- 971 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Nasıl Anlatayım
Nasıl Anlatayım
Yaptığım hatalar sonucunda, ikiyüz TL olan;bir medikal aletin bana altıyüz Tl ye gelmesini bir türlü hazmedemiyordum. Aslında elimde üç adet alet olması gerekirken bir tane vardı ve onunda parçası eksikti. Bu alım işleri için üzgün değildim ama; çok sinirliydim.Mutlaka bir çözümü vardı ama; ben çok yoğundum ilgilenemedim.Böylece konu ile ilgili yirmi gün kadar hiçbir girişimim olmadı.
Müsait olduğum bir gün,kahvaltıdan sonra mutfak masasına PC yi aldım. Medikal aletin danışma hatlarına servislerine telefonla ulaşmaya çalıştım, mümkün olmadı bir türlü ulaşamadım.Telefon çalıyor açan yok,ya da; hatalı ya da; yanlış numara falan çıkıyor.Aslında danışma hattı , O800 lü bir numara ile başlıyor ama; telefon çalmıyor.Neyse uzun uzun araştırmalar sonucunda o numaranın O800 le değil de ,O850 ile ulaşıldığını öğrendim.
Numarayı tuşladığımda karşıma çok kibar bir bayan çıktı,sorunumu çözeceğini söyledi eksik parça için benden adresimi adımı aldı.Biraz rahatlasam da gerçektende bu sorunumun çözüleceğine kesinlikle inanmadım.Beklemekten başka çarem yoktu.On günde parça elinizde olur dediler,on geçti gelmedi parça,tekrar aradım, adresi yanlış yazmışlar parça geri gitmiş.Dünyaca ünlü bir marka,nasıl böyle bir adresi doğru yazmaktan aciz personel çalıştırır, gerçekten de anlamak mümkün değil.Neyse yaklaşık yirmibeş gün içinde parça elime geçti.Böylelikle elimdeki tek alet kullanılır hale geldi.Diğer ikisinin durumunu nasıl çözeceğim bilmiyorum…Onlar şimdilik beklemede..
Ben bu işlerle mutfakta uğraşırken ara sıra eşim mutfağa geliyor.B ana bakıyor hiç soru sormadan gidiyor.O mutfaktan çıkınca “Şükür yarabbim” deyip seviniyorum.Sorsa O’ na nasıl söylerim ikiyüz Tl lik alete altıyz Tl verdiğimi, yaptığım hataları düzeltmeye çalıştığımı, velevki söyledim.Adam kahrından tık demeden kalp krizi geçirir.Allah işte sordurmadı.Neyse , eşim soru sormadan evden gitti.Bende en azından karşımda konu ile ilgili muhatap bulmanın rahatlığını yaşıyordum ama;gerçektende bütün sinirlerim gerilmişti.Başıma ağrı girmişti. Kendime lavanta ve melisa bitkilerinden oluşan çay yaptım. Elime bardağımı alıp salona geçtim.Yere oturup koltuğa sırtımı dayadım.Yudum yudum çayı içerek sakinleşmeye çalışıyordum, aman Yarabbim oda ne öyle,ev sallanıyor, “tamam” Dedim deprem oluyor,bu sefer kurtuluş yok.Kendimi sehpa ile koltuğun arasına attım.Cenin vaziyeti aldım.Kelimey-i şahadet getirmeye başladım.Sonra avizeye baktım sallanmıyor,çayıma baktım sallanmıyor.Demek ki; deprem değildi, ama; hala güm güm güm diye sesler geliyordu.Anladım ki; benim kapım yumruklanıyor.
Korkudan bayılacak gibi oldum, Kesinlikle kapıdaki normal biri değildi ve evde yalnızdım.Yavaşça ayağa kalktım,kapıya doğru yürüdüm.Çelik kapı yıkılacak gibi yumruklanıyordu.Yavaşça emniyet kilidini kapattım. “Kapıyı açmayayım, çalsın çalsın gitsin” diye düşündüm. Adamın bir türlü gitmeye niyeti yoktu. Güm güm güm kapıyı çalmaya devam ediyordu.
Cesaretlendim, kapının dürbününden baktım, yaşlı,zayıf , ve beyaz sakalları olan bir adam.Kimdi bu adam? Dilenci mi? Deli mi? Manyak mı? Hiçbir fikrim yoktu.
Adam kapıyı güm güm diye çalmaya devam ederken “ Aç bre kapıyı” demeye baladı. “Aç bre kapıyı,aç bre kapıyı” güm güm güm… Hay Allah ‘ ım ne yapşam şimdi diye düşünürken,
-Sen kimsin? Benim kapımı neden çalıyorsun ? Diye sordum.
Cevap vermedi, ya beni duymadı, ya da; anlamadı ne sorduğumu.
-Sen kime geldin, kimi arıyorsun? Diye sordum hem de bağıra bağıra.
Duymuş benim sorumu,” Ben Erzurumluları arıyorum” Dedi.İşte o anda öyle bir rahatladım ki;Adam karşı komşuma gelmişti.Demek ki; tanıyorlardı birbirlerini.
Neyse Ki; karşı komşumun askerden yeni gelmiş oğlu da, kapının arkasında olanı izliyordu ki; O da hemen kapılarını açtı.
Bende kapıyı açtım, o kadar öfkeliydim ki; şu adama edep dersi mutlaka vermeliydim.
-Bana bak adam! Kapı çalmanın bir kuralı vardır edebinle ancak üç kere çalarsın, sonra kapının sağında ya da; solunda bir adım geride durup kapının açılmasını beklersin, velev ki; kapıyı üç kere edebinle çaldıktan sonra kapı açılmadı çeker gidersin…
Demek istesem de ,demekten vazgeçtim.
Desem ne oacaktı ki;
Ve… şu gerçek ki; bu tip insanlara ne desen boş, bu yaşına kadar kapı çalmayı bile öğrenmemiş bir insana ben neyi, nasıl anlatacaktım.
Ve eminim ki; anlatmaya çalışsam da anlamayacaktı…
YORUMLAR
Ah canım benimm, sen meşhur bir markaya adresi anlatamazken kaba bir adama kapı çalma adabını nasıl anlatacaksın değil mi ya :)
Şaka şaka, geldi mi üst üste geliyor değil mi, umarım bir çare bulursun.
sevgimle.
sareyaprak
Selam ve sevgiler....
sareyaprak
Selam ve sevgiler....
Yazının içeriğine ve gidişatına bakılırsa çok sinirlisin o kadarını anladım ...
Kapıyı çalan adam konusunda birşey diyemeyeceğim belli yaşa kadar öğrenemediğini senin uyarın olsa da öğreneceğini zaten sanmıyorum.
Ancak yazının girişindeki şu sana değerinin 3 katına malolan medikal aletine gelince sadece şu kadarını söyleyebilirim elbet mal canın yongası para çok önemli içinde bulunduğumuz koşullarda canın sağolsun hani öyle derler cana geleceğine mala gelsin parayla telafi mümkün ama cana geldiğinde telafisi mümkün değil.
Sıkma canını ablam öpüyorum yüreğinden ...
sareyaprak
Sonrada kendime kızıp,sinirleniyorum...
Elbette cana gelmesin...gerisi nasıl olsa olur...
O tip adamlara ne diyebiliriz ki; değil mi?
Sevgimle yakomoz...