1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1142
Okunma
(Feyste böyle bir paylaşım kaçınılmazdır)
Farz edelim ki bugün güzel bir Pazar günü. Saat on civarında kalktınız, çok hoş bir kahvaltı hazırladı anneniz size. Keyifle sohbet ederek annenizle beraber kahvaltı yaptınız, geçmiş günlerden konuştunuz. Geçmiş günlerden bahsedince insan hüzünlenir. Ve eğer sigara içen biri iseniz hemen bir sigara yakmaya yeltenirsiniz henüz sofradan kalkmadan.
‘’Oğlum o sigarayı içerde içme!’’ diye söylendi anneniz. Hakkı yok da değil. Annenizin ciğerleri ve perdeleri beyaz henüz. İşte o an bu güzel Pazar gününde güneşin ruh okşayıcı şekilde vurduğu balkonda sigaranızı içmeye çıktınız… Durun bir sorun var. Karşı binada tam sizin dairenin karşısında çok hoş bir kızı ve yaşına göre etkileyici bir hanımı olan o adamın sorunlu biri olduğunu hatırladınız. Bazı insanların aşırı muhafazakâr, kıskanç ve vesveseli olması kaçınılmazdır.
Yapacak bir şey yoktur. Saçının telinin bile erkeklere gözükmemesi için çabalayan bir genç kızdan ürkmeniz normaldir. Aynı zamanda da gizemli bulmanız. Sonuçta sizin iki tane balkonunuz var… Biri güneye diğeri kuzeye bakıyor.
Palas pandıras güneye bakan balkonu terk edip kuzeye bakan balkona koştunuz. Salondan geçerken yarısına bile gelmemiş olan sigaranızın dumanının yeni yıkanmış perdeleri kokutacağını düşünerek telaşlanıyorsunuz.
Bu hayatta yaşamak epey zor gibi. Özgürlüklerimizi sınırlandıran ne kadar da çok şey var? Her an biri sizi yanlış anlayabilir. İki kişinin yaşadığı bir evde bile özgür olamadığımız halde bazı insanlar nasıl toplumda abartılı özgürlükler isteyebilir?
‘’Bu horoz heykeli camiye çok yakın kaldırmalı Belediye!’’, ‘’Şu genç ne uyuz bir şey! Sanki bana baktı!’’, ‘’Çarşafla böyle yerlere girenin neci olduğunu nerden bileceğiz? Yasaklanmalı.’’ vb…
Sigaranızı buz gibi bir rüzgârın estiği kuzeye bakan balkonda içerken özgürlük meselesini düşünmeye devam ettiniz.
Toplumda yaşamanın bazı zorlukları vardır. Eğer dağ başında olsaydınız, beyaz slip donunuzla bile güneşin karşına geçip sigaranızı içebilir, daha verimli bir zaman dilimi geçirebilirdiniz. Belki de en güzeli dağ başında yaşamaktır.
Siz güneye bakan balkonda sigara içmeye yeltendiğinizde komşu kızını gördünüz diyelim. Genç kız örtüsünü titiz şekilde düzelterek balkondan bakkala giden kız kardeşine iki değil üç ekmek alması için uyarıyor. Siz onu fark ettiğinizde o da sizi fark ettiğinde (gereksiz sözcük kullanımı yoktur), şimşekler çakıyor. Ve kaçıyorsunuz… Babası sorunlu biri. Sorun olabilir. Kız da sizin ne kadar düşünceli biri olduğunuzu düşünüyor ve sizden hoşlanıyor… Görüldüğü gibi baba olacakların önüne geçemiyor.
Bir şeyi fazla abartmak iyi değildir. Baba bu şekilde de kızını koruyamamıştır karşı binada oturan zındık delikanlıdan…
Siz kuzeye bakan balkonda titreye titreye sigaranızı içiyorsunuz. Kızın babasının ise fazla yağlı olduğu için güneşin vurmadığı soğuk balkonda keyifle sigara içmeye çıktığını düşünüyorsunuz… O uyuz herifin balkondaki kışlık bakliyattan almaya çıkan annenizi pis pis süzdüğünüzü aklınıza getiriyorsunuz…
Şimdi diyeceksiniz böyle bir hikâye nerden aklına geldi? Bizim evin küçük ve tuhaf bir balkonu var güneye bakan. Sabahları kahvaltı yaptıktan sonra balkona filan çıkarım zaman zaman. Hele de güneş varsa keyifle sigaramı yakar, karşı dağı filan süzerim. Ben kendimden geçmiş şekilde sigara çekerken karşı binadaki dergâhın bayan girişinden bayanlar dua etmek ve Kuran okumak için girip çıkar. Kimini tanırım kimini tanımam. Sapık biri gibi sürekli balkona çıkıp kutsal mekâna girip çıkan bayanları süzdüğümü düşündüklerini düşünürüm. Ve rahatsız olup evden çıkar, kapının önünde filan sigaramı içmeye başlarım.
Artık hangi günlerde bayanların dergâha geldiklerini çözdüğüm için kolay kolay denk gelmiyorum. Genelde pazartesi ve Perşembe günleri gelirler. Balkona çıkarken haftanın kaçıncı günü olduğunu hatırlamaya çalışıyorum artık.
Bundan bir iki yıl önce de balkonunu branda ile kapatan komşumuz vardı. Karşılaştığımızda tuhaf tuhaf bakar, selam bile vermezdi. Herkesten gizlediği, güzel olduğunu düşündüğüm hanımını merak ederdim. Aslında merak edilecek bir şey yoktur ama branda işi ister istemez olayı o boyuta taşır. Neyse ki merdivenlerden iner çıkarken gördüm ileriki zamanda. Sıradan bir hanımefendiydi işte.
Hemen yan tarafında oturanlar ise gayet rahat ve konuşkan insanlardı. Öyle rahat ve sosyal komşumuz var diye kimse yanlış düşünmez herhalde. Bize yemek getirirlerdi akşamları, biz de onlara zaman zaman bir kap yemek gönderirdik. Normal olan bu olmalı. Toplumda yaşamanın gereği de budur.
En sinir olduğum şey de çocukluktan beri tanıdığınız bir bayan arkadaşınızın evlendiğinde sizi gördüğünde kaçar gibi adımlarını sıklaştırmasıdır. Bazısı ise eşinin yanında gayet samimi hava ile size yaklaşır, sohbet eder.
Evli olan bir arkadaşım zaman zaman arkadaşlarla misafirliğe gidermiş. Gittikleri bir arkadaşın evinde samimi olsalar dahi kadın erkek aynı mekânda oturmuyormuş. Neyse evin hanımı sürekli salonun kapısını çalar, ikramları eşine uzatırmış. Eşi de misafirlere dağıtırmış.
Bizim arkadaş diğer arkadaşların evinde böyle bir şey görmediği için kendini kötü hissediyor. Aynı zamanda arkadaşının eşinin aşırı güzel olduğunu düşünüyor ve bir yarış başlıyor. Kafasına koyuyor, kadının yüzünü görmeyi.
Aylar sonunda mutfak kapısının önünde geçerken nihayet kadının yüzünü görüyor. Güzel olmadığını, hatta çirkin olduğunu düşünüyor çok da samimi olmadığı arkadaşının eşinin. ‘’Bundan sonra ben de eşimi saklayacağım eve gelen misafirlerden belki güzelleşir. Güzel olduğunu düşünmese bu kadar dikkat etmezdi herhalde!’’ diye düşünüyor.
Yani aynı mekânda oturmamayı anladık da insan en azından gelen misafirlere bir ‘hoş geldiniz’ der.
Fotoğraf:
’Ölü dedeleriyle fotoğraf çektikleri gerekçesiyle eleştirilen genç kızların aslında dedelerinin sağlığında bu fotoğrafı çektirdiği ortaya çıktı.
Fotoğrafta genç kızların dedelerinin cansız olduğunu düşünen ve E.O ve A.O’nun güler yüzle çektikleri fotoğrafın altına "Dedecim, mekanın cennet olsun. Meleklerle karşılanırsın inşallah" yazmaları "ölen dedeleriyle fotoğraf çektiler" şeklinde yorumlandı. Bunun üzerine genç kızlar Twitter başta olmak üzere sosyal medya platformlarında eleştiri oklarının hedefi oldu.’