- 859 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
AŞKIM OYUNCAK MIYDI ?
Kurumsal bir marketin içinde, oraya ilk defa geldiği çok açık belli olan, genç bir delikanlı dikkatini çekti, müdüre hanım Derya’nın. Kısa kesik, seyrek, sarı saçlı, uzunca boylu, yakışıklı biriydi gördüğü.
’ Yardımcı olabilir miyim beyefendi ? ’ Sanki aradığı, beklediği bir ilgiydi bu genç adamın. Orta yaşlı, kariyer sahibi görüntülü, kısa kumral saçlı, gözlüklü hanımın ilgisini hafif gülümseyerek karşıladı.
’ Çok memnun olurum hanımefendi. ’
’ Galiba ilk defa geliyorsunuz marketimize ? ’
’ Maalesef öyle. Aslında pek yakın oturmuyorum. ’
’ Nedir almak istediğiniz ? ’
’ Bir parfüm almak istiyordum. ’
’ Şu taraftan buyurun o zaman. ’ Kariyer sahibi bir çok kadın gibi pantolon giyiyordu kadın. Siyah, dar bir pantolon. Çok kibardı konuşmaları ve kadife gibi de bir sesi vardı. Delikanlıdan etkilendiğini gizlemekte zorlanıyordu. Adam bunun farkına çoktan varmıştı. Parfümeri standına geldiklerinde, gözleri kadında, karıştırmaya başladı rafları. Sanki ondan yardım beklediğini anlatmaya çalışıyordu.
’ Size şunu tavsiye etsem ! ’ deyip tanınmış marka bir parfüm uzattı kadın. Kapağına biraz sıkıp kokladı adam , kadına doğru bakarak.
’ Çok etkileyici gerçekten. Zevkinize hayran kaldım. Alıyorum. ’
’ Güle güle kullanın. ’
’ Çok teşekkür ederim ilginize. Bu arada ; ismim Hakan .’ deyip elini uzattı.
’ Ben de Derya. Memnun oldum. Her zaman bekleriz. ’ deyip nazikçe sıktı elini.
Ertesi gün tekrar, aldığı parfümden sıkarak geldi aynı markete. Müdüre hanımın onu gördüğüne sevindiği gözlerinin parlamasından belli oluyordu. Kadın hemen anladı önerdiği parfümü kullandığını.
’ Nasıl, parfümden memnun kaldınız mı ? ’
’ Belli olmuyor mu ? ’
Üst üste gidip gelmeler, ikili arasında, kısa sürede aşka dönüştü. Yemeğe çıkmalar, sinema- tiyatroya gitmeler, gezmeler, yaklaşık on günlük sürede yılların tanışmışlığı, aşkı gibi oluverdi.
Yine buluşmayı kararlaştıracakları bir gün, telefonda durgun ve düşünceli görünüyordu Hakan. Merakla ve inatla bunun sebebini öğrenmeye çalıştı Derya. İstemeye istemeye anlatmak zorunda kaldı adam.
’ Yılların birikimini peşinat olarak verip, yüklüce de bir miktar kredi kullanarak daire almıştık. Uzun süredir taksitlerini rahatça ödüyorduk. Araya kız kardeşimin ameliyatı girince, ödemelerde zorlanmaya başladık. Bir kaç ay ödeyemeyince taksitler birikiverdi. Şimdi banka bizi hacizle tehdit ediyor. Bir kaç gün içinde, birikmiş taksitleri ödeyemezsek evimiz elden gidecek. Ailemiz için büyük bir yıkım olacak bu. ’
’ Kredi çekseydiniz . ’
’ Borç benim üzerime, babam da kefil. Tekrar kredi çekme imkânımız da yok maalesef. ’
’ Çok üzgünüm Hakan. Keşke elimden bir şey gelse. ’
’ Ne demek Derya ? Sana anlatmam bile hataydı. Ne hakkım var seni de kendi derdimle sıkmaya ? ’
’ Öyle deme Hakan. Senin derdin , benim de derdim sayılmaz mı ? Benim bir sıkıntım olsa, sana anlatmamı istemez miydin ? ’
’ Elbette isterdim aslında. Neyse, şimdilik beklemekten başka bir şey elimizden gelmiyor. Bakalım, Allah ne gösterecek ? ’ Bir süre sustular telefonda. Daha sonra Derya ;
’ Ne kadar olsa kurtulabilirsiniz hacizden ? ’
’ Sanırım yirmibin lira falan lâzım galiba. Çünkü, faiz koydular bir sürü. Şu bankalar varya,çok insafsız oluyorlar be sevgilim. ’
’ Ben senin için kredi çekmeyi deneyebilirim. ’
’ Hayır, hayır ! Senden böyle bir şey istemeye hakkım yok. Asla kabul edemem, hayır. ’
’ Niye böyle yapıyorsun sevgilim ? Biz seninle hayat arkadaşı olmak için yola çıkmadık mı ? ’
’ Evet ama yine de bunu senden isteyemem; hayır. Lütfen ısrar etme Derya. ’
’ Bu konu kapanmıştır Hakan. Şimdi kapatıyorum ve hemen bankaya koşuyorum. Bay, bay sevgilim ; görüşürüz. ’ deyip kapattı telefonu kadın. Dediği gibi de hemen yakındaki bankaya koşup kredi müracaatı yaptı. Ertesi gün akşam da paranın hazır olduğunu müjdeledi sevdiğine. Hemen gelip alması için beklediğini söyledi.
Bir saat içinde geldi Hakan. Biraz naz da yapsa, sevinerek aldı parayı. Defalarca teşekkür edip sarıldı, öptü sevdiğini.
’ Haydi Hakan ’ Daha fazla bekleme. Hemen gidip şu borcu öde ki, bir an önce kalksın haciz işlemi. Bazen küçük bir gecikmeyle neler geliyor insanların başına. ’
’ Haklısın sevgilim. Şimdi gidiyorum ama senin bu iyiliğini yaşadıkça unutmayacağım. Borcumu da en kısa zamanda mutlaka ödeyeceğim sana. ’
Ertesi gün telefonu ulaşılamıyor olmuştu Hakan’ın. Defalarca , tekrar tekrar arayan Derya, çok merak etmeye başladı sevdiğini. Başına bir şey gelmesinden endişe etti. Bir gün, iki gün derken üçüncü gün de ulaşılamayınca, sevdiğinin çalıştığını söylediği devlet dairesine kadar gidip sormaya niyet etti. Aslında, yıllık izinde olduğunu söylemişti ama belki de bitmiş olabilirdi izni. Ya da ev adresini oradan alabilirdi. Sözü geçen devlet dairesinde öyle birinin olmadığını öğrendiğinde inanmakta zorlandı. Sonunda acı gerçeğin farkına vardı. Aşk, sevgi kullanılarak , duygularıyla oynanarak dolandırılmıştı kadın.
Yaklaşık bir ay sonra davet edildikleri bir düğünde, damadın, sevdiği, sevildiğini sandığı, adının da Hakan zannettiği adamın gerçek adının ise Rafet olduğunu öğrenince daha çok yıkıldı. Sonraki günlerde, akrabaları olan gelinden öğrendiğine göre, ona kredi olarak çektirilen parayı, düğün yapabilmek için kullanmıştı Rafet. Ne biçim bir dünyaydı bu ? Bir insanın duygularıyla, hayatıyla böylesine oynamak, bu kadar kolay mıydı ? Sevmenin, aşık olmanın bedeli bu kadar ağır mı olmalıydı ?
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Para bir çok şeyi bozduğu gibi delikanlılığıda bozmuş demek ki...
Selamlarımla dost...
Fikret TEZEL
Hani diyorlar ya! kadınların saçı uzun,aklı kısa, işte böyle olayları duyunca haklılar böyle demekle diyorum....
Kadınlar erkeklere nazaran daha duygusaldır ama; mantık denilen bir şey daha vardır..akıl var, mantık var yani:))))))))
Ders alınası bir öyküydü...
Tebrikler...
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL
Aynur Engindeniz
Markette müdür olan kadın böyle bir tuzağa düşer mi, diyeceğiz, ama dostluk konulu diğer şiir ve yazılarda karşımıza çıkan hayal kırıklıklarını düşününce, zamanlarüstü bir insan zaafını, her şeye rağmen insanın insan olmaya inancını fark etmiyor gibi olunacağını gözden uzak tutamıyoruz...
Böyle okudum...Teşekkürler...
Tebrikler...