- 846 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
CEHALETİN KARANLIĞI
İnsanların bazıları duyduklarını, okuduklarını, öğrendiklerini sorgulamıyor, bilginin kim tarafından getirildiğine bakıyorlar. Bilgiyi getiren kişi eğer sevdikleri bir kişi ise hemen inanıyorlar, değilse inanmıyorlar.Sevdikleri kişinin birbiri ardı sıra verdiği bilgiler birbirleri ile çelişiyorsa bile umursamıyorlar, ya da farketmiyorlar. Bunu farkedenleri, bu çelişkiyi sorgulayanları kim olduklarına bakmaksızın düşman olarak görüyor ve yoketmek için ellerinden ne gelirse yapıyorlar. Böyle insanların ortamında özgürlük denilen bir şeye şartlı izin veriliyor ve "bizim gibi düşündüğün, konuştuğun ve davranışta bulunduğun sürece özgürsün" deniliyor.
Bu insanlar neden böyle?Belki ezberci eğitim sistemimizden, belki sorgulamayı suç sayan " Büyüklerin hikmetinden sual olunmaz" anlayışına sahip kültürümüzden, belki hazırcı ve sonuç odaklı insanlar oluşlarından... Belki bütün bunların hepsi de neden olabilir. Bu ancak çok ciddi, sorunu çevresel, sosyal, siyasal, ekomomik, antropolojik, kültürel, tarihsel bütün yönleriyle detaylı bir araştırma sonucunda ortaya konulabilir.Tabi bunu yapacak siyasi irade ve bu alanda çalışacak sosyolog, psikolog, antropolog, tarihçi, edebiyatçı, jeolog, coğrafyacı, iklimbilimci, arkeolog... vb bilim adamlarından oluşturulmuş bir ulusal araştırma merkezinin çalışmalarıyla mümkün olabilecek bir şeydir. Bulunduğumuz şu atmosferde de ne yazık ki uçuk kaçık bir hayaldir.
Ülkemizde bana göre bilime ve bilimsel düşünceye çok yabancı insanların çoğunlukta olması ve onların da bilime ve bilimsel düşünceye karşı hükümetler seçiyor olmaları sonucu birbirlerini karşılıklı etkileyerek ortaçağ karanlığına doğru hızla yuvarlanıyorlar ve maalesef emekleye emekleye birazcık ta olsa yol katetmiş ülkemi de aşağıya doğru çekiyorlar. Sürüklendikleri uçurumdan ülkem de maalesef ki hızla düşüyor ve bizim elimiz kolumuz bağlı, biçare gözlerle olanları izliyoruz.
Cehaletin karanlığı fırtına gibi eserken, sis gibi heryeri kaplarken bilimin ışığı cılız yanıyor, bir sağa bir sola yalpa yaparak, titreye titreye yanıyor, ama o kadar hassas ki sert fırtınalar karşısında direnebileceğini sanmıyorum.
Peki neler yapabiliriz, olanları oturup izleyecek miyiz, cehaletin insanları birer birer öldürerek zombileştirmesine göz mü yumacağız, hala ceviz kabuğunu doldurmayan meseleler yüzünden her birimiz ayrı bir dağa mı savrulacağız? Hayır. Zaman birleşme zamanı, bilimin, ilmin, fennin, çağdaşlığın, özgürlüğün, eşitliğin, insan haklarının yanında olan, yüreğinde bu değerleri taşıyan bütün bireyler birleşmeliyiz, acilen ortak bir çözüm üretmeliyiz, hepimiz birden aynı mekanda mumlar yakarak bütün karanlığı aydınlığa çevirmeli, cehaleti, bağnazlığı, yobazlığı kendi karanlığına hapsetmeliyiz. Eğer bunu başaramazsak hepimiz sonsuz karanlığın yaşayan ölüleri haline geleceğiz ve yokolacağız.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.