- 774 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GENÇLİK ARZULARI
Bu hikayem TRT Türkiyenin Sesi Radyosu tarafından düzenlenen, 1992 yılı kompozisyon
yarışmasında,1. lik ödülüne layık görülmüştür.
Ustabaşı,seni telefondan arıyorlar büroya git dedi.Çok acil durumlar harici,iş yerinden kimse kimseyi aramazdı.Koşarak gittim,ahizeyi kaptım,öbür uçta küçük kızım Leman dı ve hıçkırıyordu.Yüzümün kıpkırmızı olduğunu ve göğsümde şimdiye kadar hiç duymadığım bir sıkışma hissettim.Fakat yine de kendime mümkün olduğu kadar hakim olmaya çalışarak,sordum.
Ne var yavrum,ne oldu?bırak ağlamayıda söyle dedim.
Ablam,ablam bizi terketmiş,masanın üstüne bir mektup bırakmış,zarfın üzerinde,anne ve
babama yazıyor.Yalnız kendi giyecekleri ile Ansiklopedileri almış gitmiş diyordu.
Öylece kalakalmıştım,elimden ahize düştü,masaya çarpıp yuvarlandı.
Ustabaşı yüzüme baktı,bir şeyler olduğunu anlamıştı,istersen izin vereyim eve git dedi.ben evet der gibi başımı salladım ve soyunma dolaplarına doğru yürüdüm.
Arabaya bindiğim zaman aklıma,akşam salonda otururken,Selda nın aniden annesine sarılarak
(Seni çok seviyorum anneciğim) dediği geldi.Annesi şaşırmış,Selda nın gözünden yuvarlanan tek damla yaşı silerken,buda nereden çıktı kızım,ben de seni çok seviyorum yavrum,ama bu göz yaşı ne diye sormuştu.Ne bileyim,işte içimden geldi deyip,kalkıp odasına gitmişti Selda.
Kendi kendime soruyor neden,neden diyordum,hiç bir sebep yoktu çünki,bizi terketmesine.
Biraz içine dönük bir kızdı,her düşündüğünü,yada yapmak istediklerini hemen söyleyen tiplerden değildi.Yabancı Dillerle Yüksek,Ticaret Okulunu başarıyla bitirmiş,bir Kanada firmasında güzel bir iş bulmuş çalışıyordu.Onunla iftihar ediyordum.İki hafta önce 21 yaşını doldurmuş,bu sebeple güzel bir doğum günü kutlaması yapmıştık.Bizi terketmesine sebep olabilecek hiç bir hadise olmamıştı.O sırada eve gelmiştim,koşarak oturduğumuz kata çıktım,büyük bir heyecanla bize bırakmış olduğu mektubu açtım.
Şöyle yazıyordu <selda.Anneciğim ! Babacığım !.beni affedin.İnanın bana sizleri çok seviyorum,fakat içimdeki,kendi hayatını yaşa diye seslenen,o seseboyun eğmek mecburiyetinde kaldım.İyi mi yoksa kötü mü yaptım bilmiyorum.Fakat bunu yapmak mecburiyetinde idim.Biliyorum çok üzüleceksiniz,fakat beni anlamanızı istiyorum.
Eğer size,ben kendi başıma bir eve çıkıp,yalnız başıma yaşamak istiyorum deseydim,kabul etmeyeceğinizi biliyordum.Evlen me hariç,bir Türk kızının,asla ailesini terketmeyeceğini kaç defa senin ağzından duydum babacığım.Onun için bu kararı almak mecburiyetinde kaldım.Lütfen beni aramayın.Eğer bunu yaparsanız,beni tamamiyle kaybedersiniz,ne olur beni anlamaya çalışın.Sizi çok seven kızınız Selda yazıyordu.
Birden çalıştığı yere telefon etmek aklıma geldi.Sekreter hanım,istifasından sonra,zorunlu çalışma süresinin dün dolduğunu,hesap ve ilişkilerinin dünkesildiğini söylüyordu.
Bilmiyorun nekadar bir zaman geçti,eşim işten gelipte ne olduğunu anladığı zaman,ilk önce ağlamadı.Banauzun uzun bomboş gözlerle baktı,baktı,ve sonra kısık bir sesle,ben dün akşam anlamıştım bir şeyler olacağını,anlamıştım dedi ve boşandı birden bire.
Bundan sonra geçen üç hafta,belki hayatımda en büyük ızdırabı yaşadığım haftalar olarak hayalimde kalacaklar.
Eşimin ışıkları yakmadan,sabaha kadar salon penceresinden yolu seyredişi,sanki her an Selda köşeyi dönüp eve yönelecekmiş gibi saatlerce hiç gözlerini kırpmadan bekleyişini hiç bir zaman unutamam,
Ve aradan uzun aylar geçti,hiç bir haber yoktu Selda dan.Annesi soldu ,sarardı ve haftalarca hasta yattı,en sonunda bağrına taş basarak,başı dimdik işine gidip gelmeye başladı.Fakat artık o eski konuşkan,şakrak ve neşeli kadın yerine,sessiz,gözleri durmadan oraya,buraya takılıp kalan,sorulan sorulara gayet kısa cevaplar veren bir kadın vardı artık.
Aile,yavaş yavaş Selda sız bir yaşantıya alıştığı bir sırada,okul arkadaşlarından birine rastladım Selda nın.Okuduğu sıralar bir kaç defa ödev yapmak için eve getirmişti o kızı. beni görünce günaydın diyerek yanıma geldi ve çantasını açarak bir kart çıkardı,arkasından
Selda nın doğum günümü kutlamasına çok sevindim,ayrıca böyle ünlü bir firmada,bu kadar güzel bir iş bulduğu için kendisini tebrik ederim dedi.Çalıştığı firma Hamburg da tanınmış bir firmaydı ve buradan dörtyüz kilometre uzaktaydı.
Evet sonunda kızımın nerede olduğunu öğrenmiştim.Fakat birdenl mektubunda bize yazmış olduğu o cümle aklıma geldi(Beni aramayın,bunu yaparsanız beni tamamiyle kaybedersiniz)
diye yazmıştı.Eşime hiç bir şey söylemedim,hemen oraya gitmek isteyeceğini biliyordum.
Günlerce uzun uzun ne yapmam icap ettiğini düşündüm ve en sonunda oturup bir mektup yazmaya karar verdim.Fakat kelimeleri kağıt üzerine dökerken çok akıllı ve dikkatli olmam icap ediyordu. Ve şöyle yazdım.
Kızım Selda !Çalıştığın yeri aylar önce öğrendim,her an karşına dikilebilirdim,fakat bunu yapmadım.Bizlere çok acı çektirdin,bilhassa annenin nekadar ızdırap içinde kıvrandığını,
sana yazıyla anlatmam imkansız.Fakat şunu unutma yavrum,insanlar ne olursa olsun
ebediyyen ailesinden hiç bir zaman kopamazlar.
Bir gün gelecek,aileden uzakta,etrafında binlerce kişi de olsa,kendini yapayalnız,kimsesiz hissedeceksin.İşte o zaman yapmış olduğun hareketin,yanlış olduğunu anlayacaksın.Daha çok genç ve tecrübesizsin,Belki bu yazdıklarıma gülüp geçeceksin.Fakat kalbinde az da olsa
bizlere karşı bir sevgin varsa,bu mektubu yırtıp atma ve her zaman çantanın bir köşesinde
bir baba hatırası olarak sakla.Seni asla oralara gelip aramıyacağım,sakın merak etme.
Bu mektup sana babandan ilk ve son mektup olacak.Her şeye rağmen seni çok seviyorum.
Allahaısmarladık kızım.Baban.
Bilmiyorum aradan kaç ay geçti.Bir pazar kendi odamda oturmuş,Türkiyenin Sesi Radyosundan maçları dinliyorum.Bir ara kapı çalınıyor,hanım açar diye düşünüyorum.
Arkam kapıya dönük,birden omuzumun üstünden bir el uzanıp,masanın üstüne soluk,sararmış ve yıpranmış bir kağıt bırakıyor,ve Selda,baba bu mektubu aldığımdan beri her gün bir defa okudum.Sen haklıymışsın diyordu.
Orhan Altınbaşak
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.