- 564 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Felsefe Dükkânı
Felsefe Dükkânı...
“Öyle dükkânlar vardır ki, sadece erbabı gelir. Antikacı dükkânı gibi hem orada satılanlar biraz pahalıdır, hem kimsenin ilgisini çekmez.”
Arkadaşımın dükkânı bu tarife tamı tamıma uyuyor. Sadece erbabının geldiği, içinde ilmi sohbetlerin yapıldığı küçücük bir dükkân.
Değil mi ki, içinde dostlar buluşup, akla, ruha ve kalbe gıda, doyumsuz sohbetler ediliyor, işte o iğne deliği kadar yer, genişliyor sahra gibi büyük bir meydan oluyor.
Şehir, bir ejderha gibi önüne ne geldiyse yutmuş. Bu durumdan kültür, sanat ve bilgi yerleri olumsuz etkilenmiş zira; şehrin en işlek en gösterişli yerlerinde AMV’ler, internet salonları, telefoncu dükkânları, lüx mağazalar ve fast-foodlar boy gösteriyor. Şehir adeta bir oyun, eğlence, yeme, içme merkezi haline gelmiş. Kitapçı dükkânları ve şehir kütüphanesi küçüldükçe küçülmüş, arka sokaklara taşınmış. Şimdi bilgiye ve hakikate susayanlar arka sokaklarda nefes almaya çalışıyorlar.
Aslında hep beraber bu koca şehirde nefes alabilmek, ruhumuzu dinlendirmek ve nefsimizi tatmin edebilmek için çabalamıyor muyuz?
O halde… bir kömür madeni hükmündeki şehirler… Karanlık galerilerinde düşe-kalka yürüyoruz. Ruhlarımız mengenenin kıskacında lime lime, havasızlık dayanılacak gibi değil, yolun sonu ise çıkmaz sokak. Arıyoruz yaşam odalarını… İçinde dostların ve kitapların olduğu.
YORUMLAR
mekanin derinligi genis binalarda degil, boyle yerlerde anlasilir