Kamer hanım'a mektuplar (15) Filmlerdeki gibi dünyayı ele geçirmeye çabalamışlar.
20 Temmuz 2013 23:47
K: Hayırlı akşamlar abi merakta bırakmayayım, bilgi vereyim istedim. 21 besmele yazıp üzerime aldım. Ayrıca üzerimde Ayetel Kürsî de bulunduruyorum. Zikirlere aksatmadan devam ediyorum. Son bir kaç günden beri boynuma bir tasma takıldı sanki. Aynaya baktığımda görünürde hiç birşey yok. Ama boynumda, biliyorum. Ortalama 2-3 santim yüksekliğinde. Ara sıra sıkıyorlar. Rahatlamak için boynumu sağa sola çevirmek zorunda kalıyorum. Bu nedir, bilmiyorum. Ayrıca tedbirim son safhada. Artık beni S.’ymış gibi kandırmakta daha başarılı. Ama ben de pür dikkatim inanın. Biliyorum. Bunlar sınav. İnşaallah aşmak nasip olur. Selam ve dua ile.
7 Ağustos 2013 15.04
K: Hayırlı bayramlar dilerim Ali Abi.
7 Ağustos 2013 16.06
HAB: Hayırlı bayramlar inşaallah. “Keşke bir kaç satır durumunuz hakkında yazsanız” demeyi zor telaffuz ettim. Umarım bir zorluğunuz, sıkıntınız yoktur. Selam ve dua ile.
K: Kısaca bilgi vereyim abi. Bayramdan sonra tekrar konuşuruz inşaallah. Sizinle son konuştuğumuzdan bir kaç gün sonra S.’yı tamamen kaybettim. Komple onun kontrolüne girdi. Ve hâlâ o durumda. Artık beni S. olarak açıktan tehdit etmeye başladı ve O’nu kontrol altına alınca komple bana yüklendi. Sürekli uykusuz, çok zor bir dönemdi. Geçtiğimiz cumartesi İstanbul’a, dergâha gittim. Oradan yardım istedim. Şu an ben rahatladım. Üzerimden aldılar. Ama S. henüz kurtulmadı. Sabırla bekliyorum.
7 Ağustos 2013 18.19
HAB: Sizin arınmanıza sevindim. S. zaten yıllardır onlarla değil miydi? Giderek şikâyetleri artacaktı zaten. Ama eğer mümkünse inşaallah O’nu da kurtarırsınız. Selam es selame
7 Ağustos 2013 19.58
K: Abi dergâhta sadece kendim için değil, S. için de yardım istedim. Daha çok O’nun için gittim zaten. O bana nazaran çok daha zor durumda. İnanıyorum. İnşaallah O da kurtulacak. Aksi düşünceyi getirmek istemiyorum aklıma. Şu an yapabileceğim dua etmek.. Sabretmek.
20 Eylül 2013 18.50
HAB: Selam es selame... Bizi habersiz bıraktınız. Umarım o varlığın emrine girmediniz. Selam ve dua ile.
K: Ve aleyküm selam çok sevgili abim. Öpüyorum ellerinizden. Endişelendiğiniz gibi bir durum yok çok şükür. İnanın uzun süredir sürekli gönlümde sizinle konuşuyorum. Yazmak istiyorum size ama o kadar çok ve o kadar karmakarışık ki son görüştüğümüzden beri olan biten, neresinden tutup nasıl toparlayıp aktarsam diye evirip çeviriyorum kafamda. En son bugün karar vermiştim bu gece kızımı uyutunca “karışık marışık da olsa yazayım, elbet abim okurken toparlar” diye düşünerek. Zaten size yazmadan hafifleyemeyeceğim. İlginize müteşekkirim. Selam ve dua ile.
20 Eylül 2013 21:28
HAB: Bekliyorum. İçinden geldiği gibi yazınca en güzel olur... Selam ve dua ile.
20 Eylül 2013 23:23
K: Abi seninle son konuştuğumuzda S.’yı kaybetmiştim. Hâlâ da durum aynı. Sonra O’nun kontrolünü ele alınca bana yüklenmeye başladı. Sürekli başımda, sürekli. Hiç uykusuz artık sefil olmaya başladım ve dengem bozulmaya başladı. Sürekli okuyorum, sürekli okuyorum. Bir sabah gün ağarınca uzandım, sağıma döndüm ve arkamda yatak hafifçe çöktü.
Belki yazmak uygunsuz ama yazmalıyım, elini vücudumda hissediyorum. Eli dolaşıyor ama ben parmağımı bile oynatamıyorum. Bir süre sonra bir şekilde başardım ve euzü besmele çekebildim. Ben söyler söylemez arkamda çıtır çıtır, sanki resmen elektriğe çarpılmış gibi sesler oldu ve vızzztt diye bi ses duydum. Vücudum serbest kaldı ve döndüm, yok.
Zaten o gün sinir sistemim tam anlamıyla çöktü. Türbedarı aradım bana bir takım dualar verdi. “S. da, sen de kurtulursun inşaallah. İlk fırsatta gel” dedi. 10-15 gün sonra gidebildim ve hep arayıp ilgilendi benimle ama öbürü hep başımda.
S. olarak soruyor feys’te “napıyorsun, ne ediyorsun?”diye.
Sorular soruyorum S.’ya hiç bir şey hatırlamıyor. Son aylardaki her şey hafızasından silinmiş. Ben de fotoğrafları var. Son geldiğinde çekmiştim. Hatta o istemişti çekmemi. Perişan bir halde ve koskocaman bir göbekle, sizin de anladığınız üzere gebeydi ondan. O geceye kadar O da bilmiyormuş. Ve beni sıkı sıkı tembihlediği için bu kısmı size söyleyememiştim. Ama şimdi tembihleyen hangisiydi, inanın emin değilim.
O resimleri gönderdim O’na feys’te ve bana saldırmaya başladı. “Göndermeeee istemiyorummm” diye bağırdı ve bana şeytan resmi gönderdi. Ve hiç bir şey yok gibi şarkı türkü paylaşmaya devam etti. Daha sonra da gördüm ki S. S. iken hiç bir şey hatırlamıyor ama söylemeye kalksam direkt o süfli devreye giriyor. Anlamadım ki, hep yanında mı duruyor O’nun? Yoksa S. hiç kendisi olmuyor da, diğeri O gibi numara mı yapıyor? Beni hiç boş bırakmıyor.
Dergâhtan döndüm, bir kaç gün rahattım sanki ama yine başladı. Sadece bana değil, oğluma da yapıyor. Sinir sistemini bloke edip başından tartaklıyormuş sürekli. Ben de şahit oldum. Uyurken çocuğu bekliyorum bazen. Garip sesler çıkarmaya başlayınca uyandırıyorum hemen. “Anne nerde kaldın?” diyor çocuk.
Tekrar aradım türbedarı, söyledim. “Allah Allah olmaması lazım ama ben söylerim babaya” dedi. Ama hiç bir şey değişmedi. Sadece direkt yüklenmiyor bana. Uyumamı bekliyor. Uyuyunca geldiğini biliyorum. Çünkü rüyamda sürekli bir cinsellik girişimi görüyorum ve rüyamda hep birileri geliyor yanıma ve ilişki olmadan uyanıyorum. Sadece teşebbüs kısmında kalıyor. Anladım ki o. Ama öyle çok okuyorum ki abi. Türbeye gitmeden türbedarın sözlerine göre ikimiz de kurtuluruz sanmıştım.
Bana orda dedi ki “Bana S.’nın başındakini gösterdiler. O’nun işi çok zor” dedim. “Niye öyle dedin? Başındakinin ne gibi bir özelliği var? Dedim. Sen bırak şimdi O’nu, kendini kurtar. Babaya halini anlat. Aslında biliyor, ben her şeyi anlattım ama sen yine de zahiren anlat” dedi.
Dergâha gittik, ramazan, bir sürü insan gelmiş ziyaretine, kalabalık. Ama önceki gidişimizde gördüğüm hanım, “Hikmet Hanım sen buyur böyle” diyerek beni tek yanına aldı odaya. “Ben özel konuşmak dilerdim” deyince, ben çıkamam ama sen konuşmadan aklınla anlat, O anlar dedi.
Ve abi çöktüm yanına, iznini alıp tuttum elini, aklımdan anlattım her şeyi, hiç gözlerini ayırmadan gözlerimin içine baktı hep. Ve arada gözlerini sıkıp açtı. Sanki onay verir gibi. Nasıl huzurlu, nasıl güzel gözleri var mübareğin. Bu arada, adını öğrendim. Muhammed Nasih. Çengelköy Kabristanı’nda, türbede yatan Zeynel Abidin Hazretleri’nin oğluymuş. O bayan çok şaşırdı. Hiç kimseye böyle direkt bakmazmış, hele böyle uzun uzun hiç bakmazmış.
Sonra türbedardan öğrendim, tek yanına almazlarmış kimseyi. Zaten ben konuştuktan sonra da salona çıkardı hanım, herkes orda gördü O’nu.
Beni bir kaç gün önce türbedar aradı “Nasılsın?” diye, ben de “Hâlâ burda” dedim. Hiç şaşırmadı. Dedim “Ben oraya çağırılarak arkadaşımla gelmiştim, sonra bu sıkıntılar için tekrar geldim. Aradınız tekrar durumu bildirdim. Hâlâ başımdaysa demek ki bu sürecin böyle olması gerekiyormuş diye düşünüp sizi aramadım” deyince, “Sabret kardeşim, sabret. Baba seninle beraberdir” dedi bana.
Ben anlıyorum ki abi bilinçli olarak müsaade ediliyor. Kısmen engelleniyorsa da tamamen almıyor baba. Neden dersen, o gece S. bendeyken olanı biteni baba tüm gece izledi. Her şeyden haberdar yani. “O öyle kıymetli bir zat değil mi acaba?” diye düşünmedim bile, çünkü oraya ilk davetimiz çok enteresandı ve o simit evinde müziğin kapanıp ney çalmasını kulaklarımla duydum. Ara sıra yokluyor beni zaten. Titreşimini tanıyorum O’nun artık. Anlamadığım, tüm bunları niye yaşadığım.
S.’dan uzak duruyorum artık. Temas kurmuyorum hiç. Ama hep takip ediyorum. Sürekli dua ediyorum. 2-3 gün önce bana mesaj atmış: “Sana çok ihtiyacım var. Ben nasılım? Senin söylemene ihtiyacım var. Kan kokusu alıyorum sürekli, sol tarafım çok uyuşuyor. Boynum çok uyuşuyor” diye.
Ben de “Cereyanda kalmışsındır, sıcak tut boynunu, tutulabilir” yazdım. Bir şey yazmadı bir daha. Sanırım diğeri zarf atıyor. Biraz daha yazacağım şimdi. S.’nın profil resmine bakarsanız kızı ne hale getirdiğini rahatlıkla görebilirsiniz.
Sevindirici olan şu: Tüm bu süreçte ihtilaçlarla adım adım yönlendirildim. Hâlâ da yönlendiriliyorum. Sürekli bir yerlerimle seğiriyorum. Hep düşündüm “Niye bunları yaşıyorum?” diye. “Allah” zikrini çok çekmem tek sebep mi diye. Benim gibi o zikri çeken bir kaç arkadaşım daha vardı. Namazları düzenli olmasa da zikri çekiyorlardı. Sizinle konuştuktan sonra onlara da bıraktırmıştım. Ama bakıyorum onlarda hiç bir şey yok hayatları gayet normal. Ben ise artık bir şeyleri kaybettim. İç huzuruyla ibadet edip okuyordum kitaplarımı. Abi bir şeyleri kaybettim. Bir bağlantı, bir kontak. Hâlâ namazlarımı aksatmadan kılıyorum. Zikirlerimi çekiyorum. Dergâhtan verilen tespihata da devam ediyorum ama namazları yangından mal kaçırır gibi kılıyorum. Hele de gece namazlarını. Sanki her an bir şey beni itecek, kakacak. Yaptı çünkü. Korkuyorum. Evde gezinirken korkuyorum. Yatıyorum, korkuyorum. Banyo yapacağım, korkuyorum. Ruhsal dengem bozuldu ve o ruhsal kontağı kaybettim.
Secdeye gidiyorum, aylardır simsiyah derin bir kuyu, ucu bucağı yok. Bu hal beni çok üzdü. Bayramdan sonra bir süre her şeye kapattım kendimi. Kitaplarıma gömüldüm, bir sürü de şey öğrendim. En son Marifetname’yi bitirdim. Seccadem, tespihim. Tüm kalbimle ilk dönemki halime dönmek istedim ve çok ağladım bir gece seccadede. Yalvardım “Beni bırakma” diye. Ve namaza durdum, hâlâ ağlıyorum. İki kaşımın arası dakikalarca seğirdi. Daha çok ağlamaya başladım bu sefer. Ve o gece sağ kolum dirsekle bilek arası, dış yan seğirdi bir süre. Secdeye gittim tekrar, ışıl ışıl nurlarla şereflendim. Çok şükür o kuyu yok artık. Sürekli minik minik beyaz pırıltılar her yerde. Gündüz bile görüyorum. Geceleri o dalga dalga nurlar kaplamaya başladı yine seccadeyi. Yuvarlak bir ışık oluyordu bu olaylar başlamadan önce tam secdede. O başladı ama çok küçük. Eskisi kadar da parlamıyor henüz. Ama olsun. Başımda birileri var sanki. Akşam namaza durunca hemen sağıma, biraz arkama birisi geliyor. Görmüyorum. Ama gölge gibi bir yansıması oluyor yerde, yanımda. Benimle birlikte namaz kılıyor.
S. son geldiğinde “Evin çok kalabalık” demişti bana. “Ne gibi?” demiştim. “Yemyeşil bir mübarek var yanında, hep seninle” demişti. Sonra ben namaz kılıp geldiğimde “O da seninle geldi, seninle bir kıldı” demişti. “Ama daha önceki gelişimde yoktu bu, sen bunu türbeden getirmişsin” demişti. “Ayrıca mavi, sarı, pembe üç tane daha var, onlar küçük tül gibi uçuşuyorlar” demişti. Ve bana “Bütün sorularının cevabını kızından alacaksın, sabret. O özel bir çocuk. 12 yaşına girmesini bekle. Sürekli olarak başında koruyucusu var” demişti.
Ve abi 1 haftayı geçti, kızım bana sürekli yanında bir ışık olduğunu söyledi. Ne tarafında dedim. Sağındaymış, bembeyaz pırıl pırıl bir ışıkmış. Ve ilginç tarafı yıllardır varmış bu ışık. “Niye bana söylemedin?” dedim. “Ben herkesin vardır sanıyordum” dedi. Tam da şu ara söylemesi ilginç değil mi sizce de? “Ana sınıfındayken de hep benimleydi, hâlâ hep benimle. Ama her an görmüyorum, bazen oluyor, bazen olmuyor” diyor. Ve bir de “Sarı, mavi, pembe ışıklar var. Sürekli evde geziyorlar, bazen da oynuyoruz onlarla” dedi. 4’e gidiyor bu yıl. Tam 9 yaşında. Ve yine “Ben böyle hayal gibi bir şey görüyorum anne, sanki böyle arkama geçiyorum oynarken falan arkamı, diğer çocukları geniş geniş görüyorum. Rüya gibi sanki” dedi.
Sınıfta yukarıdan hem kendini hem tüm sınıfı seyrediyormuş bazen. Ben de yanındaki ışığın meleği olduğunu, O’nu koruduğunu, o rüya gibi şey olursa bana söylemesini söyledim. Geçen hafta mağazada tişört ölçüyordum üzerine. Çocuk tam dibimde;“Anne şimdi gene rüyada gibiyim, kendi arkamı da görüyorum karşıdan” dedi. Ben de şu an arkandan bir bayan geçiyor, O’nun bluzu ne renk söyler misin?” dedim. Görmesi mümkün değildi normalde. “Bluzu yeşil, pantolonu beyaz” dedi ve doğruydu.
Ay abi neler oluyor böyle? Bana öyle geliyor ki benim kızım S. gibi. Çok sevgi dolu bir çocuk, hayvanlara, bitkilere anormal düşkün. İnciteceğim bir yaprağı diye ödü kopar. Herkes sorar “Bu nasıl çocuk böyle?” diye. “Aman abisi de öyleydi küçükken, büyüyünce haytalaşıyor onlar” der geçiştirirdim ben de.
Ama abi, geçen gün de oğlumun başından ışık çıktı. Ama nasıl bir ışık öyle böyle değil. Yatıyordu çocuk, karanlıktı yani oda ve resmen içerisi aydınlandı. Pırıl pırıl bembeyaz bir ışık. Neler oluyor böyle? Oğlumun başından ışık çıkıyor, kızımın yanında ışık geziyor. Ben aylardır bunları yaşıyorum. Acaba aylardır kızımın yaşayabilecekleri için bir ders niteliğinde miydi bu yaşananlar, bilmiyorum ama çok küçük daha. S. gibi boyut boyut gezdirilirse ne yaparım, nasıl anlatır, izah eder, nasıl kollarım, hiç bilmiyorum.
Ha bir de eski kocam var. Ben fark edeli 1 ay oldu. Daha fazlası varsa ben farkında değilim. 1 aydır her gece hiç aksatmadan balkonumun altında sabaha kadar geziyor, hatta bir kaç kez arabayı yolun karşısına çekip sabaha kadar içinde oturdu. Benim farkında olduğumun farkında değil. Bu adam tam da bu zamanda, 19 yıl sonra niye burda? Tamam, severek evlenmiştik, büyülerle delirttiler adamı ve sonuç malum. Divane gibi sürüklenip duruyor yıllardır. Acaba ben okudukça bu adamın büyülerimi açılıyor ki dedim kendi kendime. Öyleyse bile tam da şu ara mı açılıyor?
Abi bu kadar şeyin üst üste gelmesi normal değil. Ama ne anlamalıyım, inanın bilmiyorum. Çok yoruldum abi. Son aylarda gerçekten çok yoruldum. Bu arada 2 rüyam var ama onları daha sonra yazayım. Yarın falan. Zaten fazla uzun oldu ama n’apayım? Daha aklıma gelmeyenler varsa da rüyayla beraber onları da yazarım sonra. Hayırlı akşamlar diliyorum. Bu arada merak ettim, S.’nın sizinle hiç teması oldu mu acaba? Çünkü o şey sizi çok sormuştu o gece ve sizinle konuşmayı çok istiyordu. Selam ve dua ile.
HAB: Allah Allah. Maşaallah... K. bacı, Allah’ın izniyle, çile çekmekle birlikte kurtulmuşsun sanki. Daha doğrusu zarar görmeden cemâle yeniden kavuşmuşsun... Zamanla daha da iyileşeceksindir inşaallah... Birçok şeyi ancak sizin başınıza gelenlerle öğrendim. Daha önce söylemiştim sanırım, o âlemden uzak olmakla emrolundum. Ve ilgi alanımın dışına anında çıkardım. Ancak, bana da ölümüne büyü yapıldı. Hatta ölüme dört gün kala bir melek gelerek uyardı. Kaza-i ölümleri erteleyen efalleri yapıp duaları okuyarak öteye geçmekten Rabb’imin izniyle kurtuldum. Ama o yapılan kötü işlerden çok çektim, yıllar sonra temizlendim. Hatta “henüz ufak tefek izleri var” desem yanlış olmaz. Şeker hastalığı ile karıştığından net anlamak zor. Kurtuluşum sana anlattığım şer’i ve ledün hikmetullahın marifetinden ilimledir. Allah bilir doğrusunu, size de faydamız dokunmasaydı çoktan sizi de ele geçirmiş olacaklardı. Ama ne kadar ve hangi dualarımız etkiledi de az zararla kurtuldunuz bilmek zor. Size sürekli dostlarım arasına dâhil ederek dua etmeye devam ediyorum.
Sanırım medyumluk yetenekleriniz var ve aynı özellikler çocuklarınıza da geçmiş. Ama Allah’a yakınlığınız inşaallah cinler âlemine takılıp kalmanızı engelledi. Gördüğünüz nurlar ve kızınızın çevresindekiler cemli meleklerdir. Korunuyorsunuz. Beyaz nurun küçük olanları büyük olanlarından daha kudretli ve etkilidir... Daha büyük melekler tarafından korunur olmuşsunuz... Bundan böyle eskisi kadar size etki edemez o mendebur.
S. benimle bağlantı kurmadı. O varlık da kurmadı. Sizin bize olan güveninizi sarsmak üzere o lafları etmişti sanırım. Allah’ın izniyle bize ulaşamaz. Rabbimin izniyle düzenli korunmadayım. Ve sürekli hayır dualardayım. Celâlî dua okumadıkça boşluk bulamazlar. Siz yazmaya devam edin. Ben yazdıklarınızı yeniden okuyacağım.. Bir solukta okudum. Her bir satırında bile uzun tefekkürler etmem lazım. Alanya’ya bugün döndüm... Yorgunluk var. Uygun zamanda görüşmek üzere selam ve dua ile.
S.’nın paylaştıkları da nefse yönelik. Demek ki insanları böyle ele geçirip dünyayı fesada karıyorlarmış... Biz onları insan sanıyoruz ancak birçoğu şeytanlar tarafından ele geçirilmiş askerlermiş. Filmlerdeki işgaller gibi dünyayı ele geçirmeye çabalamışlar. Selam es selame
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.