- 720 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Korkunç bir yoldan gittim taziyeye
Bir gece vakdi,ölüm taziyesine gidiliyor.Araba,önlü arkalı dolu.Hava kapalı,arkada bırakılan şehirle,gidilen şehir arası yer yer kapalı,yer yer yağmurlu.Havada bir tane yıldız yok,kışın yıldızlarda kutup ayıları gibi uykuyamı yatıyor acaba?
Heryerde bir uyku,yada ölüm sessizliği.Yol alabildiğine boş,geceye yakışan uzun bir yolculuk yapılacak.Gidilecek olan şehir biliniyor,ama köy,kasaba bilinmiyor.İçimde korku filmlerini aratmıyan tedirginlik.Gece ve kışsa uzun yolculukları oldum olası sevmem.Ama yeğenin kayınpederi aniden akciğer yetmezliğinden ölmüş,gidilinmesi şart.
Söke’ye girene kadar normal şartlar altında gidilen bir yol,şehre girilir ve aranılır yol bilicisini,sorulur nerden ve nasıl gelineceği.Yarım yamalak,sanki daha önce gelmiş gibi cılız bir yol tarifi.Delirtir ara ara şöförü ve hemen yan koltuğu.Fakat genede mecburi bir görevdir taziye.Üstelikde beklenilmeyen bir ölüm.
Oldum olası sevmezim oysa ne ölüm taziyesini yada düğün tebriğini...Bana mecburiyet gibi gelir,zorraki,yapılmassa ayıp..Ama en sevdiğim şeydir içimdeki ayıp listemi yaşama geçirmek...
Yol ayrımında telefondaki ses şu köye girin,onaltı km gelince arayın der.Sonra aranılır,şimdide şu sapakdan dönün,ikinci bir köye var oraya diklemesine girin der...Sonra gene ara,sonra mezarlığı geçin der,gecenin saat dokuzunda hemde kışın,ormanlık ve sürekli virajlı,üstelikde uçurum dolu simsiyah geceyi arabanın farlarıyla aralıyarak vede birazda yüreklerimiz çatlamasın korkudan diye okuyarak ilerlemek...Hiçbir yolda gece giderken bu kadar korkduğumu hatırlamıyorum..Korku dolu gidilen iki saat...Sonunda belkide yaklaşık yüz km dik dağ ve zeytin ağaçlarının aralarından sofular köyü diye ismi olan ama bir tane bile cami olmayan bir köye girmek...
Alevi köyü olduğundan cami yapılmamış olsa gerek,çok yüksek,git git bitmeyecekmiş ve uçurumdan uçacakmıssın hissi veren bir yer...
İnsanın aklından üçüncü sayfalarda yazan,ölü taziyesine giderken,öldüler haberleri geliyor adeta.Hava kapalı ve yağmurlu,zifiri bir siyah gece,üstelikde uzak ve yülksek,yetmezmiş gibi uçurum dolu...Allaha emanet diyorlar ya,bu duygu o işde.
Sonunda vardık eve,büyükçe bir köye evi,betonarme,içersi yaşlısı genci insanlarla dolu,yaşlılardan başlanıldı taziyeye,yaşlılar,ortalar,gençler derken,odaya annemi,ölen amcanın anasının yanına oturttum.Bu odadan çık kızım dedim,okadar gerildim ki gelirken,paketimde kalmış üç sigaranın bir tanesini içmek,içerkende bir tanesinide yemek geçiyor aklımdan...Aceleyle çıkdım odadan,genç ve küt şaçlı,hafif asya kökenlilere benzeyen,otuzlu yaşların başında,belkide benimle yaşıt bir bayan,sonradan adını öğreniyorum mehtapmış.Mehtap yanıma doğru yaklaşıyor ve hoşgeldin diyor,hoşbulduk başınız sağolsun,siz kimisinin ölenin diyorum,ben yeğeniyim,annemle kardeşdiler,dayımdır diyor..Hımmm,annesini gösteriyor,tanıyorum,daha önce yeğenimin beyin ameliyetında hastanede hazır bulunan kadın.Evet anneni tanıyorum diyorum.Sonra çay içermisin diyor,evet diyorum,şekersiz çayım elimde,benim hemen sigara içmem lazım,çok gerginim diyorum.Gerçekdende,o kadar gelirdim ki,üç en korkunç filmi arka arkaya seyretsem bu kadar olmaz...Neden diyor? Yollar diyorum ne çok uçurum ve kötü vede bitmez sürekli tırman,ormanın içinden,çok gerildim diyorum..
Ağlamakdan doymuş,şişmiş yüzü gülümsüyiveriyor.Yok korkmayın,gece ve ilk geldiniz ondandır diyor.Gündüz göre göre gelseydiniz çok hoşdur diyor...Bu söylemi içimi rahatlamıyor,beni rahatlatan yakdığım wistonum laytım :) bir yudumda çaydan içdikden sonra,en yüksek dağın en yüksek balkonundan aşağıya bakmanın acayip bir his olduğunu düşünmeye başlıyorum.Birden sebebi ziyaretim,manzaranın güzelliğine ve esen yüzde yüz oksijen dolu rüzgarın güzelliğine dönüşüyor.Mehtabada bir sigara uzatıyorum,çünkü cebinden çakmağı çıkarıverdiğine göre diyorum,mutlaka içiyordur.İçtiğini alığ yaktığında kesinleşdiriyorum.Balkonda,saf oksijenin ve sigaranın dumanın içinde sohpete koyuluyoruz.Ordan burdan derken,bir bakıyorum,Mehtabın kocasıda iki sene önce iş kazası sonucu ölüyor,elektrik çarpıyor.Genç ve güzel,esmer ve zeki,bu kadar genç ve güzelken insan eşini kaybetmemeli diye içimden geçiriyorum.Sonrada,kızım sen ALLAH dan dahamı merhametlisin kullarına hıyar diyorum.Üzüldüm başın sağolsun diyorum,bir oğlu varmış,galiba oniki yaşında.Gece bir kenarda otururken,hem mehtabın çay servisi yapmasını izlemekle ve hemde arada yan yana gelip sohpet etmekle geçdi...Öğrendimki yaşadığım yerin yakınlarında bir kasabaya arada arkadaşlarıyla rakı balık yapmaya gelirmiş..Oooo dedim,bu ara namazı bırakdım,çağır benide dedim.Teklifime balıklama atladı,telefonum alında,mutlaka gelineceği söylendi...Geriye geleceğimizde ise,durup durup sarıldı,en son arabaya bindirirken,gitmesenya sen bu gece,kalsanya sen dedi yavaşça...Gülümsedim yarı karanlık gecede arabanın yakınında ona,keşke mehtap gitmesem ama oğlum hasta,sabah akşam hava almak zorunda ve hava aleti evde,üstelikde eşimde yarın sabah erkenci derken,gene kulağıma doğru eğilip olsun be, eşin bakar oğlana,sen yarın gidersin dedi.Sabaha kadar otururuz dedi...Teklifi açıkcası hiç cazip gelmedi,sabah erkenkakmışım,onca iş güç ve pazara çıkmışım,iki saat yol yapmışım..Açıkcası gerçekden eve girip duş alamakdan başka isteğim yokdu o an.İnşallah benim memlekete gelince gel yanıma dedim.Tel var ara,fecdende ekleştik zatim dedim ve arabaya bindim.
Taziye evine gelip,arkadaş edinmek,çay içip,sigara içip geri gitmek...Herzaman her ortamda kanının kanıma kaynadığını hisseden birileri oldu sanırım..
Bu satırları yazarken öğle gürültülü bir yağmur yağıyor ki,gök gürlüyor ve şimşek çakıyor.Herkez uyudu evde,bense tırsıyorum seslerden..Bir an önce bugün ki garip deneyimimi unutup yatağa girmek istiyorum..
Yazıma ara vermek zorundayım,zira çok tırsıyorum şuan...brn
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.