- 937 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
AŞKIMIZ KAÇ PARA ?
Olağan şıklığına, daha da artı katarak, özen göstererek , o güne özel giyinmiş, süslenmiş, çok lüks bir restoranda yer ayırtmış, gelemeyeceğini, müsait olmadığını söyleyen sevgilisini ısrarla gelmesi için razı etmiş, yine onun için hazırladığı sürprizin de heyecanıyla beklemeye başladı delikanlı.
Az sonra oraya gelen sevgilisi olan genç kız ise, günlük, olağan, mütevazi giyimi ve makyajına, saçına normal günler kadar bile özen gösterememişti. Hali, tavrı ile ’ Ne işim var benim bu gün burada ? ’ der gibiydi. Fakat, o kadar ısrar etmiş, o kadar önemli olduğunu söylemişti ki sevdiği ; gelmek zorunda kalmıştı. Gülmüyordu yüzü. O anda orada olmaktan memnun değildi.
Ayakta karşıladı onu delikanlı. Öptü yanağından. Sandalyesini çekerek oturmasına yardımcı oldu.
’ Hoş geldin sevgilim . ’
’ Hoş bulduk canım. ’
’ Beni kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim. ’
’ O kadar ısrar ettin ki ; gelmek zorunda kaldım. Aslında...’ Daha fazla konuşmasına engel oldu.
’ Geldin ya ; benim için önemli olan bu. ’ Hemen işaret edip garson çağırdı. Gözleriyle gizli işaretler yaptı. Kız bunların farkına varacak durumda değildi.
’ Aslında fazla aç değilim ben. Yiyecek durumda bile değilim. Lütfen hafif bir şeyler söyle benim için. ’
’ Sen hiç merak etme sevgilim. ’
Biraz sonra bir kemancı ve bir bayan solist yaklaştı yanlarına. En sevdikleri şarkıyı çalıp söylemeye başladılar. Çok şaşırdı kız. Konuyu anlamaya başladı ve saçlarını, yüzünü, makyajını, giyimini kontrol etmek geldi içinden. Hiç de böyle bir gün ve an için hazır değildi. Aslında moral olarak da hazır değildi. Sırası değildi onun için. Fakat, delikanlı tasarladığı sürprizi yapmakta kararlıydı. Konuşmasına, itiraz etmesine fırsat verecek gibi değildi genç kızın. Ayağa kalkıp diz çöktü sevgilisinin önünde. Keman sustu, solist sustu ve birlikte dinlemeye başladılar.
’ Benimle evlenir misin sevgilim ? ’ Cevap veremedi kız , sustu. Ağlamaya başladı daha sonra.
’ Biliyordum bu kadar mutlu olacağını. Bunların mutluluk göz yaşları olduğunu biliyorum. Canım sevgilim benim. ’ Fakat genç kız hiç de kendisinden beklenmediği bir hareketle kalktı yerinden. Ağlaması daha da artmıştı.
’ Hayır, hayır ! Sırası değil bunun ! ’ Diz çöktüğü yerden merakla kalktı delikanlı. İki eliyle adeta sarsarak sormaya başladı :
’ Ne demek şimdi bu ? Evlilik teklifinin sırasından ne olacak ? Adı üstünde sürpriz işte ! ’
’ Bilmiyorsun ; benim içimin şu anda ne kadar kan ağladığını ? Aklımda babam var benim. Bir ayağı kesilmiş, tek bacaklı kalmış, o bacağın yerine takılacak proteze bir ton para isteniyor ! Ve bizim o kadar paramız yok ! Yoksulluktan çaresizlikten,tek bacakla yaşamaya mahkûm edildiğini öğrendiğim anda, ısrarla çok önemli olduğunu söylediğin için koştum sana ! Böyle bir anda nasıl düşünürüm ben senin evlilik teklifini ? ’ Birden duraksadı adam. Eliyle çekerek oturttu kızı karşısına. Elini cebine atıp çek defterini çıkarttı ve sordu :
’ Kaç para istiyorsun ? Aşkımız kaç para ; söyle ? ’
Ülkenin sayılı ailelerinden birinin oğluydu o. Etrafında bir sürü servet avcısı kız dolaşıyordu. Oldukça yoksul bir ailenin kızını, kız arkadaş olarak ailesine tanıttığında, ailesi de, çevresi de, o kızın da bir servet avcısının çok açık olduğuna hükmetmişti. O , ısrarla itiraz etmişti hepsine. Onu çok iyi tanıyor, ne kadar alçak gönüllü, mütevazi, parayla - pulla işi olmayacağını biliyordu. Hatta ailesini de karşısına alarak evlenmeye karar vermişti onunla. O gün, orada, bu mücadelenin ürünü olan kesin kararını sevgilisine bildirmek, ona yüzük takmak için oraya çağırmıştı. Ne var ki ; kızın böyle bir teklif karşısında, yokluktan, parasızlıktan, çaresizlikten dert yanması, onun hakkında tüm bildiklerini unutmasına, hakkındaki hükmün bir anda değişmesine sebep olmuştu. Şimdi, ısrarla soruyordu :
’ Kaç para istiyorsun söyle ? Sana inanmamın, sevmemin, güvenmemin, aileme, çevreme karşı seni savunmamın bedeli kaç para ? ’ Hiddetle kalktı ayağa genç kız.
’ Yazıklar olsun sana ! Yazıklar olsun sana inandığım, güvendiğim, sevdiğim için bana ! Yazıklar olsun bu aşka verdiğim emeğe ! ’ deyip ağlayarak, hızla uzaklaştı oradan.
Eve geldiğinde halâ yaşlıydı gözleri. Kesik bacağını yorganın altına gizleyen baba sevindi kızını görünce. Ağladını farkedemedi bile . Eşi de başındaydı adamın. Mutluydular o anda.
’ Gözümüz aydın canım kızım . Sigorta karşılayacakmış protez bacağın bedelini. Hiç belli olmuyormuş da protez olduğu. Yeniden yürüyebileceğim . Kimse farkedemeyecek takma bacaklı olduğumu. Görenler acımayacaklar bana. ’ Anne, baba, kızları sarıldılar birbirlerine. Mutluluk gözyaşlarıydı o an döktükleri.
’ Ortalıkta acınması gereken o kadar insan var ki baba ; üstelik acınacak halde olduklarının farkında bile değiller. Şükür bizim halimize. Şükür ki, acınacak hiç bir halimiz yok bizim ! ’
Fikret TEZAL
YORUMLAR
parasız hiç bir şey olmuyorki..... her geçen gün önemide artıyor...bize duygusal bir film izlettin usta saygılarımla
Fikret TEZEL
Para...Para...Para...
Napolyon sevdiğinden mi dedi acaba ?
Hiç sanmıyorum.
Tebrikler kardeşim.