- 602 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİİR VE SES
Sesin insan yaşamındaki önemi ve anlamı yadsınamaz kuşkusuz.
İnsan sesi ise büsbütün etkileyicidir ve belleklerde derinden yer eder bilindiği gibi.
Ses ve Koku;
İnsanı ele veren iki belirleyici unsur. Bu nedenle olsa gerek, suçlular seslerinden teşhis edilmeye çalışılır bu yöntemle gereğinde.
Koku ise, insan algısında birçok anlamda iz bırakan özel bir durumdur yine.
Ama ben insan sesinin önemini tatsız yönleriyle değil de. “Seslendirme” konusundaki yönüyle değerlendirmek niyetindeyim. Hele ki mekan Edebiyat Defteri ve dolayısı ile Sanat olursa eğer. Bu dokunuş daha da kaçınılmaz olmaz mı sizce de?
Bir zamanlar “Arkası Yarın” dediğimiz pembe diziler başta olmak üzere film ve dizilerin ülkede yıllarca bıkıp usanmadan ve hatta zevkle izlenmesi, çok değerli ve deneyimli Tiyatro Oyuncularının dünya çapındaki “seslendirme” başarıları nedeniyledir bence.
Sırası gelmişken bu konuda bir anımı paylaşmadan geçemeyeceğim.
Bir tarihte İstanbul’a yakın bir ilin küçük bir beldesinde görevli idi rahmetli babam. Hayli çağdaş ve gelişmiş olan bu şirin belde ikisi kışlık, ikisi yazlık bahçe sinemasına sahipti.
Aynı sinemada bazen arka arkaya iki film oynadığı olurdu. Birbirlerine rekabet olsun diye uzun yaz akşamlarında.
Anılarımın çoğu bu şirin beldeye aittir.
En önemlisi ise, annemin beni Sosyalist bir ruhla dünyaya getirmiş olduğunu anlamam oldu! Minnet ve rahmetle anıyorum canımın canını bir kez daha.
Bir başka kasabadan eşya yüklü kamyonun arkasına oturtulup o şiirin beldeye geldiğimizde dokuz-on yaşlarındaydım.
Midem alt üst olmuş durumdayken, beni kamyondan kucağına alıp havalara uçuran, sonra da usulca yere bırakan manevi baba saydığım, babamın meslektaşlarından canım Veli Amcamı da rahmet ve özlemle yad ediyorum.
Pırıl pırıl masmavi bir gök yüzünde ve yıldızların bulgur gibi kaynadığı o yaz akşamında, bahçe sinemalarının birinde Fattma GİRİK’in “Katır Tırnağı” adlı filmi oynamaktaydı.
Annelerimiz gündüzleri ev oturmalarına giderken. Babalarımız da akşam hangi filme gidileceğine karar verirlerdi kendi aralarında.
Akrabadan çok daha ileri olduğumuz tüm memur aileleri çoluk çocuk yerlerimizi almıştık o akşam da yine.
Üç kez arka arkaya çalan sarı madeni çanın ardından heyecanla beklediğimiz film yerini aldı bembeyaz duvarda.
Sinemada çıt! yoku. Çekirdek yenmezdi. Film öncesi ve “10 dakika ara” da frigo- gazoz satışı yapılırdı o kadar. Film başladı . Ardından 10 Dakika Ara’ya sıra geldi. Aa! o da ne? Sinemanın yarısından fazlası sessizce kalkıp gitmiş. Peki neden? Öğreniyoruz ki: Fatma Girik pek de sevimli ve seslendirmeye uygun olmayan kendi sesiyle seslendirmişti filmi!
Gelelim “Sesli Şiir “konusuna.
Ben şiirlerin seslendirilmelerinden yana değilim fazlaca.
Ünlü şairler bile şiirlerini seslendirmekten imtina ederlerken üstelik.
Şiir nasıl ki şairin kendi yürek sesinden, duygu ve iç dünyasından çıkıp, dizelere dökülüyorsa biçim biçim.
Okuyucu da okuduğu şiiri kendi iç dünyasının gönül gözü, hissedişleri ve hayal gücüyle renklendirip, yorumlamalıdır bana kalırsa. Yabancı bir ses şiirin bütünlüğünü ve esrarlı büyüsünü bozmamalı derim ben.
Şiiri yorumlayan gerek şiir sahibi olsun. Gerekse şiirini okumasına izin verdiği kişiler olsun.
Öncelikle ritm, ahenk, tonlama ve vurguları yerli yerine oturtabilmenin yanı sıra. Çok iyi bir ses rengine ve çok düzgün bir diksiyona sahip olmaları da gerekir.
Bu özel bilgi, beceri ve ustalık isteyen uğraş; bol bol şiir antrenmanı yapmakla kazanılmaz. Üstelik herkesin duygu ve algı dünyası birbirinden çok farklı iken.
Seyrek de olsa bazı sesli şiirlere rastlıyorum da. Hem şaire hem şiire üzülüyorum maalesef.
YORUMLAR
Öncelikle ritm, ahenk, tonlama ve vurguları yerli yerine oturtabilmenin yanı sıra. Çok iyi bir ses rengine ve çok düzgün bir diksiyona sahip olmaları da gerekir.
Şu an ki edebiyat defterindeki yorumcuları beğenmiyorum ama öyle okuyucular var ki sizin dediğiniz gibi şiirden zevk alıyorsunuz.
Benim şiirleraslabitmemeli.com adında sitem var ve ben öyle bir şey hayal ediyorumki vurgunun öne geçtiği okuyuşlar. Bir sinema salonundaki o ses sistemi ve okuyan dinleyen.
Şiir bir öz dür ve o özü bize çıkartacak birlerinin varlığına da ihtiyaç vardır. Başta belirttiğiniz :
*** Öncelikle ritm, ahenk, tonlama ve vurguları yerli yerine oturtabilmenin yanı sıra. Çok iyi bir ses rengine ve çok düzgün bir diksiyona sahip olmaları da gerekir. ***
bu özellikler olursa eğer hani bir söz vardır ( İşte o zaman tadından yenmez ) o kadar güzel olur düşüncesindeyim.
Şiire bir soluk verecek yazılar azdır ve bu yazı paylaşımınız çok güzel keşke şiiri yazı iele de anlatanların sayısı çoğalsa.
Takdir ve saygımla
Mehabalar Semiray Hanım;
Öncelikle sayfama ziyaretiniz için çok Teşekkür ederim size.
Yazı aralarından da anlaşılacağı üzere ben seslendirmeye karşı değilim. Yeter ki bütünüyle iyi bir çalışma olsun isterim. Ayrıca söz konusu olan şiir seslendirmesi değil yalnızca. Film ve dizilerin oyuncularının bir çoğu manken Eski ve yeni ünlü artistlerin bir çoğunun sesi hem çok itici hem oynadığı karaktere hiç yakışmıyor. Nitekim yıllar öncesinin kaliteli seyirci anlayışıyla bunu örnekledim de. Benim ç filmi yarıda bırakıp çıktığım çok .olmuştur. Dikkat ederseniz sitede de seslendirmeler azaldı. Benim de severek dinlediğim seslendirmeler var kuşkusuz. Özellikle erkek seslerinden. Dediğim gibi gerek teknik gerekse duygu yönüyle ruhu sarmalı. Dinleyeni etkilemelidir seslendirmeler.
Katkılarınız için sağ olun.
Selam ve Esenlik dileklerimle.
Sevgilerimle.
DEVRİM DENİZERİ
Yorumunuza şimdi rastladım. Çok seyrek giriyorum deftere. Bu nedenle cevabımda geciktiğim için af edin lütfen. Yorumunuzun tümüne katıldığım gibi konuyu daha da açtığınız için teşekkürler ediyorum.
Teknik olarak seslendirme düzeneğini kuramadığım için seslendirme yapamıyorum . Çok ilkel şartlarda evde kendi kendime bir şiir ve düz yazıyla birlikte bir şiir daha seslendirmeye çalışmıştım. Biri: ZAMANI SORMA BANA.
Diğeri Tülin ÖZTUNÇ adıyla MUTLU OLMA ŞANSI. Devrim Denizeri ve Tülin Öztunç ta benim. Bunun gerekçesini yolunuz düşerse İZ BIRAKANLAR 2 bölümlük yazımda görebilirsiniz.
Selam ve esenlikler.
Yazınızın bütününe katılmasam da bazı şiirlerin güzel bir seslendirme ile daha da anlam kazandığı düşüncesindeyim.Sizin de dediğiniz gibi bir bilen olmalı bu işi gerçekleştiren.yazlık sinemalar İzmir de de var hala ve güzel oluyor.Beni geçmişe götürdünüz birden .kutladım...selam ve dua ile...
DEVRİM DENİZERİ
Öncelikle sayfama ziyaretiniz için çok Teşekkür ederim size.
Yazı aralarından da anlaşılacağı üzere ben seslendirmeye karşı değilim. Yeter ki bütünüyle iyi bir çalışma olsun isterim. Ayrıca söz konusu olan şiir seslendirmesi değil yalnızca. Film ve dizilerin oyuncularının bir çoğu manken Eski ve yeni ünlü artistlerin bir çoğunun sesi hem çok itici hem oynadığı karaktere hiç yakışmıyor. Nitekim yıllar öncesinin kaliteli seyirci anlayışıyla bunu örnekledim de. Benim ç filmi yarıda bırakıp çıktığım çok .olmuştur. Dikkat ederseniz sitede de seslendirmeler azaldı. Benim de severek dinlediğim seslendirmeler var kuşkusuz. Özellikle erkek seslerinden. Dediğim gibi gerek teknik gerekse duygu yönüyle ruhu sarmalı. Dinleyeni etkilemelidir seslendirmeler.
Katkılarınız için sağ olun.
Selam ve Esenlik dileklerimle.
Sevgilerimle.
Büyük çoğunluğuna katılıyorum ama çeviri şiir onaylandıktan sonra bence pek muhüm değil.Selamla.
DEVRİM DENİZERİ
Eksik olma gören göz hisseden yürek ve akılcı İnsan.
Aydınlık yarınlara...Dilerim.
Selamlar.
Keskinkalemzaman
Sevindim bu yazıyı okuyunca.
Bir yıla yakındır bu güzel sayfada şiir okumuyor ve yorumlamıyorum.
Kendimce haklı sebeplerim var tabi ki.
Okuduğum ve yorum yaptığım zamanlarda,
bu konuyu çok dile getirmişimdir.
Sesli olan şiirlerin genellikle hoparlörünü kısar,
o şekilde okuduktan sonra yorumlardım.
Şiir ile duygu bağlantısı kurmasını engelliyor ses.
Ancak,
mükemmel seslendirme yapanların olduğunu da belirtmeden geçmeyelim.
Onlara haksızlık etmiş oluruz.
Bu arada,
o güzel günleri,
yazlık sinemaları getirdiniz aklımıza yine.
Tebessümler esti geçti bakışlarımızdan.
Ey gidi günler ey!...
Çok samimi, çok gönüldendi çalışmanız.
DEVRİM DENİZERİ
sizin de belirttiğiniz gibi gerçekten çok iyi seslendirmelere de rastlıyoruz bu arada. Bir erkek sesi var ki benim favorim üstelik.
Ya ben de sizin yorumunuzu okuyunca çok etkilendim. Hep öyle oluyor zaten. Çünkü doğal içten ve anlamlı.
Hey gidi günler hey!...
Selamlar.