- 542 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ansızın Gelen
‘’Yüzyıllardır aradığım kırmızı, o en kutsal kırmızı, tırnaklarındaki ojede gizliymiş.’’
Kabul etmeliyiz, saçmalık, tamamıyla. Aklının ucundan bile seni geçireceği şaibeli olan birine en önemli naktini, haftanın sekiz gününü vermek.
Evet.
Hafta sekiz gün ve bir yıl, üç yüz altmış gün. O kadar eminim ki bundan. İlla ki bu rakamlara karar veren kişi seni tanısaydı öyle yapardı.
Haftaya senin şerefine bir gün ekler o günü ultra zorunlu şarap içme günü ilan ederdi. Ve bir sene kırk beş hafta olurdu.
Tabi, madem minareyi çalıyoruz bari kılıfına da uyduralım.
Sonuçta yasalar var bilimsel.
İlla ki bir sene üç yüz altmış beş gün, altı saate denk gelecek.
Hani şu lanet pozitivistler falan.
Olsun canım, ne olacak.
Beş gün altı saatte senin yüzün, suyun hürmetine yok sayılırdı, hiç yaşanmamış sayılırdı. Sırf sen gül, mutlu ol diye ibadet edilirdi sana, ta beş gün altı saat boyunca.Yoksullar şafak vaktinden akşam karanlığına kadar zenginlerin halinden anlamak için tıka basa yer, içer, gezerlerdi. Sonra akşamın çöküşüyle eskiye döner yine aç kalırlardı. Ta beş gün, altı saat boyunca.
Neyse durduk yere şirk koşmayalım şimdi tanrıya, zaten ne gerek var. Tek başına bir tanrıça oldun ya.
Son bir takatle sana hak ettiğin methiyeleri düzüp, dinleneceğim. Yoruldum senden.
Kendine iyi davran. Saçlarına iyi bak.
Hey sen, sevgi abidesi, şefkat timsali, zeka zembereği.
Hey sen anlatım bozukluğum, imla hatam.
Hey sen omphalos taşı, Elpis’in yeteneği.
Sen yine hayal, sen yine rüya. Sen yine inanç kadar mutlak, tanrı kadar soyut. Sen yine hem var, hem yok.
Suretin geldi, şuan karşımda. Çılgın jartiyerle falan değil, pijamayla... Elinde bir kadeh var. Şarap içeceğiz herhalde.
‘’Kadehi falan at elinden, seninle çay bardağında şarap içmek istiyorum.’’
İshak Gündüz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.