Manzara
Geleceğim,
Ama biraz gecikeceğim..
.
Niyetim, senin sol elinin üşümesi, bir ayağının diğer ayağınla biteviye yer
değiştirmesi, istemediğin manzaraları dakikalarca seyrettirmek değil, bunun için üzgünüm hem de çok..
Niyetim; yalnızca seni biraz daha bekletip, alışkın olmadığın bu manzaradaki istemediğin insanların içine itmek. Canın sıkıldıkça o muhkem kabuğunun kırılacağını umuyorum. Manzarayı daha bir içsel gözle inceleyeceğini sanıyorum.
Biliyorum ki o manzarada hayatı tanıyacaksın.
Caddenin, sokağın, evlerin viraneliğinde kaybolacaksın, bir bebeğin, bir kadının, eşin, oğlun, ihtiyarın feryadında çakılıp kalacaksın Sen mersedesine yaslanmış bana “Gecikti” diye sövgüler savururken. Tıklım tıkış dolmuşlarda ezilen ayakların acısını hissedecek ayak parmakların.
Yorgun ama gülümseyen gözlerdeki umutların senin ellerinde tutuklu kaldığını görecek belki üzüleceksin. Daha bir bonkörce açılacak ellerin. Nasırlaşmış yüzlerdeki hayatın yükünde eğilecek belin. Çöplerin arsında dolaşan ellerin şükründe ezilecek kibirin,.
Geleceğim,
Ne kadar kızsan da dostum, Biraz daha gecikeceğim,
Çünkü manzaralar içinde manzaralar çizmiş yaradan.... Niyetim senin onları fark
edebilmeni görmek. Kaldırım taşları arasından kendinden kaç kat büyük yükünü taşırken karınca, sen bir beni çekemiyorsun dostum. Benim yüküm ne ki?
Binlerce nimet saçtı Allah ama, demedi ki sen ve senin gibi birkaç kişinin tekelinde olsun. Senin ne yazık ki fazla bilmediğin veya bilip de üstünde durmadığın binlerce dul, yetim, binlerce fakir, fukara var. Dünya nüfusunun yarıdan çoğu açlıktan kıvranıyor, kardeşlerin mezalimlerde inim inim inliyor... ve sen bunca vebalin yükünü çekiyorsun da bir benim gecikmemi çekemiyorsun... Benim yüküm ne ki?
Şu marketten bakan tezgâhtar kızlar cebinde kuruşları şıkırdatırken belki de portföyünün içindeki banknotlardadır gözleri. Sağı solu deşik ayakkabılarla eve nasıl gideceğini düşünürlerken senin İtalya marka ayakkabılarının içindeki ayaklarının biteviye yer değiştirmesini izliyorlardır özenerek.. “ Oooo hem yakışıklı hem zengin... Allahım bize böyle bir koca nasip eyle” diyordur dilleri... Bırak dostum baksınlar Hayallerine olsun gem vurma tazeciklerin...
Biliyor musun dostum?
Geldim. Çok yakınındayım. Seni izliyorum epeyden beri...
O alaycı, birazda kızgın ifadenle duruyorsun orada dimdik, ben yarattım dünyayı edasıyla...
Ah dostum! O hakir gördüğün insanları sen ben yaratmadık mı? O iş isterken biz; kiminin eline silah tutuşturmadık mı? Kimini çıkarlarımız doğrultusunda çekmedik mi merkezimize? O köleliliğin zilletinde titrek dualarla sadaka, zekat beklerken, senin kilitli kasalarının içinde küflenmiyor mu paracıkların?
Aslında dostum,
Nasırlaşmış el, ayak, yüz bir suya bakar, yeter ki yürek nasırlaşmış olmasın.
Geldim. Çok yakınındayım. Kızma vaktini çaldım diye.
İnan dostum hırsızlık değil maksadım, bir manzara açtım vicdanına yalnızca
Endişelenme dostum, buradayım
Dikkatli bakarsan ben o seyrettiğin manzaradayım...