- 934 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TARİHTE DİN VE MEZHEP ÇATIŞMALARI
TARİHTE DİN VE MEZHEP ÇATIŞMALARI
Numan DİNGİL
İkinci dünya savaşına kadar Avrupa ülkelerinde mezhep çatışmaları yüz yıllar devam etti, ikinci dünya savaşı sonlandığında AB ülkeleri barış anlaşmaları üzerine; sözleşmeler gereği mezhep ayrıcalığına son verdiler.
Ben AB ülkelerinde bu konuda insanların görüşünü almak istediğimde bana “bir ilden diğer ile giden kişiyi casus diye tutukladıklarını ölesiye işkence yaptıklarını veya idam ederek öldürüldüklerini söylediler.
Nitekim Osmanlı tarihinde: İspanya’dan yüzlerce Ermeni, Yahudi ve diğer mezhepten aileler yardım istediklerini Osmanlı’ya ilettiklerini Osmanlı gemilerle bu insanları İstanbul, İzmir ve Ana dolunun çeşitli bölgelerine taşıdıklarını biliyoruz.
Ayrıca: Almanya, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinden de din ve mezhep çatışması yüzünden Osmanlı sınırları içine getirildiği malum.
Yahudiler üçüncü Selim döneminde Belgrat kalesinden kutsal topraklara gitmek istediklerini kale kumandanına iletirler, kale komutanı da Padişaha durumu söyler. Üçüncü Selim özel arabalar ve korumalar ile Yahudileri güven içinde götürmelerini söyler. Emir de kısa zamanda uygulanır, Yahudiler güven içinde götürülür yerleştirilirler.
Devletlerin tarih boyunca toprak için; birilerinin üstünde olduklarını kabul ettirmek için mezhep çatışmaları günümüze kadar süre gelmiştir.
Bu insanlık dışı hareketler, dünyada ve özellikle Batıda sona ermişken; İslam ülkelerinde öne çıkması insan kıyımlarının yapılması çok fena oluyor.
Milyonlarca insan kıyımı son yıllarda yaşandı; aileler perişan oldu, dağıldı. Bu nasıl bir dünya ki! Bir kuşun yuvasını dağıtmak çok acıdır, Bir ağaç kesilmesi de acı kıyımdır; Allah katında da cezasız kalmaz.
Filistin’le başlayan Tunus, insan kıyımı, Libya, Mısır, Lübnan, Suriye, Irak, Sudan ve Yemen’de devam etti, halen sivillerin ve askeri çatışmalar halen devam ediyor. Hepimiz insanız yüreğimiz yanıyor, elimiz kolumuz bağlı TV. De bakıyoruz, barış, anlaşma umuyoruz.
21 Yüz yılda yaşanan bu vahşet karşısında bütün ülkeler tedirgin ama BM’lerde hiçbir kımıldama yok. Dünya’da gelişmiş ülkelerin bu çatışmalardan bir pasta koparmak isteklerinin farkındayız, yalnız bilmeliler ve düşünmeliler bu oyunun, vahşetin kopyası kendilerini de vuracaktır.
Türkiye Dünya’da yaşanan bu vahşete katılmaktan uzak durmalıdır. Ülkeyi ateş hattına dâhil etmemeliyiz. Türkiye Cumhuriyet’i komşu da olsa akrabada olsa gözcü, gözlemci olarak bütün devletlere seviyeli yaklaşım içinde olmalıyız.
21 Yüz yılda bir evin içinde 8-10 yaşında bir konuda çocuklarımıza müdahale ettiğimiz zaman çığlıkla tepki veriyor. Evin içinde iki kardeş sürekli muhalif oluyorlar, anne baba sözü çoğu kez dinlemiyorlar.
Dünya da günümüzde böyle sosyal dramı yaşamın gelişmeleri yaşanırken; komşu ülkelerdeki ülkeleri içindeki gelişmelere müdahale etmemeliyiz, hatta fikirde beyan etmemelidir. Ülkelerde kan gövdeyi götürürken ülkelerin burunlarından soluduklarını fark ediyor. BM’lerin alacağı kararları sabırla beklemeliyiz .Diyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.