- 1051 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YOK MU BAŞKA KURTARACAK
İnsanın nefsani isteklerinin sonu yok.
İnsanoğlu yarım litre hacminde bir mideye sahip fakat, elinden gelse, gücü yetse, dünyayı kiler niyetine kullanacak ve kimseye zırnık koklatmayacak.
Maneviyatçı gibi görünüp de madiyyat hastası olan insanların çelişkili davranışlarına çoğu kez tanık olmuşsunuzdur.
Keçiyi yardan attıran bir tutam ottur denir ya.. Bizim toplama biriktirme hastası, görünüşe bakılırsa dini bütün amcamız ormanda odun toplarken, gün akşama kadar topladığı bir yığın odun yetmezmiş gibi sen tut uçurumun kenarındaki son odun parçasını da alayım de derken haliyle derin bir uçuruma yuvarlan.
Allah’ın hikmetinden sual olunmaz. Rahmeti gazabını geçen Allah’ın inayetiyle yere çarpmadan, uçurumun yarısında tutunacak bir ağaç boy vermiş. Yukarıya çıksa çıkamıyor, aşağı atlasa ölüm kaçınılmaz çaresiz acı acı feryat eder:
- İmdat! İmdat! Dardayım, zordayım, yok mu beni kurtaracak bir Allah kulu.
Ses seda yok. Uzun süre çırpınır durur. En sonunda gaipten bir ses duyar:
- Atla ya kulum kollarıma, ben aşağıdayım. Ben seni görüyorum sen beni göremezsin. Korkma, endişe etme atla kollarıma.
Aşağıya iyice bakar, bir daha, bir daha bakar, akşam karanlığı çökmüştür. Aklı kesmez atlamayı. Başını yukarı kaldırır yeniden:
- İmdat! İmdat! Yok mu başka kurtaracak der.