- 2163 Okunma
- 13 Yorum
- 4 Beğeni
EDEBİYAT VE AŞK
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hiç bir şeyden önce.. !
Aşk ,edebiyat için bir şey mi? Yoksa Edebiyat aşk için çok şey mi? Önce kim kimi sevdi? İtiraflar hangi cümlelerden hangisinden çıktı ? Vahşetin çağrısını üslenen aşk, soyduğu bedenleri, edebiyatın o itaat tanımayan cümleleriyle giydiriyor…Meydan onu izleyenlerle dolu. Ne giysinin rengini gören var, ne de kumaşın modelini Oysa giydirdiği bütün giysiler, kumaşsız ve dikişsiz değil mi?
Edebiyat Ve Aşk !
Söz kalabalığına düşmeden, söz aralarına düşürmeden duyguları,haşv-i müfsid bir kelime, söz, cümle aradım, lakin o denli uzak düştü ki aşktan, bir diyar içine sığdıramadım…
Gayem aşk için bir tanıma varmadan bende ki yar’dan doğan sözler, cümleler…Alemin yaradılış kökünü oluşturur aşk, şiiri var ederken, sözlerin esiridir edebiyat için aşk ! Bütün sanatların, ve sanatın temelini esprisini, nedenini bir görsel şölene çeviren aşkın ta kendisidir. Oysa evsafı sınırsız ,tarifi ,tanımı o kadar güçtür ki, yaşayanlar dahi bunun tanımından kaçınırlar. Çünkü duyguları esir eden aşk sadece yaşanır, anlatım hep o yaşantının gölgesi kalır.
‘’Aşk değil bu, yara içinde yara’’ edebiyatın jönü durumunda olan aşk asla ikinci bir role düşmeden ,bütün ödüllerin ,bütün övgülerin hepsini kendisinde toplamayı her dönem başarmıştır. Hayatın en büyük sebebini oluşturmasından mıdır, insanı ve insanlığı birbirine bağlamasından mıdır bilinmez…Bu üç harfin bir araya gelmesi herkesi düşündürmeye ve kendine düşürmeye devam ediyor…
Edgar Morin,La Rochefucould’ ‘’aşk’’ romanları olmasaydı, Mevlana’nın ve Yunus Emre’nin aşk şiirleri olmasaydı aşkı nasıl tanırdık, nasıl anlamaya çalışırdık? Edebiyat bize bunu hissettiren, görünür kılan hissettiklerimizi kelimeler arasında gözlerimizle ona dokunmayı mı öğretiyor? Bizler bu duyguyu yaşayanların sesini edebiyat sayesinde mi yeniden, onlardan arda kalan son nefes sesini mi duyuyoruz? Romeo ve Juliet .Leyla ile Mecnun’u yaşatan edebiyat ,bu aşklara aracı mı yoksa aşk edebiyat mı?
Dini dili, ırkı, coğrafyası olmayan, bütün her şeyin üstünde var olan aşk, bütün canlıların kırmızı yanıdır….İnsanı anlatmaya devam eden edebiyat, aşkın yegane sebebini de daima üslenecek. Edebiyat aşksız, aşk insansız asla var olamayacak….Bir kelebek ömrünü daha çok gören aşk yine de bütün dünyanın en temel anlamı olmaya de devam edecek.
Yaratıcının kendi aynasında kendine aşık olup kendini bilenleri yarattığı günden bu yana aşk zerreden küreye kadar her yerde var. Düşünün bir kere eksi artı kutuplar olmasaydı elektirik olur muydu? Elektirik olmasaydı bulutlardan yağmur aşk olup sağanak sağanak her bir zerreye yağar mıydı? Aşkla yağan yağmura bakıp bin bir renkli çiçekler yeryüzünün her bir köşesinde aşk olup sevda olup açar mıydı?
Bunlardan Önce Şöyleydi Aşk:
‘’ — İnandır beni, diyor, o yaşarsa sana inanacağım. Ona bir fırsat tanı. Bırak mutluluğuna sahip olsun. Bunu yap, inanacağım sana. Ve Tanrıyla bir pazarlığa oturup, en çok sevdiğini geri alabilmenin karşılığında Tanrıya en çok sevdiğini vermeyi öneriyor. Eğer biraz önce o kapıdan çıkan erkek yeniden o kapıdan sağ olarak dönerse, o erkeği bir daha hiç görmeyeceğine söz veriyor Tanrıya.
"İnsanlar birbirlerini görmeden de sevebilirler, değil mi" diyor, "seni hayatlarında bir kere bile görmeden seviyorlar." Kapı açılıyor, kadının öldüğünü sandığı erkek içeri giriyor.’
Graham Green, "Zor Tercih" isimli romanında, erkeğin dönüşünü gören kadının duygularını yalın bir dille anlatıyor. "O anda Maurice girdi içeri. Yaşıyordu. İşte şimdi onsuz olmanın ıstırabı başlıyor diye düşündüm ve yine kapının altında ölmüş yatıyor olmasını istedim." Kadın, sevdiği erkeğe kavuşmuş ve onu kaybetmişti. Ve onun yaşadığını gördüğü anda, biraz önceki pazarlığın ağırlığını fark edip, "keşke ölseydi" diyordu.
Peki ya şimdi? Aşk bir pazarlık mı, yoksa büyük bir ızdırap mı? Edebiyatın dahi baş edemediği bu yakıcı güç karşısında sizin içinizden geçen duygular, benim içimden geçenlerden çok farklı mı?
Aşk için edebiyat, şiir için aşk, insan için bütün hepsi değil mi sizce ?
Semiray Emre
YORUMLAR
Büyük, heyecanlı, sarsıcı düşünceler ""aşk" a gizlenir. Aşk okumaları başlayınca bir insanda, ferâset hâkim olur ki, bilinen tüm akıl, mantık dizgelerini yerle yeksan eder. Dünya aşk üzre dönmüyor, mihveri aşk değil menfaat... Aşk buralı değil. Benden bu kadar vesselam.
Kaleminiz konuya aşina.
Korktuğum kelime aşk...
Çok saygımla.
deniz_tayanç tarafından 2/19/2017 7:47:35 AM zamanında düzenlenmiştir.
Semiray Sezgin
değerli zamanınızı ayırıp yorum yaptığınız için çok teşekkür ediyorum efendim.
selamlar saygılar
Güne düşen yüreği, emeği ve kalemi kutlarım.
Karşılıklı etkileşim hayatın bir çok alanında karşımıza çıkabilir
Bir bakıma "Tavuk yumurtudan, yumurtada tavuktan çıkar " Sözün özüdür
Aşk kuşkusuz geniş bir kavram
Gökkuşağının yedi rengi misali
Kadın, doğa, sonsuzluk, Allah, insan sevgisi, barış, hoşgörü, güçlü bir kalem, kahramanlık, özgürlük, vs
Bu anlamda aşkın her türlüsü olmadan edebiyatta kendine çok zor konu bulur
Edebiyat ise aşkın tüm biçimlerini söze ve yazıya geçirme de metodolojiyi verecektir bize
Yazınız çok yoğun
Kuvvetli bir kültür muhakkak
Kutlarım hocam
Saygı ve selamlarımla...
Semiray Sezgin
Semiray Sezgin
Aşk , yer yüzüne düşén en acımasız ateş . Ne kadar kalacağına dahi, kendisi hükmediyor ...Edebiyat bu tutulmanın fotoğraflanmasına katkıyı en güzel yapan (dır)
Daha çok aşk ve daha çok edebiyat .
Sizede sizin aracılığınızla CaNMaYBuLL'a da Teşekkürler.
Saygılar
Semiray Sezgin
Ölüm ,aşkın enerjisinin kesilmesidir.
Tutarken elimiz ayağımız.
Bir de o aşk varsa içimizde,
Dünya hala dönüyordur.
Tebrik ederim saygılarımla.
Semiray Sezgin
Ne çok anlatım ne çok hüzün ve doyasıya yaşayamamanın getirdiği o ıstırap yine de mümkün vazgeçmek,kendinden geçmekle eş değer aşka aşık yürekler dolup dolup taşarken.
Hükümsüz, şekilsiz, istifli söz öbeği tek derman yanarken aşk ile ve eşsiz bir anlatım ile yazarın vurguladığı nüanslarla eşlik eden iç dökümü bir bir yüreğe dokunan.
Günün yazısı, gönlümünden geçirmiş olduğum ve yürek dolusu tebriklerimle Semiray hanım.
sevgi ile kalın efendim, selam olsun uzaklara...
Semiray Sezgin
açıkçası ilgiyle okudum.
Aşk üzerine kaleme alınmış doyurucu bir yazı.
Görmeden aşık olmak, sevmek, bunu kelimelerle anlatmak...Bu duyguları inanın ancak bizzatihi yaşayanlar çok daha iyi anlayacaklardır. Aşık olduğum kadın annesine sormuş:Anne bu adam benim sadece bir resmimi gördü ve aşık oldum diyor, böyle şey olur mu? Annesi elbette olur çünkü aşkın mantığı ölçüsü yeri ve zamanı yoktur.
Edebiyat aşkın en güzel, içten yalansız, tanıtımı, sunumu anlatımı olmalı.
Edebiyat olmadan aşk elbette vardır, lakin aşkın varlığı nasıl orta konacaktı,şayet edebiyat olmasaydı?
Bu sayfalarda birşeyler karalıyorsak belkide içimizde saklı kalan aşkın farklı tonlarda anlatımını yapıyoruz.
eminim ki kavuşma olsaydı bu sayfalara bu kadar zaman ayıramazdık. Bu nedenle son şiirlerimden birinin son kısmında bu duyguyu şöyle dile getirmiştim: ''İyi ki sevmişim seni''
Böylesi anlamlı bir yazı okuduğum için teşekkür ederim saygılarımla
Semiray Sezgin
Bugün güzel bir gün .Yazımızı günün yazısı olmaya layık gören seçici kurula ve yeryüzündeki dostlarimdan biri olan Sayın CanMaybull'a katkılarından ve desteklerinden dolayı şükranlarımı bir borç bilirim.Gönül dolusu sevgi ve selamlar hepinize.Sayfamızda değerli yorumları bulunan tüm arkadaşlara da çok teşekkürler
Semiray Emre tarafından 3/13/2015 12:22:44 AM zamanında düzenlenmiştir.
Semiray Emre tarafından 3/13/2015 12:31:58 AM zamanında düzenlenmiştir.
Çok öznel bir indirgeme olmuş; edebiyatın aşkı ve aşkın edebiyatı gibi...
Burada aşka yönelik "Aşk için edebiyat, şiir için aşk, insan için bütün hepsi değil mi sizce ?" sorusu ise bu kadar bütün değil.. bunlar, bölüm oluşundan denerek cevaplanabiliyor.. ki, aşkın sınıfı ve şiirin de nesnelini kesinleştirinceye kadar böyle...
Esenlik..
Göktürkmen tarafından 3/12/2015 11:13:34 PM zamanında düzenlenmiştir.
Semiray Sezgin
Semiray Sezgin
Semiray Sezgin
Göktürkmen
Neyse.. estetikin diyalektik sorgulamasına girmeden, seçkinizi ve güne gelişini kutluyorum.
Ve evet, bu küçük cevap yazılan kutuya yazarken, ben de çok klavye kekemeliği yapıyorum. Çok haklısınız...
Esenlikle..
Yutkunmalarla, tüylerim ürpermiş bir şekilde okudum. (Yanlış anlamayın, çok başarı ve çok güzel)
Samimi duygularla, gerçeklerin ve aşkın tanımlamaları...
Kimine göre aşk, saplantı
Kimine göre aşk, acı
Kimine göre aşk, mutluluk... ve dahası.
Aşkın edebi hali, ve edebiyatın aşk!
Tabi ona, buna, şuna, neye, nasıl değilde... Bana göre aşk, saatlerce gördüğümü zannettiğim aslında saniyelik bir rüya.
Güzeldi, tebriklerimle
sevgiler.
Semiray Sezgin
Semiray Sezgin
Bu güzel yazıyı okuyunca,
arkama yaslanıp düşünme ihtiyacı hissetim bir süre.
Öyle hemen kaleme sarılıp,
gönlüme düşürdüğü cümleleri ardı ardına sıralamak gelmedi içimden.
Bir zaman sonra,
şöyle bir cümle düştü aklıma:
''Duygular, ancak bu şekilde görünür kılınabilirdi.
Hissedip de anlatamadıklarımız, ancak bu kadar güzel dokunur kılınabilirdi.''
Ne yazmalı?
Ne anlatmalı?
Neyi tarif etmeli?
Her bir şeyi, tas tamam yazmış yazar sayfasına.
İyi ki diyorum,
şu Edebiyat Öğretmenlerimiz var.
İyi ki emekli olmuşlar ve yollarını bu güzel deftere düşürmüşler.
Onlardan öğrenecek çok şeyimiz,
onlardan dinleyecek çok hayat derslerimiz var zira.
Kusura bakmayın hocam.
Bu güzel etkinlikte,
geç karşılaştı yolumuz.
Üstelik de, aynı coğrafyada yaşıyor, aynı rutubetli havayı kokluyor, aynı denizin rengini seyrediyor olmamıza rağmen.
Güzel kaleminizin takipçisi olacağız inşallah bu günden sonra.
Ayak izlerinizi seyrek bırakmayın lütfen.