- 610 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
NİMETİN NİSPETİ
Bu gece aklıma geleni yazacağım.
Lütfen yazdıklarımın içinde anlam yakalamayın.
Önümden gelip geçenler arasından yakaladıklarım sadece...
Saat 00.27
Sigaramdan son nefes aldım ve yazmaya başlıyorum. Yaz gelmek üzere, yaza dair tek bir plan yapmadım. Geçende arkadaşımla parkta otururken elinde ETS turun dergisi vardı, tatile gitmek için yer bakacakmış, bana soruyor;
"Burası nasıl hiç gittin mi, aa buraya bak ne güzel değil mi?"
Ben de kırmamak için;
"Yoo gitmedim, güzelmiş ne kadar?" diye sordum
"İki kişi 1 hafta 3.000 ytl, siz nereye gideceksiniz?"
"Valla 15 yıldır gittiğim yere, annemlerin yanına, Geyikli’ ye"
Bir sessizlik oldu ve yüzüme baktı, acıdı bana, bir şey diyemedi. Hâlbuki yıllardır tanışıyoruz ve benim yılardır nereye gittiğimi çok iyi biliyor ve neden gittiğimi... Tatil için ayıracak çok küçük bütçem var, o da ancak masrafların bir kısmını karşılayabilecek olan babamın yanına gitmeme yetiyor. Ben anlamıyorum; düşünmeden sarf edilen kelimelerin karşılığında gelecek net cevaplarda insanlar neden yapmacık utançlara bürünürler ki...
Hayatta yapamadığım tek şey elimdeki biri on göstermektir.Neye yarayacak ki bu? Şimdi ben oraları gezdiğimi söylesem, iki de yalan uydursam ne olacak? Ne o bana inanacak bildiği gerçeğimde, ne de ben kendime dürüst olacağım yaşadığım gerçeğimle.
Hayatta bu net davranışlarım kimi zaman karşımdakine bir eziklik olarak yansıyor. Halbuki bu hayatın gerçeği, katışıksız. Benim 3000 ytl param olsa bile bunu bir tatile yatırmam. Kızımın kumbarasına koyar ya da kendime güzel bir pikap alırım, güzel bir ses sistemi ile beraber. Belki de güzel bir fotoğraf makinesi...
Tercihler !
Herkesin standartları faklıdır. Benim elime geçen bir para oldu mu soluğumu asla bir berber dükkanında almam. Ya sinemaya ayırırım ya da dışarıda yemek yemek için
Bu tür insanlarla mücadele etmek mümkün değildir. Her zaman üstte olma sancıları ile kıvrım kıvrım kıvranan insanlarla. Bu nedenle onlara verilecek en güzel cevap doğru cevaptır. Analayan bunun neden vurgulanarak söylendiğini çok iyi anlar, anlamayan da kendini senden üstün görerek, yalancı hazlarının korunu alevlendirir, pişkin pişkin dolaşır.
Kendime meslek seçerken çok düşündüm ben ne yapmak istiyorum diye. Evet giyinmeyi ve giydirmeyi seviyordum. Tüm ailem alışverişlerinde mutlaka beni de götürürdü, özellikle de renk körü olan babam ve ben bundan büyük keyif alırdım. Bu işi seviyordum, dikiş dikmesini, kıyafetleri. Evet, tekstil dedim. Tercihimi yaptım ve tekstile girdim. Babamın arkadaşları bir gün beni gördüler ve sordular;
"Nereyi kazandın Velenacığım?"
"Tekstil"
"Yaa olsun canım, seneye yine girersin"
"Benim 3. tercihimdi orası, ilk ikisi de tekstildi zaten"
"Neden ya ?"
Var mı böyle bir soru "Neden". Zevk için amcacığım, zevk. Ben severek para kazanacağım bir işim olsun istedim, eğlenerek okuyayım. Nefret etmeyeyim işimden istedim. Ayıp mı doktor ya da mühendis olmayı tercih etmemem. İlkokul 1 den itibaren derslerimi yapsaydım da durum değişmeyecekti. Belki o zaman tekstil mühendisi olurdum
Küçümsemek bazı insanların tabiatına öyle bir siniyor ki... Sen ne kadar açıklayıcı olursan ol, doğrularını ne kadar netlikle savunursan savun, onlar için mutlaka bir kırıntı vardır; kendilerini yüceltebilecekleri.
Bu tür insanlara çok alışkınım. Onlara verilecek en güzel ders; ezmek istediği noktada ezilmişi oynamak. Ve ona, bir gün oturup düşündüğü zaman, aslında küçümserken küçümsendiğini fark ettirebilmektir. Bu bazen 1 gün alabilir, bazen de yıllar ama aklı olan bir gün mutlaka anlar.
Ben anlamıyorum...
Ben neden şartları uygun olmayan bir arkadaşımla yemek yerken yemek tercihini ona bırakıyorum?
Neden o gün ben de onun şartlarında bir insan oluyorum?
Neden ben tatile hiç gidemeyen arkadaşımın yanında tatil maceralarımı anlatmıyorum?
Neden ben "maaşını alamıyorsun galiba, gel ben de sucuğa kadar her şey var, istediğini ye" diyemiyorum da ona rejimde olduğumu ve hiçbir şey yemeyeceğimi söylüyorum ( ki bu söz bana biri tarafından söylenmişti, çok üzülmüştüm)?
Neden ben atölyelerdeki işçilere dokunmaktan korkmuyor, onlarla onların yaşamını konuşuyor da burnumu kaf dağına dikip onları ezmiyorum?
Neden ben düğünümde alamayacaklarını bildiğim için tek bir takı bile istemedim, alyansımla evlendim?
Deli miyim ben, bir anı paylaştığım insanlara onların şartları ile yaklaştım?
Deli değilim, aksine çok akıllıyım. Yaşayan zamanın insanıyım ve aklımı uyuma arkadaş yaptım
O nedenle işte kimi zaman fakir bir terzi, kimi zaman da sarayda gemileri seyreden bir aşçıyım. Aslımın ne olduğunun önemi yoktur yani.
Nimetlerini nispete, hoşgörülerini hor görmeye kurban verenleredir yazdıklarım...
NİMETİN NİSPETİ Yazısına Yorum Yap
"NİMETİN NİSPETİ" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.