için her şeyden vazgeçerim de demek istemiyorum,
Sana gelmek için yürümekten vazgeçebilirmiyim?
Ama sevdiğimi defalarca söyleyebilirim,
Hava gibi, su gibi, bir nefes gibi,
Havasız, susuz, nefessiz kalabilir mi insan.
Bilmelisin! Yerçekiminin çektiği tüm gücümle sevdiği mi?
Tüm azmimle sevdiği mi?
Her kelimemle, her bakışımla,
Boşaltıyorum sevgimi gönül ambarına,
Sana sadece vicdanımın hükmüyle sesleniyorum,
Zira görmek, duymak ve inanmak sana ait,
Taşıyabileceğim aşk yüküyle dolusun bende,
Yüreğimdeki sana olan aşkım kadar yüklüsün,
Fazlasına gücüm yetmiyor ister gül geç, ister inan mesajım olsun sana.
Ahmet Bağçe
HAYAT
Senden alacağım var hayat!
Ne kadar zor olsan, zorlaştırsan da,
Köşe bucak kovalamaca oynatsan da,
Gizlice yaklaşsan da bana,
Ahtım olsun!
Seni en can alıcı yerinden vuracağım.
Ahmet Bağçe
BİR DAMLA GÖZYAŞI
Ve sonra bir köşede seyrettim hayatımı,
Ben kimlerin yanında yer almışım, kimler benim yanımda olmuş.
Gördüğüm manzara yürekler acısı,
Onların boşlukları kadar değildi yanımın doluluğu,
Gözlerim doldu ve bir damla gözyaşı aktı ömrümün üzerine.
Anladım ki,
Hayat sevdiklerinin tüm yüreğiyle yanında olduğu zaman güzelmiş.
Çok şeyler veren okul gibi,
Fakat bu okul biraz farklı,
Hani bildiğimiz okul gibi değil,
Bu okul, hiç mezun vermiyor,
Önce ders sonra sınav değil de,
Sınavdan sonra ders veriyormuş.
Ahmet Bağçe
Bana eşsiz birisin demiştin ya! Düşündüm, haklıydın, eşsizdim. Bunca yıldır kendime senin gibi bir eş bulamadım.
Ahmet Bağçe
BUZ GİBİ ERİYORUM
Şimdi seni nasıl mı seviyorum?
Seni her uyuduğumda düşlerimde görmek istiyorum,
Hislerimi seninle yoğurmak istiyorum,
Bir an göremeyince delirir gibi oluyorum,
Yazılarımı, şiirlerimi sana yazmak istiyorum,
Hani çiçeklerin suya hasreti var ya,
Hani nefes almak için havaya ihtiyaç duyar insan,
Erimek için lodosa göz kırpar ya buzlar,
İşte öyle hasretim ben, ihtiyaç duyuyor ruhum sana,
Buz gibi eriyorum senin yanında.
İşte öyle seviyorum seni.
Ahmet Bağçe
BİR SORU GELİYOR
Vazgeç diyor, öyle bakıyor gözlerin gözlerime,
Anladım da çok zor vazgeçmek ne diyebilirim sana.
Karaya vurmuş balık gibi, umudu yitik,
Bir mutluluk suyuna çırpınarak bakarcasına,
Bakınırım ardından yaşam havuzuna.
Birde bir soru geliyor aklıma,
Gerçekten sevseydi,
Yüreğimin yanında olmazmıydı yüreği?
Ahmet Bağçe
Neden yaprakların solmuş,
Dökülür çiçeklerin,
Toprağın mı kurudu, tükendi mi suyun.
Örselenmiş gibisin, duygu yüklüsün,
Gitmek istiyorsun da,
Gideceğin yer belli değil gibi.
Ahmet Bağçe
Umut verici değil,
Umut kırıcı bakışların,
Ben değil sensin benden vazgeçen,
Oysaki sen, benim için,
İstasyonda gidenin ardından,
Gitme der gibi dökülen gözyaşı gibisin.
Ahmet Bağçe
Bu yaralar kapanmaz çok açık. Gözlerim kapansa da, seni unutmuş olsam da, yemini var ciğerim seni unutmaz.
Ahmet Bağçe
Beklenmedik bir gün olabilirdi bu gün,
Buz tutmuş yüreğine yağmur yağsaydı.
Öyle bir baktın ki bende fırtınalar kopardın.
Oysaki seni şarap gibi kadeh, kadeh içmek istiyordum,
Ve her kadehinde sarhoşun olup, yüreğimde yıllanmanı.
Ahmet Bağçe
AKŞAM OLMASIN
Akşamlar olmasın istiyorum,
Uzamasın diyorum gecelerim.
Bir bulut gibi çöktü içime attıklarım,
Anlatmak istiyorum, anlatamıyorum.
Gözlerime bir bak sevgisiz değil bakışlarım,
Duygularım kadar hayatımdasın,
Beklediğim zamanım kadar heyecanım,
Geçen zamanım kadar özlemimdesin.
Ahmet Bağçe
Ağlayan can acıtıcı sözler söyler, yürek yakan can acı sözler işitir.
Ahmet Bağçe
PIR, PIR EDİYOR
Aklım almıyor,
Ne zaman bir göz görse gözlerim,
Sen geliyorsun aklıma,
Bakınıyor, arıyor sana hasret gözlerim,
Pır, pır ediyor yüreğim,
Özlem cümleleri döküyor dilim.
Ve sensizliği, hasretimi bulutlara yazıyorum,
Yağmur yağdığında duygularımı okuyasın diye.
Ahmet Bağçe
Sensizlik okul önlüğü gibidir, yakası olmazsa önlük bir eksiktir, senin bendeki eksikliğin gibi.
Ahmet Bağçe
Ne zamandır vurgulamaya çalışırım hislerimi,
Anlatmak isterim duygularımı,
Ne yazık ki bir türlü anlamak istemezsin,
Yoksa ben mi seçtim aşkın zor olanını,
Kavramakta zorlanırsın.
Ahmet Bağçe
SEVGİM SİMSİYAH
Gökyüzü kararmıştı bulutlarla,
Ardından yere düşen ilk damlalar ve sonra havalandı tozlar.
Arkasından dinmek bilmeyen yağmur ve sonra kar,
Yollar dereye, çukurlar göle dönmüştü,
Bacalar mandaldı da, sanki çatılar ipte asılı çamaşır.
Soğuk, tipi ve yağmur,
İşte böyle bir günde tanımıştım seni.
Bu yüzden içim yağar, yüreğim üşür, sevgim simsiyah toz duman.
Ahmet Bağçe
Ne kadar güzelmiş seni sevmek, gönlüne sahip olmak, sana özel bakmak, ellerini ellerimle tutup sana dört elle sarılmak.
Ahmet Bağçe
Öyle sevdim ki seni, korkarım yüreğimden çıkmandan. Öyle sev ki beni, senden başkasına ışık yakmasın yüreğim.
Ahmet Bağçe
Ne fark eder ki gözlerinin rengi,
İster yeşil olsun, ister gök mavisi,
İster gün ışığı, isterse gece olsun,
Bakışlar yüreğe dokunsun.
Gözlerde aşk dolu masallar okunsun.
Ahmet Bağçe
Umut, geceleri doğuyor, hayallerimde büyüyor, sabahlar kayboluyor mutluluktan alınmış iadesi gereken borç gibi.
Ahmet Bağçe
SENİ DİNLİYOR ŞARKILARDA
Seni düşünmek güzel şey,
Biliyormusun yorarken dinlendiriyor bazen.
Sevginin her bir damlası azar, azar artarken dağarcıkta.
Bu defa düşünce susuyor duygular konuşuyor,
Dünyanın en güzeli diyor senin için.
O an seni dinliyor en derinden, en güzel şarkılarda.
Ve sonra çelişki yaşıyor duygular olumsuz umutlarla,
Ve kulaklar tıkanıyor duymamak için şarkılarda seni.
Ahmet Bağçe
HAFIZAM SİLMİŞ
Sen örttün mü? Yoksa kusurlarının üzerini,
Yâda kurtarıcın mı? Hataların senin.
Hiç düşündün mü? Cinnet geçirilmenin nasıl olduğunu,
Ağladın mı? Sevdan için delirircesine.
Aradın mı? Kaybolan gözyaşlarını silmek için.
Ben kusurlarımla kayboldum bunca yıl,
Kurtarıcım sanmıştım hatalarımı.
Ve yalnızlıktan cinnet geçirdim çoğu kez.
Senin için kaybettiğim zamanlarımla,
Döktüğüm gözyaşlarımı aradım.
İşte bu yüzden seni hafızam silmiş bulamıyorum.
Ahmet Bağçe
HAYALİMDE KALAYIM
Bırakın hayal dünyasındaki yaşantımda kalayım,
Üzülünce susuyorum, sevinçli iken huzur buluyorum,
Gerçek olmasa da hayallerimle mutlu oluyorum ben.
Hayat çok zor, sevilmek, sevmek kadar kolay değil.
Ömrüne ömür verecek birini beklerken yalnız kalıyor,
Yanlışa katlanırken hayatını hepten öldürüyorsun.
Ahmet Bağçe
SESSİZ GEL
Sen anlarsın yalnızlıktan,
Odunsuz sobanın buz gibi bakışından,
Sabahlara kadar yorgana,
Soğuk, soğuk sarılmaktan.
Bu gecede gel,
Duyulmasın merdivenlerden ayak seslerin,
Kapım aralıklı, sessiz gir içeri,
Terk etti bir, bir sıcak görünen dostlar..
Ahmet Bağçe
CAM KIRILDI
Taş mı attın kalbimdeki cama,
Kırılışından anladım taşın senden geldiğini.
Suyumu çekildi derenin,
Kurudu bağımın yeşilliği,
Bakındım dere tarafına,
Yeşil, yeşil bakar bağın bana,
Anladım neden bağımın kuruduğunu.
Ahmet Bağçe
HAYALLERİMİ SÜSLE HER GECE
Hangi bulut getirdi seni,
Hangi rüzgâr fön çekti saçlarına.
Lüle, lüle dökülmüş omuzlarına,
Manolya kokar, sümbül kokar, sen kokarsın.
Ya! Gözlerin, o içten bakışın büyüledi beni,
Seninle daldım uzaklaştım sonsuz hayallere.
Gecemde ay güneş gibi göründü,
Işıl, ışıl parladın yüreğimde.
Farklı bir hava, farklı bir haz bürüdü içimi.
Tuttuğum ellerin ısıttı ellerimi,
Bir alev sardı başımı,
Seni seviyorum demek geldi içimden.
Sana yıldızım demek istedim korktum kayıp gitmenden,
Kelebek desem onu hiç diyemem, ömrünün kısalığından.
Ama sana kal demek isterim şarkılarda olduğu gibi,
Hayallerimi süsle bu gece ve her gece.
Ahmet Bağçe
Denizin mavisi içinde fırladın göklere,
Ipıl, ıpıl parlarsın her gece.
Bazen azaldığında parlaklığın üzerinden,
Kızıyorum bulutların önünden geçişine.
Ahmet Bağçe
SENİ SAYIKLIYORUM
Denizin mavisi hırçın dalgalarda kaybolurken,
Karaya vurmuş balığın çırpındığı gibi seni sayıklıyorum bazen,
O zaman sana olan sevgimi yutmakta zorlanıyorum.
Dalıyorum ruhumun derinliklerine ve görüyorum,
İçimde ikimiz için çok güçlü bir aşkın doğduğunu.
Ve sen dolaşıyorsun kıyımda denizkızı gibi,
Korkuyorum sana sarılıp öpmekten, denizyıldızı gibi kayıp gitmenden,
Her dalga vuruşunda senin dönüşünü beklemekten.
Ahmet Bağçe
Biz ikimiz yaşam içinde geç buluşmuş iki aşığız,
Ne vaktinde gelebildik, nede vaktini bilebildik.
İstasyonda beklenen tek yolcu hayal kırıklığımız,
Şu kanepede oturanda bizim yorgun umutlarımız.
Ahmet Bağçe
Neden mi açık çay! Demli olunca bardağın diğer tarafından bana en büyük hediyen olan o güzel gözlerini göremiyorum.
Ahmet Bağçe
CEVAP VERMEDİ
Karşılıklı oturduk konuştuk,
İkimizde bittiğini biliyorduk ama bitti diyemiyorduk.
Hani derler ya!
Öylece havadan sudan konuştuk diye,
Öyle konuştuk işte.
Bana kırgındı, her halinden belliydi kırgınlığı.
Geçenlerde bir tebrik göndermiştim, nostalji olması babından.
Özlediğimi özetlemiştim içeriğine,
Kısaca özledim yazmıştım cevap vermedi.
Artık sessizliğime büründüm şimdi boş, boş bakıyorum.
Ahmet Bağçe
Düşünceli veya endişeli olmamın sorunu sen değilsin. Ben çift kişilik bilet almayı beceremiyorum. Sorunum bu.
Ahmet Bağçe
Bazıları doğup, büyüdüğü memleketine,
Bazıları denizin dalga önündeki köpüklerini izlemeye,
Bazıları kır çiçekleri arasında gezmeye,
Bazıları da gönlündeki periye hasret,
Bende mutluluğa.
Ahmet Bağçe
Umudumu kaybettiğim zaman aklımda sensin, umutlandığım zaman gene aklımda sen. Ya! İşte sen sanki nefesime nefessin,
Ahmet Bağçe
En çok hayalimde olanın, hayalinde olmayı isterim. Ya, siz!
Ahmet Bağçe
Bir arada olmaktı niyetimiz, fakat özlem doluyor içimiz. Sahi böylemi oluyor birliktelik.
Ahmet Bağçe
KARŞILIĞI OLMAYAN AŞK
Dedi hiç aşık oldun mu?
Olmaz mı dedim.
Peki dedi, imkansız aşk var mı?
Elbette dedim.
Peki, nasıl bir şey!
Dedim aynı iki kişilik aşk gibi,
Uykusuz kalırsın, ekmekten aştan kesilirsin.
İçki sigara içmiyorsan katran gibi çay içersin.
Pencere dostun olur, yastığın diken.
Bazen mum ışığı dahi aydınlığın olur, gün doğmasın dersin.
Demek ki farkı yok, diğeriyle aynı dedi,
Farkı var dedim.
Buda iki kişilik ama diğerinden tek farkı,
Birinin diğerine karşılığı yok.
Ahmet Bağçe
Uzaktan sevmek imkansızlıktır belki,
Belki imkansızlığı sevmek deliliktir.
O halde aşk bir delilik değil mi?
Deli gibi sevdim demek akıllının sözleri mi?
Ahmet Bağçe
AŞKIN GÜZELLİĞİ
Mevsimler diyorum, benim kapımı çalan mevsimler,
Ne yalnızlığa terk eden gecelere, nede sessiz gecen gündüzlere benzer,
Döner dolaşır uğrar üç ayda bir.
Bazen bulutların geçişini seyrederiz birlikte, bazen rüzgârın delirişini,
Hele o yağmur damlalarının şakır, şakır yere düşüşüne ne demeli,
Ninni söyler gibi uyku getirir gözlere.
Güneşin bunalttığı da olur, gölge arattırır bizlere.
Hüzünlendirdiği de olur bazen,
O dert küpü olmuş, canlılığını kaybetmiş yapraklar teker, teker düşerken kara toprağa.
Hele biri var, ne odun koyar nede kömür,
Kuzey rüzgârlarıyla sofrasını kurmuş dalarlar sohbete.
Bir of çektiler mi dondururda dondurur.
Ben en çok bu kış mevsimini severim, doya, doya yaşarım aşkı bu mevsimde.
Kar yağarken ve yağdıktan sonra,
Diğer mevsimlerde ulaşamadığım sevgilime ulaşırım hayalen.
Hani derler ya; aşk sonbaharda güzel, bana da o aşkın güzelliği kış mevsiminde.
Ahmet Bağçe
Bu kadar zor mu sevmek, hele sevip de sevilmemek. Ellerim kelepçeli kollarım bağlı mümkün mü sana sarılmak.
Ahmet Bağçe
EL ELE TUTUŞUP
El ele tutuşup geziyorlar ya bazı çiftler,
Bazen göz göze gelip bakışıyorlar,
İşte onları görmek istemiyor gözlerim,
Moralsizleşiyor, acıyor yüreğim.
İçeriye atmak istiyorum kendimi,
Çıkmakta istemiyorum dışarı bazen,
Tek başına yolda yürümek burukluk yüklüyor,
Dolaşıyorum yolları üşüyerek, inciniyor içim.
Bazen uzaklara takılıyor gözlerim,
O vakit düşüncem dilleniyor kendiliğinden,
Diyorum bir sen olsan birde ben el ele tutuşup,
Salınarak gezsek Ne iyi olurdu değil mi?
Ahmet Bağçe
Sen yaklaştıkça uzaklaşan, çözümü zor bir muammam bir imkansızım, ulaşamadığım gökkuşağımsın.
Ahmet Bağçe
İLACI YAR KALBİNDE
Gözlerime hiç bakma, kalbim gibidir,
Bakmazsa da atamaz ekranından seni.
Uyumanı bekliyorum gideceğimde,
Gidecek yerim olsa giderdim belki;
Bir çaresizlik içindeyim sebebi belli,
Dokun bak çırpınışına kalbimin,
Derler ki bu çırpınma tıpkı aşk çırpınması gibi
İlaç fayda etmez, tek ilacı var oda yâr yüreği..
Ahmet Bağçe
Seni düşünürken susuyor yüreğim
Çevirmiyor kelimeleri dilim,
Özlemin tavana vurmuş dolanıyor hayalin.
Ey benim her saniye dilimde doladığım,
İsmini hecelerken geliyor mis gibi kokun,
Sızlıyor burun direklerim.
Ahmet Bağçe
Daracık yüreğime, sığmayan yürek mi var.
O yürek nice dertlere ev sahipliği yapar.
Özlem doludur, acı doludur, hasret doludur,
Gelene de, gidene de ağlar, acı içinde yanar.
Ahmet Bağçe
Artık söz geçiremiyorum.
Diyorum ki, ah be yüreğim.
Baksana ırmağa döndü gözlerin,
Daha ne kadar akacak
Sil o gözündeki yaşları,
O nasıl silmişse seni,
Sende sil gözlerindeki yaş gibi.
Ahmet Bağçe
Ne çabuk geçiyor günler,
çiçeğini açtı sümbüller,
hasretim bağrımı deldi,
vakit daraldı tez gel.
Ahmet Nağçe
ÖMÜR BİTİYOR
Anne yok olunca hayat damarı kesiliyor insanın,
Ölen anne oluyor sense yaşamayan.
Eksikliğini bilenler bir yerine parça olurken,
Kanını emiyor kan damarından.
Oysaki ihtiyacın sadece sevilmek her el uzatandan,
Maksat farklı olunca art arda akıyor gözyaşların pınarından.
Çünkü hayat damarın esir olmuştur çoktan,
Biten ömürken çile miras kalıyor geride kalana.
Ahmet Bağçe
SENSİZLİK ÇÖKÜNCE
Sen yağmurlu havada ıslanmışken korkarmısın ıslanmaktan,
Ben kuru havada sırılsıklam ıslanırken heyecan basar bağrımı.
Yeter ki sen yüreğime yağ, gölgen şemsiyem olsun başıma,
Yağan yağmur olsun, korkum bize sendeki olan ilgisizlikten.
Gökyüzü gibisin bazen açık, bazen kapalı, bazen de parçalı,
Bazen şöyle bir görünürsün çiseleyen yaz yağmuru gibi.
Bu yüzden severim belki havanın yağmurlusunu da,
Sensizlik üzerime çökünce yağman için duana çıkmak gelir içimden.
Ahmet Bağçe
SOR İSTERSEN
Geçmeyen vakit var ya,
Gecenin sabahı beklediği gibi.
Yolun dönemecinden çıktı çıkacak diye,
İşte öyle bekledim pencerede seni.
Sor istersen penceremin camlarına,
Kaç kez dayandım buğulandı nefesimden.
Dayadım başımı bakındım bir köşesinden,
Yüreğim fırlarcasına kabardı yerinden.
Hani yokluğuna alıştım da alışamadım sensizliğe,
Sersemleşti yüzüm gülmek gelmiyor içimden.
Sakın şaşkın deme sensizlikten yaralanmış halime,
İstersen gel gör her zamanki gibi aynı duraktayım.
Tersten esiyor dokunuyor tenime rüzgâr,
Ortalıkta ne yağmur var nede bir kar,
Boş çuval gibi yığıldı dermansız ayaklar,
Umutlu bakışın, umutsuzluğunun ardından.
Ahmet Bağçe
VE SONRA DEDİ
Ardımdan gitme dedi ağlamaklı vaziyette,
Acın, acımdır.
Beni pişmanlığımla yalnız bırakma,
Bilirim damlasıyım senin gözyaşlarına,
Bak tıpkı benim gibi,
Ter düştü ensene, ıslandı kirpiklerin.
Öyle kal gitme,
Gidersen dayanamam buruk kalır içim,
Baktım, suskun bakışı vardı gözlerime.
Ve sonra dedi,
Tamam, ayrı yaşayalım ama ayrılık yaşatma bize,
Ne diyebilirdim ki, belki aşk’tı bizi böyle söyletip ağlatan.
Ahmet Bağçe
AK DÜŞMÜŞ
Şimdi hesap soruyor benden seneler,
Bulamadın diyor kendine romantik bir yer.
Bak beyaza boyanmış sakallar,
Ağarmış simsiyah saçlar,
Tane, tane sayılır olmuş karalar.
Ahmet Bağçe
İÇİM AĞLADI
Dün sonbaharı yaşadım,
Rüzgârıyla, yağmuruyla soğuk ve kasvetli havasıyla,
Hem gözlerim, hem de içim ağladı.
Doluya döndü yağmur bulutu, buz kestim titredi içim.
Bir, bir dökülüyordu yapraklar dallarından.
Sen geldin aklıma,
Bir zamanlar bende yaprak gibiyken dalında,
Şimdi koparılıp atıldım yakandan.
Ahmet Bağçe
Ne diye aldın süpürgeyi eline, doğa pisliği stok etmiş toprak üstüne. Ekolojisi bozuk acuna ne yapar elindeki süpürge.
Ahmet Bağçe
Dört çeker arabam yok ama iki çeker ayaklarım var. Allah güç kuvvet versin. Uzaklara koşuyor, yakınlara yürüyorum.
Ahmet Bağçe
Aşk sanal olmamalı, Şayet Kerem ile Aslının aşkları facebookda olsaydı, onların aşklarından bahsedilirmiydi. Ferhat aşkı için dağları dozerle delseydi aşklarından söz edilirmiydi. Aşk sanal değil, onların aşkları gibi gerçek olmalı.
Ahmet Bağçe
HEVES DEĞİLDİN
Keşke sevgi dolu olsaydın,
Kırmasaydı gözlerin kalbimi,
Rüzgâr gibi sert esti bakışların.
Kum doldu yaşardı gözlerim.
Sadece sevmişti seni yüreğim,
Kırılması mı gerekirdi umutlarım.
Kırıldı dalım şahlanan budaklarım,
Deryada değil aşkından boğuldu sevgim.
Affet diyorsun kalbim affeder mi seni.
Derdim hissettirmekti kesildi nefesim,
Kalbimin derinlerine gömmekti sevgini,
Ezildi duygularım, kırarak öptün beni.
Sen bana bir heves değildin nefestin,
Kocaman sevgi taşıyordu şu küçük kalbim,
Beklentim kadar kırıldı paramparça oldu umutlarım.
Rüzgâr küçüğünü söndürdü de alevlendi büyük sevgim.
Ahmet Bağçe
Ne kadar uzak olsan da, uzaklığın hayallerim kadar yakın bana. seni hayalim de oluşturur, yüreğimde taşırım.
Ahmet Bağçe
OTLANMADAN GELEN BÜYÜK BAŞA BİR ZAMANLAR HERGELE DENİRDİ
İki oda bir mabeyin dedikleri şimdinin bir artı bir bile olmayan kerpiç evde büyüdüm ben. 50 yâda 60 metre kare büyüklüğünde bir ev. Hani WC diyorlar ya, biz ona tuvalet veya ayakyolu diyorduk, oda avlunun münasip bir yerine kerpiçten yapılmış, bir duvarı avlu duvarından oluşmuş, geriye 2,5 duvarın yarım duvarına anahtar görevini yapan gorası bile olmayan birbirine dizayn edilmiş tahtaları gene üç kuşak tahtanın çakılmasıyla oluşturulan bir kapısı vardı tuvaletimizin. Geceleyin karanlıkta ihtiyaç hissedildiğinde çocukluk ya zulümdü, tuvalete çıkmak için evde ağabey, abla her kim varsa ona birlikte tuvalete gidelim mi? Beni beklermisin diye yalvarırdık. Hele kışın daha da sıkıntıydı. El ayak oynamıyor derler ya işte öyleydi zordu soğukta ayakyoluna çıkmak. İki oda dedim ya anne, baba, kardeşler, büyükanne ailede her kim varsa birlikte oturulur, küçükler bir odada, anne, baba diğer odada yere yatak serilir yatılırdı. Birlikte yemek yenir, sofra evin annesi, büyük kızı, hala veya teyze kimlerle birlikte isek onlar vasıtasıyla hazırlanır ve yemek sonrası onlar tarafından kaldırılırdı. Evin küçük çocukları da yardım ederdi. Öyle masada yemek yeme gibi bir adet yoktu. Büyükçe bir sofra, üzerine açılır kapanır bir sini atlığı ve büyükçe bir sinide o altlık üzerine konur, onun üzerinde tabaklar konurdu. Yemek sonrası bir hummalı çalışma oluşurdu, bulaşıklar yıkanır, Evin çocukları yemek sorası babaların ellerini yıkaması için ibrik, leğen sabun ve peşkir getirirdi, babanın dedenin eline su dökerdi. Sonra havlu verilirdi, yıkanan ellerin silinmesi için. Ardından testiyle su dağıtılırdı. Teşekkür etmezlerdi de ömrün çok olsun diye dua ederlerdi. Yatsı namazı sonrası yenecek meyveler hazırlanırdı. Kahveler yapılır, ardına içilecek çay demlenirdi. Hatta evin babası hadi oğlum Mehmet ağalara veya Hasan emmine git söyle gelsinler oturalım diye gönderirlerdi biz çocukları. Öyle geçerdi çocukluğumuzda gecelerimiz. Geceleri dedim de günlerimizde özellikle bahar aylarının gelmesiyle, daha okullar açık iken öğrenciler okula giderken, sokakta onlardan başka görünen canlılar da yok değildi. Babaannem onlara hergele diyordu. Hergele ne bilirmisiniz! Her evin ahırından salınan çobanın geniş bir alanda toplayarak akşama kadar otlamaya götürdüğü, gene akşamleyin topladığı alana geri getirip salıverdiği kendi başlarına ahırına gelen ineklerin sürüsüne deniliyordu. Bazen sığırda derlerdi. Sığırlar geldi mi? Dedikleri de olurdu. Birde eve geç geldiğimizde nereden geliyorsunuz hergeleler veya yaramazlık yaptığımızda da gürültü yapmayın oturun şuracığa hergeleler diye de kızdıkları yâda sevgi ifadesini vurguladıkları da olurdu hergeleler diyerek. O günlerde belki biz çocuklara eğlenceli değil gibi görülse de şimdi düşünüyorum da çok eğlenceliymiş. Mutluydu anneler, babalar, neneler, dedeler. Şimdilerde o havayı, o ortamı kaç kişi yaşayıp mutluluğu tatmış oluyor.
Ahmet Bağçe
NAKİT SIKINTISI
Ardından o kadar koştuktan sonra yoruldum, bir fırsat bulup ne konuşabildim, nede kendisine olan tutkunluğumu belirtebildim. Kelimenin tek anlamıyla sıkıldım. Hani derler ya yakamdan düş diye yakasından düşüp sevgisini içime attım. Dedim olmuyor, olmadı en güzeli uzaktan sevmek demek ki kendisini celp edemedim, kendime çekemedim. Bir gün limanda can sıkıntısı içinde adımlıyordum. Hava soğuktu. Marmara’nın havası diğer yerlere göre çok farklıdır. Soğuk esen rüzgâr insanın yüzünü çatlatır, acı biberin dili yaktığı gibi yakar. Bu soğuk havaya rağmen evde duramadım dışarıya attım kendimi. Limana teknelerin biri geliyor biri gidiyordu. Tekneciler işinde gücündeydi. Benim gibi gezinenlerde yok değildi. Bazıları denizi seyrediyor, bazıları benim gibi düşünceli, düşünceli adımlıyordu. Acelesi olanlarda yok değildi, onlarda bir yerlere gidiyor, kısacası gün her günün aynısıydı. Hani derler ya evli evine köylü köyüne, o gibi gelen giden eksik değildi. Üşümüştüm kahvede bir çay içeyim dedim. Kahvehaneye doğru yöneldim. Birkaç adım attım ki, karşımda o. Evet karşımda o vardı. Nasıl anlatayım, onu karşımda görünce yüreğim güm, güm atmaya başladı. Havanın soğukluğuna rağmen bulgur, bulgur ter dökmeye başladım. Merhaba dedi heyecanımı doruk noktasına getirdi. Merhaba dedim. Adımlayalım mı dedi. Adımlayalım dedim. Sahil boyunda biraz gezindik, gezinirken de bir birimizi tanıma fırsatı bulduk, ilk anki gibi heyecanlıda değildik. Heyecanımız yatışmıştı. Bana, seni çok mu yordum, peşimde az koşturmadın dedi. İlk zamanlar her köşede karşıma çıkışına bir anlam vermedim ama sonra anladım ki peşimdesin. Gülümsedim dedim ne yapayım bunun suçlusu ben değilim. Neden dedi, nedeni çok kolay, o kadar güzelsin ki, af buyur mıknatıs gibi beni kendine çektin dedim. Kahkaha attı. Ömürsün, hadi bir yere oturalım dedi. İçimden eyvah dedim, bu kadar yol kat etmişken cebim karizma mı beş paralık edecek, üzerimde nakitte yok, hadi bakalım şimdi ne yapacaksın dedim. O sırada gözüm martılara ilişti. Aklımın jetonu düştü. Kapalı yere mi oturalım yâda kendimize ve martılar için simit alıp, şu gemilerin halat attıkları baba dedikleri demire yaklaşıp simit mi atalım dedim. Harika dedi. Hem sohbet etmiş, hem de martıları izleriz çok severim dedi. Simitçiye doğru yöneldik. Oh iyi oldu, çaydı, latteydi, burgerdi, hamburgerdi, keki tostu dünyanın parasıydı. Ya nakit yok gitmesek desem cebimin o anki nakit sıkıntısını yanlış değerlendirecekti, tanıştığına, tanışacağına pişman olacaktı. Şey dedim o kadar konuşmamız arasında bir şey unutmadık mı? Dedi ne gibi!
Ahmet Bağçe
Arkası yarın
Hayat bana kendimi unutturdu ama çok derin bir çizgi olmuşsun seni unutturamadı.
Ahmet Bağçe
İŞTE O AN
Bana beni nasıl görüyorsun demiştin ya,
Sana, sen benim kar tanemsin demiştim.
Suratın ekşimişti, soğuk bakmıştın yüzüme.
Ve dedin ki, o kadar soğukmuyum?
Tabi’ki hayır dedim soğuk değilsin,
Ben seninle yol kat ederken,
Yağan karlar gibi zarar vermedik birbirimize,
İşte o an yüzündeki pembeleşme öldürdü beni.
Ahmet Bağçe
Kar yağışı sevilir ama soğukluğu yanaştırmaz yanına. Beni sensiz bırakma, içten sarıl bana, ömrüm feda olsun sana.
Ahmet Bağçe
Senin değerini sarraf ne bilir, her görüşte yerinden fırlayacak gibi olan kalbim bilir.
Ahmet Bağçe
BU AŞK MI YOKSA TAKINTI MI
Çok şaşkınım. Hem de öyle, böyle değil. Ben yokmuşum gibi davranmaya başladı. Sanki o mekânda hiç yokum. Yani hayatıma hiç girmemiş sanki ona açılan yüreğime hiç yerleşmemiş. Bir aradayken yalnızmış gibiyim, ayrı olduğumuz zamanda aramıyor. Taktik değiştirdi. Endişelerim beni zihnen yoruyor, düşüncelerim arap saçına döndü. Sevmem konusunda bir yanlışım yok, yok, ama sevmeyi beceremiyorum diye kendime kızıyorum. Kısacası sevmeyi beceremedim. Sizde de oluyor mu? Gece gündüz onu düşünüyorum, onunla olmak, birlikte oturup kalkmak, uğruna akla gelmeyecek şeyler yapmak istiyorum. Peki, bendeki bu aşk mı yoksa takıntımı?
Ahmet Bağçe
Herkesin bildiğini felsefe, felsefenin bildiğini herkes bilmez. Benim seni sevdiğimi senin bilmediğin gibi.
Ahmet Bağçe
Şaşkınlığıma neden şaşırdın ki; Bir anda seni karşımda görünce, aklım dumura uğradı.
Ahmet Bağçe
İnsan özgürlüğüne kavuşmak için uçmak ister ama kanat tesisatı olmayınca sınırlıdır özgürlüğü.
Ahmet Bağçe
AHIM SANA KALIR
Ey dert sallanma ulu orta arenada,
Yoksa ahım sana kalır vahı bana.
Ya, senden izin mi alacak koca dünya,
Sen değilmisin amanlar içinde yanlış yapan.
Hangi gönlü saptırmadın doğru yolundan,
Keşke zamanı geri alabilsek,
Yaptırdıklarını yapmayıp, aldığımız dersten pay çıkarsak,
Sütten çıkmış ak kaşık gibi beyaz sayfalar açsak.
Ahmet Bağçe
Bir poz verelim güller arasında, Yok, sayalım dikenlerini. Unutalım kederleri, dertlerimiz su gibi aksın deresinde.
Ahmet Bağçe
Duştan sonra kollarımda oluşan bir kokum var ya, işte sen yanıma yaklaştığında bana gelen koku o kokunun aynısı.
Ahmet Bağçe
TAKLİT EDİLMEZ
Sen benim büyük hesabım değil,
Küçük hesabımsın.
Ancak küçük olan damlalar göl olur taşar,
Sana olan sevgim biriken damlalar gibi göl oldu bilmelisin.
Beni senden farklı eden, sana özelim,
Çünkü benim sana olan sevgim gerçektir, taklit edilmez.
Ahmet Bağçe
Seninle yaşamak,
Seninle yaşlanmak istiyorum dedi.
O an kanım dunmuş akmıyordu sanki.
İşte o zaman inanır oldum,
Senin için kurduğum hayalimin güzelliğine.
Ahmet Bağçe
OK FIRLIYORDU GÖZLERİNDEN
Kontrolü beynimdeydi saçlarını okşarken parmaklarımın.
Dokunurken her teline dalga, dalga geliyordu nefesin.
Yüreğimde yaşatıyordum sevgini ve dokunabilmeyi tenine,
Sen konuşurken aşk damlıyordu dilinden kalbime,
Ya o gözlerin, bakışında ok fırlıyordu gözlerinden gözlerime.
Hele başını göğsüme yasladığında düşündün mü neler hissettiğimi,
Ve sen bir kelebek gibi narindin, korkardım kırmaktan kalbini,
Ya benim yüreğim, dilediğin kadar dokunsan da kırılmazdım,
Dayadığında başını omzuma kapatırdın gözlerini dinlerdin kalbimi,
Şu aşk yoksununun yüreği neler diyor ezber yapardın kelime, kelime.
Ahmet Bağçe
HANGİ DURAKTA İNDİKİ
Benim kalbimde iz bırakan istasyon,
Ne zamandır beklerim yoldaşım oldu bayatlamış çaylar.
Askıdaki kupalar gibi kanepeler bir doluyor bir boşalıyor,
Ne gelenim var, nede son durağında inenim trenden.
Hangi durakta indi ki umudumu yitirdim.
Bırakıp gidesim var ama ya gelirse der beklerim.
Gök delindi kar ile yağmur kucaklaşmış yağıyor sevincinden,
Ayaklarım uyuştu üşüyor ellerim beklemekten.
Ahmet Bağçe
BEN HANIMDAN KORKMAM
Bahçemde su suluyordum, muhtar geldi, dedim nereye. Dedi yukarı mahallede ölü ölmüş oraya. Dedim bekle bende geleyim. Dedi hele acele et. Beraberce gittik ölen ölünün evine. Neyse efendim o sırada çekimci geldi. Başladı çekmeye. Çekimciye dedim, bak çekimci çekme. Benim burada olduğumu hanım duyarsa der sen su sulamıyonmuydun ölen ölünün yanında işin ne. Çekimci dedi sen hanımdan korkuyorsun. Dedim valla yok. Ben hanımdan korkmam, Korkacak ne var!
Ne derse yapıyorum.
Ahmet Bağçe
Veda edip gitmene dayanır mı gönlüm,
Senin için azmı emekledi yüreğim.
Yanlış yapma, bırakma üzüntüye,
Aşkınla doldu taştı, dağıldı kalbim.
Ahmet Bağçe
YAZARAK ANLATAYIM
Öyle özlüyorum ki, iple çekiyorum pazar günlerini,
Sana gelmek için delik deşik ederim olumsuz ihtimalleri.
Kıyında dolaşmak isterim ağına takılmak için,
Okyanusun dibinde de olsam kulaç atar gelirim.
Alışkanlığımdın özlemim oldun, bir ağırlık çöktü yüreğime,
Çizgim oldun, yakın etmek istiyorum uzaklığını,
Çok şeyler demek isterimde çözülmüyor dilim,
Yazarak anlatayım desem bitti divitimde mürekkebim.
Ahmet Bağçe
AŞKI BENİMLE TAT
Bazen yalnız kaldığımda yalnız değil gibiyken,
Bazen de kalabalıkta yalnızlığa bürünür içim,
Aklımdan hep sen geçersin,
Senin aklından geçemediğime kül olur yüreğim.
Senden istediğim merhabalık değil, arkadaşlık,
Başkaları değil sen ol bana kalabalık.
Zaman akıp giderken aşkı benimle tat,
Güneş doğmadan gelir mi aydınlık.
Ahmet Bağçe
KAR GİBİ BEYAZLIK
O kadar derbeder olmuşum ki,
Sessizlik şarkıları, şarkılar seni,
Sende yalnızlığı yaşatıyor bana.
Saçlarımda tane, tane kar gibi beyazlık.
Bir hüzün akıtıyor yanaklarıma.
Sensizlik ve dağınıklık içinde kurudum,
Çöle döndü sağım solum,
Sessizlikle, hüzün vede sensizlik kumu oldu bana.
Ahmet Bağçe
Ben çayın kırmızısını, aşkın koyusunu, sohbetin şekerlisini, günün güneşlisini, denizin durgununu severim.
Ahmet Bağçe
TAMİRCİMİSİN
Bu nasıl bir sevgi, nasıl bir özlemek,
Sol tarafıma saplandın bir kurşun gibi,
Neşteride sen oldun doktorun.
Ormanın derinliğinde yeşili giymişken,
Bana denizin mavisini giydirdin.
Tamircimisin nesin sen,
Kırılmış yüreğimi onardın,
Beni ben halime sen getirdin.
Ahmet Bağçe
ACIYI TATMADAN AŞK YAŞANMAZ.
Artık suskunluğun oluştuğu, düşüncelerin arttığı, koca dünyanın dar geldiği ve küçük bir odada kafanı kurcalayanla hayale daldığında, hayatın o aklını alanla anlam kazandığını fark ettiğiniz an, ne denli derin hislerinizin olduğunu anlatacak kelimeleri bulmakta zorluk çekersiniz. İşte dünyanın her yerinde farklı dillerle de olsa bunun adına "aşk" diyorlar. En büyük mutluluk kaynağıdır aşk. Düşünceler bir noktada odaklanıp, bazı zaman değil, her zaman bir arada olmak, duygularını anlatmak, göz göze gelmek, o anı tarihlendirmek ister insan. Sevinmenin, sevilmenin, üzülmenin, ıstırabın, özlemin, acının kısacası hepsinin bir arada yaşandığı, mutsuzluğun aslında mutluluğunun kapı aralığı olduğunun anlaşılmadan yaşandığı andır aşk. Kısacası acı tadılmadan aşk yaşanmaz.
Ahmet Bağçe
Kalbimin ortağı, sen hayatıma girdiğinden beri, dünyamı gözlerime lens olarak taktım, bir başka görüyor gözlerim.
Ahmet Bağçe
Şelale ve deniz arasında gül bahçeleriyle çevrili cennet gibi yere mahkûm etseler, sensizsem idamıma razıyım.
Ahmet Bağçe
MARTILAR, DENİZ VE FIRTINALAR
Martıları hangi fırtına korkutur ki,
Sevdiği denizinden ayrılsın.
Onun görevi rüzgârı taşımaktır kanatlarında,
Ne atarsan at yeter ki yiyeceği olsun,
Pike yapar yakalar gagalarıyla.
Bir kargaşa, bir gürültü çıkarır insanlar gibi ama,
Onların tek mücadelesi mideleri için.
Ahmet Bağçe
O gün bir kartpostal gelmişti. Kartta muhteşem bir cümlen yazılıydı. Hatırlamıyorum dedin. Oysaki ben hiç unutmadım;
Ahmet Bağçe
O din, dil, ırk ayırımı yapmayan, zengin ve siyasiler gibi fakiri sevmeyen, el değiştikçe kuruşa dönen, para gibiydi.
Ahmet Bağçe
GÖKKUŞAĞI GİBİYDİN
Hatırlarmısın bir zamanlar topuzdu senin saçların,
Simsiyahtı, öyle çok dokunmak isterdim ki,
Uzatırdım ellerimi çekerdim gerisin geri,
İzin almak için bakardım gözlerinin içine,
İki şey dürdüklerdi içimi. Biri benim dokunmak isteğim,
Diğeri ya dokundurmaz geri çekerse pürçüklerini,
Öylede güzeldin ki, güneşi yansıtırdı mah yüzün,
Bütün renkleri üzerinde toplamış, gökkuşağı gibiydin.
Ahmet Bağçe
MUTLU SON SANA VE DUYGULARINA
Sen doğduğunda ben yoktum yanında,
Bugün senin doğum günün gene yokum yanında.
Farkındayım, pencere önünde bakarsın,
Gülen yüzün durgun bakışların uzaklarda.
Umut ektiğin sevgiden hüsran biçiyorsun.
Masanda bütün bir pasta, sen ve yalnızlığın,
Masumca bir beklenti içinde, avunuyorsun duygularınla.
Takılmışsın hayallerinle bir sevda masalına,
Sonra irkiliyorsun bir telefonla,
Bir ses diyor, beni uzakta mı sanırsın!
Canım doğum günün kutlu olsun,
Ben uzak da olsam bak telefon kadar yakınım sana.
Yoksa pişmanlık mı doğdu duygularına,
Doğmuşsa bak mutlu son sana ve iyimser duygularına.
Ahmet Bağçe
SEVGİNDE LAZIM
Gittikçe büyüyor sevgin, ısınıyor kalbim,
Hayat seninle akarken ben akışında olamıyorum.
Çıkış noktası kalbim olunca çıkmaza gidiyor hayallerim.
Hele gözlerine bakarken söylemek istediklerim,
Bir birine dolaşıyor meleğim.
Doktor değilim, avukat değilim,
Sanatkâr hiç değilim ama seven biriyim.
Herkese hava, su, ateş lazımken,
Bana bu temel maddelerle birlikte sevginde lazım.
Ahmet Bağçe
SEKİM BİLE YOK
Işığını göremeyen,
Güneşinden mahrum olmuş, ağaç gölgesindeki toprak gibiyim,
Üzerine serpilmiş yapraklar altında, için, için çiliyorum ben.
Bir sekim bile yok oturacak.
Dört duvarım yıkık,
Ne kapım, nede pencerem var,
Yaşını almış yolun sonu yar olmuş,
Gençliğime doyamamışım ben.
Ahmet Bağçe
SANCILI GEÇİYOR
Bu şarkı senin olsun,
Yasla başını omzuma,
Kapat gözlerini dinle,
Mazide ikimizden kalan anılar,
Geçiyor gözlerimin önünden.
Şimdi sen iç çekiyorsun, ben ah,
Ne ayrı olabildik, nede beraber,
Sancılı geçiyor karşılıklı yalnızlık.
Ahmet Bağçe
Doktorun reçeteye yazmadığı tek ilaç cehalet ilacıdır, cehaletin reçetesini ÖĞRETMEN yazar.
Ahmet Bağçe
KISKANIR OLDUM
Aşkım gene sensiz uyandım özür dilerim.
Her zamanki gibi sensiz sabahım,
Karanlık gece gibi gündüzüm,
Bir kuyu içindeyim sanki güneşi görmüyor gözlerim.
Bir gece daha arkamda kaldı,
Daha kaç geceler kalacak arkamda.
Doğrusu kıskanır oldum üzerine doğan güneşi.
Benim her gün yüreğimde doğan ebedi yaşayacak olan aşkım.
Ahmet Bağçe
Elmada yedim narda, acının en alasını tattım ama asla haram tatmadım.
Ahmet Bağçe
O DA GEÇER
Öyle çok bekledim ki,
Yaş akmaz halde kireç bağladı gözlerim.
İstedim ki son nefesime değin yanımda uyusun,
Doyasıya seyredeyim, saçlarına dokunup, yüzünü okşayayım,
Terleyen alnından terini silip, gözaltından öpeyim.
Bil istedim kırılmış bir kalple seni beklerken,
İçimde çimlenen sevginin girdabında boğuldum.
Aslında sana şükran borçluyum bilirmisin,
Ölüyorum dediğim anda girdin hayatıma,
Debelenmeme sebep oldun, sevdirdin kendini bana.
Sevmenin acı olduğunu derlerdi, şimdi anladım,
Senin sevgin hayatımın geri kalanına acı sos oldu,
O da geçer dedim umursamadım tavrına, tavırlarına,
Kolay değildi seviyordu bu yürek, sabrediyordu acına, acılarına.
Ahmet Bağçe
Masadaki resmimin yanına resmini koy, bizi sevgili sansınlar. Birerde demli çay olsun ki sevdaları demli desinler.
Ahmet Bağçe
Sana olan aşkımı çocukça buluyorsan, o zaman benden büyümemi bekleme. Onu yüzüme değil kalbime söyle.
Ahmet Bağçe
Senin için en güzel yer, sana ayırdığım ve senin için çarpan kalbim. Onu kırıp dağıtmadıkça ömrüm elverdiğince kal.
Ahmet Bağçe
Suyu soğuk, kanı bir acı söz dondurur.
Ahmet Bağçe
Her uyandığımda aklımda sen,
Uyuduğumda ziyaret edenimsin.
İçime düşen sen, yüreğime ateşin,
Âşık olmak buymuş meğer,
Ahmet Bağçe
ÇİÇEKSİN
Gecenin ay ışığında kararmış yüzün,
Esamende yazılı gök mavisi,
Hangi kara silinmedi de,
Aşkımı silmeye çalışırsın alnından.
Dur eğil de bir bak, toplamışsın bütün karaları üzerine,
Oysaki denizinde mavisin, kızılsın, köpük beyazı,
Toprağında yeşilsin, sarısın doğamın güzeli,
Ya içimde; İçimde rengârenk çiçeksin çiçek.
Ahmet Bağçe
Sana hastayım diyorum, ilaç olmak yerine, geçmiş olsun diyorsun. Ne! Deyince aşk olsun diyorsun. Seni anlamıyorum.
Ahmet Bağçe
Benim en çok ihtiyacım olan sen,
Bir fincan kahve yâda bir bardak çay gibi,
Sonra sonbahar esintisi içinde bir çift güzel sohbet,
Ve gönlüme aşk ile dolan, Anadolu aşkları gibisin.
Ahmet Bağçe
GÜZ YAĞMURU
Kulaklarım çınlıyor beni andığında,
Bir hıçkırık tutuyor ardı ardına,
Sonra nezle olmuş gibi hapşırık,
Gözlerim buğulanıyor yaş ile.
Aşkın sanki sonbahar rüzgârı,
Dokundukça sen kokuyorsun tenimde,
Ne ilkbaharın yağmuru, nede iğdenin çiçek açması,
Nede yaz sıcağı, güz yağmuru gibi yağıyorsun üzerime.
Ahmet Bağçe
Seni seviyorum demek zor olsa da, gözlerine bakınca saatler duruyor sanki, gökleri bir başka görüyor insan.
Ahmet Bağçe
Şimdilerde eskiyi özlemlerle anıyoruz. Mısır çarşısına nur mu doğdu ne!
Ahmet Bağçe
LİMONİ HALİM
Bazen düşünüyorum da,
Diyorum sabah neden olmuyor.
Bazen de diyorum sabah olmasın.
Ne diyorum, ne istiyorum bilmiyorum!
Bazen tuzlu,
Bazen limoni halim,
Çorba da tuzsuz limonsuz tad vermiyor ama,
Balda tuz ile limon tat bozuyor azizim.
Ahmet Bağçe.
Seninde beni özlemeni beklerdim, bir tek benim özlemim havuz problemi gibi, çözümü kolay olmuyor.
Ahmet Bağçe
Olgun meyve, kökünde durursa sapında kurur, sapından koparsa toprakta kaybolur.
Ahmet Bağçe
İçimde öyle bir zehir var ki, ne öldürüyor nede onduruyor. Sabrın sonundaki selamet neredeysen çıkta gel.
Ahmet Bağçe
Vagonlar birbirine bağlı gider ama bütün vagonları bir lokomotif çeker.
Ahmet Bağçe
Keserde, testerede bir çeşit kesici ama testere biçerken, keser yontuyor.
Ahmet Bağçe
SENSİZ YAŞAYAMAM
Seni nasıl sevdiğimi bilseydin dalardın belki,
Sallardın başını rüzgârın ağaçları salladığı gibi.
Belki ağlardın, boğulurdun hıçkırıklara,
Kahrederdin belki uzatılan eli tutmayan ellerine,
Görmek istemezdin aynada tarumar olmuş yüzünü.
Sanmam ama tahrip derdin belki kendini.
Ne diyeyim, sen bende bir umutsun, tükenmeyen umudum,
Beynimin içimde yalnız yaşayan tek yıldızsın,
Ve sen içimde tükenmeyen umudum olunca,
Mümkün olur mu? Sensiz yaşayamam.
Ahmet Bağçe
GÜLEREK AYRILIK
Geçmiyor ömrümün gerisinde kalan hatıran,
Kimi zaman hüzün, kimi zaman huzursuzluk hatırda kalan,
Hangimiz doğru, hangimiz yanlıştı bilmem ama,
Bir araya geldiğimiz zaman,
Gülerek ayrılığımızı hatırlamak zordu inan.
Ahmet Bağçe
Senin alnın benim için çok değerlidir. Çünkü bana olan aşkın, önceden senin alnına yazılmış benim kaderimdir.
Ahmet Bağçe
YORMA BENİ
Sevmek kadar güzel bir yasak var mı?
Varsa, ben o yasağı delerim.
Gözlerin kadar güzel bir cevre var mı?
Olsaydı görürdüm, bu güne kadar görmedim,
Dudakların kadar tebessüm eden var mı? Rastlamadım,
Sarılmadım senin boynun gibi sıcak bir boyuna.
Yorma beni aşkım, nazlı güzelim
Seni sevdiğim gibi başka birini sevmedim.
Ahmet Bağçe
Tekrarı yoktur hayatın,
Ne sil baştan yaşamak,
Ne de yaşadıklarını silmek mümkün.
İçten son defaymış gibi sarılmaktır sevmek.
Ahmet Bağçe
İçim gitmiş korktum kaybolmasından. İsminin baş harfi yanında görünce, içten sarıldım ikinize.
Ahmet Bağçe
Damarlarımda kan yerine sen akınca, aklım başımdan gidiyor. O zaman şu kalp bir başka çarpıyor
Ahmet Bağçe
Bir omuz istiyorum yaslanmak için,
Gözlerimi kapayıp için, için ağlamak için,
Şakaklarımı ıslatmadan.
Ahmet Bağçe
HAYATIN SONU BİR BURUŞUKTAN İBARET O HAYATI YAŞARKEN NEDEN BURUŞALIM
Dışarı çık hayatını yaşa dedi, bana bunu söyleyen bir eskiciydi. Memnundu, yâda memnun görünüyordu yaşamından. Sanki ona bütün dünya hediyeydi. Pırıl, pırıl parlıyordu gözlerinin içi. Dayanamadım sordum. Sendeki bu mutluluğun sebebi nedir. Birileri ağlarken senin gözlerinin içi gülüyor. Hafif tebessümle bana bir süre baktı, baktı, baktı. Sonra dedi. Sen henüz yaşının başındasın. Ben orta yaşı geceli hayli oldu. Sen genç yaşına, bende ileri yaşıma gelirken arkamızda çok şeyler bıraktık, ayak izlerimiz dâhil. Geride bıraktıklarının içinde hatırda neleri hatırlarsın desem, şüphesiz, ne kadar üzüntülü yaşamın varsa onları dersin. Mutlulukların hiç olmadı mı diye sorsam, oldu dersin, ama çoğunu hatırlamazsın. Tıpkı ayak izlerin gibi mutluluklarında silinmiştir hafızanda. Şimdi anladın mı? Benim neden neşeli olduğumu? Çok iyi anladım dedim. Hem de çok iyi anladım. Yarınların neler getireceğini, bugünün kazandıracağını, bugün mutlu olursan, daha özgür, daha olumlu düşünceyle, başkalarını kırmadan ve de kırılmadan yarınına daha güzel hazırlanılacağını, yarında sana kazançlı olarak geleceğini demek istedin. Bugün ayakların sağlam olarak bir yere basarsa ayak izlerin gibi geçmişinde olumlu izlerle hatırlanır demek istedin dedim. Evet dedi, şimdi sadece ellerine iyi bir bak dedi. Derilerinin tazeliğini kazı hafızana. Bir zaman gelecek buruşacak o taze görünen derilerin. Ve devam etti. Peki dedi madem hayatın sonu bir buruşuktan ibaret o hayatı yaşarken neden buruşalım.
Ahmet Bağçe
GÜZEL GÖRSE
Sana olan tutkunluğum,
Boğaz ağrısı gibi bir şey,
Ateşe boğan bademcik ağrısı sanki.
Şöyle sirke sürsen ateşim düşse,
Sarıp sarmalasan üşütmem gitse.
Hani sabah, öğle ve akşam var ya,
Günde üç defa bana güzel baksan,
Güzel görse benimde gözlerim,
Sonra dağlansa yüreğim
Ahmet Bağçe
Sana bakmayanın gözüne öyle bir bakmak istersin ki, onun bakışını gördüğün an yerinden fırlar gibi olur yüreğin.
Ahmet Bağçe
ÇİÇEK GİBİ AÇTIN
Sevdiğimi söyleyemedim ki sana,
Nefesim kesiliyor heyecan basıyor bana.
Yeterince bakamadım ki gözlerine,
Şimşek çakıyor, yıldırım düşüyor yüreğime.
Dokunamadım ne tenine, ne saçlarına,
Verdiğin elektriğini istersin diye.
Olsun böylesi de güzel, bir sevgin var ya içimde,
Ha haberin var, ha haberin yok, çiçek gibi açtın bende.
Ahmet Bağçe
Çekin elinizi kazmadan, kürekten,
Dilediği gibi aksın yağmurun suyu.
Bulandırma göledi durdukça arınır.
Siz gördünüz mü hiç,
Türlü canlıyı barındıran denizin kirlendiğini.
Ahmet Bağçe
Benim güçlü olmam, senin korkak olmanın yanında aciz kalır. Çünkü sen sevgin uğruna göze aldığın aşk kadar güçlüsün.
Ahmet Bağçe
Sevgiler büyük olunca endişe etme. Buluta kurşun işlemez.
Ahmet Bağçe
TADINDA BIRAKAYIM
Şimdi beni sildin ya!
Dindi mi gözyaşların,
Ben susuyorum,
İçim konuşuyor,
Soruyor beni neden sildiğini.
Tadını mı bozdum hayatının,
Bozmuşsam tadını,
Bende tadında mı bırakayım.
Ahmet Bağçe
SEVİYORUM YAZILI
Bir uçurtma yaptım kuyruklu yıldız gibi,
İbrişimlerini aşk ile çıtasına doladım,
Sevgimi renk, renk kâğıtla bantladım,
El yazımla sana olan tutkumu yazdım,
Gönlere bak uçurtmanın kuyruğunda,
Seni çok seviyorum yazılı,
Kıskandı uzaktan bakan yıldızlar.
Ahmet Bağçe
Gökyüzünü yağmura bırakan bulutun, güneş karşısında pek şansı yoktur.
Ahmet Bağçe
Eriyorum sen gülünce,
Kalbim çarpıyor seni görünce.
Çölde susuz kalmış gibi,
Kuruyor dilim damağım,
Sen kal yanımda yanıyor yüreğim
Sensiz eksik sol yanım.
Ahmet Bağçe
Yüreğim neden ağlarsın,
Tuz yerine acı akar gözlerim,
Dertler benim üzerimde,
Yarayı sen mi aldın yüreğim.
Sen yaralı, ben kan pınarı,
Bizim için ağlar gözlerim.
Ahmet bağçe
HAYATIN TADI
Hayat ucuz gibi görünüyor nefes gibi,
Deryasında dalgaya kapılınca anladım.
Nefesimi solurken farkında değilken,
Tadına soluduğumda vardım hayatın.
İşte seninle birlikteliğimizde böyle ucuz değil,
Az uzaklaştığında nefes alamıyorum.
Bana nefesini ver senin olsun benim yüreğim,
Soluk alıyor gibi değil hayatı birlikte yaşayalım.
Ahmet Bağçe
YASAKLIM
Dilek ağacı dedi ki;
Bir dilek hakkın olsa ne dilerdin!
Eğer bir dilek hakkım olsaydı,
Aklımdakine çıkan yolların,
Bana yol göstermesini dilerim dedim,
Uzak duramadığım yasaklım,
Ve adını sayıklayarak uyandığım.
Dilek ağacına seni,
Senin, seni sevdiğin kadar çok sevdiğimi,
Gözyaşlarımı dökerek söyledim.
Ahmet Bağçe
Nasıl olduğunu bilemediğim,
Görüş alanımda olmayan,
Karşı gelemediğim,
Kanadığı halde kanını dindiremediğim,
Yalnız yaşayan, sevdiği halde sevgisiz olan,
Karşısında çaresiz kalan,
Bir yürek taşıyorum ben.
Ahmet Bağçe
Yarın 10 Kasım ağlamak yok,
Atamın hiç ağladığı görüldü mü?
Umutsuzluğa yer yok,
Çanakkale’de, kurtuluş savaşında,
Yoksullukta hiç Atam umutsuz oldu mu?
Ahmet Bağçe
Sarhoş ederde öldürmez aşk zehiri,
Yer altında değil kalpte kaynar pınarı,
Âşıkta mantık arama, delmeye kalkar dağları.
Yanma, acı, sancı ne varsa aşktır sebebi,
Ayrılık, pişmanlık, özlem, hasret hepsi onda,
Tek çıkış kapısı gözyaşındadır.
Ahmet Bağçe
Ey dünyam sen döndükçe bana bir şeyler oluyor. Çocukluğum, gençliğim gitti, tükendi ömrüm. Dönmesen diyorum.
Ahmet Bağçe
Bazen her şey tamam oluyor da, zaman tamam olmuyor. Zaman, zamana bırakılıp bekleniyor.
Ahmet Bağçe
Şimdi gideceğim diyorsun ya,
Sana kal diyemem,
Tek kişiliktir yüreğim.
Bir gün dönersen eğer,
Hazırdır yerin.
Ahmet Bağçe
BELKİ KONARSIN
Kalbimde senin için,
Yeşil bir ağaç bulunduruyorum,
Belki bir kuş gibi konarsın,
Şarkı söylersin her dalında,
Belki salıncak kurarsın,
Çağırırsın beni sallamak için,
Ya da izlerim görünmeden seni,
Gitmesin daha çok oyalansın diye.
Ahmet Bağçe
Ne zaman göreceksin beni,
Bekle belki bir gün mü diyeceksin,
Unutma beklerken durmuyor ki zaman.
Ahmet Bağçe
BİR KORKU SARIYOR
Seni öyle seviyorum ki,
Sana bakarken kızarıyor yüzüm,
Kayboluyor güçlü sandığım duygularım,
İçime senden bir ısı sızıyor,
Ruhumun derinliğinde hissediyorum seni.
Önce gülüşün geliyor, sonra bakışların,
Yerinden çıkacakmış gibi oluyor kalbim.
Bu sefer tedirgin oluyorum bir korku sarıyor içimi.
Ahmet Bağçe
Ben yıllar var ki sensizim,
Özlemin tavana vurmuş yıldız sayar gözlerim,
Yüreğim pare, pare can alır bir umut derken,
Peki, söylermisin sen,
Aşkın böylesini tattın mı?
Ahmet Bağçe
Ben sana bir çift gözle bakıyorum da kalbim tek atıyor. Kalbin, kalbime eşlik eder mi?
Ahmet Bağçe
Seni yüreğime bir anlatabilsem,
Belki bırakır ağlamayı,
Diyebilsem öyle güzel baktığını.
Yüreğimde bakar belki senin gibi,
Belki ağlamaz onca gün gözleri.
Ahmet Bağçe
SÖZÜNDE DURMADIN
Zaman geçiyor dedim,
Deme öyle içim acıyor dedin,
Yaralarım kanıyor, kapanmıyor dedim,
Gözlerinde bir ışık göremedim.
Sevdan tükenirse bende tükenirim dedim,
Aklında bir tek ben mi varım dedin,
Ağlamayı öğreniyor yüreğim dedim.
Yarın güzel olacak,
Güneşle birlikte yüreğine doğacağım dedin,
Sözünde durmadın,
Dönüp gidecektin de neden yarından bahsettin.
Ahmet Bağçe
YENİK DÜŞTÜM
Hayalimde sen, sıcacık oda ve ben,
Hangi sabah seninle doğacağında düşüncem,
Her günüm karanlık, her gecem cehennem,
Uykum kaçık batar gözlerime yakıcı bir diken.
Bilirmisin yüreğim esir düştü yüreğine,
Gönlüm cemalini ezber tutar gündüz gece,
Tarihinde ilk defa yenik düştüm bir güzele,
Konuşmayı öğrenmişken susuyorum aklım sendeyken.
Ahmet Bağçe
Dedi bildiğin yabancı dil var mı? Dedim olmaz mı? İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Rusça hepsine yabancıyım.
Ahmet Bağçe
DÜŞÜNÜR OLDUM
Şimdi buralarda değilsin, uzaklardasın ya,
Gitmek ister olduğun yere gönlüm.
İçim git der, itiraz eder dermansız ayaklarım,
Garip, yetim kimsesiz gibi kaldı biçare yüreğim,
Ah der, bir görebilsem der dövünür,
Tek bir noktaya dikilir gözlerim.
İşte böyle bürüdü sensizlik,
Düşünür oldum, seni seninle paylaştığım günleri.
Ahmet Bağçe
YALNIZIM YAZIYOR
Yağmur olsan damlarmısın pencereme,
Kokarmısın toprak gibi çerçevesinde.
Toprak vermiyor aldığını diye korkuyorsan,
Söz sana sevgimi vereceğim şüphen olmasın.
Belki sevdan bulutların arasındadır,
Özgür burak birlikte yağsın yağmurla,
Bak yalnızım yazıyor sırtımda,
Damla toprak diye bağrıma.
Ahmet Bağçe
DEDİLERMİ
Kendimi unuttum sen varsın aklımda,
Ateş neden soğuk içimdeki ateş yanında.
Karşı tepelerden esen rüzgârlar geldi mi yanına,
Esiyor mu buralardan oralara.
Bir selam, bir haber getirdi mi uğultuları arasında,
Acılarımı hasretimi göndermiştim yalnızlığımdan,
Fırtına ekip aşk biçtiğimi dediler mi?
Dediler mi? Gözyaşlarımın meydan okuduğunu anılarıma.
Ahmet Bağçe
Karanlığım neden ters bakarsın, seninde benim gibi için kara değilmi? Bende sen gibi içim ıssız kendimleyim.
Ahmet Bağçe
Hiç âşık oldun mu?
Aşka inanırmısın dedi,
Yok dedim.
Geriye döndüm karşımdaydın,
Aklım karıştı ve dedim,
Evet, şimdi âşık oldum.
Ahmet Bağçe
Yolların bittiği yere kadar değil, sevdalıysan için acıyacak, canın yanacak, gözlerin ağlayacak, yorulacaksın.
Ahmet Bağçe
Karanlığım neden ters bakarsın, seninde benim gibi için kara değilmi? Bende sen gibi içim ıssız kendimleyim.
Ahmet Bağçe
ÜZÜLÜYORUM
Bir şeyler sormak istiyorum,
Nasıl yapıyorsun, yapabiliyorsun,
Unutmayı, aklından çıkartmayı,
Umursamayıp, içinde saklamayı.
Ben senin gibi değilim acıyor içim.
Biliyormusun ben çok güçsüzüm,
Senin gibi değilim.
Oysaki ne çok istiyorum senin gibi güçlü olmayı.
Simdi sen gülüyorsun ya!
O üzülüyor,
Ben üzülüyorum o gülüyor.
Ahmet Bağçe
Canım ne kadar çok acııyor bilirmisin,
Bilirmisin kıskanılmayı kıskanmayı.
İçimi bıçak gibi bir şey çiziyor derinmi, derin,
Bilirmisin gözyaşların çaresiz kaldığını.
Ahmet Bağçe
FENERBAHÇEM
Sarı beyazdı sahalardaki ilk rengin,
Metanetini, duruşunu meşeden aldın,
Gizledin armana bayrağımın rengini,
Muhteşemsin sen Fenerbahçem.
Dört büyükler arasında en başta sensin,
Gönlümde de, yüreğimde de teksin,
Kendini dev gibi görmedin,
Kanaryayı sembol olarak seçtin,
Yücesin, naifsin, sevimlisin Fenerbahçem.
Ahmet Bağçe
ZAMAN VARMI
Sevmek kadar sevilmekte var gönlümde,
Bilmiyorum neler geçiyor gönlünde.
Zamanı zamana bırakmak istiyorum da,
Ey sevgili vakit var mı önümüzde.
Boş zamanım yok, tüm zamanım seninle,
Sevmek gibi bir duygu ışınladım gözlerine,
Biliyorum çaba sarf edilemeyeceğini,
An içinde olacak hissini bekliyorum bir köşede.
Ahmet Bağçe
Yazmış kışmış ne fark eder, yüreğinde bir tutam sevgisi olmayanın soğuk, soğuk bakışları her zaman üşütür.
Ahmet Bağçe
Sözlerinin ötesinde bir yalnızlık sezdim. Dedim bana dünyayı gördüğün yerden bakarmısın. Dedi benden istediğin su üzerinde bir yazı okuyamıyorum.
Ahmet Bağçe
Aşk içinde söndüğünü zannettiğin bir kordur. Bir of çekince yeniden alevlenir.
Ahmet Bağçe
Bu güzel gözler sende olunca, sana her baktığımda daha çok vuruluyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
Gözleri uzaklarda olanın,
Düşüncelerinde uzak olmayan anıları vardır.
Kışın lapa, lapa karı,
İlkbaharın yağmuru,
Yazın gölgesi,
Ve sonbaharın dökülen yaprakları gibi.
Ahmet Bağçe
Ve ben susuyorum kalemim yazıyor, sonra soruyor, nedir suskunluğunun sebebi. Cevabını gözlerime bakarsan anlarsın.
Ahmet Bağçe
BAK NE HALDEYİM
Sen çölde suya benzeyen serap gibi,
Beyaza bürünmüş ova gibi,
Bulutlara okşayan gökyüzü gibi,
Hasretimdin, aşkımdın, yağmurumdun.
Ve sen tepelerden dökülen şelale gibi,
Uçsuz bucaksız yol gibi,
Kar yığınından kopan çığ gibi,
Kıyamadığım, donup kaldığım, kayan ömrüm gibiydin.
Şimdi sensiz kaldım sensizliğe gömüldüm.
Duygularım gitti, sessiz kaldım,
Yılların ardından anılarıma kör bakar oldum,
Yoruldum, çok yoruldum ağlıyorum.
Ahmet Bağçe
Neden geldim bağına,
Düşürdün beni ağına.
Gece gündüz çırpındım,
Ot bitmez çorağında.
Ahmet Bağçe
Sonra anladım ki,
Sevgi tohumunun
Toprağa ekilmediğini,
Yüreğe ekildiğini.
Ahmet Bağçe
Şatafata ne gerek var,
Analar gülüyorsa Anadolumda,
Ben huzur doluyum tahta sandalyede,
Ahşap masamda.
Ahmet Bağçe
Kapısını çaldım gel dedi. Bir tuhaf oldum, afalladım. Hırsız var demedi. Üstelik tebessümle hoş geldin dedi sarıldı.
Ahmet Bağçe
Uzakta olmanın önemimi var.
Hissetmen bile hislerime bir nefes kadar yakın.
Benim mutlu olmak gibi bir derdim yok,
Sen mutlu ol yeter.
Ahmet Bağçe
Bana da gülümse hayat,
Karşında bahtı yaralı bir gariban var.
Kurmaylarından dört mevsimin,
Bana soğuk esintisi var.
Ahmet Bağçe
İÇİME KAR YAĞAR
Aşkın susuzluğumu giderir sandım,
Kıvamı koyu geldi tıkandı kalbim.
Bir dokun yüreğime açılsın kanalım,
Dökülsün deryana sabır yüklü ırmağım.
Ben yalnız yaşadıkça dertli baharım,
Yazın sanki zemheri kızarır yanaklarım.
Dağlar sisli, dumanlı içime kar yağar,
Sen baharını yaşa, yerine ben ağlarım.
Boş ver sen benim kırık dökük anılarıma,
Dünüm gibidir bugünüm değişmez yarınım.
Her gece sonunda güneşim doğmadan batar,
Güneş görmeyen yüreğimde açar mı güllerim.
Gönlümün kırsalında uzanır yollar,
Önüme çıkar geçit vermeyen dağlar.
Her gece bizim için kurduğum hayaller,
Sabahında yok olur sonunda ayrılık var.
Ahmet Bağçe
SONBAHARIN ARDINDAN
Yazın çevresine, vakit geçirmek için gelen insanları, simit satıcılarını, tatlı çeşitleri, meşrubat, soğuk su, çekirdek satıcılarını, sokak hayvanlarını, serçeleri, kırlangıçları, güvercinleri misafir eden tarihi camimizin işlek caddesi, cami şadırvanın yeşillik alanı, şimdilerde tabiri caizse in cin top oynuyor, sonbaharın soğuk havasının gelişiyle azalmaya başladı. Güneşin tepede olması dahi soğuyan havayı ısıtmıyor artık. Herkesin bildiği memleketimizin sembolü halindeki elbisesi, ayakkabısı ve makyajı dahi tepeden tırnağa kırmızılar içindeki Sultan Özcan’ havaların soğumasıyla gene kırmızıdan oluşan Kadife elbisesini giyinmiş bile sırtına. Mevsim adeta İç Anadolu’ya kışın gelişini müjdeliyor. Soğuk esintilerle, kargalar bile mutlu değil. Onlar dahi güneş vurmadan ağaçların üzerine tünemiyor, kulağa hoş gelmeyen sesleriyle üşüdüklerini söylüyor gibi. Simitçiler çığırtanlığını yaparken gevrek simitler demiyor Sıçak, Sıçak gevrek simitler diyerek bağırıyor, meşrubat satıcıları sıcak salep satmaya başladılar bile. Büyük coşkuyla karşılanan yeni yıl artık yaşlanmış gitmeye hazırlanıyor, elveda diyor, adeta giderken hüzünleniyorda, soğuk, soğuk ağlıyor. Yeni bir sene elinde bir buket çiçekle kapıya dayanmış, kendisini hissettirmeye başladı artık. Tarihi Caminin çevresindeki kanepelere, yeşilliğe, beton duvarlarına oturanlar, adımlayanlar artık oturmak, adımlamak yerine kahvehanelere gitmeyi tercih ediyorlar. Artık sonbahar kış’a hazırlıyor doğasını, her yılda olduğu gibi. Evlere girme vaktinin geldiğini, mısır patlatılmasını, közde kestane pişirilmesini, pişmaniye çekmeleri, arabaşı çorbasının pişirilmesini, ailelerin bir araya gelerek kış sohbetlerinin güelliklerini hatırlatıyor. Kış geliyor diyor bir bakıma, hazırlıklarınızı yaptınız mı, diyor bir öğretmen edasında, İç Anadolu’ya, İç Anadolu insanına.
Ahmet Bağçe
SANA İTİRAFIM
Sonra seni gördüm,
Paramparça olmuştu yüreğim.
Gözlerine baktım,
Bir şeyler yazıyordu,
Okuyamadım pusluydu gözlerim.
Başımı öne eğdim kapandı göz kapaklarım,
İçime aktı gözyaşlarım,
Ve sen beni hiçbir zaman anlamadın dediğini duydu kulaklarım,
Şimdi sana itirafım,
Sana olan sevgim okyanuslar kadar derindi,
Fakat sana sevdiğimi diyecek kadar yoktu cesaretim.
Sende bunu anlamadın.
Ahmet Bağçe
Ağlamak için kahır mı gerek yar, bir tatlı sözde ağlatmaya yeter.
Ağmet Bağçe
Bundan sonra bana sen de, bende sana sen diyeyim. İşte şöyle senli benli olalım ha!
Ahmet Bağçe
SEN VARSIN
Gitme gölgemden,
Sökme kalbinden,
Birde seviyorum de bana.
Benim yüreğimde,
Bir sen varsın,
Bir de sen varsın,
Sonra birde sen varsın.
Bunu sende biliyorsun,
Tut elimden çek kendine bırakma,
Gönlüm sende, sana bağlı yüreğim.
Ahmet Bağçe
GÖNLÜM YORGUN
Sana gelmek istiyordum,
Havalar çok soğuk,
Pabucum delik üşüyor ayaklarım.
Özledim seni çok özledim,
Görmek istiyorum,
Özürlü gözlerim görmem bulanık.
Bugünde uzandım hasırım üstüne,
Gönlüm gibi yorgun bedenim,
Durun el etmeyin acıyor başım,
Yanık yüreğim gibi yanık.
Ahmet Bağçe
Ve ben özlüyorum ömür yolunda, yan yana gelemeyen ray gibi.
Ahmet Bağçe
BİRAZ ACIR
Ayıp mı, günah mı ne fark eder,
Dokunduktan sonra ellerime ellerin.
İlk sarıldığın gibi mi olur,
Sonradan soğuk sarıldığın.
Yok, öyle yeniden sevmek,
Bir defa soğudu mu hava,
Isınmasına zaman gerek.
Hafife aldığın o sevgi var ya,
Çeliğe su vermek gibi bir şey.
Kor gibi ateşinde yanmadan,
Eğilir, bükülür demir yürek.
Yok, öyle yeniden denemek,
Önce bir kontrol et ateşini,
Yaktığın gibi bir yanda gör,
Nasıl bir şeymiş Sevmek,
Korkma biraz acır katı yürek.
Ahmet Bağçe
YAŞAMA SEBEBİM
Dünyam seni gördüm göreli.
Daha da yaşanabilir bir hal aldı,
Yaşama sebebim giderek arttı.
Zaman ölümün filmini gösterirken,
Can çekiştiren aşkım tazelendi,
İnatla ve umutla seni içimde,
Yaşatmaya çalışıyorum,
İmkânsızlığa ve mesafeye rağmen.
Ahmet Bağçe
SENİ BU KADAR ÇOK SEVİYORUM
Bu gece yine kapının zilini çaldım,
Hem de, çok kez beynimdeki çalan zil gibi kendine çalıyordu.
Hani ilk defa gittiğin bahçede göze çarpan çiçekler var ya!
İşte o çiçek gibi seni gördüğümden beri aklımdasın.
Ve hiç çıkarmadığım düşüncemdesin.
Cümle sonu nokta gibi beynime noktaladım seni,
Birde o sevgin var ya, işte onuda kalbime koydum,
Buna rağmen uzağımdasın, hasretimdesin,
Uzaklığın, hasretin dokunuyor, çarpıyor kalbim.
Ara sıra anılarıma gidiyorum,
Çok değil bir kaçıyla konuşuyorum bir köşede.
Konuşmamız derin, derin dokunuyor ciğerlerime soluk alamıyorum.
O zaman ne gözlerim yumuluyor nede uyuyabiliyorum,
Bazen has bel kader gelen uykumla birlikte sende geliyorsun.
Gecemde, gündüzümde hayallerimde ve düşlerimde hep sen varsın,
Demem o ki tutukluyum ben sende, seni bu kadar çok seviyorum.
Ahmet Bağçe
İKİ KALP
Bir dilek dilemem istenseydi benden,
Zengin bir ömür dilerdim belki.
Ama şimdi ismini gökyüzüne yazmak istediğim sen varsın.
Seni seviyorum diyemediğim sen.
Ayrı atan iki kalp ve farklı iki nefes o kadar.
Beyaz olmasını istediğim aşkımın rengi bile siyah.
Ve ben yıldızları bile yalnız sayıp,
Kış geceleri kadar uzun gecelerimle,
Kocaman bir yalnızlığın içindeyim.
Ahmet Bağçe
Gülmek, tebessüm etmek insanların arasındaki mesafeyi daraltan araçtır.
Ahmet Bağçe
Kıymet kişinin madenidir, onu bilen işler yüreğinde taşır.
Ahmet Bağçe
Neye benziyorsun dünya,
Sana çocuk kalbiyle baktığımda,
Daha güzeldin.
Çıkmamı istediğin tepeden,
Düşürmekmiş derdin.
Ahmet Bağçe
NEDİR SEVGİ
Sevgi nedir bilirmisin,
Bilirmisiniz siz sevmeyi,
Herkes bir çeşit tarif eder sevmeyi, sevgiyi.
Tek kelimeyle sevgi,
Duyguların içindeki sensin sen.
Heyecanı, sevinci, burukluğu içinde nar gibi,
Tattınmı narının suyundan,
Bulaştırır hastalığını grip gibi,
İşte o zaman,
Doktoru sen, ilacı sen dermanı sen.
Ahmet Bağçe
SEN GİT GÜLE, GÜLE
Aldırma sen öyle üzgün duruşuma,
Gün boyu bir nahoşluk var bende.
Belki ters esen lodostandır,
Ne o diktin gene gözlerini gözlerime,
Bebesini emdiren anne gibi bakarsın yüzüme.
Ha sen diyorsun ki gözlerindeki nem niye.
Bakma sen gözlerimdeki nemlere,
Akar böyle arada bir kendi kendine.
Hem sonra önemli değil aksın akabildiğince,
Bak şu akasya ağacının hatırladın mı?
Gölgesinde oturalım mı çocukluğumuzdaki gibi.
Ne güzeldi değil mi?
Işık saçardı gözlerimizin rengi.
Salıncağımız olurdu söğüt dalında,
Hayaller kurardık sallanırdık gün boyu,
Hele suya bıraktığımız yaprak kayıkla,
Deryaları gezerdik birkaç dakika.
Bak şu haline, üzülüyormusun yoksa,
Bakma sen gözümdeki bulgur gibi akan yaşa,
Dedim ya belki lodostandır, belki havadaki tozdan,
Belki, belki anılar duygulandırmıştır içimi,
Şu an gözlerim çıkartıyor acısını,
Aldırma sen git güle, güle.
Ahmet Bağçe
SANA ADADIM
İçimdeki güzellik diyebilmem için,
Sana senin kadar güzel bir hediye sunmak istedim,
Bütün güzellikler eksiksiz sende olunca adını dilime doladım,
En güzel şiirleri sana adadım,
Bu nedenle seni anlatan kalbimi sana sunmak istedim.
Her bir sayfasını itina ile aç ve oku,
Orada hep sen varsın, sevgin var, gözyaşlarım var.
Ahmet Bağçe
Sen aklıma gelince, aklım buharlaşıyor, bana bir haller oluyor. İşte o zaman seninle yaşamak değil yaşlanmak istiyorum.
Ahmet Bağçe
Ta beynimde büyüttüm,
Yüreğime indirdim olmadı,
İçime gömdüm artık tiryakimsin.
Gözlerimden okunan bu sevginin önüne geçebilirmisin.
Ahmet Bağçe
Bak şimdi. Sen bana öyle yağmur gibi, lapa, lapa kar gibi yağma. Çok, çok dolu yağ. Durursan aşk olsun.
Ahmet Bağçe
Seni öyle işlemişim ki yüreğime.
Her nereye baksam,
Seni görür gibi oluyorum,
O an,
Nefesimi kaybetmiş gibi hissediyorum kendimi.
Ahmet Bağçe
Haberlerde hafta sonu tipi geliyor diyor. İnşallah tipi hoşuma gider.
Ahmet Bağçe
Gece umutlu sabahın gelişine,
Ya yalnızlık,
Umutlumu sevdiğinin geleceğine,
Sanmam yalnızlık yaşamakla bitmiyor.
Ahmet Bağçe
Takip eder gece gündüzü,
Kışın donar yazın yanar yeryüzü.
Bağrı yanık yüzü asık aşığın sevdiği,
Yüreğinde uçan tek kuşu.
Ahmet Bağçe
Ne hancı var nede yolcu,
Susuz çölde yalnızım.
Zihin dolabımda hatıra defterim,
Serabımda resmin,
Hasretini giderir zavallı aklım ile duygularım,
Susuzluğumu gözyaşlarımla dindiririm.
Ahmet Bağçe
Seni sevmek için değil,
Elinden tutmak için hiç değil,
Hoşlanmış olmakta değil,
Seni sayfa, sayfa okuyup,
İçime sindirmek için sevdim.
Ahmet Bağçe
İŞTE ÖYLE
İşte ne yapayım,
Ne demeliyim.
Bir şeyler anlamadın mı?
Gönlümün, gönlüne yıldız gibi kaymasından,
Seninle uzaktan sensiz yaşadığımdan,
Gözyaşlarımı toprağa düşmeden avucuma alıp,
Yüreğimin ateşine yaslamamdan.
İşte böyle!
Ben aşkını,
Şuralarda veya oralarda değil,
Sende aradım.
Ahmet Bağçe
Su gibi berrak,
Çiçek gibi sevgi dolu,
Gökyüzü gibi sade,
Deryalar kadar derin,
Mührü kalbimde olan,
Bir sevgimin olduğunu sakın unutma.
Ahmet Bağçe
İşte sen tam şuramda bir noktasın. Canımı yakan ateşle kül ile. Her gecenin gündüzünü bekler gibi seni bekler yüreğim.
Ahmet Bağçe
Hiç düşündünüz mü hangisi daha çok acıtıyor içinizi. Ben bazen düşünürken düşüncem daha çok acıtıyor içimi. Söylediğimi keşke söylemeseydim diye. Bazen de söyleyemediğimi, söyleseydim diye.
Ahmet Bağçe
Bindiğin istasyondan indiğin istasyona kadarmıydı aşkımız, el salladın gittin o kadar.
Ahmet Bağçe
KÜL EYLEDİ
Aynı ışık altındayız,
Kocaman bir set var önümüzde,
Ne sen bana, nede ben sana görünmeyiz.
Ben yanık, sen acı içinde kıvranırız,
Ömrü uzatır dedikleri acı,
Neden yaktı kül eyledi,
Rüzgâr önünde savruluruz.
Ahmet Bağçe
İlmi olmayanın edebi olur mu?
Ahmet Bağçe
Beni ben olmaktan çıkarınca bir korku sarıyor bensizliğime. O zaman sığınacak bir sen arıyorum canım gibi sevmeye.
Ahmet Bağçe
Bilmediğim dilden konuşunca seni anlamak için şansımı zorlamaya çalışıyorum. Ama sen bana şans tanımıyorsun.
Ahmet Bağçe
ÖMÜRLÜK SEVDİM
Kalbim hayır diyor senden ayrılığa,
İçim yanıyor günlerimin zindan oluşuna.
Kahırlanır dolanırım bulutlu havalarda,
Alışık değilim sensiz hayal kurmaya.
Canım, canıma can, uzak durma bana,
Yasak bu gözler bir başka cana bakmaya.
Bana sevgisiz, kupkuru bir hayat sunma,
Seni bir günlük değil, ömürlük sevdim sevgili.
Ahmet Bağçe
Neyimi anlatayım ki sana, hayatım o kadar pişmanlıklarla dolu ki, silmeyi beceremiyor hafızam.
Ahmet Bağçe
Bazen unutulmuş olmak unutmak demek değildir. Hesabı kapatmak, üzerine kül serpelemektir.
Ahmet Bağçe
SEN GİDERKEN
Sen giderken bastığım dikenler üzerine çökmüştüm acımdan,
Dizlerim acıdı içim gibi,
Savruluyordum boşlukta,
Yörüngesini kaybetmiş uçurtmaydım sanki.
Dönüp bir baksaydın arkana,
Usta elden çıkmış heykel gibiydim,
Gidişini izliyordu gözlerim,
Sessiz bağırıyordum,
Bir şeyler anlatmaya çalışıyordu dilim.
Ahmet Bağçe
Dostlar sessiz olduğu sürece düşmanın sesi gür çıkar.
Ahmet Bağçe
Boş çerçeve gibiydi valizim, dolu değildi içi. Sırtımdaydı giysilerim, içimde biriken dert gibi.
Ahmet Bağçe
Yine rüyamda kendimi gördüm,
Konuşmuyordum kendimle.
Tıpkı rüyalarımda benimle konuşmayan sen gibi.
Suskundum, gelmiyordu aklıma hiçbir kelime,
Dere kenarında susuzluk çeken tepelik gibi.
Ahmet Bağçe
Sevgiyi taşımak ve sevgiyi yaşamak, sevmesini bilen bir kalbe sahip olmaktır. Değeri ressamın göz alıcı resim gibidir.
Ahmet Bağçe
BENİM BAHARIM
Benim kalbimden geçeni,
Dudaklarından dökülmesini isterim.
Çünkü benim için gerçek hayat,
İçindeki sevgi dolu düşüncelerin.
İşte o zaman benim baharım,
Ama şu an sonbaharım,
Gözlerin şimşek gibi,
Ayaz estiriyor bakışların.
Çiçeklerim soluk,
Kurumuş yapraklarım.
Ahmet Bağçe
Seni gökyüzündeki yıldızlar arasından aldım şu sol yanıma yüreğime taşıdım, sakın bir yerlere kıpraşma.
Ahmet Bağçe
Bütün kazanımlarım kaybolursa kaybolsun senin kaybına tahammül edemem. Benim zor kazandığımsın kıtlığına dayanamam.
Ahmet Bağç.e
İnsan sevdiğine sarılmasa da, el ele tutuşmasa da olur. Göz göze bakışmasıyla sarılıp, sözleriyle de dokunabilir.
Ahmet Bağçe
DESE Kİ HÜZÜNLÜSÜN
Dese ki hüzünlüsün yüzünü güldürmek istedim,
Derdim önemli değil yenimi aklına geldim.
İçim der deme haklı sevseydi üzmezdi,
Başkası olsaydı üzmesine izin vermezdin.
Evet ya bulut olsam güneşine izin vermez,
Yağmur olsam günlerce dinmezdim.
Çok kırdı çok kırıldım ama çok sevdim,
Alıştım onunla sevgisizliğe sevilmemeye.
Hadi birisi şaşırıp seni seviyorum dese,
Teşekkür eder ne gerek var der hislerim.
Ahmet Bağçe
YARINLARDAN SANDIKLARIM
Anılarım,
Gecenin bir yarısı acıyla uyandırıyor beni,
Uykumdan ediyor.
Işıksız odamda karanlıkta,
Artık sen, ben ve karanlıkla başbaşayız.
Otur diyor içimden bir ses,
Alış diyor yalnızlığı ve karanlığı,
Bırakıyor duygularımla hiç olan bir boşluğa,
Ve kayboluyor sonra.
Fakat endişede etmiyorum,
Sen aklıma ve bana yoldaş olunca.
Sonra anılarıma dönüp bakıyorum gün ağardığında,
Ve soruyorum bitkin halde, hani nerede diyorum senden için anılarıma.
Sonra diyorum sen nasıl bir öğretmensin,
Şöyle veya böyle hayat öğretir gibisin,
Meğer sandıklarımdan başka yaşam anlatırmışsın,
Birde burun kıvırırsın cevap alamayınca.
Bende sana hatırlatırım ey anılarım,
Hani vardı ya sandıklarım, yarınlarım,
Yok, olan uykusuz gecelerim güldüğüm nerede,
Dön de bir bak ne haldeyim.
Ahmet Bağçe
Aklımda sen olunca hep ağlar gözlerim. Havuzumda biriksin kirlenmesin gözyaşlarım. Hatırası var her bir damlasında.
Ahmet Bağçe
SIMSIKI SARIL BANA.
Gel yanıma yasla yüreğini sol yanıma,
Bak güz çiçekleri açmış kumsalın yamaçlarına.
Bulutlar birbirine sarılmış gökyüzünde,
Dans ediyor masmavi deniz üzerinde.
Gözlerime bakarak gülümse çiçekler açsın yüzünde,
Sımsıkı sarıl bulutların birbirine sarıldığı gibi bana.
Bir an bile bırakma çıkartayım yalnızlığın acısını,
Yüreğim tutuklu kalsın yüreğinde orada çarpsın bundan sonra.
Ahmet Bağçe
İşte bu yüzden seviyorum lise yıllarımı. Saygıya, sevgiye dayalı, beklentiden uzak derslere, notlara takılıydı aklım.
Ahmet Bağçe
Açtığın yaraların üzerini kapattığın yara bandını sakın açma. Yaraladığından fazla acıtıyor.
Ahmet Bağçe
Geceleri rüyama gelirken,
Duymuyor ayak seslerini yüreğim,
Fakat hızlanıyor nefes alış verişim.
Üstüme sinmiş kokunla,
Fırtınasına aldırış etmeyen tekne gibiyim.
Ahmet Bağçe
Ben seni hayal ederken beni kaybediyorum. Ya sen hayalindekini hayal ederken kendin neredesin.
Ahmet Bağçe
Aşk’mı, sevgimi, nedir bilmem. Tek bildiğim, beni bana unutturdu.
Ahmet Bağçe
Babalık korkmaktır. Hastalıktan, yaşlanmaktan, ayrılıktan, ölmekten, geride kalanların geleceğinden korkmaktır.
Ahmet Bağçe
Geçtiğim yerler yanıktı,
Senin geçtiğini anladım,
Bende sana gelirken izleri aşk çamuruna buladım ki,
Bizi başkaları bulmasın.
Ahmet Bağçe
Ben seninle bir birini hiç görmeyen gözlerim gibi olmak istemiyorum. Karşımda gözümün önünde olmanı istiyorum.
Ahmet Bağçe
Sen ve ben gibi bu dünya,
Sanma ki hepsi deniz,
Yâda hepsi kara,
Yıldızı da var ayı da,
Ötesinde güneşin aydınlığında.
Ahmet Bağçe
Bak! Gene karanlık çöktü akşam olmadan,
Çekin güneşimden kara perdeyi.
Havuzumda kurumuş gözyaşlarım,
Nerede akan özlemimin saf suyu,
Set koyun önünü denize ulaşmadan.
Ahmet Bağçe
Bazen okumak istiyorum,
Dökülen gözyaşlarımın dediklerini,
Fincanda kahve telvesi gibi şekillenmiş izlerini,
Ve sonra okuyunca alıyorum yalnızlığın cevabını.
O zaman üzerine basılan kuru yaprak misali,
Paramparça oluyor hislerim.
Ahmet Bağçe
Öyle oturmalı ki yüreğine hissettirmeli sıcaklığını gizlememeli yüzündeki tebessümleri, içindeki duygularını.
Ahmet Bağçe
Kaderimin rüzgârı, Yaşamımın yazarıydı. Yazarım ıslattı sonra kuruttu. Alın yazım masum kaldı.
Ahmet Bağçe
Ahmet Bağçe
Kaderimin rüzgârı,
Yaşamımın yazarıydı.
Yazarım yazdı,
Rüzgârım sildi.
Alın yazım baki kaldı.
Ahmet Bağçe
Öyle soğuk baktın ki ayaklarım üşürken yüreğim ateş içinde yanıyor.
Ahmet Bağçe
Aynı şeyleri konuşmuyoruz ama,
Aynı şeyleri düşünüyoruz,
İşte bu yüzden yalnızız.
Cılız sevgimizi yaralayıp,
Aşk merhemi arıyoruz,
Acısını gözyaşından alıyoruz.
Ahmet Bağçe
Eğer duygular yakınsa mesafe önemlimi.
Ahmet Bağçe
Karşılıksız diyorlar ama hep kafanda takıntı kalıyor,
Bazen aklına geliyor,
Hiç bir zaman aklından çıkmıyor.
Önleyemiyorsun da tıpkı aklımdan çıkmadığın gibi.
Ve sonra yüreğin sızlıyor.
Takmamak gerekiyor diyorsun ama,
Takıntı oluyor sen gibi.
Ahmet Bağçe
AŞK DİYORLAR
Aşk katıklara dökülen acı sos gibi
Ağzı acıtırken içini ısıtıyor.
Acısından kurtulmak istesen bile,
Hazından vazgeçemiyor.
Yakıyor ateşi dayanma gücünü aşıyor,
Ama sabrediyor insan,
Çünkü onun adına acı sos değil aşk diyorlar.
Ahmet Bağçe
Sevmek düşünmek demektir,
Ruhen beraber olmak,
Onsuz bile onunla olabilmektir.
Unutmak için değil,
Unutturmamak için sevmektir,
Tutkusu, tutuklu olabilmektir.
Sevgisini,
Güneşin doğuşuyla kaybolan buğulu camlara değil,
Sevdiği için yanan kalbime yazmaktır..
Ahmet Bağçe
Dün gece rüyana geldim.
Gerçekti, yalan değildi.
Bugünde gelmeyecek diye endişeni anlıyorum.
Dün rüyanda sahili geziyordun ve çok mutluydun.
Rahatsız etmedim.
Ahmet Bağçe
SOL TARAFIMDA ŞURAMDA
Bir sigara dumanı gibi tütersin burnumda,
Alışkanlığım değil tiryakimsin benim.
Ölümüne nefeslenmek isterim,
Feda olsun ömrüm sana,
Şimdi sıkıntım yok desem var aslında,
Sigaram parmak arasında,
Yanık şarkılar radyomda,
Karşımda resmin,
Hasretin ta şu sol tarafımda.
Ahmet Bağçe
Kar toprağa düşünce değil, yüreğine soğukluk düşünce, yazında üşür insan.
Ahmet Bağçe
Sen bende tutuklu kalsan,
O zaman sana,
Sabah gözlerimden,
Öğleyin dillerimden,
Akşamda tebessümlerimden ikram ederim.
Ahmet Bağçe
Her pisliğe sokan düşman değil, her pislikten çıkaran dost değildir.
Ahmet Bağçe
Sen oradayken,
Ben burada sorunlarımı unutuyorum.
Adeta an itibarıyle zaman duruyor.
Aklım tek noktada,
Sen, ben ve paylaştıklarımız,
Birde sonsuza doğru uzanan aşkımız.
Ahmet Bağçe
Sen beni sevemedin ama benim içim çok rahat. Seni çok güzel sevdim.
Ahmet Bağçe
Keşke birde beni özleyen olsa,
Benim seni özlediğim kadar.
Yüreğimde acı bir yalnızlık,
Suskunluğumun arkasında gözyaşı,
Hayallerimi süsleyen duygularım ve ben,
Unutulmuşluğun ötesinde.
Ahmet Bağçe
İnsanlık kendi dehlizi içinde deniz dibi balığı gibidir. Gözleri dışarıda ama penceresinden görmek istediği ışığına hasrettir.
Ahmet Bağçe
Sen hep böyle kal, hiç değişme, böyle kal ki, değişen ben olayım. Seni yarın bugünden daha çok seveyim.
Ahmet Bağçe
KIRGINIM
İçim seninle öylesine dolu ki,
Kızgınım duygularıma,
Kabardıkça karıştırıyor zihnimi.
Birde gözlerime kırgınlığım var,
Seni göreceği yerde,
Kapatıyor perdelerini,
Ağlatıyor yüreğimi.
Ahmet Bağçe
Benimle dünyayı paylaşırmısın desen, evet derim. Sen benim olduktan sonra neden olmasın.
Ahmet Bağçe
BİR TANIDIK DERİM
İçim öyle demiyor susmuyor,
Susturamıyorum.
Kalbim tek noktaya atıyor tutmuyor hedefi,
Korkuyorum,
Neden mi korkuyorum!
Bir an sana seni seviyorum desem alay edersin,
Yâda serseri dersin,
Veya görsen de görmezden gelirsin diye.
Bir soran olsa tanımam dersin,
Veya dudak büker o kim der dönersin,
Gerçi bir soran olmaz da.
Bana sorsalar hiç der susarım belki.
Bir şeyim yok derim,
Yâda yalnızlığımdan bahsederim,
Veya çok değerli bir tanıdık derim senden için,
Demem sana olan tutkunluğumu.
Yüreğime de üzülme der susmasını isterim belki.
Ahmet Bağçe
Yüreğim yaşam yumağımsa, yaşam sevincim sensin. Sen bakış açımda gülümse ki, mutluluğum devamına ersin.
Ahmet Bağçe
Bazen sessizliğin aydınlığı,
Karanlığa çıkan bir boşluktur bende,
Istırap çektikçe,
O ıstırabı öğrendiği yeri arar bazen bu yürek,
Durgun denizin derinliğinde dalgalarını aradığı gibi.
Ahmet Bağçe
Neden mi acıyor içim. Söylemek istediğimi söyleyemediğimden keşkelerim içime batan diken olduğu için.
Ahmet Bağçe
KOLAY DEĞİL ÖZLEMEK
Öyle kolay olsaydı özlemek,
Seni gördüğüm anda ağlamazdım yutkunarak.
Sensizlik aklımı aldığında,
Kararsız kalıyor ayaklarım,
Ne sana gidebiliyorum,
Nede hareket edebiliyorum.
Konuşmak istiyor canım.
Konuşmam yok oluyor konuşamıyorum,
Burnumda tütüyorsun,
Hasretini çekiyor içim,
Kör bakıyor gözlerim.
Ahmet Bağçe
ODA GEÇTİ
Yıllar diyoruz ya!
Ardına baktırıp sessizce kaybolan,
Bir anlık perde,
Birkaç görüntü geçen zaman,
Öyle bir gündü bugün,
Bir araya geldi dostlar farklı diyarlardan,
Yumak, yumak sarıldı sohbetler,
Bitmeyen anılar, bitmeyen laflar,
Bir deste gül gibiydi o gülen yüzler,
Oda geçti farkında olmadan.
Ahmet Bağçe
Bazen, uzaklaşmak gerekiyor karanlıklardan,
Vazgeçmek gerekiyor vazgeçemediğin aşktan, acısından,
Kendinden kaçmak yerine kendine gelmek gerekiyor bazen.
Günler ayların, aylar yılların üstüne eklenip büyüdükçe,
Görmek gerekiyor küçülerek tükenen umutları ve yarınları.
Ahmet Bağçe
Yoluna yürümekten korktuğum yokuşların var,
Hatırlamaktan korktuğum anılarım var,
Hislerimi söylemekten korktuğum, korkularım var,
Yazmak istediğim düşüncelerim var,
Birde sensiz gecen uykusuz gecelerim var.
Ahmet Bağçe
HASRET ANLAR, AŞK ANLAR
Öyle demiş, dost, dosta,
Aldanma düşmanın dost gibi bakışına,
Önce mıknatıs gibi çeker,
Sonra bir makas atar, kaydırır hayatını.
Dağıtırsın kendini, kaçmak istersin uzaklara,
Uzaklar sana uyar, sen uyamazsın uzaklara.
Kıvranırsın yalnız ve karmakarışık duygular içinde,
Seni bir tek özlem anlar, hasret anlar, aşk anlar.
Ahmet Bağçe
AÇ GÖZLERİNİ
Yeşil, yeşil bakıyordun gözlerime,
Ne oldu bilmem birden,
Bir şimşek çaktı yıldırım düştü yüreğime.
Şaşkın bakışlarım arasında yumuldu gözler.
Ve sonra sarıldı boynuma bir el.
Kulaklarımı üfledi bir nefes,
Ses verdi, dedi aç gözlerini,
Bak karşında o baktığın gözler.
Ahmet Bağçe
Belki o renkli hayat sana iyi geliyor da, ben hayatı renksiz yaşadığım için gözümü kamaştırıyor.
Ahmet Bağçe
Kim demiş sevenler bir sürü şey ister.
Sadece beni delicesine sev yeter.
Şu deli gönül sevmekle hatamı işler.
Bana fındık içi kadar mutluluk ver yeter.
Uzaklara gitme,
Sen benim, ben senin yüreğimizde olalım yeter.
Ahmet Bağçe
Ben ateşte yanarken havalanan sendin, Oysaki üzülmeyesin diye senin için yandığımı söylemedim.
Ahmet Bağçe
Kimisi seni çok sever,
Sen sevildiğini bilmezsin.
Kimisini de sen çok seversin,
Oda sevildiğini bilmez.
O zaman ağlamaz gibi ağlar gözler.
Yalnızlık işte böyle bir şey.
Ahmet Bağçe
Bugünkü gibi hatırlıyorum. Akasyalar çiçeklerini aştığında, rüzgâr yüreğimi bir sana, birde bana doğru savuruyordu.
Ahmet Bağçe
ÇÖLE SALSAYDIN
Sonra resmine baktım,
Kahroldum, ağındım.
Giderken gözyaşlarımı da götürmüşsün ağlayamadım.
İnletti dört bir yanı sessiz feryadım,
Dedim keşke önce beni çöle salsaydı,
Hiç değilse fırtınasında savrulur,
Kumunda yanardım.
Ahmet Bağçe
Hayat testiyle bardak gibidir. Biri mutlu olmak için eğilmek zorunda, diğeri mutlu etmek için dolmak zorunda.
Ahmet Bağçe
Görmeye tahammülü olmayanın sevmeye niyeti olmaz.
Ahmet Bağçe
Yüreğime yazmak istedim. Dışını okudum da içinde de hayat hikâyelerin varmış! Bu yüzden anlayamadım seni.
Ahmet Bağçe
Olmuyorsa üzerine bir fiyonk at düğümlendiği belli olsun.
Ahmet Bağçe
Farkındamısın sen gülünce dünyam aydınlanırken, ben gülünce içim ağlıyor.
Ahmet Bağçe
YARIMDI YÜREĞİM
Sen yokken yarımdı yüreğim,
Gelişinle gitti hasretim.
Gitme kal.
Tamamlansın yarım yüreğim,
Renklerin güzelliği çizgilerle belli olduğu gibi.
Seninle güzelleşir duygularım.
Yokluğun esaret olduğu kadar,
Varlığın bana cesaret.
Ahmet Bağçe
BENİ UNUTMA
Oralardayım diye beni unutma.
Burada onca insanı unutturdun bana,
Bir sevda uzattın uzak diyarlardan,
Bahar çiçeklerini döktün yoluma.
Nice hayallerim vardı, hayalim oldun,
Yüreğimde filizlenen tomurcuk gibi,
Sevgin ruhumu sardı sanki güz gülü.
Gönlüme neşeler saçtı gülen yüzün.
Ahmet Bağçe
Nice şeylerine katlandım da, ayrılığın iz yaptı ütüledim.
Ahmet Bağçe
ESKİ RESİMLERİM
Yıllar sonra karıştırdım, albümdeki sayfaları,
Üzüldüm görünce eski resimleri,
Öyle çok şey değişmiş ki,
Saçım sakalım gibi.
Ya dolaptaki gömleklerim,
Dar geldi bedenime,
Modası geçmiş pabuçlarım, serinletti içimi.
Ahmet Bağçe
Bazen özlemektir adı,
Bazen tutku.
Bazen aşk diyorlar dalgın bakışa.
Kimi zaman konuşur anlamaz başkası,
Deli dedikleri de olur ilk bakışta,
Aslında o içi yanan bir aşk sarhoşu.
Ahmet Bağçe
KAR GÖRSE PAMUK BİLİR
Ortalıkta dolaşıp da, sevgisini anlatamayanda var,
Özlemini duyup da acı çeken, tutuklu kalanlarda.
Kimseler görmez, göstermez gözyaşı döktüğünü,
Yaşanılan bir şeyi yok gibi divanedir dünyasında.
Yalnızlık mevsimidir, ne fark eder mevsim yaz olsa,
Hayatı renksiz bir resimdir, sevinci beyaz, hüznü kara,
İstediği sevgi lüks, sevinmesi mavi, gridir tebessümü,
Onlar Doluyu kar, yağmuru sel, kar görse pamuk bilir.
Ahmet Bağçe
Dünya zannedildiği gibi iyi olsaydı,
Kimse hakkında yalancı demez,
Gelenleri de kendine çevirmezdi.
Ahmet Bağçe
Eh ne yapayım madem aklından çıkartıp, sevgini iptal etmişsin, o zaman sana ikramım olan gecelerimi ver geri.
Ahmet Bağçe
ÜÇ BOYUT BU OLSA GEREK
Hani kıyıdan denizi seyredersin ya, denizin bitim yerine kadar, alabildiğine masmavi. Bir şey fark edersin dikkatlice bakıldığında, yarım ay yâda yarısı kesilmiş karpuz gibi bir görüntü, hatta dünyanın yuvarlak olduğu bu yönüyle daha da belirgindir. Bu görüntüyü çoğu kez dikkat edersen görürsün. Oraya denizin o derinliklerine bakarken. Bir an bir Tekne geçiyor olsa bu defa hemen fark eder gözlerin. Üç boyut dediğimiz görüntü işte budur, zuhur eder gözlere. Gözler görme doyumuna ulaşana kadar denizi de görmez. Hâlbuki deniz, denizden geçen tekne ve ufuktaki karpuz gibi görüntü var olduğu halde. İşte hayatta böyle, her şeyin olduğu hayatta an içinde yaşadığını görürsün, yaşamak istediğini yani geleceğini hayal edersin önünden geçeni görürken diğerlerini hayal, meyal gördüğün gibi. Tıpkı Denizdeki görüntülerin hepsini bir bakışta görme isteğinin algılanana kadar.
Ahmet Bağçe
Yürüyeceksen tek yürü, biri varken yürürsen ayak sesi belli eder
DELİ RÜZGÂR
Hani sendin, senden ayrılık korkutur diyen,
Biz, bizdik ayrılamaz bilirdik bir birimizi,
Bir deli rüzgâr önünde savruldun gittin.
Bizi ayıranlar utansın sevgi zincirinden.
Aynalar dahi göremez oldu gülen yüzümü,
Kayboldum buralarda, gören olmaz yüzümü,
Mutluluk içindeyken küs olmuştum ağlamaya,
Kayboldu huzurum, kapladı huzursuzluk yüzümü.
Ağlamadan önce bir sızı girer aklıma sen geldiğinde,
Canım acır darlanırım imkânsızlık içinde,
Neydeyim sözün bittiği yerde konuşurum kendimle,
İçime atarım, içim dolu, gözlerim çıkarır sensizliği yaş ile.
Deki şuradayım bul beni, uçarak geleyim,
Bir deli rüzgâr olup, tozu duman edeyim,
Bağrımdaki taşlar için bunlar sendin diyeyim,
Taşlar anlatsın yokluğunda yüreğimin sancısını.
Ahmet Bağçe
Tasalanma gülüm,
Kim nereye giderse gitsin.
Nasıl olsa yarın güneş gene doğar,
Yeter ki üzerine doğsun,
O her doğduğunda,
Gün gene sana gelir.
Ahmet Bağçe
Ben çok güzel gördüm çocuk,
Görmedim senin gibi güleni.
Sen büyüme….
Saf tertemiz yüreğin büyüsün, gülüşünle.
Ahmet Bağçe
PİŞMANLIK DERİM
Hiç tanımadığım mutluluk nasıl bir şey,
Hani derler ya anlarsın tanıyınca,
Heyecanlandırır mı, beni de sen gibi,
O dilinden düşürmediğin mutluluk.
Can yakar mı, acıtır mı bir yerlerimi,
Hesap sorar mı ara sıra sen gibi,
Yâda oda bilir mi manalı bakışları,
Döndürür mü dakikayı saati günleri arap saçına.
Hiç tatmadığım,
Senin mutluluk dediğin buysa eğer,
Ben aşkın açı yanı derim,
Pişmanlık derim, pişmanlık.
Ahmet Bağçe
O kadar çok unutuldum ki, beni unutanlar, benim onları unutamadığım kadar hatırlarlar mı?
Ahmet Bağçe
Öfke o kadar büyük o kadar kuvvetli ki, zarar verdim dediğinden ziyade öfkesine yenilenin duygularını köreltir.
Ahmet Bağçe
Bir ömür boyu kalbimizde gizlediklerimiz, hatırlandığında sesimizin titrediği, gözlerimizin dolduğu, hayal kırıklığımız, tereddütlerimiz ve özlemlerimizdir.
Ahmet Bağçe
GİTME SEN HAKLIYDIN.
Bir an ağır, ağır yürüdüm, göz ucuyla baktım onunda yavaşladığını gördüm. İleride yol ikiye ayrılıyordu hızlı adımlarımız devam etmiş olsaydı birbirimizle karşılaşmamız mümkün olmayacaktı. Dedim buluşmak yâda düşünceleri paylaşmak bu olsa gerek, keşke buradan geçeceğimden haberli olsaydı. Sonra dedim haberi olsaydı, şu an burada olurmuydu. Herhalde olmazdı, olmadığıda iyi değil mi dedim. Böylesi tesadüf an çok değerli bir an değil mi? Bir kutu içine sıkıştırılmış atamadığımız kıymetli eşyaya yıllar sonra açıp bakmak gibi bir şey.. Beyin dediğimiz donanım içinde bulunan, zuhur eden zihinde o sıkıştırtmış kutu gibi. İşte o zihin içinde neler yok ki. Boşaltmaya kalksan, sevgi çıkacak, şefkat çıkacak, neşe ve üzüntü çıkacak, dostluk, heyecan, bekleyiş, telaş, özlem daha neler, neler çıkacak. Dedim önemli olan bu anın yâda anların geçici olmaması. Sevgi ve saygıyı körüklemeli, bu sevgi birliktelikleri ve devamlılığı getirmeli. O zaman neşede, mutlulukta ve huzurda bolluk oluşmaz mı?. Adımlarımız birbirimize yaklaştıkça heyacanımın dozu da artmıştı. Karşısına çıkmayı tesadüfen karşılaştık imajını yaratmayı düşünerek aynı noktaya çıkacak tek katlı evin arkasında ara sokağa saptım. Düşündüğüm gibi oldu ve sokağın dönemecinde karşılaştık. Selam verdim yanaştım tokalaşmak istedim. Elini vermedi, pembeleşen yanaklarından ateş fışkırıyor gibiydi. Şok haldeydim, ne yapacağımı bilemedim. En iyisi iyi günler diyerek yoluma devam etmekti. Karşılaştığımıza sevindim hoşça kal dedim yürüdüm. Kısık bir sesle seslendi, hep öylesin, kalmak, konuşmak yerini gidersin dedi dondum kaldım. Yanına yanaştım ve gözlerine bakarak deminki söylediğin sözleri tekrarlarmısın dedim. Tekrarlamak istedi ellerimle ağzını kapattım sus, sus dedim. Giderken ben önüme, geniş bir boşluğa, bakıyordum, sen arkamdaydın boşluktan ziyade bana bakıyordun. Hataların olduğu, yaşandığı yerdeydin. Gitme demeni bekledim, gitme demedin. Oysaki benim ilk gideceğim yeri biliyordun. Her zaman gidip dertlerimi anlattığım dere kenarındaki pelit ağacının yanıydı. Orada oturup artılarımı ve eksillerimi yorumlayacağımı biliyordun. Onu bildiğin halde oraya da gelmedin. Bir çizgi çizdin, çizdiğin çizginin üzeride sağa sola sapmadan gidecek bir cambaz aradın. Oysaki ben cambaz yerine sevgili aradım, şimdi gidebilirmiyim dedim. Dedi gitme, sen haklıydın.
Ahmet Bağçe
Kendinle kaldığın o uzun gecelerde yalnızlık duygularına kapılma, sen görünmez bir melek gibi şuramdasın.
Ahmet Bağçe
UÇURMA YÜREĞİMİ
Beni üzme gönül zorla güzellik olmaz,
Seni istiyor diye uçurma yüreğimi gönül.
Bir gün konmak istersen gonca bir güle,
Yanında ağlatarak götürme gözlerimi gönül.
Ahmet Bağçe
ÂŞIKSAN
O aşk öyle bir çıkışla çıkar ki, karşına,
İlk defa görüyor gibi olursun her defasında,
Belki komşu olmak istersinde yanı başına,
Davet edilmeyi bekleme âşıksan ara sıra,
Aklında bulunsun!
Ne aşkta, nede ayrılıkta davet beklenmez.
Ahmet Bağçe
GÖKYÜZÜNDE KAL
Düşümde terk edilmiş köy evinin penceresinden,
Gökyüzüne bakınıyordum,
Gecenin bir yarısı, gökteki yıldızlar,
Saman yolundan, rüyama gelişini kıskanır gibiydi.
O an sana seslendim,
Hep gökyüzünde kal, oradan hiç ayrılma ki,
Ben her bakındığımda,
Gökyüzünde seni izleyip özlemimi gidereyim.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİNDE ARA
Kurumuş dudakların zorlanmış olsa da konuşmaktan,
Birkaç saniyelik bakışın çok şeyler anlattı bana.
Bir gün ayrılırsak o an bak gözlerime,
Şu an gözlerinin neler söylediğini bir, bir anlatayım sana.
İşte o zaman aramızdaki mesafe ne kadar uzak olursa olsun,
Ayrılık yükünü omuzlarında değil yüreğinde ara.
Ahmet Bağçe
Neden biliyormusun. Kalbim tasdik etti beynim mühürledi sevgini, aklım silmiyor seni.
Ahmet Bağçe
YATIYA GELMİŞ
İçi hüzün, içi korku, karamsarlık olan kış geceleri,
Bırakmayacak sandım soğuk elleriyle ellerimi,
Yüzü soğuk, gözleri yaşlı, kar gibi saçları,
Ta uzaklardan yatıya gelmiş gitmeyecek yolcu gibi.
Çiçeklerle donanmış kırlar, yamaçlar, dağlar,
Hep baharımı yaşadın sen, kış görmedin mi?
Oralardan gelen mis kokular, hangi rüzgârın hizmeti,
İçeme taşıdığı duygular kabartıyor yüreğimi.
Ahmet Bağçe
Sana olan sevgim kalan son dilimler gibiydi. Bırakan sen, arkadan bakan ben oldum.
Ahmet Bağçe
Ayva var nar var,
Yarı yarıya kar var,
Kızlar dereye gidiyor,
Peşlerinde kaç kişi var.
Ahmet Bağçe
Sende yüreğini az dinleseydin, göz göze gelir, belki rüyalarına girmeme izin verirdin, rüyalarıma geldiğin gibi.
Ahmet Bağçe
Sen bir mum gibi mutluluğumu söndürdün ama yangını artıran rüzgâr gibi tutkularımı artırdın.
Ahmet Bağçe
BENDE SİZ GİBİYİM
Yaşadıklarımı yazdım,
Yaşamış gibi okudunuz,
Dökülen yapraklardan bahsettim,
Siz sonbaharı yaşadınız,
Lapa, lapa kar yağışından bahsettim,
Kışlıkları hatırladınız,
Ötüşen kuşlardan, uçan kelebeklerden,
Yazın sıcağından, denizin kumsalından,
Ağlayan bulutlardan, gecenin karanlığından,
Balıkçı teknesinden, kürek çeken kayıkçıdan bahsettim,
Halikarnas balıkçısını, Bodrum sahilini, tatili hatırladınız,
Kimi zaman hüzünlendiniz, Kimi zaman sevindiniz.
Bende siz gibiyim,
Üzüldüğümde, Soğukta kalmış kuş gibi,
İşlerimin ters gidişinde hallaç yemiş pamuk gibi,
Oluruna düşündüğümde güneşinde başı eğilmiş başak gibiyim.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİME KAZIDIM
Önce gözlerime baktın tanıdıkmış gibi,
Sonra yüreğime dokundun,
Narin ellerinle taradın saçlarımı dağıtırcasına,
Sonra aklıma girdin, beni aklımdan ettin,
Dalga, dalga estirdin hayallerimi,
Bende sevgini yüreğime kazıdım.
Ahmet Bağçe
AŞK VURUYOR
Berrak gökyüzü, bir deniz ve birde mavi,
Gün boyu oynaşan dalgalar ve sıcacık kum,
Sen ve ben gök kubbedeki yıldızların altında,
Dalgaların şarkısı aşk vuruyor damarlarımıza.
Deniz kendisini rüzgâra kaptırmış dalgasında,
Mehtap her gece rüyaların kapısını açmış âşıklara,
Kimileri balkonda, kimileri parkta, kimileri sahilde,
Yakamozlar ışık saçar sürü halinde dans eden balıklara.
Ahmet Bağçe
Sen damarlarımda dolaşan kanım oldun,
Gözlerimde yaşım,
Bedenimde terim,
Türüm, türüm tüten kokum oldun,
Yüreğime girip canım oldun,
Bana hayat verdin,
Hayatımsın artık benim.
Ahmet Bağçe
Gitme sevgilim,
Gitme gecem gündüzüm,
Bu gecede kal.
İçime hasretini, özlemini bırakma.
Burada, işte şurada,
Sol yanımda kal,
Biliyorum gidersen dönmeyeceksin geri,
Her şeyimsin benim, hiç olmanı isteme benden.
Ahmet Bağçe
KORKUYORUM
Bazen korkuyorum sevmekten,
Şu sol yanım acıyor,
Sonra dalıyor çiseliyor gözlerim.
Yaşamak istemiyor gibi oluyorum kimi zaman,
Kırsalında tutuklu kalıyorum bazen,
Girdim mi düşler girdabına çıkamıyorum içinden.
Yaprak gibi sarıldıkça sarılasım geliyor,
Bir kıvılcım düşüyor içime,
İşte o zaman yanıp kavruluyorum,
Diyorum ki ya bulamazsam cananı hiçbir yerde,
Yarsız yarda beyhude yara almaktan.
Ondan da korkuyorum aşkın karanlığında kaybolmaktan,
Ahmet Bağçe
Kötü geleceği getiren iyi günden, ders veren kötü gün daha hayırlıdır.
Ahmet Bağçe
Ben yarın, yarını, isteklerimin olması için umutla bekleyeceğim ve elveda diyeceğim umudumu hiçe sayan düne.
Ahmet Bağçe
Başka yere bakıyorum, sana bakıyor demesinler diye, buz kesiyor ellerim, uyuşuyor ayaklarım soğukta kalmış gibi.
Ahmet Bağçe
Uyurken en son gördüğüm seni, uyandığımda ilk görmek ister gözlerim.
Ahmet Bağçe
İyileşmemi istiyorlarsa. Dünyamı güzelleştiren seni şırınga etsinler damarıma.
Ahmet Bağçe
GÜZEL BİR AKŞAM YEMEĞİ
Ellerini omuzlarıma attı, boynumdan kavrarcasına sırtıma doğru uzattı. Şarkıyı söyler gibi yaparak kafasını sallamaya başladı, kendisini müziğe adapte etti. Bende belinden hafifçe tutarak uyum sağlamaya çalıştım. Dakikaları saymadım ama bir saati geçkin dans ettik. Ta ki youtubde bile bazen reklamlar olur ya, bir reklam araya girdi. Müziği tekrarlayım mı dedim. Bir şeyler içelim dedi. Salona geçtik. Dur! Yerini göster ben hazırlayım dedi. Meyveler buzdolabında meyve sıkacağı da mutfağa girince ilk sağ dolapta dedim. Portakal, havuç, greyfurt, nar suyundan bolca karışık meyve suyu hazırlamış salona geldi. Bu arada makyajını tazelemeyi de ihmal etmemişti. Kanepeye oturalım mı? Dedi. Dedim bana uyar. Sürahi içindeki meyve suyunu masaya koydu, küçük taburelerden birini ise oturacağımız kanepenin önüne çekti. Sonra bardakların yerini sordu. Onlarda mutfakta camekânlı olan üst dolapların içinde, ben getireyim dedim. Sen dur ben getiririm dedi. Bardakları da getirdi ve meyve suyundan bir bardak bana doldurdu, birini de kendisine. Oturduk birer bardağını içtik meyve suyundan. Sonra birkaç dakika kadar sessizliğe büründük. Sessizliği neden küsüz cümlesi bozdu. İrkildim ve anlamadım dedim. Tekrarladı neden küsüz dedi. Bilmem kümsüyüz dedim. Gülümsedi ve değiliz tabi. Biz değil, bize kaderimiz, umutlarımız, şansımız, geleceğimizin önüne geçen her neyse, neden küs, barışık değil, bana, sana, bize bazıları hariç hepimize dedi. Biz ne yaptık onlara. Tavukları varda, kış mı dedik tavuklarına dedi. Demedik tabi dedim, bugün dünden iyi, yarında bugünden iyi olacak. Yeter ki umudumuzu, umutlarımızı yitirmeyelim dedim. İyi olsun tabi daha iyi olsun, gülen yüzlerimizin yanı sıra içimiz de gülsün dedi, gülümsemesi gözlerimizden belli olsun dedi. Bakındık bir an. Sanki birbirimizi yeni görmüşüz gibi. Anlında hafif bir terleme, yanaklarında pembeleşme olurken, adeta başı ve omuzları bana doğru yaklaştı. Titrek bir sesle teşekkür ederim çok teşekkür ederim muhteşem gece için diyerek iyice yanaştı. Başını omuzlarıma dayadı, gözleri aralıksız gözlerimdeydi. Ben şaşırmış haldeydim. Ondaki terleme ve yanaklarındaki pembeleşme bende de var gibiydi. Beni ben göremiyordum ama o beni görüyordu. Sarıldım sımsıkıca. Yılları üzerinde taşıyan dalgalı saçları avuçlarımın içindeydi. O dalgalı saçlarını parmaklarımla taramaya başladım. Adeta kelimeleri unutmuş, dudaklarımız konuşamaz hale geldi. Gözlerimiz bir şeyler yazıyordu onu da okumaya fırsat bulamıyorduk. An içinde çok güzel bir an yaşıyorduk ki.
Ahmety Bağçe
ARKASI YARIN
SONRAMI
Yavrum denildik,
Kuzum denildik,
İşte bu yüzden hep sevilmek istedik,
Sonran büyüdük, sevenleri azınsındık.
Sevmek istedik.
Üstümüze bulut çöktü ıslandık,
Rüzgâr önüne kattı savrulduk,
Bir nar üstüne düştük yandık.
Sonramı!
Sonra!
Nice ateşi söndüren yağmurda bile sönmedik,
Demek ki, sevdik be güzelim çok sevdik.
Ahmet Bağçe
Sevinçli olduğum gün,
İçime bir huzur girdiği saat,
Ruhumun kelebekler gibi uçtuğu dakikada,
Avucumun içinde sana yürekten mutluluklar üflüyorum,
Sıkıntı içindeysen ilaçın olsun.
Ahmet Bağçe
Aşkımızın soğuyacağını bilseydim, her bir zerresi aşkınla yapılmış sade dondurman olurdum.
Ahmet Bağçe
Özlediğim kadar özlenseydim, Gökyüzünün gece incisi yıldızların izlendiği gibi her defasında farklı izlerdim seni.
Ahmet Bağçe
Yalnızlığı hayat felsefesine koyanlar iyi niyetlerini insanlık için harcamış olanlardır. Onlar ki biblo gibi her yere sığarlar.
Ahmet Bağçe
SENSİZLİKTEYİM
Günlük defterimdeki gül yaprağım,
Ne unuttum nede kuruttum seni.
Yüreğime düştü gecenin karanlığı,
Bir ben varım birde hayalinin sessizliği.
Kim bilir şimdi sen hangi mevsimdesin,
Hangi çınarın gölgesindesin,
Ben her mevsimde sensiz,
Her gölgede sensizlikteyim.
Ahmet Bağçe
Öyle bir yerimdesin ki, her özlediğimde, nefesimi tutup, nefesini sayıyorum.
Ahmet Bağçe
Üzülürken gülmeyi de öğreten hayat. Öyle bir küflü çıkısın ki, çıkılarının içi keşkelerle dolu.
Ahmet Bağçe
SERSERİ
Sen hiç sevdin mi?
Özledin mi yağmur bekleyen toprak gibi,
Hiç hayal edip ağladın mı?
Mutluluk masalı anlattın mı kendine.
Yâda hiç gelmesini istedin mi rüyalarına,
Sarılıp kokladın mı, doyasıya.
Ya da içine çektin mi kokusunu ciğerlerine kadar.
Ağladın mı hiç giderken ardından,
Bekledin mi, peronda yolcu treni bekler gibi.
Olmadı değil mi?
İşte ben seni bu kadar sevdim serseri.
Ahmet Bağçe
Ne bileyim nasıl görmedim geçerken seni,
Dururdum, belki inerdim gelirdim yanına.
Tutardım ellerinden, koşardık kırda bayırda,
Uçurtma yapardık bir sana birde bana salardık gönlere,
Sonra ip atlardık, evcilik oynardık birlikte.
Ahmet Bağçe
Bir sonbahar ortasında dökülürken yapraklar,
Düşüşüne duygulandı ve dedi;
Neredesin ilkbahar.
Gelde bak!
Bir, bir dökülüyor yapraklar.
Ahmet Bağçe
Acının acısı bir tek aşkda mı?
Yokmu? Bir başka benzeri.
Kavuşamadığı hasretini çektiği,
Dönme umudu kalmamış,
Ana gibi, baba gibi.
Ahmet Bağçe
YÜREKLER NÖBETTE
Bu gün gene ben suskun yar sessiz,
Yürekler nöbette.
Sancılı sessizlik sürdükçe,
Merhaba deriz ertesi güne,
Güneş üzerimize doğmuş,
Zaman oynuyor sanki bizimle.
Ben yardan yar aşkını beklerken,
Yar, yaralanmış aşk sundu önüme.
Ahmet Bağçe
GÜZEL BİR AKŞAM YEMEĞİ
Güzel bir akşam yemeğinden sonra salona geçtik. Bahçeyi balkondan izleyerek kahvemizi içmeye ardından da meyvelerimizi yemeye ne dersin demek için hafifçe eğildim. Kalp atışı kulağıma duyuluyor gibiydi. O an nefesim kesilir gibi oldu. Ateşim yükseldi, kalp atışlarım hızlandı, çölde kalmış gibi ağzım kurudu. Yutkunamıyor gibiydim. Nutkum tutuldu diyeceğimi unuttum sanki. Hele ki rüzgâr perdeyi hafifçe içeriye doğru balon gibi şişirmesi imdadıma yetişti. Kahvemizi balkonda içelim mi dedim, hay, hay dedi. Sağ elini az yukarıya kaldırarak bileğini hafice büktü. Beni dansa kaldırabilirsin der gibicesine. Elinden tuttum, ayağa kalkmasına yardımcı oldum. Koluma girdi, birlikte balkona çıktık. Hafifçe esen rüzgârın verdiği serinlik harikaydı. Bahçenin çimlerini sulayan fıskiyelerin su fışkırtırkenki çıkardığı ses akşamın o sessizliğine farklı bir ahenk katıyordu. Balkonda masaya geçtik, sandalyeyi oturması için hafif çektim. Gözü kapının üzerindeki hoparlöre ilişti. Müzik dinleyebilirmiyiz dedi. Tabii ki dedim. Batı müziği, halk müziği, hangisi olsun dedim. Halk müziğini severim, tercihim halk müziği, ya sen dedi. Benim de tercihim evet halk müziği dedim. Salona gittim. Bilgisayardan halk müziği seçerek hoparlöre aktardım. Sırasıyla dinlerken çok geçmeden Berkan’tın Samanyolu çıktı. Gözlerime bakındı. O yeşil gözleri ışıl ışıldı, ışıkları süzülerek gözlerime doğru gelirken, göz kirpiklerim adeta kapanmamak için gerildikçe gerildi. Ellerime eli dokundu, o an sanki o el elime değil de yüreğime dokunur gibi oldu. Dedi dansa kaldırmayacak mısın? Konuşmayı unutmuş gibi oldum. Ta, ta tabi dedim. Be, be benimle dans edermisin dedim. İkiletmedi evet dedi.
Ahmet Bağçe
ARKASI YARIN
Yemyeşil bir denizi izler gibiyim senin gözlerini izlerken, bir kıyı olasım gelir bıkmamasına bakmak için.
Ahmet Bağçe
SENSİZ OLUNCA
Bakışlarım uykulu yumulur gözlerim,
Yıldızların aya göz kırptığı gibi,
Bir şeyler mırıldanır dilim,
Umutsuz vaka der söylenir yüreğim.
Uykusuzluk sardı bedenimi uzanır yere,
Çekilir perdesi kapanır gözlerim.
Rüyalar âleminde sensiz olunca,
Yağmurda ıslanmış gibi içimi sarar hasretin
Ahmet Bağçe
Beni yüreğinden silince, akan gözyaşların silinecekse pekâlâ sil. Ya, benim gözyaşlarımın selini nasıl sileceksin.
Ahmet Bağçe
YAN YANAYDIK
Biz hep yan yana olduk,
Hiç bir arada olamadık.
Uzun süredir hep seni gördüm,
Başkalarına kördüm,
Sana da bir türlü görünemedim.
Biraz uzun sürdü sana olan aşkım,
Uzun süren aşklar,
Karşılıksız olan aşklarmış,
Sana olan aşkımın sürekliliği de,
Karşılığını bulamadığından.
Ahmet Bağçe
HAYAT NEMİ HAYAT AYAKTA KALMA SAVAŞIDIR
Ayakta durabiliyorum, duruyorum dediğin an, yaşamının dönüm noktası olduğu andır. Artık içinde bulunduğun hayat senin hayatındır. Yapılan bir hata varsa sana aittir, birilerine özür dileme ve bahaneler uydurma, korku içinde yaşama bitmiştir. Birine güvenmek veya birilerinin suçlamasına maruz kalarak yaşamak son bulmuştur. Bir şeylerin olması, arzuların giderilmesi için birilerine danışmadan, kendin karar verip yaşamak sana aittir artık. Hayat kendi hayatındır. Çift kişilik koltuk bitmiş, tek kişilik koltukta yolculuk başlamıştır. O tek kişilik yolculuk senin yolculuğundur. Hayat senindir, o hayata sahip olmak, yâda olamamak sana aittir. Yaşam işte o günden itibaren başlamıştır, hayatın acımasızlığına göğüs germek, tadını çıkarmakta sana aittir. Savaş senin savaşın, of be savaşı kazandım sevinci senin zaferin, bu bir savaştı kaybettim acısıda senin acındır.
Ahmet Bağçe
İki hayal içindeyim,
Birincisi sen uyku çiçeği olsan rengârenk açsan,
İkincisi ben saksın içinde toprağın olsam.
Sen sabahları sarı açıp güneş olsan,
Öğleyin mavi açıp deniz olsan,
Akşamında beyaza bürünüp yüreğimde uyusan.
Ahmet Bağçe
Senin denizin, benim gölüme tepeden bakar ama,
Kırsalımda senin denizin, benim gölüme dar gelir.
Aşkımı sıkılana kadar oynadığın oyuncak sanma,
Onu kaybedince gözlerinden yaş gelir.
Ahmet Bağçe
Beni bağışla,
Sırılsıklam oldum seni görünce,
Sen beni ıslatan ilk yağmurumsun.
Bedenimde kuru,
Doğmasa da olur güneşim.
Ahmet Bağçe
O köyünde bu köyünde suyu,
Şu karşı ki dağlardan gelir,
Dere akar ben akışına bakarım,
Üzerine sana hasretimi yazarım
Ahmet Bağçe
Döne, döne akan ırmak. Yarı bulanık, yarı berrak. Suya yazıyorum hasretimi, özlem içiyorum bardak, bardak.
Ahmet Baağçe
YANAN YÜREK
Yanan yüreğin yazısı yoktur,
Tutmamıştır elleri ne kalem ne tebeşir,
Sayfaları yüreğinde gizlenmiş okunmamıştır hiç biri,
Her sayfasında hasret yazılı, rüzgâr yazılı, belki yazılı,
Bahsetmemiştir ne yazından, ne baharından,
Kışında gibidir yazında titrer buz gibidir teni,
Dökülür yaprakları bir, bir sonbahar gibi,
Kurumuş ağlar gözleri tükenmiştir gözyaşı,
Sağırdır işiten kulakları duymaz anlatılanları,
Huzurludur o yürek aşkını yalnız yaşarken,
Gasvet doludur, özlemi doludur, belki doludur içi.
Ahmet Bağçe
AZALTARAK ÇOĞALTTIK
Neden düşüncelisin, yâda tedirginsin gönül,
Yoksa tek başınayım der darlanırmısın,
Beklide haklısın kimler yoktu ki yanında,
Şimdi onlarsız yalnız başınasın.
Düşünüyorum da biz hep kendimize istedik,
Bu nedenle de sevgiyi azalttık nefreti çoğalttık,
Merhameti azalttık kavgayı çoğalttık,
Huzuru azalttık malı çoğalttık,
Sağlığımızı azalttık, kilomuzu çoğalttık,
Adaleti azalttık, kıskançlığı, bencilliği çoğalttık,
Sabrımızı azalttık acımızı çoğalttık,
Anlayacağın gönül, yaşamayı azaltarak yaşamamayı çoğalttık.
Ahmet Bağçe
BERHUDAR OL
Bazen dün veya önceki gün neden güldüğüme ağlıyorum, düşünüyorum ve diyorum ki acaba gülerken içime ektiğim çiçeklerimi mi suluyor gözyaşlarım. Yâda terk edilişim ile hayattan kayboluşumun yıldönümü mü? Aslında dün o kadar çok seviyordum ki seni, ne kadar olduğunu söylesem şaşırırsın. Hani terk edildiğim günde oluşan ve giderek büyüyen nefretim kadar desem az mı? Az ise ne diyeyim, kocaman yalan dünyanda sana mutluluklar dilerim. Birde sana teşekkür ediyorum berhudar ol, bana sevmeyi unutturduğun için, yaşamımı zorlandırdığın için, gülmeye hasret bıraktırdığın için, küçücük dünyamda mutluluğu çok gördüğün için.
Ahmet Bağçe
SEN ÖYLE SAN
Senimi özlemişim, yanılıyorsun,
Neyini özleyecekmişim senin,
Kalıcı bir hatıran mı var ki bende,
Şurası senin oturduğun yer değil mi?
Ya şurası, orası uzanıp yattığın yer değil mi?
Şu kumanda ile ikiz kardeş gibi değilmiydin.
Peki, yerdeki mindere ne demeli,
Balkona her çıkışında almazmıydın yanına.
Hep şu fincandan Kahveni, suyu o bardaktan, çayı şu kupadan içmezmiydin,
Sigaranın külüne ne demeli,
Kül tabağı yerine masadaki saksıya silkemezmiydin,
Birde özlemişim. Sen öyle san.
Ahmet Bağçe
EĞER BİR GÜN
Düşünceli haline düşünceli bakarım,
Sorarım kalbime neresinde olduğunu senin.
Endişene üzüldüğünü söyler yüreğim,
Bertaraf et kaygılarını.
Seni yalnız bırakmam bırakamam,
Yalnızlığın ne olduğunu çok iyi bilirim.
Eğer bir gün yalnızlığa bürünürsen,
Bil ki yok olmuştur bedenim.
Ahmet Bağçe
Öyle bir sarıldı ki, renk değiştirdim bukalemun gibi,
Hasreti bir yanda, utangaçlığı bir yanda, kızarmıştı yüzü,
Gözleri bakamaz haldeydi gözlerime,
Ter döküyordu sırılsıklamdı teni,
Avuçları kerpeten gibi sıkıyordu ellerimi,
Geçmişin utangacı, pişmanlığı, mahcubiyetiydi besbelli.
Ahmet Bağçe
Ziyaretime mi geldin, yoksa seyrime mi?
Neden zahmet ettin uzamıştır belki kısacık yollar.
Sanki unutulmuş gibi aşk dilencisi olarak kapına geldiğim yıllar,
Üzgünüm dön geri senide beklemedim başkalarını beklemediğim gibi.
Ahmet Bağçe
Bir gün anlayacaksın sana olan sevgimi. Üzerimdeki topraktan, görmen mümkün olmayacak sevincimi.
Ahmet Bağçe
Sen alıştırdın somurtmaya,
Gülmeyi unutturdun bana yıllarca.
Bak ne can var nede dost yanımda,
Bir defter, bir kalem sigaramdan başka.
Ahmet Bağçe
HEP GEL
Bugün gene rüyama geldin,
Biraz üzgün biraz dargındın sanki.
Umutları tükenmiş boşlukta gibiydin,
Yağmur yağmıyordu, soğuktu hava lakin ıslaktı saçların,
Belli ki gözyaşlarını silmişsin belikli saçlarına.
Uzattın ellerini dokundun yüzüme,
O dokunuşunda dokundu yüreğime,
Hep gel dedim, gel ama bana dokunduğu kadar acıtma yüreğini.
Ahmet Bağçe
Ardından koştun da ne oldu, yığıldın kaldın yarı yolda. Azıcık duyarlılığı varsa o gelsin ayağına.
Ahmet Bağçe
Benim yüreğimde sarılmış vaziyette oturuyorsun ya! Benimde sana olan özlemim öyle oturuyor.
Ahmet Bağçe
Kaşığıyla geri dönen aş, ya az pişmiş yâda pişmemiş aştır.
Ahmet Bağçe
Hayat sakız çiğnemek gibi bir şey, Mide bir şey gelecek sanıyor. Çene yorulmuş. Ortada yenilen içilen bir şey yok.
Ahmet Bağçe
Ben bir bedel ödüyorsam, bana uygun dediğim yaşamın bedelini ödüyorum. Keza emek verdim, yürekten sevdim.
Ahmet Bağçe
İnan sana söyleyecek hiçbir sözüm yok. Söylemek istediklerimin hepsi kalbimde.
Ahmet Bağçe
Birkaç saniye içinde seni seviyorum diyebilen, ömür boyu olduğunu da düşünmeli. Keza kökü derinde olan ağaç ömürlüdür.
Ahmet Bağçe
Bazı şeyler vardır soğutmaya gelmez. Keza aş kaynarken pişer.
Ahmet Bağçe
Sen şimdi yüreğimde konuksun ya. Kalıcımı, gidicimisin. Ona göre hazırlık yapacağımda âşık olmak için.
Ahmet Bağçe
Neydi o derslerle boğuşurken birde kız sevmek,
Ve onu düşünmek,
Birde cesaretsizlik,
Söylemek isteyip de söyleyememek,
İçini dökememek,
Neymiş,
Platonik bir aşk...
Ahmet Bağçe
Bir sebep mi arıyorsun sevmek için,
Sanki yalnızsın yada sevgisizsin.
Dön bir bak etrafına,
Niceleri var yorgun ve bitkin,
Yalnız tek başına sevmekten.
Ahmet Bağçe
Başını avucumun içine koysan,
Kirpiklerin batsa gülün dikeni gibi,
Cırmalasan, mırıldasan,
Yaramaz küçük kediler gibi.
Ahmet Bağçe
Bende senin olduğun yerdeyim lakin ikimizde orada değiliz.
Ahmet Bağçe
Ne gecenin karanlığı, ne gök gürlemesi, nede yağmurun şiddeti, sensizlik kadar ürpertir beni.
Ahmet Bağçe
Öyle bir girdin ki içime, her soluk verişimde, sensiz kalacağımdan korkup nefesimi tutuyorum.
Ahmet Bağçe
İşte bende öyle bir sarılmak istiyorumda, yaprak sarması sanıp pişirmenden korkuyorum.
Ahmet Bağçe
Ey! Aşk sana tabi ki kırgınım. Çok acımasızsın. Âşıklara gün göstereceğin yerde can yakıyorsun. Usanmadın mı?
Ahmet Bağçe
SIRILSIKLAMIM
Bir zamanlar sende ben gibiydin ya hani,
Sırılsıklamdın ben gibi,
Halen yağmurum dinmedi.
Biz ikimiz aynı bulutun yağmuruyuz diyordun ya hani,
Sana ne oldu da kurudun,
Ben halen sırılsıklamım.
Ahmet Bağçe
Donuk mu hayat yoksa ağlıyor mu?
Gücüm tükendi yanıyor yüreğim.
Yağmura razı idim,
Doluya tutuldum.
Ahmet Bağçe
Yüreğimin götürdüğü yerde ol,
Dayanamaz yüreğim yokluğuna.
İzahında zorlanırım,
Öldüm der ağlar sonra.
Ahmet Bağçe
HEPSİ O KADAR
Gene uyandık sabah oldu,
Bak güneş tepeden göründü.
Gök mavi, deniz durgun,
Cıvıldıyor kuşlar, yem peşinde.
Sıcaklık kol geziyor,
Yapraklar solmak üzere,
Gün bir öğleden önce, birde sonra,
Bakmışsın ki gece, hayatsa devri âlemde.
Değişen bir şey yok,
Gün yaşanmışlık bir anı.
Sonu akşam, sonrası gece vakti,
Eksilen ömür hepsi o kadar.
Ahmet Bağçe
TUTUKLU KALSIN
Gönlümdeki kavgam sen değilsin ki,
Düşüncelerinin yüreğime yansıması,
Ah bir bilebilsen!
Seni içime çektikçe nefesimin açıldığını,
Göz göze iken, gözlerimin, gözlerine tutuklandığını,
Dokununca ellerine,
Ellerimin yapıştığını.
İşte o zaman derim ki!
Varsın tutuklu kalsın gözlerim,
Yapışık kalsın, ayrılmasın ellerim.
Ahmet Bağçe
Bana çok iyi geliyorsun, ruhumu dinlendirip, yalnızlığımı gideriyorsun. Senden bolca ilaç var mı?
Ahmet Bağçe
Arada bir gündüzde gel. Hayalinle gün boyu gezineyim. Geceleri gelince yalnız kalıyorum, uykum seninle gidince.
Ahmet Bağçe
Gökteki yıldızlar her akşam sense bazen çıkıyorsun. Öyle bir çık ki, o kadar yıldızlar arasında bir tek seni göreyim.
Ahmet Bağçe
Ne garip değilmi? Sen benden uzaklaştıkça duygularım seni bana yakınlaştırıyor.
Ahmet Bağçe
Ve benim en çok acıdığım. Her şeyin bol olduğu bu dünyada, sevgiyi bulamayıp, sevgisiz yaşayanlardır.
Ahmet Bağçe
Seni tanıdıktan sonra yaşamımın geri kalanını görür gibi oldum ama önümde kale duvarı gibi duran sevgini aşamadım.
Ahmet Bağçe
Aşk bir tesadüf değil ki,
Bilinçaltının aradığı bir tür olgu,
Kime, yâda neye benzediğin önemlimi?
Değil tabi,
Seninle benzer yanım olmasa da,
Yetmez mi sana olan özlemim.
Ahmet Bağçe
Her geçen yıl gibi bu yılda,
Rüyama geldin doğum gününde.
Düşümün yıldızıydın, güneşiydin,
Gene gel,
Seni özleyeceğim hep gizlice.
Ahmet Bağçe
Ve sonra aşk dedi ki!
Gözüm doldu ama akmıyor yaşım,
Yalnız bıraktı beni gönül yoldaşım.
Sulanmazsa toprak kurur tozlaşır,
Helal olsun toprağım sana gözyaşım.
Ahmet Bağçe
Nicelerine el uzattım, onlar çekti ellerini. Sanki ellerim dikenli.
Ahmet Bağçe
Ey! Yar.
Duygularım et olsa doğrardım,
Ses olsa kısardım,
Ağaç olsa keserdim,
Sana ulaşamadığı için.
Ahmet Bağçe
Sana bakarken kamaşır gözlerim,
Sonra tutulur dilim ahrazlaşırım,
Hayıflanırım konuşamadığım için,
Şafak vakti gibi sessizliğe bürünür içim.
Ahmet Bağçe
Yağmur zerreleri kopamıyorsa buluttan çölün sucu ne! Yüreğimi, yüreğine gizlemişsen yüreğimin sucu ne!
Ahmet Bağçe
Anladım ki senin bana olan sevgin denizköpüğü gibiymiş. Oysaki benim sana olan sevgim sahildeki kum gibiydi.
Ahmet Bağçe
Gökyüzümü yağmurlu,
Yoksa senin gözlerin mi ağlıyor.
Havada bir esinti yok,
Neden zülüflerin tarumar.
Ahmet Bağçe
Ay dünyasına, bende sana tutuklu kaldım.
Ahmet Bağçe
Bu akşam burada yanımda olsaydın,
Ağlarmıydım hıçkıra, hıçkıra,
Sızlarmıydı yanık sızısı gibi içim,
Sonra birde koysaydın elini başıma,
Hastası başındaki doktor gibi.
Ahmet Bağçe
Hani Adana’yı kökünden yakacaktın benim için, daha bir mangal bile yakamadın.
Ahmet Bağçe
Öyle suçluluk duygusu içindeyim ki, bir yıkıntı altında ceza çeker gibiyim. Oysaki benim tek sucum seni sevmek.
Ahmet Bağçe
Sen beni kırda bir papatya kadar severken, ben seni o kırda bütün çiçeklerin kokusunu özlemiş kadar özlüyorum.
Ahmet Bağçe
Hani gidiyorum ya, Gönlüm burada, Aklım burada, Anılarım burada, Yüreğim acı içinde.
Ahmet Bağçe
Açıkgöz olduğuma bakma, gözlerini göremeyecek kadar körüm.
Ahmet Bağçe
Gitme dersen, kalırım. Yeter ki sen yüzüme kapatma kapını, pencereni. Çünkü hayal kurmak çocuk oyuncağı değil ki.
Ahmet Bağçe
Sen inatlaştıkça benim inadımda inatlaşıyor, sende tutuklu kalışım ondan.
Ahmet Bağçe
Büyümek çok zor. Ya, büyüdükten sonra, o daha zor. Büyüdükten sonra babam var diyemiyorsun.
Ahmet Bağçe
Öfken sevginden büyük olunca, sözlerim sana sinek vızıltısı gibi geliyor. Bu nedenle öfkeni nefretime hapsettim.
Ahmet Bağçe
Sen benim vazgeçilmez noktamsın. Unutma ki, bir doğru iki noktayı birleştirir, işte o noktanın biri sen biri ben.
Ahmet Bağçe
Hani seni sevmeye başladımdı ya! İçimde yaşamaya başlamıştın. O zamandan beri kalbin bende hatırladın mı?
Ahmet Bağçe
SENDE ÖYLESİN
Bu yazım senin için!
Gülümsediğinde hangi ağaç karşılık verir gülümsemene.
Sevgisini gösterir.
Güzel bir söz söylediğinde o güzel sözle karşılık verir,
Dallarını omuzlarına koyar,
İşte sende bana öylesin.
Ne kolların omzumda,
Nede sırtın dayalı sırtıma.
Ahmet Bağçe
Saymadım kaç kişinin kabri var yüreğimde. Onların kabrine su dökenler, kabrime gül dikmesin.
Ahmet Bağçe
Hani para parayı başarı da başarıyı çeker ya!Sen beni öyle çekiyorsun, onlar zengin olurken, ben halen aşk fakiriyim.
Ahmet Bağçe
Acı dediğin dünya, birlikteyken bitmesin dediğin dünya.Düşün beraberken biz birbirimize şeker kamışı gibi değilmiyiz.
Ahmet Bağçe
Yaşamıma girip, kalbimde izlerini bırakmışsan, sen bende ömürlüksün. Artık biz ikimiz farklı insan olamayız.
Ahmet Bağçe
Yeterince sevgin olsaydı eğer. Dünyanın en mutlu insanı sen olurken, mutluluktan uçanda ben olurdum.
Ahmet Bağçe
Birde bu öfken niye diyorsun. Beni özledin bunu biliyorum, ama aramıyorsun onun için!
Ahmet Bağçe
Dedi, neden yalnızlık,
Dedim kim sevdiğinin yanında olmaz ki,
Beni en çok yalnızlık seviyor da,
Ondan yalnızlık.
Ahmet Bağçe
Sonra gitmek istedim, uzak, uzak,
Dur! Dedi yüreğim,
Ya! Gittiğin yerlerde,
Yanan bu yüreğini kim söndürecek.
Ahmet Bağçe
Merak mı, ediyorsun,
Acı çekmenin nasıl olduğunu.
İstersen yer değiştir,
Sen ben ol ve gör,
Acının şiddetini sevmenin ne olduğunu.
Ahmet Bağçe
KÖR OLURMUŞ
Büyüdükçe anladım, Anladım ki,
Masallardaki gibi ne prens,
Nede prensesmiş,
Kaf dağının arkasındakiler.
Sevmek öyle mükemmel de değilmiş.
Acıtıyormuş insanın içini,
Acı içinde debelenmekmiş meğer.
Kör olurmuş zamanla ilişkiler!
Yâda habersiz tek taraflı Sevgiler.
Ahmet Bağçe
ŞİMDİ NERELERDESİN
Bir rüya gördüm içinde sen vardın,
Tebessüm ediyordun aşiyanında.
Dünya taşlıklı, kayalıklı engebeli olabilir diyordun,
Onları manzara olarak gör,
Yaşamın güzelliğini sev, güzelleştirenini sev diyordun.
Bana elini uzattın tut dedin,
Ellerimi uzattım sana doğru,
Ve sen kayboldun şimdi nerelerdesin.
Ahmet Bağçe
Ey ATAM
Ölüm ayrılık değildir,
Bizim içimizdesin; Ölmedin!
Sen halen MİLLETİNE...
CUMHURİYETİ bıraktığın yerdesin.
Ahmet Bağçe
ORMANA DAĞ EVİNE GEZİNTİ
KÖY DELİKANLISIYLA SOHBETİM
Yıl içinde işlerin yoğunluğu ve şehir hayatı yoruyor insanı. Ormanlık gibi yâda bir deniz kenarında, her şeyden uzak ruhen dinlenmek istiyor. Bir fırsatını bulsamda oluşacak fırsatı değerlendireyim diyor bazen. Böyle bir düşünce içindeyken anlık bir karar verdim. Babamın bir sözü aklıma geldi. O derdi ki akıllı düşünene kadar deli gönüllü, oğlunu kızını evlendirir. Güzel bir söz, bir an gönlümü deliliğe vurup yolculuğa, bir seyahate çıkmak istedim. Hiç tereddüt etmeden hazırlıklar yapıp internetten de orman içinde dağ evlerinin nerelerde olduğunu araştırdım. Araştırmam neticesi bulduğum dağ evlerinden birine rezervasyonda yaptırdım. Tabi uzun süre değil de, iki yâda üç gün kalacak şekilde yer ayırttım. Farklı yerlere de gidebilmek için. Bir pazar günü hazırlıklarımı yaptım yola koyuldum. Ne olur, ne olmaz diye büyükce bir çadırım var onuda almayı ihmal etmedim. Keza çadırkentlerin olduğu yerlerde kalma gibi durumumda olur düşüncesiyle. Artık yol nereye kadar götürürse, gittiği yere kadar gitmek istedim. Şehir çıkışı, bağlar ve bahçelerin bitimi, ekin tarlalarının görünmeye başlaması, akarsularının kıvrılarak akması harika bir manzara, canlı bir resim, bir tablo. Her güzelliği resimlemek istedim, daha sonra anı olarak bakmak için. Yol güzergâhımda olan köylerden birinde biraz soluklanıp bidona şırıl, şırıl akan soğuk sudan doldurup, köy kahvesinde bir çay içmek, gözleme yapılıyorsa mis gibi gözleme yemek istedim. Dağ evinden rezervasyon yaptırırken yörenin konumu hakkında malumatta almıştım. Gideceğim bu yöreler ormanlarıyla zengin olan bir coğrafyanın olduğu söylendi. Her mevsim yağış alan iklimi ve yamaçlarındaki ağaç çeşitliliğiyle temiz bir havası ve ormanlarla kaplı olduğu, civar köylerin otlaklarının, ağıllarının bulunduğu yaylaların, Karadeniz coğrafyasını aratmayacağını söylediler. Heyecanım artmıştı, bir kuş gibi hemencecil uçmak istedim oralara, o yerlere. Havanın temizliğinden, bol oksijeninden, suların serinliğinden yararlanmak istedim. Dağ evinde, evin şöminesinde ateş yakarak ve ormanı izleyerek geçirmek istedim. Torosların İçanadoludan Akdeniz’e doğru çizdiği kavislerde ormanlık arazi ile köylülere ait bağlık, bahçelik manzaralarının fotoğrafımın deklanşörümde değerlendirmek istedim. Hem düşünüyordum, hemde yol katediyordum. Şehir arkada kalmıştı. Dağlık arazi yamaçlar inişler yokuşlar başladı. Yollar daraldı, araba geçecek kadar yollardan geçiyordum. Bu arada bulutlar boş durmuyor. Hava yer, yer yağmurluydu. Bu güzel manzarada dağ bayır tırmanmaya başladım. Önceden araştırıp bulduğum dağ evlerinden birine yerleşir, eşyalarımı indirip, düzenlerim, şöminesinde ateşi yakar ve karşısında dinlenirim, közünde çay demler içerim diye hayalde kuruyordum. Yağmur devam ederse ki edeceğe benziyor, gözlerimi dağ evinin camlarından ayırmadan görünen yerlere kadar seyrederim diyordum ve bu nedenlede sabırsızlıkla yolların bitmesini istiyordum. Dağ evinde bir güzel dinlendikten sonra, ormanın derinliklerine dalmayı güneşin doğması ardından açan çiçeklerle, karınlarını doyurmaya çalışan böceklerle, uçan kelebeklerle, vızıldayan arılarla, kuşlarla hatta üzerindeki yağmur sularından kurtulmak için sallanan ağaçlarla, otlarla konuşmak istiyordum. Bayırlara tırmanmak, yokuş aşağıya koşmak, yuvarlanmak ve yorulmak istiyordum. Dönüşümde yorgunluktan uyumayı, uyandığımda ateşin söndüğünü, bir süre sonra biyolojik olarak vücudum dinlendiğini gözlerimi açtığımda açıktığımı, hemen kalkıp, dolaptaki sütten bir bardak alıp yudumlamayı, biraz peynir ve ekmek yedikten sonra, tekrar ormana doğru yola çıkıp, kuş cıvıltılarının arasında oturmak ruhen kaybolarak dinlemeyi düşlüyordum.
Ahmet Bağçe
ORMANA DAĞ EVİNE GEZİNTİ
KÖY DELİKANLISIYLA SOHBETİM
Önüme bir yol ayırımı geldi, sol yanıma düşen yol az meyilli aşağıya doğru, sağ tarafıma gelen yol yukarıya doğru tırmanıyordu. Kimsede yok ki sorayım. Dağın başında. İndim etrafa bakındım, ağaçlardan bir yerler görünmüyor ki. İkilemde kaldım. Aşağıya mı, yukarıya mı? Diye. Şimdi aşağıya insem, belki bir köyün içine giderim, yok, yanlışsa ne yapayım döner buradan yukarı tırmanırım dedim, aşağıya doğru sürdüm arabayı. Git, git bitmiyor yol, bir tırmanıyorum, bir iniş aşağı kaç Km gittim farkında değilim. Yol stabilize dedikleri yola geçti. Çınar ağaçlarının sağlı sollu yola doğru kök uzantıları, yağmur sularının tepelerden akarken yolda yaptığı tahribatlar, yer, yer taş ve kum yığıntıları veya çukurlar yanlış yolda olduğumu hissettirdi. Durdum, etrafa bir daha bakındım, belki birini, bir köylüyü görürüm düşüncesiyle. Lakin hani kuş uçmaz kervan geçmez derler ya! İşte o durumda bir mekândayım. Ne yapayım bir yerde ağaç dibinde oturup bir karar vermeliydim. Yağmur yağıyordu geçtiğim yollarda. Sanki buraya hiç uğramamış gibi. Yerler kuru. İleride tepelikte bir çam ağacının yanına vardım, buradan epey bir yer görünüyor, ağacının dibinde iğneyi andıran hani o kurumuş çam yaprakları varya onları elimle toparladım, minder gibi yaptım üzerine oturdum, 15- 20 dakika kadar burada oyalandım. Tam kalkmak üzereydim ki, çan sesleri duydum. Hani koyunların boyunlarına takılan çanlar olur ya, o çan seslerinden duydum. Belli ki buralarda bir köy var, koyun sürüsünü çok uzaklarda otlamazlar, her yer ot dolu buralarda otlanır diye düşündüm. Sesler zaten pek uzaktan gelmiyordu. Sese doğru az gittim. 8-9 adet keçi ve başında da 15-16 yaşlarında erkek çocuğu aşağıya doğru gidiyor. Ses ettim ıslık çaldım, çocuk durdu ve döndü baktı. Keçilerin yönünü çevirdi beni bekledi.
Ahmet Bağçe
ORMANA DAĞ EVİNE GEZİNTİ
KÖY DELİKANLISIYLA SOHBETİM
Mesafe yakın gibiydi ama rahat beş dakika yürüdüm, soluğumu zor alıyordum, çocuğun yanına vardım konuşurken kesik, kesik konuştum, sesim sanki içimden gelirken rampaya tırmanıyor gibiydi. Neyse merhaba delikanlı dedim delikanlı merhaba buyur abi nerden gelirsin, nereye gidersin, yolunu şaşırmış gibisin. Aklıma Yunus Emre’nin Taptuk Emre’ye sorduğu soru geldi. Hani Tabduk Emrede yoldan gelir yola giderim demişti ya! O gibi. Ama ben öyle demedim. Sen buralara yakın bir köydenmisin dedim. Yok, abi horadaki dağı gördün mü ha işte oraya giderken bir yamaç var bizim köy orası. Buralara yakın tek köy bizim köyümüz, te sabah çıkmıştım. Keçilerimle ahşama kadlak dolana, dolana köye varırım dedi. Dedim peki burası, yani bu yol nereye çıkar. Abi şu torpak yol var ya bizim köye kadar varır, oradanda, gelirken gördün mü yol ayırımı var gide, gide o yol ayırımına gider. İşte öyle abi bir ciğaran var mı? Abi dedi. Var. Erken yaş değil mi sigara zararlı dedim. Abi biliyomda alışkanlık. Biz burada kurumuş yaprak bile kâğıda sarar içeriz dedi. Keçiler sizin mi dedim, heye bizim otlatıyom. Hele otur bakalım sana sigarada vereyim, bende bir tane içeyim, sonra ben geldiğim yoldan devam edip gideyim dedim. Delikanlı çocukla oturduk birer sigara yaktık. E anlat bakalım neler yaparsın okula gidermisin kaç kardeşsiniz dedim. Bizimkisi recberlik abi. Şimdi okula gitmiyom. Beşi bitirdim. Babama yardım ediyom dedi. Köye, öbür baştan girersin ya ha işte o baştan üçüncü ev bizim ev dedi. Biz üç kardaşız, bir abim var birde ablam var, birde ben varım dedi. bu defa çocuk sordu, abi senin yavuklun var mı? Dedim yok, senin var mı? Dedim. Hafif yılıştı, güldü. Abi var köyün öbür başı var ya’ ha orada. Eee nasıl oldu, nasıl tanıştınız anlat bakayım dedim. Abi şimdi varya biz mektebe gidyorduk….
Ahmet Bağçe
ORMANA DAĞ EVİNE GEZİNTİ
KÖY DELİKANLISIYLA SOHBETİM
Daha okula gitmeye başlamadıydık. Bizim köyün şo yukarıları var ya! İşte oraya doğru biraz gidecen, bir saat kadar yürüdün mü orada, bağlarımız var. Benim bir arkadaşım var, adı Sami, sen onu biliyon mu abi dedi.
— Yok, nereden bileyim. Ben buranın yabancısıyım dedim.
— İşte arkadaşımla bir gün bağımıza gidiyorduk, onların da bağı var bağ komşumuz olurlar, kendileri. Benim sesim güzel abi. Bağımıza yalnız giderken, bazen evimizin önünde otururken söylerim. Amma çok fazla bir türkü bilmem. O zaman türkü söyleyerek gittik bağımıza. Okul açıldıydı ya. Beni türkü söylerken duymuş. Bana dedi ki. Senin adın ne dedi. Bende İrbam dedim. Aslında annemgil İrbam derde. Asıl adım İbrahim dedim. Senin sesin ne güzel dedi. Kız bağa. Bende işte güldüm azıcık. Oda bana güldü. Sonra elinde mendil vardı, ben mendile bakındımdı. Bana mendili istersen sana vereyim dedi, heye dedim bana mendili verdi. Arkadaşım Sami vardı ya. Ona da dedim kızın bağa güldüğünü, işlemeli mendil verdiğini, Sami lan arkadaş senin şimdi o kız yavuklun oldu dedi. Heye dedim. Biliyon mu abi adı da hatçe. Şimdi şehirdeler. Annesi babası burada köyde de. Bir abisi var o şehirde oturur. Okula gidiyor şehirde. Ben ona dedim askere gidip gelince evlenelim dedim. Bana olur dedi. Şimdi abi benim askere gitmeme tamı tamına 6 sene var. 6 sene çok mu abi ya! Dedi.
—Yok, çok değil acele etme dedim. Ee kız okur sonra vaz geçerse dedim yok abi bana mendil verdi işlemeli dedi. Benim arkadaşım Sami’ de şehirde okur. Geçende geldi. Garneyi aldılar mı geleceklermiş. Sami didiki ağam seni düşünüyor sesi güzel diyor dedi. Gelince söyleyeceğim Gine. Okul bitince, bende askerden gelince evleneceğimi.
— Abi bi cigara daha verinmi dedi. Dedim tabi. Sen bayağı bir efkârlısın dedim. Kafasını bir salladı. Sigara ikram ettim. Sigarayı yaktı bir derinden dumanını çekti. Duman sanırsın bütün vücudunu dolandı gerisin geri ağzından bayağı bir sonra çıktı. Vakitte ilerliyordu. Çocuğun aşkı ise bir enteresan duruma doğru gidiyordu. Deşeledikçe daha neler anlatacaktı neler. Delikanlı müsaade edersen ben gideceğim dedim. Delikanlı peyirim, pekmezim var yağımda var. Birde banadura salatası yapayım dedi. Banadura dedim nedir banadura. Abi ben yapayım sen bi ye dedi. Eh peki dedim. Bir ağaç duldasına doğru gittik.çocuk çıkınını açtı ve….
ORMANA DAĞ EVİNE GEZİNTİ
KÖY DELİKANLISIYLA SOHBETİM
Küçük plastik kaplar içinde azar, azar tulum peyniri, zeytin, keçi sütünden yapılmış taze peynir, birkaç adet kaynamış yumurta, kavrulmuş kuşbaşılı et, tereyağı, küçük bir şişe içinde zeytinyağı, domates, biber, taze soğan, maydanoz ve birkaç çeşit baharat ile harnup pekmezli tahinle yapılmış helva ile üzüm pekmezi
ayrıca yufka ekmek çıkardı. Çay takımı ile tabak almayı da ihmal etmeyen delikanlıya sordum. Sen evinize ne zamanları gidiyorsun, bir haftalık yiyeceğin var. İrbam abi acıktıkça yerim, bazen oradaki köy var ya biraz uzakça. Oradan da çobanlar gelir birlikte yeriz. Çok değil.
Tabağın içine domatesi biberi, taze soğanı, maydanozu doğradı, tuzunu zeytinyağını döktü bir güzel karıştırdı. Sonra temiz olduğu her halinden belli sofrasını açtı. Çıkısı içinden çıkardığı diğer yiyeceklerin kapaklarını açtı. Sofra hazır ve nefis görünüyordu. İştahımı kabarttı. Delikanlı Sanırım, her zaman bir veya birkaç arkadaşlarıyla birlikte burada veya denk geldikleri bir yerde piknik yaparcasına kendilerine ziyafet çekiyorlardı.
Delikanlı hadi abi buyur sen başla ben çaydanlığa dereden su getireyim, ateşide harlayım çay demleyim. Bir güzel içerik dedi.
Merak ettim ve sana banadura yapayım demişti. Henüz yapmadı, neden yapacaktı, belkide peynir, yağ yumurta karışımı bir çeşit olacaktır diye düşündüm bir sorayım dedim. Delikanlıya sordum banadura
YORUMLAR
Yüreğinize ve emeğinize sağlık diyorum. Hoşgörünüze güvenerek düzenleyip şöyle paylaştım: https://www.facebook.com/share/p/hW2UFreULomh1HSv/?mibextid=oFDknk
Yüreğinize ve emeğinize sağlık diyorum. Hoşgörünüze güvenerek düzenleyip şöyle paylaştım: https://www.facebook.com/share/p/hW2UFreULomh1HSv/?mibextid=oFDknk
Yüreğinize ve emeğinize sağlık diyorum. Hoşgörünüze güvenerek düzenleyip şöyle paylaştım: https://www.facebook.com/share/p/hW2UFreULomh1HSv/?mibextid=oFDknk