- 1409 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRKİYEDE ILICALAR- TERMAL KAPLICA VE İÇMELER....
Yıllardan beri halkımızın dilinde hamam da denilen kaplıcalara,ılıcalara giderim.
İlk olarak Kırşehir’deki Terme’ye,sonraları Nallıhan Seben’deki Pavlu kaplıcalarına daha sonra uzun yıllar Ankara Beypazarı’ndaki Dutlu-Tahtalı kaplıcalarına eşimle beraber gidip tedavi gördüm.
Hz.Üstadımız ksa.yaz aylarında bazen Beypazarı Dutlu-Tahtalı kaplıcasına gelir ve şifasından faydalanırlarmış.Tahtalı denilen kısımdaki havuzda uzun süre 500 sayana kadar suyun içerisinde kalırlarmış.Uzun yıllar bende gidip şifalandım..
1999 Ağustos Depreminin olduğu gün eşimle yine Dutlu kaplıcasında idim.Oranın sahibi şimdilerde vefat etmiş amca o gün kurbanlar kestirmişti.Suyu depremden dolayı kaçmamış,azalmamış,aksine artmıştı.
Bu termal sular daha çok fay kırıklarında ortaya çıkar,depremler suyun yeryüzüne çıkışını kolaylaştırır.
Daha sonraki yıllarda Afyon Gazlıgöl,Kızılcahamam daki tesislerde tedavi aldım.
Özellikle ileriki yaşlarda insanların dizlerine,eklemlerinde romatizmadan dolayı kış aylarında dayanılmaz ağrılar olmaktadır.
Eğer o yıl kaplıcada dizlerinizi,ayaklarınızı üç-dört günden az olmamak şartıyla bu sıcak sulardan yararlandırdıysanız çok rahat ettiğinizi göreceksiniz.
Bazı kaplıcalarda sıcak su havuzları ile beraber içme suyu olarak da kullanıldığında içerisini temizlemekte,sindirim sisteminizde esaslı bir temizlik yapılmaktadır.
Halkımız yıllarca buraları hamam olarak görülmüş,istenilen ilgi ve alakayı görmemiştir.
Son zamanlarda Ülkemizde bir termal tatil kültürü doğmuş,bir çok termal suyun olduğu Yalova,Afyon,Kozaklı,Ayaş,Beypazarı,Kızılcahamam,Bursada vb.illerimizde tatil köyleri,devre mülkler yapılmaya başlanmıştır.
Her geçen gün büyüyen bu devremülk tatil sisteminde yeni pazarlama teknikleri uygulanmaya başlanılmış,halkımızın buralarını görmesi için günübirlik seferler düzenlenmiştir.
Afyon Gazlıgöl,Kızılcahamam ve Ayaş yöresinde bulunan termalleri yakından tanıma fırsatı buldum.
Gerçekten güzel,modern,hijyenik tesisler,yapay denizler,aqua parklar yapılan bu tesislerde geçmişte yaşadığımız sıkıntıların azaltılmış olduğunu müşahede ettim.
***
Termal sular neden önemli..
Bu konuda bir araştırma yaptım,şu sonuçlara ulaştım.
Dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında Almanya,Fransa,İsviçre,Amerika ,Japonya vb.gelir.
Bu ülkelerin içerisinde bu termomineralli sular var olup,yüzyıllardır halklarının istifadesine sunmaktadırlar.
Bu ülkeler bu sulardan ve termal turizmden pek çok ekonomik gelir elde etmektedirler.
Türkiyemiz bu termal sular bakımından dünyada üçüncü sırada yeralmakta ama ekonomisine en az gelir sağladığıda görülmektedir.
Çekoslavakyanın bizim Ayaş kadar küçük bir kasabası yılda bu sulardan turizmden 1,5 milyar dolar kazanırken,Türkiye toplamda yılda milyon dolarlarda kalmaktadır.
Bizde bu termal kaynaklar yıllarca anlaşılamamış,hamam olarak görülmüştür.
Suyun sıcak olmasından dolayı yapılan bu yakıştırma buralara gereken önemin verilmemesine neden olmuştur.
Halbuki keramet suyun sıcaklığında değildir,su ılık da olsa,soğukta olsa aynı etkiyi sağlamaktadır.
***
İnsan vucudunu oluşturan yapı taşlarının başında mineraller gelir.Kemiklerimiz kalsiyum ihtiva eden minerallerden oluşur.
Kemiklerde kalsiyum azalırsa eklemlerimizde,mafsallarımızda ağrılar,sızılar başlar bu mineraller yerine koyulunca rahatlamaktadır.
Bunu ilaçlarla,vitaminlerle,güneşten yararlanarak iyileştirmekteyiz buna tıbbi literatürde tedavi adı verilir.
İlaçlarda esasında mineraldir bir bakıma.
Hastalıklar tansiyon,şeker,migren vb. birer mineral noksanlığından oluşan rahatsızlıklardır.
Şeker,tansiyon migrenin bu termallerde kolayca tedavi edilebildiğini uzmanlar ifade etmektedirler.
Peki durum böyleyse neden doktorlarımız ilaç tedavisine ağırlık verirler?
Bu sorunun cevabını vermek için ilaç ekonomisine dönen ranta bir bakılsa iyi olur..
Dünyada en güçlü lobi petrol ve sağlık yani ilaç lobisidir dersek yanlış konuşmuş olmayız..
Dünyada sağlık ve ilaç sektörü gelişmiş ülkelerin tekelindedir.
Her alanda güçlü bu devletler petrol ve sağlık,ilaç sektöründe başı çekmektedirler.
Bir kutu ilaç belki beş on lira bizim için küçük bir kıymet ifade etse de dünyada ve Türkiyede kullanılan ilaçların büyüklüğüne baktığımız zaman milyar dolarlar verildiği görülmektedir.
Bu nedenle bu gelişmiş ülkeler ülkelerde ilaç ve sağlık sektörünü her zaman canlı tutmakta,ülkelerin milli gelirlerini sağlığa harcaması için olmadık hile ve tuzakları hazırlamaktan kaçınmamaktadırlar.
Yakın zamanda yaşadığımız kuş gribi,domuz gribi,Kırım Kongo kanamalı ateşi denilen hastalık ve aşı faaliyetlerinde bu oyunları görmekteyiz.
Gelişmiş ülkeler önce hastalığı oluşturmakta sonra da ilacını vermekte parayı cebe indirmektedirler.
Gelişmiş ülkeler Afrika,Asya halklarını ve maalesef Türk insanını yıllarca ilaç kullandırmak sonuçlarını görebilmek amacıyla kobay olarak kullanmışlardır.
İşte bu nedenle gelişmiş ülkelerin sağlık sektöründeki elemanları insanların bu termal kaynaklardan yararlanıp doğal yoldan kolayca şifayı bulmasını pek arzu etmezler.
Bize üç yıl Hizmetiçi eğitimde Nano teknoloji konusunda çok kıymetli bilgiler veren Özel bir ünüversitenin rektörü büyüğümüz yıllardır gerek olmadıkça ilaç kullanmadığını belirtmişlerdi.
Bir ilacın prospektüsüne baktığımız zaman yan etkiler bölümü vardır.
Şu kadar denek üzerinde kullanılmış beşinde şu,onunda şu,elli kişide şu yan etkiler bulunmuş diye yazar.
Gözünüz için aldığınız bir hap gözünüze,dişinize,beyninize,kalbinize,ayak parmaklarınıza,böbreklerinize hulasa vucudun her bölgesine gitmekte oralarda tahribat yapmaktadır demişlerdi.
Nano teknolojik ilaçlar çıkarsa ancak sadece göze gidip tedavi yapacak ilaçlar ortaya çıkacak o zaman kullanırım demişlerdi.
***
İnsanlar şifayı ilk olarak doğal kaynaklarda otlarda ve sularda,denizde bulmuşlardır.
İlaçlar dünyada yaklaşık üçyüz yıldır kullanılmaktadır.
Ayaşta,Beypazarında yapılan arkeolojik kazılarda üç bin yıldır burada insanların bu suları kullandıkları görülmektedir.
Bu sular sağlığı bozulanlara şifa sunduğu kadar,hasta olmayanların da bağışıklık sistemlerini güçlendirmektedir.
21 kür yani yedi günlük bir kaplıca içme tedavisi ile insanımız geri kalan on bir ayı bağışıklık sistemleri güçlenmiş olarak hastalıklarla,virüslerle mücadele edebileceklerdir.
Maalesef ülkemizde kaplıcalara sadece yaşlanınca gidilecek yerler olarak bakılmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde en zor gidilen yerler bu türden kaplıcalar olduğu görülmektedir.
Bizde bol miktarda bulunan bu kaplıcaların ilerde değerinin anlaşılacağını umuyorum..
Doktorlarımız kalp,tansiyon,kanser vb.hastalara kaplıcalara gitmeyin derken haklı olsalarda nedenini söylemelidirler.
Ateşli hastalığı olanlar,kalp ameliyatı olanlar,kanserli olupda terminal dönemine girenler bir de açık yarası olanlar kaplıca sularından yaralanamazlar.
Şeker,tansiyon,migren,astım hastaları doktor kontrolünde kullanabilirler.
Her hastalığın bir protokolü vardır ve bir çok tesiste hastane ve doktor da yer almaktadır.
***
Termal suların özelikleri..
Havuz ve küvetlerde 37-40 °C’de kullanılan kaplıca suyumuz ~2400mg/litre mineral içermekte olup, yüksek oranda sodyum bikarbonat, kalsiyum, magnezyum, florür ve karbondioksit içeren karışık termomineralli su niteliği taşımaktadır.
Kaplıca tedavisinin temel unsuru olan “termomineralli sular” sıcaklıkları ve içerdikleri mineral özellikleri ile şifa kaynağıdır.
Termal ve mineralli sular ve gazların bulundukları yöredeki iklim faktörleriyle birlikte değerlendirilerek kür tarzında yapılan uygulamalara “termal & kaplıca tedavisi” denir.
Bu termal sular Allahın izniyle yerin altında magma denilen tabakadan sıcak su olarak 49 yıl süren bir sürecin sonucunda önüne kattığı madenleri,mineralleri bünyesine katarak yeryüzüne ulaşmaktadır.
Türkiye termal suları dünyada sayılı sulardandır şifa ve verimlilik bakımından.
Bu termal kaplıcaların faydasını içeren raporu inceleyip yararlanmak uygun olacaktır..
Nasıl yararlanılır...
1.Balneoterapi...
Toprak, su ve iklim kaynaklı şifalı etkenlerin banyo, içme ve inhalasyon şeklinde seri halde uygulanmaları ile yapılan, ortam değişimi de sağlayarak bu yörenin iklim ve biyolojik ortamının da etkisi altında ve kür tarzında gerçekleştirilen bir tedavi yöntemidir.
Termal sular Çıkış sıcaklıkları 20°C üzerinde olan sulardır.
Mineralli sular Litrelerinde 1gr. üzerinde çözünmüş mineral içeren sulardır.
Termomineral sular Hem çıkış 20°C üzerinde olan hem de litrelerinde 1gr. üzerinde çözünmüş mineral içeren sulardır.
2.Banyo kürü...
- Tam banyo, (havuzda veya küvette omuz hizasına kadar suya girme şekli)
- Dörtte üç banyo, (sekizinci kaburga hizasına kadar suya girme şeklinde)
- Yarım banyo, (göbek hizasına kadar suya girme şeklinde)
- Lokal banyo. (kol ve bacaklara lokal olarak uygulama şeklinde)
3.İçme kürü...
- Mineralli suyun içilmesi şeklinde bu tesislerde termal su sabah akşam üç gün içilirse boşaltım sistemini temizlediği görülür.İçerken yanında içmeyi kolaylaştıran leblebi,şeker yenilmesi uygun olacaktır.Günde 5-6 lt.su içilmesi önerilir.
4.İnhalasyon kürü
- Mineralli suyun buhar ve aerosol halinde solunum yollarına uygulanması şeklinde.
5.İrrigasyon kürü
- Ağız, burun, boğaz ve bağırsak yıkamaları şeklinde.
6.Çamur banyosu.
-Termal çamur cilt bakımında oldukca güzel sonuçlar vermekte,doğal yoldan yüzdeki kırışıkları giderdiği,cildi gerdiği saptanmıştır..
***
Termal tedavi hangi durumlarda alınmamalıdır?
- Ateşli veya infeksiyöz hastalıklar,
- Kalp, böbrek ve karaciğer gibi organ yetersizlikleri,
- Aktif tümör varlığı,
- Herhangi bir iç organın infeksiyöz hastalığı (sarılık, plörezi, nefrit v.b.)
- Aktif ülser,
- Kanama ile seyreden hastalıklar,
- Hastalıkların akut (alevlenme) dönemleri.
***
Termal tedavi hangi durumlarda sakıncalıdır?
Aşağıdaki hastalıklardan bir yada birkaçına sahipseniz termal su tedavisi alma konusunda mutlaka doktorunuza danışınız.
- Kalp krizi geçirenler ve kalp & damar ameliyatı olanlar,
- Aşırı yüksek veya düşük tansiyonu olanlar,
- Derin anemi (kansızlık) ve genel durum bozukluğu bulunanlar,
- Vaskülit (damar iltihapları),
- Akut tromboflebit,
- Epilepsi (sara hastalığı),
- Hipertiroidi,
- Lösemi,
- Hemofili,
- Safra yolları ve bağırsak tıkanıklıkları,
- Açık yaralar,
- Siroz,
- Beyin damarlarında tıkanmaya yol açan felçler,
- İnsüline bağımlı ve kontrol altına alınamayan şeker hastaları,
- Kadınlarda menstrüasyon dönemleri, gebelik ve doğum sonrasında..
***
Benim tavsiyem güzel ülkemizde yeni yapılan modern tesislerde kaplıca,ılıca ve içmelerden yaralanmakta geç kalmayalım.
İnsan kendini genç hissediyor ve o sene rahat bir kış dönemi geçiriyor.
Kendimizi korumak suretiyle yaz kış farketmiyor.
Bu suların kendisi şifa zaten.
Muhafazakar halkımızın rahat edeceği,haremlik selamlık bölümlerin olduğu termallere gideceğim günü sabırla bekliyorum.
Hepimize İyi şifalar...
18.03.2015//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.