- 392 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
RÜYA İLE GERÇEK ARASI
Sanki güneşi bileklerime bağlamışlar.
Yüreğimi sarp kayalarla donatmışlardı.
Şeytan okuduğum tüm meydanlara tuzaklar kurdu.
Kötülüğün atasının korkusuna anlam verememiştim.
Her tuzağın emareleri apaçık ortada.
Daha o gelmeden ateş toplarının içine atlıyordum.
Zaten kaçış şansım olmayan devasa bir çukurdaydık.
Kaçmayı da hiç düşünmemiştim zaten.
Ateşin sönmek için yağmura yalvarmasını duyuyordum.
Yağmurun ise intikam ateşiyle yandığını gördüm.
Rüya ile gerçek arasında bir yerde sıkışmıştım sanki.
Burada verilmesi gereken bir savaş vardı.
Ve tüm iyi şeyleri temsil ediyordum sanki.
Bu kadar iyi değilim dedim kendi kendime.
Hamurumdaki kötülüğün sebebiydi belkide bu.
Belleğimdeki kodlar bugün için tasarlanmıştı.
Anlamadığım şeyleri bana anlatan birileri vardı.
Sesler duymakla duymamak arasında bir yerden geliyordu.
Halbuki kısık sesleri duyamazdım ezelden beri.
Anlamadıklarımı anlattıklarında bile anlam veremiyordum.
Ve kendi kendime...
İşte ben bu savaş için yaratılmıştım dedim.
Sonra gözlerimi kapadım ve görebildiğimi gördüm.
Sanki başka bir gözüm daha vardı.
Ve yanmadığımada hiç şaşırmamıştım.
Sonra şaşırmadığımada şaşırmadım nedense.
Hiçbir soru işaretine rastlamadım giderken.
Ve hiç birşey yok gibiydi ama herşey vardı.
Göremiyordum...
Ama hissediyordum...
Daha ötesi biliyordum.
Bir duanın açılımı gibiydi herşey.
Daha savaşmadan galip olmuştum.
Ama galibiyet sevincini yaşamadım.
Zaten sevmezdim böyle şeyleri.
Savaştan sonra sevinmeyi yani.
Sevinemezdim daha doğrusu.
Sonra ateşi ininden çıkarmak için haykırmak istedim.
Ama haykıramadım ve ellerimi ağzıma götürdüm.
Birde baktım ağzım yok.
Yine şaşırmadım nedense.
Sonra yolda bir ayna buldum.
Bir baktım gözlerim yok.
Gözlerim olmadan nasıl görebildiğimi düşünmedim bile.
Kulaklarımda aynı şekildi ama duyabiliyordum.
Ve yine şaşırmadım nedense.
Aynayı kırma düşüncesi geldi aklıma birden.
Daha akılma gelmesiyle terlemeye başladım.
Ve yanmayan bedenim yanmaya başladı.
Bu defa şaşırmıştım.
Ve birden nasılsa galibim dedim kendime.
Yanmak önemli değil artık.
Dememle bir kahkaha koptu olmayan kulaklarımı çınlatan.
O an ateşi iyice hissetmeye başladım.
Ve asıl savaşın ne olduğunu anladım.
Anladım...
Ve ardından soğuk yağmurlar yağmaya başladı.
Sonra sessiz bir dua düştü içime.
’’Güneş ay ile seviştikten sonra doğan tüm masum yıldızlar,
daima bizim için parlasın ve bizi anlatsın yeryüzüne.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.