- 536 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Eleştiri'nin bencesi sencesi
Eleştiri Nedir?
"Eleştiri nedir, nasıl olmalıdır, eleştiride ölçü var mıdır?" gibi sorular üzerinde duracağım bu yazıda. Eleştiri herkesin bildiği gibi hayatımızın her alanında var. Peki ama eleştiri nedir? Öncelikle TDK ve Vikipedi’deki tanımlarını vermek istiyorum eleştirinin.
Bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit (TDK)
Eleştiri, bir kişi, eser ya da konuyu doğru ve yanlışlarını göstererek anlatmak amacıyla yazılan kısa metinlerdir. (Vikipedi)
Peki eleştiri sadece bu mudur? Bence bu tanımlar eksik. "Neden?" sorusunun cevabına geleyim; eleştirinin bir amacı olması gerek... Amaca matuf olmadıktan sonra yaptıklarımızın ne anlamı var? Körü körüne tenkit etmekten bahsediyorum...
Eleştiri Nasıl Olmalıdır?
Madem eleştiri kelimesinin tanımını ve kullandığımız şekli beğenmiyorum, bu durumda bi’ önerimin de olması lazım değil mi... Lazım galiba... O zaman "Eleştiri nasıl olmalıdır?" sorusuna geleyim şimdi de. Eleştirinin tanımı aşağıdaki gibi olabilir mesela:
Eksik görülen bir olguyu daha iyi hale getirmek için, sunulan önerilerle birlikte bu eksiklikleri ifade etme.
Önerimin sebebi, yukarıda belirttiğim üzere, yapılan işi amaca matuf hale getirmek. Hiç kimse eleştirilemez değildir. Ve hâkeza hiçbir eser, konu ya da oluşum da... Ama dediğim gibi ortada bir eleştiri varsa kuru kuruya laf yetiştirmek, kötülemek ya da ayıbı ortaya çıkarmak için olmamalı.
Bir örnek de vereyim...
Bir şirkette büyük patronsunuz diyelim. On kişilik bir ekibin başında duran, sizin altınızda çalışan bir amir var şirkette. Ama çalışanları idare etmekte zorlanıyor. Şimdi bu kişiye "Sen bu işi yapamıyorsun, şunu şöyle kötü yapıyorsun, ötekini böyle eksik!" diye veryansın etmemizin kime ne yararı var? Allah aşkına bu şekilde söylene söylene kim düzelmiş. Bi’ yalanı bile kırk defa söyleyince doğru olurmuş. Ayan beyan görünen şeyi sürekli dile getirip çözüm önerisi sunmadıktan sonra batılı tasvirin ne faydası var?
Bu meseleye bir de şu açıdan yaklaştığımızı düşünelim. Altımızda çalışan hayali amiri çeksek bi’ kenara "bak Ahmetcim, Mehmetcim, belli ki bazı sebeplerden ötürü çalışanlarla aranda iletişim eksikliği var. Şunu şöyle değil de bu şekilde yapsan daha iyi olur" ya da "Şurada bir seminer varmış, sana faydası olacağını düşünüyorum" diyerek eksik olduğu hususlarda kendini geliştireceği bir yere yönlendirsek, bunu yaparken eksikliklerini de kırıp dökmeden dile getirsek... Faydası olur mu olmaz mı?
Eleştiride Ölçü Var Mıdır?
Yazıya başlarken sorduğum üçüncü soruya geleyim şimdi de; eleştiride ölçü var mıdır? Yukarıda bahsettiğim iki alt başlık çerçevesinde, evet eleştiride bir ölçü vardır demek mümkün. Ve bu sınırlar bence "eleştiri faydalı olduğu alanın dışına çıktığı zaman gereksiz laf kalabalığı haline gelir" şeklinde ifade edilebilir. Bilmem duydunuz mu bir söz var ’kıllet-i kelâm, kıllet-i taam, kıllet-i menâm’ (az konuşmak, az uyumak, az yemek) diye. Şimdi bu sözü derinlemesine inceleyecek halim yok tabi ki; ama kıllet-i kelâm kısmı üzerinde durmak istiyorum. Burada az konuşmaktan kasıt "konuşacaksan hayır konuş, sözünün kimseye bir faydası yoksa söz israfına gerek yok" şeklinde ifade edilebilir.
Bu perspektiften bakınca eleştirinin günlük yaşamdaki kullanımını, daha faydalı olacağınını düşündüğüm şekilde kendi hayatıma bakan yönüyle değiştirdim :) Bu yazıyı okuyanlara da naçizane bir tavsiyem olacak; bir şeyi eleştirmeyin demiyorum ama eleştirmeden önce iki defa düşünün. Kuru kuruya eleştiri mi yapıyorsunuz, yoksa daha iyisi için bir öneriniz var mı?
Amacım eleştiri nedir sorusuna kendimce bir tanım vermek değil aslında. Umarım ifade etmek istediklerimi aktarmayı başarabilmişimdir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.