- 678 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
PAZAR YERLERİNDEN UMUMİ MANZARALAR.....
1999 ’da İstanbula gitmiştik bir arkadaşın sıfır aldığı steyşin renault bir araçla, bir tane eski araba göremedim,bizimki en ucuz arabaydı.Şimdilerde yine gidiyoruz,bir tane eski model araba göremedim.
Ankarada yılbaşından on gün önce sıfır araç bulamadım hepsi kapışılmıştı.Benzinli modeller de,dizellerde beyaz,gri kalmamıştı,kaç bayiye vardıysam,yıllardır bu böyle.
Şu aralar Ankarada,İstanbulda yeni Avrupa arabalar peynir ekmek gibi satılıyor.
Studyo daireler,rezidanslar G.Osmanpaşada 1.1 ler 350 binden satılıyor.
Aidatını sordum 1350 tl.Kim alıyor bunları kim bu aidatları veriyor arkadaş.
Bizim Kırıkkalede 350-400 bine daireler temelden kapışılıyor.
Memleket battı diyenlere duyurulur,gözünüzü açın da bakın bir çevrenize köyde mi yaşıyorsunuz siz.
Turgut Özalın Ortadireği rahmetli olmuş çoktan.Fakirler ve zenginler var.
Desenize çağdaş olduk bizde.
ABD ve Avrupada da zenginler ve fakirler var.
Muasır Millet dediğin işte bu.Zenginler malının zekatını fakirlere verse iyi olacak ama kime diyorum ki...
Geçenlerde belediye otobüsüne yolculuk yaparken yanıma özel güvenlik görevlisi oturdu.
Hoş beşden sonra ne kadar maaş alıyorsun dedim.
1000 TL dedi. Nasıl geçiniyorsun dedim.
Abi dedi, 300 ev kirası, 100 elektrik su, 200 pazar falan dedi, 100 TL kalıyor dedi. Herhalde biriktiyor dedim.
Onu napıyorsun dedim. Abi çocuk bakkaldan bişeyler alıyor dedi.
150 TL de yemek parası alıyormuş. Evden yemek götürüyormuş.. Gül gibi geçiniyormuş.
Elinde akıllı telefon internet sınırsız...
Cenabı hak kimini 10 bine geçindirmiyor. Kimi 1000 TL ’ye geçindiriyor.
***
Millet zenginleştikçe,ahlaki yönden fakirleşiyor.Para insanı azdırır,kudurtur demişti bir Hocaefendi demek ki doğruymuş..
’Rabbim az verip gezdirme,çok verip azdırma derdi.’
Dünkü fakirler bugün ciplerle bize hava atıyorlar,nerden buldunuz arkadaş bu paraları.
Dedesi yamalıklı pantolonla gezerdi bizden veresiye mal alırlardı.
Şimdi gökdelende modern dairelerde yaşayıp yanımızdan geçerken üstümüze su sıçratmazlar mı,kanıma dokunuyor bu görmemişler.
Evlerinin yerini daireye vermişler,arsalarına müteahhit girmiş,on daire almışlar.
Kırıkkalede ne kadar mobilya satan,kuyumcu,galerici inşaat işine girip köşe olmadılar mı,işte öyle zenginleşti bu adamlar.
Gözümüz yok Allah daha çok versin.Ama eski günlerinizi unutmayın ne olur..
Şükretsene kardeşim Allahımızın verdiği nimetlere.Neyine böbürleniyorsun.
Bir idrar deliğinden çıkıp,başka bir idrar deliğinden gözünü dünyaya açan sen, en sonunda üzerinde hayvanların ihtiyacını gidereceği kara toprağın altında tek başına yatmayacak mısın?...
***
Kırıkkale’de pazarlara bir çeki düzen verme zamanı çoktan geldi de geçti bile.
Ne bu kardeşim elmanın iyilerini öne koyacaksın,arkaya ufakları ve çürükleri koyacaksın eve gelince bakarız hepsi ufak ve çürük.
Manavdan,AVM den alsam daha iyi,en azından seçer alırım.
Bugün Ankara da Pursaklar pazarını gezdim,bizim pazatrlardan çok farklı,ne bağıran çağıran vardı ne de çürük sebze meyveleri tezgahına koyan.
Elmaların hepsi aynı bir milyon tl.olan elmanın hepsi aynı kaliteydi,iki milyon tl.olan aynı kaliteydi.
Tüketici aldatılmıyor,sebzeler saplarından ayıklanarak,çürük elmalar ayıklanarak satılıyordu.
Balık tezgahlarında balıklar yıkanmıştı ve bir tane çürümeye yüz tutmuş balıklar yoktu.
Bu pazarlarda zabıtanın sıkı denetim yaptığını gördüm,şüphesiz bu pazarlardaki malın kalitesinin iyi olmasında zabıtanın büyük rolü vardı.
Birgün gazetedeki serbest köşede bu konuyu yazacağım.
Müftüye de mail atayım hocalar cuma günü bunları güzelce anlatsınlar diye..
Bir de pazara kamera koysunlar,bugün birine cebimdeki büyük bir pazarlık yetecek parayı çıkarıp verdim,üstü olarak beş lira vermez mi,alıp tahtadan kasaya atıyor ondan sonrada sen bunu verdin diyor.
Sen mi bilirsin ben mi bilirim verdiğim parayı arkadaş.
Zabıta yok mu bunlara dur diyecek,benim kiracılar zabıta dur bir de onlara şikayet edeyim bu pazarcıları..
Ne sizin elinizden çektiğimiz.
Ankara da Keçiören pazarı pırıl pırıl çürük bir tane mal bulamazsınız.
Belediye Başkanına da bir mail atayım,oldu olacak ..
Ekmek parsanın kazanıldığı mekânlardan biri de semt pazarları.
Haftanın belirli günlerinde Kırıkkale’nin mahallelerinde kurulup, halkın ihtiyacını giderilmeye çalışan yer.
Bu yerlerde, evine ekmek götürmek isteyen pazarcı esnafı diğer tarafta evinin ihtiyaçlarını gidermeye çalışan müşteri kısmı. İki tarafta bir yarış, bir emek tüketmekteler.
Bu ikili gayet iyi, birileri ile anlaşmak ve dayanışmak mecburiyetinde olduklarını bilmeleri gerekmektedir. Biri satacak, biri alacak. Biri evine ekmek götürmek için kazanacak, biri elindeki parayı daha tasarruflu harcamaya gayret edecek.
Bu ikili olmayınca bu sektör olmayacak. Yalnız benim gözlemlediğim bir hal var. Kırıkkale’de bu dikkatimi çekmekte. Türkiye’nin bazı illerini gezdim de pazara uğradığımda Kırıkkale’de ki pazarcı esnafı ile tüketici arasındaki diyaloglarla karşılaşmıyorum.
Kırıkkale zor, Kırıkkale birbirine saygısız, Kırıkkale düzensiz, Kırıkkale kontrolsüz. Pazarda avazlarının çıktığı kadar bağırmalar, fiyatların arkalı önlü oluşunun görünümleri hiç hoş değil.
Hele bir de ürünün görünümlerinin iyi ile kötü diyelim karışım hiç güven vermemekte. Pazar yerinde beğenip aldığım bir ürün evime geldiğimde baktığımda hayal kırıklığına uğramak zorunda kalıyorum.
Çünkü beğendiğim ürün yarıdan fazlası defolu yani bozuk. Çok üzülüyorum Kırıkkale Pazar esnafı tüketiciye seçme hakkı vermiyor. Tüketici ise bunun daha vahim noktalara ulaşacağını bildiği için seçebilir miyim diye bile soramıyor.
Bunu isteyen tüketiciye terazinin kefesine kafasına geçireceğini söyleyen esnafları bile duyduk ve gördük. Zaten tüketicinin elinde kısıtlı imkan, nasıl nerede ne alacağını pazarı gezerek alışverişini yapmakta.
Şu düşünceye varıyoruz pazarcı esnafı ile söz diyaloğu iyi netice doğurmayacağına gidebiliyor.
Onun için biz tüketicilerin pazarcı esnafıyla iyi geçinmek ve huzur içinde alışveriş yapmak için ilgili makamların arada olması gerekmektedir.
Şuna şahidim ki; ailesinin yanında rencide edilen aile reisleri var. Bazıları karşılık veriyor acı cevabı alıyor, bazı bu didişmeyi yutuyor ama içi içini yiyor. Otobüssüz Kırıkkale’nin, kontrolsüz Pazar yerlerinin değişimini kimler üstlenecek onu arıyoruz.
Sahi belediyemizin bu görevleri üstlenme zorunluluğu var mı? Herhalde var biliyorum. Hayır hayır bunu ben söylemedim söyleyen gitti. Pazara döner mi bilmem. Ama marketlere döner.Halis Haktanır alıntı.
***
Memleket ne hale düştü.
Öğretmen derste kız öğrencilere -Açık giyinmeyin erkekleri tahrik edersiniz,içlerinden bazıları size Özgecanın başına gelen gibisinden kötü emellerle yaklaşabilir diyor.
Ne var bunda uyarıda bulunmuş belki de Din Dersine giren bu hocamız.
İyice açılın saçılın,mini etek giyin dese daha mı uygun olurdu.
Niyet güzel uslup hatalı.
Üzerine bir de Din dersi almasın çocuğumuz diyen duyarlı veliler olunca ortaya bu sonuç çıkıyor.
Hocayı linç edecekler ellerinden gelse.
Malum kanal spikeri ballandıra ballandıra anlatıyor,sanki öğretmen çocuğu taciz etmiş gibi.
Başka bir okula tayin etmişler.
Birileri istedi diye öğretmenler yem olmamalı.Bu işin mahkemesi var,gider savunur kendisini.
Nerde o eti senin kemiği benim diyen veliler.Ben memleket bozuldu ortaya bozuk,karışık bir nesil çıktı diyorum sözüm meclisden dışarı,hadi beni de görevden alın bakalım.
Ne haliniz varsa görün.Bu milletin başına bir gelecek var...
***
Ankara ve diğer illeri geziyorum arada sırada sanayide işyerlerine uğruyorum.
Hayatında hiç Atatürkçü çizgiye uygun işler yapmıyan...
Bazı insanlar görüyorum işyerlerinde büyükce bir Atatürkün resmi,iki de bir de onun sözlerine yer vermeler.
Bu ülkede Atatürkün adını kullanıp da köşeyi dönen,makam mevkii sahibi olan çok uyanık var.
Adının başında ...,veya ...bu yazıyor sakın inanmayın.
Gerçekten Atatürkü sahiplenen az bu ülkede onu biliyorum...
Masada duran gazeteler de bazen birilerini aldatmaya matuf olabiliyor.
Herkesin yüzünde bir maske var,gerçek yüzünü anlamak için yakından tanımak,yemek içmek,iki laf muhabbet etmek gerekiyor.
Aksarayda... gazetesi her dükkanda var,birileri dağıtıyormuş.
...dağıttıkları gibi,her ... gazetesi alan da o camiadan sanılmamalı,her mensubiyet sağlayan gazete,dergi o kişinin öyle olduğu kanısını sizde uyandırmamalı.
Bugünlerde seçim aday çalışmaları var,uzaktan izliyorum adayların peşinde koşanlar hep oğlumu işe aldı,mebus olursa kızımı işe alacak vaatleriyle eş dost ne varsa toplamış getirmişler.
Demokrasi Türkiyede menfaat üzerine kurulu,bal tutan parmağını yalıyor hesabı.
Küçük kasabalarda Belediyeler aile,şirketi mübarek sanki,hep beraber yiyorlar fakirin fukaranın vergilerini,
Güneydoğuda aşiretlerde ağalık düzeni halen devam ediyor,aşiretten olanlar kaymağı götürüyorlar hala...
PKK ya para aktarmadıklarını da hiç kimse inkara kalkışmasın,demokrasinin nimetlerinden onlarda faydalanıyorlar..
Her gördüğün sakallı da tarikat ehli,şeyh sanma,ona güvenip de aldatılma,o sakalın altında ne Çapanoğlu var bilemezsin...
***
Bu yılda Hac kurada çıkmadı.4440.sıradayım ek kontenjanda zor çıkar bu işleri bilen biri yazsın ölmeden çıkar mı.
Bu sene beşinci kuraya girdik.
Hayırlısı ölmezsek belki seneye gelir.Ankara’dan yazılsaydık çıkardı.
İktidar işi heyecana döktü,kura çekilene kadar heyecan yaşa sonrada bekle dur.
Yeni yazılan hacca gitsin başka ilden yazıldığı için, öncekiler bekleyip dursun... 2011 den beri bekliyoruz.
48 yaşında yazıl, emekli ol,bekle dur. Bu işte de torpil olacağına inanamıyorum.
Kabul olmaz ki o hac kardeşim,benim sıramı alıp da gidene hakkımı helal etmem..
Memlekette güzel işlerde olmuyor değil,Hadi bunlarada bir çözüm getirinde biz de sevinelim biraz.
Umut fakirin ekmeğidir ne de olsa.Selam ve dua ile hoşca kalın...
13.03.2015//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.