- 566 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Süleyman
Ağaçlar çiçeklenmiş,sokaklar rüzgarla uçuşan çiçek yapraklarıyla dolmuştu.Karşı ki toprak evin penceresindeki çocuk çiçeklenmiş erik ağacını seyrediyordu.
Adı Süleyman..Küçük kara bir oğlan;üzgün,güzel yurdum insanından yalnızca birisi..
Annesi ırgatlıktan bunalan,tarlada akşama kadar çalışıp çırpınan.Ellerine kınalar yakmış;toprak gibi çatladığını duyumsayarak.
Babasının kararları kıldan ince,kılıçtan keskince.Dünyanın atı da,iti de çoktur oğul diyordu.Gözünün önüne bak!..
Annesinin emeği,alın teri nice softaların,molların yüzlerindeki sahte akı sıyırıp atacak güçle damla damla beyaz tülbendini ıslatıyordu.
Çayırlar arasına serpili iğne ucu kadar çiçekler;beyaz,mavi,kırmızı kırmızı açmışlardı.
Kim uyandırıyordu bu tohumları,ağaçları,kuşları..Kim?..Diye düşünüyordu hep Süleyman!..
Başını kaldırıp uçan güvercinlere baktı.Kanatlarına yansıyan günün altınımsı ışığını yansıtıyorlardı.Birden güçlendiğini,gözlerinin daha da aydınlandığını,üzerindeki serçe ürkekliğinden
silkinip kurtuldulduğunu duyumsamışçasına ayağa kalktı,evin eski,boyası dökülmüş tahta kapısını açıp dışarıya çıktı..Gökyüzü masmaviydi,tarlada çalışan annesinin yanına gitti.
Oğlum dedi genç kadın:Baban seni kursa yazdırmış,orada yatıp kalkacak,oradan okula gidecekmişsin.Sakın bir asilik edeyim deme.Seni okutmaya gücümüz yok..
Babası at arabasını koşmuş kendisini bekliyordu.Birlikte köyün tozlu,toprak yollarına dökülü çiçek yapraklarını çiğneyen tekerlek gürültüsü arasında ana yola doğru arabaya bağlı atın yularını çekiştiren babasıyla konuşa
konuşa çıkmışlardı.
Kasabaya geldiklerinde kursun yüksek toprak duvarlar arasında kalan binasının önünde durdular.Bbası kapının demir tokmağını çaldı.İçerden siyah sakallı bir adam,elindeki teşbihi çeke çeke geliyordu.Müdüriyet odasında bekleyen
görevli babasından belli yardım yapması gerektiğini,yoksa yurda alamayacaklarını söyledi.Babası ellerinde avuçlarında olmadığını anlatınca da;öyleyse kurban bayramında deri getireceksiniz diyerek Süleyman’ı odasına götürmeleri için
görevliyi çağırdı.
Akşam kursta ilk günüydü Süleyman’ın..Büyük adam olmak istiyor,annesini rahat yaşatma düşüncesiyle her zorluğa katlanabilecek güçle donatıyordu küçü,zayıf bedenini..Parmak uçları ’’Elif’ve Lam-Elif’’e dokundukça daha içten büyüyen bir güçle
Elif ve Lam-Elif’’i n arasında uzanan harflerin gerçek analmını,bağnazlığın karanlığı ile örtmeye çalışanlara inat,aydınlığını süren bir güçle kendi kendisini korumaya çalışıyordu..
Sabah uyandığında elleri ve ayakları buz gibiydi.Üzerindeki ince pamuk şiltesi altında üşümüştü.Sabaha kadar düşünmüş durmuş;küçük beyni düşünce ve varsayımlarından yorgun düşmüştü.Bir yanı gerçeklerden kopmak için köreltilirken;diğer yanı kendi gücüyle oluşturulmuş düşünce ve varsayımların gücünü bilim ve akılla
bütünleştirebiliyor;evlerinin önündeki erik ağacının beyaz çiçekleriyle,bir elma ağacının pembe-beyaz çiçekleri arasındaki farkın ancak kendi oluşumlarını tamamlayabildiklerinde görünür hale geldiğini gözü önüne getiriyordu.Ama şimdi hepsi çiçek açmışlar;erik kendini erikliğinden,elma elmalığından,kiraz kirazlığından soyutlamış gibi
görünseler de hepsi gerçek benliklerini ortaya koyma gücünden vazgeçmedikleri vakit kendi olma gücüne erişebileceklerdi.İşte bu yüzden Elif ve Lam-Elif arasında yaşananların kendine özgü yaratılışı içinde devindiklerine inanarak okudu.okudu..
Bir çiçeğe baktı,bir de ırmağa;çiçek kendini ırmağın suyundan,ırmak kendini çiçeğin yapraklarının çağrısından kendisini soyutlayamıyor diye düşündü.Süleyman..Küçük kara bir oğlan..
YORUMLAR
Evet..Aslında uzun bir hikaye;''Süleyman on bir yaşında bir ilkokul öğrencisi.Aramızda olamayan yüzbinlercesi keşfedilmeyi bekliyor.Ne yazık ki onlara uzanan tek el bazı kurslar adı altında oluyor.Onlarda belli şartlarda kabul edip kendi politikalarının kıskacına alarak eğitime tabi tutuyorlar.Gözlerindeki ışığı söndürüp;hurafelerle doldurulabiliyor,terörün kucağına düşebiliyor,intiharcı yetiştirilebiliyor kimi karanlık odaklarca.Kara gözleri ülkesinin bütünlüğüne,insan hak ve özgürlüğüne kapatılabiliyor..
Düşüncelerin yarattığı anlam kuşlarını uçuracak özgür akıl kuşlarının üzerindeki gölgelikler,gerinin doğada yeri olamayacağı gerçeğini örtemiyor sa;tutuculuk ve geriye dönüş özlemleri olanların tutunacakları ''Elif ve Lam -Elif''ler onların ileri- geri tuzaklarının kapanı olmayacak;insanlık aklın gücüyle ağardıkça bağnazlığın gücü giderek kaybolacaktır..