- 1270 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
OSMANLICA- ESKİMEZ TÜRKÇE YAZIMIZ-DİLİMİZ-YÜCE KUR'ANIMIZ..
Osmanlıca yerine "öz türkçe" diye ilmî delilden uzak cümleler yazılmakta.
Osmanlıca Türkçedir Türkçenin zenginleşmiş halidir.
Dünyanın en zengin dillerindendir.
Osmanlıca; Arabca ve farsça ile zenginleşmis temeli Türkçe bir dildir. Alfabe arab alfabesidir.
Bugün Pakistan dili urduca’dır alfabesi arab alfabesi. İran, dili Farsça’dır alfabesi arab alfabesidir.
Arab alfabesi mânâyı koruma hususunda son derece verimli bir alfabedir. Uzatma ve kısaltmalar açısından.
Arabca’da çağrışım vardır: kita-kütüp-kütübhane...hatip-hitab-hitabet...müdür-müdüre-idare-idareten...kelimeler aynı kökten gelir. Yani 100 kelime ögrenince 500 kelime dolaylı olarak ögrenilir.
İngilizceye bakalım: anamil:hayvan. Garden: bahçe. Zoo: hayvanat bahçesi. Hiç bir çağrışım yok. Çağrışım olsa “anamilgarden” olmalı.
Arabca 13.yy bilim dili. Fransa eski C.başkanı Sarkozy: Arabca geleceğin dili demistir ki katılıyoruz bu tesbite.
Çünkü hemen her gün ingilizceye 15 yeni kelime girmekte.
Fakat ingilizce’nin kapasitesi buna müsait değil yani çağrışım yapan doğurgan bir dil değil.
Dilde önemli olan çağrışım ve doğurganlıktır.
Buna da en müsait dil: Arabcadır. O yüzden atalarımız Osmanlı’dan önce dahi Anadolu dilini Arabca ile zenginleştirmişler.
Gönül ister ki okullarımızda Göktürk yazılarını okuma dersleri de olsun.
O da olur dileriz bir gün. Ama lütfen biline ki: Osmanlıca halis Türkçedir.
Gelelim Latinceye; sadece Vatikan’da teberrüken resmi kabul görmüş bir dil.
Latincede gerekli uzatma ve kısaltmaları yapamazsınız.
Mesela: arif diye yazarız halbuki doğrusu ârif. Dünya, doğrusu dünyâ. Mânâyı muhafaza dilde çok mühim.
Aksi takdirde sokak edebiyatı topluma hâkim olur ki bu bir felâket.
***
Harf Devrimi ile Osmanlıca ve Arapça hafızamızdan silindi..
Cumhuriyet döneminde Türkiye’ye ilk gelenler; eğitimle ilgili, çoğu yahudi olan yabancı bilim adamlarıdır..
Türk eğitim sistemi ve harf devrimi bu adamların verdiği raporlara göre uygulandı..
Cumhuriyet dönemi analizleri Yahudi çalışanlar tarafından yapıldı.
John Dewey..
1924 te geldi..
Yahudi kökenli.. pedogoji profesörü, felsefeyle ilgili….
Köy enstütüleri fikri John Dewey den alındı..
…şu sözü sarf ettiği iddia edilir:: “Biz bir program yaptık.
Bu program kırk yıl uygulanırsa, Türkler kökünü kaybeder.
Tıpkı bir Amerikalı gibi düşünmeye başlar.”
Alfred Kühne: 1925 te geldi.. Güzel sanatlarla ilgili çalışmalar yaparak bir rapor sundu: “Sizin bu dille çağdaşlaşmanız mümkün değil ..”
Harf devriminden ilk bahseden Kühne’dir..
Albert Malche : Yahudi..Hazırladığı raporda Darul Fünun daki hocaların değişmesi gerektiğini bildirdi…ve. 157 hocanın işine son verdirdi..
Malche Nazilerden kaçan Yahudi bilimadamlarının Türkiye’ye gelmelerine de aracılık etmiştir..
Gelenlerin akademik özellikleri incelenmeden “ordinaryus” ünvanı verilmişti.. ordinaryus=hocaların hocası..
***
Avucunuza Dikkatlice Bakın..
“Arif Nihat , iyi bir müslümandı. Bir gün bana: “Yavuz sağ elini aç bakayım. Arapça rakamlarla kaç yazıyor, oku!”
Açtım baktım Arap rakamlarıyla 81 yazıyordu. “Sol avucunu aç; onda ne yazıyor?” dedi.
Açtım, onda da 18 yazıyordu. “81’le 18’i topla” dedi.
Topladım 99. “Bu rakam sana neyi hatırlatıyor?” diye sordu.
“Tabiki Allah’ın 99 sıfatı!” diye cevapladım. “Peki 81’den
18’i çıkarınca kaç kalıyor?” Elbette 63. “Peki bu sana neyi çağrıştırıyor?” diye sordu.
Düşündüm!
Aklıma hemen Resulullah Efendimizin ölüm yaşı geldi.
Peygamberimiz 63 yaşında ölmüştü.
Bana dönerek: ‘Bak Yavuz! Allah milyarlarca insanın avucuna bu ilâhî mührü vurmuştur.
Bu asla tesadüf olamaz.
Tesadüf olsaydı birkaç insanın avucunda olurdu.’ dedi.”
Yavuz Bülent Bakiler.
***
İki elimizi birleştirip dua edersek,Allahımızın 99 ismiyle dua etmiş,hemde ahir zamanda unutulmuş bu sünneti ihya ettiğimiz için 100 şehit sevabı kazanmış oluyoruz.
Ne mutlu bunu yapan kardeşlerimize...
Elleri birleştirmek sünnettir,isteyene mehazını(kaynaklarını)yazabiliriz...
Arapçada harfler sağdan sola ama rakamlar soldan sağa yazılır.
0-1-9 aynıdır.Dört işlemde aynıdır,rakamlar bu resimlerle ifade edilir.
Osmanlıcada ise Türkçe,Arapça ve Farsca kelimeler vardır.
Arapça harflerin yanında benin altına üç nokta konulursa PE,ze nin üstüne üç nokta konursa JE,bir de cim harfinin karnına üç nokta konulursa ÇE olarak okunur.Bir de sağır nun vardır.
Arapça Kuranı okuyanlar çok kolay Osmanlıcamızı ,eskimez yazımızı okudukları gibi,tam tersi olarak,Osmanlıca bilenlerde çok kolayca Kuran-ı Kerimi okuyabilirlerdi.
Osmanlıda,dağdaki çoban fatihaya mana verebiliyordu herkes kolayca Kuranımızı okuyorlardı.
Maalesef Alfabe devrimi,Harf İnkilabı bu millete yapılan en büyük kötülüklerden biri olmuştur.
Emperyalist İngiliz aklı Türkiyede maksatlı olarak müslüman coğrafya ile alakamızı koparmak için Hilafeti kaldırtmış,saltanatı lagvettirmiş ve Harf devrimi yaptırtarak Batılı ülkelerin pazarı haline gelmemizi
sağlamışlardır.
Türkiye’de yapılan Irak işgali-Saddam sonrası kurulan idare misalidir.Batılı devletlerin istediği bütün şartlar yerine getirilmiştir.
Bu milletin evlatları,Kuranı okuyan hafızlar,bürokratlar bir gecede cahil olmuşlar,bir nesil sonrası kütüphanedeki eserleri okuyamaz hale getirilmişlerdir.
Günahı vebali elbette bunu yapanlara aittir.Onca müslümanın namazı güme gitmiştir.Ecdadına Kuran okuyamaz hale gelmişlerdir.Halk Partinin zulümleri seri yazılarıma ilerde bakmanızı isterim geniş malumatlar vardır..
Müslüman kardeşimiz namazında sıhhati bozulacak şekilde duaları yanlış okumaktadır.
Arapçada he harfi üç çeşit HE-HA VE HI,deve ze harfi dört çeşit DAL-DAT-TE -TI-ZEL-ZE ,se harfi yine üç çeşit SIN-SE-SAT olup hepsinin okuyuşları farklıdır.Kimisi de peltek harflerdir.Peltek okunanlar dört adet olup ZE-DAT-SE-ZI harfleridir.Bunlar dili ön dişlere ve yan azı dişe değdirerek çıkarılır.
Arapça harflerin dördü boğazdan çıkar.HA-HI-AYIN-GAYIN..Yine bu harflerin dördü peltektir.DAT-ZI,ZE SE üç noktalı olan se harfleri..Altı adet kalın harfden başka kalan tüm harflerde ince okunur..
Hepimizin bildiği Kevser suresindeki KEVSER in se si peltek okunmazsa nama bozulur,mana bozulduğu için..
Yine FELAK suresinde geçen MİN ŞERRİ MA HALAK teki halak kelimesi HI harfi ile okunmazsa namaz bozulur.HI ile okunursa halk,yaratan manasına,HE ile okunursa helak,yok eden,HA ile okunursa tıraş eden anlamını içerir.
Her zaman söyleriz vakit geç değildir,ben de acizane günümün iki üç saatini dini ders ve Osmanlıca gramer öğrenmeye ayırdım.
Ehliyetli bir hocadan grup olarak ders alıyorum.
Ne yanlışlarımız varmış,ne eksikliklerimiz varmış,ölmeden önce bunları düzelteceğiz,başka çaremiz yok.
Bugün imkanlar bol,yasak da yok,bilmemek öğrenmemek için bahane kalmamıştır.
Bir haftada Kurana geçip bugün kolayca okuyan bir çok altmışında,yetmişinde amcalarımızı görüyorum.
Bir kaç nesil ve halen bu nesillerde ne Osmanlıca eserleri ne de Güzel Kuranımızı okumaktan,manasını anlamaktan mahrum bırakılmışlardır.
Yine söylüyorum bahane aramayın,sizi bahaneler o günde kurtaramayacaktır..
***
HAMDIM-PİŞTİM-YANDIM..
Mevlana Hz.leri ,hamdım ,piştim yandım diyorlar.
Seyrü sülük yani tarikata intisab,Hak bir mürşid-i Kamilden edep ve ilim tahsilini bu kısa üç kelimede ifadeye çalışıyorlar.
Yunusun,Aziz Mahmud Hüdayi Hz.lerinin bu erdeme ulaşabilmek için nasıl tekkeye eğri olmayan odunları sırtında yıllarca taşıdığı,diğerinin pazarda Bursa Kadısı makamını bırakıp ciğer sattıkları hepinizin malumudur.
Cenabı Hak insan denilen, her şey onun emrine amade kılınmış bu varlığın içerisine 72 şeytan kuvvetinde bir nefsi emmare ile şeytan aleyhil laneyi musallat eylemiştir.
Kıyamete kadar insanoğlu hem maddi ilimleri hem zahiri (maddi) ilimleri hem de batını(manevi)ilimleri öğrenerek ebedi hayatında kendisine lazım olacak azığı burada,dünyada hazırlamak zorundadır.
Yoksa yaya kalabilir kabirde,berzahta ve diğer geçitlerde zorlanabilir.
Tasavvufa giren,dini ilimleri tahsil etmiş kardeşlerimizin sözlerinde,yüzlerinde bir güzellik olduğu hepimizin malumudur.
Bazen bunlardan yoksun,bunları bilmiyen kardeşlerimizin incitici sözlerine,kin,haset,kınama,cemiyette bozma vb.adaba mugayir(adap dışı) söz ve fiilerine muhatap oluyor,üzülüyoruz.
İlim desen ilim yok,edep desen habersiz hepsinden..Karşısındakinin gönlünün kırıldığının bile farkında değil,kabahat onda değil,bu ilimleri,incelikleri öğrenmediği için hoş karşılıyoruz.
Bir hak Mürşid elinde irşad olup nefs-i emmare makamından ,nefs-i mutmainneye ulaşmadan önümüzdeki zor geçitleri geçmekte sıkıntılar yaşayacağımızı bilelim.
Bazıları da benim namaz kılmadığıma bakma,ben o namaz kılanlardan daha düzgünüm,benim kalbim onunkinden temiz diye kendine paye çıkartmasın.
Kalbi en temiz olan en güzel insanlar Eshabı Kiramdı,onlarda savaşta bile namazı geçirmez,Hz.Ömer gibi son dakikalarında kılıç yarasından kanlar akarken bile namazı kılarlardı.
***
Vallahi ben otuz altı yıldır tasavvufda kalbimi ruhumu arındırmaya çalışıyorum,namaz,oruç,ibadet yapıyorum,bir an bıraktığım zaman nefsim hemen altına alıyor bir anda beni..
İç güzellik insanı kurtarır mahşerde,sıratta,kabirde.
’Yevme la yenfau malun ve la benün.İlla men etallahe bi kalbin selim.Ayeti celile.’
o gün hiç bir şey faide vermez,ne evlat,ne de mallarınız.Ancak selim bir kalp(yanmış-pişmiş-
günahtan,kinden,hasetten,ucupdan,riya ve sumadan arınmış)
bir kalb huzur içerisindedir,buyuruyor Rabbimizcc...
Allah yardımcımız,Hz.Muhammed yoldaşımız,Kuran rehberimiz,salihler arkadaşımız,kabir istiratgahımız,sıratta kurban bineğimiz,cennet menzilimiz,son durağımız,ab-ı Kevser şerbetimiz olsun.
Bunları yazmak söylemek kolayda yapmak,erişmek çok zor.
Allah cc.her kula yardım etsin ya da yardım edecek bir Zat-ı Şerifin elinden tuttursun...
15.03.2015//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Birazını bari düzeltelim :
"...Osmanlıcayı bilenlerde-hakeza herkes okuyup yazıyordu Osmanlıda,dağdaki çoban fatihaya mana verebiliyordu-.."
Yanlış.Osmanlıca dediğiniz "Osmanlı Türkçesi"dir.Bu Türkçeyle Fatiha'yı anlayamazsınız çünkü Fatiha Arapçadır.Arap alfabesi bilmekle Arapça bilmek arasındaki fark ;karate bilmekle Japon olmak arasındaki fark kadardır.Dağdaki çobanın okuma yazma bilmesi, düşük bir olasılık olsa da mümkündür.Dönemin okur yazarlık oranını araştırmayı ve bu olasılığı hesaplamayı size bırakıyorum.
"Yunus Emre Dervişimiz,hamdım ,piştim yandım diyorlar."
Yunus'un değil Mevlana'nın sözüdür ve Türkçe değil Farsça söylenmiştir : "ham budem, puhte şüdem, suhtem"
"...nefsi emmare ...nefsi mutmainne..."
Bu tamlamaların (affınızı istirhâm ederim ,terkipler diyecektim ) yazılışları yanlış olmuş," nefs-i emmâre, nefs-i mutma'inne" olmalı.
Yazınızdaki yazım yanlışları ayrı bir konu ...Zamanım yok düzeltmeye ama tanıdığınız bir 6. sınıf öğrencisi yardımcı olabilir.Öncelikle günümüz Türkçesini doğru yazalım/kullanalım.
Tetimme(!) :Osmanlı Türkçesi eskidi ;yerinde Türkiye Türkçesi var ,bu da eskiyecek çünkü diller canlı varlıklardır ,değişirler .
ince tarafından 3/27/2015 9:28:20 PM zamanında düzenlenmiştir.