- 1046 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kapalı Kapılar
Çocuk, babaannesine sahile gelmesi için ısrar ediyor, anne ve babası onun yaşlı olduğunu, sahile kadar yolun uzun olduğunu söylüyordu. Nede olsa yaşlıydı artık, üstelik kalbinden rahatsızdı. Uzun yola nefesi yetmiyor, iki adım atsa yoruluyordu. Babaanne üstü kapalı, bir araç olsa gelebileceğini, bunu çok istediğini belirtmiş olmasına rağmen, oğlu ve gelini bu konuda hem fikir olmuş, bunun mümkün olmayacağını söylemişti. Oğlunun Arabası yoktu, üstelik kendisinin dolmuşa binmeye mecali de yoktu. Bir taksi çağırabilir miydi? Bunu sadece babaanne içinden düşünmüş, dile getirmemişti. Çocuk ısrarla babaannesinin eteğine yapışmış, onu almadan gitmeyeceğini söylüyor, bir yandan da kendini yere atarak ağlamasını sürdürüyordu. Uzun zamandır dışarıya çıkmamıştı yaşlı kadın, kim bilir ne güzeldi denizin kokusu, martılar ılık esen bir rüzgar ve çay bahçesinde içilen çay. Hem yürümek ayaklarına iyi geliyor, bir nebze dizleri açılıyordu. Gezmeyi o kadar çok sevdiği halde, dışarıya çıkmadığı için belki ayakları kitlenmiş, kalbi daha fazla yorulmuş olmalıydı . İçin için kendisini de götürmeleri için inanılmaz istek belirmişti içinde. Oğlu” başka zaman gelirsin anne, sen şimdi yat uyu, dinlen, hem uzak hem de hastasın” dedi ve kapıya yöneldi, yaşlı kadın” siz gidin, ben gelmeyeceğim zaten” dedi. Bir yandan da içerledi oğluna. O kadar da düşkün değildi, ne kadar ömrü vardı ki, gezip göreceği sayılı günler değil miydi?
Gençliğinde onca yolu yürümüş, hiç yorulmamıştı. Kocası öldüğünden beri, koşturmaktan başka ne yapmıştı? Her sabah 6.00 da kalkıp yollara düşer, bazen de eve dönecek parası olmadığı için yürürdü. Yolda bir simit alır, onu da yemeğe kıyamaz, çocuklarına getirirdi. Yaşlılık ne kadar zordu, muhtaçlık ne kadar acı. Kendine yetememek, çocuklarına yük olmak çok acıydı. Keşke ölsem diye geçirdi aklından, sonra hayattan vazgeçmedi kalbi, daha torunlarının evlendiğini görmek istiyordu.
Çocuğun ağlamasına aldırmadan kapıyı kilitleyip çıktılar evden. Apartman boşluğundan çocuğun sesi bir süre duyuldu, sonra kayboldu. En çok kapının kilitlenmesi sinirlendiriyordu yaşlı kadını. Gerekçe olarak yaşlı olmasını, kötü niyetli insanların kapıyı çalarak eve girebileceğini, kendisine bir kötülük yapabileceğini öne sürüyordu gelini. Salona geçip uzandı bir süre, sonrada kalkıp kur’an-ı kerim’i açıp dua etti. İlerleyen saatlerde karnının acıktığını hissedip mutfağa doğru ağır ağır yürüdü. Ortalıkta yiyecek bir şey görünmüyordu. Dolaptan yoğurdu çıkarıp tencereye koydu. Sonra da içine yumurta, un koyup suyu ekledi.Ocağı yakıp karıştırmaya başladı. Çorba kaynamaya başlayınca, ocağı kısıp içeri geçti. O sırada içi geçtiğini fark etti, "en azından çorba kıvama gelene kadar kestirebilirim " düşüncesiyle kanepeye uzandı. Ocakta kaynayan çorba bir süre sonra suyunu çekmiş, dumanlar odayı kaplamıştı. O sırada tencerenin üzerinde unuttuğu bez tutuşmuş, alevler hızla diğer odalara yayılmıştı. ne kadar uyuduğunu kestirememişti yaşlı kadın, garip bir geniz yanmasına uyanıp öksürmeye başladı. Gözlerini açtığında, bunun bir rüya olmasını ümit ederek, telaş içinde kapıya yöneldi. Kapı kilitliydi. Alevler odaya yayılmış, siyah bir dumanın içinde nefesi tükenmişti. O sırada zar zor ayağa yeniden kalkıp balkon kapısına yöneldi. Gelini evhamlıydı, balkona tırmanan hırsızlar olduğunu duymuş, tedbir olarak balkon kapısını da kilitlemişti. Şaşkınlık içinde bağırmaya çalışmış, sesi çıkmamıştı. Bir köşeye yığılıp kaldı.
Çocuk annesiyle babasının elinden tutmuş, tatlı tatlı sohbet ediyorlardı, birden apartmanın olduğu yönden gelen dumanı görünce irkilip koşmaya başladılar. Evin etrafı kalabalıktı, itfaiye gelmiş yangını söndürmeye çalışıyordu.
Adam;
“annem” diye bağırmaya başladı,
”çekilin annem evde.”
Gelini oracıkta yığılıp kalmıştı, çocuk panik halinde faltaşı gibi açılmış gözlerini annesine dikti, bir taraftan annesine tokat atıyor bir taraftan “babaannem öldü mü ?” diye soruyordu.”
komşular araların da konuşuyordu;
"kapı kilitliymiş.."
"dışarı kaçamamış, zavallı."
"balkon kapısı da kitliymiş."
"kadını eve kilitleyip gitmişler"
"olacak iş mi? hasta kadın bırakılıp gidilir mi?, hadi gittin ne diye kapıyı kitlersin."
"dumandan zehirlenmiş kadın"
....................!
O sırada ambulans geldi, yaşlı kadının bir çarşafa sarılı bedenini sedyeye koyup gittiler. Birkaç saat içinde kocası acı haberi vermişti. Gelin bir kez daha bayıldı. Saatler sonra hastanede açtı gözlerini. Başında bekleyen çocuğa baktı. Çocuk annesinin kulağına eğildi. "anne korkma, sen yaşlanınca, seni eve bırakıp gezmeye giderken, balkon kapısını açık bırakacağım...