- 1105 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KOCA YÜREKLİ ADAM, CANIM BABAM ADAM GİBİ ADAM BENİM BABAM
Babalık kavramıyla ilgili yazdığım bu yazıma, bir babanın gaddarlığıyla, acımasızlığıyla, merhametsizliğiyle ve duygusuzluğuyla başlamayacağım elbette.
Hani, baba deyince genelde hep akla bu kavramlar geliyor veya getiriliyor ya, işte bu konuya kalemimim döndüğünce değinmek istiyorum.
Öncelikle babanın ve babalık kavramının ne anlam ifade ettiğini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Neden-sebep ilişkisi içerisinde bir bireyin yokluktan varlığa geçişine vesile olan, ilk iki kişiden birisidir baba.
Baba bir evladın başına gelip gelebilecek en güzel şeydir. Sanıyorum ki, hiçbir kimse bu çileli ve dertlerle dolu dünyada babasız büyümek, onsuz nefes almak istemez.
Baba öyle bir şeydir ki, varlığında pek kıymet bilmesek de, yokluğunda üzerimizden kalkan koca bir çınarın gölgesi gibidir. An ve an hissederiz, damarlarımızdaki kanın gittiği en ücra köşeye kadar. İçimiz acır, nefesimiz kesilir, onsuz olunca.
Baba küçük bir çocuğun büyük bir dünyasıdır aslında.
Baba bir evladın ilk efsanesi, ilk kahramanı ve ilk aşkıdır.
Baba, tatlı bir amcadır, büyük bir sevdadır, iyi bir eştir, gönül yoldaşıdır ve iyi bir gardaştır…
Baba büyük bir imparatorluk, sosyal bir devlettir. Korur, kollar, giydirir, yedirir.
Baba sen ağladığında ağlamaz, hiçbir zaman sana destek olmaz değildir. Seninledir aslında, hep seni düşünür, senin mutlu olman için uğraş verir. Sen bilmesen de, görmesen de bu hep böyledir. Babalar bir çok şeyi bilir aslında.
Peki babalar neden duygularını belli etmezler çocuklarına? Bu sorunun da bir cevabı var elbette.
Ben diğer babaları pek bilmem ama Anadolu’da, o topraklarda doğup, o topraklarda yaşıyorsa elbet vardır bir nedeni.
Mesela her şeyden önce kendi babasından gördükleridir aslında. Acaba kendi babası, kendisine nasıl davranıyordu, nasıl ilgileniyordu. Acaba bir kez olsun içtenlikle çocuğuna sımsıkı sarılıp, gülümsedi mi, saçlarını okşadı mı? Ben pek sanmıyorum böyle yaptıklarını, ama canı gönülden sevdiklerinden eminim bir tanesi çocuklarını. O babalara dıştan bakıldığında, kışın soğuğu gibi sert ama yürekleri yazın sıcağı gibi sımsıcacıktır aslında..
Bunun en büyük nedeni ise kendi geleneksel yapıları, örfleri, âdetleridir. Doğa, bilim, teknoloji her ne kadar hızlı bir şekilde değişse de, bazı oturmuş gelenek ve görenekler biraz zor değişiyor oralarda, yavaş yavaş hiç aceleye mahal vermeden.
İşte bu nedenledir ki Anadolu’da babalar çocuklarını kucaklarına almaz, başını okşayıp yanaklarından ballandıra ballandıra öpmezler. Durum böyle olunca da duygular hep içte, iç dünyada yaşanır. Ve bu dünya hep içten büyür, kök salar ve genelde alışılmış bir durum gibi öylece devam edip gider.
Son olarak şunu söylemek istiyorum.
Bir baba iç ve dış dünyasında nasıl olursa olsun, her şeyden önce güvenilir bir dost yaslanılacak bir dayanaktır.
“Baba, fâni hayatın,terbiye vereni ise,ebedî hayatın sebebidir.”
Ömer Osman İMECE, İstanbul
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.