9
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1297
Okunma
Çanakkale Zaferini kutladığımız günlerde karşımıza çıkan en önemli can sıkıcı durumlardan birisi de yukarıdaki tablodur.
Bu tablo ya Çanakkale Zafer haftasında ya da Kürtler ‘’ Çanakkale’de bizim dedelerimiz de savaştı’’ iddialarında bulunduklarında sık sık karşımıza çıkar.
Kısa ve öz olarak bu tablo ile verilmek istenen mesaj şudur: ‘’ Ey Kürtler ! Sizin dedeleriniz Çanakkale’de öyle abarttığınız kadar şehit vermemiştir. Dolayısıyla da Türkiye sizin değil bizimdir.’’
Bu tablodaki şehit sayılarının doğru ya da yanlış olduğu üzerinde durmayacağım. Direkt olarak verilen tüm rakamları doğru olarak kabul edelim ve tablonun ya da bu tablo ile verilmek istenen mesajın yanlışlığı üzerinde durmaya çalışacağım çünkü. Konum bu anlayacağınız.
Yukarıdaki tabloda sarı renkli şehirler Kürtlerin yoğunlukla yaşadıkları illermiş (!) Adıyaman, Bingöl, Bitlis,Diyarbakır, Kars, Malatya,Mardin, Muş, Siirt. Sivas,Tunceli, Urfa ve Van’ı anladım da Artvin, Bayburt, Tokat ne zamandan beri Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları şehirlerdir onu anlayamadım. Kaldı ki diğer şehirlerde de Kürt nüfus vardır ama mesela Sivas, Kars, Malatya hatta Urfa gibi şehirler için bile Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları şehirler demek mümkün değildir.
Yukarıda belirtilen on altı ilden Çanakkale Savaşlarına katılıp şehit düşen insan sayısı 875 imiş. Hatta memleketim olan Kars, Çanakkale Savaşlarında sadece bir şehit vermiş.
Bu tabloyu hazırlayanlara göre Çanakkale Savaşlarında şehit düşen ( Ki onlar için şehit ifadesini kullanıp kullanmadıklarından da emin değilim ) Kürt sayısı 875…İyi de bu şehitlerin Kürt ya da Türk olduğunu kim söyleyebilir? Öyle ya mesela Kars demek Kürt demek midir? Ya da Van, Muş, Bitlis? Ama maalesef Artvinliyi bile Kürt yapan bu kafaya göre o on altı ilden her kim Çanakkale Savaşında ölmüşse o Kürttür ve Çanakkale savaşlarındaki toplam şehit sayımız olan 48.148 şehitin içinde 875 ölünün lafı bile edilmez. Dolayısıyla da bu on altı vilayette yaşayanların ‘’ Bu vatanı birlikte kurtardık’’ deme hakları yoktur (!) Daha da açık bir şekilde ifade etmek gerekirse ‘’ Bu ülkenin topraklarını birlikte savunduk, birlikte kan döktük’’ diyebilmek için daha fazla insan ölmeliydi topraklardan. Bu 875 sayısı yeterli değil.(!)
Durun…Aklıma güzel bir söz geldi. Bunu ileride bir özdeyiş olarak edebiyat dünyamıza kazandırırlar mı bilmiyorum ama ben yine de söyleyeyim bakalım hoşunuza gidecek mi?
‘’Tarihsizlik, en büyük talihsizliktir’’
Bizim vatandaşımız I. Dünya Savaşını şöyle bir şey sanıyor:
Düşmanlar ülkemize geldi. Çanakkale Boğazına saldırdılar. Çanakkale önlerinde durdurduk onları, canlarına okuduk. Baktılar ı ıh Çanakkaleyi geçemeyeceğiz, bu sefer Doğudan saldırdılar. Sarıkamışta 90 bin şehit verdik. Daha sonra Yemen Çöllerinde savaş başladı, daha sonra Irakta savaş başladı, daha sonra, daha sonra, daha sonra….
Öyle değil maalesef.
Her şeyden önce düşman bize saldırdı da I. Dünya Savaşı öyle başladı diye bir şey yok. Biz Rusya’ya saldırdık. Adamların limanlarını bombaladık. Adamlar yine de efendilik yapıp bize savaş açmadı, sadece nota verdiler. Biz ise verilen bu notaya savaş ilanı ile cevap verdik.
Oturduk hesaplar yaptık. Sarıkamış üzerinden ani bir saldırıyla Rusların işini bitirecektik, Mısır üzerine yapılacak bir seferle de İngilizlerin. Ha bir de Çanakkale vardı tabii ki. Olur da düşman payitahtı ele geçirmeye çalışırsa diye Çanakkale Boğazını da sağlama almak lazımdı. Lakin biz sadece iki saldırı, bir savunma cephesi kurarız diye düşünürken İngiltere Irakta bir cephe açınca bir anda dört ana cephede birden savaşmak zorunda kaldık.
Yani bir cephedeki savaşlar bitti, öteki cephedeki savaşlar başladı diye bir olay yok
Hatta tek tek yazayım cephelerde savaşlar hangi tarihte başladı, hangi tarihte bitti:
A) Kafkas cephesi: 21 Aralık 1914’te başladı 3 Mart 1918’de imzalanan Brest-Litowsk Antlaşması ile sona erdi . 1918 den sonra ise Bilindiği üzere Kurtuluş Savaşı başlamıştır ve bu bölgede Ermenilerle savaşlar yapılmıştır. Bölgedeki tüm savaşların bitmesi 3 Aralık 1920 Tarihli Gümrü Antlaşmasıyla sağlanmıştır.
B) Çanakkale Cephesi : Şubat 1915de başlamıştır Savaşlar… 9 Ocak 1916 tarihinde Gelibolu Yarımadası’ndan müttefik kuvvetlerin tahliyesi ile de sona ermiştir bu cephadeki savaşlar.
C) Irak Cephesi: İngilizlerın petrol sahalarını ele geçirmek amacıyla, 15 Ekim 1914’te Bahreyn’i ve 23 Kasım 1914’teBasra’yı işgali üzerine başladı ve 30 ekim 1918 de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile bitti bu cephedeki savaşlar.
D) Kanal Cephesi: (Mısır Cephesi) : Osmanlı Ordusunun 14 Ocak’ı 15 Ocak’a bağlayan gece yarısı ( 1915 yılı ) toplanma bölgesi olan Gazze - Birüssebi hattından ileri yürüyüşe başladı…..30 Ekim 1918 de Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla bitti.
Şimdi,
Dikkat edilecek olursa aşağı yukarı bütün cephelerde savaşlar aynı anda başlamış. Hal böyle iken Kars’ta ya da Diyarbakır’da veyahut Mardin’de yaşayan bir vatandaşa ( Türk ya da Kürt ) ‘’Kardeşim senin deden niçin Çanakkale’ye gelmedi bakayım?’’ diye sormak insaf ve vicdanı geçtim, mantıkla izah edilebilir mi?
Yahu Bursalı Çanakkale’de savaşırken Diyarbakırlı da Kafkas Cephesinde savaşıyor. Kastamonulu Çanakkale’de iken Urfalı Suriye’de savaşıyor. Ona ‘’Kardeşim sen niçin sana yakın olan topraklardaki savaşı bırakıp da Çanakkale’ye koşmadın ‘’ Neden benim Balıkesirli dedelerim gibi Çanakkale’de siz de çok fazla şehit vermedin?’’ deme hakkımız olabilir mi?
Şimdi denilebilir ki ‘’İçel, Çanakkale’ye çok mu yakın? Bak oradan 1218 Şehit var.’’
Böyle denirse ben de derim ki. Allah korusun bu gün İstanbul işgale uğramış olsa ve İstanbul’da yaşayanlar olarak işgalcilerle savaşmak zorunda kalsak . Sonra da binlerce şehit vererek İstanbul’u kurtarmış olsak, sizce en fazla şehit hangi ilden olacaktır? Ben söyleyeyim: Sivas’tan…2014 verilerine göre İstanbul’da yaşayan Sivaslı sayısı 709.517dir ( İstanbul Nüfusuna kayıtlı olan Sivaslılar hariç ) Buna mukabil Muğlalı sayısı 11.822 dir. Yani Allah korusun İstanbul için bir savaş yapacak olsak en az şehit verecek ilimiz Muğla olacaktır. Diyebilir miyiz ‘’ Muğlalının İstanbul’da bir hakkı yoktur’’ diye.
Yahut böyle saçma bir senaryo yapmayalım da daha gerçekçi bir değerlendirme yapalım. 709.517 Sivaslı demek en az 250.000 vergi veren insan demektir. Buna mukabil 11.822 Muğlalı ise en fazla 5.000 veri veren olsun. Muğlalıya ‘’ Kardeşim senin bu ile bir katkın yok, burada yaşamaya da hakkın yok’’ diyebilir misiniz?
Neyse…Çanakkale Savaşlarına dönelim.
Dört ana cephede yapılan savaşların en kısa süreni Çanakkale Cephesi olmuştur. Yani Çanakkale’deki savaş bittiğinde Kafkas Cephesinde de, Kanal Cephesinde de, Irak Cephesinde de savaşlar sürmektedir. Mondros ateşkes Antlaşmasına kadar iki sene daha devam etmiştir bu cephedeki savaşlar. Diğer cephelerde şu kadar Türk şehit oldu, bu kadar Kürt şehit verdik gibi hesaplar yapılmazken niçin Çanakkale için böyle bir etnik, ya da milliyete dayanan ‘’ Kim daha fazla şehit verdi?’’ hesabı yapılıyor onu da anlamış değilim.
Peki bu tabloda bir şey daha dikkatinizi çekmedi mi? Çanakkale Savaşlarında hani 255.000 şehit vermiştik? Oysa bu tabloya göre şehit sayımız 48.148..
Demek ki bir yerlerde yalan var ama nerede?
Çanakkale’de 255.000 şehit vermediysek on beşlileri niçin askere aldık ki? O minicik ellere niçin silah verdik ki? Çanakkale’de 255.000 şehit verdiysek ve bunların sadece 48.148inin kimliklerini tespit edebildiysek 255.000- 48.148= 206.852 şehidin hangi etnik kökenden olduğunu nereden bilebiliriz. Yarın bir gün bir şekilde bu kimliklerini tespit edememiş olduklarımızın tamamının kimlikleri tespit edilirse ve hepsi de o sarı renkli illere mensup insanlar çıkarsa ‘’ Aaaa ya bakın Çanakkale’de en fazla Kürtler şehit vermiş, buyurun o zaman. Türkiye sizindir.’’ Dememiz mi icap ediyor. Yahut da şimdi birileri çıksa ve araştırsa ve araştırmalarının sonucunda da doğuda Ruslarla ve Ermenilerle yapılan savaşlarda ölenlerin çoğunlunun doğulu ve güneydoğulu olduğunu tespit etse ( Ki böyle salakça bir araştırma yapılmaz inşallah ama yapılırsa sonuç dediğim gibi çıkacaktır ) Bu durumda ‘’ Hımm sizin şehidiniz daha fazla o halde bu topraklarda yaşama hakkı asıl sizin, biz çekilelim.’’ mi demememiz icap ediyor?
Yahu beni iki saattir boşu boşuna yazdırıp durdunuz ha.
Allah rızası için bırakın bu saçmalıkları.
Benim , elinde tüfek Ermenilerle savaşan Kürt Büyük baba annemin de, Ruslarla savaşan Türk Büyük dedemin de ruhunu rencide etmeyin.
Bırakın bu saçmalıkları. Ne yani ülkeyi Çanakkale Savaşlarında şehit düşenlerin torunları, Diğer cephelerde şehit düşenlerin torunlarına göre mi taksim edeceğiz? Bırakın böyle abes işlerle iştigal etmeyi.